vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffc65701000000f300000001001300Olaylar Basvurucu, bosanma davasi sirasinda mahkemeye sunulan kisisel verilerin cep telefonuna esi tarafindan yüklenen casus yazilim araciligiyla ele geçirildigini ve kullanildigini ileri sürerek sikâyetçi olmustur. Asliye Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafindan yapilan yargilama sonucunda basvurucunun esinin beraatine hükmedilmistir. Ceza Mahkemesi gerekçesinde basvurucunun esinin kayitlari bosanma davasina delil olarak sunma disinda atili suçlara vücut verecek sekilde bilerek ve isteyerek basin, yayin, internet yolu ile veya baskaca herhangi bir yolla yayip ifsa etmemesi nedeniyle suç isleme kastinin olmadigi belirtilmistir. Bunun üzerine basvurucu istinaf yoluna müracaat etmis ve sikâyet dilekçesindeki hususlara ek olarak Cumhuriyet Bassavciliginin (Bassavciligin) suçun hukuki nitelendirmesini yaparken hatali davrandigini, kisisel verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesi konusunda bir degerlendirme yapmadigini belirtmistir. Bölge Adliye Mahkemesi karari onamistir. Iddialar Basvurucu, etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün yerine getirilmemesi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. Mahkemenin Degerlendirmesi Devletin kisisel verilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi, islenmesi ve açiklanmasina yönelik önleyici tedbirler almasi ve benzer durumlarin bir daha yasanmamasi için bunu yapanlara karsi caydirici yargisal tepki göstermesi gerekir. Basvuru konusu olayda basvurucunun kullaniminda olan telefondaki bir adet fotograf, çesitli videolar ile konusma ve mesaj içerikleri bosanma davasina delil olarak sunulmustur. Basvurucunun telefonunda yer alan bu bilgilerin basvurucuya iliskin kisisel veri niteliginde bilgiler oldugu, kisisel veri mahiyetindeki bilgilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi ve açiklanmasinin da mevzuatta suç olarak düzenlendigi açiktir. Mevcut basvuruda devletin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügü etkili bir ceza sorusturmasi ve kovusturmasi yapilmasini gerekli kilmaktadir. Bu durumda basvurucunun sikâyetleri gözetilerek etkili bir ceza sorusturmasi yapilmali, bu baglamda öncelikle olay tüm yönleriyle açikliga kavusturulmali ve ulasilan sonuç olaya özgü gerekçelerle açiklanmalidir. Somut olayda basvurucu sikâyet dilekçesinde; esinin yalnizca bosanma davasinda delil elde etme amaciyla hareket etmedigini, bu dava açildiktan sonra da casus yazilimi kullanmaya devam ettigini beyan etmistir. Bassavcilik tarafindan yapilan degerlendirme neticesinde basvurucunun esinin üzerine atili fiilleri ikrar ettigi belirtilerek bu kisinin cezalandirilmasi istemiyle dava açilmistir. Öte yandan yargilama sirasinda basvurucu tarafindan ayni iddialar ileri sürülmüs ise de Ceza Mahkemesi kararinin gerekçesinde bosanma davasina atifta bulunularak sanigin delillerin kaybolmamasi amaciyla hareket ettigi ve elde edilen verilerin yalnizca bosanma davasinda delil olarak kullanildigi belirtilmistir. Bu itibarla olayda basvurucunun hangi kisisel verilerinin elde edildigi, bu verilerde degisiklik yapilip yapilmadigi, verilere ne kadar süre ile ulasildigi hususlarinda hiçbir arastirma yapilmadigi gibi gerekçede basvurucunun bu iddialarinin hangi sebeplerle karsilanmadigi konusunda bir açiklama bulunmadigi da görülmüstür. Basvurucunun telefonuna yazilim programi yüklenerek ulasilan kisisel verilerin elde edilis sekline, kapsamina ve kisisel verilere ulasma amacinin mesru olup olmadigina yönelik olarak derece mahkemelerince bir degerlendirme yapilmamistir. Ayrica verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesine iliskin suç kastinin bulunup bulunmadiginin basvurucunun süreç içerisinde ileri sürdügü tüm iddialari karsilanarak ve gösterilen deliller arastirilarak ortaya konulmasi gerekirken, ele geçirme fiilinin unsuru olmadigi hâlde verilerin ifsa edilmedigi gerekçesine dayanilmistir. Derece mahkemelerinin eslerin birbirlerine karsi özel hayat alanlarinin bulunmadigi sonucunu doguracak mahiyetteki yaklasiminin anayasal güvencelere aykiri oldugu açiktir. Yargilama sürecinde olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin arastirilmamasi, kovusturmanin derinlestirilmemesi, yasal dayanagi gösterilmeyen gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uygun hareket edilmemistir. Sonuç olarak etkili bir yargisal sistem kurulmasi konusunda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken yükümlülügün gerektirdigi sartlar somut olayda yerine getirilmemistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine karar vermistir. TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI BIRINCI BÖLÜM KARAR B.Y. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2018/30296) Karar Tarihi: 7/9/2021 R.G. Tarih ve Sayi: 14/10/2021-31628 BIRINCI BÖLÜM KARAR GIZLILIK TALEBI KABUL Baskan : Hasan Tahsin GÖKCAN Üyeler : Muammer TOPAL Recai AKYEL Yusuf Sevki HAKYEMEZ Selahaddin MENTES Raportör : Çaglar ÖNCEL Basvurucu : B.Y. Vekili : Av. Mert ELEKÇI I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün yerine getirilmemesi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 8/10/2018 tarihinde yapilmistir. 3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir. 6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir. 7. Basvurucu, Bakanlik görüsüne karsi beyanda bulunmamistir. III. OLAY VE OLGULAR 8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) araciligiyla erisilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle söyledir: 9. Basvurucu ile esi arasinda Ezine Asliye Hukuk Mahkemesinde (Hukuk Mahkemesi) devam eden bosanma davasinda, basvurucunun esi 8/6/2016 tarihinde beyan ve delil dilekçesi ibraz etmistir. Anilan dilekçede; basvurucunun telefonunda bulunan mesaj içerikleri, ses kayitlari, videolar ve bir adet fotografini mahkemeye sunmustur. 10. Basvurucu, kullandigi cep telefonuna esi tarafindan yüklenen casus yazilim araciligiyla tüm kisisel verilerinin ele geçirildigini ve kullanildigini ileri sürerek 28/11/2016 tarihinde sikâyetçi olmustur. Basvurucu vekili sikâyet dilekçesinde; basvurucunun tüm kisisel verileri, e-devlet sifresi, banka hesap bilgileri, sosyal medya yazismalari, arama kayitlari, GPS yer bildirim kayitlari, fotograflari ile videolarinin özel hayatin gizliligi ve kisisel verilerin korunmasi haklarina aykiri olarak ele geçirilip mahkeme dosyasina sunuldugunu vurgulamistir. Dilekçede basvurucunun esinin bu bilgileri ele geçirmek için bir internet sitesinden satin aldigi yazilimi basvurucunun telefonuna yükledigi ve zaman içinde elde ettigi bu verileri hukuka aykiri sekilde depoladigi ifade edilmistir. Ayrica basvurucunun esi tarafindan bosanma davasinda delil olarak kullanilmasi amaciyla bu sekilde hareket edildigi bildirilmesine karsin dava dilekçesinde bu amacin fazlasiyla asildigi beyan edilerek basvurucunun aile fertlerinin hayatlarinin dahi takip edildigi, bosanma davasindaki taniklarin kimliklerinin ele geçirildigi belirtilmistir. Basvurucu, telefonundaki programin ne zaman yüklendiginin ve esi tarafindan elde edilen verilerin kapsaminin ne oldugunun belirlenmesinin iddialarinin ispati için önem tasidigini belirterek esinin haberlesmenin gizliligini ihlal ve özel hayatin gizliligini ihlal suçlarindan cezalandirilmasini talep etmistir. 11. Ceza sorusturmasini yürüten Ezine Cumhuriyet Bassavciligi (Bassavcilik) tarafindan 11/5/2017 tarihinde iddianame düzenlenerek basvurucunun esinin verileri hukuka aykiri olarak verme veya ele geçirme, özel hayatin gizliligini ihlal, kisiler arasindaki konusmalarin dinlenmesi ve kayda alinmasi suçlarindan cezalandirilmasi istenmistir. Iddianamede basvurucunun esinin casus program sayesinde basvurucunun kullandigi telefondan yapilan konusmalara, kisa mesajlara ve internet üzerinden kullanilabilen programlarin içerigine, e-devlet ve bankacilik sifrelerine, fotograf ve videolara ulasabildigi belirtilmistir. Yine basvurucunun esi tarafindan bu sayede kayit altina alinan konusmalar, mesajlar, fotograflar ve videolarin bosanma davasi dosyasina ibraz edildigi ifade edilerek basvurucunun esinin atili suçlardan cezalandirilmasi talep edilmistir. 12. Ezine Asliye Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafindan yapilan yargilama sonucunda basvurucunun esinin beraatine karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; sanik olan basvurucunun esinin basvurucunun kullandigi telefona program yükledigini ikrar ettigi ve kayitlari bosanma davasina delil olarak sunma disinda atili suçlara vücut verecek sekilde bilerek ve isteyerek basin, yayin, internet yolu ile veya baskaca herhangi bir yolla yayip ifsa etmemesi nedeniyle suç isleme kastinin olmadigi belirtilmistir. 13. Basvurucu vekili; istinaf yoluna müracaat etmis ve sikâyet dilekçesindeki hususlara ek olarak Bassavciligin suçun hukuki nitelendirmesini yaparken hatali davrandigini, kisisel verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesi konusunda bir degerlendirme yapmadigini belirtmistir. Bu nedenle sanigin 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayili Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesinin (1) numarali fikrasinda düzenlenen özel hayatin gizliligini ihlal suçu ile 132. maddesinin (1) numarali fikrasinda düzenlenen haberlesmenin gizliligini ihlal suçundan da dava açmasi gerektigini, beraat karari nedeniyle Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin ve kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlaline neden olundugunu beyan etmistir. 14. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (Daire) tarafindan 25/5/2018 tarihinde Ceza Mahkemesinin kararinin onanmasina karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; Yargitay kararlarina ve yerlesik uygulamaya atif yapilarak haksiz bir saldiriyi önlemek için kaybolma olasiligi bulunan kanitlari yetkili makamlara sunmak amaciyla kisisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinde bulunulabilecegi vurgulanmistir. 15. Nihai karar 8/9/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. 16. Basvurucu 8/10/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur. 17. UYAP üzerinden yapilan inceleme neticesinde Hukuk Mahkemesinde görülen bosanma davasinda basvurucu ve esi tarafindan mahkemeye anlasmali bosanma protokolü sunuldugu görülmüstür. Hukuk Mahkemesi 19/7/2019 tarihinde taraflarin anlasmali olarak bosanmalarina karar vermis, karar kesinlesmistir. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 1. Ilgili Mevzuat 18. 5237 sayili Kanun'un "Özel hayatin gizliligini ihlal" kenar baslikli 134. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir: "Kisilerin özel hayatinin gizliligini ihlal eden kimse, bir yildan üç yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Gizliligin görüntü veya seslerin kayda alinmasi suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artirilir" 19. 5237 sayili Kanun'un "Kisisel verilerin kaydedilmesi" kenar baslikli 135. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir: "Hukuka aykiri olarak kisisel verileri kaydeden kimseye bir yildan üç yila kadar hapis cezasi verilir." 20. 5237 sayili Kanun'un "Verileri hukuka aykiri olarak verme veya ele geçirme" kenar baslikli 136. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir: "Kisisel verileri, hukuka aykiri olarak bir baskasina veren, yayan veya ele geçiren kisi, iki yildan dört yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. " 2. Ilgili Yargi Kararlari 21. Yargitay 2. Hukuk Dairesinin 12/3/2019 tarihli ve E.2018/5100, K.2019/2582sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "...Dosyadaki yazilara ve mahkemece uyulan bozma karari geregince hüküm verilmis olmasina göre davali-davaci erkegin delil olarak dayandigi ses kaydinin hukuka aykiri delil olmasi nedeniyle hükme esas alinmamasinda bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davali-davaci erkegin bir kisim tanik beyanlariyla da ispatladigi üzere davaci-davali kadinin esine orospu çocugu diyerek agir hakaret ettigi, esinin bilgisayarina casus program yükledigi, davali-davaci erkegin de son olayda esine agir sekilde fiziksel siddet uyguladigi ve ortak haneye gizli kamera koydugu, bosanmaya sebebiyet veren olaylarda esine fiziksel siddet uygulayan davali-davaci erkegin fazla kusurlu bulunmasinda bir isabetsizlik bulunmadigi anlasilmakla, taraflarin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA..." 22. Yargitay 12. Ceza Dairesinin 24/5/2017 tarihli ve E.2016/11851, K.2017/4263sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "....Olusa ve dosya kapsamina göre; esnaf olan sanik [E.nin], kimligi tespit edilemeyen bir kisi tarafindan bilgisayarina yüklenen 'Kim Nerde' adli ücretli casus yazilim programi sayesinde, bir süre karsiliksiz burs verdigi üniversite ögrencisi katilan magdur [H] ile onun erkek arkadasi olan diger katilan magdur [M.T.nin] farkli tarihlerde birbirlerine gönderdikleri mesajlarin birer kopyasini elde ederek, mesaj içeriklerini ögrendiginin iddia ve kabul edildigi olayda, Sanik [E.nin], katilan magdurlar [H.] ve [M.T.nin] telefon araciligiyla birbirlerine gönderdikleri mesajlarin kopyasini kaydetmesinden dolayi eylemine uyan TCK'nin 132. maddesinin 1. fikrasinin 1. cümlesindeki haberlesmenin gizliligini ihlal suçundan cezalandirilmasina, haberlesme içeriklerini kaydeden saniga hükmedilen cezada ayni madde ve fikranin 2. cümlesi geregince bir kat artirim yapilmasina, katilan magdurlar [H] ve [M.T.in] farkli tarihlerde birbirlerine gönderdikleri mesaj içeriklerini, bilgisayarina yüklettigi tek bir casus yazilim programi sayesinde ele geçiren sanigin, ayni suçu katilan magdurlara karsi tek bir fille ve bir suç isleme kararinin icrasi kapsaminda degisik zamanlarda birden fazla defa islemesinden dolayi sanik hakkinda tayin olunan cezada, önce TCK'nin 43/1. maddesi, daha sonra da TCK'nin 43/2. maddesi atfiyla ayni Kanun'un 43/1. maddesi geregince artirim yapilmasina iliskin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemistir...." B. Uluslararasi Hukuk 23. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin (Sözlesme) "Özel ve aile hayatina saygi hakki" kenar baslikli 8. maddesi söyledir: "(1) Herkes özel ve aile hayatina, konutuna ve yazismasina saygi gösterilmesi hakkina sahiptir. (2) Bu hakkin kullanilmasina bir kamu makaminin müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüs ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenligi, ülkenin ekonomik refahi, düzenin korunmasi, suç islenmesinin önlenmesi, sagligin veya ahlakin veya baskalarinin hak ve özgürlüklerinin korunmasi için gerekli bir tedbir olmasi durumunda söz konusu olabilir." 24. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM), kisiler arasi iliskilerde Sözlesme'nin 8. maddesine uyulmasini güvence altina alacak tedbirlerin seçiminin ulusal makamlarin takdirinde oldugunu, bu konudaki yükümlülügü yerine getirmenin niteliginin özel hayata yönelik müdahaleye göre farklilik olusturabilecegini ifade etmistir. AIHM, devletlerin Sözlesme’nin 8. maddesi uyarinca uygun bir yasal koruma çerçevesi olusturma ve uygulama yükümlülügünün her zaman ceza hükümlerinin tatbik edilmesi anlamina gelmeyecegini de vurgulamistir (Söderman/Isveç [BD], B. No: 5786/08, 12/11/2013, § 79; M.P./Portekiz, B. No: 27516/14, 7/9/2021, §§ 40, 41). AIHM, eslerin birbirlerinin erisimine riza gösterdigi bilgilerin hukuk davasinda kullanilmasi suretiyle ifsa edildigi iddiasinin incelendigi bir ceza davasinin akabinde yapilan basvuruda, ifsa edildigi iddia edilen söz konusu bilgilerin ortak erisime açik olduguna ve basvuranin özel hayati üzerindeki etkilerinin sinirli olduguna vurgu yapmis; neticede bu bilgilerin hukuk davasinda kullanilmasinin cezai takibati gerektirmedigi yönünde ulasilan sonucu özel hayata saygi hakkinin öngördügü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi anlamina gelmedigini belirterek sonuca ulasmistir (M.P./Portekiz, §§ 46-51). V. INCELEME VE GEREKÇE 25. Mahkemenin 7/9/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 26. Basvurucu; kullanmakta oldugu telefona esi tarafindan kendi bilgisi ve rizasi disinda yüklenen casus yazilim araciligiyla konusma ve mesaj kayitlari, fotograflari, videolari, e-devlet ve bankacilik sifreleri gibi tüm kisisel verilerine ulasildigini belirtmistir. Basvurucu; esinin bu veriler arasinda yer alan özel yazismalari ve ses kayitlarini bosanma davasinda delil olarak mahkemeye sundugunu, bu mesaj kayitlarindan bir tanesinin bosanma davasinin açildigi tarihten bes ay sonraki bir tarihe ait oldugunu ifade ederek kisisel verilerine ne zamana kadar ulasildigini bilemedigini belirtmistir. Sorusturma ve kovusturma sirasinda talebine ragmen esinin hangi tarihler arasinda hangi verilere ulastigi konusunda bir arastirma yapilmadigini beyan etmis, ayrica Mahkemenin eslerin diger es hakkindaki bilgilere ulasabilecegi seklindeki gerekçesinin Anayasa'nin 20. maddesi kapsaminda korunamayacagini ifade etmistir. Rizasi disinda ele geçirilen kisisel verilerinin bosanma davasinda kullanilmasinin esinin eylemini hukuka uygun hâle getirmeyecegini belirten basvurucu, özel hayata saygi hakki ve haberlesme hürriyetinin ihlal edildigini ileri sürmüs; ayrica kamuya açik belgelerde kimlik bilgilerinin açiklanmamasini talep etmistir. 27. Bakanlik görüsünde; basvurucunun evlilik birliginin yükledigi yükümlülüklere uygun hareket etmedigini ispat etmek amaciyla basvurucunun esinin hareket ettigi belirtilerek bu bilgilerin yalnizca bosanma davasinda kullanildigi, nitekim basvurucunun söz konusu verilerin ifsa edildigine dair iddiasinin bulunmadigi belirtilmistir. Bununla birlikte Ceza Mahkemesi ve Daire tarafindan yapilan degerlendirmelerde söz konusu suçlarin kanuni unsurlarinin tartisilarak sanigin suç isleme kastinin bulunmadigi sonucuna ulasildigi ifade edilmistir. Ayrica sanigin beraat etmis olmasinin devletin basvurucu hakkinda yargisal koruma saglama yükümlülügüne uygun davranmadigi sonucunu dogurmayacagi da vurgulanmistir. B. Degerlendirme 28. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin birinci ve üçüncü fikralari söyledir: "Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz. Herkes, kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahiptir. Bu hak; kisinin kendisiyle ilgili kisisel veriler hakkinda bilgilendirilme, bu verilere erisme, bunlarin düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçlari dogrultusunda kullanilip kullanilmadigini ögrenmeyi de kapsar. Kisisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilir. Kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usuller kanunla düzenlenir." 29. Anayasa'nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda herkesin kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ayrica düzenlenmis ve güvence altina alinmistir. Söz konusu anayasal güvence, Sözlesme'nin 8. maddesinde koruma altina alinan özel hayata saygi hakkina karsilik gelmektedir. Kisisel verilerin korunmasi hakki, kisinin insan onurunun korunmasinin ve kisiligini serbestçe gelistirebilmesi hakkinin özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kisisel verilerin islenmesi sirasinda korumayi amaçlamaktadir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, §§ 19, 20). 30. Anayasa Mahkemesi kararlarinda da belirtildigi üzere kisisel veri -belirli veya kimligi belirlenebilir olmak sartiyla- bir kisiye iliskin bütün bilgileri ifade etmekte olup bireyin adi, soyadi, dogum tarihi ve dogum yeri gibi sadece kimligini ortaya koyan bilgileri degil telefon numarasi, motorlu tasit plakasi, sosyal güvenlik numarasi, pasaport numarasi, öz geçmis, resim, görüntü ve ses kayitlari, parmak izleri, saglik bilgileri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, alisveris aliskanliklari, hobiler, tercihler, etkilesimde bulunulan kisiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kisiyi dogrudan veya dolayli olarak belirlenebilir kilan tüm veriler kisisel veri kapsamindadir (AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015). 31. Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda güvence altina alinan kisisel verilerin korunmasini isteme hakki yönünden inceleme yapilabilmesi için öncelikle anilan hak kapsaminda korunmasi gereken bir kisisel verinin olup olmadigi belirlenmelidir. Anayasa hükmünün lafzi, konuya iliskin uluslararasi belgeler ve karsilastirmali hukuk dikkate alindiginda belirli ya da belirlenebilir bir gerçek veya tüzel kisi hakkindaki her türlü bilgi kisisel veri olarak degerlendirilir. Ancak her davada ya da basvuruda Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasi anlaminda bir kisisel veri bulunup bulunmadigi, davanin ve basvurunun kendine özgü kosullari dikkate alinarak tespit edilir. Bir kisisel verinin bulundugu tespit edildiginde bu veriye yönelik her türlü sinirlama ve müdahale Anayasa’nin anilan hükmü kapsamindaki güvenceleri harekete geçirir (Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 49; Fatih Saraman, [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 57; E.Ü. [GK], B. No: 2016/1310, 17/9/2020, § 59; Bestami Eroglu [GK], B. No: 2018/23077, 17/9/2020, § 102; AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2013/84, K.2014/183, 4/12/2014). 32. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda basvurucunun telefonunda yer alan bilgilerin esi tarafindan kaydedilerek bosanma davasinda delil olarak kullanilmasi söz konusudur. Bu baglamda basvurucunun fotograflari, videolari, konusma ve mesaj kayitlarinin belirli bir gerçek kisi hakkindaki bilgi kapsaminda oldugu gözetildiginde bu bilgilere erisilmesinin, bunlarin kullanilmasinin ve islenmesinin özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakki çerçevesinde kaldigi anlasilmistir. Somut olayda basvurucunun sikâyetlerinin özünü; telefonunda yer alan bilgilerin, dolayisiyla kisisel nitelikteki birtakim verilerinin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesine iliskin suç duyurusunda etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uyulmadigi iddiasi olusturmaktadir. Bu durumda basvurunun Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda düzenlenen özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasi hakki yönünden degerlendirilmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir. 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 33. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan kisisel verilerin korunmasi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Genel Ilkeler 34. Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinin birinci cümlesinde genel olarak herkesin kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahip oldugu belirtilmis, ikinci cümlesinde kisisel veriler baglaminda bazi özel güvenceler sayilmis, üçüncü cümlesinde kisisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilecegi düzenlenmis, dördüncü cümlesinde ise kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usullerin kanunla düzenlenecegi hüküm altina alinmistir. Buna göre lafzi dikkate alindiginda Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinin kisisel verilerin korunmasini isteme hakki kapsaminda sadece isleme seklindeki sinirlama ya da müdahalelere karsi degil, kisisel verilere yönelik her türlü müdahale ve sinirlamalara karsi güvence getirdigi anlasilmaktadir (E.Ü. [GK], B. No: 2016/1310, 17/9/2020, § 63; Bestami Eroglu B. No: 2018/23077, 17/9/2020, §101). 35. Yine Anayasa'nin 12. maddesine göre herkes kisiligine bagli, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bu genel nitelikteki anayasal düzenleme ile bireylerin kisilik degerlerine yönelen ve zarar veren olumsuz tutum ve davranislar dislanmaktadir. Ayrica Anayasa'nin 5. maddesinde bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasi, maddi ve manevi varliklarinin gelistirilmesi için gerekli sartlarin hazirlanmasi devletin temel amaç ve görevlerinden biri olarak sayilmaktadir. Bu düzenlemeler isiginda devletin bireyin temel hak ve özgürlüklerine keyfî olarak müdahale etmemenin yaninda üçüncü kisilerin saldirilarini önlemekle yükümlü kilindigi, bu baglamda pozitif yükümlülüklerinin de bulundugu söylenebilir. Uyusmazliklarin özel hukuk kisileri arasinda gerçeklestigi durumlarda da temel hak ve özgürlüklerin sagladigi güvencelerin yerine getirilip getirilmedigi denetlenirken Anayasa’nin kamusal makamlara yükledigi sorumluluklardan dogrudan özel hukuk kisileri sorumlu tutulamayacagindan tasidigi kosullarin özelliklerine göre bu tür basvurularin devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda ele alinmasi gerekebilir. Dolayisiyla özel hayatin korunmasi kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakki yönünden de devletin pozitif bir yükümlülük olarak yetki alaninda bulunan tüm bireyleri gerek kamusal makamlarin ve diger bireylerin gerekse kisinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karsi koruma yükümlülügü bulunmaktadir (E.Ü., § 65; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 45, 46; Ali Çigir, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, §§ 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, §§ 32, 33; Ulvi Bacioglu, B. No: 2015/3175, 10/10/2019, §§ 33, 34). 36. Bu anlamda öncelikle devlet, uyusmazliklarin çözümüne iliskin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünü yerine getirmelidir. Söz konusu pozitif yükümlülük; olayin meydana gelme sekli ile etkisi, agirligi ve sonuçlari bakimindan yapilacak degerlendirmelere ve olayin kim tarafindan nasil gerçeklestirildigi konusunda aydinlatilmasini gerekli kilan durumlarin bulunup bulunmadigina göre her durumda ceza sorusturmasi/yargilamasi yapilmasini gerekli kilmaz. Nitekim yargisal sistem kurma yükümlülügü -olayin kosullarina göre- hukuki ve idari yollarin devlet tarafindan olusturulmasiyla da yerine getirilebilir. Bu baglamda bazi durumlarda disiplin sorusturmasi ile de devletin aydinlatma yükümlülügünü yerine getirmesi mümkün olabilir (Erol Kumcu, § 34; Ali Çigir, § 34). 37. Öte yandan yargisal sistem kurma yükümlülügünün ceza sorusturmasi/yargilamasi yapilmasini gerekli kilmasi, failler hakkinda mutlaka ceza davasi açilmasini ya da onlarin cezalandirilmasini zorunlu hâle getirmedigi gibi basvuruculara üçüncü taraflari bir suç nedeniyle yargilatma ya da cezalandirilmalarini talep etme hakki da vermemektedir. Zira burada kastedilen sonuç yükümlülügü degil uygun araçlarin kullanilmasi yükümlülügüdür. Ancak her durumda söz konusu yargisal sistemlerin etkili sekilde isletilmesi ve sorusturmalar ya da yargilamalar neticesinde yargisal makamlarca ulasilan tüm sonuçlarin temel haklarin içerdigi güvenceleri koruyacak sekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanmasi gerekir (Erol Kumcu, § 35; Ali Çigir, § 35). 38. Ek olarak ayrica vurgulamak gerekir ki kisilerin cezai sorumluluguna iliskin hukuki sorunlarin incelenmesi, ceza sorusturmasi/kovusturmasi sürecinin mahkûmiyet karari ile sonuçlanmasi, bu hâlde takdir edilecek cezanin miktar ve mahiyetinin belirlenmesi Anayasa Mahkemesinin görev alani içinde olmayip bu husus esasen derece mahkemelerinin takdirindedir (Erol Kumcu, § 36; Ali Çigir, § 36). b. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 39. Öncelikle devletin pozitif yükümlülügünün kisisel verilerin korunmasi kapsaminda üçüncü kisilerin müdahalelerine karsi yasal altyapi olusturulmasi yaninda bu altyapinin ihlaline etkili yargisal tepki vermeyi de içerdigi vurgulanmalidir. Bu baglamda devletin kisisel verilerin korunmasi kapsaminda kisisel verilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi, islenmesi ve açiklanmasina yönelik önleyici tedbirler almasi ve benzer durumlarin bir daha yasanmamasi için bunu yapanlara karsi caydirici yargisal tepki göstermesi gerekir. Bu yargisal tepkinin adli ceza biçiminde olmasi zorunlu degildir. Ancak bu tür müdahalelerin kanunda suç olarak düzenlenmesi hâlinde ceza sorusturmasi ve kovusturmasinin etkili bir biçimde yürütülmesinin saglanmasi ve açiklanan gerekçelerin anayasal güvenceleri gözetecek mahiyette ilgili ve yeterli olmasi da devletin pozitif yükümlülüklerinin geregidir. 40. Basvuru konusu olayda basvurucunun kullaniminda olan telefondaki bir adet fotograf, çesitli videolar ile konusma ve mesaj içerikleri bosanma davasina delil olarak sunulmustur. Basvurucunun telefonunda yer alan bu bilgilerin basvurucuya iliskin kisisel veri niteliginde bilgiler oldugu, kisisel veri mahiyetindeki bilgilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi ve açiklanmasinin da mevzuatta suç olarak düzenlendigi açiktir. Belirtildigi üzere etkili yargisal sistem kurma yükümlülügü, isnat edilen eylemin suç olarak düzenlendigi her durumda ceza sorusturmasi yapilmasini gerekli kilmamakla birlikte somut olayin meydana gelme sekli ile agirligi gözönüne alindiginda mevcut basvuruda devletin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün etkili bir ceza sorusturmasi ve kovusturmasi yapilmasini gerekli kildigi kanaatine varilmistir. Bu durumda basvurucunun sikâyetleri gözetilerek etkili bir ceza sorusturmasi yapilmasi, bu baglamda öncelikle olayin tüm yönleriyle açikliga kavusturularak ulasilan sonucun olaya özgü gerekçelerle açiklanmasi gerektigi söylenebilir. 41. Bu hâlde bireysel basvuru kapsaminda yapilacak degerlendirmede dikkate alinacak husus; belirtilen çerçeve içinde usule iliskin yeterli güvencelerin sunuldugu bir cezai takibatin yürütülüp yürütülmedigine, sorusturmanin bagimsiz, özenli, süratli, etkili sekilde yapilip yapilmadigina ve ulasilan sonuçlarin temel haklarin içerdigi güvenceleri koruyacak sekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanip açiklanmadigina iliskin olacaktir (Ali Çigir, § 38; Erol Kumcu, § 38). 42. Somut olayda sikâyet dilekçesinde basvurucu; esinin yalnizca bosanma davasinda delil elde etme amaciyla hareket etmedigini, bu dava açildiktan sonra da casus yazilimi kullanmaya devam ettigini beyan etmistir. Yine basvurucu, bu yazilimin hangi tarihte yüklendiginin, esi tarafindan elde edilen verilerin kapsaminin ne oldugunun arastirilmasini talep etmis; bosanma davasina sunulan ses kayitlarinda kesyapistir seklinde degisiklikler yapildigini ileri sürmüstür. Bu sikâyet üzerine Bassavcilik tarafindan süphelinin ifadesinin alindigi, Hukuk Mahkemesi ile yazisma yapildigi ve bosanma davasinin incelendigi görülmüstür. Bassavcilik tarafindan yapilan degerlendirme neticesinde basvurucunun esinin üzerine atili fiilleri ikrar ettigi belirtilerek bu kisinin cezalandirilmasi istemiyle dava açilmistir. Bu itibarla sorusturmanin etkili bir sekilde yürütüldügünü, basvurucunun iddialarinin kovusturma sirasinda tartisilip degerlendirilmesine imkân saglayacak sekilde ortaya konuldugunu söylemek mümkündür. 43. Öte yandan yargilama sirasinda basvurucu tarafindan ayni iddialar ileri sürülmüs ise de Ceza Mahkemesi gerekçesinde bosanma davasina atifta bulunularak sanigin delillerin kaybolmamasi amaciyla hareket ettigi ve elde edilen verilerin yalnizca bosanma davasinda delil olarak kullanildigi belirtilmistir. Bu itibarla somut olayda basvurucunun hangi kisisel verilerinin elde edildigi, bu verilerde degisiklik yapilip yapilmadigi, verilere ne kadar süre ile ulasildigi hususlarinda hiçbir arastirma yapilmadigi gibi gerekçede basvurucunun bu iddialarinin hangi sebeplerle karsilanmadigi konusunda bir açiklama bulunmadigi da görülmüstür. 44. Basvurucunun özel yasaminin gizli alanina dahil önemli bir unsur olan telefonuna yazilim programi yüklenerek ulasilan kisisel verilerin elde edilis sekline, kapsamina ve kisisel verilere ulasma amacinin mesru olup olmadigina yönelik olarak derece mahkemelerince bir degerlendirme yapilmamistir. Ayrica basvurucunun esinin, basvurucunun telefonuna program yükledigine, kisisel verilerine ulastigina ve bunlari kullandigina iliskin açik ikrarinin oldugu gözetildiginde verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesine iliskin suç kastinin bulunup bulunmadiginin basvurucunun süreç içinde ileri sürdügü tüm iddialari karsilanarak ve gösterilen deliller arastirilarak ortaya konulmasi gerekirken, ele geçirme fiilinin unsuru olmadigi hâlde verilerin ifsa edilmedigi gerekçesine dayanilmistir. Derece mahkemelerinin eslerin birbirlerine karsi özel hayat alanlarinin bulunmadigi sonucunu doguracak mahiyetteki yaklasiminin anayasal güvencelere aykiri oldugu açiktir. Bu hususlar dikkate alindiginda derece mahkemelerince açiklanan gerekçelerin basvurucunun kisisel verilerinin korunmasi hakkinin güvencelerini gözetecek sekilde ilgili ve yeterli oldugunun söylenmesi mümkün görünmemektedir. 45. Dolayisiyla yargilama sürecinde olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin arastirilmamasi, bu suretle kovusturmanin derinlestirilmemesi, yasal dayanagi gösterilmeyen gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle anayasal haklari güvence altina alacak sekilde etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uygun hareket edildigi söylenemeyecektir. 46. Sonuç olarak etkili bir yargisal sistem kurulmasi konusunda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülügün gerektirdigi sartlarin somut olayda yerine getirilmedigi degerlendirildiginden Anayasa’nin 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigi sonucuna varilmistir. 3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 47. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir: “(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir… (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.” 48. Basvurucu, yeniden yargilama yapilmasina ve 1.000.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmustur. 49. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019). 50. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57). 51. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde, usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), §§ 57-59, 66, 67). 52. Incelenen basvuruda basvuruya konu dava dosyasinda olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin Ceza Mahkemesi tarafindan arastirilmamasi, bu suretle incelemenin derinlestirilmemesi ve somut olaya uygun olmayan gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine karar verilmistir. Buna göre ihlalin mahkemenin islemlerinden kaynaklandigi anlasilmaktadir. Ayrica istinaf mercii de ihlali giderememistir. 53. Bu durumda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Yeniden yargilama yapilmasi, bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda Ceza Mahkemesi tarafindan yapmasi gereken is, ihlal kararinda tespit edilen eksiklikleri giderecek sekilde yeni bir yargilama yapmaktan ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Ezine Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. 54. Ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilamanin yeterli bir giderim saglayacagi anlasildigindan tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir. 55. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Basvurucunun kamuya açik belgelerde kimliginin gizli tutulmasi talebinin KABULÜNE, B. Kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, C. Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin IHLAL EDILDIGINE, D. Kararin bir örneginin kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Ezine Asliye Ceza Mahkemesine (E.2017/236, K.2018/34) GÖNDERILMESINE, E. Basvurucunun tazminat talebinin REDDINE, F. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, G. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, H. Kararin bir örneginin bilgi için Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine ve Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 7/9/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Olaylar
Basvurucu, bosanma davasi sirasinda mahkemeye sunulan kisisel verilerin cep telefonuna esi tarafindan yüklenen casus yazilim araciligiyla ele geçirildigini ve kullanildigini ileri sürerek sikâyetçi olmustur. Asliye Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafindan yapilan yargilama sonucunda basvurucunun esinin beraatine hükmedilmistir. Ceza Mahkemesi gerekçesinde basvurucunun esinin kayitlari bosanma davasina delil olarak sunma disinda atili suçlara vücut verecek sekilde bilerek ve isteyerek basin, yayin, internet yolu ile veya baskaca herhangi bir yolla yayip ifsa etmemesi nedeniyle suç isleme kastinin olmadigi belirtilmistir. Bunun üzerine basvurucu istinaf yoluna müracaat etmis ve sikâyet dilekçesindeki hususlara ek olarak Cumhuriyet Bassavciliginin (Bassavciligin) suçun hukuki nitelendirmesini yaparken hatali davrandigini, kisisel verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesi konusunda bir degerlendirme yapmadigini belirtmistir. Bölge Adliye Mahkemesi karari onamistir.
Iddialar
Basvurucu, etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün yerine getirilmemesi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
Mahkemenin Degerlendirmesi
Devletin kisisel verilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi, islenmesi ve açiklanmasina yönelik önleyici tedbirler almasi ve benzer durumlarin bir daha yasanmamasi için bunu yapanlara karsi caydirici yargisal tepki göstermesi gerekir.
Basvuru konusu olayda basvurucunun kullaniminda olan telefondaki bir adet fotograf, çesitli videolar ile konusma ve mesaj içerikleri bosanma davasina delil olarak sunulmustur. Basvurucunun telefonunda yer alan bu bilgilerin basvurucuya iliskin kisisel veri niteliginde bilgiler oldugu, kisisel veri mahiyetindeki bilgilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi ve açiklanmasinin da mevzuatta suç olarak düzenlendigi açiktir.
Mevcut basvuruda devletin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügü etkili bir ceza sorusturmasi ve kovusturmasi yapilmasini gerekli kilmaktadir. Bu durumda basvurucunun sikâyetleri gözetilerek etkili bir ceza sorusturmasi yapilmali, bu baglamda öncelikle olay tüm yönleriyle açikliga kavusturulmali ve ulasilan sonuç olaya özgü gerekçelerle açiklanmalidir.
Somut olayda basvurucu sikâyet dilekçesinde; esinin yalnizca bosanma davasinda delil elde etme amaciyla hareket etmedigini, bu dava açildiktan sonra da casus yazilimi kullanmaya devam ettigini beyan etmistir. Bassavcilik tarafindan yapilan degerlendirme neticesinde basvurucunun esinin üzerine atili fiilleri ikrar ettigi belirtilerek bu kisinin cezalandirilmasi istemiyle dava açilmistir.
Öte yandan yargilama sirasinda basvurucu tarafindan ayni iddialar ileri sürülmüs ise de Ceza Mahkemesi kararinin gerekçesinde bosanma davasina atifta bulunularak sanigin delillerin kaybolmamasi amaciyla hareket ettigi ve elde edilen verilerin yalnizca bosanma davasinda delil olarak kullanildigi belirtilmistir. Bu itibarla olayda basvurucunun hangi kisisel verilerinin elde edildigi, bu verilerde degisiklik yapilip yapilmadigi, verilere ne kadar süre ile ulasildigi hususlarinda hiçbir arastirma yapilmadigi gibi gerekçede basvurucunun bu iddialarinin hangi sebeplerle karsilanmadigi konusunda bir açiklama bulunmadigi da görülmüstür.
Basvurucunun telefonuna yazilim programi yüklenerek ulasilan kisisel verilerin elde edilis sekline, kapsamina ve kisisel verilere ulasma amacinin mesru olup olmadigina yönelik olarak derece mahkemelerince bir degerlendirme yapilmamistir. Ayrica verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesine iliskin suç kastinin bulunup bulunmadiginin basvurucunun süreç içerisinde ileri sürdügü tüm iddialari karsilanarak ve gösterilen deliller arastirilarak ortaya konulmasi gerekirken, ele geçirme fiilinin unsuru olmadigi hâlde verilerin ifsa edilmedigi gerekçesine dayanilmistir. Derece mahkemelerinin eslerin birbirlerine karsi özel hayat alanlarinin bulunmadigi sonucunu doguracak mahiyetteki yaklasiminin anayasal güvencelere aykiri oldugu açiktir.
Yargilama sürecinde olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin arastirilmamasi, kovusturmanin derinlestirilmemesi, yasal dayanagi gösterilmeyen gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uygun hareket edilmemistir.
Sonuç olarak etkili bir yargisal sistem kurulmasi konusunda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken yükümlülügün gerektirdigi sartlar somut olayda yerine getirilmemistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
BIRINCI BÖLÜM
KARAR
B.Y. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2018/30296)
Karar Tarihi: 7/9/2021
R.G. Tarih ve Sayi: 14/10/2021-31628
GIZLILIK TALEBI KABUL
Baskan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Sevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTES
Raportör
Çaglar ÖNCEL
Basvurucu
B.Y.
Vekili
Av. Mert ELEKÇI
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün yerine getirilmemesi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 8/10/2018 tarihinde yapilmistir.
3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir.
6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir.
7. Basvurucu, Bakanlik görüsüne karsi beyanda bulunmamistir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) araciligiyla erisilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle söyledir:
9. Basvurucu ile esi arasinda Ezine Asliye Hukuk Mahkemesinde (Hukuk Mahkemesi) devam eden bosanma davasinda, basvurucunun esi 8/6/2016 tarihinde beyan ve delil dilekçesi ibraz etmistir. Anilan dilekçede; basvurucunun telefonunda bulunan mesaj içerikleri, ses kayitlari, videolar ve bir adet fotografini mahkemeye sunmustur.
10. Basvurucu, kullandigi cep telefonuna esi tarafindan yüklenen casus yazilim araciligiyla tüm kisisel verilerinin ele geçirildigini ve kullanildigini ileri sürerek 28/11/2016 tarihinde sikâyetçi olmustur. Basvurucu vekili sikâyet dilekçesinde; basvurucunun tüm kisisel verileri, e-devlet sifresi, banka hesap bilgileri, sosyal medya yazismalari, arama kayitlari, GPS yer bildirim kayitlari, fotograflari ile videolarinin özel hayatin gizliligi ve kisisel verilerin korunmasi haklarina aykiri olarak ele geçirilip mahkeme dosyasina sunuldugunu vurgulamistir. Dilekçede basvurucunun esinin bu bilgileri ele geçirmek için bir internet sitesinden satin aldigi yazilimi basvurucunun telefonuna yükledigi ve zaman içinde elde ettigi bu verileri hukuka aykiri sekilde depoladigi ifade edilmistir. Ayrica basvurucunun esi tarafindan bosanma davasinda delil olarak kullanilmasi amaciyla bu sekilde hareket edildigi bildirilmesine karsin dava dilekçesinde bu amacin fazlasiyla asildigi beyan edilerek basvurucunun aile fertlerinin hayatlarinin dahi takip edildigi, bosanma davasindaki taniklarin kimliklerinin ele geçirildigi belirtilmistir. Basvurucu, telefonundaki programin ne zaman yüklendiginin ve esi tarafindan elde edilen verilerin kapsaminin ne oldugunun belirlenmesinin iddialarinin ispati için önem tasidigini belirterek esinin haberlesmenin gizliligini ihlal ve özel hayatin gizliligini ihlal suçlarindan cezalandirilmasini talep etmistir.
11. Ceza sorusturmasini yürüten Ezine Cumhuriyet Bassavciligi (Bassavcilik) tarafindan 11/5/2017 tarihinde iddianame düzenlenerek basvurucunun esinin verileri hukuka aykiri olarak verme veya ele geçirme, özel hayatin gizliligini ihlal, kisiler arasindaki konusmalarin dinlenmesi ve kayda alinmasi suçlarindan cezalandirilmasi istenmistir. Iddianamede basvurucunun esinin casus program sayesinde basvurucunun kullandigi telefondan yapilan konusmalara, kisa mesajlara ve internet üzerinden kullanilabilen programlarin içerigine, e-devlet ve bankacilik sifrelerine, fotograf ve videolara ulasabildigi belirtilmistir. Yine basvurucunun esi tarafindan bu sayede kayit altina alinan konusmalar, mesajlar, fotograflar ve videolarin bosanma davasi dosyasina ibraz edildigi ifade edilerek basvurucunun esinin atili suçlardan cezalandirilmasi talep edilmistir.
12. Ezine Asliye Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafindan yapilan yargilama sonucunda basvurucunun esinin beraatine karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; sanik olan basvurucunun esinin basvurucunun kullandigi telefona program yükledigini ikrar ettigi ve kayitlari bosanma davasina delil olarak sunma disinda atili suçlara vücut verecek sekilde bilerek ve isteyerek basin, yayin, internet yolu ile veya baskaca herhangi bir yolla yayip ifsa etmemesi nedeniyle suç isleme kastinin olmadigi belirtilmistir.
13. Basvurucu vekili; istinaf yoluna müracaat etmis ve sikâyet dilekçesindeki hususlara ek olarak Bassavciligin suçun hukuki nitelendirmesini yaparken hatali davrandigini, kisisel verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesi konusunda bir degerlendirme yapmadigini belirtmistir. Bu nedenle sanigin 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayili Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesinin (1) numarali fikrasinda düzenlenen özel hayatin gizliligini ihlal suçu ile 132. maddesinin (1) numarali fikrasinda düzenlenen haberlesmenin gizliligini ihlal suçundan da dava açmasi gerektigini, beraat karari nedeniyle Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin ve kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlaline neden olundugunu beyan etmistir.
14. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (Daire) tarafindan 25/5/2018 tarihinde Ceza Mahkemesinin kararinin onanmasina karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; Yargitay kararlarina ve yerlesik uygulamaya atif yapilarak haksiz bir saldiriyi önlemek için kaybolma olasiligi bulunan kanitlari yetkili makamlara sunmak amaciyla kisisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinde bulunulabilecegi vurgulanmistir.
15. Nihai karar 8/9/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir.
16. Basvurucu 8/10/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.
17. UYAP üzerinden yapilan inceleme neticesinde Hukuk Mahkemesinde görülen bosanma davasinda basvurucu ve esi tarafindan mahkemeye anlasmali bosanma protokolü sunuldugu görülmüstür. Hukuk Mahkemesi 19/7/2019 tarihinde taraflarin anlasmali olarak bosanmalarina karar vermis, karar kesinlesmistir.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Ilgili Mevzuat
18. 5237 sayili Kanun'un "Özel hayatin gizliligini ihlal" kenar baslikli 134. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir:
"Kisilerin özel hayatinin gizliligini ihlal eden kimse, bir yildan üç yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Gizliligin görüntü veya seslerin kayda alinmasi suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artirilir"
19. 5237 sayili Kanun'un "Kisisel verilerin kaydedilmesi" kenar baslikli 135. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir:
"Hukuka aykiri olarak kisisel verileri kaydeden kimseye bir yildan üç yila kadar hapis cezasi verilir."
20. 5237 sayili Kanun'un "Verileri hukuka aykiri olarak verme veya ele geçirme" kenar baslikli 136. maddesinin (1) numarali fikrasi söyledir:
"Kisisel verileri, hukuka aykiri olarak bir baskasina veren, yayan veya ele geçiren kisi, iki yildan dört yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. "
2. Ilgili Yargi Kararlari
21. Yargitay 2. Hukuk Dairesinin 12/3/2019 tarihli ve E.2018/5100, K.2019/2582sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
"...Dosyadaki yazilara ve mahkemece uyulan bozma karari geregince hüküm verilmis olmasina göre davali-davaci erkegin delil olarak dayandigi ses kaydinin hukuka aykiri delil olmasi nedeniyle hükme esas alinmamasinda bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davali-davaci erkegin bir kisim tanik beyanlariyla da ispatladigi üzere davaci-davali kadinin esine orospu çocugu diyerek agir hakaret ettigi, esinin bilgisayarina casus program yükledigi, davali-davaci erkegin de son olayda esine agir sekilde fiziksel siddet uyguladigi ve ortak haneye gizli kamera koydugu, bosanmaya sebebiyet veren olaylarda esine fiziksel siddet uygulayan davali-davaci erkegin fazla kusurlu bulunmasinda bir isabetsizlik bulunmadigi anlasilmakla, taraflarin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA..."
22. Yargitay 12. Ceza Dairesinin 24/5/2017 tarihli ve E.2016/11851, K.2017/4263sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
"....Olusa ve dosya kapsamina göre; esnaf olan sanik [E.nin], kimligi tespit edilemeyen bir kisi tarafindan bilgisayarina yüklenen 'Kim Nerde' adli ücretli casus yazilim programi sayesinde, bir süre karsiliksiz burs verdigi üniversite ögrencisi katilan magdur [H] ile onun erkek arkadasi olan diger katilan magdur [M.T.nin] farkli tarihlerde birbirlerine gönderdikleri mesajlarin birer kopyasini elde ederek, mesaj içeriklerini ögrendiginin iddia ve kabul edildigi olayda,
Sanik [E.nin], katilan magdurlar [H.] ve [M.T.nin] telefon araciligiyla birbirlerine gönderdikleri mesajlarin kopyasini kaydetmesinden dolayi eylemine uyan TCK'nin 132. maddesinin 1. fikrasinin 1. cümlesindeki haberlesmenin gizliligini ihlal suçundan cezalandirilmasina, haberlesme içeriklerini kaydeden saniga hükmedilen cezada ayni madde ve fikranin 2. cümlesi geregince bir kat artirim yapilmasina, katilan magdurlar [H] ve [M.T.in] farkli tarihlerde birbirlerine gönderdikleri mesaj içeriklerini, bilgisayarina yüklettigi tek bir casus yazilim programi sayesinde ele geçiren sanigin, ayni suçu katilan magdurlara karsi tek bir fille ve bir suç isleme kararinin icrasi kapsaminda degisik zamanlarda birden fazla defa islemesinden dolayi sanik hakkinda tayin olunan cezada, önce TCK'nin 43/1. maddesi, daha sonra da TCK'nin 43/2. maddesi atfiyla ayni Kanun'un 43/1. maddesi geregince artirim yapilmasina iliskin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemistir...."
B. Uluslararasi Hukuk
23. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin (Sözlesme) "Özel ve aile hayatina saygi hakki" kenar baslikli 8. maddesi söyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatina, konutuna ve yazismasina saygi gösterilmesi hakkina sahiptir.
(2) Bu hakkin kullanilmasina bir kamu makaminin müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüs ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenligi, ülkenin ekonomik refahi, düzenin korunmasi, suç islenmesinin önlenmesi, sagligin veya ahlakin veya baskalarinin hak ve özgürlüklerinin korunmasi için gerekli bir tedbir olmasi durumunda söz konusu olabilir."
24. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM), kisiler arasi iliskilerde Sözlesme'nin 8. maddesine uyulmasini güvence altina alacak tedbirlerin seçiminin ulusal makamlarin takdirinde oldugunu, bu konudaki yükümlülügü yerine getirmenin niteliginin özel hayata yönelik müdahaleye göre farklilik olusturabilecegini ifade etmistir. AIHM, devletlerin Sözlesme’nin 8. maddesi uyarinca uygun bir yasal koruma çerçevesi olusturma ve uygulama yükümlülügünün her zaman ceza hükümlerinin tatbik edilmesi anlamina gelmeyecegini de vurgulamistir (Söderman/Isveç [BD], B. No: 5786/08, 12/11/2013, § 79; M.P./Portekiz, B. No: 27516/14, 7/9/2021, §§ 40, 41). AIHM, eslerin birbirlerinin erisimine riza gösterdigi bilgilerin hukuk davasinda kullanilmasi suretiyle ifsa edildigi iddiasinin incelendigi bir ceza davasinin akabinde yapilan basvuruda, ifsa edildigi iddia edilen söz konusu bilgilerin ortak erisime açik olduguna ve basvuranin özel hayati üzerindeki etkilerinin sinirli olduguna vurgu yapmis; neticede bu bilgilerin hukuk davasinda kullanilmasinin cezai takibati gerektirmedigi yönünde ulasilan sonucu özel hayata saygi hakkinin öngördügü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi anlamina gelmedigini belirterek sonuca ulasmistir (M.P./Portekiz, §§ 46-51).
V. INCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 7/9/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü
26. Basvurucu; kullanmakta oldugu telefona esi tarafindan kendi bilgisi ve rizasi disinda yüklenen casus yazilim araciligiyla konusma ve mesaj kayitlari, fotograflari, videolari, e-devlet ve bankacilik sifreleri gibi tüm kisisel verilerine ulasildigini belirtmistir. Basvurucu; esinin bu veriler arasinda yer alan özel yazismalari ve ses kayitlarini bosanma davasinda delil olarak mahkemeye sundugunu, bu mesaj kayitlarindan bir tanesinin bosanma davasinin açildigi tarihten bes ay sonraki bir tarihe ait oldugunu ifade ederek kisisel verilerine ne zamana kadar ulasildigini bilemedigini belirtmistir. Sorusturma ve kovusturma sirasinda talebine ragmen esinin hangi tarihler arasinda hangi verilere ulastigi konusunda bir arastirma yapilmadigini beyan etmis, ayrica Mahkemenin eslerin diger es hakkindaki bilgilere ulasabilecegi seklindeki gerekçesinin Anayasa'nin 20. maddesi kapsaminda korunamayacagini ifade etmistir. Rizasi disinda ele geçirilen kisisel verilerinin bosanma davasinda kullanilmasinin esinin eylemini hukuka uygun hâle getirmeyecegini belirten basvurucu, özel hayata saygi hakki ve haberlesme hürriyetinin ihlal edildigini ileri sürmüs; ayrica kamuya açik belgelerde kimlik bilgilerinin açiklanmamasini talep etmistir.
27. Bakanlik görüsünde; basvurucunun evlilik birliginin yükledigi yükümlülüklere uygun hareket etmedigini ispat etmek amaciyla basvurucunun esinin hareket ettigi belirtilerek bu bilgilerin yalnizca bosanma davasinda kullanildigi, nitekim basvurucunun söz konusu verilerin ifsa edildigine dair iddiasinin bulunmadigi belirtilmistir. Bununla birlikte Ceza Mahkemesi ve Daire tarafindan yapilan degerlendirmelerde söz konusu suçlarin kanuni unsurlarinin tartisilarak sanigin suç isleme kastinin bulunmadigi sonucuna ulasildigi ifade edilmistir. Ayrica sanigin beraat etmis olmasinin devletin basvurucu hakkinda yargisal koruma saglama yükümlülügüne uygun davranmadigi sonucunu dogurmayacagi da vurgulanmistir.
B. Degerlendirme
28. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin birinci ve üçüncü fikralari söyledir:
"Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz.
Herkes, kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahiptir. Bu hak; kisinin kendisiyle ilgili kisisel veriler hakkinda bilgilendirilme, bu verilere erisme, bunlarin düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçlari dogrultusunda kullanilip kullanilmadigini ögrenmeyi de kapsar. Kisisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilir. Kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usuller kanunla düzenlenir."
29. Anayasa'nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda herkesin kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ayrica düzenlenmis ve güvence altina alinmistir. Söz konusu anayasal güvence, Sözlesme'nin 8. maddesinde koruma altina alinan özel hayata saygi hakkina karsilik gelmektedir. Kisisel verilerin korunmasi hakki, kisinin insan onurunun korunmasinin ve kisiligini serbestçe gelistirebilmesi hakkinin özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kisisel verilerin islenmesi sirasinda korumayi amaçlamaktadir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, §§ 19, 20).
30. Anayasa Mahkemesi kararlarinda da belirtildigi üzere kisisel veri -belirli veya kimligi belirlenebilir olmak sartiyla- bir kisiye iliskin bütün bilgileri ifade etmekte olup bireyin adi, soyadi, dogum tarihi ve dogum yeri gibi sadece kimligini ortaya koyan bilgileri degil telefon numarasi, motorlu tasit plakasi, sosyal güvenlik numarasi, pasaport numarasi, öz geçmis, resim, görüntü ve ses kayitlari, parmak izleri, saglik bilgileri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, alisveris aliskanliklari, hobiler, tercihler, etkilesimde bulunulan kisiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kisiyi dogrudan veya dolayli olarak belirlenebilir kilan tüm veriler kisisel veri kapsamindadir (AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015).
31. Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda güvence altina alinan kisisel verilerin korunmasini isteme hakki yönünden inceleme yapilabilmesi için öncelikle anilan hak kapsaminda korunmasi gereken bir kisisel verinin olup olmadigi belirlenmelidir. Anayasa hükmünün lafzi, konuya iliskin uluslararasi belgeler ve karsilastirmali hukuk dikkate alindiginda belirli ya da belirlenebilir bir gerçek veya tüzel kisi hakkindaki her türlü bilgi kisisel veri olarak degerlendirilir. Ancak her davada ya da basvuruda Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasi anlaminda bir kisisel veri bulunup bulunmadigi, davanin ve basvurunun kendine özgü kosullari dikkate alinarak tespit edilir. Bir kisisel verinin bulundugu tespit edildiginde bu veriye yönelik her türlü sinirlama ve müdahale Anayasa’nin anilan hükmü kapsamindaki güvenceleri harekete geçirir (Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 49; Fatih Saraman, [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 57; E.Ü. [GK], B. No: 2016/1310, 17/9/2020, § 59; Bestami Eroglu [GK], B. No: 2018/23077, 17/9/2020, § 102; AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2013/84, K.2014/183, 4/12/2014).
32. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda basvurucunun telefonunda yer alan bilgilerin esi tarafindan kaydedilerek bosanma davasinda delil olarak kullanilmasi söz konusudur. Bu baglamda basvurucunun fotograflari, videolari, konusma ve mesaj kayitlarinin belirli bir gerçek kisi hakkindaki bilgi kapsaminda oldugu gözetildiginde bu bilgilere erisilmesinin, bunlarin kullanilmasinin ve islenmesinin özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakki çerçevesinde kaldigi anlasilmistir. Somut olayda basvurucunun sikâyetlerinin özünü; telefonunda yer alan bilgilerin, dolayisiyla kisisel nitelikteki birtakim verilerinin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesine iliskin suç duyurusunda etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uyulmadigi iddiasi olusturmaktadir. Bu durumda basvurunun Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinda düzenlenen özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasi hakki yönünden degerlendirilmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
33. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan kisisel verilerin korunmasi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel Ilkeler
34. Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinin birinci cümlesinde genel olarak herkesin kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahip oldugu belirtilmis, ikinci cümlesinde kisisel veriler baglaminda bazi özel güvenceler sayilmis, üçüncü cümlesinde kisisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilecegi düzenlenmis, dördüncü cümlesinde ise kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usullerin kanunla düzenlenecegi hüküm altina alinmistir. Buna göre lafzi dikkate alindiginda Anayasa’nin 20. maddesinin üçüncü fikrasinin kisisel verilerin korunmasini isteme hakki kapsaminda sadece isleme seklindeki sinirlama ya da müdahalelere karsi degil, kisisel verilere yönelik her türlü müdahale ve sinirlamalara karsi güvence getirdigi anlasilmaktadir (E.Ü. [GK], B. No: 2016/1310, 17/9/2020, § 63; Bestami Eroglu B. No: 2018/23077, 17/9/2020, §101).
35. Yine Anayasa'nin 12. maddesine göre herkes kisiligine bagli, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bu genel nitelikteki anayasal düzenleme ile bireylerin kisilik degerlerine yönelen ve zarar veren olumsuz tutum ve davranislar dislanmaktadir. Ayrica Anayasa'nin 5. maddesinde bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasi, maddi ve manevi varliklarinin gelistirilmesi için gerekli sartlarin hazirlanmasi devletin temel amaç ve görevlerinden biri olarak sayilmaktadir. Bu düzenlemeler isiginda devletin bireyin temel hak ve özgürlüklerine keyfî olarak müdahale etmemenin yaninda üçüncü kisilerin saldirilarini önlemekle yükümlü kilindigi, bu baglamda pozitif yükümlülüklerinin de bulundugu söylenebilir. Uyusmazliklarin özel hukuk kisileri arasinda gerçeklestigi durumlarda da temel hak ve özgürlüklerin sagladigi güvencelerin yerine getirilip getirilmedigi denetlenirken Anayasa’nin kamusal makamlara yükledigi sorumluluklardan dogrudan özel hukuk kisileri sorumlu tutulamayacagindan tasidigi kosullarin özelliklerine göre bu tür basvurularin devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda ele alinmasi gerekebilir. Dolayisiyla özel hayatin korunmasi kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakki yönünden de devletin pozitif bir yükümlülük olarak yetki alaninda bulunan tüm bireyleri gerek kamusal makamlarin ve diger bireylerin gerekse kisinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karsi koruma yükümlülügü bulunmaktadir (E.Ü., § 65; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 45, 46; Ali Çigir, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, §§ 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, §§ 32, 33; Ulvi Bacioglu, B. No: 2015/3175, 10/10/2019, §§ 33, 34).
36. Bu anlamda öncelikle devlet, uyusmazliklarin çözümüne iliskin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünü yerine getirmelidir. Söz konusu pozitif yükümlülük; olayin meydana gelme sekli ile etkisi, agirligi ve sonuçlari bakimindan yapilacak degerlendirmelere ve olayin kim tarafindan nasil gerçeklestirildigi konusunda aydinlatilmasini gerekli kilan durumlarin bulunup bulunmadigina göre her durumda ceza sorusturmasi/yargilamasi yapilmasini gerekli kilmaz. Nitekim yargisal sistem kurma yükümlülügü -olayin kosullarina göre- hukuki ve idari yollarin devlet tarafindan olusturulmasiyla da yerine getirilebilir. Bu baglamda bazi durumlarda disiplin sorusturmasi ile de devletin aydinlatma yükümlülügünü yerine getirmesi mümkün olabilir (Erol Kumcu, § 34; Ali Çigir, § 34).
37. Öte yandan yargisal sistem kurma yükümlülügünün ceza sorusturmasi/yargilamasi yapilmasini gerekli kilmasi, failler hakkinda mutlaka ceza davasi açilmasini ya da onlarin cezalandirilmasini zorunlu hâle getirmedigi gibi basvuruculara üçüncü taraflari bir suç nedeniyle yargilatma ya da cezalandirilmalarini talep etme hakki da vermemektedir. Zira burada kastedilen sonuç yükümlülügü degil uygun araçlarin kullanilmasi yükümlülügüdür. Ancak her durumda söz konusu yargisal sistemlerin etkili sekilde isletilmesi ve sorusturmalar ya da yargilamalar neticesinde yargisal makamlarca ulasilan tüm sonuçlarin temel haklarin içerdigi güvenceleri koruyacak sekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanmasi gerekir (Erol Kumcu, § 35; Ali Çigir, § 35).
38. Ek olarak ayrica vurgulamak gerekir ki kisilerin cezai sorumluluguna iliskin hukuki sorunlarin incelenmesi, ceza sorusturmasi/kovusturmasi sürecinin mahkûmiyet karari ile sonuçlanmasi, bu hâlde takdir edilecek cezanin miktar ve mahiyetinin belirlenmesi Anayasa Mahkemesinin görev alani içinde olmayip bu husus esasen derece mahkemelerinin takdirindedir (Erol Kumcu, § 36; Ali Çigir, § 36).
b. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
39. Öncelikle devletin pozitif yükümlülügünün kisisel verilerin korunmasi kapsaminda üçüncü kisilerin müdahalelerine karsi yasal altyapi olusturulmasi yaninda bu altyapinin ihlaline etkili yargisal tepki vermeyi de içerdigi vurgulanmalidir. Bu baglamda devletin kisisel verilerin korunmasi kapsaminda kisisel verilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi, islenmesi ve açiklanmasina yönelik önleyici tedbirler almasi ve benzer durumlarin bir daha yasanmamasi için bunu yapanlara karsi caydirici yargisal tepki göstermesi gerekir. Bu yargisal tepkinin adli ceza biçiminde olmasi zorunlu degildir. Ancak bu tür müdahalelerin kanunda suç olarak düzenlenmesi hâlinde ceza sorusturmasi ve kovusturmasinin etkili bir biçimde yürütülmesinin saglanmasi ve açiklanan gerekçelerin anayasal güvenceleri gözetecek mahiyette ilgili ve yeterli olmasi da devletin pozitif yükümlülüklerinin geregidir.
40. Basvuru konusu olayda basvurucunun kullaniminda olan telefondaki bir adet fotograf, çesitli videolar ile konusma ve mesaj içerikleri bosanma davasina delil olarak sunulmustur. Basvurucunun telefonunda yer alan bu bilgilerin basvurucuya iliskin kisisel veri niteliginde bilgiler oldugu, kisisel veri mahiyetindeki bilgilerin hukuka aykiri olarak ele geçirilmesi ve açiklanmasinin da mevzuatta suç olarak düzenlendigi açiktir. Belirtildigi üzere etkili yargisal sistem kurma yükümlülügü, isnat edilen eylemin suç olarak düzenlendigi her durumda ceza sorusturmasi yapilmasini gerekli kilmamakla birlikte somut olayin meydana gelme sekli ile agirligi gözönüne alindiginda mevcut basvuruda devletin etkili yargisal sistem kurma yükümlülügünün etkili bir ceza sorusturmasi ve kovusturmasi yapilmasini gerekli kildigi kanaatine varilmistir. Bu durumda basvurucunun sikâyetleri gözetilerek etkili bir ceza sorusturmasi yapilmasi, bu baglamda öncelikle olayin tüm yönleriyle açikliga kavusturularak ulasilan sonucun olaya özgü gerekçelerle açiklanmasi gerektigi söylenebilir.
41. Bu hâlde bireysel basvuru kapsaminda yapilacak degerlendirmede dikkate alinacak husus; belirtilen çerçeve içinde usule iliskin yeterli güvencelerin sunuldugu bir cezai takibatin yürütülüp yürütülmedigine, sorusturmanin bagimsiz, özenli, süratli, etkili sekilde yapilip yapilmadigina ve ulasilan sonuçlarin temel haklarin içerdigi güvenceleri koruyacak sekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanip açiklanmadigina iliskin olacaktir (Ali Çigir, § 38; Erol Kumcu, § 38).
42. Somut olayda sikâyet dilekçesinde basvurucu; esinin yalnizca bosanma davasinda delil elde etme amaciyla hareket etmedigini, bu dava açildiktan sonra da casus yazilimi kullanmaya devam ettigini beyan etmistir. Yine basvurucu, bu yazilimin hangi tarihte yüklendiginin, esi tarafindan elde edilen verilerin kapsaminin ne oldugunun arastirilmasini talep etmis; bosanma davasina sunulan ses kayitlarinda kesyapistir seklinde degisiklikler yapildigini ileri sürmüstür. Bu sikâyet üzerine Bassavcilik tarafindan süphelinin ifadesinin alindigi, Hukuk Mahkemesi ile yazisma yapildigi ve bosanma davasinin incelendigi görülmüstür. Bassavcilik tarafindan yapilan degerlendirme neticesinde basvurucunun esinin üzerine atili fiilleri ikrar ettigi belirtilerek bu kisinin cezalandirilmasi istemiyle dava açilmistir. Bu itibarla sorusturmanin etkili bir sekilde yürütüldügünü, basvurucunun iddialarinin kovusturma sirasinda tartisilip degerlendirilmesine imkân saglayacak sekilde ortaya konuldugunu söylemek mümkündür.
43. Öte yandan yargilama sirasinda basvurucu tarafindan ayni iddialar ileri sürülmüs ise de Ceza Mahkemesi gerekçesinde bosanma davasina atifta bulunularak sanigin delillerin kaybolmamasi amaciyla hareket ettigi ve elde edilen verilerin yalnizca bosanma davasinda delil olarak kullanildigi belirtilmistir. Bu itibarla somut olayda basvurucunun hangi kisisel verilerinin elde edildigi, bu verilerde degisiklik yapilip yapilmadigi, verilere ne kadar süre ile ulasildigi hususlarinda hiçbir arastirma yapilmadigi gibi gerekçede basvurucunun bu iddialarinin hangi sebeplerle karsilanmadigi konusunda bir açiklama bulunmadigi da görülmüstür.
44. Basvurucunun özel yasaminin gizli alanina dahil önemli bir unsur olan telefonuna yazilim programi yüklenerek ulasilan kisisel verilerin elde edilis sekline, kapsamina ve kisisel verilere ulasma amacinin mesru olup olmadigina yönelik olarak derece mahkemelerince bir degerlendirme yapilmamistir. Ayrica basvurucunun esinin, basvurucunun telefonuna program yükledigine, kisisel verilerine ulastigina ve bunlari kullandigina iliskin açik ikrarinin oldugu gözetildiginde verilerin hukuka aykiri sekilde ele geçirilmesine iliskin suç kastinin bulunup bulunmadiginin basvurucunun süreç içinde ileri sürdügü tüm iddialari karsilanarak ve gösterilen deliller arastirilarak ortaya konulmasi gerekirken, ele geçirme fiilinin unsuru olmadigi hâlde verilerin ifsa edilmedigi gerekçesine dayanilmistir. Derece mahkemelerinin eslerin birbirlerine karsi özel hayat alanlarinin bulunmadigi sonucunu doguracak mahiyetteki yaklasiminin anayasal güvencelere aykiri oldugu açiktir. Bu hususlar dikkate alindiginda derece mahkemelerince açiklanan gerekçelerin basvurucunun kisisel verilerinin korunmasi hakkinin güvencelerini gözetecek sekilde ilgili ve yeterli oldugunun söylenmesi mümkün görünmemektedir.
45. Dolayisiyla yargilama sürecinde olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin arastirilmamasi, bu suretle kovusturmanin derinlestirilmemesi, yasal dayanagi gösterilmeyen gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle anayasal haklari güvence altina alacak sekilde etkili bir yargisal sistem kurma yükümlülügüne uygun hareket edildigi söylenemeyecektir.
46. Sonuç olarak etkili bir yargisal sistem kurulmasi konusunda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülügün gerektirdigi sartlarin somut olayda yerine getirilmedigi degerlendirildiginden Anayasa’nin 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigi sonucuna varilmistir.
3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
47. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
48. Basvurucu, yeniden yargilama yapilmasina ve 1.000.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmustur.
49. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
50. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57).
51. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde, usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
52. Incelenen basvuruda basvuruya konu dava dosyasinda olayin aydinlatilmasina yönelik esasli iddialarin Ceza Mahkemesi tarafindan arastirilmamasi, bu suretle incelemenin derinlestirilmemesi ve somut olaya uygun olmayan gerekçelerle sonuca ulasilmasi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine karar verilmistir. Buna göre ihlalin mahkemenin islemlerinden kaynaklandigi anlasilmaktadir. Ayrica istinaf mercii de ihlali giderememistir.
53. Bu durumda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Yeniden yargilama yapilmasi, bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda Ceza Mahkemesi tarafindan yapmasi gereken is, ihlal kararinda tespit edilen eksiklikleri giderecek sekilde yeni bir yargilama yapmaktan ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Ezine Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
54. Ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilamanin yeterli bir giderim saglayacagi anlasildigindan tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir.
55. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Basvurucunun kamuya açik belgelerde kimliginin gizli tutulmasi talebinin KABULÜNE,
B. Kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
C. Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin IHLAL EDILDIGINE,
D. Kararin bir örneginin kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Ezine Asliye Ceza Mahkemesine (E.2017/236, K.2018/34) GÖNDERILMESINE,
E. Basvurucunun tazminat talebinin REDDINE,
F. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
G. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
H. Kararin bir örneginin bilgi için Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine ve Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 7/9/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.