vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffc980020000004105000001000100Olaylar Paylasimi yaptigi tarihte bir lisede beden egitimi ögretmeni olarak görev yapan basvurucu, ayrica bir sendikanin Yönetim Kurulu üyesi ve sube sekreteridir. Basvurucunun sekreterligini yaptigi sendikaya kayitli olan bir kamu görevlisi, ikamet ettigi lojmani kendisine taninan yasal süreyi asarak tahliye etmesi nedeniyle Il Disiplin Kuruluna sevk edilmis; basvurucu da sendika temsilcisi sifatiyla Kurulun anilan toplantisina katilmistir. Toplanti sona erdikten sonra basvurucu, sahsi sosyal medya hesabindan konu ile ilgili paylasimda bulunmustur. Basvurucu hakkinda, yapmis oldugu bu paylasim ve baska iddialar nedeniyle disiplin sorusturmasi açilmistir. Yapilan sorusturma sonucunda anilan paylasim nedeniyle 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun 125. maddesi uyarinca basvurucunun kinama cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir. Basvurucu söz konusu idari islemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmistir. Idare mahkemesi idari islemde hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna ulasarak davanin reddine karar vermistir. Basvurucunun itirazi üzerine dosyayi inceleyen Bölge Idare Mahkemesi 3. Idari Dava Dairesi (Daire) kararin onanmasina karar vermistir. Basvurucunun karar düzeltme talebi ise ayni Daire tarafindan reddedilmistir. Iddialar Basvuru, sosyal medya hesabi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin ifade özgürlügünü ihlal ettigini iddia etmistir. Mahkemenin Degerlendirmesi Devletin kamu hizmetinde çalisan memurlarina bir baglilik görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesi memurlarin statüleri geregi mesru kabul edilebilir bir durumdur. Fakat devlet memurlarinin da birer birey oldugu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarinin bulundugu süpheden uzaktir. Bununla birlikte devlet memurlari söz konusu oldugunda görüslerin dengeli ve siyaseten yansiz olarak açiklanip açiklanmadigi, kisisel tavirlar sergilenip sergilenmedigi ve tarafsizliklarinin güvence altinda olup olmadigi ifade özgürlügü incelemesinde degerlendirmeye alinir. Bu baglamda memurun bulundugu konum, görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamlarin bir takdir marji vardir. Somut olayda sendika yöneticisi ve sekreteri olan basvurucu, sendikaya üye bir kamu personeline iliskin yapilan disiplin kurulu toplantisina sendika temsilcisi olarak katilmistir. Basvurucu, toplanti sonrasinda yaptigi paylasimla il millî egitim müdürünün kamu personelinin ceza almasi yönündeki tavrini hedef almistir. Kamu kurumlari tarafindan yapilan bazi toplantilarin ve alinan kararlarin niteligi geregi gizli tutulmasi anlasilabilir. Bununla birlikte Il Disiplin Kurulu tarafindan alinan kararin gizli oldugu ya da gizli kalmasi gerektigine dair bir mevzuat hükmü ya da teamül bulundugu iddia edilmis degildir. Il Disiplin Kurulunun ne sekilde ve kimlerin katilimiyla olustugu, çalisma usul ve esaslari Devlet Memurlari Disiplin Yönetmeligi ile belirlenmistir. Somut olayda basvurucunun disiplin kurulu üyelerinin altina imza atarak alenilestirdikleri görüslerini, kisisel bazi degerlendirmelerle kamuoyuna aktardigi görülmektedir. Bu nedenle basvurucunun gizli kalmasi gereken birtakim bilgileri alenilestirdigi söylenemeyecektir. Basvurucu; sendika üyesi olan personelin haksizliga ugradigini, personelin amiri olan il millî egitim müdürünün personeline sahip çikmasi gerektigini düsünmekte ve sendika yöneticisi olarak haklarini savunmaya çalismaktadir. Basvurucunun kurul üyelerinin karara yansimayan, toplanti içerisinde dile getirdikleri görüs ve düsüncelere dair herhangi bir paylasimi da olmamistir. Kamu görevlilerinin sahip olduklari statüden kaynaklanan bazi sinirlamalara tabi olmalari ifade özgürlügü gibi temel bir özgürlügü kamu görevlisi olma adina pesinen feda etmeleri gerektigi anlamina gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi, dengeli olmak, yürüttügü kamu görevi bakimindan tarafsizligina gölge düsürmemek ve görevini aksatmamak kaydiyla ifade özgürlügünü kullanarak elestiride bulunabilir. Somut olayda da basvurucunun sosyal medya hesabindan paylastigi ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarina aykiri ve tarafsizligina gölge düsürecek nitelikte olmadigi, yöneticisi oldugu sendikanin bir üyesi ile ilgili olarak gerçeklestirilen toplantiya iliskin görüslerini yansitan, ifade özgürlügü korumasindan yararlanmasi gereken ifadeler oldugu kanaatine varilmistir. Yukaridaki degerlendirmeler gözönünde bulunduruldugunda idare ve mahkeme kararlarinda, kamu görevlisi olan basvurucunun ifade özgürlügü ile ödev ve sorumluluklari arasinda adil bir denge kurulmadigi ve müdahaleyi olusturan disiplin cezasinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamadigi degerlendirilmistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle ifade özgürlügünün ihlal edildigine karar vermistir. TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI IKINCI BÖLÜM KARAR H. Ö. V. Ç. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2017/39464) Karar Tarihi: 23/2/2022 R.G. Tarih ve Sayi: 27/4/2022-31822 IKINCI BÖLÜM KARAR Baskan : Kadir ÖZKAYA Üyeler : Engin YILDIRIM M. Emin KUZ Ridvan GÜLEÇ Basri BAGCI Raportör : Mustafa Ilhan ÖZTÜRK Basvurucu : H. Ö. V. Ç. Vekili : Av. Dilek ATAK I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, ögretmen olan basvurucunun sosyal medya hesabi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin ifade özgürlügünü ihlal ettigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 6/12/2017 tarihinde yapilmistir. 3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir. 6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir. 7. Basvurucu, Bakanligin görüsüne karsi beyanda bulunmamistir. III. OLAY VE OLGULAR 8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir: 9. 1974 dogumlu olan basvurucu paylasimi yaptigi tarihte Adana'da bir lisede beden egitimi ögretmeni olarak görev yapmaktadir. Basvurucu ayrica Türk Egitim Sendikasi (Sendika) Adana 2 No.lu Sube Yönetim Kurulu üyesi ve sube sekreteridir. 10. Basvurucunun sekreterligini yaptigi Sendikaya kayitli olan bir kamu görevlisi, ikamet ettigi lojmani kendisine taninan yasal süreyi asarak tahliye etmesi nedeniyle Il Disiplin Kuruluna sevk edilmis; basvurucu da Sendika temsilcisi sifatiyla Kurulun anilan toplantisina katilmistir. Toplanti sona erdikten sonra basvurucu, sahsi Facebook hesabindan bir paylasimda bulunmustur. Basvurucunun anilan paylasimi su sekildedir: "Il Disiplin Kurulu toplantisinda bulunan Vali Yardimcisi, Adana Il Milli Egitim Müdürü [T.A.] ve iki kurum müdürü, [S.] Ilçe Müdürlügünde [M.] isimli hizmetlinin lojmandan geç çikmasi nedeniyle aldigi kinama cezasinin verilmesi yönünde görüs bildirdiler. Aziz Milletimizin nasil yönetildigini görün, bilin ve takdiri siz verin diye bir il müdürünün personelini harcamasi degil sahip çikmasi gerektigini anlattik." 11. Yapmis oldugu paylasim ve baska iddialar nedeniyle basvurucu hakkinda disiplin sorusturmasi açilmistir. Sorusturma sonucunda anilan paylasim nedeniyle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun 125. maddesinin (B) bendinin (a) alt bendi uyarinca herhangi bir açiklamaya yer vermeden kinama, bir siyasi partiyi elestiri mahiyetindeki baska paylasimlari yönünden ayni maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarinca kinama, bir gazete haberi ve sinav istatistikleri üzerine yapmis oldugu yorum nedeniyle ayni maddenin (A) bendinin (e) alt bendi uyarinca uyarma cezasiyla tevhiden ayni maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarinca kinama cezasiyla tecziyesinin teklifi üzerine basvurucunun kinama cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir. 12. Basvurucu söz konusu idari islemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmistir. Adana 3. Idare Mahkemesi (Mahkeme) 26/5/2016 tarihinde, idari islemde mevzuata ve dolayisiyla hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna ulasarak davanin reddine karar vermistir. Mahkeme kararinda yalnizca basvurucunun Facebook hesabindan yapmis oldugu anilan paylasima (bkz. § 10) iliskin degerlendirmede bulunulmustur. Kararin gerekçesinin ilgili kismi söyledir: "Yapilan incelemede davacinin kamu görevlisi sifatiyla katilmis oldugu bir il disiplin kurulu toplantisina iliskin bilgileri sosyal medya hesabi üzerinden paylastigi görülmekle davaciya isnat edilen fiilin sübuta erdigi anlasilmistir. Bu durumda, davacinin sorusturmaya konu diger paylasimlarinin gazete haberlerini paylasma niteliginde oldugu ve bunun ifade özgürlügü kapsaminda kalip kalmayacagi tartismali olmakla birlikte yukarida açiklanan davacinin kamu görevlisi sifatiyla katilmis oldugu bir il disiplin kurulu toplantisina iliskin bilgileri sosyal medya hesabi üzerinden paylasmasi ve elestiri boyutunu asacak sekilde Il Milli Egitim Müdürü hakkinda "bir personeli harcadigi' seklinde ifadeler kullanmasi fiili yönünden kinama cezasinin verilmesinde hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna varilmistir." 13. Basvurucunun itirazi üzerine dosyayi inceleyen Konya Bölge Idare Mahkemesi 3. Idari Dava Dairesi (Daire) 15/3/2017 tarihinde kararin onanmasina oyçoklugu ile karar vermistir. Muhalif üye, söz konusu paylasimlarda geçen ifadelerin ifade ve örgütlenme özgürlükleri kapsaminda kaldigini belirterek çogunluk görüsüne katilmamistir. Basvurucunun karar düzeltme talebi ise ayni Daire tarafindan 24/10/2017 tarihinde oyçoklugu ile reddedilmistir. 14. Nihai karar basvurucuya 17/11/2017 tarihinde teblig edilmistir. 15. Basvurucu 6/12/2017 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 16. 657 sayili Kanun'un "Tarafsizlik ve devlete baglilik" kenar baslikli 7. maddesi söyledir: "Devlet memurlari siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kisi veya zümrenin yararini veya zararini hedef tutan bir davranista bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, irk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayirim yapamazlar; hiçbir sekilde siyasi ve ideolojik amaçli beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katilamazlar. Devlet memurlari her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasina ve kanunlarina aykiri olan, memleketin bagimsizligini ve bütünlügünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenligini tehlikeye düsüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Ayni nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplasmaya, tesekküle veya dernege katilamazlar, bunlara yardim edemezler." 17. 657 sayili Kanun'un "Disiplin cezalarinin çesitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller" kenar baslikli 125. maddesinin ilgili kismi söyledir: "Devlet memurlarina verilecek disiplin cezalari ile her bir disiplin cezasini gerektiren fiil ve haller sunlardir: ... B - Kinama : Memura, görevinde ve davranislarinda kusurlu oldugunun yazi ile bildirilmesidir. Kinama cezasini gerektiren fiil ve haller sunlardir: ... d) Hizmet disinda Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranislarda bulunmak, ..." 18. Diger ulusal hukuk için bkz. Gülistan Atasoy ve digerleri, B. No: 2017/15845, 21/1/2021, §§ 26-30; Yasin Agin ve digerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, §§ 19-25. B. Uluslararasi Hukuk 19. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) devletin kamu hizmetinde çalisan memurlari yönünden sadakat yükümlülügü öngörmesinin, ayrica onlara ödev ve sorumluluklar yüklemesinin memurlarin statüleri geregi mesru bir durum oldugunu belirtmistir. Fakat kamu görevlilerinin de birey oldugunu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlerinin bulundugunu ve bu dogrultuda Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin 10. ve 11. maddelerinden yararlandiklarinin süpheden uzak oldugunu da ifade etmistir. Bununla birlikte memurun bulundugu konum ve görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesinin belirlenmesinde ulusal makamlarin bir takdir marji oldugunu da eklemistir (Ismail Sezer/Türkiye, B. No: 36807/07, 24/3/2015, §§ 52-54; Vogt/Almanya [BD], B. No: 17851/91, 26/9/1995, §§ 51-53; Ahmed ve digerleri/Birlesik Krallik, B. No: 22954/93, 2/9/1998, §§ 53, 54; Otto/Almanya (k.k.), B. No: 27574/02, 24/11/2005). 20. AIHM, kamu görevlilerine verilen disiplin cezalariyla güdülen mesru amacin gerçeklestirilip gerçeklestirilmedigi yönünden yalnizca cezanin bir kuralla öngörülmüs olmasini yeterli bulmamakta; somut bir degerlendirmenin varligini aramaktadir. Bu baglamda kamu görevlilerinin cezalandirilan eylemlerinin kamu hizmetlerinin sürekliligini ya da geregi gibi yerine getirilmesini etkilemek veya görev yapilan devlet kurumunun itibarini zedelemek gibi cezayi gerekli kilan sonuçlara sebep oldugunun açikça gösterilmesi gerektigini belirtmektedir (Kula/Türkiye, B. No: 20233/06, 19/6/2018, §§ 48, 49). V. INCELEME VE GEREKÇE 21. Anayasa Mahkemesinin 23/2/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 22. Basvurucu, sendikal bir faaliyet geregi katildigi Il Disiplin Kurulu toplantisinda yasananlari Sendika üyelerini bilgilendirmek amaciyla paylastigini ifade etmistir. Basvurucu; mevzuata göre lojmandan çikmayan bir kamu personelinin önce uyarilmasi gerektigini, daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesinin gerekecegini ifade ederek M. isimli hizmetli hakkinda verilen disiplin cezasinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. Basvurucu, paylasiminda hukuka aykirilik bulunmadigini beyan ederek sendikal faaliyeti nedeniyle kendisine disiplin cezasi verilmesinin sendika hakki ile ifade özgürlügünü ihlal ettigini iddia etmistir. 23. Bakanlik görüsünde; kamu görevlisi olan basvurucunun yaptigi paylasimla Disiplin Kurulunda gerçeklesen tartismalari kamuya açtigi ve verdigi oy nedeniyle Il Millî Egitim Müdürü hakkinda elestiri sinirlarini asan ifadeler kullandigi belirtilmistir. Bakanlik, paylasimin içerigi dikkate alindiginda yapilan müdahalenin toplumsal bir ihtiyaci karsilayan orantili ve gerekli bir müdahale oldugu, yapilan eylemin ayni zamanda baska kisilerin de haklarina yönelik bir müdahale hâlini aldigi ve bu sebeplerle de basvurunun açikça dayanaktan yoksun oldugu degerlendirmesinde bulunmustur. B. Degerlendirme 24. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun iddialarinin ifade özgürlügü kapsaminda incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir. 25. Anayasa’nin “Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyeti” kenar baslikli 26. maddesinin ilgili kismi söyledir: “Herkes, düsünce ve kanaatlerini söz, yazi, resim veya baska yollarla tek basina veya toplu olarak açiklama ve yayma hakkina sahiptir. Bu hürriyet resmi makamlarin müdahalesi olmaksizin haber veya fikir almak ya da vermek serbestligini de kapsar... . ... Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyetinin kullanilmasinda uygulanacak sekil, sart ve usuller kanunla düzenlenir.” 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 26. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügünün ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Müdahalenin Varligi 27. Basvurucunun sosyal paylasim sitesi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin, düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügüne yönelik bir müdahale oldugu kabul edilmelidir. b. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi 28. Yukarida anilan müdahale, Anayasa’nin 13. maddesinde belirtilen kosullara uygun olmadigi müddetçe Anayasa’nin 26. maddesinin ihlalini teskil edecektir. Anayasa’nin 13. maddesinin ilgili kismi söyledir: “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz.” 29. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nin 13. maddesinde öngörülen ve somut basvuruya uygun düsen, kanunlar tarafindan öngörülme, Anayasa’nin ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk kosullarini saglayip saglamadiginin belirlenmesi gerekir. i. Kanunilik 30. 657 sayili Kanun’un 125. maddesinin (B) bendinin (d) alt bendine göre kanunilik ölçütünü karsiladigi sonucuna varilmistir. ii. Mesru Amaç 31. Somut olayda ceza uygulanmasinin amaci kamu görevlisi olan basvurucunun kamu görevlisi statüsünden dogan yükümlülüklere uymasini saglamaktir. Bu amaç da genis anlamda kamu düzeninin korunmasi mesru amaci kapsaminda yer alir. Dolayisiyla basvurucunun kinama disiplin cezasiyla cezalandirilmasina iliskin kararin Anayasa'nin 26. maddesinin ikinci fikrasinda yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasina yönelik önlemlerin bir parçasi oldugu ve mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir. iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk (1) Genel Ilkeler (a) Demokratik Toplumda Ifade Özgürlügünün Önemi 32. Ifade özgürlügü kisinin haber ve bilgilere, baskalarinin fikirlerine serbestçe ulasabilmesi, düsünce ve kanaatlerinden dolayi kinanmamasi, bunlari tek basina veya baskalariyla birlikte çesitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, baskalarina aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamina gelir. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlügünün demokrasinin isleyisi için yasamsal önemde oldugunu daha önce pek çok kararinda açiklamistir (Bekir Coskun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydin [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölasan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38). (b) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk 33. Ifade özgürlügüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamasi ve orantili olmasi gerekir (Bekir Coskun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydin, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Derece mahkemeleri, bireylerin fikirlerini ifade özgürlügü yoluyla ifade etme haklari ile Anayasa'nin 26. maddesinin ikinci fikrasinda belirtilen mesru amaçlar arasinda adil bir denge saglamalidir (Bekir Coskun, §§ 44, 47, 48; Hakan Yigit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 58, 61, 66). Derece mahkemeleri söz konusu dengelemeyi yaparken ve ifade özgürlügüne yapilan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilayip karsilamadigini degerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir (Kemal Kiliçdaroglu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57). (c) Kamu Görevlisi Statüsü 34. Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olmanin sagladigi birtakim ayricaliklar ve avantajlarin yaninda bazi külfet ve sorumluluklara katlanmayi ve diger kisilerin tabi olmadigi sinirlamalara tabi olmayi da gerektirdigini belirtmistir. Kisinin kamu görevine kendi istegi ile girmekle bu statünün gerektirdigi ayricaliklardan yararlanmayi ve külfetlere katlanmayi kabul etmis sayildigini, kamu hizmetinin kendine has özelliklerinin bu avantaj ve sinirlamalari zorunlu kildigini ifade etmistir (Ihsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38). (d) Kamu Görevlilerinin Ifade Özgürlügü 35. Devletin kamu hizmetinde çalisan memurlarina bir baglilik görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesi memurlarin statüleri geregi mesru kabul edilebilir bir durumdur. Fakat devlet memurlarinin da birer birey oldugu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarinin bulundugu süpheden uzaktir (Hasan Güngör, B. No: 2013/6152, 24/2/2016, § 49; Ömer Yalçin, B. No: 2017/30798, 29/9/2020, § 27; Zeki Çinar, B. No: 2016/3585, 12/6/2019, §§ 34, 35). 36. Bununla birlikte devlet memurlari söz konusu oldugunda görüslerin dengeli ve siyaseten yansiz olarak açiklanip açiklanmadigi, kisisel tavirlar sergilenip sergilenmedigi ve tarafsizliklarinin güvence altinda olup olmadigi ifade özgürlügü incelemesinde degerlendirmeye alinir. Bu baglamda memurun bulundugu konum, görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamlarin bir takdir marji vardir (Hasan Güngör, § 48; Ömer Yalçin, § 26). (2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 37. Somut olayda bir sosyal medya sitesinde yaptigi paylasim nedeniyle disiplin sorusturmasi geçiren basvurucunun hakkinda uygulanan disiplin cezasinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadigi degerlendirilmelidir. Bu degerlendirme için ise basvurucunun Il Disiplin Kurulu toplantisinda yasananlari kamuoyu ile paylasmasi seklindeki eylemi ile paylasimin içerigi ele alinacaktir. 38. Sendika yöneticisi ve sekreteri olan basvurucu, Sendikaya üye bir kamu personeline iliskin yapilan Disiplin Kurulu toplantisina Sendika temsilcisi olarak katilmistir. Basvurucu, toplanti sonrasinda yaptigi paylasimla Il Millî Egitim Müdürü'nün kamu personelinin ceza almasi yönündeki tavrini hedef almistir. 39. Kamu kurumlari tarafindan yapilan bazi toplantilarin ve alinan kararlarin niteligi geregi gizli tutulmasi anlasilabilir. Bununla birlikte somut olayda Il Disiplin Kurulu tarafindan alinan kararin gizli oldugu ya da gizli kalmasi gerektigine dair bir mevzuat hükmü ya da teamül bulundugu iddia edilmis degildir. Il Millî Egitim Disiplin Kurulunun ne sekilde ve kimlerin katilimiyla olustugu, çalisma usul ve esaslari Devlet Memurlari Disiplin Yönetmeligi ile belirlenmistir. Somut olayda basvurucunun Disiplin Kurulu üyelerinin altina imza atarak alenilestirdikleri görüslerini, kisisel bazi degerlendirmelerle kamuoyuna aktardigi görülmektedir. Bu nedenle basvurucunun gizli kalmasi gereken birtakim bilgileri alenilestirdigi de söylenemeyecektir. 40. Basvurucu paylasiminda, Il Millî Egitim Müdürü'nü bir personelin disiplin cezasi almasi yönünde karar vermesi nedeniyle hedef alarak "personelini harcamasi degil sahip çikmasi gerektigi" seklinde bir ifade kullanmistir. Basvurucu, lojmandan çikmayan bir kamu personelinin önce uyarilip daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesi gerekirken hukuka aykiri sekilde disiplin cezasiyla cezalandirilmasi nedeniyle bu ifadeyi kullandigini beyan etmistir. Basvurucu; Sendika üyesi olan personelin haksizliga ugradigini, personelin amiri olan Il Millî Egitim Müdürü'nün personeline sahip çikmasi gerektigini düsünmekte ve Sendika yöneticisi olarak haklarini savunmaya çalismaktadir. Basvurucunun Kurul üyelerinin karara yansimayan, toplantida dile getirdikleri görüs ve düsüncelere dair herhangi bir paylasimi da olmamistir. 41. Kamu görevlilerinin sahip olduklari statüden kaynaklanan bazi sinirlamalara tabi olmalari ifade özgürlügü gibi temel bir özgürlügü kamu görevlisi olma adina pesinen feda etmeleri gerektigi anlamina gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi dengeli olmak, yürüttügü kamu görevi bakimindan tarafsizligina gölge düsürmemek ve görevini aksatmamak kaydiyla ifade özgürlügünü kullanarak elestiride bulunabilir. Somut olayda da basvurucunun sosyal medya hesabindan paylastigi ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarina aykiri ve tarafsizligina gölge düsürecek nitelikte olmadigi, yöneticisi oldugu Sendikanin bir üyesi ile ilgili olarak gerçeklestirilen toplantiya iliskin görüslerini yansitan, ifade özgürlügü korumasindan yararlanmasi gereken ifadeler oldugu kanaatine varilmistir. 42. Yukaridaki degerlendirmeler gözönünde bulunduruldugunda idare ve mahkeme kararlarinda, kamu görevlisi olan basvurucunun ifade özgürlügü ile ödev ve sorumluluklari arasinda adil bir denge kurulmadigi, müdahaleyi olusturan disiplin cezasinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamadigi degerlendirilmistir. 43. Açiklanan gerekçelerle basvurucunun Anayasa’nin 26. maddesinde güvence altina alinan ifade özgürlügünün ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. 3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 44. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigiyargi mercilerince yapilmasi gereken is yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Ifade özgürlügünün ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, B. Anayasa’nin 26. maddesinde güvence altina alinan ifade özgürlügünün IHLAL EDILDIGINE, C. Kararin bir örneginin ifade özgürlügünün ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Adana 3. Idare Mahkemesine (E.2015/818, K.2016/747) GÖNDERILMESINE, D. 257,50 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.757,50 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 23/2/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Olaylar
Paylasimi yaptigi tarihte bir lisede beden egitimi ögretmeni olarak görev yapan basvurucu, ayrica bir sendikanin Yönetim Kurulu üyesi ve sube sekreteridir.
Basvurucunun sekreterligini yaptigi sendikaya kayitli olan bir kamu görevlisi, ikamet ettigi lojmani kendisine taninan yasal süreyi asarak tahliye etmesi nedeniyle Il Disiplin Kuruluna sevk edilmis; basvurucu da sendika temsilcisi sifatiyla Kurulun anilan toplantisina katilmistir. Toplanti sona erdikten sonra basvurucu, sahsi sosyal medya hesabindan konu ile ilgili paylasimda bulunmustur. Basvurucu hakkinda, yapmis oldugu bu paylasim ve baska iddialar nedeniyle disiplin sorusturmasi açilmistir. Yapilan sorusturma sonucunda anilan paylasim nedeniyle 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun 125. maddesi uyarinca basvurucunun kinama cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir.
Basvurucu söz konusu idari islemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmistir. Idare mahkemesi idari islemde hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna ulasarak davanin reddine karar vermistir.
Basvurucunun itirazi üzerine dosyayi inceleyen Bölge Idare Mahkemesi 3. Idari Dava Dairesi (Daire) kararin onanmasina karar vermistir. Basvurucunun karar düzeltme talebi ise ayni Daire tarafindan reddedilmistir.
Iddialar
Basvuru, sosyal medya hesabi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin ifade özgürlügünü ihlal ettigini iddia etmistir.
Mahkemenin Degerlendirmesi
Devletin kamu hizmetinde çalisan memurlarina bir baglilik görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesi memurlarin statüleri geregi mesru kabul edilebilir bir durumdur. Fakat devlet memurlarinin da birer birey oldugu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarinin bulundugu süpheden uzaktir.
Bununla birlikte devlet memurlari söz konusu oldugunda görüslerin dengeli ve siyaseten yansiz olarak açiklanip açiklanmadigi, kisisel tavirlar sergilenip sergilenmedigi ve tarafsizliklarinin güvence altinda olup olmadigi ifade özgürlügü incelemesinde degerlendirmeye alinir. Bu baglamda memurun bulundugu konum, görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamlarin bir takdir marji vardir.
Somut olayda sendika yöneticisi ve sekreteri olan basvurucu, sendikaya üye bir kamu personeline iliskin yapilan disiplin kurulu toplantisina sendika temsilcisi olarak katilmistir. Basvurucu, toplanti sonrasinda yaptigi paylasimla il millî egitim müdürünün kamu personelinin ceza almasi yönündeki tavrini hedef almistir.
Kamu kurumlari tarafindan yapilan bazi toplantilarin ve alinan kararlarin niteligi geregi gizli tutulmasi anlasilabilir. Bununla birlikte Il Disiplin Kurulu tarafindan alinan kararin gizli oldugu ya da gizli kalmasi gerektigine dair bir mevzuat hükmü ya da teamül bulundugu iddia edilmis degildir. Il Disiplin Kurulunun ne sekilde ve kimlerin katilimiyla olustugu, çalisma usul ve esaslari Devlet Memurlari Disiplin Yönetmeligi ile belirlenmistir. Somut olayda basvurucunun disiplin kurulu üyelerinin altina imza atarak alenilestirdikleri görüslerini, kisisel bazi degerlendirmelerle kamuoyuna aktardigi görülmektedir. Bu nedenle basvurucunun gizli kalmasi gereken birtakim bilgileri alenilestirdigi söylenemeyecektir.
Basvurucu; sendika üyesi olan personelin haksizliga ugradigini, personelin amiri olan il millî egitim müdürünün personeline sahip çikmasi gerektigini düsünmekte ve sendika yöneticisi olarak haklarini savunmaya çalismaktadir. Basvurucunun kurul üyelerinin karara yansimayan, toplanti içerisinde dile getirdikleri görüs ve düsüncelere dair herhangi bir paylasimi da olmamistir.
Kamu görevlilerinin sahip olduklari statüden kaynaklanan bazi sinirlamalara tabi olmalari ifade özgürlügü gibi temel bir özgürlügü kamu görevlisi olma adina pesinen feda etmeleri gerektigi anlamina gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi, dengeli olmak, yürüttügü kamu görevi bakimindan tarafsizligina gölge düsürmemek ve görevini aksatmamak kaydiyla ifade özgürlügünü kullanarak elestiride bulunabilir. Somut olayda da basvurucunun sosyal medya hesabindan paylastigi ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarina aykiri ve tarafsizligina gölge düsürecek nitelikte olmadigi, yöneticisi oldugu sendikanin bir üyesi ile ilgili olarak gerçeklestirilen toplantiya iliskin görüslerini yansitan, ifade özgürlügü korumasindan yararlanmasi gereken ifadeler oldugu kanaatine varilmistir.
Yukaridaki degerlendirmeler gözönünde bulunduruldugunda idare ve mahkeme kararlarinda, kamu görevlisi olan basvurucunun ifade özgürlügü ile ödev ve sorumluluklari arasinda adil bir denge kurulmadigi ve müdahaleyi olusturan disiplin cezasinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamadigi degerlendirilmistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle ifade özgürlügünün ihlal edildigine karar vermistir.
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
IKINCI BÖLÜM
KARAR
H. Ö. V. Ç. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2017/39464)
Karar Tarihi: 23/2/2022
R.G. Tarih ve Sayi: 27/4/2022-31822
Baskan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Ridvan GÜLEÇ
Basri BAGCI
Raportör
Mustafa Ilhan ÖZTÜRK
Basvurucu
H. Ö. V. Ç.
Vekili
Av. Dilek ATAK
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, ögretmen olan basvurucunun sosyal medya hesabi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin ifade özgürlügünü ihlal ettigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 6/12/2017 tarihinde yapilmistir.
3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir.
6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir.
7. Basvurucu, Bakanligin görüsüne karsi beyanda bulunmamistir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:
9. 1974 dogumlu olan basvurucu paylasimi yaptigi tarihte Adana'da bir lisede beden egitimi ögretmeni olarak görev yapmaktadir. Basvurucu ayrica Türk Egitim Sendikasi (Sendika) Adana 2 No.lu Sube Yönetim Kurulu üyesi ve sube sekreteridir.
10. Basvurucunun sekreterligini yaptigi Sendikaya kayitli olan bir kamu görevlisi, ikamet ettigi lojmani kendisine taninan yasal süreyi asarak tahliye etmesi nedeniyle Il Disiplin Kuruluna sevk edilmis; basvurucu da Sendika temsilcisi sifatiyla Kurulun anilan toplantisina katilmistir. Toplanti sona erdikten sonra basvurucu, sahsi Facebook hesabindan bir paylasimda bulunmustur. Basvurucunun anilan paylasimi su sekildedir:
"Il Disiplin Kurulu toplantisinda bulunan Vali Yardimcisi, Adana Il Milli Egitim Müdürü [T.A.] ve iki kurum müdürü, [S.] Ilçe Müdürlügünde [M.] isimli hizmetlinin lojmandan geç çikmasi nedeniyle aldigi kinama cezasinin verilmesi yönünde görüs bildirdiler. Aziz Milletimizin nasil yönetildigini görün, bilin ve takdiri siz verin diye bir il müdürünün personelini harcamasi degil sahip çikmasi gerektigini anlattik."
11. Yapmis oldugu paylasim ve baska iddialar nedeniyle basvurucu hakkinda disiplin sorusturmasi açilmistir. Sorusturma sonucunda anilan paylasim nedeniyle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun 125. maddesinin (B) bendinin (a) alt bendi uyarinca herhangi bir açiklamaya yer vermeden kinama, bir siyasi partiyi elestiri mahiyetindeki baska paylasimlari yönünden ayni maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarinca kinama, bir gazete haberi ve sinav istatistikleri üzerine yapmis oldugu yorum nedeniyle ayni maddenin (A) bendinin (e) alt bendi uyarinca uyarma cezasiyla tevhiden ayni maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarinca kinama cezasiyla tecziyesinin teklifi üzerine basvurucunun kinama cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir.
12. Basvurucu söz konusu idari islemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmistir. Adana 3. Idare Mahkemesi (Mahkeme) 26/5/2016 tarihinde, idari islemde mevzuata ve dolayisiyla hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna ulasarak davanin reddine karar vermistir. Mahkeme kararinda yalnizca basvurucunun Facebook hesabindan yapmis oldugu anilan paylasima (bkz. § 10) iliskin degerlendirmede bulunulmustur. Kararin gerekçesinin ilgili kismi söyledir:
"Yapilan incelemede davacinin kamu görevlisi sifatiyla katilmis oldugu bir il disiplin kurulu toplantisina iliskin bilgileri sosyal medya hesabi üzerinden paylastigi görülmekle davaciya isnat edilen fiilin sübuta erdigi anlasilmistir. Bu durumda, davacinin sorusturmaya konu diger paylasimlarinin gazete haberlerini paylasma niteliginde oldugu ve bunun ifade özgürlügü kapsaminda kalip kalmayacagi tartismali olmakla birlikte yukarida açiklanan davacinin kamu görevlisi sifatiyla katilmis oldugu bir il disiplin kurulu toplantisina iliskin bilgileri sosyal medya hesabi üzerinden paylasmasi ve elestiri boyutunu asacak sekilde Il Milli Egitim Müdürü hakkinda "bir personeli harcadigi' seklinde ifadeler kullanmasi fiili yönünden kinama cezasinin verilmesinde hukuka aykirilik bulunmadigi sonucuna varilmistir."
13. Basvurucunun itirazi üzerine dosyayi inceleyen Konya Bölge Idare Mahkemesi 3. Idari Dava Dairesi (Daire) 15/3/2017 tarihinde kararin onanmasina oyçoklugu ile karar vermistir. Muhalif üye, söz konusu paylasimlarda geçen ifadelerin ifade ve örgütlenme özgürlükleri kapsaminda kaldigini belirterek çogunluk görüsüne katilmamistir. Basvurucunun karar düzeltme talebi ise ayni Daire tarafindan 24/10/2017 tarihinde oyçoklugu ile reddedilmistir.
14. Nihai karar basvurucuya 17/11/2017 tarihinde teblig edilmistir.
15. Basvurucu 6/12/2017 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
16. 657 sayili Kanun'un "Tarafsizlik ve devlete baglilik" kenar baslikli 7. maddesi söyledir:
"Devlet memurlari siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kisi veya zümrenin yararini veya zararini hedef tutan bir davranista bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, irk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayirim yapamazlar; hiçbir sekilde siyasi ve ideolojik amaçli beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katilamazlar.
Devlet memurlari her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasina ve kanunlarina aykiri olan, memleketin bagimsizligini ve bütünlügünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenligini tehlikeye düsüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Ayni nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplasmaya, tesekküle veya dernege katilamazlar, bunlara yardim edemezler."
17. 657 sayili Kanun'un "Disiplin cezalarinin çesitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller" kenar baslikli 125. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"Devlet memurlarina verilecek disiplin cezalari ile her bir disiplin cezasini gerektiren fiil ve haller sunlardir:
...
B - Kinama : Memura, görevinde ve davranislarinda kusurlu oldugunun yazi ile bildirilmesidir.
Kinama cezasini gerektiren fiil ve haller sunlardir:
d) Hizmet disinda Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranislarda bulunmak,
..."
18. Diger ulusal hukuk için bkz. Gülistan Atasoy ve digerleri, B. No: 2017/15845, 21/1/2021, §§ 26-30; Yasin Agin ve digerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, §§ 19-25.
B. Uluslararasi Hukuk
19. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) devletin kamu hizmetinde çalisan memurlari yönünden sadakat yükümlülügü öngörmesinin, ayrica onlara ödev ve sorumluluklar yüklemesinin memurlarin statüleri geregi mesru bir durum oldugunu belirtmistir. Fakat kamu görevlilerinin de birey oldugunu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlerinin bulundugunu ve bu dogrultuda Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin 10. ve 11. maddelerinden yararlandiklarinin süpheden uzak oldugunu da ifade etmistir. Bununla birlikte memurun bulundugu konum ve görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesinin belirlenmesinde ulusal makamlarin bir takdir marji oldugunu da eklemistir (Ismail Sezer/Türkiye, B. No: 36807/07, 24/3/2015, §§ 52-54; Vogt/Almanya [BD], B. No: 17851/91, 26/9/1995, §§ 51-53; Ahmed ve digerleri/Birlesik Krallik, B. No: 22954/93, 2/9/1998, §§ 53, 54; Otto/Almanya (k.k.), B. No: 27574/02, 24/11/2005).
20. AIHM, kamu görevlilerine verilen disiplin cezalariyla güdülen mesru amacin gerçeklestirilip gerçeklestirilmedigi yönünden yalnizca cezanin bir kuralla öngörülmüs olmasini yeterli bulmamakta; somut bir degerlendirmenin varligini aramaktadir. Bu baglamda kamu görevlilerinin cezalandirilan eylemlerinin kamu hizmetlerinin sürekliligini ya da geregi gibi yerine getirilmesini etkilemek veya görev yapilan devlet kurumunun itibarini zedelemek gibi cezayi gerekli kilan sonuçlara sebep oldugunun açikça gösterilmesi gerektigini belirtmektedir (Kula/Türkiye, B. No: 20233/06, 19/6/2018, §§ 48, 49).
V. INCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 23/2/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü
22. Basvurucu, sendikal bir faaliyet geregi katildigi Il Disiplin Kurulu toplantisinda yasananlari Sendika üyelerini bilgilendirmek amaciyla paylastigini ifade etmistir. Basvurucu; mevzuata göre lojmandan çikmayan bir kamu personelinin önce uyarilmasi gerektigini, daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesinin gerekecegini ifade ederek M. isimli hizmetli hakkinda verilen disiplin cezasinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. Basvurucu, paylasiminda hukuka aykirilik bulunmadigini beyan ederek sendikal faaliyeti nedeniyle kendisine disiplin cezasi verilmesinin sendika hakki ile ifade özgürlügünü ihlal ettigini iddia etmistir.
23. Bakanlik görüsünde; kamu görevlisi olan basvurucunun yaptigi paylasimla Disiplin Kurulunda gerçeklesen tartismalari kamuya açtigi ve verdigi oy nedeniyle Il Millî Egitim Müdürü hakkinda elestiri sinirlarini asan ifadeler kullandigi belirtilmistir. Bakanlik, paylasimin içerigi dikkate alindiginda yapilan müdahalenin toplumsal bir ihtiyaci karsilayan orantili ve gerekli bir müdahale oldugu, yapilan eylemin ayni zamanda baska kisilerin de haklarina yönelik bir müdahale hâlini aldigi ve bu sebeplerle de basvurunun açikça dayanaktan yoksun oldugu degerlendirmesinde bulunmustur.
B. Degerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun iddialarinin ifade özgürlügü kapsaminda incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir.
25. Anayasa’nin “Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyeti” kenar baslikli 26. maddesinin ilgili kismi söyledir:
“Herkes, düsünce ve kanaatlerini söz, yazi, resim veya baska yollarla tek basina veya toplu olarak açiklama ve yayma hakkina sahiptir. Bu hürriyet resmi makamlarin müdahalesi olmaksizin haber veya fikir almak ya da vermek serbestligini de kapsar... .
Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyetinin kullanilmasinda uygulanacak sekil, sart ve usuller kanunla düzenlenir.”
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügünün ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varligi
27. Basvurucunun sosyal paylasim sitesi üzerinden yapmis oldugu paylasim nedeniyle kinama cezasi ile cezalandirilmasinin, düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügüne yönelik bir müdahale oldugu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi
28. Yukarida anilan müdahale, Anayasa’nin 13. maddesinde belirtilen kosullara uygun olmadigi müddetçe Anayasa’nin 26. maddesinin ihlalini teskil edecektir. Anayasa’nin 13. maddesinin ilgili kismi söyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz.”
29. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nin 13. maddesinde öngörülen ve somut basvuruya uygun düsen, kanunlar tarafindan öngörülme, Anayasa’nin ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk kosullarini saglayip saglamadiginin belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
30. 657 sayili Kanun’un 125. maddesinin (B) bendinin (d) alt bendine göre kanunilik ölçütünü karsiladigi sonucuna varilmistir.
ii. Mesru Amaç
31. Somut olayda ceza uygulanmasinin amaci kamu görevlisi olan basvurucunun kamu görevlisi statüsünden dogan yükümlülüklere uymasini saglamaktir. Bu amaç da genis anlamda kamu düzeninin korunmasi mesru amaci kapsaminda yer alir. Dolayisiyla basvurucunun kinama disiplin cezasiyla cezalandirilmasina iliskin kararin Anayasa'nin 26. maddesinin ikinci fikrasinda yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasina yönelik önlemlerin bir parçasi oldugu ve mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel Ilkeler
(a) Demokratik Toplumda Ifade Özgürlügünün Önemi
32. Ifade özgürlügü kisinin haber ve bilgilere, baskalarinin fikirlerine serbestçe ulasabilmesi, düsünce ve kanaatlerinden dolayi kinanmamasi, bunlari tek basina veya baskalariyla birlikte çesitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, baskalarina aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamina gelir. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlügünün demokrasinin isleyisi için yasamsal önemde oldugunu daha önce pek çok kararinda açiklamistir (Bekir Coskun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydin [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölasan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
(b) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
33. Ifade özgürlügüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamasi ve orantili olmasi gerekir (Bekir Coskun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydin, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Derece mahkemeleri, bireylerin fikirlerini ifade özgürlügü yoluyla ifade etme haklari ile Anayasa'nin 26. maddesinin ikinci fikrasinda belirtilen mesru amaçlar arasinda adil bir denge saglamalidir (Bekir Coskun, §§ 44, 47, 48; Hakan Yigit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 58, 61, 66). Derece mahkemeleri söz konusu dengelemeyi yaparken ve ifade özgürlügüne yapilan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilayip karsilamadigini degerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir (Kemal Kiliçdaroglu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57).
(c) Kamu Görevlisi Statüsü
34. Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olmanin sagladigi birtakim ayricaliklar ve avantajlarin yaninda bazi külfet ve sorumluluklara katlanmayi ve diger kisilerin tabi olmadigi sinirlamalara tabi olmayi da gerektirdigini belirtmistir. Kisinin kamu görevine kendi istegi ile girmekle bu statünün gerektirdigi ayricaliklardan yararlanmayi ve külfetlere katlanmayi kabul etmis sayildigini, kamu hizmetinin kendine has özelliklerinin bu avantaj ve sinirlamalari zorunlu kildigini ifade etmistir (Ihsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38).
(d) Kamu Görevlilerinin Ifade Özgürlügü
35. Devletin kamu hizmetinde çalisan memurlarina bir baglilik görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesi memurlarin statüleri geregi mesru kabul edilebilir bir durumdur. Fakat devlet memurlarinin da birer birey oldugu, siyasi görüs sahibi olma, ülke sorunlariyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarinin bulundugu süpheden uzaktir (Hasan Güngör, B. No: 2013/6152, 24/2/2016, § 49; Ömer Yalçin, B. No: 2017/30798, 29/9/2020, § 27; Zeki Çinar, B. No: 2016/3585, 12/6/2019, §§ 34, 35).
36. Bununla birlikte devlet memurlari söz konusu oldugunda görüslerin dengeli ve siyaseten yansiz olarak açiklanip açiklanmadigi, kisisel tavirlar sergilenip sergilenmedigi ve tarafsizliklarinin güvence altinda olup olmadigi ifade özgürlügü incelemesinde degerlendirmeye alinir. Bu baglamda memurun bulundugu konum, görev yaptigi alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamlarin bir takdir marji vardir (Hasan Güngör, § 48; Ömer Yalçin, § 26).
(2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
37. Somut olayda bir sosyal medya sitesinde yaptigi paylasim nedeniyle disiplin sorusturmasi geçiren basvurucunun hakkinda uygulanan disiplin cezasinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadigi degerlendirilmelidir. Bu degerlendirme için ise basvurucunun Il Disiplin Kurulu toplantisinda yasananlari kamuoyu ile paylasmasi seklindeki eylemi ile paylasimin içerigi ele alinacaktir.
38. Sendika yöneticisi ve sekreteri olan basvurucu, Sendikaya üye bir kamu personeline iliskin yapilan Disiplin Kurulu toplantisina Sendika temsilcisi olarak katilmistir. Basvurucu, toplanti sonrasinda yaptigi paylasimla Il Millî Egitim Müdürü'nün kamu personelinin ceza almasi yönündeki tavrini hedef almistir.
39. Kamu kurumlari tarafindan yapilan bazi toplantilarin ve alinan kararlarin niteligi geregi gizli tutulmasi anlasilabilir. Bununla birlikte somut olayda Il Disiplin Kurulu tarafindan alinan kararin gizli oldugu ya da gizli kalmasi gerektigine dair bir mevzuat hükmü ya da teamül bulundugu iddia edilmis degildir. Il Millî Egitim Disiplin Kurulunun ne sekilde ve kimlerin katilimiyla olustugu, çalisma usul ve esaslari Devlet Memurlari Disiplin Yönetmeligi ile belirlenmistir. Somut olayda basvurucunun Disiplin Kurulu üyelerinin altina imza atarak alenilestirdikleri görüslerini, kisisel bazi degerlendirmelerle kamuoyuna aktardigi görülmektedir. Bu nedenle basvurucunun gizli kalmasi gereken birtakim bilgileri alenilestirdigi de söylenemeyecektir.
40. Basvurucu paylasiminda, Il Millî Egitim Müdürü'nü bir personelin disiplin cezasi almasi yönünde karar vermesi nedeniyle hedef alarak "personelini harcamasi degil sahip çikmasi gerektigi" seklinde bir ifade kullanmistir. Basvurucu, lojmandan çikmayan bir kamu personelinin önce uyarilip daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesi gerekirken hukuka aykiri sekilde disiplin cezasiyla cezalandirilmasi nedeniyle bu ifadeyi kullandigini beyan etmistir. Basvurucu; Sendika üyesi olan personelin haksizliga ugradigini, personelin amiri olan Il Millî Egitim Müdürü'nün personeline sahip çikmasi gerektigini düsünmekte ve Sendika yöneticisi olarak haklarini savunmaya çalismaktadir. Basvurucunun Kurul üyelerinin karara yansimayan, toplantida dile getirdikleri görüs ve düsüncelere dair herhangi bir paylasimi da olmamistir.
41. Kamu görevlilerinin sahip olduklari statüden kaynaklanan bazi sinirlamalara tabi olmalari ifade özgürlügü gibi temel bir özgürlügü kamu görevlisi olma adina pesinen feda etmeleri gerektigi anlamina gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi dengeli olmak, yürüttügü kamu görevi bakimindan tarafsizligina gölge düsürmemek ve görevini aksatmamak kaydiyla ifade özgürlügünü kullanarak elestiride bulunabilir. Somut olayda da basvurucunun sosyal medya hesabindan paylastigi ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarina aykiri ve tarafsizligina gölge düsürecek nitelikte olmadigi, yöneticisi oldugu Sendikanin bir üyesi ile ilgili olarak gerçeklestirilen toplantiya iliskin görüslerini yansitan, ifade özgürlügü korumasindan yararlanmasi gereken ifadeler oldugu kanaatine varilmistir.
42. Yukaridaki degerlendirmeler gözönünde bulunduruldugunda idare ve mahkeme kararlarinda, kamu görevlisi olan basvurucunun ifade özgürlügü ile ödev ve sorumluluklari arasinda adil bir denge kurulmadigi, müdahaleyi olusturan disiplin cezasinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamadigi degerlendirilmistir.
43. Açiklanan gerekçelerle basvurucunun Anayasa’nin 26. maddesinde güvence altina alinan ifade özgürlügünün ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
44. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigiyargi mercilerince yapilmasi gereken is yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Ifade özgürlügünün ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
B. Anayasa’nin 26. maddesinde güvence altina alinan ifade özgürlügünün IHLAL EDILDIGINE,
C. Kararin bir örneginin ifade özgürlügünün ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Adana 3. Idare Mahkemesine (E.2015/818, K.2016/747) GÖNDERILMESINE,
D. 257,50 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.757,50 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 23/2/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.