vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffeb2801000000a002000001000100OLAY Tasitan sirket yurt disina demir ihraç etmektedir. Bu kapsamda tasitan, Ingiltere'de bulunan gönderilen sirkete ihraç ettigi demir emtiasini basvurucuya nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalatmistir. Anilan demir emtiasi Izmir'de bulunan Aliaga Limani'ndan tasiyan sirkete ait gemiyle Ingiltere'nin Birkenhead Limani'na dogru yola çikmistir. Birkenhead Limani'nda tahliyesi yapilan gemideki demir emtiasinin bir kisminin paslanma nedeniyle hasar gördügü tespit edilmis ve ayni gün tasiyana ihbar edilmistir. Basvurucu alacagi temlik alan tasitana hasar bedelini ödeyerek haklarina halef olmus ve ödedigi tazminat bedelini tasiyandan tahsil etmek üzere Icra Müdürlügünde takipler baslatmistir. Icra takipleri itiraza ugrayan basvurucu, Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazin iptali davasi açmistir. Bu yargilama sonunda tahkim sartinin geçerli oldugu tespit edilerek görev yönünden davanin reddine karar verilmis ve Yargitay bu karari onamistir. Iddia Basvurucunun ilk sikâyeti, Yargitay Dairesi içtihatlarinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü durumlarda tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelenmesi gerektigi yönünde oldugu hâlde bu içtihatlarin aksi yönünde karar verildigine iliskindir. Basvurucunun bir diger sikâyeti ise ilk durusmada tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi tarihten yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verilmesi nedeniyle alacagin Ingiliz hukukuna göre zamanasimina ugradigina, bu nedenle de zararinin giderilmesi imkâninin elinden alindigina iliskindir. Mahkemenin Degerlendirmesi Anayasa Mahkemesinin delillerin degerlendirilmesi ve hukuk kurallarinin yorumlanmasina yönelik sikâyetler bakimindan görevi bireysel basvurunun ikincil olma niteligi geregi sinirlidir. Derece mahkemeleri önünde hukukun ne sekilde yorumlanacagina ve uygulanacagina dair bir uyusmazlik oldugunda ve bu baglamda basvurucu tarafindan ileri sürülen iddialarin derece mahkemelerince kesin olarak reddedildigi durumlarda açikça keyfî olmadigi veya bariz bir takdir hatasi içermedigi sürece Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin takdirine müdahale etmesi mümkün degildir. Somut olayda derece mahkemelerince varilan sonucun açikça keyfî oldugundan veya bariz bir takdir hatasi içerdiginden söz edilemez. Tasitana ödedigi hasar bedeli yönünden alacaklinin haklarina halef oldugunu ileri süren basvurucu, taraflar arasinda düzenlenen sözlesmeler ve eki belgelerin varligindan haberdar oldugu gibi içerikleri hakkinda da bilgi sahibidir. Bu durumda alacagini tahsil etmek için basvurucunun önünde iki imkân bulunmaktadir. Bunlardan ilki sözlesme ile belirlenen yabanci tahkim sartina uyarak uyusmazligi tahkim yargilamasi önüne tasimak, bir digeri ise sözlesmede tahkim sarti bulunmasina ragmen Türk mahkemelerinin yetkili oldugunu savunarak alacagini Türk mahkemeleri önünde tahsil etmeye çalismaktir. Basvurucu, Türk mahkemeleri önünde alacagini tahsil etme yönünde kullandigi iradesinin bir sonucu olarak tahkim itiraziyla karsilasabilecegini, bu nedenle de derece mahkemelerinin görevsizlik karari verebilecegini öngörebilecek durumdadir. Basvurucu, tahkim yargilamasinin Londra'da yapilacak olmasi nedeniyle Ingiliz hukukunun uygulanacagini ve Ingiliz hukuk kurallarina göre alacagin zamanasimina ugrayacagini ileri sürmektedir. Bu nedenle zamanasimina ugramis bir alacagi tahsil etmek için yabanci tahkim yoluna basvurmasinin anlamsiz hâle geldigini ifade eden basvurucu, yabanci tahkim yoluna basvurmaksizin bireysel basvuruda bulunmustur. Ikincil inceleme yapan Anayasa Mahkemesinin görevi uyusmazliklari ve bu uyusmazliklara uygulanacak hukuk kurallarini tespit etmek, yorumlamak ve uygulamak degildir. Bu görev ve yetki kanunlar tarafindan belirlenen ve anilan hususlarda uzmanlasan derece mahkemelerine aittir. Kaldi ki uyusmazlik konusu alacagin baska bir ülkenin hukuk kurallarina göre zaman asimina ugrayip ugramadiginin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi mümkün olmayacaktir. Ayrica yargilama süresinin uzunlugu yönünden yapilan sikâyetin makul sürede yargilanma hakki kapsaminda bu bireysel basvuru dosyasindan ayrilmasina karar verildigi gibi uzun süre sonra verilen görevsizlik kararinin alacagin tahsilini tek basina imkânsiz hâle getirdigine iliskin bir tespit de yapilamamaktadir. Davanin görev yönünden reddi sonrasi yabanci tahkim yargilamasina basvurabilecek durumda olan basvurucunun bu yöntemi izleyerek zaman asimi nedeniyle talep hakkinin kalmadigini ispat edebilecegi hâlde bu yola basvurmadigi görülmüstür. Dolayisiyla somut olayda etkin ve elverisli hukuki mekanizmalari kurdugu anlasilan kamu makamlarinin ortaya çiktigi ileri sürülen olumsuz sonuçtan sorumlulugu yoktur. Tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde basvurucunun alacaginin tahsil edilemedigine iliskin sikâyeti nedeniyle mülkiyet hakkina yönelik bir ihlalin olmadigi anlasilmistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle kabul edilemez olduguna karar vermistir. TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI IKINCI BÖLÜM KARAR MAPFRE SIGORTA A.S. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2018/5832) Karar Tarihi: 8/6/2021 R.G. Tarih ve Sayi: 7/9/2021 - 31591 IKINCI BÖLÜM KARAR Baskan : Kadir ÖZKAYA Üyeler : Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Ridvan GÜLEÇ Basri BAGCI Raportör : Olcay ÖZCAN Basvurucu : Mapfre Sigorta A.S. Vekili : Av. Savas INANDIOGLU I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, açilan tazminat davasinin sözlesmede yer alan yabanci tahkim sarti gerekçe gösterilerek görevsizlik yönünden reddine karar verilmesi sonucunda alacagin tahsil edilmesi imkâninin ortadan kaldirilmasi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 22/2/2018 tarihinde yapilmistir. 3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonunca basvurunun konu yönünden (makul sürede yargilanma hakkinin ihlal edildigine iliskin sikâyet) ayrilmasina, ayrilan dosyanin 2018/31221 basvuru numarasina kaydedilmesine ve diger iddialar yönünden basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir. III. OLAY VE OLGULAR 6. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir: 7. Basvurucu Mapfre Genel Sigorta A.S., merkezi Istanbul'da bulunan bir sigorta sirketidir. 8. Ö. Demir Çelik San. A.S. (tasitan) yurt disina demir ihraç etmektedir. Bu kapsamda tasitan, Ingiltere'de bulunan A. Steels Trading Ltd. (gönderilen) Sirketine ihraç edecegi 693 bag (1.484.800 ton), muhtelif ebatlarda kösebent demir emtiasini 30/10/2010 tarihinde basvurucuya nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalattirmistir. 9. Anilan demir emtiasi 30/10/2010 tarihinde Izmir'de bulunan Aliaga Limani'ndan B. Chartering GMBH&CO.KG Sirketine (tasiyan) ait E.J. gemisine (gemi) yüklenmis ve Ingiltere'nin Birkenhead Limani'na dogru yola çikmistir. 10. 19/11/2010 tarihinde Birkenhead Limani'nda tahliyesi yapilan gemideki demir emtiasinin 215 baginin paslanma nedeniyle hasar gördügü tespit edilmistir. Yapilan ekspertiz incelemesi sonucunda bu hasarin emtianin tuzlu deniz suyuyla islanmasindan kaynaklandigi belirlenmistir. Gönderilen, ayni tarihte tasiyana hasar ihbarinda bulunmus ve tahliye sirasinda çok sayida çelik demetinin ambara giren deniz suyu nedeniyle agir derecede pasli oldugunu belirterek her türlü hasar ve sonuçlarindan gemi kaptanligini sorumlu tuttuklarini ifade etmistir. 11. Gönderilenin Liverpol'da bulunan deposunda yapilan incelemede hasarli bag sayisi 366 olarak bildirilmis ve ekspertiz raporuna göre toplam zarar bedeli 55.000 Ingiliz sterlini olarak tespit edilmistir. Gönderilen, basvurucuya ilettigi alacagin temlikine iliskin belge ile sigorta tazminatinin tasitana ödenmesini talep etmistir. 12. Basvurucu tarafindan zarar gören emtianin bedeli sigorta poliçesi ve alacagin temliki hükümleri kapsaminda tasitana ödenmistir. 13. Basvurucu, yapilan ödeme oraninda tasitanin haklarina halef oldugu gerekçesiyle borçlu gemi donatanini/isletenini temsilen gemi kaptani A.F.ye izafeten acentesi MTS D. ve Tic. Ltd. Sti. aleyhine Beyoglu Icra Müdürlügünde (Icra Müdürlügü)15.643,32 Ingiliz sterlini, 16.368,66 Ingiliz sterlini, 17.861,25 Ingiliz sterlini ve 5.533,62Ingiliz sterlini bedelli olmak üzere dört ayri dosya ile tasinir rehinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi baslatmistir. Ödeme emirleri 12/7/2011 tarihinde teblig edilmis ve 14/7/2011 tarihinde yapilan itirazlar üzerine takipler durdurulmustur. 14. Basvurucu tarafindan 12/4/2012 tarihinde denizcilik ihtisas mahkemesi sifatiyla görev yapan Istanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi) tasiyan aleyhine itirazin iptali davasi açilmistir. 15. Davali tasiyan tarafindan Almanya'da yerlesik oldugu ve sözlesmede yabanci tahkim (Londra’da) sarti bulundugu gerekçesiyle yapilan yetki ve tahkim itirazlari Ticaret Mahkemesi tarafindan 29/1/2013 tarihli ilk durusmada reddedilmistir. Ticaret Mahkemesi, tahkim itirazinin reddine karar verirken konsimentoda çarter partiye (Deniz ticareti hukukunda çarter sözlesmesi, bir yükün tasinmasi için yapilan navlun sözlesmesinin türünü ifade etmektedir.) atfin sadece navlun bedeli için olduguna vurgu yapmistir. 16. Ticaret Mahkemesi 25/6/2015 tarihinde davanin kabulüne, icra takiplerine yapilan itirazlarin iptaline ve takiplerin devamina, icra inkâr tazminati taleplerinin reddine ve asil alacak bedeli olan 55.000 Ingiliz sterlini ile sinirli olmak kaydiyla 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayili mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 1235. maddesinin yedinci fikrasi ve 1361. maddesi geregi gemi üzerine kanuni rehin hakki tesisine karar vermistir. Mahkeme kararinin gerekçesinde tahkim itirazinin reddine iliskin su gerekçeye yer verilmistir: i. Davanin çarter partiye göre degil konsimentoya dayali olarak açildigi ve dava konusu konsimentoda tasiyanin gösterilmedigi belirtilerek 6762 sayili mülga Kanun'un 1099. maddesine göre konsimentoda tasiyanin adi bulunmadigindan donatanin ayni zamanda tasiyan sayildigi belirtilmistir. ii. Donatan ile gönderilenin alacagini temlik alan yükletene ödemeyi gerçeklestiren sigortaci arasindaki iliskinin çarter partiye göre degil konsimentoya göre tayin edilmesi gerektigi, çarter parti veya fixture recap sartlarinin çarter üstlenen ve çarterer arasinda geçerli olacagi, tahkim sartinin da çarteri üstlenen ile çarterer arasinda geçerli oldugu vurgulanarak gönderilenin çarter partideki tahkim klozuna tabi olmasinin beklenemeyecegine isaret edilmistir. 17. Yapilan temyiz istemini inceleyen Yargitay 11. Hukuk Dairesi (Yargitay Dairesi) 12/1/2017 tarihinde karari bozmustur. Bozma gerekçesi özetle söyledir: i. 6762 sayili mülga Kanun'un 1110. maddesi hükmüne göre tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki iliskide konsimentonun, tasiyan ile tasitan arasindaki hukuki iliskide ise navlun sözlesmesi hükümlerinin baglayici oldugu belirtilmistir. ii. Konsimentoda "çarter parti ile birlikte kullanilacagi" (to be used with charter parties) kaydi ile "Navlun 25/10/2010 tarihli çarter sözlesmesi uyarinca ödenecektir." kaydinin yer aldigi, dosyaya sunulmus olan konsimento formunun arka yüzünde yer alan tasima sartlarinin 1. maddesinde ''Ön yüzde tarihi belirtilmis olan çarter partinin tüm hüküm ve sartlari, hak ve istisnalari, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kilinmistir.'' seklinde belirtildigi ve tasima sözlesmesinin 42. maddesinde tahkim sartinin kararlastirildigi vurgulanarak tahkim sartinin geçerli oldugu ifade edilmistir. iii. Bu nedenlerle davanin tahkim sarti nedeniyle görev yönünden reddi gerektigine isaret edilmistir. 18. Bozmaya uyan Ticaret Mahkemesi 15/5/2017 tarihinde tahkim sarti nedeniyle görevsizlik karari vermistir. 19. Temyiz edilen karar Yargitay Dairesince 4/12/2017 tarihinde onanmistir. 20. Nihai karar 23/1/2018 tarihinde basvurucu vekiline teblig edilmistir. 21. Basvurucu 22/2/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 1. Ilgili Mevzuat 22. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesi söyledir: ''Ilk itirazlar asagidakilerden ibarettir: a) Kesin yetki kuralinin bulunmadigi hâllerde yetki itirazi. b) Uyusmazligin tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektigi itirazi. c) (Mülga:22/7/2020-7251/8 md.)" 23. Sözlesme tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayili mülga Kanun'un 1110. maddesi söyledir: ''Tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki münasebetlerde konismento esas tutulur. Konismento hususiyle tasiyanin mallari 1098 inci maddenin 8 inci bendinde ve 1114 üncü maddede yazili oldugu gibi teslim aldigina dair karine teskil eder. Bu hüküm: 1. Konismentoya 1100 üncü maddenin son fikrasi uyarinca bir serhin yazilmasi halinde; 2. Konismentoya: “Içindeki belli degil” veya ayni manayi ifade eden bir serhin yazilmasi sartiyle kaptana ambalajli olarak veya kapali kablar içinde tevdi edilmis olan mallarin muhtevasi hakkinda; tatbik olunmaz. Tasiyan ile tasitan arasindaki hukuki münasebetler navlun mukavelesinin hükümlerine bagli kalir." 24. 6762 sayili mülga Kanun'un 1235. maddesinin ilgili kismi söyledir: ''Asagidaki alacaklar sahiplerine "gemi alacaklisi hakki" verir: ... 7. Tasiyan ayni zamanda donatan olmasa bile, yük ile 1128 inci maddenin 2 nci fikrasinda yazili bagajin teslim edilmemesinden veya hasara ugramasindan dogan alacaklar ile yolcu veya mal tasima akitlerinin hiç veya geregi gibi yerine getirilmemis olmasindan dogan pesin ödenmis navlunun geri alinmasi dahil diger bütün alacaklar; ..." 25. 6762 sayili mülga Kanun'un 1236. maddesi söyledir: ''Deniz ödüncündeki akdi rehin disinda gemi alacaklilarinin gemi ve teferruati üzerinde kanuni bir rehin haklari vardir. Rehin hakki gemiye zilyed olan her üçüncü sahsa karsi ileri sürülebilir. Devlet, vilayet, belediye ve diger amme hükmi sahislarina ait olup denizde kazanç elde etme maksadina tahsis edilmiyen veya fiilen böyle bir maksat için kullanilmiyan gemiler üzerinde kanuni rehin hakki dogmaz. Su kadar ki; bu hükmi sahislar 1235 inci maddedeki gemi alacaklilarina karsi; gemi ve teferruatinin alacaklara sebep olan yolculuk sonundaki degeri ile ayni yolculukta kazanilan navlun tutari, gemi alacaklilari arasinda kanun siralarina göre paylastirilmis olsaydi alacaklilara düsecek miktar ne idiyse o nispette sahsan mesuldürler. 1252 ve 1253 üncü maddelerle 1255 inci maddenin 2 nci fikrasi ve 1256 nci madde hükmü burada da tatbik olunur. " 26. 6762 sayili mülga Kanun'un 1242. maddesi söyledir: ''Gemi alacaklilari, gemi ve navlun (Deniz serveti) üzerinden haklarini Icra ve Iflas Kanunu hükümlerine göre alirlar. Su kadar ki; 1. Icra ve Iflas Kanununun rehinle temin edilmis alacaklar için ihtiyati haciz istenmiyecegine dair olan hükmiyle rehin paraya çevrilmeden iflas yoliyle takip yapilmasina engel olan hükmü burada tatbik olunmaz. 2. Dava veya takip donatana karsi olabilecegi gibi, gemi baglama limaninda bulunsa bile, kaptana karsi da olabilir. Kaptan aleyhine verilen hüküm veya kesinlesen takip donatana saridir. 3. Mücerret gemi teferruatinin veya gemi siciline kayitli bulunmiyan gemilerin satisi ile navlun alacaginin devri hakkinda Icra ve Iflas Kanununun 112-121 inci maddeleri hükümleri tatbik olunur " 2. Yargitay Kararlari a. Basvurucu Tarafindan Ileri Sürülen Yargitay Kararlari 27. Yargitay 11. Hukuk Dairesinin 14/2/2008 tarihli ve E.2007/11928, K.2008/1587 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: " ... Davaci vekili, müvekkiline ait 2.016.220 M/Ton misir yükünün Köstence'den Bandirma'ya tasinmasini üstlenen davalinin, yükü tam ve saglam olarak tesilm almasina ragmen, gelis limaninda yapilan tespit ile tasima sirasinda hasarlandigini ve ticari degerini tümüyle yitirdiginin anlasilip, yükün tahliyesinin durduruldugunu, müvekkilinin mal bedeli ve kâr kaybi ile birlikte akreditif masrafi, antrepo, liman ve gümrük masraflarindan olusan zararinin toplam 381.252.17 USD oldugunu ileri sürerek, gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi ve toplam zararin dava tarihinden itibaren kamu bankalarinin bir yillik USD mevduatina uyguladiklari en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemistir. Davali vekili, konismentodaki tahkim sarti geregince uyusmazligin Paris Denizcilik Tahkim Odasi nezdinde ve tahkim kurallari çerçevesinde Fransiz Hukukuna göre çözümlenmesi gerektigini, zararin yükün menseinde nemli olarak yüklenmesinden kaynaklandigini ve tasiyanin sorumlulugunun bulunmadigini, davacinin TTK'nun 1066. maddesine uygun olarak hasar ihbarinda bulunmadigini, aksi düsünülecek olsa bile sorumlulugun ton basina 100.000 TL ile sinirli oldugunun, kâr kaybi istenemeyecegini savunarak davanin reddini istemistir. ... 1-Dava dosyasi içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararinin gerekçesinde dayanilan delillerin tartisilip, degerlendirilmesinde usul ve yasaya aykiri bir yön bulunmamasina, isteme konu alacaklar TTK'.nun 1235/7 maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup TTK'nun 1236. maddesinde düzenlenen gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmasina iliskin olmasi nedeniyle Dairemizin 1999/5412- 6635, 2000/8775 esas, 2001/727 karar sayili ilamlarinda da belirtildigi gibi, TTK'nun 1236. maddesinde öngörülen kanuni rehin hakkinin gemiyi takip etmesi nedeniyle Türk Limanina gelmis olan gemi açisindan rehin hakki tesisi davasinda mahkemenin görevli ve yetkili bulunmasina göre davali vekilinin yerinde görülmeyen ve asagidaki bent kapsami disinda kalan deger temyiz itirazlarinin reddi gerekmistir. ...'' 28. Yargitay Dairesinin 10/12/2009 tarihli ve E.2008/7283, K.2009/12746 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: " ... Davaci vekili, müvekkili tarafindan yurt disindan ithal edilen baz yagi emtiasinin 'M/T IEVOLI GOLD' isimli tankere hasarsiz olarak yüklenmis olmasina ragmen anilan emtianin varma limanina geldiginde yüke tuzlu su karismasi nedeniyle yükün kimyasal yapisinin bozularak hurda haline geldigini, zarardan deniz tasiyaninin sorumlu bulundugunu ileri sürerek, fazlaya iliskin talep ve dava haklari sakli kalmak kaydiyla müvekkilinin alicisi oldugu yükte meydana gelen hasar nedeniyle ugradigi 800.000 ABD Dolari zararin faiziyle birlikte davalilardan tahsilini ve söz konusu gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesis edilmesini talep ve dava etmistir. Davali vekili, isbu davaya konu tasimadan dogacak uyusmazliklarin Londra’da tahkim yolu ile çözülmesinin kararlastirilmis oldugunu, konsimentoda da bu konudaki hükme atifta bulunuldugunu savunarak, davanin öncelikle görev ve yetki yönünden reddini istemistir. ... Dava, davali tarafindan deniz yolu ile tasinan yükte meydana gelen hasar nedeniyle ugranilan zararin tazmini ile tasimayi yapan gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi istemlerine iliskindir. Mahkemece, davali tarafin uyusmazligin çözümünde yurt disinda bulunan tahkim kurulunun görevli olduguna iliskin itirazi yerinde görülerek bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar verilmistir. Davaya konu alacak TTK.’nun 1235/7 nci maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup, bu alacak için TTK.’nun 1236 nci maddesi uyarinca gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmis bulunmaktadir. Davada, tasimayi yapan tanker gemisi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi de istenmistir. Olayda uygulanmasi gereken 2675 sayili Kanunu’nun 23 ncü maddesi uyarinca kanuni rehin hakki yönünden Türk hukuku uygulanacaktir. Gemi alacaklisi hakki bir kanuni rehin hakki mahiyetinde olup, kanundan dogdugu için tescile ve teslime gerek olmadan hüküm ifade eder. Aynî hak olan rehin hakki, TTK.’nun 1236/2 nci maddesi uyarinca gemi ve navlunu takip eder. Kanuni rehin hakkinin fiilen uygulanabilmesi için somut olayda öncelikle gemi hakkinda seferden men karari alinmis, davali tarafça teminat gösterilmesi üzerine bu tedbir karari teminat üzerine kaydirilmistir. Bu durumda alacaklinin kanunun tanidigi ayni bir hak olan rehin hakkinin yerine getirilebilmesi için alinan tedbir kararinin devami için yasal sürede açilmis bulunan isbu davanin Türk mahkemesinde sonuçlandirilmasinda yasal zorunluluk bulunmasina göre davalinin tahkim itirazinin reddine karar verilerek uyusmazligin esasina girilmesi gerekirken, yazili sekilde karar verilmesi dogru görülmemis, kararin bu nedenle davaci yararina bozulmasi gerekmistir. ...'' 29. Yargitay Dairesinin 18/3/2013 tarihli ve E.2012/5290, K.2013/5238 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: " ... Dava, deniz tasimasindan kaynaklanan noksan mal bedeline iliskin alacak ve tasimayi yapan gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi istemlerine iliskindir. Mahkemece, davali tarafin uyusmazligin çözümünde yurt disinda bulunan tahkim kurulunun görevli olduguna iliskin itirazi yerinde görülerek dava dilekçesinin reddine karar verilmistir. Davaya konu alacak TTK’nun 1235/7. maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup, bu alacak için TTK’nun 1236. maddesi uyarinca gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmis bulunmaktadir. Davada, gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi de istenmistir. Gemi alacaklisi hakki bir kanuni rehin hakki mahiyetinde olup, kanundan dogdugu için tescile ve teslime gerek olmadan hüküm ifade eder. Aynî hak olan rehin hakki, TTK’nun 1236/2. maddesi uyarinca gemi ve navlunu takip eder. Kanuni rehin hakkinin fiilen uygulanabilmesi için somut olayda öncelikle gemi hakkinda seferden men karari alinmis, davali tarafça teminat gösterilmesi üzerine bu tedbir karari teminat üzerine kaydirilmistir. Bu durumda alacaklinin kanunun tanidigi ayni bir hak olan rehin hakkinin yerine getirilebilmesi için alinan tedbir kararinin devami için yasal sürede açilmis bulunan isbu davanin Türk mahkemesinde sonuçlandirilmasinda yasal zorunluluk bulunmasina göre davalinin tahkim itirazinin reddine karar verilerek uyusmazligin esasina girilmesi gerekirken, yazili sekilde karar verilmesi dogru görülmemis, kararin bu nedenle davaci yararina bozulmasi gerekmistir. Ayrica, mahkemece Dairemizin 2009/10633 E. 2011/3410 sayili ilami emsal oldugu belirtilerek tahkim itirazi kabul edilmis ise de, Dairemizin bu karari bozma üzerine verilmis olup, bu davada emsal niteligi bulunmamaktadir. Zira, emsale konu olan davada mahkemece evvela alacagin tahsiline, kanuni rehin hakki talebinin reddine karar verilmis ve bu karari taraflardan sadece davali vekili temyiz etmis olup, alacak ile ilgili ihtilaf temyize geldiginden tahkim itirazinin reddine karar verilmesinin dogru olmadigi gerekçesi ile mahkemece verilen bu karar bozulmustur. Dairemizin2009/10633 E. 2011/3410 sayili ilamindan da anlasilacagi üzere bu kez mahkemece bozmaya uyulmus ve tahkim itirazi nedeni ile davanin reddine karar verildiginden anilan kararin isbu davada emsal alinmasi da isabetli degildir. ...'' b. Konuyla Ilgili Diger Yargitay Kararlari 30. Yargitay Dairesinin 26/2/2009 tarihli ve E.2009/1400, K.2009/2211 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "... Davaci vekili, müvekkili sirkete nakliyat rizikolarina karsi sigortalanan emtianin Izmir’den Polonya’ya deniz yolu ile tasinmasinin davali tarafindan yerine getirildigini, sigortali emtianin gemiye saglam, temiz ve noksansiz olarak teslim edildigini, ancak sigortali/aliciya teslimi esnasinda yapilan tespitte emtianin hasarli oldugunun belirlendigini, hasarli emtia tutari olan 15.684.678.000.-TL'nin sigortaliya ödendigini, bu suretle sigortalinin haklarina halef olundugunu ileri sürerek, söz konusu tutarin davalidan faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmistir. Davali vekili, malin alicisi olan davaci sigortalisinin çarter parti konsimentosunu kullanarak mali teslim aldigini, bu nedenle konsimento ve atifta bulundugu çarter parti hükümleri ile bagli oldugunu, atifta bulunulan çarter parti hükmü uyarinca uyusmazliklarin Londra’da tahkim yolu ile çözümünün kararlastirildigini, bu nedenle mahkemenin görevsiz bulundugunu savunarak, davanin reddini istemistir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamina göre uyusmazligin hakem vasitasi ile çözümlenmesi gerektigi belirtilerek mahkemenin görevsizligi nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmistir. ... Dosyadaki yazilara kararin dayandigi delillere gerektirici sebeplere göre, davaci vekilinin bütün temyiz itirazlari yerinde degildir. ...'' 31. Yargitay Dairesinin 26/10/2009 tarihli ve E.2008/6428, K.2009/10945 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "... Dava, deniz tasimasinda eksik teslimden dogan zararin tasiyandan tazmini istemine iliskindir. Davali tasiyan, konismentoda tahkim sarti tasiyan çarter partiye atif yapildigini savunarak, tahkim itirazinda bulunmus olup, mahkemece, çarter partide yer alan tahkim kaydinin konismento hamili için baglayici olabilmesi için ancak konismento ile birlikte ciro edilmesi gerektigi, bu hususun ispatlanamamis oldugu gerekçesiyle tahkim itirazi yerinde bulunmamistir. TTK’nun 1110/1 nci maddesi uyarinca, tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki münasebetlerde konismento esastir. Dosyada mevcut 09.10.2005 tarihli konismentoda “çarter parti ile kullanilacagi” belirtilmis olup, 28.09.2005 tarihli çarter partide taraflar arasindaki uyusmazligin tahkimde görülmesi gerektigine yönelik düzenlemenin bulunmasi halinde malin alicisi konumunda olan dava disi sigortali da bu düzenleme ile baglidir. Zira, dava disi sigortali alici, konismentoyu ciro ile alip, bunu ibrazla yükü teslim almada kullandigi anda, konismentonun sartlari ile de baglanmis olur ve tahkim sartinin tasiyanla yükleten arasinda kararlastirilmis oldugunu, kendisinin 3 ncü sahis durumunda bulundugunu ve bu nedenle konismentoda kararlastirilan tahkim sarti ile bagli tutulamayacagini iddia edemez. Davali sigorta sirketi davasini konismentoya dayandirmis olup, sigortali, tasinan mallari teslim aldigina göre, konismentoda yer alan tahkim sarti böylece gönderileni baglayacagi gibi, TTK’nun 1361 nci maddesindeki halefiyet ilkesi uyarinca davaci sigorta sirketini de baglar. Bu itibarla mahkemece, açiklanan hususlar nazara alinarak, öncelikle konismentonun atif yaptigi çarter partide tahkim sartinin bulunup bulunmadiginin denetlenerek, tahkim sartinin bulunmasi halinde, konismento ile birlikte ciro edilmis olup olmamasina bakilmaksizin taraflar arasinda baglayici olan konismentodaki atif yoluyla çarter parti sözlesmesinde yazili olan tahkim sarti uyarinca, görevsizlik karari verilmesi gerekirken, yazili sekilde ve hatali gerekçe ile isin esasina girilmesi dogru görülmemis ve kararin açiklanan nedenle davali yararina bozulmasi gerekmistir. ...'' 32. Yargitay Dairesinin 2/5/2012 tarihli ve E.2012/5132, K.2012/7052 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "... Davaci vekili, müvekkili sirketin Interbulk Trade LLC firmasindan ithal ettigi degirmenlik bugdayin Ukrayna'daki Sivastopol Limani’ndan davali tarafindan Samsun Limani’na getirildigini, ancak limandaki bosaltma sirasinda 86 ton bugdayin eksik oldugu tespit ettiklerini, bu hususla ilgili olarak gemi kaptanina müvekkili tarafindan protesto mektubu verildigini, eksik tespit edilen bugdayin degerinin 52.140,00 TL oldugunu, davali geminin Türk karasularini terk etmesi halinde müvekkili sirketin alacaginin tahsilinin mümkün olmamasi sebebiyle 2011/94 D.Is sayili dosyasi ile tedbir karari alindigini, gemi üzerinde TKK'nun 1235/7 ve 1236. maddeleri uyarinca gemi alacagi ve kanuni rehin hakki dogdugunu, 86 ton degirmenlik bugdayin eksik teslim edilmesi sebebiyle 52.140,00 TL tazminatin eksik teslimin tespit edildigi 17.03.2011 tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalidan tahsilini talep ve dava etmistir. Davali vekili, cevap dilekçesi ile, yetkili mahkemenin Ukrayna Mahkemeleri oldugunu ve yine ayrica tasimaya konu konsimentonun ön yüzünde 18.02.2011 tarihli çarter partiye atifta bulunuldugunu, atif yapilan çarter partide ise, taraflar arasinda dogacak uyusmazliklarin çözümünde Londra'da olusturulacak hakem heyetinin görevli oldugunun belirtildigini, dolayisi ile görev yönünden davanin reddi gerektigini ve yine davacinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadigi gibi müvekkili davalinin da pasif husumet ehliyetinin bulunmadigini, zararin usulüne uygun olarak ilgililere ihbar edilmedigini ve meydana gelen zararda müvekkiline yüklenilebilecek hiçbir kusur bulunmadigini, ayrica istenilen tazminatin fahis oldugunu belirterek, davanin reddini talep etmistir. Mahkemece, 04.03.2011 tarihli konsimentonun önyüzünde 18.02.2011 tarihli çarter partiye atif yapildigi ve yine çarter partinin atif yaptigi sözlesmenin 37. maddesi uyarinca uyusmazliklarin hallinde Londra'da olusturulacak hakem heyetinin görevli oldugunun belirtildigi, TTK’nun 1110. maddesinde tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki ihtilaflarda konsimentonun esas tutulacagi hükme baglandigi, davaciya gönderilen ve konsimentoya göre teslim alinan mallarin millilestirilmesinin yapildigi, bu durumda davaci tarafça konsimentonun kullanildigi açik olup konsimento ile birlikte kullanilacak çarter parti hükümlerinin de artik davaci için baglayici hale geldigi, bu çarter partide mevcut tahkim klozuna göre taraflar arasindaki uyusmazligin Londra’da olusturulacak hakem heyetince çözümlenmesi gerektigi gerekçesiyle, davalinin tahkim itirazinin kabulü ile davanin görev yönünden reddine karar verilmistir. Karar, davaci vekilince temyiz edilmistir. Dosyadaki yazilara kararin dayandigi delillere gerektirici sebeplere göre, davaci vekilinin bütün temyiz itirazlari yerinde degildir. ...'' 33. Yargitay Dairesinin 10/4/2017 tarihli ve E. 2015/14089, K.2017/1988 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "... Davaci vekili, müvekkili sirket nezdinde nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortali bulunan ... Gida San Tic'e ait 8.382.716 Kg dökme fosforik asit emteasinin, Ürdün Limani'ndan yüklenerek MT Asinaz Gemisi ile Bandirma Limani'na getirildigini, tahliye sirasinda yapilan incelemede emtianin eksik oldugunun tespit edildigini, yapilan ekspertiz incelemesi neticesinde belirlenen hasar bedelinin 11.04.2014 tarihinde sigortaliya ödendigini, TTK'nin 1472. maddesi uyarinca tasimada kusuru bulunan davalidan rücu haklari oldugunu ileri sürerek, 14.029,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren isleyecek avans faizi ile birlikte davalidan tahsilini talep ve dava etmistir. Davali vekili, davanin görevsiz mahkemede açildigini mahkemece denizcilik ihtisas mahkemesi sifatiyla 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne görevsizlik karari verilmesi gerektigini, ayrica mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanin taraflar arasinda yapilan Konsimento ve Çarter Parti hükümleri nazara alinarak uyusmazligin Londra'da tahkim yoluyla açikliga kavusturulmasi gerektigini, davanin esastan da reddi gerektigini savunarak, davanin reddini istemistir. Mahkemece, tüm dosya kapsamina göre; konismentonun ön yüzünde Çarter Parti ile birlikte kullanilacaginin belirtildigi, Çarter Parti'de ise 50.000,00 USD'ye kadar olan anlasmazliklarin tahkim yargilamasina tabi olacaginin yazili oldugu gerekçesiyle, davanin tahkim sarti nedeniyle usulen reddine karar verilmistir. Karari, davaci vekili temyiz etmistir. Dosyadaki yazilara kararin dayandigi deliller ile gerektirici sebeplere göre, davaci vekilinin bütün temyiz itirazlari yerinde degildir. ...'' B. Uluslararasi Hukuk 34. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'ne (Sözlesme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunmasi" kenar baslikli 1. maddesi söyledir: "Her gerçek ve tüzel kisinin mal ve mülk dokunulmazligina saygi gösterilmesini isteme hakki vardir. Bir kimse, ancak kamu yarari sebebiyle ve yasada öngörülen kosullara ve uluslararasi hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun birakilabilir. Yukaridaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararina uygun olarak kullanilmasini düzenlemek veya vergilerin ya da baska katkilarin veya para cezalarinin ödenmesini saglamak için gerekli gördükleri yasalari uygulama konusunda sahip olduklari hakka halel getirmez." 35. Avrupa Insan Haklari Mahkemesine (AIHM) göre Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesinin temel amaci, devlet tarafindan mülkiyet hakkina yapilan haksiz müdahalelere karsi kisinin korunmasini saglamaktir. Bununla birlikte Sözlesme'nin 1. maddesi uyarinca taraf her devlet "kendi yetki alani içinde bulunan herkesin Sözlesme'de tanimlanan haklari ve özgürlüklerden yararlanmalarini saglama" yükümlülügü altindadir. Bu genel nitelikli görevin yerine getirilmesi, Sözlesme ile güvence altina alinan haklarin etkili bir biçimde uygulanmasini saglamak için bazi pozitif yükümlülükler ortaya koymaktadir (Ališic ve digerleri/Bosna Hersek, Hirvatistan, Sirbistan, Slovenya ve Makedonya Cumhuriyeti [BD], B. No: 60642/08, 16/7/2014, § 100; Sovtransavto Holding/Ukrayna, B. No: 48553/99, 25/7/2002, § 96). 36. AIHM, Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi ile güvence altina alinan mülkiyet hakkinin da bazi pozitif yükümlülükler içerdigini kabul etmektedir. AIHM'e göre mülkiyet hakkinin gerçekten etkili bir biçimde korunabilmesi, devletin müdahale etmeme görevi yaninda ayrica bazi pozitif tedbirler almasini da gerektirmektedir (Öneryildiz/Türkiye [BD], B. No: 48939/99, 30/11/2004, § 134; Broniowski/Polonya [BD], B. No: 31443/96, 22/6/2004, § 143). 37. AIHM; Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesinin devletin dogrudan müdahalesinin söz konusu olmadigini, özel kisiler arasindaki uyusmazliklar yönünden de -belirli durumlarda- mülkiyet hakkinin korunmasi için gerekli tedbirleri alma yükümlülügünü içerdigini kabul etmektedir. Devletin pozitif yükümlülükleri çerçevesinde -özel kisiler arasi mülkiyet iliskileri bakimindan olsa bile- kisilerin mülkiyet haklarina yapilacak keyfî müdahalelere karsi hukuksal bir koruma saglamasi gerekmektedir. Bu baglamda devlet, özellikle taraflarin mülkiyet hakkina iliskin uyusmazliklar yönünden usule iliskin gerekli güvenceleri sunan etkin bir yargisal mekanizma olusturma yükümlülügü altindadir. Bu çerçevede olusturulan yargi yollarinda ulusal mahkemeler de iç hukukta yer alan ilgili kanunlar isiginda makul ve adil bir biçimde mülkiyet uyusmazliklarini çözmek durumundadir. AIHM, bu gerekliligin saglanip saglanmadigini degerlendirirken uygulanan usulün bütününü incelemektedir (Sovtransavto Holding/Ukrayna, § 96; Fuklev/Ukrayna, B. No: 71186/01, 7/6/2005, §§ 90, 91; Kotov/Rusya [BD], B. No: 54522/00, 3/4/2012, § 112; Anheuser-Busch Inc./Portekiz [BD], B. No: 73049/01, 11/1/2007, §§ 82-87; Capital Bank AD/Bulgaristan, B. No: 49429/99, 24/11/2005, § 134). 38. Bununla birlikte AIHM; iç hukukun yorumlanmasi ve uygulanmasi konusundaki görevinin sinirli oldugunu, ulusal mahkemelerin hukuk kurallarinin yorumlanmasi bakimindan sahip olduklari takdir hakkina, açik bir keyfîlik veya bariz bir takdir hatasi olmadikça karisamayacagini belirtmektedir (Anheuser-Busch Inc./Portekiz, § 83). V. INCELEME VE GEREKÇE 39. Mahkemenin 8/6/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari 40. Basvurucu; zararini ödedigi sigortalinin haklarina halef oldugunu, icra takiplerinde borca itiraz edildigini ancak herkese karsi ileri sürülebilen ayni hak niteligindeki kanuni rehin hakkina itiraz edilmedigini belirtmistir. Ayni Yargitay Dairesi içtihatlarinda Türk mahkemeleri önünde gemi alacaklisinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü takdirde tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelendigine vurgu yapan basvurucu, bu içtihatlarin aksine karar verildigini ifade etmistir. Basvurucu 29/1/2013 tarihli celsede tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi 2010 yilindan yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verildigini, bu süreçte Ingiliz hukukuna göre alacagin zamanasimina ugradigini ve süresinde tahkim yoluna basvuramadigindan zararinin tazmin edilmesi imkâninin elinden alindigini iddia etmistir. Bu gerekçelerle basvurucu; hak arama hürriyeti, adil yargilanma ve mülkiyet haklarinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. B. Degerlendirme 41. Anayasa’nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir: “Herkes, mülkiyet hak[kina] sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir. Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.” 42. Anayasa’nin "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar baslikli 5. maddesinin ilgili kismi söyledir: “Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kisilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlulugunu saglamak; kisinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bagdasmayacak surette sinirlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldirmaya, insanin maddî ve manevî varliginin gelismesi için gerekli sartlari hazirlamaya çalismaktir.” 43. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucu tarafindan açilan tazminat davasi, sözlesmede yer alan yabanci tahkim sartinin geçerli oldugu belirtilmek suretiyle görevsizlik yönünden reddedilmistir. Ancak basvurucu uzun süre sonra verilen görevsizlik karari nedeniyle alacagi tahsil imkâninin ortadan kaldirildigini ileri sürdügünden bütün sikâyetlerinin mülkiyet hakki kapsaminda incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir. 1. Genel Ilkeler 44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun’un 48. maddesinin (2) numarali fikrasinda açikça dayanaktan yoksun basvurularin Anayasa Mahkemesince kabul edilemezligine karar verilebilecegi belirtilmistir. Bu baglamda basvurucunun ihlal iddialarini kanitlayamadigi, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadigi veya müdahalenin mesru oldugu açik olan basvurular ile karmasik veya zorlama sikâyetlerden ibaret basvurular açikça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoglu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24). 45. Mülkiyet hakkinin korunmasinin devlete birtakim pozitif yükümlülükler yükledigi hususu Anayasa'nin 35. maddesinin lafzinda açik bir biçimde düzenlenmemis ise de bu güvencenin sadece devlete atfedilebilen müdahalelere yönelik sinirlamalar getirdigi, bireyi üçüncü kisilerin müdahalelerine karsi korumasiz biraktigi düsünülemez. Pozitif yükümlülüklerin ortaya çikmasinin nedeni gerçek anlamda koruma saglanmasidir. Buna göre anilan maddede bir temel hak olarak güvence altina alinmis olan mülkiyet hakkinin gerçekten ve etkili bir sekilde korunabilmesi yalnizca devletin müdahaleden kaçinmasina bagli degildir. Gerçek anlamda koruma saglanmasi için devletin negatif yükümlülükleri disinda pozitif yükümlülüklerinin de olmasi gerekir. Dolayisiyla Anayasa'nin 5. ve 35. maddeleri uyarinca devletin mülkiyet hakkinin korunmasina iliskin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadir. Bu baglamda söz konusu pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kisiler arasindaki uyusmazliklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkinin korunmasi için belirli tedbirlerin alinmasini gerektirmektedir (Türkiye Emekliler Dernegi, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoglu Insaat Egitim Gida Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Sirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43). 46. Devletin pozitif yükümlülükleri, mülkiyet hakkina yapilan müdahalelere karsi usule iliskin güvenceleri sunan yargisal yollari da içeren etkili hukuksal bir çerçeve olusturma ve olusturulan bu hukuksal çerçeve kapsaminda yargisal ve idari makamlarin bireylerin özel kisilerle olan uyusmazliklarinda etkili ve adil bir karar vermesini temin etmek sorumluluklarini da içermektedir (Selahattin Turan, B. No: 2014/11410, 22/6/2017, § 41). 47. Anayasa'nin 35. maddesi usule iliskin açik bir güvenceden söz etmemektedir. Bununla birlikte mülkiyet hakkinin gerçek anlamda korunabilmesi bakimindan bu madde, Anayasa Mahkemesinin çesitli kararlarinda da ifade edildigi üzere mülk sahibine müdahalenin kanun disi veya keyfî ya da makul olmayan sekilde uygulandigina iliskin savunma ve itirazlarini sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanaginin taninmasi güvencesini kapsamaktadir. Bu degerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakilarak yapilmalidir (benzer yöndeki degerlendirmeler için bkz. Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazici [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71). 48. Mülkiyet hakkinin usule iliskin güvenceleri hem özel kisiler arasindaki mülkiyet uyusmazliklarinda hem de taraflardan birinin kamu gücü oldugu durumlarda geçerlidir. Bu baglamda mülkiyet hakkinin korunmasinin söz konusu oldugu durumlarda usule iliskin güvencelerin somut olayda yerine getirildiginden söz edilebilmesi için derece mahkemelerinin kararlarinda konu ile ilgili ve yeterli gerekçe bulunmalidir. Ayrica belirtmek gerekir ki bu zorunluluk davacinin bütün iddialarina cevap verilmesi anlamina gelmemekle birlikte mülkiyet hakkini ilgilendiren davanin sonucuna etkili esasa iliskin temel iddia ve itirazlarin yargilama makamlarinca özenli bir sekilde degerlendirilerek karsilanmasi gerekmektedir (Kamil Darbaz ve GMO Yapi Grup End. San. Tic. Ltd. Sti., B. No: 2015/12563, 24/5/2018, § 53). 2. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 49. Somut olayda basvurucunun ilk sikâyeti, Yargitay Dairesi içtihatlarinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü durumlarda tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelenmesi gerektigi yönünde oldugu hâlde bu içtihatlarin aksi yönünde karar verildigine iliskindir. 50. Anayasa Mahkemesinin delillerin degerlendirilmesi ve hukuk kurallarinin yorumlanmasina yönelik sikâyetler bakimindan görevi, bireysel basvurunun ikincil olma niteligi geregi sinirlidir. Derece mahkemeleri önünde hukukun ne sekilde yorumlanacagina ve uygulanacagina dair bir uyusmazlik oldugunda ve bu baglamda basvurucu tarafindan ileri sürülen iddialarin derece mahkemelerince kesin olarak reddedildigi durumlarda açikça keyfî olmadigi veya bariz bir takdir hatasi içermedigi sürece Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin takdirine müdahale etmesi mümkün degildir. Kaldi ki yukarida yer verilen içtihatlar da dikkate alindiginda derece mahkemeleri, düzenlenen konsimentoda yer alan "çarter parti ile birlikte kullanilacagi" ve "Navlun 25/10/2010 tarihli çarter sözlesmesi uyarinca ödenecektir." kayitlari, konsimento formunun arka yüzünde yer alan tasima sartlarinin 1. maddesinde ''Ön yüzde tarihi belirtilmis olan çarter partinin tüm hüküm ve sartlari, hak ve istisnalari, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kilinmistir.'' seklinde belirtilmesi ve tasima sözlesmesinin 42. maddesinde yer alan tahkim sartini birlikte degerlendirerek sonuca varmistir (bkz. §§ 27-33). Dolayisiyla derece mahkemelerince varilan bu sonucun açikça keyfî oldugundan veya bariz bir takdir hatasi içerdiginden söz edilemez. 51. Basvurucunun bir diger sikâyeti ise 29/1/2013 tarihli ilk durusmada tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi 2010 yilindan yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verilmesi nedeniyle alacagin Ingiliz hukukuna göre zamanasimina ugramasina, bu nedenle de zararinin giderilmesi imkâninin elinden alinmasina iliskindir. Basvurucuya göre süresinde tahkim yoluna basvuramadigindan tazminat hakkini kaybetmistir. 52. Somut olayda hasarin varligi 19/11/2010 tarihinde tespit edilmis ve ayni tarihte tasiyana ihbar edilmistir. Basvurucu, alacagi temlik alan tasitana hasar bedelini ödeyerek haklarina halef olmus ve ödedigi tazminat bedelini tasiyandan tahsil etmek üzere Icra Müdürlügünde takipler baslatmistir. Icra takipleri itiraza ugrayan basvurucu 12/4/2012 tarihinde itirazin iptali davasi açmistir. Bu yargilama sonunda tahkim sartinin geçerli oldugu tespit edilerek görev yönünden davanin reddine karar verilmis ve Yargitay Dairesi 4/12/2017tarihinde bu karari onamistir. 53. Tasitana ödedigi hasar bedeli yönünden alacaklinin haklarina halef oldugunu ileri süren basvurucu, taraflar arasinda düzenlenen sözlesmeler ve eki belgelerin varligindan haberdar oldugu gibi içerikleri hakkinda da bilgi sahibidir. Bu durumda alacagini tahsil etmek için basvurucunun önünde iki imkân bulunmaktadir. Bunlardan ilki sözlesme ile belirlenen yabanci tahkim sartina uyarak uyusmazligi tahkim yargilamasi önüne tasimak, bir digeri ise sözlesmede tahkim sarti bulunmasina ragmen Türk mahkemelerinin yetkili oldugunu savunarak alacagini Türk mahkemeleri önünde tahsil etmeye çalismaktir. Basvurucu, Türk mahkemeleri önünde alacagini tahsil etme yönünde kullandigi iradesinin bir sonucu olarak tahkim itiraziyla karsilasabilecegini, bu nedenle de derece mahkemelerinin görevsizlik karari verebilecegini öngörebilecek durumdadir. 54. Basvurucu, tahkim yargilamasinin Londra'da yapilacak olmasi nedeniyle Ingiliz hukukunun uygulanacagini ve Ingiliz hukuk kurallarina göre alacagin zamanasimina ugrayacagini ileri sürmektedir. Bu nedenle zamanasimina ugramis bir alacagi tahsil etmek için yabanci tahkim yoluna basvurmasinin anlamsiz hâle geldigini ifade eden basvurucu, yabanci tahkim yoluna basvurmaksizin bireysel basvuruda bulunmustur. 55. Yukarida da deginildigi üzere ikincil inceleme yapan Anayasa Mahkemesinin görevi uyusmazliklari ve bu uyusmazliklara uygulanacak hukuk kurallarini tespit etmek, yorumlamak ve uygulamak degildir. Bu görev ve yetki kanunlar tarafindan belirlenen ve anilan hususlarda uzmanlasan derece mahkemelerine aittir. Kaldi ki uyusmazlik konusu alacagin baska bir ülkenin hukuk kurallarina göre zamanasimina ugrayip ugramadiginin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi mümkün olmayacaktir. Ayrica yargilama süresinin uzunlugu yönünden yapilan sikâyetin makul sürede yargilanma hakki kapsaminda bu bireysel basvuru dosyasindan ayrilmasina karar verildigi gibi uzun süre sonra verilen görevsizlik kararinin alacagin tahsilini tek basina imkânsiz hâle getirdigine iliskin bir tespit de yapilamamaktadir. Davanin görev yönünden reddi sonrasi yabanci tahkim yargilamasina basvurabilecek durumda olan basvurucunun bu yöntemi izleyerek zaman asimi nedeniyle talep hakkinin kalmadigini ispat edebilecegi hâlde bu yola basvurmadigi görülmüstür. Bu nedenle en basindan beri sözlesmedeki tahkim sarti nedeniyle görevsizlik karari verilebilecegini öngörebilecek durumda bulunan basvurucunun görevsizlik kararinin uzun süre sonra verilmesi nedeniyle alacaginin tahsilinin imkânsiz hâle geldigini yeterince ortaya koyamadigi anlasilmistir. Dolayisiyla somut olayda etkin ve elverisli hukuki mekanizmalari kurdugu anlasilan kamu makamlarinin ortaya çiktigi ileri sürülen olumsuz sonuçtan devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda sorumlulugunun oldugu söylenemez. Sonuç olarak tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde basvurucunun alacaginin tahsil edilemedigine iliskin sikâyeti nedeniyle mülkiyet hakkina yönelik bir ihlalin olmadiginin açik oldugu anlasilmistir. 56. Açiklanan gerekçelerle basvurunun diger kabul edilebilirlik kosullari yönünden incelenmeksizin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle kabul edilemez olduguna karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle KABUL EDILEMEZ OLDUGUNA, B. Yargilama giderlerinin basvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi. https://www.hukukihaber.net/
OLAY
Tasitan sirket yurt disina demir ihraç etmektedir. Bu kapsamda tasitan, Ingiltere'de bulunan gönderilen sirkete ihraç ettigi demir emtiasini basvurucuya nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalatmistir. Anilan demir emtiasi Izmir'de bulunan Aliaga Limani'ndan tasiyan sirkete ait gemiyle Ingiltere'nin Birkenhead Limani'na dogru yola çikmistir.
Birkenhead Limani'nda tahliyesi yapilan gemideki demir emtiasinin bir kisminin paslanma nedeniyle hasar gördügü tespit edilmis ve ayni gün tasiyana ihbar edilmistir. Basvurucu alacagi temlik alan tasitana hasar bedelini ödeyerek haklarina halef olmus ve ödedigi tazminat bedelini tasiyandan tahsil etmek üzere Icra Müdürlügünde takipler baslatmistir. Icra takipleri itiraza ugrayan basvurucu, Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazin iptali davasi açmistir. Bu yargilama sonunda tahkim sartinin geçerli oldugu tespit edilerek görev yönünden davanin reddine karar verilmis ve Yargitay bu karari onamistir.
Iddia
Basvurucunun ilk sikâyeti, Yargitay Dairesi içtihatlarinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü durumlarda tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelenmesi gerektigi yönünde oldugu hâlde bu içtihatlarin aksi yönünde karar verildigine iliskindir.
Basvurucunun bir diger sikâyeti ise ilk durusmada tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi tarihten yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verilmesi nedeniyle alacagin Ingiliz hukukuna göre zamanasimina ugradigina, bu nedenle de zararinin giderilmesi imkâninin elinden alindigina iliskindir.
Mahkemenin Degerlendirmesi
Anayasa Mahkemesinin delillerin degerlendirilmesi ve hukuk kurallarinin yorumlanmasina yönelik sikâyetler bakimindan görevi bireysel basvurunun ikincil olma niteligi geregi sinirlidir. Derece mahkemeleri önünde hukukun ne sekilde yorumlanacagina ve uygulanacagina dair bir uyusmazlik oldugunda ve bu baglamda basvurucu tarafindan ileri sürülen iddialarin derece mahkemelerince kesin olarak reddedildigi durumlarda açikça keyfî olmadigi veya bariz bir takdir hatasi içermedigi sürece Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin takdirine müdahale etmesi mümkün degildir. Somut olayda derece mahkemelerince varilan sonucun açikça keyfî oldugundan veya bariz bir takdir hatasi içerdiginden söz edilemez.
Tasitana ödedigi hasar bedeli yönünden alacaklinin haklarina halef oldugunu ileri süren basvurucu, taraflar arasinda düzenlenen sözlesmeler ve eki belgelerin varligindan haberdar oldugu gibi içerikleri hakkinda da bilgi sahibidir. Bu durumda alacagini tahsil etmek için basvurucunun önünde iki imkân bulunmaktadir. Bunlardan ilki sözlesme ile belirlenen yabanci tahkim sartina uyarak uyusmazligi tahkim yargilamasi önüne tasimak, bir digeri ise sözlesmede tahkim sarti bulunmasina ragmen Türk mahkemelerinin yetkili oldugunu savunarak alacagini Türk mahkemeleri önünde tahsil etmeye çalismaktir.
Basvurucu, Türk mahkemeleri önünde alacagini tahsil etme yönünde kullandigi iradesinin bir sonucu olarak tahkim itiraziyla karsilasabilecegini, bu nedenle de derece mahkemelerinin görevsizlik karari verebilecegini öngörebilecek durumdadir.
Basvurucu, tahkim yargilamasinin Londra'da yapilacak olmasi nedeniyle Ingiliz hukukunun uygulanacagini ve Ingiliz hukuk kurallarina göre alacagin zamanasimina ugrayacagini ileri sürmektedir. Bu nedenle zamanasimina ugramis bir alacagi tahsil etmek için yabanci tahkim yoluna basvurmasinin anlamsiz hâle geldigini ifade eden basvurucu, yabanci tahkim yoluna basvurmaksizin bireysel basvuruda bulunmustur.
Ikincil inceleme yapan Anayasa Mahkemesinin görevi uyusmazliklari ve bu uyusmazliklara uygulanacak hukuk kurallarini tespit etmek, yorumlamak ve uygulamak degildir. Bu görev ve yetki kanunlar tarafindan belirlenen ve anilan hususlarda uzmanlasan derece mahkemelerine aittir. Kaldi ki uyusmazlik konusu alacagin baska bir ülkenin hukuk kurallarina göre zaman asimina ugrayip ugramadiginin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi mümkün olmayacaktir. Ayrica yargilama süresinin uzunlugu yönünden yapilan sikâyetin makul sürede yargilanma hakki kapsaminda bu bireysel basvuru dosyasindan ayrilmasina karar verildigi gibi uzun süre sonra verilen görevsizlik kararinin alacagin tahsilini tek basina imkânsiz hâle getirdigine iliskin bir tespit de yapilamamaktadir.
Davanin görev yönünden reddi sonrasi yabanci tahkim yargilamasina basvurabilecek durumda olan basvurucunun bu yöntemi izleyerek zaman asimi nedeniyle talep hakkinin kalmadigini ispat edebilecegi hâlde bu yola basvurmadigi görülmüstür. Dolayisiyla somut olayda etkin ve elverisli hukuki mekanizmalari kurdugu anlasilan kamu makamlarinin ortaya çiktigi ileri sürülen olumsuz sonuçtan sorumlulugu yoktur. Tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde basvurucunun alacaginin tahsil edilemedigine iliskin sikâyeti nedeniyle mülkiyet hakkina yönelik bir ihlalin olmadigi anlasilmistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle kabul edilemez olduguna karar vermistir.
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
IKINCI BÖLÜM
KARAR
MAPFRE SIGORTA A.S. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2018/5832)
Karar Tarihi: 8/6/2021
R.G. Tarih ve Sayi: 7/9/2021 - 31591
Baskan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Ridvan GÜLEÇ
Basri BAGCI
Raportör
Olcay ÖZCAN
Basvurucu
Mapfre Sigorta A.S.
Vekili
Av. Savas INANDIOGLU
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, açilan tazminat davasinin sözlesmede yer alan yabanci tahkim sarti gerekçe gösterilerek görevsizlik yönünden reddine karar verilmesi sonucunda alacagin tahsil edilmesi imkâninin ortadan kaldirilmasi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 22/2/2018 tarihinde yapilmistir.
3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonunca basvurunun konu yönünden (makul sürede yargilanma hakkinin ihlal edildigine iliskin sikâyet) ayrilmasina, ayrilan dosyanin 2018/31221 basvuru numarasina kaydedilmesine ve diger iddialar yönünden basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:
7. Basvurucu Mapfre Genel Sigorta A.S., merkezi Istanbul'da bulunan bir sigorta sirketidir.
8. Ö. Demir Çelik San. A.S. (tasitan) yurt disina demir ihraç etmektedir. Bu kapsamda tasitan, Ingiltere'de bulunan A. Steels Trading Ltd. (gönderilen) Sirketine ihraç edecegi 693 bag (1.484.800 ton), muhtelif ebatlarda kösebent demir emtiasini 30/10/2010 tarihinde basvurucuya nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalattirmistir.
9. Anilan demir emtiasi 30/10/2010 tarihinde Izmir'de bulunan Aliaga Limani'ndan B. Chartering GMBH&CO.KG Sirketine (tasiyan) ait E.J. gemisine (gemi) yüklenmis ve Ingiltere'nin Birkenhead Limani'na dogru yola çikmistir.
10. 19/11/2010 tarihinde Birkenhead Limani'nda tahliyesi yapilan gemideki demir emtiasinin 215 baginin paslanma nedeniyle hasar gördügü tespit edilmistir. Yapilan ekspertiz incelemesi sonucunda bu hasarin emtianin tuzlu deniz suyuyla islanmasindan kaynaklandigi belirlenmistir. Gönderilen, ayni tarihte tasiyana hasar ihbarinda bulunmus ve tahliye sirasinda çok sayida çelik demetinin ambara giren deniz suyu nedeniyle agir derecede pasli oldugunu belirterek her türlü hasar ve sonuçlarindan gemi kaptanligini sorumlu tuttuklarini ifade etmistir.
11. Gönderilenin Liverpol'da bulunan deposunda yapilan incelemede hasarli bag sayisi 366 olarak bildirilmis ve ekspertiz raporuna göre toplam zarar bedeli 55.000 Ingiliz sterlini olarak tespit edilmistir. Gönderilen, basvurucuya ilettigi alacagin temlikine iliskin belge ile sigorta tazminatinin tasitana ödenmesini talep etmistir.
12. Basvurucu tarafindan zarar gören emtianin bedeli sigorta poliçesi ve alacagin temliki hükümleri kapsaminda tasitana ödenmistir.
13. Basvurucu, yapilan ödeme oraninda tasitanin haklarina halef oldugu gerekçesiyle borçlu gemi donatanini/isletenini temsilen gemi kaptani A.F.ye izafeten acentesi MTS D. ve Tic. Ltd. Sti. aleyhine Beyoglu Icra Müdürlügünde (Icra Müdürlügü)15.643,32 Ingiliz sterlini, 16.368,66 Ingiliz sterlini, 17.861,25 Ingiliz sterlini ve 5.533,62Ingiliz sterlini bedelli olmak üzere dört ayri dosya ile tasinir rehinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi baslatmistir. Ödeme emirleri 12/7/2011 tarihinde teblig edilmis ve 14/7/2011 tarihinde yapilan itirazlar üzerine takipler durdurulmustur.
14. Basvurucu tarafindan 12/4/2012 tarihinde denizcilik ihtisas mahkemesi sifatiyla görev yapan Istanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi) tasiyan aleyhine itirazin iptali davasi açilmistir.
15. Davali tasiyan tarafindan Almanya'da yerlesik oldugu ve sözlesmede yabanci tahkim (Londra’da) sarti bulundugu gerekçesiyle yapilan yetki ve tahkim itirazlari Ticaret Mahkemesi tarafindan 29/1/2013 tarihli ilk durusmada reddedilmistir. Ticaret Mahkemesi, tahkim itirazinin reddine karar verirken konsimentoda çarter partiye (Deniz ticareti hukukunda çarter sözlesmesi, bir yükün tasinmasi için yapilan navlun sözlesmesinin türünü ifade etmektedir.) atfin sadece navlun bedeli için olduguna vurgu yapmistir.
16. Ticaret Mahkemesi 25/6/2015 tarihinde davanin kabulüne, icra takiplerine yapilan itirazlarin iptaline ve takiplerin devamina, icra inkâr tazminati taleplerinin reddine ve asil alacak bedeli olan 55.000 Ingiliz sterlini ile sinirli olmak kaydiyla 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayili mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 1235. maddesinin yedinci fikrasi ve 1361. maddesi geregi gemi üzerine kanuni rehin hakki tesisine karar vermistir. Mahkeme kararinin gerekçesinde tahkim itirazinin reddine iliskin su gerekçeye yer verilmistir:
i. Davanin çarter partiye göre degil konsimentoya dayali olarak açildigi ve dava konusu konsimentoda tasiyanin gösterilmedigi belirtilerek 6762 sayili mülga Kanun'un 1099. maddesine göre konsimentoda tasiyanin adi bulunmadigindan donatanin ayni zamanda tasiyan sayildigi belirtilmistir.
ii. Donatan ile gönderilenin alacagini temlik alan yükletene ödemeyi gerçeklestiren sigortaci arasindaki iliskinin çarter partiye göre degil konsimentoya göre tayin edilmesi gerektigi, çarter parti veya fixture recap sartlarinin çarter üstlenen ve çarterer arasinda geçerli olacagi, tahkim sartinin da çarteri üstlenen ile çarterer arasinda geçerli oldugu vurgulanarak gönderilenin çarter partideki tahkim klozuna tabi olmasinin beklenemeyecegine isaret edilmistir.
17. Yapilan temyiz istemini inceleyen Yargitay 11. Hukuk Dairesi (Yargitay Dairesi) 12/1/2017 tarihinde karari bozmustur. Bozma gerekçesi özetle söyledir:
i. 6762 sayili mülga Kanun'un 1110. maddesi hükmüne göre tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki iliskide konsimentonun, tasiyan ile tasitan arasindaki hukuki iliskide ise navlun sözlesmesi hükümlerinin baglayici oldugu belirtilmistir.
ii. Konsimentoda "çarter parti ile birlikte kullanilacagi" (to be used with charter parties) kaydi ile "Navlun 25/10/2010 tarihli çarter sözlesmesi uyarinca ödenecektir." kaydinin yer aldigi, dosyaya sunulmus olan konsimento formunun arka yüzünde yer alan tasima sartlarinin 1. maddesinde ''Ön yüzde tarihi belirtilmis olan çarter partinin tüm hüküm ve sartlari, hak ve istisnalari, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kilinmistir.'' seklinde belirtildigi ve tasima sözlesmesinin 42. maddesinde tahkim sartinin kararlastirildigi vurgulanarak tahkim sartinin geçerli oldugu ifade edilmistir.
iii. Bu nedenlerle davanin tahkim sarti nedeniyle görev yönünden reddi gerektigine isaret edilmistir.
18. Bozmaya uyan Ticaret Mahkemesi 15/5/2017 tarihinde tahkim sarti nedeniyle görevsizlik karari vermistir.
19. Temyiz edilen karar Yargitay Dairesince 4/12/2017 tarihinde onanmistir.
20. Nihai karar 23/1/2018 tarihinde basvurucu vekiline teblig edilmistir.
21. Basvurucu 22/2/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Ilgili Mevzuat
22. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesi söyledir:
''Ilk itirazlar asagidakilerden ibarettir:
a) Kesin yetki kuralinin bulunmadigi hâllerde yetki itirazi.
b) Uyusmazligin tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektigi itirazi.
c) (Mülga:22/7/2020-7251/8 md.)"
23. Sözlesme tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayili mülga Kanun'un 1110. maddesi söyledir:
''Tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki münasebetlerde konismento esas tutulur.
Konismento hususiyle tasiyanin mallari 1098 inci maddenin 8 inci bendinde ve 1114 üncü maddede yazili oldugu gibi teslim aldigina dair karine teskil eder. Bu hüküm:
1. Konismentoya 1100 üncü maddenin son fikrasi uyarinca bir serhin yazilmasi halinde;
2. Konismentoya: “Içindeki belli degil” veya ayni manayi ifade eden bir serhin yazilmasi sartiyle kaptana ambalajli olarak veya kapali kablar içinde tevdi edilmis olan mallarin muhtevasi hakkinda;
tatbik olunmaz.
Tasiyan ile tasitan arasindaki hukuki münasebetler navlun mukavelesinin hükümlerine bagli kalir."
24. 6762 sayili mülga Kanun'un 1235. maddesinin ilgili kismi söyledir:
''Asagidaki alacaklar sahiplerine "gemi alacaklisi hakki" verir:
...
7. Tasiyan ayni zamanda donatan olmasa bile, yük ile 1128 inci maddenin 2 nci fikrasinda yazili bagajin teslim edilmemesinden veya hasara ugramasindan dogan alacaklar ile yolcu veya mal tasima akitlerinin hiç veya geregi gibi yerine getirilmemis olmasindan dogan pesin ödenmis navlunun geri alinmasi dahil diger bütün alacaklar;
..."
25. 6762 sayili mülga Kanun'un 1236. maddesi söyledir:
''Deniz ödüncündeki akdi rehin disinda gemi alacaklilarinin gemi ve teferruati üzerinde kanuni bir rehin haklari vardir.
Rehin hakki gemiye zilyed olan her üçüncü sahsa karsi ileri sürülebilir.
Devlet, vilayet, belediye ve diger amme hükmi sahislarina ait olup denizde kazanç elde etme maksadina tahsis edilmiyen veya fiilen böyle bir maksat için kullanilmiyan gemiler üzerinde kanuni rehin hakki dogmaz. Su kadar ki; bu hükmi sahislar 1235 inci maddedeki gemi alacaklilarina karsi; gemi ve teferruatinin alacaklara sebep olan yolculuk sonundaki degeri ile ayni yolculukta kazanilan navlun tutari, gemi alacaklilari arasinda kanun siralarina göre paylastirilmis olsaydi alacaklilara düsecek miktar ne idiyse o nispette sahsan mesuldürler. 1252 ve 1253 üncü maddelerle 1255 inci maddenin 2 nci fikrasi ve 1256 nci madde hükmü burada da tatbik olunur. "
26. 6762 sayili mülga Kanun'un 1242. maddesi söyledir:
''Gemi alacaklilari, gemi ve navlun (Deniz serveti) üzerinden haklarini Icra ve Iflas Kanunu hükümlerine göre alirlar.
Su kadar ki;
1. Icra ve Iflas Kanununun rehinle temin edilmis alacaklar için ihtiyati haciz istenmiyecegine dair olan hükmiyle rehin paraya çevrilmeden iflas yoliyle takip yapilmasina engel olan hükmü burada tatbik olunmaz.
2. Dava veya takip donatana karsi olabilecegi gibi, gemi baglama limaninda bulunsa bile, kaptana karsi da olabilir.
Kaptan aleyhine verilen hüküm veya kesinlesen takip donatana saridir.
3. Mücerret gemi teferruatinin veya gemi siciline kayitli bulunmiyan gemilerin satisi ile navlun alacaginin devri hakkinda Icra ve Iflas Kanununun 112-121 inci maddeleri hükümleri tatbik olunur "
2. Yargitay Kararlari
a. Basvurucu Tarafindan Ileri Sürülen Yargitay Kararlari
27. Yargitay 11. Hukuk Dairesinin 14/2/2008 tarihli ve E.2007/11928, K.2008/1587 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
" ...
Davaci vekili, müvekkiline ait 2.016.220 M/Ton misir yükünün Köstence'den Bandirma'ya tasinmasini üstlenen davalinin, yükü tam ve saglam olarak tesilm almasina ragmen, gelis limaninda yapilan tespit ile tasima sirasinda hasarlandigini ve ticari degerini tümüyle yitirdiginin anlasilip, yükün tahliyesinin durduruldugunu, müvekkilinin mal bedeli ve kâr kaybi ile birlikte akreditif masrafi, antrepo, liman ve gümrük masraflarindan olusan zararinin toplam 381.252.17 USD oldugunu ileri sürerek, gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi ve toplam zararin dava tarihinden itibaren kamu bankalarinin bir yillik USD mevduatina uyguladiklari en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemistir.
Davali vekili, konismentodaki tahkim sarti geregince uyusmazligin Paris Denizcilik Tahkim Odasi nezdinde ve tahkim kurallari çerçevesinde Fransiz Hukukuna göre çözümlenmesi gerektigini, zararin yükün menseinde nemli olarak yüklenmesinden kaynaklandigini ve tasiyanin sorumlulugunun bulunmadigini, davacinin TTK'nun 1066. maddesine uygun olarak hasar ihbarinda bulunmadigini, aksi düsünülecek olsa bile sorumlulugun ton basina 100.000 TL ile sinirli oldugunun, kâr kaybi istenemeyecegini savunarak davanin reddini istemistir.
1-Dava dosyasi içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararinin gerekçesinde dayanilan delillerin tartisilip, degerlendirilmesinde usul ve yasaya aykiri bir yön bulunmamasina, isteme konu alacaklar TTK'.nun 1235/7 maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup TTK'nun 1236. maddesinde düzenlenen gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmasina iliskin olmasi nedeniyle Dairemizin 1999/5412- 6635, 2000/8775 esas, 2001/727 karar sayili ilamlarinda da belirtildigi gibi, TTK'nun 1236. maddesinde öngörülen kanuni rehin hakkinin gemiyi takip etmesi nedeniyle Türk Limanina gelmis olan gemi açisindan rehin hakki tesisi davasinda mahkemenin görevli ve yetkili bulunmasina göre davali vekilinin yerinde görülmeyen ve asagidaki bent kapsami disinda kalan deger temyiz itirazlarinin reddi gerekmistir.
...''
28. Yargitay Dairesinin 10/12/2009 tarihli ve E.2008/7283, K.2009/12746 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
Davaci vekili, müvekkili tarafindan yurt disindan ithal edilen baz yagi emtiasinin 'M/T IEVOLI GOLD' isimli tankere hasarsiz olarak yüklenmis olmasina ragmen anilan emtianin varma limanina geldiginde yüke tuzlu su karismasi nedeniyle yükün kimyasal yapisinin bozularak hurda haline geldigini, zarardan deniz tasiyaninin sorumlu bulundugunu ileri sürerek, fazlaya iliskin talep ve dava haklari sakli kalmak kaydiyla müvekkilinin alicisi oldugu yükte meydana gelen hasar nedeniyle ugradigi 800.000 ABD Dolari zararin faiziyle birlikte davalilardan tahsilini ve söz konusu gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesis edilmesini talep ve dava etmistir.
Davali vekili, isbu davaya konu tasimadan dogacak uyusmazliklarin Londra’da tahkim yolu ile çözülmesinin kararlastirilmis oldugunu, konsimentoda da bu konudaki hükme atifta bulunuldugunu savunarak, davanin öncelikle görev ve yetki yönünden reddini istemistir.
Dava, davali tarafindan deniz yolu ile tasinan yükte meydana gelen hasar nedeniyle ugranilan zararin tazmini ile tasimayi yapan gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi istemlerine iliskindir. Mahkemece, davali tarafin uyusmazligin çözümünde yurt disinda bulunan tahkim kurulunun görevli olduguna iliskin itirazi yerinde görülerek bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar verilmistir.
Davaya konu alacak TTK.’nun 1235/7 nci maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup, bu alacak için TTK.’nun 1236 nci maddesi uyarinca gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmis bulunmaktadir. Davada, tasimayi yapan tanker gemisi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi de istenmistir. Olayda uygulanmasi gereken 2675 sayili Kanunu’nun 23 ncü maddesi uyarinca kanuni rehin hakki yönünden Türk hukuku uygulanacaktir. Gemi alacaklisi hakki bir kanuni rehin hakki mahiyetinde olup, kanundan dogdugu için tescile ve teslime gerek olmadan hüküm ifade eder. Aynî hak olan rehin hakki, TTK.’nun 1236/2 nci maddesi uyarinca gemi ve navlunu takip eder. Kanuni rehin hakkinin fiilen uygulanabilmesi için somut olayda öncelikle gemi hakkinda seferden men karari alinmis, davali tarafça teminat gösterilmesi üzerine bu tedbir karari teminat üzerine kaydirilmistir. Bu durumda alacaklinin kanunun tanidigi ayni bir hak olan rehin hakkinin yerine getirilebilmesi için alinan tedbir kararinin devami için yasal sürede açilmis bulunan isbu davanin Türk mahkemesinde sonuçlandirilmasinda yasal zorunluluk bulunmasina göre davalinin tahkim itirazinin reddine karar verilerek uyusmazligin esasina girilmesi gerekirken, yazili sekilde karar verilmesi dogru görülmemis, kararin bu nedenle davaci yararina bozulmasi gerekmistir.
29. Yargitay Dairesinin 18/3/2013 tarihli ve E.2012/5290, K.2013/5238 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
Dava, deniz tasimasindan kaynaklanan noksan mal bedeline iliskin alacak ve tasimayi yapan gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi istemlerine iliskindir. Mahkemece, davali tarafin uyusmazligin çözümünde yurt disinda bulunan tahkim kurulunun görevli olduguna iliskin itirazi yerinde görülerek dava dilekçesinin reddine karar verilmistir.
Davaya konu alacak TTK’nun 1235/7. maddesinde öngörülen gemi alacaklisi hakki veren alacaklardan olup, bu alacak için TTK’nun 1236. maddesi uyarinca gemi üzerinde kanuni rehin hakki taninmis bulunmaktadir. Davada, gemi üzerinde kanuni rehin hakki tesisi de istenmistir. Gemi alacaklisi hakki bir kanuni rehin hakki mahiyetinde olup, kanundan dogdugu için tescile ve teslime gerek olmadan hüküm ifade eder. Aynî hak olan rehin hakki, TTK’nun 1236/2. maddesi uyarinca gemi ve navlunu takip eder. Kanuni rehin hakkinin fiilen uygulanabilmesi için somut olayda öncelikle gemi hakkinda seferden men karari alinmis, davali tarafça teminat gösterilmesi üzerine bu tedbir karari teminat üzerine kaydirilmistir. Bu durumda alacaklinin kanunun tanidigi ayni bir hak olan rehin hakkinin yerine getirilebilmesi için alinan tedbir kararinin devami için yasal sürede açilmis bulunan isbu davanin Türk mahkemesinde sonuçlandirilmasinda yasal zorunluluk bulunmasina göre davalinin tahkim itirazinin reddine karar verilerek uyusmazligin esasina girilmesi gerekirken, yazili sekilde karar verilmesi dogru görülmemis, kararin bu nedenle davaci yararina bozulmasi gerekmistir.
Ayrica, mahkemece Dairemizin 2009/10633 E. 2011/3410 sayili ilami emsal oldugu belirtilerek tahkim itirazi kabul edilmis ise de, Dairemizin bu karari bozma üzerine verilmis olup, bu davada emsal niteligi bulunmamaktadir. Zira, emsale konu olan davada mahkemece evvela alacagin tahsiline, kanuni rehin hakki talebinin reddine karar verilmis ve bu karari taraflardan sadece davali vekili temyiz etmis olup, alacak ile ilgili ihtilaf temyize geldiginden tahkim itirazinin reddine karar verilmesinin dogru olmadigi gerekçesi ile mahkemece verilen bu karar bozulmustur. Dairemizin2009/10633 E. 2011/3410 sayili ilamindan da anlasilacagi üzere bu kez mahkemece bozmaya uyulmus ve tahkim itirazi nedeni ile davanin reddine karar verildiginden anilan kararin isbu davada emsal alinmasi da isabetli degildir.
b. Konuyla Ilgili Diger Yargitay Kararlari
30. Yargitay Dairesinin 26/2/2009 tarihli ve E.2009/1400, K.2009/2211 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
"...
Davaci vekili, müvekkili sirkete nakliyat rizikolarina karsi sigortalanan emtianin Izmir’den Polonya’ya deniz yolu ile tasinmasinin davali tarafindan yerine getirildigini, sigortali emtianin gemiye saglam, temiz ve noksansiz olarak teslim edildigini, ancak sigortali/aliciya teslimi esnasinda yapilan tespitte emtianin hasarli oldugunun belirlendigini, hasarli emtia tutari olan 15.684.678.000.-TL'nin sigortaliya ödendigini, bu suretle sigortalinin haklarina halef olundugunu ileri sürerek, söz konusu tutarin davalidan faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmistir.
Davali vekili, malin alicisi olan davaci sigortalisinin çarter parti konsimentosunu kullanarak mali teslim aldigini, bu nedenle konsimento ve atifta bulundugu çarter parti hükümleri ile bagli oldugunu, atifta bulunulan çarter parti hükmü uyarinca uyusmazliklarin Londra’da tahkim yolu ile çözümünün kararlastirildigini, bu nedenle mahkemenin görevsiz bulundugunu savunarak, davanin reddini istemistir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamina göre uyusmazligin hakem vasitasi ile çözümlenmesi gerektigi belirtilerek mahkemenin görevsizligi nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmistir.
Dosyadaki yazilara kararin dayandigi delillere gerektirici sebeplere göre, davaci vekilinin bütün temyiz itirazlari yerinde degildir.
31. Yargitay Dairesinin 26/10/2009 tarihli ve E.2008/6428, K.2009/10945 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
Dava, deniz tasimasinda eksik teslimden dogan zararin tasiyandan tazmini istemine iliskindir.
Davali tasiyan, konismentoda tahkim sarti tasiyan çarter partiye atif yapildigini savunarak, tahkim itirazinda bulunmus olup, mahkemece, çarter partide yer alan tahkim kaydinin konismento hamili için baglayici olabilmesi için ancak konismento ile birlikte ciro edilmesi gerektigi, bu hususun ispatlanamamis oldugu gerekçesiyle tahkim itirazi yerinde bulunmamistir.
TTK’nun 1110/1 nci maddesi uyarinca, tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki münasebetlerde konismento esastir. Dosyada mevcut 09.10.2005 tarihli konismentoda “çarter parti ile kullanilacagi” belirtilmis olup, 28.09.2005 tarihli çarter partide taraflar arasindaki uyusmazligin tahkimde görülmesi gerektigine yönelik düzenlemenin bulunmasi halinde malin alicisi konumunda olan dava disi sigortali da bu düzenleme ile baglidir. Zira, dava disi sigortali alici, konismentoyu ciro ile alip, bunu ibrazla yükü teslim almada kullandigi anda, konismentonun sartlari ile de baglanmis olur ve tahkim sartinin tasiyanla yükleten arasinda kararlastirilmis oldugunu, kendisinin 3 ncü sahis durumunda bulundugunu ve bu nedenle konismentoda kararlastirilan tahkim sarti ile bagli tutulamayacagini iddia edemez. Davali sigorta sirketi davasini konismentoya dayandirmis olup, sigortali, tasinan mallari teslim aldigina göre, konismentoda yer alan tahkim sarti böylece gönderileni baglayacagi gibi, TTK’nun 1361 nci maddesindeki halefiyet ilkesi uyarinca davaci sigorta sirketini de baglar.
Bu itibarla mahkemece, açiklanan hususlar nazara alinarak, öncelikle konismentonun atif yaptigi çarter partide tahkim sartinin bulunup bulunmadiginin denetlenerek, tahkim sartinin bulunmasi halinde, konismento ile birlikte ciro edilmis olup olmamasina bakilmaksizin taraflar arasinda baglayici olan konismentodaki atif yoluyla çarter parti sözlesmesinde yazili olan tahkim sarti uyarinca, görevsizlik karari verilmesi gerekirken, yazili sekilde ve hatali gerekçe ile isin esasina girilmesi dogru görülmemis ve kararin açiklanan nedenle davali yararina bozulmasi gerekmistir.
32. Yargitay Dairesinin 2/5/2012 tarihli ve E.2012/5132, K.2012/7052 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
Davaci vekili, müvekkili sirketin Interbulk Trade LLC firmasindan ithal ettigi degirmenlik bugdayin Ukrayna'daki Sivastopol Limani’ndan davali tarafindan Samsun Limani’na getirildigini, ancak limandaki bosaltma sirasinda 86 ton bugdayin eksik oldugu tespit ettiklerini, bu hususla ilgili olarak gemi kaptanina müvekkili tarafindan protesto mektubu verildigini, eksik tespit edilen bugdayin degerinin 52.140,00 TL oldugunu, davali geminin Türk karasularini terk etmesi halinde müvekkili sirketin alacaginin tahsilinin mümkün olmamasi sebebiyle 2011/94 D.Is sayili dosyasi ile tedbir karari alindigini, gemi üzerinde TKK'nun 1235/7 ve 1236. maddeleri uyarinca gemi alacagi ve kanuni rehin hakki dogdugunu, 86 ton degirmenlik bugdayin eksik teslim edilmesi sebebiyle 52.140,00 TL tazminatin eksik teslimin tespit edildigi 17.03.2011 tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalidan tahsilini talep ve dava etmistir.
Davali vekili, cevap dilekçesi ile, yetkili mahkemenin Ukrayna Mahkemeleri oldugunu ve yine ayrica tasimaya konu konsimentonun ön yüzünde 18.02.2011 tarihli çarter partiye atifta bulunuldugunu, atif yapilan çarter partide ise, taraflar arasinda dogacak uyusmazliklarin çözümünde Londra'da olusturulacak hakem heyetinin görevli oldugunun belirtildigini, dolayisi ile görev yönünden davanin reddi gerektigini ve yine davacinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadigi gibi müvekkili davalinin da pasif husumet ehliyetinin bulunmadigini, zararin usulüne uygun olarak ilgililere ihbar edilmedigini ve meydana gelen zararda müvekkiline yüklenilebilecek hiçbir kusur bulunmadigini, ayrica istenilen tazminatin fahis oldugunu belirterek, davanin reddini talep etmistir.
Mahkemece, 04.03.2011 tarihli konsimentonun önyüzünde 18.02.2011 tarihli çarter partiye atif yapildigi ve yine çarter partinin atif yaptigi sözlesmenin 37. maddesi uyarinca uyusmazliklarin hallinde Londra'da olusturulacak hakem heyetinin görevli oldugunun belirtildigi, TTK’nun 1110. maddesinde tasiyan ile gönderilen arasindaki hukuki ihtilaflarda konsimentonun esas tutulacagi hükme baglandigi, davaciya gönderilen ve konsimentoya göre teslim alinan mallarin millilestirilmesinin yapildigi, bu durumda davaci tarafça konsimentonun kullanildigi açik olup konsimento ile birlikte kullanilacak çarter parti hükümlerinin de artik davaci için baglayici hale geldigi, bu çarter partide mevcut tahkim klozuna göre taraflar arasindaki uyusmazligin Londra’da olusturulacak hakem heyetince çözümlenmesi gerektigi gerekçesiyle, davalinin tahkim itirazinin kabulü ile davanin görev yönünden reddine karar verilmistir.
Karar, davaci vekilince temyiz edilmistir.
33. Yargitay Dairesinin 10/4/2017 tarihli ve E. 2015/14089, K.2017/1988 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
Davaci vekili, müvekkili sirket nezdinde nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortali bulunan ... Gida San Tic'e ait 8.382.716 Kg dökme fosforik asit emteasinin, Ürdün Limani'ndan yüklenerek MT Asinaz Gemisi ile Bandirma Limani'na getirildigini, tahliye sirasinda yapilan incelemede emtianin eksik oldugunun tespit edildigini, yapilan ekspertiz incelemesi neticesinde belirlenen hasar bedelinin 11.04.2014 tarihinde sigortaliya ödendigini, TTK'nin 1472. maddesi uyarinca tasimada kusuru bulunan davalidan rücu haklari oldugunu ileri sürerek, 14.029,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren isleyecek avans faizi ile birlikte davalidan tahsilini talep ve dava etmistir.
Davali vekili, davanin görevsiz mahkemede açildigini mahkemece denizcilik ihtisas mahkemesi sifatiyla 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne görevsizlik karari verilmesi gerektigini, ayrica mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanin taraflar arasinda yapilan Konsimento ve Çarter Parti hükümleri nazara alinarak uyusmazligin Londra'da tahkim yoluyla açikliga kavusturulmasi gerektigini, davanin esastan da reddi gerektigini savunarak, davanin reddini istemistir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamina göre; konismentonun ön yüzünde Çarter Parti ile birlikte kullanilacaginin belirtildigi, Çarter Parti'de ise 50.000,00 USD'ye kadar olan anlasmazliklarin tahkim yargilamasina tabi olacaginin yazili oldugu gerekçesiyle, davanin tahkim sarti nedeniyle usulen reddine karar verilmistir.
Karari, davaci vekili temyiz etmistir.
Dosyadaki yazilara kararin dayandigi deliller ile gerektirici sebeplere göre, davaci vekilinin bütün temyiz itirazlari yerinde degildir.
B. Uluslararasi Hukuk
34. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'ne (Sözlesme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunmasi" kenar baslikli 1. maddesi söyledir:
"Her gerçek ve tüzel kisinin mal ve mülk dokunulmazligina saygi gösterilmesini isteme hakki vardir. Bir kimse, ancak kamu yarari sebebiyle ve yasada öngörülen kosullara ve uluslararasi hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun birakilabilir.
Yukaridaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararina uygun olarak kullanilmasini düzenlemek veya vergilerin ya da baska katkilarin veya para cezalarinin ödenmesini saglamak için gerekli gördükleri yasalari uygulama konusunda sahip olduklari hakka halel getirmez."
35. Avrupa Insan Haklari Mahkemesine (AIHM) göre Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesinin temel amaci, devlet tarafindan mülkiyet hakkina yapilan haksiz müdahalelere karsi kisinin korunmasini saglamaktir. Bununla birlikte Sözlesme'nin 1. maddesi uyarinca taraf her devlet "kendi yetki alani içinde bulunan herkesin Sözlesme'de tanimlanan haklari ve özgürlüklerden yararlanmalarini saglama" yükümlülügü altindadir. Bu genel nitelikli görevin yerine getirilmesi, Sözlesme ile güvence altina alinan haklarin etkili bir biçimde uygulanmasini saglamak için bazi pozitif yükümlülükler ortaya koymaktadir (Ališic ve digerleri/Bosna Hersek, Hirvatistan, Sirbistan, Slovenya ve Makedonya Cumhuriyeti [BD], B. No: 60642/08, 16/7/2014, § 100; Sovtransavto Holding/Ukrayna, B. No: 48553/99, 25/7/2002, § 96).
36. AIHM, Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi ile güvence altina alinan mülkiyet hakkinin da bazi pozitif yükümlülükler içerdigini kabul etmektedir. AIHM'e göre mülkiyet hakkinin gerçekten etkili bir biçimde korunabilmesi, devletin müdahale etmeme görevi yaninda ayrica bazi pozitif tedbirler almasini da gerektirmektedir (Öneryildiz/Türkiye [BD], B. No: 48939/99, 30/11/2004, § 134; Broniowski/Polonya [BD], B. No: 31443/96, 22/6/2004, § 143).
37. AIHM; Sözlesme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesinin devletin dogrudan müdahalesinin söz konusu olmadigini, özel kisiler arasindaki uyusmazliklar yönünden de -belirli durumlarda- mülkiyet hakkinin korunmasi için gerekli tedbirleri alma yükümlülügünü içerdigini kabul etmektedir. Devletin pozitif yükümlülükleri çerçevesinde -özel kisiler arasi mülkiyet iliskileri bakimindan olsa bile- kisilerin mülkiyet haklarina yapilacak keyfî müdahalelere karsi hukuksal bir koruma saglamasi gerekmektedir. Bu baglamda devlet, özellikle taraflarin mülkiyet hakkina iliskin uyusmazliklar yönünden usule iliskin gerekli güvenceleri sunan etkin bir yargisal mekanizma olusturma yükümlülügü altindadir. Bu çerçevede olusturulan yargi yollarinda ulusal mahkemeler de iç hukukta yer alan ilgili kanunlar isiginda makul ve adil bir biçimde mülkiyet uyusmazliklarini çözmek durumundadir. AIHM, bu gerekliligin saglanip saglanmadigini degerlendirirken uygulanan usulün bütününü incelemektedir (Sovtransavto Holding/Ukrayna, § 96; Fuklev/Ukrayna, B. No: 71186/01, 7/6/2005, §§ 90, 91; Kotov/Rusya [BD], B. No: 54522/00, 3/4/2012, § 112; Anheuser-Busch Inc./Portekiz [BD], B. No: 73049/01, 11/1/2007, §§ 82-87; Capital Bank AD/Bulgaristan, B. No: 49429/99, 24/11/2005, § 134).
38. Bununla birlikte AIHM; iç hukukun yorumlanmasi ve uygulanmasi konusundaki görevinin sinirli oldugunu, ulusal mahkemelerin hukuk kurallarinin yorumlanmasi bakimindan sahip olduklari takdir hakkina, açik bir keyfîlik veya bariz bir takdir hatasi olmadikça karisamayacagini belirtmektedir (Anheuser-Busch Inc./Portekiz, § 83).
V. INCELEME VE GEREKÇE
39. Mahkemenin 8/6/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari
40. Basvurucu; zararini ödedigi sigortalinin haklarina halef oldugunu, icra takiplerinde borca itiraz edildigini ancak herkese karsi ileri sürülebilen ayni hak niteligindeki kanuni rehin hakkina itiraz edilmedigini belirtmistir. Ayni Yargitay Dairesi içtihatlarinda Türk mahkemeleri önünde gemi alacaklisinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü takdirde tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelendigine vurgu yapan basvurucu, bu içtihatlarin aksine karar verildigini ifade etmistir. Basvurucu 29/1/2013 tarihli celsede tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi 2010 yilindan yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verildigini, bu süreçte Ingiliz hukukuna göre alacagin zamanasimina ugradigini ve süresinde tahkim yoluna basvuramadigindan zararinin tazmin edilmesi imkâninin elinden alindigini iddia etmistir. Bu gerekçelerle basvurucu; hak arama hürriyeti, adil yargilanma ve mülkiyet haklarinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
B. Degerlendirme
41. Anayasa’nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir:
“Herkes, mülkiyet hak[kina] sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir.
Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.”
42. Anayasa’nin "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar baslikli 5. maddesinin ilgili kismi söyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kisilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlulugunu saglamak; kisinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bagdasmayacak surette sinirlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldirmaya, insanin maddî ve manevî varliginin gelismesi için gerekli sartlari hazirlamaya çalismaktir.”
43. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucu tarafindan açilan tazminat davasi, sözlesmede yer alan yabanci tahkim sartinin geçerli oldugu belirtilmek suretiyle görevsizlik yönünden reddedilmistir. Ancak basvurucu uzun süre sonra verilen görevsizlik karari nedeniyle alacagi tahsil imkâninin ortadan kaldirildigini ileri sürdügünden bütün sikâyetlerinin mülkiyet hakki kapsaminda incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir.
1. Genel Ilkeler
44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun’un 48. maddesinin (2) numarali fikrasinda açikça dayanaktan yoksun basvurularin Anayasa Mahkemesince kabul edilemezligine karar verilebilecegi belirtilmistir. Bu baglamda basvurucunun ihlal iddialarini kanitlayamadigi, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadigi veya müdahalenin mesru oldugu açik olan basvurular ile karmasik veya zorlama sikâyetlerden ibaret basvurular açikça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoglu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
45. Mülkiyet hakkinin korunmasinin devlete birtakim pozitif yükümlülükler yükledigi hususu Anayasa'nin 35. maddesinin lafzinda açik bir biçimde düzenlenmemis ise de bu güvencenin sadece devlete atfedilebilen müdahalelere yönelik sinirlamalar getirdigi, bireyi üçüncü kisilerin müdahalelerine karsi korumasiz biraktigi düsünülemez. Pozitif yükümlülüklerin ortaya çikmasinin nedeni gerçek anlamda koruma saglanmasidir. Buna göre anilan maddede bir temel hak olarak güvence altina alinmis olan mülkiyet hakkinin gerçekten ve etkili bir sekilde korunabilmesi yalnizca devletin müdahaleden kaçinmasina bagli degildir. Gerçek anlamda koruma saglanmasi için devletin negatif yükümlülükleri disinda pozitif yükümlülüklerinin de olmasi gerekir. Dolayisiyla Anayasa'nin 5. ve 35. maddeleri uyarinca devletin mülkiyet hakkinin korunmasina iliskin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadir. Bu baglamda söz konusu pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kisiler arasindaki uyusmazliklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkinin korunmasi için belirli tedbirlerin alinmasini gerektirmektedir (Türkiye Emekliler Dernegi, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoglu Insaat Egitim Gida Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Sirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43).
46. Devletin pozitif yükümlülükleri, mülkiyet hakkina yapilan müdahalelere karsi usule iliskin güvenceleri sunan yargisal yollari da içeren etkili hukuksal bir çerçeve olusturma ve olusturulan bu hukuksal çerçeve kapsaminda yargisal ve idari makamlarin bireylerin özel kisilerle olan uyusmazliklarinda etkili ve adil bir karar vermesini temin etmek sorumluluklarini da içermektedir (Selahattin Turan, B. No: 2014/11410, 22/6/2017, § 41).
47. Anayasa'nin 35. maddesi usule iliskin açik bir güvenceden söz etmemektedir. Bununla birlikte mülkiyet hakkinin gerçek anlamda korunabilmesi bakimindan bu madde, Anayasa Mahkemesinin çesitli kararlarinda da ifade edildigi üzere mülk sahibine müdahalenin kanun disi veya keyfî ya da makul olmayan sekilde uygulandigina iliskin savunma ve itirazlarini sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanaginin taninmasi güvencesini kapsamaktadir. Bu degerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakilarak yapilmalidir (benzer yöndeki degerlendirmeler için bkz. Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazici [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71).
48. Mülkiyet hakkinin usule iliskin güvenceleri hem özel kisiler arasindaki mülkiyet uyusmazliklarinda hem de taraflardan birinin kamu gücü oldugu durumlarda geçerlidir. Bu baglamda mülkiyet hakkinin korunmasinin söz konusu oldugu durumlarda usule iliskin güvencelerin somut olayda yerine getirildiginden söz edilebilmesi için derece mahkemelerinin kararlarinda konu ile ilgili ve yeterli gerekçe bulunmalidir. Ayrica belirtmek gerekir ki bu zorunluluk davacinin bütün iddialarina cevap verilmesi anlamina gelmemekle birlikte mülkiyet hakkini ilgilendiren davanin sonucuna etkili esasa iliskin temel iddia ve itirazlarin yargilama makamlarinca özenli bir sekilde degerlendirilerek karsilanmasi gerekmektedir (Kamil Darbaz ve GMO Yapi Grup End. San. Tic. Ltd. Sti., B. No: 2015/12563, 24/5/2018, § 53).
2. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
49. Somut olayda basvurucunun ilk sikâyeti, Yargitay Dairesi içtihatlarinin kanuni rehin hakki ileri sürüldügü durumlarda tahkim itirazinin reddedilerek uyusmazligin esasinin incelenmesi gerektigi yönünde oldugu hâlde bu içtihatlarin aksi yönünde karar verildigine iliskindir.
50. Anayasa Mahkemesinin delillerin degerlendirilmesi ve hukuk kurallarinin yorumlanmasina yönelik sikâyetler bakimindan görevi, bireysel basvurunun ikincil olma niteligi geregi sinirlidir. Derece mahkemeleri önünde hukukun ne sekilde yorumlanacagina ve uygulanacagina dair bir uyusmazlik oldugunda ve bu baglamda basvurucu tarafindan ileri sürülen iddialarin derece mahkemelerince kesin olarak reddedildigi durumlarda açikça keyfî olmadigi veya bariz bir takdir hatasi içermedigi sürece Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin takdirine müdahale etmesi mümkün degildir. Kaldi ki yukarida yer verilen içtihatlar da dikkate alindiginda derece mahkemeleri, düzenlenen konsimentoda yer alan "çarter parti ile birlikte kullanilacagi" ve "Navlun 25/10/2010 tarihli çarter sözlesmesi uyarinca ödenecektir." kayitlari, konsimento formunun arka yüzünde yer alan tasima sartlarinin 1. maddesinde ''Ön yüzde tarihi belirtilmis olan çarter partinin tüm hüküm ve sartlari, hak ve istisnalari, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kilinmistir.'' seklinde belirtilmesi ve tasima sözlesmesinin 42. maddesinde yer alan tahkim sartini birlikte degerlendirerek sonuca varmistir (bkz. §§ 27-33). Dolayisiyla derece mahkemelerince varilan bu sonucun açikça keyfî oldugundan veya bariz bir takdir hatasi içerdiginden söz edilemez.
51. Basvurucunun bir diger sikâyeti ise 29/1/2013 tarihli ilk durusmada tahkim itirazi reddedildigi hâlde hasarin meydana geldigi 2010 yilindan yaklasik yedi yil sonra görevsizlik karari verilmesi nedeniyle alacagin Ingiliz hukukuna göre zamanasimina ugramasina, bu nedenle de zararinin giderilmesi imkâninin elinden alinmasina iliskindir. Basvurucuya göre süresinde tahkim yoluna basvuramadigindan tazminat hakkini kaybetmistir.
52. Somut olayda hasarin varligi 19/11/2010 tarihinde tespit edilmis ve ayni tarihte tasiyana ihbar edilmistir. Basvurucu, alacagi temlik alan tasitana hasar bedelini ödeyerek haklarina halef olmus ve ödedigi tazminat bedelini tasiyandan tahsil etmek üzere Icra Müdürlügünde takipler baslatmistir. Icra takipleri itiraza ugrayan basvurucu 12/4/2012 tarihinde itirazin iptali davasi açmistir. Bu yargilama sonunda tahkim sartinin geçerli oldugu tespit edilerek görev yönünden davanin reddine karar verilmis ve Yargitay Dairesi 4/12/2017tarihinde bu karari onamistir.
53. Tasitana ödedigi hasar bedeli yönünden alacaklinin haklarina halef oldugunu ileri süren basvurucu, taraflar arasinda düzenlenen sözlesmeler ve eki belgelerin varligindan haberdar oldugu gibi içerikleri hakkinda da bilgi sahibidir. Bu durumda alacagini tahsil etmek için basvurucunun önünde iki imkân bulunmaktadir. Bunlardan ilki sözlesme ile belirlenen yabanci tahkim sartina uyarak uyusmazligi tahkim yargilamasi önüne tasimak, bir digeri ise sözlesmede tahkim sarti bulunmasina ragmen Türk mahkemelerinin yetkili oldugunu savunarak alacagini Türk mahkemeleri önünde tahsil etmeye çalismaktir. Basvurucu, Türk mahkemeleri önünde alacagini tahsil etme yönünde kullandigi iradesinin bir sonucu olarak tahkim itiraziyla karsilasabilecegini, bu nedenle de derece mahkemelerinin görevsizlik karari verebilecegini öngörebilecek durumdadir.
54. Basvurucu, tahkim yargilamasinin Londra'da yapilacak olmasi nedeniyle Ingiliz hukukunun uygulanacagini ve Ingiliz hukuk kurallarina göre alacagin zamanasimina ugrayacagini ileri sürmektedir. Bu nedenle zamanasimina ugramis bir alacagi tahsil etmek için yabanci tahkim yoluna basvurmasinin anlamsiz hâle geldigini ifade eden basvurucu, yabanci tahkim yoluna basvurmaksizin bireysel basvuruda bulunmustur.
55. Yukarida da deginildigi üzere ikincil inceleme yapan Anayasa Mahkemesinin görevi uyusmazliklari ve bu uyusmazliklara uygulanacak hukuk kurallarini tespit etmek, yorumlamak ve uygulamak degildir. Bu görev ve yetki kanunlar tarafindan belirlenen ve anilan hususlarda uzmanlasan derece mahkemelerine aittir. Kaldi ki uyusmazlik konusu alacagin baska bir ülkenin hukuk kurallarina göre zamanasimina ugrayip ugramadiginin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi mümkün olmayacaktir. Ayrica yargilama süresinin uzunlugu yönünden yapilan sikâyetin makul sürede yargilanma hakki kapsaminda bu bireysel basvuru dosyasindan ayrilmasina karar verildigi gibi uzun süre sonra verilen görevsizlik kararinin alacagin tahsilini tek basina imkânsiz hâle getirdigine iliskin bir tespit de yapilamamaktadir. Davanin görev yönünden reddi sonrasi yabanci tahkim yargilamasina basvurabilecek durumda olan basvurucunun bu yöntemi izleyerek zaman asimi nedeniyle talep hakkinin kalmadigini ispat edebilecegi hâlde bu yola basvurmadigi görülmüstür. Bu nedenle en basindan beri sözlesmedeki tahkim sarti nedeniyle görevsizlik karari verilebilecegini öngörebilecek durumda bulunan basvurucunun görevsizlik kararinin uzun süre sonra verilmesi nedeniyle alacaginin tahsilinin imkânsiz hâle geldigini yeterince ortaya koyamadigi anlasilmistir. Dolayisiyla somut olayda etkin ve elverisli hukuki mekanizmalari kurdugu anlasilan kamu makamlarinin ortaya çiktigi ileri sürülen olumsuz sonuçtan devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda sorumlulugunun oldugu söylenemez. Sonuç olarak tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde basvurucunun alacaginin tahsil edilemedigine iliskin sikâyeti nedeniyle mülkiyet hakkina yönelik bir ihlalin olmadiginin açik oldugu anlasilmistir.
56. Açiklanan gerekçelerle basvurunun diger kabul edilebilirlik kosullari yönünden incelenmeksizin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle kabul edilemez olduguna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin açikça dayanaktan yoksun olmasi nedeniyle KABUL EDILEMEZ OLDUGUNA,
B. Yargilama giderlerinin basvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
https://www.hukukihaber.net/