Depremde taşınmazın ağır hasar alması ve yıkılması sebebiyle maddi zararın tazmini talebi

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffa7f7030000007306000001000200

Dava, tasinmazin depremde agir hasar almasi ve yikilmasi sonucunda olusan maddi zararin tazmini istemine iliskindir. Deprem sonucu ihbar ve zamanasimi sürelerinin müteahhidin agir kusuru veya hilesinin varliginin tespiti halinde islemeyecegi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAIRESI

Esas Numarasi: 2021/8259

Karar Numarasi: 2022/2003

Karar Tarihi: 08.03.2022

Depremde tasinmazin agir hasar almasi ve yikilmasi sebebiyle olusan maddi zararin tazmini istemi

• Ayibin agir kusur veya hile il gizlenmesi halinde zamanasimi süresinden yararlanilamamasi

• Hükme esas alinan dava dosyasina taraf olmayan malikin deprem sonrasinda meydana gelen hasarin müteahhidin kusuru sonucu oldugunu bilmesine olanak olmamasi

• Müteahhidin agir kusurlu olmasi ile ayiplarin hileyle gizlenmesi hususlarinin yeterince arastirilmadan makul bir sürede ihbarda bulunulmayip zamanasimi süresi içerisinde dava açilmadigi gerekçesiyle davanin reddine karar verilmesinin hatali oldugu

DAVA ÖZETI: 

Dava, tasinmazin depremde agir hasar almasi ve yikilmasi sonucunda olusan maddi zararin tazmini istemine iliskindir. Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun'un ilgili maddesinde; malin ayipli olmasi halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret oldugu düzenlenmis, ayibin gizli ya da açik olmasi halleri için ayri ihbar süreleri getirilmis, hatta ayibin agir kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanasimi süresinden yararlanilamayacagi açikça ifade edilmistir. Mahkemece; tasinmaz hakkinda baska maliklerce açilan dava dosyasi hükme esas alinarak, dava konusu tasinmazda agir kusur tespitinde bulunulmayip, gizli ayip degerlendirmesi yapildigindan, en geç depremin etkileri geçtikten sonra makul bir sürede ihbarda bulunulmayip, zamanasimi süresi içerisinde dava açilmadigi gerekçesi ile davanin reddine karar verilmis ise de, hükme esas alinan dava dosyasinda bahsedilen gizli ayiplarin Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun'un ilgili maddesi kapsaminda, müteahhidin agir kusuru veya hilesi ile gizlenip gizlenmedigi hususuna yeterince yer verilmedigi, sadece tespit edilen ayiplarin gizli ayip niteliginde olup müteahhidin kusurlu eylemleri neticesinde olustuguna iliskin tespitlerde bulunuldugu anlasilmaktadir. O halde mahkemece; hükme esas alinan dava dosyasina taraf olmayan malikin, deprem sonrasi meydana gelen zarar-hasarin müteahhidin kusuru sonucu oldugunu bilmesine olanak olmadigi, bu nedenle ihbar ve zamanasimi sürelerinin müteahhidin agir kusuru veya hilesinin varliginin tespiti halinde islemeyecegi hususu da gözetilerek, ilgili dosyada tespit edilen müteahhidin kusurunda agir kusur olup olmadigi, mevcut ayiplarin hile ile gizlenip gizlenmedigi arastirilarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Taraflar arasinda ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasinin reddine dair verilen karar hakkinda bölge adliye mahkemesi tarafindan yapilan istinaf incelemesi sonucunda; davaci tarafin istinaf basvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararin, süresi içinde davaci vekili tarafindan temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kagitlar okunup geregi düsünüldü:

Davaci; 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen deprem sirasinda dava konusu tasinmazinin agir hasarli hale geldigini ve yikildigini, davali müteahhidin ise dava konusu tasinmazin bulundugu binayi standartlara ve deprem yönetmeligine uygun insa etmemekle kusurlu davrandigini ileri sürerek; fazlaya iliskin dava ve talep haklari sakli kalmak kaydiyla meydana gelen deprem sirasinda maliki oldugu tasinmazin agir hasar almasi ve yikilmasi sonucunda olusan zarar için simdilik 8.000 TL maddi tazminatin 09/11/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizleriyle birlikte davalidan tahsiline karar verilmesini talep etmistir.

Davali; davanin zamanasimina ugradigini, davacinin ayiptan haberinin olmadigina iliskin beyaninin gerçegi yansitmadigini, zira hasar tespitlerinin ilan edildigini ve bu ilan sonrasi hak sahipligi müracaatlarinin yapildigini savunarak, davanin reddini istemistir.

Ilk derece mahkemesince; dava konusu bagimsiz bölümün bulundugu tasinmaz hakkinda baska maliklerce davaliya karsi açilan Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/636 Esas sayili kararinda agir kusur tespitinde bulunulmayip gizli ayip degerlendirmesi yapilmasi karsisinda en geç depremin etkileri geçtikten sonra makul bir sürede ihbarda bulunulmadigindan 4077 sayili Kanun kapsaminda davanin haksiz haksiz oldugu gerekçesiyle davanin reddine karar verilmistir.

Ilk derece mahkemesi kararina karsi, davaci tarafça istinaf yoluna basvurulmustur.

Bölge adliye mahkemesince; tüketicinin gizli ayibi (yani zarari ve kaynagini) ögrendigi tarihten itibaren tabi oldugu sürelerin baslayacagi Van Ilinde davaciya ait bagimsiz bölümde hasara neden olan depremin 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana geldigi sabit olduguna göre davacinin gizli ayibi ögrendigi tarihin en geç 09/11/2011 olacagi bu durumda makul süre içerisinde ihbar yükümlülügünün yerine getirilmediginin sabit oldugu gerekçesiyle, davacinin istinaf basvurusunun esastan reddine karar verilmis; karar, davaci tarafindan temyiz edilmistir.

Sözlesme tarihi itibariyle yürürlükte olan ve somut olaya uygulanmasi gereken 4077 sayili Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun'un (TKHK) 4. maddesinde; malin ayipli olmasi halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret oldugu düzenlenmis, ayibin gizli ya da açik olmasi halleri için ayri ihbar süreleri getirilmis, hatta ayibin agir kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanasimi süresinden yararlanilamayacagi açikça ifade edilmistir.

Buna göre; satilan maldaki ayip açik ayip niteliginde ise 4077 sayili Kanun’un 4. maddesi uyarinca malin teslim tarihinden itibaren otuz gün içinde; gizli ayip niteliginde ise dava zamanasimi süresi içinde ve ayip ortaya çiktiktan sonra derhal (dürüstlük kuralina uygun olan en kisa sürede) ihbar edilmesi; ayibin açik mi yoksa gizli mi oldugunun tayininde ise ortalama bir tüketicinin bilgisinin dikkate alinmasi gerekmektedir.

Her ne kadar, 4. maddede konut satislarinda zamanasimi süresi bes yil olarak öngörülmüs ise de, konutu satin alan davaci, açik ayip halinde mali teslim aldigi tarihten itibaren otuz gün içerisinde satici veya malike ayip ihbarinda bulunur ise bu durumda mali teslim aldigi tarihten itibaren bes yil içerisinde 4077 sayili Kanun’a dayanarak dava açabilecektir.

Somut olayda; davacinin 16/01/2008 tarihinde satin aldigi tasinmazin 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen deprem sirasinda agir hasarli hale geldigi ve yikildigi anlasilmaktadir. Her ne kadar mahkemece; dava konusu bagimsiz bölümün bulundugu tasinmaz hakkinda baska maliklerce açilan dava dosyasi hükme esas alinarak, dava konusu tasinmazda agir kusur tespitinde bulunulmayip, gizli ayip degerlendirmesi yapildigindan, en geç depremin etkileri geçtikten sonra makul bir sürede ihbarda bulunulmayip, zamanasimi süresi içerisinde dava açilmadigi gerekçesi ile davanin reddine karar verilmis ise de, hükme esas alinan dava dosyasinda bahsedilen gizli ayiplarin TKHK’nin 4/4 maddesi kapsaminda, müteahhidin agir kusuru veya hilesi ile gizlenip gizlenmedigi hususuna yeterince yer verilmedigi, sadece tespit edilen ayiplarin gizli ayip niteliginde olup davalinin kusurlu eylemleri neticesinde olustuguna iliskin tespitlerde bulunuldugu anlasilmaktadir. O halde mahkemece; hükme esas alinan dava dosyasina taraf olmayan davacinin, deprem sonrasi meydana gelen zarar/hasarin davali tarafin kusuru sonucu oldugunu bilmesine olanak olmadigi, bu nedenle ihbar ve zamanasimi sürelerinin müteahhidin agir kusuru veya hilesinin varliginin tespiti halinde islemeyecegi hususu da gözetilerek, ilgili dosyada tespit edilen müteahhidin kusurunda agir kusur olup olmadigi, mevcut ayiplarin hile ile gizlenip gizlenmedigi arastirilarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanilgili degerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi dogru görülmemis, bozmayi gerektirmistir.

Ilk derece mahkemesi kararinin yukarida açiklanan nedenle bozulmasina karar verilmis oldugundan, HMK'nin 373/1 maddesi uyarinca isbu karara karsi yapilan istinaf basvurusunun esastan reddine iliskin bölge adliye mahkemesi kararinin da kaldirilmasina karar vermek gerekmistir.

SONUÇ: 

Yukarida açiklanan nedenlerle 6100 sayili HMK'nin 373/1 maddesi uyarinca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararinin kaldirilmasina, ayni Kanun'un 371. maddesi uyarinca ilk derece mahkemesi kararinin davaci yararina bozulmasina, dosyanin ilk derece mahkemesine, kararin bir örneginin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/03/2022 tarihinde oybirligi ile karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

legalbank.net



Şimdi Ara
Hemen Sor