vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff2fbf02000000f405000001000200Olaylar Yabanci uyruklu basvurucu, Türk vatandasligi kazanmak amaciyla Içisleri Bakanligina (Idare) basvurmustur. Akabinde tapusu baska bir sahsa ait olan dairenin devrini almasi nedeniyle kendisine mülk edinme amaçli ikamet tezkeresi verilmistir. Basvurucunun vatandasliga geçme talebi üzerine hakkinda Il Emniyet Müdürlügünce düzenlenen Tahkikat Formu’nda yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir. Bunun üzerine basvurucunun Türk vatandasligina alinma talebi, 5901 sayili Türk Vatandasligi Kanunu'nda yer alan iyi ahlak sahibi olmak sartini saglamadigi gerekçesiyle Idare tarafindan reddedilmistir. Basvurucunun söz konusu islemin iptali istemiyle açtigi dava Idare Mahkemesince, istinaf basvurusu da Bölge Idare Mahkemesince reddedilmistir. Iddialar Basvurucu, iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigi gerekçesiyle vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. Mahkemenin Degerlendirmesi 5901 sayili Kanun'da yabancilarin belli sartlari tasimasi hâlinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilecegi belirtilmis, anilan sartlar arasinda iyi ahlak sahibi olma sayilmistir. Kanun'un gerekçesinde bu sartin aranmasinin Türk vatandasi olmak isteyen basvurucunun Türk örf ve âdetleri ile toplumsal yasamina aykiri bir davranis içinde bulunmamasinin ifade edildigi belirtilmistir. Vatandasliga kabul için mevzuatta aranan iyi ahlak sahibi olma sartinin soyut bir içerige sahip oldugu, bu nedenle bu sartin saglanip saglanmadiginin basvurucuya özgü somut verilerle ortaya konulmasi gerektigi söylenebilir. Bundan hareketle karar mercilerinin -toplumsal yapida zaman içinde meydana gelen degisimin ve gelismelerin bir sonucu olan yasam biçimlerindeki çesitliligi de gözetmek suretiyle- somut olayin özelliklerine göre vatandasliga kabul hâlinde kamu düzeni baglaminda olusacak sakincalari yeterli ve ilgili gerekçe ile açiklamalari beklenir. Islemin iptali istemiyle açilan davada Idare Mahkemesi, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer vermis ve basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin oldugu hususunun sabit oldugunu vurgulamistir. Idare Mahkemesince basvurucunun yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici, Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri niteligi olmasi ve bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunun saglanmadigi sonucuna ulasilarak davanin reddine karar verilmistir. Bölge Idare Mahkemesi de söz konusu kararin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunu reddetmistir. Derece mahkemesi tarafindan basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini tasimadigina yönelik gerekçe, basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin olmasi hususuna özgülenmistir. Bununla birlikte basvurucunun uzun süredir Türkiye'de yasal olarak kaldigi, bu süreçte kamu düzenini bozacak faaliyetlerinin olup olmadigi hususlarinin birlikte degerlendirilerek vatandasliga kabul için gerekli olan sartlarin olusup olusmadiginin tartisilmasi, kamu menfaatiyle kisinin menfaati arasinda adil bir denge kurulmasi açisindan elzemdir. Bu hususlarda herhangi bir degerlendirmeye tabi tutulmadigi, basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini saglayip saglamadigina iliskin olarak derece mahkemesince bu dogrultuda bir arastirma yapilmadigi görülmüstür. Buna göre somut olayda basvurucunun evlilik disi birlikteliginden hareketle 5901 sayili Kanun'da yer alan iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigina yönelik gerekçeden hareketle vatandaslik talebinin reddedilmesiyle ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin ilgili ve yeterli bir gerekçe içermedigi ve bu baglamda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadigi sonucuna ulasilmistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine karar vermistir. --- TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI BIRINCI BÖLÜM KARAR A.S. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2018/31431) Karar Tarihi: 3/3/2022 R.G. Tarih ve Sayi: 17/6/2022-31869 BIRINCI BÖLÜM KARAR GIZLILIK TALEBI KABUL Baskan : Hasan Tahsin GÖKCAN Üyeler : Muammer TOPAL Recai AKYEL Yusuf Sevki HAKYEMEZ Selahaddin MENTES Raportör : Kemal ÖZEREN Basvurucu : A.S. Vekili : Av. Nihat ERCIYAS I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, iyi ahlak sahibi olma sartinin saglanmadigi gerekçesiyle vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 30/10/2018 tarihinde yapilmistir. 3. Komisyon, basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir. 4. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir. 5. Basvurucu, Bakanligin görüsüne karsi beyanda bulunmustur. III. OLAY VE OLGULAR 6. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle olaylar özetle söyledir: 7. Rusya Federasyonu uyruklu basvurucu, Türk vatandasligi kazanmak amaciyla 3/2/2016 tarihinde Içisleri Bakanligina (Idare) basvurmustur. 8. Basvurucu hakkinda Ankara Il Emniyet Müdürlügü tarafindan 26/1/2017 tarihli Vatandaslik Tahkikat Formu düzenlenmistir. Anilan Tahkikat Formu'nda tapusu T.K. isimli sahsa ait olan dairenin basvurucuya devri ile basvurucuya mülk edinme amaçli ikamet tezkeresi verildigi belirtilmistir. Bununla birlikte basvurucunun evli olan Türk vatandasi T.K. ile yaklasik 13 yildir birlikteliginin oldugu, geçiminin T.K. tarafindan saglandigi, ikametgâhi için geçerli olan hayat sigortasi poliçesinin T.K. tarafindan ödendigi belirtilerek basvurucunun yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir. 9. Ankara Il Emniyet Müdürlügünde düzenlenen 26/1/2017 tarihli Bilgi Alma Tutanagi'nda basvurucu; Türkiye'de kalmak amaciyla U.O. ile formalite evlilik yaptigini, T.K. ile 13 yildir birlikteliginin oldugunu ve T.K.nin evli oldugunu bildigini belirtmistir. T.K.nin kendisine ev aldigini ve geçiminin T.K. tarafindan saglandigini vurgulayan basvurucu, mülk edinmeden kaynakli ikamet izninin bulundugunu ifade etmistir. 10. Idare tarafindan 15/9/2017 tarihinde basvurucunun iyi ahlak sahibi olmadigi gerekçesiyle 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayili Türk Vatandasligi Kanunu'nun 10. maddesine dayanilarak basvurunun reddine karar verilmistir. 11. Basvurucu, islemin iptali istemiyle 25/10/2017 tarihinde dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; Türkiye'de ikamet ettigi süre boyunca iyi ahlak sahibi olmadigini gösteren somut bilgi veya belge bulunmadigini, vatandaslik basvurusunun gerekçesiz bir sekilde reddedildigini ileri sürmüstür. 12. Ankara 9. Idare Mahkemesi (Idare Mahkemesi) tarafindan 12/4/2018 tarihinde davanin reddine karar verilmistir. Kararda, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer verildikten sonra basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin bulundugu ve geçiminin bu sahis tarafindan saglandigi hususunun sabit oldugu belirtilmistir. Yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici ve Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri olmasi, bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle basvurucunun Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunu saglamadigi sonucuna ulasilmistir. 13. Basvurucu bu karara karsi istinaf basvurusunda bulunmustur. Istinaf dilekçesinde basvurucu, vatandasliga kabul için aranan kanuni sartlar arasinda basvuru sahibinin tutum ve davranislarinin Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri olmamasi gibi bir sart bulunmadigini belirtmistir. Anilan nedenlerle vatandaslik talebinin reddedilmesi suretiyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigini vurgulayan basvurucu, Idare Mahkemesi kararinin kaldirilmasini talep etmistir. 14. Ankara Bölge Idare Mahkemesi 10. Idari Dava Dairesi (Bölge Idare Mahkemesi) 7/9/2018 tarihinde usule ve hukuka uygun olan Idare Mahkemesi kararinin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunun reddine karar vermistir. 15. Nihai karar, basvurucuya 28/9/2018 tarihinde teblig edilmistir. IV. ILGILI HUKUK 16. 5901 sayili Kanun'un "Yetkili makam karari ile Türk vatandasliginin kazanilmasi" kenar baslikli 10. maddesi söyledir: "(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen bir yabanci, bu Kanunda belirtilen sartlari tasimasi halinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilir. Ancak, aranan sartlari tasimak vatandasligin kazanilmasinda kisiye mutlak bir hak saglamaz. (2)(Ek: 19/10/2017-7039/28 md.) Bu Kanun uyarinca sonradan Türk vatandasliginin kazanilmasinda uygulanacak temel ilke ve esaslar ilgili kamu kurum ve kuruluslarinin görüsleri alinmak suretiyle Bakanlikça belirlenir." 17. 5901 sayili Kanun'un "Basvuru için aranan sartlar" kenar baslikli 11. maddesinin ilgili kismi söyledir: "(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen yabancilarda; ... d) Iyi ahlak sahibi olmak, ... sartlari aranir. ..." 18. 6/4/2010 tarihli ve 27544 sayili Resmî Gazete'de yayimlanarak yürürlüge giren Türk Vatandasligi Kanununun Uygulanmasina Iliskin Yönetmelik'in (Yönetmelik) "Türk vatandasliginin genel olarak kazanilmasi" kenar baslikli 15. maddesinin ilgili kismi söyledir: "(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen yabanci, asagidaki sartlari tasimasi halinde Bakanlik karari ile Türk vatandasligini kazanabilir: ... d) Toplum içinde birlikte yasamanin gerektirdigi sorumluluk duygusu ile davranarak iyi ahlak sahibi oldugunu göstermek, davranislari ile çevresine güven vermek, toplumca hos karsilanmayan ve toplum degerlerine aykiri kötü aliskanligi bulunmamak. ..." V. INCELEME VE GEREKÇE 19. Anayasa Mahkemesinin 3/3/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 20. Basvurucu; uzun yillardir Türkiye'de yasadigini, kendisine çalisma izni ve ikamet tezkeresi verildigini, iyi ahlak sahibi olmadigi düsünülse idi ikamet tezkeresi alamamasi gerektigini belirtmistir. Ahlak kavraminin hukukun referansi olmamasi ve somut olayda degerlendirme kriterleri arasinda bulunmamasi gerektigini vurgulayan basvurucu, evlilik disi birliktelik yasadigi gerekçesiyle vatandaslik talebinin reddedilmesinin özel hayata saygi hakkini ve ayrimcilik yasagini ihlal ettigini ileri sürmüstür. Ayrica basvurucu, kimlik bilgilerinin kamuya açik belgelerde gizli tutulmasini talep etmistir. 21. Bakanlik görüsünde; basvurucunun vatandaslik basvurusunda bulunurken kendisi hakkinda inceleme yapilacagini bildigi, bu inceleme nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsaminda basvurucunun tam olarak ne gibi agir ve geri dönülemez bir zarara ugradigina iliskin somut bir açiklama yapilmadigi belirtilmistir. 22. Basvurucu, Bakanlik görüsüne cevap dilekçesinde daha önceki beyanlarini tekrarlamakla birlikte iyi ahlak sahibi olmadigini gösterir nitelikte somut delil ve belgenin olmadigini ileri sürmüstür. B. Degerlendirme 23. Anayasa’nin iddianin degerlendirilmesine dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin ilgili kismi söyledir: "Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz." 24. Özel hayat kavrami eksiksiz bir tanimi bulunmayan genis bir kavramdir. Bu kapsamda korunan hukuki deger esasen kisisel bagimsizliktir. Özel hayata saygi hakkinin kapsaminin belirlenmesinde bireyin kisiligini gelistirmesi ve gerçeklestirmesi kavramlari temel alinmaktadir. Anilan hak, herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yasama hakkina sahip olduguna isaret etmekle birlikte kisiligin serbestçe gelistirilmesiyle uyumlu birçok hukuki menfaati de içermektedir (Serap Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, §§ 31-36; Bülent Polat, B. No: 2013/7666, 10/12/2015, §§ 61, 62; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 50, 51; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 30-32). 25. Özel hayata saygi hakki kapsaminda korunan hukuksal çikarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkidir. Özellikle mahremiyet alaninda cereyan eden cinsel içerikli eylem ve davranislarin özel hayata saygi hakki kapsaminda oldugunda kusku yoktur. Bu yönüyle özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini gelistirebilecekleri ve diger kisilerle en mahrem iliskilere girebilecekleri özel bir alana isaret etmektedir (Serap Tortuk, §§ 31-36; Ata Türkeri, §§ 31, 32). 26. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun özel hayatina iliskin bazi bilgilere dayanilarak Türk vatandasligi kazanmak amaciyla yaptigi basvurunun reddedildigi yönündeki sikâyetinin Anayasa’nin 20. maddesi ile güvence altina alinan özel hayata saygi hakki kapsaminda incelenmesi uygun görülmüstür. 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 27. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Müdahalenin Varligi 28. Basvurucunun Türk vatandasligi kazanmak amaciyla yaptigi basvurunun Türk vatandasi T.K. ile evlilik disi birliktelik yasadigindan bahisle iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigi gerekçesiyle reddedilmesinin Anayasa’nin 20. maddesi ile güvence altina alinan özel hayata saygi hakkina müdahale teskil ettigi sonucuna varilmistir. b. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi 29. Anayasa’nin 13. maddesi söyledir: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz." 30. Yukarida belirlenen müdahale, Anayasa’nin 13. maddesinde belirtilen kosullara uygun olmadigi takdirde Anayasa’nin 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sinirlamanin Anayasa’nin 13. maddesinde öngörülen ve somut basvuruya uygun düsen, kanun tarafindan öngörülme, mesru amaç tasima, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olmama kriterlerine uygun olup olmadiginin belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkin, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Sennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82). i. Kanunilik 31. Basvurucu hakkinda tesis edilen vatandaslik talebinin reddine dair idari islemin 5901 sayili Kanun temelinde yürütüldügü görülmüstür. Bu durumda basvuru konusu idari islemin ve yargisal kararlarin yeterli bir hukuki temele sahip oldugu, özel hayata saygi hakkina yapilan müdahalenin kanuni bir dayanaginin mevcut oldugu anlasilmistir. ii. Mesru Amaç 32. Bu baglamda basvurucunun talebinin 5901 sayili Kanun'da yer alan "iyi ahlak sahibi olma" sartini saglamadigindan bahisle reddedildigi dikkate alindiginda özel hayata saygi hakkina yapilan müdahalenin kamu düzeninin korunmasi mesru amacina dayandigi anlasilmistir. iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük (1) Genel Ilkeler 33. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamasi ve orantili olmasi gerekir. Açiktir ki bu baslik altindaki degerlendirme, sinirlamanin amaci ile bu amaci gerçeklestirmek üzere basvurulan araç arasindaki iliski üzerinde temellenen ölçülülük ilkesinden bagimsiz yapilamaz. Çünkü Anayasa’nin 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykiri olmama ve ölçülülük ilkesine aykiri olmama biçiminde iki ayri kritere yer verilmis olmakla birlikte bu iki kriter bir bütünün parçalari olup aralarinda siki bir iliski vardir (Ferhat Üstündag, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45). 34. Müdahaleyi olusturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsiladiginin kabul edilebilmesi için amaca ulasmaya elverisli olmasi, basvurulabilecek en son çare ve alinabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Amaca ulasmaya yardimci olmayan veya ulasilmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde agir olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsiladigi söylenemeyecektir (Ferhat Üstündag, § 46). 35. Orantililik ise sinirlamayla ulasilmak istenen amaç ile basvurulan sinirlama tedbiri arasinda dengesizlik bulunmamasina isaret etmektedir. Diger bir ifadeyle orantililik, bireyin hakki ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amaci baskalarinin haklarini korumak ise diger bireylerin hak ve menfaatleri arasinda adil bir dengenin kurulmasina isaret etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkin sahibine terazinin diger kefesinde bulunan kamu menfaati veya diger bireylerin menfaatine nazaran açikça orantisiz bir külfet yüklendiginin tespiti hâlinde orantililik ilkesi yönünden bir sorunun varligindan söz edilebilir (Ferhat Üstündag, § 46). 36. Bu baglamda özel hayata saygi hakkina yapilan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamiyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamakla birlikte orantili degilse veya müdahaleye yönelik kamu makamlari tarafindan ortaya konulan gerekçeler ilgili ve yeterli degilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak degerlendirilemez. (2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 37. 5901 sayili Kanun'da yabancilarin belli sartlari tasimasi hâlinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilecegi belirtilmis, anilan sartlar arasinda iyi ahlak sahibi olma sayilmistir. Kanun'un gerekçesinde bu sartin aranmasinin Türk vatandasi olmak isteyen basvurucunun Türk örf ve âdetleri ile toplumsal yasamina aykiri bir davranis içinde bulunmamasinin ifade edildigi belirtilmistir. Nitekim ilgili Yönetmelik'te de vatandasliga alinma hususunda "toplum içinde birlikte yasamanin gerektirdigi sorumluluk duygusu ile davranarak iyi ahlak sahibi oldugunu göstermek, davranislari ile çevresine güven vermek, toplumca hos karsilanmayan ve toplum degerlerine aykiri kötü aliskanligi bulunmamak" sarti vurgulanmistir. 38. Somut olayda mülk edinme suretiyle ikamet tezkeresi alan basvurucunun vatandasliga geçme talebi üzerine basvurucu hakkinda tahkikat formu düzenlenmistir. Söz konusu tahkikat formunda basvurucunun, evli olan Türk vatandasi T.K. ile yaklasik 13 yildir birlikteliginin oldugu, geçiminin T.K. tarafindan saglandigi, ikametgâhi için geçerli olan hayat sigortasi poliçesinin T.K. tarafindan ödendigi belirtilerek yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir. Netice itibariyla basvurucunun Türk vatandasligina alinma talebi, 5901 sayili Kanun'da yer alan "iyi ahlak sahibi olma" sartini saglamadigi gerekçesiyle reddedilmistir. 39. Öncelikle belirtmek gerekir ki somut olayda basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi sonucunda ikamet tezkeresinin iptal edilmesi veya sinir disi edilmesi söz konusu degildir. Bununla birlikte bireysel basvuruya konu edilen karar nedeniyle basvurucunun T.K. ile yasadigi iliskinin ve mevcut sosyal yasantisinin etkilenmedigi görülmüstür. Basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesinin Türkiye'deki mevcut sosyal yasantisina yönelik herhangi bir etkisinin olmadigi, mülk edinme suretiyle kendisine verilmis olan ikamet tezkeresiyle Türkiye'de yasamaya devam ettigi anlasilmistir. Bu baglamda basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi seklindeki idari islemin sonucu itibariyla özel hayata saygi hakkina müdahale olusturmadigi görülmekte ise de islemin sebebi bakimindan ortaya çikan, kanuni bir dayanagi olan ve mesru amaci bulunan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadiginin incelenmesi gerekmektedir. 40. Öte yandan basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesinin sebebi kapsaminda ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadigi incelenirken ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulup konulmadigi önem arz etmektedir. 41. Vatandasliga kabul için mevzuatta aranan iyi ahlak sahibi olma sartinin soyut bir içerige sahip oldugu, bu nedenle bu sartin saglanip saglanmadiginin basvurucuya özgü somut verilerle ortaya konulmasi gerektigi söylenebilir. Bundan hareketle karar mercilerinin -toplumsal yapida zaman içinde meydana gelen degisimin ve gelismelerin bir sonucu olan yasam biçimlerindeki çesitliligi de gözetmek suretiyle- somut olayin özelliklerine göre vatandasliga kabul hâlinde kamu düzeni baglaminda olusacak sakincalari yeterli ve ilgili gerekçe ile açiklamalari beklenir (benzer yöndeki degerlendirme için bkz. Z.A., B. No: 2015/6302, 19/9/2019, § 58). 42. Islemin iptali istemiyle açilan davada Idare Mahkemesi, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer vermis ve basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin oldugu hususunun sabit oldugunu vurgulamistir. Idare Mahkemesince basvurucunun yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici, Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri niteligi olmasi ve bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunun saglanmadigi sonucuna ulasilarak davanin reddine karar verilmistir. Bölge Idare Mahkemesi de söz konusu kararin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunu reddetmistir. 43. Derece mahkemesi tarafindan basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini tasimadigina yönelik gerekçe, basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin olmasi hususuna özgülenmistir. Bununla birlikte basvurucunun uzun süredir Türkiye'de yasal olarak kaldigi, bu süreçte kamu düzenini bozacak faaliyetlerinin olup olmadigi hususlarinin birlikte degerlendirilerek vatandasliga kabul için gerekli olan sartlarin olusup olusmadiginin tartisilmasi, kamu menfaatiyle kisinin menfaati arasinda adil bir denge kurulmasi açisindan elzemdir. Bu hususlarda herhangi bir degerlendirmeye tabi tutulmadigi, basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini saglayip saglamadigina iliskin olarak derece mahkemesince bu dogrultuda bir arastirma yapilmadigi görülmüstür. 44. Buna göre somut olayda basvurucunun evlilik disi birlikteliginden hareketle 5901 sayili Kanun'da yer alan iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigina yönelik gerekçeden hareketle vatandaslik talebinin reddedilmesiyle ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin ilgili ve yeterli bir gerekçe içermedigi ve bu baglamda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadigi sonucuna ulasilmistir. 45. Açiklanan gerekçelerle basvurucunun Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. C. Giderim Yönünden 46. Basvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargilama yapilmasina hükmedilmesini talep etmistir. 47. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir. 48. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is, yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Kamuya açik belgelerde basvurucunun kimliginin gizli tutulmasi talebinin KABULÜNE, B. Özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, C. Anayasa’nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin IHLAL EDILDIGINE, D. Kararin bir örneginin özel hayata saygi hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Ankara 9. Idare Mahkemesine (E.2017/3159, K.2018/716) GÖNDERILMESINE, E. 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.794,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, F. Ödemenin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, G. Kararin bir örneginin bilgi için Ankara Bölge Idare Mahkemesi 10. Idari Dava Dairesi (E.2018/1078, K.2018/772) ile Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 3/3/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Olaylar
Yabanci uyruklu basvurucu, Türk vatandasligi kazanmak amaciyla Içisleri Bakanligina (Idare) basvurmustur. Akabinde tapusu baska bir sahsa ait olan dairenin devrini almasi nedeniyle kendisine mülk edinme amaçli ikamet tezkeresi verilmistir. Basvurucunun vatandasliga geçme talebi üzerine hakkinda Il Emniyet Müdürlügünce düzenlenen Tahkikat Formu’nda yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir. Bunun üzerine basvurucunun Türk vatandasligina alinma talebi, 5901 sayili Türk Vatandasligi Kanunu'nda yer alan iyi ahlak sahibi olmak sartini saglamadigi gerekçesiyle Idare tarafindan reddedilmistir. Basvurucunun söz konusu islemin iptali istemiyle açtigi dava Idare Mahkemesince, istinaf basvurusu da Bölge Idare Mahkemesince reddedilmistir.
Iddialar
Basvurucu, iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigi gerekçesiyle vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
Mahkemenin Degerlendirmesi
5901 sayili Kanun'da yabancilarin belli sartlari tasimasi hâlinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilecegi belirtilmis, anilan sartlar arasinda iyi ahlak sahibi olma sayilmistir. Kanun'un gerekçesinde bu sartin aranmasinin Türk vatandasi olmak isteyen basvurucunun Türk örf ve âdetleri ile toplumsal yasamina aykiri bir davranis içinde bulunmamasinin ifade edildigi belirtilmistir.
Vatandasliga kabul için mevzuatta aranan iyi ahlak sahibi olma sartinin soyut bir içerige sahip oldugu, bu nedenle bu sartin saglanip saglanmadiginin basvurucuya özgü somut verilerle ortaya konulmasi gerektigi söylenebilir. Bundan hareketle karar mercilerinin -toplumsal yapida zaman içinde meydana gelen degisimin ve gelismelerin bir sonucu olan yasam biçimlerindeki çesitliligi de gözetmek suretiyle- somut olayin özelliklerine göre vatandasliga kabul hâlinde kamu düzeni baglaminda olusacak sakincalari yeterli ve ilgili gerekçe ile açiklamalari beklenir.
Islemin iptali istemiyle açilan davada Idare Mahkemesi, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer vermis ve basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin oldugu hususunun sabit oldugunu vurgulamistir. Idare Mahkemesince basvurucunun yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici, Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri niteligi olmasi ve bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunun saglanmadigi sonucuna ulasilarak davanin reddine karar verilmistir. Bölge Idare Mahkemesi de söz konusu kararin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunu reddetmistir.
Derece mahkemesi tarafindan basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini tasimadigina yönelik gerekçe, basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin olmasi hususuna özgülenmistir. Bununla birlikte basvurucunun uzun süredir Türkiye'de yasal olarak kaldigi, bu süreçte kamu düzenini bozacak faaliyetlerinin olup olmadigi hususlarinin birlikte degerlendirilerek vatandasliga kabul için gerekli olan sartlarin olusup olusmadiginin tartisilmasi, kamu menfaatiyle kisinin menfaati arasinda adil bir denge kurulmasi açisindan elzemdir. Bu hususlarda herhangi bir degerlendirmeye tabi tutulmadigi, basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini saglayip saglamadigina iliskin olarak derece mahkemesince bu dogrultuda bir arastirma yapilmadigi görülmüstür.
Buna göre somut olayda basvurucunun evlilik disi birlikteliginden hareketle 5901 sayili Kanun'da yer alan iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigina yönelik gerekçeden hareketle vatandaslik talebinin reddedilmesiyle ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin ilgili ve yeterli bir gerekçe içermedigi ve bu baglamda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadigi sonucuna ulasilmistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.
---
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
BIRINCI BÖLÜM
KARAR
A.S. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2018/31431)
Karar Tarihi: 3/3/2022
R.G. Tarih ve Sayi: 17/6/2022-31869
GIZLILIK TALEBI KABUL
Baskan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Sevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTES
Raportör
Kemal ÖZEREN
Basvurucu
A.S.
Vekili
Av. Nihat ERCIYAS
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, iyi ahlak sahibi olma sartinin saglanmadigi gerekçesiyle vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 30/10/2018 tarihinde yapilmistir.
3. Komisyon, basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir.
4. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir.
5. Basvurucu, Bakanligin görüsüne karsi beyanda bulunmustur.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle olaylar özetle söyledir:
7. Rusya Federasyonu uyruklu basvurucu, Türk vatandasligi kazanmak amaciyla 3/2/2016 tarihinde Içisleri Bakanligina (Idare) basvurmustur.
8. Basvurucu hakkinda Ankara Il Emniyet Müdürlügü tarafindan 26/1/2017 tarihli Vatandaslik Tahkikat Formu düzenlenmistir. Anilan Tahkikat Formu'nda tapusu T.K. isimli sahsa ait olan dairenin basvurucuya devri ile basvurucuya mülk edinme amaçli ikamet tezkeresi verildigi belirtilmistir. Bununla birlikte basvurucunun evli olan Türk vatandasi T.K. ile yaklasik 13 yildir birlikteliginin oldugu, geçiminin T.K. tarafindan saglandigi, ikametgâhi için geçerli olan hayat sigortasi poliçesinin T.K. tarafindan ödendigi belirtilerek basvurucunun yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir.
9. Ankara Il Emniyet Müdürlügünde düzenlenen 26/1/2017 tarihli Bilgi Alma Tutanagi'nda basvurucu; Türkiye'de kalmak amaciyla U.O. ile formalite evlilik yaptigini, T.K. ile 13 yildir birlikteliginin oldugunu ve T.K.nin evli oldugunu bildigini belirtmistir. T.K.nin kendisine ev aldigini ve geçiminin T.K. tarafindan saglandigini vurgulayan basvurucu, mülk edinmeden kaynakli ikamet izninin bulundugunu ifade etmistir.
10. Idare tarafindan 15/9/2017 tarihinde basvurucunun iyi ahlak sahibi olmadigi gerekçesiyle 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayili Türk Vatandasligi Kanunu'nun 10. maddesine dayanilarak basvurunun reddine karar verilmistir.
11. Basvurucu, islemin iptali istemiyle 25/10/2017 tarihinde dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; Türkiye'de ikamet ettigi süre boyunca iyi ahlak sahibi olmadigini gösteren somut bilgi veya belge bulunmadigini, vatandaslik basvurusunun gerekçesiz bir sekilde reddedildigini ileri sürmüstür.
12. Ankara 9. Idare Mahkemesi (Idare Mahkemesi) tarafindan 12/4/2018 tarihinde davanin reddine karar verilmistir. Kararda, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer verildikten sonra basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin bulundugu ve geçiminin bu sahis tarafindan saglandigi hususunun sabit oldugu belirtilmistir. Yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici ve Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri olmasi, bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle basvurucunun Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunu saglamadigi sonucuna ulasilmistir.
13. Basvurucu bu karara karsi istinaf basvurusunda bulunmustur. Istinaf dilekçesinde basvurucu, vatandasliga kabul için aranan kanuni sartlar arasinda basvuru sahibinin tutum ve davranislarinin Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri olmamasi gibi bir sart bulunmadigini belirtmistir. Anilan nedenlerle vatandaslik talebinin reddedilmesi suretiyle özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigini vurgulayan basvurucu, Idare Mahkemesi kararinin kaldirilmasini talep etmistir.
14. Ankara Bölge Idare Mahkemesi 10. Idari Dava Dairesi (Bölge Idare Mahkemesi) 7/9/2018 tarihinde usule ve hukuka uygun olan Idare Mahkemesi kararinin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunun reddine karar vermistir.
15. Nihai karar, basvurucuya 28/9/2018 tarihinde teblig edilmistir.
IV. ILGILI HUKUK
16. 5901 sayili Kanun'un "Yetkili makam karari ile Türk vatandasliginin kazanilmasi" kenar baslikli 10. maddesi söyledir:
"(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen bir yabanci, bu Kanunda belirtilen sartlari tasimasi halinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilir. Ancak, aranan sartlari tasimak vatandasligin kazanilmasinda kisiye mutlak bir hak saglamaz.
(2)(Ek: 19/10/2017-7039/28 md.) Bu Kanun uyarinca sonradan Türk vatandasliginin kazanilmasinda uygulanacak temel ilke ve esaslar ilgili kamu kurum ve kuruluslarinin görüsleri alinmak suretiyle Bakanlikça belirlenir."
17. 5901 sayili Kanun'un "Basvuru için aranan sartlar" kenar baslikli 11. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen yabancilarda;
...
d) Iyi ahlak sahibi olmak,
sartlari aranir. ..."
18. 6/4/2010 tarihli ve 27544 sayili Resmî Gazete'de yayimlanarak yürürlüge giren Türk Vatandasligi Kanununun Uygulanmasina Iliskin Yönetmelik'in (Yönetmelik) "Türk vatandasliginin genel olarak kazanilmasi" kenar baslikli 15. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"(1) Türk vatandasligini kazanmak isteyen yabanci, asagidaki sartlari tasimasi halinde Bakanlik karari ile Türk vatandasligini kazanabilir:
d) Toplum içinde birlikte yasamanin gerektirdigi sorumluluk duygusu ile davranarak iyi ahlak sahibi oldugunu göstermek, davranislari ile çevresine güven vermek, toplumca hos karsilanmayan ve toplum degerlerine aykiri kötü aliskanligi bulunmamak.
..."
V. INCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 3/3/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü
20. Basvurucu; uzun yillardir Türkiye'de yasadigini, kendisine çalisma izni ve ikamet tezkeresi verildigini, iyi ahlak sahibi olmadigi düsünülse idi ikamet tezkeresi alamamasi gerektigini belirtmistir. Ahlak kavraminin hukukun referansi olmamasi ve somut olayda degerlendirme kriterleri arasinda bulunmamasi gerektigini vurgulayan basvurucu, evlilik disi birliktelik yasadigi gerekçesiyle vatandaslik talebinin reddedilmesinin özel hayata saygi hakkini ve ayrimcilik yasagini ihlal ettigini ileri sürmüstür. Ayrica basvurucu, kimlik bilgilerinin kamuya açik belgelerde gizli tutulmasini talep etmistir.
21. Bakanlik görüsünde; basvurucunun vatandaslik basvurusunda bulunurken kendisi hakkinda inceleme yapilacagini bildigi, bu inceleme nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsaminda basvurucunun tam olarak ne gibi agir ve geri dönülemez bir zarara ugradigina iliskin somut bir açiklama yapilmadigi belirtilmistir.
22. Basvurucu, Bakanlik görüsüne cevap dilekçesinde daha önceki beyanlarini tekrarlamakla birlikte iyi ahlak sahibi olmadigini gösterir nitelikte somut delil ve belgenin olmadigini ileri sürmüstür.
B. Degerlendirme
23. Anayasa’nin iddianin degerlendirilmesine dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz."
24. Özel hayat kavrami eksiksiz bir tanimi bulunmayan genis bir kavramdir. Bu kapsamda korunan hukuki deger esasen kisisel bagimsizliktir. Özel hayata saygi hakkinin kapsaminin belirlenmesinde bireyin kisiligini gelistirmesi ve gerçeklestirmesi kavramlari temel alinmaktadir. Anilan hak, herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yasama hakkina sahip olduguna isaret etmekle birlikte kisiligin serbestçe gelistirilmesiyle uyumlu birçok hukuki menfaati de içermektedir (Serap Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, §§ 31-36; Bülent Polat, B. No: 2013/7666, 10/12/2015, §§ 61, 62; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 50, 51; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 30-32).
25. Özel hayata saygi hakki kapsaminda korunan hukuksal çikarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkidir. Özellikle mahremiyet alaninda cereyan eden cinsel içerikli eylem ve davranislarin özel hayata saygi hakki kapsaminda oldugunda kusku yoktur. Bu yönüyle özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini gelistirebilecekleri ve diger kisilerle en mahrem iliskilere girebilecekleri özel bir alana isaret etmektedir (Serap Tortuk, §§ 31-36; Ata Türkeri, §§ 31, 32).
26. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun özel hayatina iliskin bazi bilgilere dayanilarak Türk vatandasligi kazanmak amaciyla yaptigi basvurunun reddedildigi yönündeki sikâyetinin Anayasa’nin 20. maddesi ile güvence altina alinan özel hayata saygi hakki kapsaminda incelenmesi uygun görülmüstür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varligi
28. Basvurucunun Türk vatandasligi kazanmak amaciyla yaptigi basvurunun Türk vatandasi T.K. ile evlilik disi birliktelik yasadigindan bahisle iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigi gerekçesiyle reddedilmesinin Anayasa’nin 20. maddesi ile güvence altina alinan özel hayata saygi hakkina müdahale teskil ettigi sonucuna varilmistir.
b. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi
29. Anayasa’nin 13. maddesi söyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz."
30. Yukarida belirlenen müdahale, Anayasa’nin 13. maddesinde belirtilen kosullara uygun olmadigi takdirde Anayasa’nin 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sinirlamanin Anayasa’nin 13. maddesinde öngörülen ve somut basvuruya uygun düsen, kanun tarafindan öngörülme, mesru amaç tasima, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olmama kriterlerine uygun olup olmadiginin belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkin, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Sennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82).
i. Kanunilik
31. Basvurucu hakkinda tesis edilen vatandaslik talebinin reddine dair idari islemin 5901 sayili Kanun temelinde yürütüldügü görülmüstür. Bu durumda basvuru konusu idari islemin ve yargisal kararlarin yeterli bir hukuki temele sahip oldugu, özel hayata saygi hakkina yapilan müdahalenin kanuni bir dayanaginin mevcut oldugu anlasilmistir.
ii. Mesru Amaç
32. Bu baglamda basvurucunun talebinin 5901 sayili Kanun'da yer alan "iyi ahlak sahibi olma" sartini saglamadigindan bahisle reddedildigi dikkate alindiginda özel hayata saygi hakkina yapilan müdahalenin kamu düzeninin korunmasi mesru amacina dayandigi anlasilmistir.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel Ilkeler
33. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamasi ve orantili olmasi gerekir. Açiktir ki bu baslik altindaki degerlendirme, sinirlamanin amaci ile bu amaci gerçeklestirmek üzere basvurulan araç arasindaki iliski üzerinde temellenen ölçülülük ilkesinden bagimsiz yapilamaz. Çünkü Anayasa’nin 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykiri olmama ve ölçülülük ilkesine aykiri olmama biçiminde iki ayri kritere yer verilmis olmakla birlikte bu iki kriter bir bütünün parçalari olup aralarinda siki bir iliski vardir (Ferhat Üstündag, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).
34. Müdahaleyi olusturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsiladiginin kabul edilebilmesi için amaca ulasmaya elverisli olmasi, basvurulabilecek en son çare ve alinabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Amaca ulasmaya yardimci olmayan veya ulasilmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde agir olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsiladigi söylenemeyecektir (Ferhat Üstündag, § 46).
35. Orantililik ise sinirlamayla ulasilmak istenen amaç ile basvurulan sinirlama tedbiri arasinda dengesizlik bulunmamasina isaret etmektedir. Diger bir ifadeyle orantililik, bireyin hakki ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amaci baskalarinin haklarini korumak ise diger bireylerin hak ve menfaatleri arasinda adil bir dengenin kurulmasina isaret etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkin sahibine terazinin diger kefesinde bulunan kamu menfaati veya diger bireylerin menfaatine nazaran açikça orantisiz bir külfet yüklendiginin tespiti hâlinde orantililik ilkesi yönünden bir sorunun varligindan söz edilebilir (Ferhat Üstündag, § 46).
36. Bu baglamda özel hayata saygi hakkina yapilan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamiyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyaci karsilamakla birlikte orantili degilse veya müdahaleye yönelik kamu makamlari tarafindan ortaya konulan gerekçeler ilgili ve yeterli degilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak degerlendirilemez.
(2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
37. 5901 sayili Kanun'da yabancilarin belli sartlari tasimasi hâlinde yetkili makam karari ile Türk vatandasligini kazanabilecegi belirtilmis, anilan sartlar arasinda iyi ahlak sahibi olma sayilmistir. Kanun'un gerekçesinde bu sartin aranmasinin Türk vatandasi olmak isteyen basvurucunun Türk örf ve âdetleri ile toplumsal yasamina aykiri bir davranis içinde bulunmamasinin ifade edildigi belirtilmistir. Nitekim ilgili Yönetmelik'te de vatandasliga alinma hususunda "toplum içinde birlikte yasamanin gerektirdigi sorumluluk duygusu ile davranarak iyi ahlak sahibi oldugunu göstermek, davranislari ile çevresine güven vermek, toplumca hos karsilanmayan ve toplum degerlerine aykiri kötü aliskanligi bulunmamak" sarti vurgulanmistir.
38. Somut olayda mülk edinme suretiyle ikamet tezkeresi alan basvurucunun vatandasliga geçme talebi üzerine basvurucu hakkinda tahkikat formu düzenlenmistir. Söz konusu tahkikat formunda basvurucunun, evli olan Türk vatandasi T.K. ile yaklasik 13 yildir birlikteliginin oldugu, geçiminin T.K. tarafindan saglandigi, ikametgâhi için geçerli olan hayat sigortasi poliçesinin T.K. tarafindan ödendigi belirtilerek yasantisinin Türk örf ve âdetlerine uygun olmadigi vurgulanmistir. Netice itibariyla basvurucunun Türk vatandasligina alinma talebi, 5901 sayili Kanun'da yer alan "iyi ahlak sahibi olma" sartini saglamadigi gerekçesiyle reddedilmistir.
39. Öncelikle belirtmek gerekir ki somut olayda basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi sonucunda ikamet tezkeresinin iptal edilmesi veya sinir disi edilmesi söz konusu degildir. Bununla birlikte bireysel basvuruya konu edilen karar nedeniyle basvurucunun T.K. ile yasadigi iliskinin ve mevcut sosyal yasantisinin etkilenmedigi görülmüstür. Basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesinin Türkiye'deki mevcut sosyal yasantisina yönelik herhangi bir etkisinin olmadigi, mülk edinme suretiyle kendisine verilmis olan ikamet tezkeresiyle Türkiye'de yasamaya devam ettigi anlasilmistir. Bu baglamda basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesi seklindeki idari islemin sonucu itibariyla özel hayata saygi hakkina müdahale olusturmadigi görülmekte ise de islemin sebebi bakimindan ortaya çikan, kanuni bir dayanagi olan ve mesru amaci bulunan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadiginin incelenmesi gerekmektedir.
40. Öte yandan basvurucunun vatandasliga alinma talebinin reddedilmesinin sebebi kapsaminda ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadigi incelenirken ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulup konulmadigi önem arz etmektedir.
41. Vatandasliga kabul için mevzuatta aranan iyi ahlak sahibi olma sartinin soyut bir içerige sahip oldugu, bu nedenle bu sartin saglanip saglanmadiginin basvurucuya özgü somut verilerle ortaya konulmasi gerektigi söylenebilir. Bundan hareketle karar mercilerinin -toplumsal yapida zaman içinde meydana gelen degisimin ve gelismelerin bir sonucu olan yasam biçimlerindeki çesitliligi de gözetmek suretiyle- somut olayin özelliklerine göre vatandasliga kabul hâlinde kamu düzeni baglaminda olusacak sakincalari yeterli ve ilgili gerekçe ile açiklamalari beklenir (benzer yöndeki degerlendirme için bkz. Z.A., B. No: 2015/6302, 19/9/2019, § 58).
42. Islemin iptali istemiyle açilan davada Idare Mahkemesi, basvurucu hakkinda yürütülen tahkikatin sonucuna iliskin tespitlere yer vermis ve basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin oldugu hususunun sabit oldugunu vurgulamistir. Idare Mahkemesince basvurucunun yasadigi evlilik disi birlikteligin anayasal koruma altinda olan aile kurumunu zedeleyici, Türk toplumunun millî ve manevi degerlerine aykiri niteligi olmasi ve bu durumun toplumca hos karsilanmasina imkân bulunmamasi nedeniyle Türk vatandasligini kazanma sartlarindan iyi ahlak sahibi olma kosulunun saglanmadigi sonucuna ulasilarak davanin reddine karar verilmistir. Bölge Idare Mahkemesi de söz konusu kararin kaldirilmasini gerektiren bir neden bulunmadigi gerekçesiyle istinaf basvurusunu reddetmistir.
43. Derece mahkemesi tarafindan basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini tasimadigina yönelik gerekçe, basvurucunun Türk vatandasi olan evli bir sahisla 13 yildir birlikteliginin olmasi hususuna özgülenmistir. Bununla birlikte basvurucunun uzun süredir Türkiye'de yasal olarak kaldigi, bu süreçte kamu düzenini bozacak faaliyetlerinin olup olmadigi hususlarinin birlikte degerlendirilerek vatandasliga kabul için gerekli olan sartlarin olusup olusmadiginin tartisilmasi, kamu menfaatiyle kisinin menfaati arasinda adil bir denge kurulmasi açisindan elzemdir. Bu hususlarda herhangi bir degerlendirmeye tabi tutulmadigi, basvurucunun iyi ahlak sahibi olma sartini saglayip saglamadigina iliskin olarak derece mahkemesince bu dogrultuda bir arastirma yapilmadigi görülmüstür.
44. Buna göre somut olayda basvurucunun evlilik disi birlikteliginden hareketle 5901 sayili Kanun'da yer alan iyi ahlak sahibi olma sartini saglamadigina yönelik gerekçeden hareketle vatandaslik talebinin reddedilmesiyle ortaya çikan özel hayata saygi hakkina yönelik müdahalenin ilgili ve yeterli bir gerekçe içermedigi ve bu baglamda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadigi sonucuna ulasilmistir.
45. Açiklanan gerekçelerle basvurucunun Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
C. Giderim Yönünden
46. Basvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargilama yapilmasina hükmedilmesini talep etmistir.
47. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir.
48. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is, yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açik belgelerde basvurucunun kimliginin gizli tutulmasi talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
C. Anayasa’nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakkinin IHLAL EDILDIGINE,
D. Kararin bir örneginin özel hayata saygi hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Ankara 9. Idare Mahkemesine (E.2017/3159, K.2018/716) GÖNDERILMESINE,
E. 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.794,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
F. Ödemenin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
G. Kararin bir örneginin bilgi için Ankara Bölge Idare Mahkemesi 10. Idari Dava Dairesi (E.2018/1078, K.2018/772) ile Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 3/3/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.