Psikolojik Taciz Nedeniyle Maddi ve Manevi Varlığını Koruma Hakkının İhlal Edilmesi, Anayasa mahkemesi kararı

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffad80020000008c04000001000100

Olay

Hemsire olarak görev yapan basvurucu; amiri konumundaki H.Ö.U.nun davranislari nedeniyle sistemli bir biçimde kendisine psikolojik taciz uygulandigini, bu hususta önlemlerin alinmadigini ve ruh sagliginin bozuldugunu belirterek idareye ve bassavciliga sikâyette bulunmustur.

Bassavciligin görevsizlik kararindan sonra idare tarafindan sorusturmaci tayin edilen G.A. tarafindan hazirlanan raporda H.Ö.U.nun elestiri sinirlarini asan, asagilayici sözler kullandigi, bu tip davranislarin süreklilik arz etmesi hâlinde psikolojik tacizden söz edilebilecegi gibi süreklilik arz etmese dahi kisilik haklarina aykiriligin mevcut oldugundan söz edilmesi gerektigi belirtilerek H.Ö.U. hakkinda lüzumu muhakeme karari verilmesinin uygun olacagi belirtilmistir.

Basvurucu hakkinda düzenlenen tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporunda somatik yakinmali major depresif bozukluk tanisi konuldugu, konulan taninin basvurucunun isyerinde yasadigi olaylarla uyumlu oldugu ancak somut olayin isyerinin sosyal çalismacilar tarafindan incelenmesi sonrasinda bütünlüklü degerlendirilebilecegi ifade edilmistir. Idare mahkemesi kararinda ise disiplin sorusturmasi veya ceza yargilamasi sonucunda maddi ve manevi zararlarin tazmini talebiyle tam yargi davasi açilabilecegi belirtilmistir. Bununla birlikte G.A. tarafindan hazirlanan raporda konuyla ilgili olarak psikolojik taciz degil kisisel hakaret degerlendirmesi yapildigi ve basvurucunun hukuk mahkemelerinde tazminat davasi açabilecegi idare mahkemesince vurgulanmistir.

Iddialar

Basvurucu, psikolojik taciz nedeniyle maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.

Mahkemenin Degerlendirmesi

Basvurucunun maddi ve manevi bütünlügüne yönelik olarak isyerinde maruz kaldigini ileri sürdügü söz konusu ihlal iddialarinin yukarida belirtilen ilkeler dogrultusunda devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda ele alinmasi gerekir.

Basvurucunun maruz kaldigi ifade ve davranislarin basvurucunun yasamina etkisi bakimindan çekilmez bir agirlik ve yogunluk derecesine ulasip ulasmadigi degerlendirilirken süreç içinde gerçeklesen vakialarin tümünün birlikte degerlendirilmesi gerektigi tartismasizdir.

Somut basvuruda, H.Ö.U.nun basvurucuya yönelik ifade ve davranislarinin, basvurucunun muhtelif zamanlarda idareye verdigi sikâyet dilekçeleri, bassavciliga ilettigi sikâyet dilekçesi, basvurucu hakkinda düzenlenen tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporu ve G.A. tarafindan hazirlanan rapor ile devam eden sürecin uzunlugu dikkate alindiginda süreklilik arz ettigi ve basvurucunun yasamina etkisi bakimindan çekilmez bir agirlik ve yogunluk derecesine ulastigi degerlendirilmistir.

Öte yandan basvurucu tarafindan ileri sürülen sikâyetler dogrultusunda etkili bir idari sorusturmanin yapilmadigi ve psikolojik taciz uyguladigi ileri sürülen H.Ö.U.nun bahse konu davranislarinin tekrarlanmamasi için önlemler alinmasi konusunda idarece gereken özenin gösterilmedigi anlasilmistir. Nitekim G.A.nin hazirladigi raporda da lüzumu muhakeme karari verilmesinin uygun oldugu kanaati belirtilmis, herhangi bir disiplin yaptirimi öngörülmemistir. Öte yandan bahse konu raporda psikolojik tacizin olmadigi yönünde kati bir degerlendirme olmamasina ragmen idare mahkemesince bu rapordan hareketle idarenin kusurunun bulunmadigi kabul edilerek basvurucuya H.Ö.U.ya karsi adli yargida tazminat davasi açma yolu gösterilmistir.

Kamusal makamlar, psikolojik taciz olusturan durumlari tespitle yetinmemeli; bu tür davranislarin olusmamasi ya da telafi edilmesi amaciyla etkili önlemleri hizla almalidir. Bununla birlikte somut olaydaki tam yargi davasinin maddi ve manevi varligin korunmasi ve gelistirilmesi hakki baglaminda giderim saglayacak yol oldugu tartismasizdir.  Bu baglamda somut olayda idare tarafindan sonuçlanmis bir disiplin sorusturmasi yürütülmedigi, açilan tam yargi davasinda idare mahkemesince ulasilan ret sonucunun kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin içerdigi güvenceleri koruyacak ve basvurucunun zararlarini tazmin edecek sekilde ilgili ve yeterli gerekçeler içermedigi sonucuna ulasilmistir.

Sonuç olarak somut olayda kamusal makamlar tarafindan etkili önlemler alinmamasi ve yürütülen yargilamalar sonucunda derece mahkemelerince ulasilan sonuçlarin ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanmamasi nedenleriyle kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakki kapsaminda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi kanaatine varilmistir.

Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kisinin maddi ve manevi varligini koruma hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.

---

TÜRKIYE CUMHURIYETI

ANAYASA MAHKEMESI

 

 

IKINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

T. A. BASVURUSU

(Basvuru Numarasi: 2018/19000)

 

Karar Tarihi: 12/1/2022

R.G. Tarih ve Sayi: 12/4/2022 - 31807

 

IKINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

Baskan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Ridvan GÜLEÇ

 

 

Yildiz SEFERINOGLU

 

 

Basri BAGCI

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Basvurucu

:

T. A.

Vekili

:

Av. Songül BEYDILLI

 

I. BASVURUNUN KONUSU

1. Basvuru, psikolojik taciz nedeniyle kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.

II. BASVURU SÜRECI

2. Basvuru 20/6/2018 tarihinde yapilmistir. Komisyon, basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir.

3. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle olaylar özetle söyledir:

5. Basvurucu, Istanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Müdürlügü Anesteziyoloji ve Reaminasyon Ana Bilim Dalinda sorumlu hemsire olarak görev yapmaktadir.

6. Basvurucu; amiri konumundaki anestezi doktoru H.Ö.U. tarafindan kendisine asagilayici, mesleki ve kisisel onurunu zedeleyici davranislar gösterildiginden ve sistemli olarak psikolojik tacize ugradigindan bahisle Istanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Müdürlügüne (Müdürlük) 8/9/2015 tarihinde sikâyet dilekçesi vermistir. Dilekçede basvurucu, H.Ö.U.nun kendisine "Sen bir sey bilmiyorsun, seninle çalismak istemiyorum. Seni buradan gönderecegim." gibi sözler sarf ettigini, 8/9/2015 tarihinde gerçeklesen ameliyatta kablolarin arizalanmasi sebebiyle "Kablolarin özellikle bozuklarini koyuyorsunuz." diyerek kendisini ameliyathaneden kovdugunu belirtmistir. H.Ö.U. tarafindan sürekli kendisine ve ekibine yönelik onur kirici ve hakaret içerikli söylemlerde bulunuldugunu belirten basvurucu, bu durumun daha önce de sözlü olarak iletildigini ifade ederek Müdürlükten gereginin yapilmasini talep etmistir.

7. Basvurucunun sikâyet dilekçesini verdigi tarihten bir gün önce 7/9/2015 tarihinde, H.Ö.U.nun basvurucu ve N.A. isimli hemsire hakkindaki sikâyet dilekçesine istinaden idare tarafindan konuyu sorusturmak üzere C.E.Y. sorusturmaci olarak görevlendirilmistir. H.Ö.U. sikâyet dilekçesinde; basvurucunun ve N.A.nin görevlerini yerine getirirken önemli hatalar yaptiklarini ve bikkinlik göserdiklerini ayrica kendisine hakaret ettiklerini belirterek bu kisilerin baska birimlerde görevlendirilmesini Müdürlükten talep etmistir. Sorusturmaci olarak görevlendirilen C.E.Y. ilgililerin ifadelerine basvurmus fakat sonuca iliskin bir degerlendirme yapmayip ilgililerle ayni ortamda çalisiyor olmasi nedeniyle saglikli yorum ve kanaatte bulunamayacagini belirterek görevin baskasina verilmesini 6/1/2016 tarihinde Müdürlükten talep etmistir.

8. Basvurucunun talebi üzerine Istanbul Tip Fakültesi Adli Tip Ana Bilim Dali Baskanliginca basvurucu hakkinda 1/12/2015 tarihli tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporu düzenlenmistir. Ayrintili ruhsal degerlendirme sonrasinda basvurucuya somatik yakinmali major depresif bozukluk tanisi konuldugu, konulan taninin basvurucunun isyerinde yasadigi olaylarla uyumlu oldugu ancak olayin isyerinin sosyal çalismacilar tarafindan incelenmesi sonrasinda bütün olarak degerlendirilebilecegi belirtilmistir. Basvurucu bu rapordan sonra 29/1/2016 tarihinde Müdürlüge yeni bir dilekçe vermis, hakkinda düzenlenen tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporuna deginerek 8/9/2015 tarihli dilekçesinde bahsettigi hususlarin artarak devam ettigini bildirmistir.

9. Öte yandan basvurucu 17/12/2015 tarihinde Istanbul Cumhuriyet Bassavciligina (Bassavcilik) basvurarak H.Ö.U. hakkinda, eziyet etme ve görevi kötüye kullanma suçlarindan sikâyetçi olmustur. Bassavcilik tarafindan 28/12/2015 tarihinde görevsizlik karari verilerek evrakin geregi için sorusturma izni vermeye yetkili Istanbul Üniversitesi Rektörlügüne (Idare) gönderilmesine karar verilmistir. Idarenin 3/2/2016 tarihli yazisiyla Bassavcilik kararina ve C.E.Y.nin 6/1/2016 tarihli dilekçesine deginilerek sorusturmaci olarak G.A. görevlendirilmistir.

10. G.A. tarafindan hazirlanan raporda, H.Ö.U.nun personele yönelik asagilayici tutum ve davranislarda bulunduguna iliskin tanik beyanlari dikkate alinarak lüzumu muhakeme karari verilmesinin uygun olacagi kanaatine ulasildigi belirtilmistir. Tanik beyanlarinda özet olarak H.Ö.U.nun sürekli huzursuz bir ortama sebep oldugu, bundan ötürü bazi çalisanlarin agladigi, "ahlaksiz, terbiyesiz, salak, aptal, geri zekali" gibi ifadeler kullandigi vurgulanmistir. Raporda H.Ö.U.nun elestiri sinirlarini asan asagilayici sözler kullandigi, bu tip davranislarin süreklilik arz etmesi hâlinde psikolojik tacizden söz edilebilecegi gibi süreklilik arz etmese dahi kisilik haklarina aykiriligin mevcut oldugundan söz edilmesi gerektigi belirtilmistir. Bu dogrultuda Müdürlük, idareye hitaben 4/4/2016 tarihli yaziyla G.A. tarafindan hazirlanan rapora deginerek sorusturma yapilmasinin Müdürlüklerince de uygun görüldügünü bildirmistir.

11. Basvurucunun psikolojik tacize ugradigini ileri sürerek kendisine 10.000 TL manevi tazminat ödenmesini Idareden talep etmesi üzerine idare tarafindan 14/3/2016 tarihli tutanakla sulh olmanin mümkün olmadigi basvurucu vekiline teblig edilmistir. Bunun üzerine basvurucu 11/5/2016 tarihinde Istanbul 7. Idare Mahkemesinde (Idare Mahkemesi) 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebiyle tam yargi davasi açmistir.

12. Dava dilekçesinde basvurucu, H.Ö.U.nun psikolojik tacizine idare tarafindan göz yumuldugunu, H.Ö.U. hakkinda herhangi bir yaptirim uygulanmadigini, kendisiyle birlikte diger çalisanlarin ve H.Ö.U.nun sikâyet dilekçeleri birlestirilerek bir sorusturma açildigini fakat bu sorusturmanin da sürüncemede birakildigini ileri sürmüstür.

13. Idare Mahkemesi 10/4/2017 tarihli karariyla davanin reddine karar vermistir. Kararin gerekçesinde; basvurucunun birtakim iddialarinin idari sorusturma gerektirdigi ve yürütülecek sorusturma sonucunda gerekli görülmesi hâlinde disiplin yaptirimlarinin uygulanabilecegi, birtakim iddialarin ise adli sorusturma gerektirecek nitelikte oldugu ve adli mercilerce yürütülecek yargilama neticesine göre ilgilinin cezalandirilabilecegi, bundan sonra ugranildigi ileri sürülebilecek maddi veya manevi zararlar varsa bu zararlarin tazmini istemiyle yargi yoluna basvurulabilecegi belirtilmistir. Kararda; ileri sürülen zararlarin açik, somut ve kesin olarak ortaya konulmadigi ve G.A. tarafindan hazirlanan raporda konuyla ilgili olarak kisisel hakaret degerlendirmesi yapildigi belirtilerek basvurucunun hukuk mahkemelerinde tazminat davasi açabilecegi vurgulanmistir. Sonuç olarak Idare Mahkemesi, idarenin psikolojik taciz baglaminda agir bir kusurunun olmadigindan hareketle basvurucuya manevi tazminat ödenmesi için gerekli sartlarin olusmadigi kanaatine varmistir.

14. Basvurucu bu karara karsi 17/8/2017 tarihinde istinaf basvurusunda bulunmustur. Basvurucu istinaf dilekçesinde somut delil ve belgelerin Idare Mahkemesince degerlendirmeye alinmadigini, idarenin soyut iddialarinin hükme esas alinarak davanin reddine karar verildigini belirtmistir. Ayrica idarenin gereken emir ve talimatlari vermeyerek, gözetim ve denetim yapmayarak ve gerekli önlemleri almayarak psikolojik tacize göz yumdugunu ileri sürmüstür. Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 7. Idare Dava Dairesi 8/5/2018 tarihli karariyla, Idare Mahkemesi kararinin hukuka ve usule uygun oldugu, dilekçede ileri sürülen iddialarin kararin kaldirilmasini saglayacak nitelikte görülmedigi gerekçesiyle istinaf basvurusunun reddine karar vermistir.

15. Nihai karar 22/5/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir.

IV. ILGILI HUKUK

16. Ilgili hukuk için bkz. Mehmet Bayrakci, B. No: 2014/8715, 5/4/2018, §§ 30-45; Ebru Bilgin [GK], B. No: 2014/7998, 19/7/2018, §§ 43-67.

17. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) yakin tarihli Špadijer/Karadag (B. No: 31549/18, 9/11/2021) kararinda, isyeri zorbaligina karsi devletin yükümlülüklerini yerine getirmedigine iliskin sikâyeti incelemistir. Davaya konu olan olayda gardiyan olarak vardiya sefi pozisyonunda görev yapan basvurucu, yilbasi gecesi meslektaslari tarafindan ortaya konulan bazi usulsüz davranislari ihbar etmistir. Bundan sonra bazi meslektaslari basvurucuyu tehdit etmis, kendisine olumsuz davranislarda bulunmustur. Bununla birlikte bir gece vakti basvurucunun evinin önünde park hâlindeki arabasinin ön cami kirilmistir. Yasanan olaylardan sonra basvurucu, vardiya sefi pozisyonundaki görevinden alinmistir. Söz konusu olaylar nedeniyle saglik problemleri yasadigini belirten basvurucu, isyerindeki asagilanma ve hakaretlerden dolayi suç duyurusunda bulunmus ve tazminat davasi açmistir. Devam eden süreçte bilirkisi tarafindan basvurucunun travma sonrasi stres bozuklugu ve uyum bozuklugu nedeniyle is görme kapasitesinin kalici olarak %20 oraninda azaldigi tespit edilmistir. Son olarak basvurucu otoparkta saldiriya ugramistir. Basvurucunun açtigi dava iç hukuk yolunda zorbalik olarak iddia edilen olaylarin yeterli siklikta ve sistematik sekilde (alti ay boyunca haftada en az bir kez) gerçeklesmedigi ve zorbalik olarak degerlendirilemeyecegi gerekçesiyle reddedilmistir (Špadijer/Karadag, §§ 6-28).

18. AIHM, anilan kararinda isyeri zorbaligi ile ilgili sikâyetlerin her bir somut olayin özel kosullari isiginda ve tüm baglam dikkate alinarak vakia bazinda kapsamli bir sekilde incelenmesi gerektigini belirtmistir. Bununla birlikte AIHM, alti aylik bir süre boyunca haftada bir defadan daha az siklikta olan ve zorbalik anlamina gelebilecek durumlarin veya daha sik olan ancak yine de zorbalik anlamina gelmeyebilecek durumlarin olabilecegini vurgulamistir (Špadijer/Karadag, § 95). Kararda; ulusal mahkemelerce basvurucunun yasadigi olaylarin tamaminin degerlendirilmemesi, olaylarin baglaminin ve iddia edilen arka planinin dikkate alinmamasi nedeniyle Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin (Sözlesme) 8. maddesi kapsamindaki pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi belirtilerek özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigi sonucuna varilmistir (Špadijer/Karadag, §§ 100,101).

V. INCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 12/1/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:

A. Basvurucunun Iddialari

20. Basvurucu; yasadigi olaylar nedeniyle kendisine somatik yakinmali major depresif bozukluk tanisi konuldugunu, tüm basvurularina ragmen idare tarafindan psikolojik tacizi önlemeye yönelik tedbirlerin alinmadigini, H.Ö.U. hakkinda etkili bir sorusturma yapilmadigini, Bassavciliga yaptigi sikâyet ile ilgili sürecin sürüncemede birakildigini, Idare Mahkemesi tarafindan sunulan bilgi ve belgeler dikkate alinmadan karar verildigini ileri sürerek maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin, adil yargilanma hakkinin ve etkili basvuru hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir.

B. Degerlendirme

21. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Kisinin dokunulmazligi, maddi ve manevi varligi" kenar baslikli 17. maddesinin birinci ve üçüncü fikralari söyledir:

"Herkes, yasama, maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkina sahiptir.

...

Kimseye iskence ve eziyet yapilamaz; kimse insan haysiyetiyle bagdasmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

22. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 1879/2013, § 16). Basvuruya konu sikâyetlerin tümü -Anayasa Mahkemesinin önceki kararlari da dikkate alinarak- Anayasa'nin 17. maddesi kapsaminda degerlendirilmistir (Hüdayi Ercoskun, B. No: 2013/6235, 10/3/2016, §§ 59, 60; Sümeyye Örnek, B. No: 2014/11091, 7/6/2017, § 16; Mehmet Bayrakci, § 50; Ebru Bilgin, § 70).

23. Anayasa’nin 17. maddesinin birinci fikrasinda, herkesin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkina sahip oldugu belirtilmekte olup söz konusu düzenleme, Sözlesme'nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygi hakki kapsaminda güvence altina alinan fiziksel ve zihinsel bütünlügün korunmasi hakkina karsilik gelmektedir (Sevim Akat Eski, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 30).

24. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarinda; Anayasa'nin 17. maddesinin birinci fikrasi ile üçüncü fikrasinin korudugu temel haklara, bir eylemin Anayasa'nin 17. maddesinin üçüncü fikrasinin kapsamina girebilmesi için asgari bir agirlik düzeyine ulasmis olmasi gerektigine ve söz konusu agirlik düzeyi belirlenirken gözönüne alinmasi gereken durumlara iliskin olarak ilkeler tespit etmistir (Sehnaz Ayhan, B. No: 2013/6229, 15/4/2014, §§ 21-26; Isil Yaykir, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, §§ 31-36; Emel Leloglu, B. No: 2013/3512, 17/7/2014, §§ 26-31; Hüdayi Ercoskun, §§ 84-88; Hacer Kahraman, B. No: 2013/7935, 20/4/2016, §§ 51-56). Bu tespitler isiginda somut olaya konu olan muamelelerin uygulanis sekli ve yöntemi ile özellikle meydana getirdigi fiziksel ve ruhsal etkiler açisindan basvurunun Anayasa’nin 17. maddesinin üçüncü fikrasi kapsaminda degerlendirilmesi için gerekli olan asgari esigi astigi söylenemez. Bu nedenle basvurucunun sikâyetlerinin Anayasa’nin 17. maddesinin birinci fikrasi kapsaminda degerlendirilmesi uygun görülmüstür (benzer yöndeki degerlendirmeler için bkz. Mehmet Bayrakci, § 59; Ebru Bilgin, § 76).

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel Ilkeler

26. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarinda; çalisan bireylerin maddi ve manevi varliklarinin korunmasi baglaminda devletin Anayasa'nin 17. maddesinin yani sira 5., 12., 49. ve 56. maddeleri çerçevesinde üstlenmesi gereken negatif ve pozitif yükümlülüklerinin kapsamina, basta 3/5/1996 tarihli Gözden Geçirilmis Avrupa Sosyal Sarti ile Uluslararasi Çalisma Örgütü (ILO) bünyesinde imzalanan sözlesmeler olmak üzere uluslararasi sözlesmelere taraf olan devletlerin taahhütlerine, bu dogrultuda hayata geçirilen düzenlemelere iliskin açiklayici degerlendirmelere ve genel ilkelere yer verilmistir (Mehmet Bayrakci, §§ 61-72, Ebru Bilgin, §§ 79-83).

27. Söz konusu degerlendirmelerde Anayasa Mahkemesi, her somut olayin kendi bütünlügü içinde degerlendirilmesi kosuluyla bireylerin çalisma ortamlarinda maruz kaldiklarini ileri sürdükleri eylem, islem ya da ihmallerin psikolojik taciz derecesine ulasmasi için birtakim unsurlarin aranmasi gerektigini vurgulamistir. Bu baglamda ILO ile Çalisma ve Sosyal Güvenlik Bakanliginca hazirlanan yayin ve raporlar da dikkate alindiginda muamelelerin psikolojik taciz olarak vasiflandirilabilmesi için;

i. Isyeri ile ilgili olarak isyerindeki yöneticiler ve/veya diger çalisanlar tarafindan gerçeklestirilmesi ya da bu tür müdahalelere göz yumulmasi,

ii. Süreklilik arz edecek sekilde tekrarlanmasi, keyfîlik içermesi, sistemli ve kasitli olmasi, yildirma ve dislama amaci tasimasi,

iii. Magdurun kisiliginde, mesleki durumunda veya sagliginda zarar ortaya çikaran ya da ciddi bir zarar tehlikesi içermesi gerekir (Mehmet Bayrakci, § 69; Ebru Bilgin, § 80).

28. Muamelelerin neden oldugu sonuçlarin boyutu magdurun konumuna, muamelelerin süresine, sikligina, kim ya da kimler tarafindan gerçeklestirildigine, magdurun cinsiyetine, yasina ve saglik durumuna kadar birçok faktöre göre degisebilmektedir (Aynur Özdemir ve digerleri, B. No: 2013/2453, 24/3/2016, § 79; Hacer Kahraman, § 69, Mehmet Bayrakci, § 70, Ebru Bilgin, § 81).

29. Yine bu degerlendirmelere göre çalisanlarin yasamlarina etkisi bakimindan çekilmez bir agirlik ve yogunluk derecesine ulasarak onlarin manevi bütünlüklerini tehdit eden ve psikolojik taciz olarak nitelendirilen eylem, islem ya da ihmaller konusunda Anayasa'nin 17. maddesinin birinci fikrasi kapsaminda devletin üstlenmesi gereken pozitif yükümlülükler temel olarak söyle siralanabilir:

i. Çalisanlara yönelen psikolojik taciz mahiyetindeki davranislarin olusmamasi için önlemler alinmasi

ii. Sikâyetleri etkili sekilde inceleyecek denetim mekanizmalarinin olusturulmasi

iii. Pozitif ayricaliklar taninmasi gereken çalisanlarin önündeki güçlüklerin kaldirilmasi ve kolaylastirici imkânlardan yararlandirilmasinin saglanmasi

iv. Yildirici ve kasitli tutumlara maruz kalanlarin ugradiklari maddi ve manevi zararlarinin giderilmesi ya da ortaya çikan uyusmazliklarin çözümüne iliskin yasal altyapinin olusturulmasi ve suç teskil eden durumlarda sorumlularin yasal çerçevede cezalandirilmalarinin saglanmasi

v. Olusan zararlarin tazmin edilmesi amaciyla açilan davalarda magdurlarin haklarini adil sartlarda savunabilecegi etkili usule iliskin güvencelerden yararlandirilmasi ve yargilamalar sonucunda temel haklarin içerdigi güvenceleri koruyacak sekilde mahkemelerce ulasilan sonuçlarin ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanmasi (Mehmet Bayrakci, § 71; Ebru Bilgin, § 82).

30. Anayasa Mahkemesince yapilan degerlendirmelerde mevzuatin yorumlanmasiyla ilgili sorunlari çözmenin öncelikle derece mahkemelerinin yetki ve sorumluluk alaninda oldugu da daha önceki kararlarda siklikla vurgulanmistir. Sistemli ve kasitli olarak haksiz sekilde gerçeklestirildigi iddia edilen eylem, islem ve ihmallerin psikolojik taciz olarak degerlendirilip degerlendirilmeyecegine yönelik olarak yapilacak incelemede olayin tüm taraflari ile dogrudan temas hâlinde bulunan derece mahkemelerinin olayin kosullarini degerlendirmek açisindan daha avantajli konumda bulundugu tartismasizdir. Dolayisiyla Anayasa Mahkemesinin rolü bu kurallarin yorumunun Anayasa’ya uygun olup olmadigini belirlemekle sinirlidir (Aynur Özdemir ve digerleri, § 81; Hacer Kahraman, § 70, Mehmet Bayrakci, § 72, Ebru Bilgin, § 83).

b. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi

31. Basvurucu; amiri konumundaki H.Ö.U.nun davranislari nedeniyle kendisine sistemli bir biçimde psikolojik taciz uygulandigini, bu hususta önlemlerin alinmadigini ve ruh sagliginin bozuldugunu belirtmektedir. Basvurucunun maddi ve manevi bütünlügüne yönelik olarak isyerinde maruz kaldigini ileri sürdügü söz konusu ihlal iddialarinin yukarida belirtilen ilkeler dogrultusunda devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda ele alinmasi gerekir.

32. Somut olayla ilgili olarak basvurucu Idareye ve Bassavciliga sikâyette bulunmustur. Bassavciligin görevsizlik kararindan sonra Idare tarafindan sorusturmaci tayin edilen G.A. tarafindan hazirlanan raporda H.Ö.U.nun elestiri sinirlarini asan asagilayici sözler kullandigi, bu tip davranislarin süreklilik arz etmesi hâlinde psikolojik tacizden söz edilebilecegi gibi süreklilik arz etmese dahi kisilik haklarina aykiriligin mevcut oldugundan söz edilmesi gerektigi belirtilerek H.Ö.U. hakkinda lüzumu muhakeme karari verilmesinin uygun olacagi belirtilmistir (bkz. § 10). Bununla birlikte bu hususta Idare tarafindan sonuçlandirilmis bir disiplin sorusturmasinin veya Bassavcilik tarafindan yürütülmüs bir adli sorusturmanin olmadigi anlasilmaktadir. Nitekim Idare tarafindan derece mahkemesi dosyalarina sunulan savunma dilekçelerinde de bu konuda herhangi bir bilgi veya belgenin bulunmadigi görülmüstür.

33. Öte yandan basvurucu hakkinda düzenlenen tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporunda somatik yakinmali major depresif bozukluk tanisi konuldugu, konulan taninin basvurucunun isyerinde yasadigi olaylarla uyumlu oldugu ancak somut olayin isyerinin sosyal çalismacilar tarafindan incelenmesi sonrasinda bütün olarak degerlendirilebilecegi ifade edilmektedir (bkz. § 8).

34. Idare Mahkemesi kararinda ise disiplin sorusturmasi veya ceza yargilamasi sonucunda maddi ve manevi zararlarin tazmini talebiyle tam yargi davasi açilabilecegi belirtilmistir. Bununla birlikte G.A. tarafindan hazirlanan raporda konuyla ilgili olarak psikolojik taciz degil kisisel hakaret degerlendirmesi yapildigi ve basvurucunun hukuk mahkemelerinde tazminat davasi açabilecegi Idare Mahkemesince vurgulanmistir (bkz. § 13).

35. Basvurucunun maruz kaldigi ifade ve davranislarin basvurucunun yasamina etkisi bakimindan çekilmez bir agirlik ve yogunluk derecesine ulasip ulasmadigi degerlendirilirken süreç içinde gerçeklesen vakialarin tümünün birlikte degerlendirilmesi gerektigi tartismasizdir.

36. Somut basvuruda, H.Ö.U.nun basvurucuya yönelik ifade ve davranislarinin -basvurucunun muhtelif zamanlarda Idareye verdigi sikâyet dilekçeleri, Bassavciliga ilettigi sikâyet dilekçesi, basvurucu hakkinda düzenlenen tibbi belgeleme ve bilimsel degerlendirme raporu ve G.A. tarafindan hazirlanan rapor ile devam eden sürecin uzunlugu dikkate alindiginda- süreklilik arz ettigi ve basvurucunun yasamina etkisi bakimindan çekilmez bir agirlik ve yogunluk derecesine ulastigi degerlendirilmistir.

37. Somut olayda basvurucu tarafindan ileri sürülen sikâyetler dogrultusunda etkili bir idari sorusturmanin yapilmadigi ve psikolojik taciz uyguladigi ileri sürülen H.Ö.U.nun bahse konu davranislarinin tekrarlanmamasi için önlemler alinmasi konusunda idare tarafindan gereken özenin gösterilmedigi anlasilmistir. Zira basvurucunun 8/9/2015 tarihli ilk sikâyet dilekçesinden hareketle degil H.Ö.U.nun basvurucu ve N.A. hakkindaki sikâyet dilekçesinden hareketle 7/9/2015 tarihinde idare tarafindan C.E.Y. sorusturmaci olarak görevlendirilmistir. Akabinde Bassavciligin verdigi görevsizlik karari ve C.E.Y.nin yürüttügü sorusturmayi sonuçlandiramayacagina yönelik beyani neticesinde G.A.nin sorusturmaci olarak görevlendirildigi görülmüstür. Nitekim G.A.nin hazirladigi raporda da lüzumu muhakeme karari verilmesinin uygun oldugu kanaati belirtilmis, herhangi bir disiplin yaptirimi öngörülmemistir. Öte yandan bahse konu raporda psikolojik tacizin olmadigi yönünde kati bir degerlendirme olmamasina ragmen Idare Mahkemesince bu rapordan hareketle idarenin kusurunun bulunmadigi kabul edilerek basvurucuya H.Ö.U.ya karsi adli yargida tazminat davasi açma yolu gösterilmistir.

38. Kamusal makamlar, psikolojik taciz olusturan durumlari tespitle yetinmemeli; bu tür davranislarin olusmamasi ya da telafi edilmesi amaciyla etkili önlemleri hizla almalidir. Bununla birlikte somut olaydaki tam yargi davasinin maddi ve manevi varligin korunmasi ve gelistirilmesi hakki baglaminda giderim saglayacak yol oldugu tartismasizdir. Bu baglamda somut olayda idare tarafindan sonuçlanmis bir disiplin sorusturmasi yürütülmedigi, açilan tam yargi davasinda Idare Mahkemesince ulasilan ret sonucunun kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin içerdigi güvenceleri koruyacak ve basvurucunun zararlarini tazmin edecek sekilde ilgili ve yeterli gerekçeler içermedigi sonucuna ulasilmistir.

39. Sonuç olarak somut olayda kamusal makamlar tarafindan etkili önlemler alinmamasi ve yürütülen yargilamalar sonucunda derece mahkemelerince ulasilan sonuçlarin ilgili ve yeterli gerekçelerle açiklanmamasi nedeniyle kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakki kapsaminda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi kanaatine varilmistir.

40. Açiklanan gerekçelerle basvurucunun Anayasa'nin 17. maddesinde güvence altina alinan kisinin maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.

3. Giderim Yönünden

41. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir.

42. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

43. Öte yandan ihlalin niteligine göre yeniden yargilamanin yeterli bir giderim saglayacagi anlasildigindan basvurucunun tazminat talebi kabul edilmemistir.

VI. HÜKÜM

Açiklanan gerekçelerle;

A. Kisinin maddi ve manevi varligini koruma hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,

B. Anayasa’nin 17. maddesinde güvence altina alinan kisinin maddi ve manevi varligini koruma hakkinin IHLAL EDILDIGINE,

C. Kararin bir örneginin kisinin maddi ve manevi varligini koruma hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Istanbul 7. Idare Mahkemesine (E.2016/816, K.2017/886) GÖNDERILMESINE,

D. Basvurucunun tazminat talebinin REDDINE,

E. 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.794,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,

F. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,

G. Kararin bir örneginin bilgi için Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 12/1/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.



Şimdi Ara
Hemen Sor