vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff037701000000ee02000001000100TTK’nin 491. maddesi uyarinca, devrin ancak sirketin onayi ile mümkün olabilecegi, davali sirketin davacinin ödeme yetersizligini gerekçe göstermek suretiyle devrin onayindan kaçinabilecegi gibi yine TTK’nin 493. maddesinde belirtildigi üzere esas sözlesmede gösterilmis nedenlerle de onaylamayi reddedebilecegi öngörülmelidir. T.C. Yargitay 11. Hukuk Dairesi 2019/5063 E. , 2020/4999 K. "Içtihat Metni" MAHKEMESI : BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI 13. HUKUK DAIRESI Taraflar arasinda görülen davada Istanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.03.2018 tarih ve 2017/297 E- 2018/232 K. sayili kararin ayri ayri davalilar vekilleri tarafindan istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.10.2019 tarih ve 2018/1135 E- 2019/1407 K. sayili kararin Yargitay'ca incelenmesi davali ... vekili tarafindan durusmali, sirket vekili tarafindan durusmasiz olarak istenildigi ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildigi anlasilmis olmakla, durusma için belirlenen 10.11.2020 günü hazir bulunan davaci asil ... ile vekili Av. ..., davali ... vekili Av. ... ile davali Cesen sirketi vekili Av. ... dinlenildikten sonra durusmali islerin yogunlugu ve süre darligindan ötürü isin incelenerek karara baglanmasi ileriye birakildi. Tetkik Hakimi ... tarafindan düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, durusma tutanaklari ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra isin geregi görüsülüp, düsünüldü: Davaci vekili dava dilekçesinde, davali sirketin hissedari ve yönetim kurulu baskani olan davali ...'ün, davaci ...'a 19.03.2015 tarihinde 25 adet, 29.07.2016 tarihinde 26 adet hisse sattigini, bu islemlerle ilgili hisse devir sözlesmesi imzalanarak pay defterine kaydedildigini, davali sirketin davacinin katilimi olmaksizin gerçeklesen 29.08.2016 tarihli genel kurulunun iptali için davaci yanca Istanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili davanin açildigini, isbu davada mahkemece davaciya davali sirketin ortagi oldugu hususunun tespiti açisindan dava açmasi için süre verildigini, davali sirketin bütün hisselerinin nama yazili oldugunu, davacinin sirket hisselerini davali ...'den devraldigini, imzalanan sözlesmelerde ...'ün hisse bedellerinin tamamini nakit olarak aldigini kabul ettigini, T.T.K.’nun 499. maddesi geregince devir islemlerinin sirket pay defterine kaydedildigini, sirket yönetim kurulu baskani ve hissedari olan davali ...'ün, davaci ve diger hissedar ...'i 22.07.2016 tarihinde yapilacak genel kurul için toplantiya çagirdigini, davacinin toplantiya katildigini, ancak ...'in toplantiya katilmamasi sebebiyle toplantinin yapilamadigini, bu hususun noter marifetiyle tutanak altina alindigini, davacinin 25.08.2016 tarihli genel kurul için de davetiye aldigini, Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili dosyasinin 08.03.2017 tarihli celse tutanaginda davali ...'ün davaciya hisse devri yaptigini, ancak davaciyi sonradan ortakliktan çikardiklarini beyan ettigini, T.T.K.’nin 136, 141, 208 ve 531. maddelerinde düzenlenen çikarilma hallerinin hiç birisinin gerçeklesmedigini ileri sürerek, davacinin davali ...'den devraldigi %51 hisse için davali sirketin hissedari oldugunun tespitine, bu hisselerin davaci adina davali sirket ve ticaret sicil kayitlarina tescil ve ilanina karar verilmesini talep etmistir. Davali sirket vekili cevap dilekçesinde, resmi kayitlara göre davacinin, davali sirkette herhangi bir sekilde hissedar olmadigini, davaci ile davali ... arasinda hisse devri yapilmis olsa bile davali sirket tarafindan kabul görmedigini, sirket hissedarlarindan davali ...’ün 11.000.000.00 TL sermaye gerektiren bir proje için davaci ile görüstügünü, davacinin ortak olabilecegini ve gerekli sermayeyi ortak olacagi oranda saglayabilecegini beyan etmesiyle hisse devri sözlesmeleri akdedildigini, ancak davacinin taahhütlerini yerine getirmedigi için bu anlasmanin davali sirkete karsi geçerli hale getirilmedigini, davaci tarafindan davali sirketin mevcut isleri ve isleyisi ile ilgili olarak yapilmis herhangi bir islem ve eylemin söz konusu olmadigini savunarak, davanin reddini istemistir. Davali ... vekili cevap dilekçesi vermemistir. Ilk Derece Mahkemesi’nce; davaci tarafindan davali sirket aleyhine Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esasina kayitli olarak açilan genel kurul kararlarinin iptali davasinda mahkemece davaciya davali sirketin ortagi oldugunun tespiti bakimindan dava açmasi için süre verildigi ve böylece isbu davanin açildigi, davali gerçek kisinin davali sirketteki 76 hissesinin 25 adedini 19.03.2015 tarihinde ve 26 adedini 29.07.2016 tarihinde hisse devir sözlesmeleriyle davaciya devrettigi ve bu devir vakiasini Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 08.03.2017 tarihli celsede ikrar ettigi, dava konusu nama yazili hisse senetlerinin devrinin herhangi bir sinirlamaya tabi olmadigi, hisse devrinin davali sirket pay defterine islenmesinin davali sirket tarafindan yerine getirilmesi gereken bir is oldugu gerekçesiyle davanin kabulüne, davacinin davali sirkete %51 hissedar oldugunun tespitine, tescil ve ilan hususlarinin davali sirket tarafindan yerine getirilmesine karar verilmistir. Karara karsi, her iki davali vekilince istinaf yoluna basvurulmustur. Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davali gerçek kisinin cevap dilekçesi vermedigi ve bu yüzden istinaf basvurusunda hisse senedi devir sözlesmelerini imzalarken iradesinin sakatlandigi seklindeki savunmasinin savunmanin genisletilmesi kapsaminda oldugundan inceleme konusu yapilmadigi, davali gerçek kisinin bir kisim hisselerini 19.03.2015 ve 29.07.2016 tarihli hisse devir sözlesmeleriyle davaciya devrettigi, 29.07.2016 tarihli ikinci hisse devir sözlesmesinde davacinin sifatinin sirket ortagi olarak geçtigi, bu iki sözlesmeye konu hisse devrinin ve davaci tarafindan dosyaya sunulan davali sirket pay defteri örneklerinin davali sirket yönetim kurulu baskani sifatini da tasiyan davali gerçek kisi tarafindan Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili dosyasinda 08.03.2017 tarihli celsede ikrar edildigi, buna göre davacinin devraldigi ilk hisselerin sirket pay defterine islendigi, daha sonra davacinin sirket ortagi olarak genel kurul toplantisina çagrildigi, sonra diger hisseleri devraldigi, davali sirketin pay defterini mahkemeye ibraz etmedigi, bu pay defteri hakkinda zayi davasi açildiginin anlasildigini, sirket ana sözlesmesi dosyaya sunulmamis ise de ana sözlesmede hisse devrini önleyici veya zorlastirici hükümler oldugunun savunulmadigini, hisse devir isleminin davali sirketçe onaylanmamasinin kosullarinin olustugunun davali sirketçe ispatlanamadigi gerekçesiyle her iki davali vekilinin istinaf basvurularinin esastan reddine karar verilmistir. Karari, her iki davali vekili ayri ayri temyiz etmistir. Dava, davacinin davali sirkete %51 oraninda ortak oldugunun tespiti ile sirket pay defteri ile ticaret sicil kayitlarina tescili isteminden ibarettir. Davaci ile davalilardan ... arasinda, anilan davaliya ait bir kisim nama yazili paylarin iki ayri sözlesme ile davaciya devredildigi konusunda davaci ile anilan davali arasinda bir uyusmazlik bulunmamakta ise de, davali sirket, davanin bidayetinden itibaren her asamada pay devrinin sirket tarafindan onaylanmadigini, devrin sirkete karsi hüküm ifade etmedigini ve esasen diger davalinin payindan fazlasini devretme olanaginin bulunmadigini savunmustur. Bu durumda, davadaki istemler bakimindan, davaci ile davali sirket arasindaki uyusmazligin, davali ... tarafindan davaciya devredilen paylarin miktari, pay devrinin sirkete bildirilip bildirilmedigi, bildirilmis ise davali sirket tarafindan onaylanip onaylanmadigi, onaylanmamis ise bunun kanun ve esas sözlesme bakimindan hakli nedenlere dayanip dayanmadigi hususlarinda toplandigi asikardir. Dosya kapsamindan anlasildigi üzere, davali sirkete ait paylar nama yazili çiplak pay niteliginde olup yine dosya içerisinde bulunan evrak içeriginden davali ...’ün maliki oldugu paylarin bedelinin tümüyle sirkete ödenmedigi görülmektedir. Bu durumda, TTK’nin 491. maddesi uyarinca, devrin ancak sirketin onayi ile mümkün olabilecegi, davali sirketin davacinin ödeme yetersizligini gerekçe göstermek suretiyle devrin onayindan kaçinabilecegi gibi yine TTK’nin 493. maddesinde belirtildigi üzere esas sözlesmede gösterilmis nedenlerle de onaylamayi reddedebilecegi öngörülmelidir. Gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse bölge adliye mahkemesince pay devrini sinirlayici hükümler bakimindan ispat yükünün davali sirkete düstügü yolundaki degerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmuyor ise de, davalinin yukarda deginilen yasa maddelerine dayali savunmasinin layikinca tahkik ve degerlendirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kuruldugu anlasilmaktadir. Söyle ki, her iki mahkemece de, pay devrinin sirkete bildirildigi, davali ...’ün bir baska dava dosyasinda bir kisim pay devrinin pay defterine islendigine iliskin sirket pay defteri fotokopisini dosyaya sundugu, bunun sirket açisindan bir ikrar niteliginde bulundugu kabul olunarak sonuca varilmistir. Ancak, dosya kapsami uyarinca çift imza ile temsil ve ilzam edildigi anlasilan davali sirket ile sirketin yönetim kurulu baskani oldugu anlasilan diger davali ... arasinda, bu konuda bir menfaat çekismesinin var oldugu kabul edilmelidir. Bu durumda davali ...’ün bir baska dava dosyasindaki bir kismi isbu dava bakimindan uyusmazlik konusu olmayan hususlara ilisen beyanlari, kendisi bakimindan ikrar kabul edilebilirse de, mahkemece TBK’nin 506/2 ve TTK’nin 369. maddelerinde öngörülen temsilcinin özel ve sadakat yükümlülügüne iliskin hükümler çerçevesinde (bkz. Doç.Dr. Erol Ulusoy, Anonim Sirketlerde Sirketle Islem Yapma Yasagi ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, sh. 67-68, 228) bir degerlendirme ve tartismaya yer verilmeksizin, bu baglamda anilan davalinin bu yoldaki beyanlarinin, temsilcisi oldugu diger davalinin menfaatine aykiri nitelikte olup olmadigi, aykiri ise bu beyanlarin davali sirketi baglayici bulunup bulunmadigi yahut ne oranda bagladigi hususlari yeterince gerekçelendirilmeden, davalinin bu beyanlarinin diger davali sirket bakimindan da aleyhe sonuç dogurucu nitelikte kabul edilmesi dogru olmamistir. Öte yandan, yukarda açiklanan hususlar çerçevesinde bir degerlendirmeye yer verilmeksizin ve üstelik fotokopi belgeye itibar olunarak 19.3.2015 tarihli devir sözlesmesine dayali kismi pay devrinin sirket kayitlarina islenmis oldugunun, bu suretle de davali sirket tarafindan devrin onaylandiginin kabulü de yerinde olmadigi gibi bu yöndeki kabul sonraki tarihli devir sözlesmesi bakimindan da varsayimsal niteliktedir. Nitekim, dosya kapsamindan davali sirket tarafindan pay defterinin zayi oldugundan bahisle açilan bir dava bulundugu ve inceleme asamasinda oldugu anlasilmakta olup bu dava dosyasi ve davali sirkete ait yönetim kurulu karar defteri getirtilip gerektigi takdirde ön yahut bekletici sorun kabul edilerek bu hadise yöntemince halledilmeksizin hüküm kurulmus olmasi da eksik ve yetersiz incelemeye dayalidir. Diger yandan, anonim sirket ortagi ancak sahip oldugu hisseleri devredebilir. Sahip olunmayan hisselerin devri, davali sirket açisindan baglayici nitelikte degildir. Davali ...’ün, davaci ile akdettigi ilk devir sözlesmesinden hemen sonra, sirketteki paylarinin bir kismini davadisi bir sahsa devrettigi anlasilmaktadir. Taraflar arasinda bu hususla ilgili bir uyusmazlik saptanmis degildir. Bu durumda, davali ...’ün ancak kalan paylarini devredebilecegi kuskusuz olmakla, konunun aritmetigine de dikkat edilmemek suretiyle hüküm kurulmasi kabul sekli açisindan da yerinde olmamistir. Su halde, mahkemece yapilmasi gereken is, öncelikle davali sirketin yönetim kurulu ve genel kurul karar defterinin, ticaret sicil kayitlarinin ve esas sözlesmesinin varsa tüm degisiklikleriyle birlikte celbiyle, gerekirse davali ... ve davali sirketin diger yetkilisinin isticvabi ile uyusmazlik konusu hususlar üzerinden beyanlarinin saptanmasi, daha sonra celbedilmis ve celbedilecek kayitlar üzerinde uzman bilirkisi incelemesi yaptirilarak Yargitay denetimine elverisli rapor alinmak ve 6103 sayili Kanun’un 28. maddesi de göz önünde tutulmak suretiyle davalinin TTK’nin 491. ve 493. maddesine ilisen savunmasi ve bu yolda ibraz ettigi delilleri takdir ve degerlendirilerek varilacak sonuca göre bir hüküm kurulmaktan ibarettir. Tüm bu nedenlerle, davali sirket vekilinin açiklanan yönlere iliskin temyiz itirazlarinin kabulüyle ilk derece mahkemesince eksik inceleme ve degerlendirmeye dayali olarak verildigi anlasilan karara yönelik istinaf basvurularinin esastan reddine iliskin Bölge Adliye Mahkemesi kararinin bozulmasina karar vermek gerekmistir. SONUÇ: 1. Yukarda açiklanan nedenlerle, davali sirketin temyiz isteminin kabulü ile Ilk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf basvurusunun esastan reddine iliskin Bölge Adliye Mahkemesi kararinin BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nin 373/1. maddesi uyarinca dava dosyasinin Ilk Derece Mahkemesine, kararin bir örneginin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2. Yukarida belirtilen bozma sebebine göre davali ...'ün temyiz itirazlarinin bu asamadan incelenmesine yer olmadigina, Takdir olunan 2.540,00 TL durusma vekalet ücretinin davacidan alinarak davali sirkete verilmesine, ödedikleri pesin temyiz harcinin istekleri halinde temyiz eden davalilara iadesine, 12.11.2020 tarihinde oybirligiyle karar verildi. hukukihaber.net
TTK’nin 491. maddesi uyarinca, devrin ancak sirketin onayi ile mümkün olabilecegi, davali sirketin davacinin ödeme yetersizligini gerekçe göstermek suretiyle devrin onayindan kaçinabilecegi gibi yine TTK’nin 493. maddesinde belirtildigi üzere esas sözlesmede gösterilmis nedenlerle de onaylamayi reddedebilecegi öngörülmelidir.
T.C.
Yargitay
11. Hukuk Dairesi
2019/5063 E. , 2020/4999 K.
"Içtihat Metni"
MAHKEMESI : BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI 13. HUKUK DAIRESI
Taraflar arasinda görülen davada Istanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.03.2018 tarih ve 2017/297 E- 2018/232 K. sayili kararin ayri ayri davalilar vekilleri tarafindan istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.10.2019 tarih ve 2018/1135 E- 2019/1407 K. sayili kararin Yargitay'ca incelenmesi davali ... vekili tarafindan durusmali, sirket vekili tarafindan durusmasiz olarak istenildigi ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildigi anlasilmis olmakla, durusma için belirlenen 10.11.2020 günü hazir bulunan davaci asil ... ile vekili Av. ..., davali ... vekili Av. ... ile davali Cesen sirketi vekili Av. ... dinlenildikten sonra durusmali islerin yogunlugu ve süre darligindan ötürü isin incelenerek karara baglanmasi ileriye birakildi. Tetkik Hakimi ... tarafindan düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, durusma tutanaklari ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra isin geregi görüsülüp, düsünüldü:
Davaci vekili dava dilekçesinde, davali sirketin hissedari ve yönetim kurulu baskani olan davali ...'ün, davaci ...'a 19.03.2015 tarihinde 25 adet, 29.07.2016 tarihinde 26 adet hisse sattigini, bu islemlerle ilgili hisse devir sözlesmesi imzalanarak pay defterine kaydedildigini, davali sirketin davacinin katilimi olmaksizin gerçeklesen 29.08.2016 tarihli genel kurulunun iptali için davaci yanca Istanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili davanin açildigini, isbu davada mahkemece davaciya davali sirketin ortagi oldugu hususunun tespiti açisindan dava açmasi için süre verildigini, davali sirketin bütün hisselerinin nama yazili oldugunu, davacinin sirket hisselerini davali ...'den devraldigini, imzalanan sözlesmelerde ...'ün hisse bedellerinin tamamini nakit olarak aldigini kabul ettigini, T.T.K.’nun 499. maddesi geregince devir islemlerinin sirket pay defterine kaydedildigini, sirket yönetim kurulu baskani ve hissedari olan davali ...'ün, davaci ve diger hissedar ...'i 22.07.2016 tarihinde yapilacak genel kurul için toplantiya çagirdigini, davacinin toplantiya katildigini, ancak ...'in toplantiya katilmamasi sebebiyle toplantinin yapilamadigini, bu hususun noter marifetiyle tutanak altina alindigini, davacinin 25.08.2016 tarihli genel kurul için de davetiye aldigini, Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili dosyasinin 08.03.2017 tarihli celse tutanaginda davali ...'ün davaciya hisse devri yaptigini, ancak davaciyi sonradan ortakliktan çikardiklarini beyan ettigini, T.T.K.’nin 136, 141, 208 ve 531. maddelerinde düzenlenen çikarilma hallerinin hiç birisinin gerçeklesmedigini ileri sürerek, davacinin davali ...'den devraldigi %51 hisse için davali sirketin hissedari oldugunun tespitine, bu hisselerin davaci adina davali sirket ve ticaret sicil kayitlarina tescil ve ilanina karar verilmesini talep etmistir.
Davali sirket vekili cevap dilekçesinde, resmi kayitlara göre davacinin, davali sirkette herhangi bir sekilde hissedar olmadigini, davaci ile davali ... arasinda hisse devri yapilmis olsa bile davali sirket tarafindan kabul görmedigini, sirket hissedarlarindan davali ...’ün 11.000.000.00 TL sermaye gerektiren bir proje için davaci ile görüstügünü, davacinin ortak olabilecegini ve gerekli sermayeyi ortak olacagi oranda saglayabilecegini beyan etmesiyle hisse devri sözlesmeleri akdedildigini, ancak davacinin taahhütlerini yerine getirmedigi için bu anlasmanin davali sirkete karsi geçerli hale getirilmedigini, davaci tarafindan davali sirketin mevcut isleri ve isleyisi ile ilgili olarak yapilmis herhangi bir islem ve eylemin söz konusu olmadigini savunarak, davanin reddini istemistir.
Davali ... vekili cevap dilekçesi vermemistir.
Ilk Derece Mahkemesi’nce; davaci tarafindan davali sirket aleyhine Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esasina kayitli olarak açilan genel kurul kararlarinin iptali davasinda mahkemece davaciya davali sirketin ortagi oldugunun tespiti bakimindan dava açmasi için süre verildigi ve böylece isbu davanin açildigi, davali gerçek kisinin davali sirketteki 76 hissesinin 25 adedini 19.03.2015 tarihinde ve 26 adedini 29.07.2016 tarihinde hisse devir sözlesmeleriyle davaciya devrettigi ve bu devir vakiasini Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 08.03.2017 tarihli celsede ikrar ettigi, dava konusu nama yazili hisse senetlerinin devrinin herhangi bir sinirlamaya tabi olmadigi, hisse devrinin davali sirket pay defterine islenmesinin davali sirket tarafindan yerine getirilmesi gereken bir is oldugu gerekçesiyle davanin kabulüne, davacinin davali sirkete %51 hissedar oldugunun tespitine, tescil ve ilan hususlarinin davali sirket tarafindan yerine getirilmesine karar verilmistir.
Karara karsi, her iki davali vekilince istinaf yoluna basvurulmustur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davali gerçek kisinin cevap dilekçesi vermedigi ve bu yüzden istinaf basvurusunda hisse senedi devir sözlesmelerini imzalarken iradesinin sakatlandigi seklindeki savunmasinin savunmanin genisletilmesi kapsaminda oldugundan inceleme konusu yapilmadigi, davali gerçek kisinin bir kisim hisselerini 19.03.2015 ve 29.07.2016 tarihli hisse devir sözlesmeleriyle davaciya devrettigi, 29.07.2016 tarihli ikinci hisse devir sözlesmesinde davacinin sifatinin sirket ortagi olarak geçtigi, bu iki sözlesmeye konu hisse devrinin ve davaci tarafindan dosyaya sunulan davali sirket pay defteri örneklerinin davali sirket yönetim kurulu baskani sifatini da tasiyan davali gerçek kisi tarafindan Istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1010 esas sayili dosyasinda 08.03.2017 tarihli celsede ikrar edildigi, buna göre davacinin devraldigi ilk hisselerin sirket pay defterine islendigi, daha sonra davacinin sirket ortagi olarak genel kurul toplantisina çagrildigi, sonra diger hisseleri devraldigi, davali sirketin pay defterini mahkemeye ibraz etmedigi, bu pay defteri hakkinda zayi davasi açildiginin anlasildigini, sirket ana sözlesmesi dosyaya sunulmamis ise de ana sözlesmede hisse devrini önleyici veya zorlastirici hükümler oldugunun savunulmadigini, hisse devir isleminin davali sirketçe onaylanmamasinin kosullarinin olustugunun davali sirketçe ispatlanamadigi gerekçesiyle her iki davali vekilinin istinaf basvurularinin esastan reddine karar verilmistir.
Karari, her iki davali vekili ayri ayri temyiz etmistir.
Dava, davacinin davali sirkete %51 oraninda ortak oldugunun tespiti ile sirket pay defteri ile ticaret sicil kayitlarina tescili isteminden ibarettir.
Davaci ile davalilardan ... arasinda, anilan davaliya ait bir kisim nama yazili paylarin iki ayri sözlesme ile davaciya devredildigi konusunda davaci ile anilan davali arasinda bir uyusmazlik bulunmamakta ise de, davali sirket, davanin bidayetinden itibaren her asamada pay devrinin sirket tarafindan onaylanmadigini, devrin sirkete karsi hüküm ifade etmedigini ve esasen diger davalinin payindan fazlasini devretme olanaginin bulunmadigini savunmustur. Bu durumda, davadaki istemler bakimindan, davaci ile davali sirket arasindaki uyusmazligin, davali ... tarafindan davaciya devredilen paylarin miktari, pay devrinin sirkete bildirilip bildirilmedigi, bildirilmis ise davali sirket tarafindan onaylanip onaylanmadigi, onaylanmamis ise bunun kanun ve esas sözlesme bakimindan hakli nedenlere dayanip dayanmadigi hususlarinda toplandigi asikardir.
Dosya kapsamindan anlasildigi üzere, davali sirkete ait paylar nama yazili çiplak pay niteliginde olup yine dosya içerisinde bulunan evrak içeriginden davali ...’ün maliki oldugu paylarin bedelinin tümüyle sirkete ödenmedigi görülmektedir. Bu durumda, TTK’nin 491. maddesi uyarinca, devrin ancak sirketin onayi ile mümkün olabilecegi, davali sirketin davacinin ödeme yetersizligini gerekçe göstermek suretiyle devrin onayindan kaçinabilecegi gibi yine TTK’nin 493. maddesinde belirtildigi üzere esas sözlesmede gösterilmis nedenlerle de onaylamayi reddedebilecegi öngörülmelidir.
Gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse bölge adliye mahkemesince pay devrini sinirlayici hükümler bakimindan ispat yükünün davali sirkete düstügü yolundaki degerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmuyor ise de, davalinin yukarda deginilen yasa maddelerine dayali savunmasinin layikinca tahkik ve degerlendirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kuruldugu anlasilmaktadir. Söyle ki, her iki mahkemece de, pay devrinin sirkete bildirildigi, davali ...’ün bir baska dava dosyasinda bir kisim pay devrinin pay defterine islendigine iliskin sirket pay defteri fotokopisini dosyaya sundugu, bunun sirket açisindan bir ikrar niteliginde bulundugu kabul olunarak sonuca varilmistir. Ancak, dosya kapsami uyarinca çift imza ile temsil ve ilzam edildigi anlasilan davali sirket ile sirketin yönetim kurulu baskani oldugu anlasilan diger davali ... arasinda, bu konuda bir menfaat çekismesinin var oldugu kabul edilmelidir. Bu durumda davali ...’ün bir baska dava dosyasindaki bir kismi isbu dava bakimindan uyusmazlik konusu olmayan hususlara ilisen beyanlari, kendisi bakimindan ikrar kabul edilebilirse de, mahkemece TBK’nin 506/2 ve TTK’nin 369. maddelerinde öngörülen temsilcinin özel ve sadakat yükümlülügüne iliskin hükümler çerçevesinde (bkz. Doç.Dr. Erol Ulusoy, Anonim Sirketlerde Sirketle Islem Yapma Yasagi ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, sh. 67-68, 228) bir degerlendirme ve tartismaya yer verilmeksizin, bu baglamda anilan davalinin bu yoldaki beyanlarinin, temsilcisi oldugu diger davalinin menfaatine aykiri nitelikte olup olmadigi, aykiri ise bu beyanlarin davali sirketi baglayici bulunup bulunmadigi yahut ne oranda bagladigi hususlari yeterince gerekçelendirilmeden, davalinin bu beyanlarinin diger davali sirket bakimindan da aleyhe sonuç dogurucu nitelikte kabul edilmesi dogru olmamistir.
Öte yandan, yukarda açiklanan hususlar çerçevesinde bir degerlendirmeye yer verilmeksizin ve üstelik fotokopi belgeye itibar olunarak 19.3.2015 tarihli devir sözlesmesine dayali kismi pay devrinin sirket kayitlarina islenmis oldugunun, bu suretle de davali sirket tarafindan devrin onaylandiginin kabulü de yerinde olmadigi gibi bu yöndeki kabul sonraki tarihli devir sözlesmesi bakimindan da varsayimsal niteliktedir. Nitekim, dosya kapsamindan davali sirket tarafindan pay defterinin zayi oldugundan bahisle açilan bir dava bulundugu ve inceleme asamasinda oldugu anlasilmakta olup bu dava dosyasi ve davali sirkete ait yönetim kurulu karar defteri getirtilip gerektigi takdirde ön yahut bekletici sorun kabul edilerek bu hadise yöntemince halledilmeksizin hüküm kurulmus olmasi da eksik ve yetersiz incelemeye dayalidir.
Diger yandan, anonim sirket ortagi ancak sahip oldugu hisseleri devredebilir. Sahip olunmayan hisselerin devri, davali sirket açisindan baglayici nitelikte degildir. Davali ...’ün, davaci ile akdettigi ilk devir sözlesmesinden hemen sonra, sirketteki paylarinin bir kismini davadisi bir sahsa devrettigi anlasilmaktadir. Taraflar arasinda bu hususla ilgili bir uyusmazlik saptanmis degildir. Bu durumda, davali ...’ün ancak kalan paylarini devredebilecegi kuskusuz olmakla, konunun aritmetigine de dikkat edilmemek suretiyle hüküm kurulmasi kabul sekli açisindan da yerinde olmamistir.
Su halde, mahkemece yapilmasi gereken is, öncelikle davali sirketin yönetim kurulu ve genel kurul karar defterinin, ticaret sicil kayitlarinin ve esas sözlesmesinin varsa tüm degisiklikleriyle birlikte celbiyle, gerekirse davali ... ve davali sirketin diger yetkilisinin isticvabi ile uyusmazlik konusu hususlar üzerinden beyanlarinin saptanmasi, daha sonra celbedilmis ve celbedilecek kayitlar üzerinde uzman bilirkisi incelemesi yaptirilarak Yargitay denetimine elverisli rapor alinmak ve 6103 sayili Kanun’un 28. maddesi de göz önünde tutulmak suretiyle davalinin TTK’nin 491. ve 493. maddesine ilisen savunmasi ve bu yolda ibraz ettigi delilleri takdir ve degerlendirilerek varilacak sonuca göre bir hüküm kurulmaktan ibarettir.
Tüm bu nedenlerle, davali sirket vekilinin açiklanan yönlere iliskin temyiz itirazlarinin kabulüyle ilk derece mahkemesince eksik inceleme ve degerlendirmeye dayali olarak verildigi anlasilan karara yönelik istinaf basvurularinin esastan reddine iliskin Bölge Adliye Mahkemesi kararinin bozulmasina karar vermek gerekmistir.
SONUÇ:
1. Yukarda açiklanan nedenlerle, davali sirketin temyiz isteminin kabulü ile Ilk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf basvurusunun esastan reddine iliskin Bölge Adliye Mahkemesi kararinin BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nin 373/1. maddesi uyarinca dava dosyasinin Ilk Derece Mahkemesine, kararin bir örneginin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
2. Yukarida belirtilen bozma sebebine göre davali ...'ün temyiz itirazlarinin bu asamadan incelenmesine yer olmadigina, Takdir olunan 2.540,00 TL durusma vekalet ücretinin davacidan alinarak davali sirkete verilmesine, ödedikleri pesin temyiz harcinin istekleri halinde temyiz eden davalilara iadesine, 12.11.2020 tarihinde oybirligiyle karar verildi.
hukukihaber.net