vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff6cea000000001802000001000200Yargitay Genel Hukuk Kurulu, tartisma yaratacak bir karara imza atti. Kurul, temyiz basvurusu üzerine inceledigi bosanma davasinda evi terk eden kadin ile siddet uygulayan esinin esit kusurlu olduguna karar verdi. Ankara'da yasayan B.E., 2013 tarihinde 2 çocugunun annesi Ö.Ç.'ye, evi defalarca terk ettigi, bu süre zarfinda hem kendisinin hem de çocuklarinin magdur edildigini iddia ederek, bosanma davasi açti. Kendisine yöneltilen suçlamalari kabul etmeyen Ö.Ç. ise fiziksel, duygusal ve ekonomik siddete maruz kaldigini belirtip, her bir çocuk için aylik 500 lira nafaka ile 10 milyon lira maddi, 20 milyon lira manevi tazminat talebinde bulundu. Davanin görüldügü Ankara Bati 3'üncü Aile Mahkemesi, 2014 yilinda verdigi kararda, B.E.'nin esine siddet uyguladigini ve görevlerini ihmal ettigini, esin de sik sik müsterek evi ve çocuklari terk ettigini bildirerek kocayi agir, kadini ise az kusurlu buldu. Çocuklarin vekaletini anneye veren hakim, B.E.'nin 9 bin lira maddi, 6 bin lira manevi tazminat ödemesinde karar kildi. ÖZEL DAIRE KARARI BOZDU B.E.'nin avukati karari temyiz edince dosya Yargitay 2'nci Hukuk Dairesi'ne gitti. Daire, Ö.Ç.'nin sik sik evi terk ettigi ve uzun sürelerle geri dönmedigi, son tartismada ise esine, “Senden igreniyorum, nefret ediyorum. Seni sevmiyorum, istemiyorum” dedigini, bu sözler üzerine B.E.'nin de Ö.Ç.’ye siddet uyguladigi belirtildi. Iki tarafin da esit derecede kusurlu olmasi gerektigine kanaat getiren daire, Ankara Bati 3'üncü Aile Mahkemesi'nin kararini usul ve yasaya aykiri oldugu gerekçesiyle bozdu. Ancak yerel mahkeme, verdigi kararda direndi. YARGITAY IKISINI DE KUSURLU BULDU Bunun üzerine dosya, Yargitay Gelen Kurulu'na gitti. Hukuk Kurulu, Ö.Ç.'nin evlilik hayati boyunca 30’u askin kez evi terk edip, uzun süre dönmedigi, bu süreçte yeni dogan bebegini de birakip gittigini vurguladi. B.E.’nin son kavgalarinda Ö.Ç.’nin kendisine söyledigi sözlerin ardindan tepki niteligini asar sekilde eliyle vurdugunun alti çizildi. Tüm bunlar isiginda Yargitay Hukuk Dairesi, taraflarin esit kusurlu olduguna kanaat getirdi ve Yargitay 2'nci Hukuk Dairesi'nin bozma kararina uyulmasi gerektigini, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykiri olup, direnme kararinin bozulmasi gerektigine hükmetti. --- Yargitay Hukuk Genel Kurulu 2017/2492 E. , 2020/1037 K. "Içtihat Metni" MAHKEMESI : Aile Mahkemesi 1. Taraflar arasindaki "karsilikli bosanma" davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, Ankara Bati 3. Aile Mahkemesince verilen her iki davanin kabulüne iliskin karar, davaci-karsi davali vekilinin temyizi üzerine Yargitay 2. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir. 2. Direnme karari davaci-karsi davali vekili tarafindan temyiz edilmistir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü: I. YARGILAMA SÜRECI Davaci-Karsi Davali Istemi: 4. Davaci-karsi davali vekili 24.10.2013 tarihli dava dilekçesinde; esi ile anlasarak 04.05.1998 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten ortak iki çocuklarinin dünyaya geldigini, davali ile fikren ve ruhen anlasamadiklarini, sürekli tartisma nedeniyle evliligin zedelendigini, kari koca iliskisinin fiilen bittigini, davalinin evlilik boyunca ortak evi defalarca terk etmesi nedeniyle çocuklari ve kendini magdur ettigini belirterek bosanmaya, velayetlerin kendisine verilmesi ile tazminat haklarinin sakli tutulmasina karar verilmesini talep ve dava edilmistir. Davali-Karsi Davaci Istemi: 5. Davali-karsi davaci vekili 18.11.2013 tarihli cevap ve karsi dava dilekçesinde; tüm iddialari inkâr ederek, taraflarin 04.05.1998 tarihinde evlendiklerini, tam kusurlu tarafin erkek es oldugunu, birlik süresince bagimsiz konut temin etmedigini, müvekkiline fiziksel, duygusal ve ekonomik siddet uyguladigini belirterek asil davanin reddine, karsi davanin kabulü ile taraflarin bosanmalarina, velayetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararina 500,00TL tedbir-istirak ve müvekkili yararina 500,00TL tedbir-yoksulluk nafakasi ile 10.000,00TL maddi ve 20.000,00TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmistir. Ilk Derece Mahkemesi Karari: 6. Ankara Bati 3. Aile Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2013/788 E., 2014/61 K. sayili karari ile; bosanmaya sebep olan olaylarda erkek esin fiziksel siddet uyguladigi ve birlik görevlerini ihmal ettigi, bunun karsiliginda kadin esin de hakaret ettigi ayrica sik sik müsterek evi ve çocuklari terk etmesi seklinde gerçeklestirdikleri kusurlu davranislari sonucunda; erkek esin agir, kadin esin ise az kusurlu oldugu belirtilerek her iki bosanma davasinin da kabulü ile taraflarin (TMK’nin 166/1 ve 2 maddeleri uyarinca) bosanmalarina, velayetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararina 200,00TL tedbir-250,00TL istirak, kadin es yararina ise 100,00TL tedbir nafakasi ile 9.000,00TL maddi ve 6.000,00TL manevi tazminat ödenmesine, sartlari olusmayan yoksulluk nafakasi talebinin reddine karar verilmistir. Özel Daire Bozma Karari: 7. Yargitay 2. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarihli ve 2014/12772 E., 2014/22950 K. sayili karari ile; "...Hüküm davaci-davali (koca) tarafindan; kusur belirlemesi, velayet, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup geregi görüsülüp düsünüldü: 1-Dosyadaki yazilara kararin dayandigi delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlislik görülmemesine göre, davaci-davali kocanin asagidaki bentlerin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari yersizdir. 2-Mahkemece; bosanmaya neden olaylarda davaci-davali kocanin, davali-davaci kadina oranla daha fazla kusurlu oldugu kabul edilerek bosanmaya karar verilmis ise de, yapilan yargilama ve toplanan delillerden, davali-davaci kadinin sik sik müsterek haneyi terk ettigi ve uzun sürelerle geri dönmedigi, birlik görevlerini yerine getirmedigi ve son çikan tartismada da esine “senden igreniyorum, nefret ediyorum, seni sevmiyorum, istemiyorum” dedigi, davaci-davali kocanin da bu sözler üzerine tepki sinirlarini asar sekilde esine tokat attigi ve birlik görevlerini de yerine getirmedigi anlasilmaktadir. Gerçeklesen bu hâle göre bosanmaya neden olan olaylarda taraflarin esit derecede kusurlu oldugunun kabulü gerekir. Kusur durumu böyleyken, mahkemenin kocayi agir kusurlu kabul etmesi ve buna bagli olarak yasal sartlari (TMK md 174/1-2) olusmadigi hâlde kadin yararina maddi ve manevi tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir. 3-Velayetleri anneye birakilan müsterek çocuklar ... ve ...’in dava süresince baba yaninda kaldiklari ve bakimlarinin onun tarafindan karsilandigi anlasilmaktadir. Durum böyleyken müsterek çocuklar için kadin yararina tedbir nafakasi tayin edilmesi de dogru görülmemistir,..." gerekçesiyle karar bozulmustur. Direnme Karari: 8. Ankara Bati 3. Aile Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/606 E, 2015/760 K. sayili karari ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yaninda kadin adina kabul gören hakaret eylemlerinin agirligi ne kadar yogun olursa olsun erkek esin gerçeklestirdigi darp eylemi ile ayni seviyede kabul edilmesinin hayatin olagan akisina aykirina ve yerlesik uygulamayla çeliskili oldugu, bu durumun kusur degerlendirmelerinde olusturulan normatif ilkeleri de tartisilir hâle getirecegi gerekçesiyle tedbir nafakasi yönünden bozma kararina uyulmasina, kusur belirlemesi ve buna bagli tazminatlar yönünden ise önceki kararda direnilmesine karar verilmistir. Direnme Kararinin Temyizi: 9. Direnme karari yasal süresi içinde davaci-karsi davali vekilince temyiz edilmistir. II. UYUSMAZLIK 10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik; bosanmaya sebep olan olaylarda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasinda uyusmazlik konusu olmayarak gerçeklestigi kabul edilen kusurlu davranislarin tamami bir bütün olarak degerlendirildiginde taraflarin kusur derecelerinin ne oldugu, burada varilacak sonuca göre kadin es yararina maddi-manevi tazminat sartlarinin olusup olusmadigi noktalarinda toplanmaktadir. III. GEREKÇE 11. Uyusmazligin çözümü bakimindan ilgili yasal düzenleme ve kavramlarin açiklanmasinda yarar görülmektedir. 12. Bilindigi üzere 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliginin sarsilmasi” baslikli 166. maddesinin bir ve ikinci fikralari; "Evlilik birligi, ortak hayati sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsilmis olursa, eslerden her biri bosanma davasi açabilir. Yukaridaki fikrada belirtilen hâllerde, davacinin kusuru daha agir ise, davalinin açilan davaya itiraz hakki vardir. Bununla beraber bu itiraz, hakkin kötüye kullanilmasi niteliginde ise ve evlilik birliginin devaminda davali ve çocuklar bakimindan korunmaya deger bir yarar kalmamissa bosanmaya karar verilebilir.” hükmünü tasimaktadir. 13. Genel bosanma sebeplerini düzenleyen ve yukariya alinan madde hükmü, somutlastirilmamis veya ayrintilari ile belirtilmemis olmasi nedeniyle evlilik birliginin sarsilip sarsilmadigi noktasinda hâkime çok genis takdir hakki tanimistir. Bu baglamda evlilik birliginin temelinden sarsilmasi nedeniyle bosanma davasi açan davacinin, davasinin kabul edilerek, bosanma karari elde edebilmesi için iki kosulun gerçeklestigini kanitlamis olmasi gerekir. Bunlardan ilkinde davaci; kendisinden, evlilik birliginin devami için gereken “ortak hayatin sürdürülmesi” olgusunun artik beklenmeyecek derecede birligin temelinden sarsildigini, ikinci olarak “temelden sarsilmanin” karsi tarafin kusurlu davranislari sonucu gerçeklestigini ispatlamak zorundadir. 14. Yeri gelmisken belirtmek gerekir ki; söz konusu hüküm uyarinca evlilik birligi, esler arasinda ortak hayati çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsilmis oldugu takdirde, eslerden her biri kural olarak bosanma davasi açabilir ise de, Yargitay bu hükmü tam kusurlu esin dava açamayacagi seklinde yorumlamaktadir. Çünkü tam kusurlu esin bosanma davasi açmasi tek tarafli irade ile sistemimize aykiri bir bosanma olgusunu ortaya çikarir. Bosanmayi elde etmek isteyen kisi karsi tarafin hiçbir eylem ve davranisi söz konusu olmadan, evlilik birligini, devami beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki “birlik artik sarsilmistir” diyerek bosanma dogrultusunda hüküm kurulmasini talep edebilir. Böyle bir düsünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyecegi yönündeki temel hukuk ilkesine aykiri düser (TMK m.2). Nitekim benzer ilkeye HGK’nin 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2015/2795 K. sayili kararinda da deginilmistir. Bu durumda kusur ilkesine göre genel sebeple (TMK m. 166/1) bosanmaya karar verebilmek için davalinin az da olsa kusurlu olmasi gerekir. 15. Yargitay bosanma davalarinda temyiz incelemesi asamasinin daha saglikli yürütülebilmesi amaciyla; her bir davada verilecek olan bosanma karari, ferileri ve bosanmanin mali sonuçlari yönünden yapilacak denetlemeye uygun sekilde, taraflarin bosanmaya sebep olan olaylarda gerçeklesen kusurlu davranislari belirtildikten sonra eslerin kusur durumlarinin “kusursuz, az kusurlu, esit kusurlu, agir kusurlu veya tam kusurlu es” seklinde belirlenmesi gerektigini belirtmistir. Yine Yargitay, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayili Içtihadi Birlestirme Karariyla da “kimin daha fazla kusurlu oldugunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacagina ve bu hususta bir içtihadi birlestirmeye gidilemeyecegine” karar vererek her bir bosanma davasinda taraflarin bosanmaya esas teskil eden kusur durumlarinin kendine özgü ve o evlilige münhasir oldugunu kabul etmistir. 16. Bu açiklamalar kapsaminda eldeki davaya gelince; yerel mahkemece bosanmaya sebep olan olaylarda erkek esin agir kadin esin ise az kusurlu oldugu belirtilerek her iki davanin da kabulü ile bosanmaya karar verilmistir. Özel Daire ise bosanmaya sebep olan olaylarda taraflarin gerçeklestirdikleri kusurlu davranislara göre esit kusurlu olduklari gerekçesiyle karari bozmustur. Dosya kapsami bir bütün olarak degerlendirildiginde; tanik beyanlarina göre, kadin esin evlilik hayati boyunca otuz kereyi askin evi terk ettigi, uzun süreler dönmedigi, bir haftalik yeni dogan bebegini dahi birakarak evden ayrildigi, bu sekilde evlilikte eslerin birlikte yasama yükümlügüne aykiri davrandigi, ayrica birlik görevlerini ihmal ettigi, son ayrilikta ise diger aile bireylerinin önünde esine karsi ondan igrendigini, nefret ettigini, sevmedigini ve istemedigini beyan ettigi, bu sözler üzerine erkek esin kadin esin hakaretlerine karsi tepki niteligini asar sekilde eliyle vurdugu anlasilmistir. Tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde; kadin esin süreklilik arz eder sekilde uzun süreler evini, esini ve çocuklarini terk ettigi, herkesin önünde esine hakaret ettigi, erkek esin ise sürekligi kanitlanmayan sekilde son olayda tepki sinirlarini asarak eliyle esine bir kez vurdugu ve birlik görevlerini ihmal ettigi seklinde gerçeklesen kusurlu davranislariyla taraflar, bosanmaya sebep olan olaylarda esit kusurludur. Yerel mahkemece, somut olaya uygun ve ayni yönlere isaret eden bozma kararina uyulmasi gerekirken erkek esin agir kusurlu oldugunun kabulü ile bu hatali kusur belirlemesine bagli olarak kadin es yararina tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir. 17. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararina uyulmasi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykiri olup direnme karari bozulmalidir. IV. SONUÇ: Açiklanan nedenlerle; Davaci-karsi davali vekilinin temyiz itirazinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerden dolayi 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA, Istek hâlinde temyiz pesin harcinin yatirana geri verilmesine, Ayni Kanun’un 440. maddesi uyarinca kararin teblig tarihinden itibaren on bes gün içerisinde karar düzeltme yolu açik olmak üzere, 16.12.2020 tarihinde oy birligi ile karar verildi.
Yargitay Genel Hukuk Kurulu, tartisma yaratacak bir karara imza atti. Kurul, temyiz basvurusu üzerine inceledigi bosanma davasinda evi terk eden kadin ile siddet uygulayan esinin esit kusurlu olduguna karar verdi.
Ankara'da yasayan B.E., 2013 tarihinde 2 çocugunun annesi Ö.Ç.'ye, evi defalarca terk ettigi, bu süre zarfinda hem kendisinin hem de çocuklarinin magdur edildigini iddia ederek, bosanma davasi açti.
Kendisine yöneltilen suçlamalari kabul etmeyen Ö.Ç. ise fiziksel, duygusal ve ekonomik siddete maruz kaldigini belirtip, her bir çocuk için aylik 500 lira nafaka ile 10 milyon lira maddi, 20 milyon lira manevi tazminat talebinde bulundu.
Davanin görüldügü Ankara Bati 3'üncü Aile Mahkemesi, 2014 yilinda verdigi kararda, B.E.'nin esine siddet uyguladigini ve görevlerini ihmal ettigini, esin de sik sik müsterek evi ve çocuklari terk ettigini bildirerek kocayi agir, kadini ise az kusurlu buldu.
Çocuklarin vekaletini anneye veren hakim, B.E.'nin 9 bin lira maddi, 6 bin lira manevi tazminat ödemesinde karar kildi.
ÖZEL DAIRE KARARI BOZDU
B.E.'nin avukati karari temyiz edince dosya Yargitay 2'nci Hukuk Dairesi'ne gitti. Daire, Ö.Ç.'nin sik sik evi terk ettigi ve uzun sürelerle geri dönmedigi, son tartismada ise esine, “Senden igreniyorum, nefret ediyorum. Seni sevmiyorum, istemiyorum” dedigini, bu sözler üzerine B.E.'nin de Ö.Ç.’ye siddet uyguladigi belirtildi.
Iki tarafin da esit derecede kusurlu olmasi gerektigine kanaat getiren daire, Ankara Bati 3'üncü Aile Mahkemesi'nin kararini usul ve yasaya aykiri oldugu gerekçesiyle bozdu. Ancak yerel mahkeme, verdigi kararda direndi.
YARGITAY IKISINI DE KUSURLU BULDU
Bunun üzerine dosya, Yargitay Gelen Kurulu'na gitti. Hukuk Kurulu, Ö.Ç.'nin evlilik hayati boyunca 30’u askin kez evi terk edip, uzun süre dönmedigi, bu süreçte yeni dogan bebegini de birakip gittigini vurguladi. B.E.’nin son kavgalarinda Ö.Ç.’nin kendisine söyledigi sözlerin ardindan tepki niteligini asar sekilde eliyle vurdugunun alti çizildi.
Tüm bunlar isiginda Yargitay Hukuk Dairesi, taraflarin esit kusurlu olduguna kanaat getirdi ve Yargitay 2'nci Hukuk Dairesi'nin bozma kararina uyulmasi gerektigini, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykiri olup, direnme kararinin bozulmasi gerektigine hükmetti.
---
Yargitay
Hukuk Genel Kurulu
2017/2492 E. , 2020/1037 K.
"Içtihat Metni"
MAHKEMESI : Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasindaki "karsilikli bosanma" davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, Ankara Bati 3. Aile Mahkemesince verilen her iki davanin kabulüne iliskin karar, davaci-karsi davali vekilinin temyizi üzerine Yargitay 2. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir.
2. Direnme karari davaci-karsi davali vekili tarafindan temyiz edilmistir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü:
I. YARGILAMA SÜRECI
Davaci-Karsi Davali Istemi:
4. Davaci-karsi davali vekili 24.10.2013 tarihli dava dilekçesinde; esi ile anlasarak 04.05.1998 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten ortak iki çocuklarinin dünyaya geldigini, davali ile fikren ve ruhen anlasamadiklarini, sürekli tartisma nedeniyle evliligin zedelendigini, kari koca iliskisinin fiilen bittigini, davalinin evlilik boyunca ortak evi defalarca terk etmesi nedeniyle çocuklari ve kendini magdur ettigini belirterek bosanmaya, velayetlerin kendisine verilmesi ile tazminat haklarinin sakli tutulmasina karar verilmesini talep ve dava edilmistir.
Davali-Karsi Davaci Istemi:
5. Davali-karsi davaci vekili 18.11.2013 tarihli cevap ve karsi dava dilekçesinde; tüm iddialari inkâr ederek, taraflarin 04.05.1998 tarihinde evlendiklerini, tam kusurlu tarafin erkek es oldugunu, birlik süresince bagimsiz konut temin etmedigini, müvekkiline fiziksel, duygusal ve ekonomik siddet uyguladigini belirterek asil davanin reddine, karsi davanin kabulü ile taraflarin bosanmalarina, velayetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararina 500,00TL tedbir-istirak ve müvekkili yararina 500,00TL tedbir-yoksulluk nafakasi ile 10.000,00TL maddi ve 20.000,00TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmistir.
Ilk Derece Mahkemesi Karari:
6. Ankara Bati 3. Aile Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2013/788 E., 2014/61 K. sayili karari ile; bosanmaya sebep olan olaylarda erkek esin fiziksel siddet uyguladigi ve birlik görevlerini ihmal ettigi, bunun karsiliginda kadin esin de hakaret ettigi ayrica sik sik müsterek evi ve çocuklari terk etmesi seklinde gerçeklestirdikleri kusurlu davranislari sonucunda; erkek esin agir, kadin esin ise az kusurlu oldugu belirtilerek her iki bosanma davasinin da kabulü ile taraflarin (TMK’nin 166/1 ve 2 maddeleri uyarinca) bosanmalarina, velayetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararina 200,00TL tedbir-250,00TL istirak, kadin es yararina ise 100,00TL tedbir nafakasi ile 9.000,00TL maddi ve 6.000,00TL manevi tazminat ödenmesine, sartlari olusmayan yoksulluk nafakasi talebinin reddine karar verilmistir.
Özel Daire Bozma Karari:
7. Yargitay 2. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarihli ve 2014/12772 E., 2014/22950 K. sayili karari ile; "...Hüküm davaci-davali (koca) tarafindan; kusur belirlemesi, velayet, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup geregi görüsülüp düsünüldü:
1-Dosyadaki yazilara kararin dayandigi delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlislik görülmemesine göre, davaci-davali kocanin asagidaki bentlerin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari yersizdir.
2-Mahkemece; bosanmaya neden olaylarda davaci-davali kocanin, davali-davaci kadina oranla daha fazla kusurlu oldugu kabul edilerek bosanmaya karar verilmis ise de, yapilan yargilama ve toplanan delillerden, davali-davaci kadinin sik sik müsterek haneyi terk ettigi ve uzun sürelerle geri dönmedigi, birlik görevlerini yerine getirmedigi ve son çikan tartismada da esine “senden igreniyorum, nefret ediyorum, seni sevmiyorum, istemiyorum” dedigi, davaci-davali kocanin da bu sözler üzerine tepki sinirlarini asar sekilde esine tokat attigi ve birlik görevlerini de yerine getirmedigi anlasilmaktadir. Gerçeklesen bu hâle göre bosanmaya neden olan olaylarda taraflarin esit derecede kusurlu oldugunun kabulü gerekir. Kusur durumu böyleyken, mahkemenin kocayi agir kusurlu kabul etmesi ve buna bagli olarak yasal sartlari (TMK md 174/1-2) olusmadigi hâlde kadin yararina maddi ve manevi tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir.
3-Velayetleri anneye birakilan müsterek çocuklar ... ve ...’in dava süresince baba yaninda kaldiklari ve bakimlarinin onun tarafindan karsilandigi anlasilmaktadir. Durum böyleyken müsterek çocuklar için kadin yararina tedbir nafakasi tayin edilmesi de dogru görülmemistir,..." gerekçesiyle karar bozulmustur.
Direnme Karari:
8. Ankara Bati 3. Aile Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/606 E, 2015/760 K. sayili karari ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yaninda kadin adina kabul gören hakaret eylemlerinin agirligi ne kadar yogun olursa olsun erkek esin gerçeklestirdigi darp eylemi ile ayni seviyede kabul edilmesinin hayatin olagan akisina aykirina ve yerlesik uygulamayla çeliskili oldugu, bu durumun kusur degerlendirmelerinde olusturulan normatif ilkeleri de tartisilir hâle getirecegi gerekçesiyle tedbir nafakasi yönünden bozma kararina uyulmasina, kusur belirlemesi ve buna bagli tazminatlar yönünden ise önceki kararda direnilmesine karar verilmistir.
Direnme Kararinin Temyizi:
9. Direnme karari yasal süresi içinde davaci-karsi davali vekilince temyiz edilmistir.
II. UYUSMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik; bosanmaya sebep olan olaylarda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasinda uyusmazlik konusu olmayarak gerçeklestigi kabul edilen kusurlu davranislarin tamami bir bütün olarak degerlendirildiginde taraflarin kusur derecelerinin ne oldugu, burada varilacak sonuca göre kadin es yararina maddi-manevi tazminat sartlarinin olusup olusmadigi noktalarinda toplanmaktadir.
III. GEREKÇE
11. Uyusmazligin çözümü bakimindan ilgili yasal düzenleme ve kavramlarin açiklanmasinda yarar görülmektedir.
12. Bilindigi üzere 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliginin sarsilmasi” baslikli 166. maddesinin bir ve ikinci fikralari;
"Evlilik birligi, ortak hayati sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsilmis olursa, eslerden her biri bosanma davasi açabilir.
Yukaridaki fikrada belirtilen hâllerde, davacinin kusuru daha agir ise, davalinin açilan davaya itiraz hakki vardir. Bununla beraber bu itiraz, hakkin kötüye kullanilmasi niteliginde ise ve evlilik birliginin devaminda davali ve çocuklar bakimindan korunmaya deger bir yarar kalmamissa bosanmaya karar verilebilir.” hükmünü tasimaktadir.
13. Genel bosanma sebeplerini düzenleyen ve yukariya alinan madde hükmü, somutlastirilmamis veya ayrintilari ile belirtilmemis olmasi nedeniyle evlilik birliginin sarsilip sarsilmadigi noktasinda hâkime çok genis takdir hakki tanimistir. Bu baglamda evlilik birliginin temelinden sarsilmasi nedeniyle bosanma davasi açan davacinin, davasinin kabul edilerek, bosanma karari elde edebilmesi için iki kosulun gerçeklestigini kanitlamis olmasi gerekir. Bunlardan ilkinde davaci; kendisinden, evlilik birliginin devami için gereken “ortak hayatin sürdürülmesi” olgusunun artik beklenmeyecek derecede birligin temelinden sarsildigini, ikinci olarak “temelden sarsilmanin” karsi tarafin kusurlu davranislari sonucu gerçeklestigini ispatlamak zorundadir.
14. Yeri gelmisken belirtmek gerekir ki; söz konusu hüküm uyarinca evlilik birligi, esler arasinda ortak hayati çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsilmis oldugu takdirde, eslerden her biri kural olarak bosanma davasi açabilir ise de, Yargitay bu hükmü tam kusurlu esin dava açamayacagi seklinde yorumlamaktadir. Çünkü tam kusurlu esin bosanma davasi açmasi tek tarafli irade ile sistemimize aykiri bir bosanma olgusunu ortaya çikarir. Bosanmayi elde etmek isteyen kisi karsi tarafin hiçbir eylem ve davranisi söz konusu olmadan, evlilik birligini, devami beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki “birlik artik sarsilmistir” diyerek bosanma dogrultusunda hüküm kurulmasini talep edebilir. Böyle bir düsünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyecegi yönündeki temel hukuk ilkesine aykiri düser (TMK m.2). Nitekim benzer ilkeye HGK’nin 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2015/2795 K. sayili kararinda da deginilmistir. Bu durumda kusur ilkesine göre genel sebeple (TMK m. 166/1) bosanmaya karar verebilmek için davalinin az da olsa kusurlu olmasi gerekir.
15. Yargitay bosanma davalarinda temyiz incelemesi asamasinin daha saglikli yürütülebilmesi amaciyla; her bir davada verilecek olan bosanma karari, ferileri ve bosanmanin mali sonuçlari yönünden yapilacak denetlemeye uygun sekilde, taraflarin bosanmaya sebep olan olaylarda gerçeklesen kusurlu davranislari belirtildikten sonra eslerin kusur durumlarinin “kusursuz, az kusurlu, esit kusurlu, agir kusurlu veya tam kusurlu es” seklinde belirlenmesi gerektigini belirtmistir. Yine Yargitay, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayili Içtihadi Birlestirme Karariyla da “kimin daha fazla kusurlu oldugunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacagina ve bu hususta bir içtihadi birlestirmeye gidilemeyecegine” karar vererek her bir bosanma davasinda taraflarin bosanmaya esas teskil eden kusur durumlarinin kendine özgü ve o evlilige münhasir oldugunu kabul etmistir.
16. Bu açiklamalar kapsaminda eldeki davaya gelince; yerel mahkemece bosanmaya sebep olan olaylarda erkek esin agir kadin esin ise az kusurlu oldugu belirtilerek her iki davanin da kabulü ile bosanmaya karar verilmistir. Özel Daire ise bosanmaya sebep olan olaylarda taraflarin gerçeklestirdikleri kusurlu davranislara göre esit kusurlu olduklari gerekçesiyle karari bozmustur. Dosya kapsami bir bütün olarak degerlendirildiginde; tanik beyanlarina göre, kadin esin evlilik hayati boyunca otuz kereyi askin evi terk ettigi, uzun süreler dönmedigi, bir haftalik yeni dogan bebegini dahi birakarak evden ayrildigi, bu sekilde evlilikte eslerin birlikte yasama yükümlügüne aykiri davrandigi, ayrica birlik görevlerini ihmal ettigi, son ayrilikta ise diger aile bireylerinin önünde esine karsi ondan igrendigini, nefret ettigini, sevmedigini ve istemedigini beyan ettigi, bu sözler üzerine erkek esin kadin esin hakaretlerine karsi tepki niteligini asar sekilde eliyle vurdugu anlasilmistir. Tüm bu hususlar birlikte degerlendirildiginde; kadin esin süreklilik arz eder sekilde uzun süreler evini, esini ve çocuklarini terk ettigi, herkesin önünde esine hakaret ettigi, erkek esin ise sürekligi kanitlanmayan sekilde son olayda tepki sinirlarini asarak eliyle esine bir kez vurdugu ve birlik görevlerini ihmal ettigi seklinde gerçeklesen kusurlu davranislariyla taraflar, bosanmaya sebep olan olaylarda esit kusurludur. Yerel mahkemece, somut olaya uygun ve ayni yönlere isaret eden bozma kararina uyulmasi gerekirken erkek esin agir kusurlu oldugunun kabulü ile bu hatali kusur belirlemesine bagli olarak kadin es yararina tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir.
17. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararina uyulmasi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykiri olup direnme karari bozulmalidir.
IV. SONUÇ:
Açiklanan nedenlerle;
Davaci-karsi davali vekilinin temyiz itirazinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerden dolayi 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA,
Istek hâlinde temyiz pesin harcinin yatirana geri verilmesine,
Ayni Kanun’un 440. maddesi uyarinca kararin teblig tarihinden itibaren on bes gün içerisinde karar düzeltme yolu açik olmak üzere, 16.12.2020 tarihinde oy birligi ile karar verildi.