Uğranılan zararın tazmini istemi, Konteynerlerin haksız alıkonulması, Tazminat talebi

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdfffe80020000005705000001000200

Dava, haksiz alikonulan konteynerler nedeniyle ugranilan zararin tazmini istemine iliskindir. Davaci eldeki dava ile ilk dava tarihinden konteynerlerin teslim edildigi tarihe kadar olan sürede konteynerleri kullanamamasi nedeniyle yoksun kaldigi kazanci talep etmektedir. Davaci, Asliye Ticaret Mahkemesinin karari ile konteynerlerin bir tanesinin günlük kira ücretinin 3,00 USD olarak belirlendiginden bahisle konteyner basi günlük zararinin 3,00 USD oldugunu ileri sürmüstür. Öte yandan Asliye Ticaret Mahkemesi karari ile davalinin dava konusu konteynerleri haksiz olarak alikoydugu hususu kesinlesmistir.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

Esas Numarasi: 2017/2407

Karar Numarasi: 2021/502

Karar Tarihi: 15.04.2021

UGRANILAN ZARARIN TAZMINI ISTEMI

KONTEYNERLERIN HAKSIZ ALIKONULMASI

HAKSIZ FIIL HÜKÜMLERINE GÖRE TAZMINAT TALEBI

HAKSIZ FIILE DAYALI TAZMINAT ALACAGINA ILISKIN ZAMANASIMI

DAVA ÖZETI: 

Dava, haksiz alikonulan konteynerler nedeniyle ugranilan zararin tazmini istemine iliskindir. Davaci eldeki dava ile ilk dava tarihinden konteynerlerin teslim edildigi tarihe kadar olan sürede konteynerleri kullanamamasi nedeniyle yoksun kaldigi kazanci talep etmektedir. Davaci, Asliye Ticaret Mahkemesinin karari ile konteynerlerin bir tanesinin günlük kira ücretinin 3,00 USD olarak belirlendiginden bahisle konteyner basi günlük zararinin 3,00 USD oldugunu ileri sürmüstür. Öte yandan Asliye Ticaret Mahkemesi karari ile davalinin dava konusu konteynerleri haksiz olarak alikoydugu hususu kesinlesmistir. Esasinda davaci tarafindan da haksiz fiil hükümlerine göre tazminat talep edilmektedir. Bu itibarla davalinin konteynerleri haksiz olarak alikoydugu süre zarfinda davacinin zararinin mütemadi oldugu kabul edilmelidir. Ancak davacinin da talebinde belirttigi üzere davacinin zarari mütemadi olsa dahi günlük olarak belirlenebilir nitelikte oldugundan her günün zararina ait haksiz fiil zamanasimi süresi, o günden itibaren islemeye baslayacaktir. Bununla birlikte geçen süre zarfinda davali tarafindan dava konusu konteynerlerin kullanilmadigi veya baskasina kullandirmadigi hususu da dosya kapsami ile sabittir. Ayrica davaci tarafindan bu yönde bir iddia veya talepte de bulunulmamis, sadece konteynerleri haksiz alikoymus olmasi yüzünden ugradigi zarari talep etmistir. Bu kapsamda somut olaya fuzuli isgal veya gerçek olmayan vekaletsiz is görmeye iliskin zamanasimi sürelerinin uygulanmasi mümkün degildir. Mahkemece de haksiz fiile dayali tazminat alacagina iliskin zamanasimi süresinin uygulanacagi benimsenmis, ancak zamanasiminin konteynerler davali elinde kaldigi sürece islemeye baslamayacagi belirtilmistir. Mahkemece, davacinin açikça haksiz fiil hükümlerine dayandigi ve davalinin eylemi nedeniyle konteynerleri kullanamamasindan kaynaklanan yoksun kaldigi kazanci tazminat olarak talep ettigi, zararinin sürekli ve belirlenebilir nitelikte olmasi nedeniyle her günün zararina ait haksiz fiil zamanasimi süresinin o günden itibaren islemeye baslayacagi, davalinin süresinde zamanasimi def’inde bulundugu gözetilerek, ayrica Türk Borçlar Kanununun Yürürlügü ve Uygulama Sekli Hakkinda Kanun’un ilgili maddesi dikkate alinmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

1. Taraflar arasindaki “maddi tazminat” davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanin kismen kabulüne iliskin karar, davali vekili tarafindan temyiz edilmesi üzerine Yargitay 11. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir.

2. Direnme karari davali vekili tarafindan temyiz edilmistir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü:

I. YARGILAMA SÜRECI

Davaci Istemi:

4. Davaci vekili; müvekkilinin acentesi oldugu ....’ya ait 117 adet konteyner ile tasinan mallarin 07.11.1999 tarihinde davalinin islettigi limana getirildigini, konteyner içerisindeki esyanin ithalat islemlerinin gerçeklestirilememesi nedeniyle esyalarin millilestirilerek defalarca satisa çikarildigini, ancak satisin gerçeklestirilemedigini, nihayetinde esyalarin hurda olarak üçüncü bir sahsa satildigini ve 02.08.2004 tarihinde konteynerlerin bosaltildigini, müvekkili tarafindan ihtarname ile bosalan konteynerlerin tesliminin istenmesine ragmen davalinin ardiye ücreti alacagi oldugundan bahisle teslime yanasmadigini, bu nedenle müvekkili tarafindan 26.10.2004 tarihinde ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açildigini, daha sonra davali tarafindan müvekkili aleyhine ardiye ücreti alacagi istemiyle açilan davanin ise bu dava ile birlestirildigini, yapilan yargilama neticesinde birlesen davanin reddedildigini, müvekkilinin davasinin ise kabul edilerek konteynerlerin iadesine karar verildigini ve 02.08.2004 tarihinden dava tarihi olan 26.10.2004 tarihine kadar olan tazminat talebinin kabul edildigini, müvekkili tarafindan bu dava sirasinda 27.10.2004-20.03.2009 dönemini kapsayacak sekilde islah talebinde de bulunuldugunu ancak mahkemece dava tarihi sonrasi döneme iliskin zararin ek davaya konu olabilecegi gerekçesiyle islah talebinin reddedildigini, verilen kararin Yargitay denetiminden geçerek kesinlestigini, anilan mahkeme kararina istinaden yapilan icra takibi neticesinde konteynerlerin müvekkiline 08.01.2013 tarihinde teslim edildigini, müvekkilinin hâlâ davalidan daha önceki davada islaha konu olan 27.10.2004-20.03.2009 tarihlerini kapsayan 1602 günlük kira bedeli ve 21.03.2009-08.01.2013 tarihlerini kapsayan 1389 günlük kira bedeli ile islah tarihinden itibaren islemis faiz alacagi oldugunu ileri sürerek toplam 1.102.939,77 USD’nin bankalarin bir yil vadeli döviz mevduatina uyguladiklari en yüksek faiziyle birlikte aynen veya fiili ödeme günündeki efektif satis kurundan TL karsiliginin davalidan tahsiline karar verilmesini talep etmistir.

Davali Cevabi:

5. Davali vekili; davacinin 27.10.2004-20.03.2009 tarihleri ve 21.03.2009-08.01.2013 tarihleri için zarar talebinin 818 sayili BK’nin 60. maddesi geregince zamanasimina ugradigini, zira talebin haksiz fiile dayandigini, davacinin fiile ve faile ittila ettigi tarihten itibaren bir yil içinde davasini açmadigini, ayrica talep edilen ücretin konteynerlerin bedelinin çok üstünde ve hakkaniyete aykiri oldugunu savunarak davanin reddine karar verilmesini istemistir.

Mahkeme Karari:

6. ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2014 tarihli ve 2013/274 E., 2014/159 K. sayili karari ile; koyteynerlerin davalinin elinde haksiz yere kaldigi, bu nedenle davalinin müdahalesinin meni ile davaciya teslimi gerektigi, zararin hesaplanmasinda da günlük kira bedelinin 3,00 USD oldugu hususlarinin önceki hükümle kesinlesmis oldugu, konteynerlerin 08.01.2013 tarihinde davaciya teslim edildigi, konteynerlerin davali elinde kaldigi süre zarfinda kira ücreti alacaginin devam edecegi, bu nedenle zamanasiminin teslim tarihinden itibaren baslayacagi ve davalinin zamanasimi def’inin reddi gerektigi, konteynerlerin davalinin elinde kaldigi ilk dava tarihinden sonraki dönem için 27.10.2004 tarihi ile 08.01.2013 tarihleri arasinda davacinin toplam 1.046.850,00 USD tazminat hakki dogdugu gerekçesiyle 1.046.850,00 USD’nin dava tarihi olan 02.08.2013 tarihinden itibaren kamu bankalarinda USD cinsinden açilan bir yil vadeli mevduat hesabina ödenen en yüksek faiziyle birlikte aynen veya fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankasinin alis kuru üzerinden hesaplanan TL karsiliginin davalidan tahsiline karar verilmistir.

Özel Daire Bozma Karari:

7. Mahkemenin yukarida belirtilen kararina karsi süresi içinde davali vekili temyiz isteminde bulunmustur.

8. Yargitay 11. Hukuk Dairesinin 15.12.2014 tarihli ve 2014/12640 E., 2014/19741 K. sayili karari ile; “…Dava, davali tarafindan haksiz alikonulan konteynerler nedeniyle ugranilan zararin tazminine iliskindir. Iddianin ileri sürülüs biçimi ve uyusmazligin niteligi itibariyle somut olaya BK'nin 60. (TBK'nin 72.) maddesinde belirtilen zamanasimina iliskin hükümlerinin uygulanmasi gereklidir. Davali vekilince yasal süresi dahilinde zamanasimi def'inde bulunulmus olup, mahkemece, "konteynerlerin davacinin elinde bulundugu süre zarfinda kira ücreti alacaginin devam edecegi" gerekçesiyle zamanasimi def'i reddedilerek isin esasina yönelik yazili sekilde karar verilmistir. Ancak; mahkemenin zamanasimi def'inin reddine iliskin gerekçesi konteynerlerin mülkiyetinin talep edilmesi hâlinde uygulanabilir niteliktedir. Bu itibarla mahkemece; davanin haksiz fiil niteligindeki eylemlerden kaynaklandigi, davalinin süresinde zamanasimi def'inde bulundugu gözetilerek sonucu uyarinca bir karar verilmesi gerekirken hatali hukuki nitelendirme ile yazili sekilde hüküm tesisi dogru görülmemis, bozmayi gerektirmistir…” gerekçesiyle karar bozulmustur.

Direnme Karari:

9. ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.02.2016 tarihli ve 2015/1380 E., 2016/81 K. sayili karari ile; önceki gerekçelere ek olarak, konteynerlere davali tarafindan el konulmasi haksiz fiil olarak kabul edildiginden davanin haksiz fiile dayandigi, bu nedenle kira ücretinden söz edilemeyecegi, sadece “kira ücreti” teriminin konteynerlerin haksiz olarak davali elinde kaldigi süre için yapilan tazminat hesabinda hesap kriteri olarak kullanildigi, bu itibarla davaci tarafindan talep edilebilecek tazminat alacagina esas olan davada zamanasiminin konteynerlerin davaciya teslim edildigi 08.01.2013 tarihinde veya önceki mahkeme kararinin kesinlestigi 17.05.2013 tarihinde baslamasi gerektigi, bu nedenle açilan davanin zamanasimina ugramadigi gerekçesiyle direnme karari verilmistir

Direnme Kararinin Temyizi:

10. Direnme karari süresi içinde davali vekili tarafindan temyiz edilmistir.

II. UYUSMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik; davacinin zararinin hesaplanmasinda mahkemece “kira ücreti” kavraminin kullanilmasi ve haksiz alikoymanin belli bir süre devam etmesi karsisinda tazminat talebi için zamanasiminin neye göre belirlenecegi ve buradan varilacak sonuca göre davalinin zamanasimi def’inin reddedilmesinin yerinde olup olmadigi noktasinda toplanmaktadir.

III. GEREKÇE

12. Dava, haksiz alikonulan konteynerler nedeniyle ugranilan zararin tazmini istemine iliskindir.

13. Sahsi veya mali varliklari tecavüze ugrayan bir kisi, zarari mevcutsa tazminat talebinde bulunabilecegi gibi, kendisinin zarari ve failin kusuru olmasa dahi, devam etmekte olan hukuka aykiri müdahalenin (tecavüz) men’ini isteyebilir. Ayrica müdahalenin men’i davasi ile sartlari mevcutsa tazminat davasinin birlikte de açilmasi mümkündür. Müdahalenin men’i davasinin amaci magdurun malvarligindaki eksilmenin, failin malvarligindan çikacak kiymetlerle telafisi degil, sadece devam etmekte olan hukuka aykiri durumun ortadan kaldirilmasidir. Bu itibarla müdahalenin men’i davasi özünde haksiz fiile dayanmakta ise de bu davaya 818 sayili BK’nin 41. vd. maddeleri degil, muhtelif mutlak haklarin korunmasina iliskin özel kanuni düzenlemeler uygulanacaktir (Tandogan, Haluk: Türk Mes’uliyeti Hukuku, Birinci Basidan Tipki Basi, ..., 2010, s. 245).

14. Müdahalenin men’i davasi açilabilmesi için mutlak bir hakkin ihlali seklinde ortaya çikan ve hâlen devam etmekte olan hukuka aykiri bir fiilin bulunmasi gerekir; ayrica kusur ve zarar sartlarinin varligina lüzum yoktur. Hukuka aykirilik sona erdigi durumlarda ise müdahalenin men’i davasi açilmasi mümkün degildir; sartlari varsa tazminat davasi açilabilir. Bu itibarla müdahalenin men’i davasi aynî bir dava olup, herhangi bir hak düsürücü süreye veya zamanasimina tabi degildir; hukuka aykirilik devam ettigi sürece bu dava açilabilir. Ancak müdahalenin men’i davasiyla birlikte veya bu davadan ayri açilan tazminat davasi müdahalenin men’i davasindan farkli olarak haksiz fiil zamanasimina tabidir.

15. Haksiz fiil zamanasimi mülga 818 sayili Borçlar Kanunu'nun (818 sayili BK) 60. maddesinde düzenlenmistir. Ayrica 01.07.2012 tarihinde yürürlüge giren 6098 sayili Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayili TBK) 72. maddesinde de benzer düzenleme yer almaktadir. 818 sayili BK’nin 60. maddesinde haksiz fiillere uygulanacak üç zamanasimi süresi belirlenmistir. Bunlar, zarar görenin zarari ve faili ögrendigi tarihten itibaren baslayacak bir yillik zamanasimi; fiilin vukuundan itibaren isleyecek on yillik zamanasimi ve fiilin ayni zamanda ceza kanunlarinda düzenlenmis olmasi hâlinde uygulanacak olan ceza zamanasimi süreleridir. Hemen belirtilmelidir ki 6098 sayili TBK’nin 72. maddesinde 818 sayili BK’nin 60. maddesinden farkli olarak zarar görenin zarari ve tazminat yükümlüsünü ögrendigi tarihten itibaren baslayacak zamanasimi süresi iki yil olarak belirlenmistir.

16. Kanun’da belirlenen kisa zamanasimi süresi, zarar görenin zarari ve tazminat yükümlüsünü ögrendigi tarihten itibaren iki yil olarak belirlenmistir (818 sayili BK’da bu süre bir yildir). Bu zamanasimi süresinin baslamasi için zarar görenin hem zarari hem de tazminat yükümlüsünü ögrenmesi sarttir. Zararin ögrenilmesi, zarar görenin, zararin varligi ile onun nitelik ve özelliginin, kapsaminin ondan mümkün oldugunca ve beklenebilir sekilde hukuki olarak ileri sürmeye imkân verecek sekilde ögrenilmesi anlamina gelmektedir. Bununla birlikte zarar gelisme, olusma asamasinda olup henüz tamamlanmamis ise zamanasimi süresi islemeye baslamaz. Ancak zarar sürekli ve her günün zarari belirlenebiliyor ise her günün zararina ait dava hakki o günden itibaren islemeye baslar. Baska bir deyisle zararin mütemadi olmasi zamanasiminin islemesine engel degildir. Örnegin haksiz fiil nedeniyle bir seyin kiraya verilememesi veya isletilememesi neticesinde ugranilan kâr mahrumiyetinde, günlük kâr mahrumiyeti belirlenebilir oldugundan, her güne ait zararin zamanasimi o günden itibaren islemeye baslar (Tandogan, s. 357).

17. Bu asamada uyusmazlik itibariyle 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 995. maddesinden de bahsedilmesinde yarar bulunmaktadir.

18. TMK’nin 995/1 maddesi; “Iyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü oldugu seyi haksiz alikoymus olmasi yüzünden hak sahibine verdigi zararlar ve elde ettigi veya elde etmeyi ihmal eyledigi ürünler karsiliginda tazminat ödemek zorundadir.” hükmünü haizdir. Buna göre iyi niyetli olmayan zilyet mali geri verdikten baska; mali alikoymus olmasi yüzünden hak sahibinin ugradigi zararlar ile elde ettigi veya elde etmeyi ihmal eyledigi ürünleri tazmin edecektir. Esasinda anilan madde kapsaminda açilan tazminat davalari hukuki mahiyeti itibariyle zilyedin haksiz fiilinden dogan tazminat davalaridir. Bu itibarla TMK’nin 995. maddesi kapsaminda haksiz zilyede karsi açilacak tazminat davalari da 818 sayili BK’nin 60. (6098 sayili TBK’nin 72.) maddesinde yazili olan haksiz fiil zamanasimi süresine tabidir (Tekinay, Selahattin Sulhi/ Akman, Sermet/ Burcuoglu, Haluk/ Altop, Atilla: Tekinay Esya Hukuku C. I, ..., 1989, s. 238). Ancak uygulamada TMK’nin 995. maddesi kapsaminda açilan davalarda kötü niyetli zilyedin mali kullanmasi ve semerelerinden yararlanmasi, hak sahibinin davayi tavsif sekli de gözetilerek, Yargitay Içtihadi Birlestirme Kararlari ile farkli zamanasimi sürelerine tabi tutulmustur.

19. Iyi niyetli olmayan zilyedin mali kullanma karsiligi ödeyecegi “kullanma tazminati” ögreti ve uygulamada ecrimisil olarak adlandirilmaktadir. Bu kapsamda 09.12.1931 tarihli ve 23/44 sayili Içtihadi Birlestirme Karari ile gayrimenkuller üzerinde bir hakka dayanmayan zilyetlik (fuzuli isgal) hâlinde haksiz fiil zamanasiminin cereyan etmeyecegi belirtilmis; ancak hangi zamanasimi süresinin uygulanacagi hakkinda bir açiklama yapilmamistir. Buna karsilik 25.05.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Karari ile baskasinin mali üzerinde haksiz zilyetlikten dogan tazminat alacagi, kira sözlesmesinden dogan alacaga benzetilmis ve 818 sayili BK’nin 126. (6098 sayili TBK’nin 147.) maddesinde kira alacaklari için kabul edilen bes yillik zamanasimi süresinin ecrimisil davalarinda da uygulanacagi kabul edilmistir. Böylece TMK’nin 995. maddesi kapsaminda açilan tazminat davalarinda haksiz zilyet mali kullanmis ise kullanma tazminati (ecrimisil) talebi bes yillik zamanasimi süresine tabi olacaktir.

20. Öte yandan 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayili Içtihadi Birlestirme Karari ile haksiz zilyedin mali baskasina kiralamasi veya diger suretle maldan kazanç saglamasi durumunda hak sahibinin açacagi tazminat davasinin gerek 818 sayili BK’nin 414. maddesine dayanan gerekse TMK’nin 995. maddesine dayanan bir dava olarak tavsifinin mümkün oldugu, fakat tereddüt hâlinde “gerçek olmayan vekaletsiz is görme”ye iliskin 818 sayili BK’nin 414. maddesinin uygulanacagi ve bu maddeye göre açilacak tazminat davasinin da 818 sayili BK’nin 125. maddesi geregince on yillik zamanasimi süresine tabi olacagi kabul edilmistir. Buna göre haksiz zilyedin mali baskasina kiralamasi veya diger suretle maldan kazanç saglamasi durumunda davacinin davayi tavsifine bakilacak; TMK’nin 995. maddesine dayanan bir dava olarak tavsif edilmis ise haksiz fiil zamanasimi uygulanacak, 818 sayili BK’nin 414. maddesine dayanan bir dava olarak tavsif edilirse on yillik zamanasimi süresi uygulanacak, tereddüt hâlinde ise 818 sayili BK’nin 414. maddesi uygulanacaktir. Hemen belirtilmelidir ki anilan Içtihadi Birlestirme Karari’nda 25.05.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Karari’nin sakli oldugu belirtilmistir.

21. Görüldügü üzere TMK’nin 995/1 maddesi geregince, iyi niyetli olmayan zilyet, “geri vermekle yükümlü oldugu seyi haksiz alikoymus olmasi yüzünden hak sahibine verdigi zararlar” için açilan tazminat davalari 818 sayili BK’nin 60. (6098 sayili TBK’nin 72.) maddesinde yazili olan haksiz fiil zamanasimi süresine tabidir (Oguzman, M. Kemal/ Seliçi, Özer/ Oktay Özdemir, Saibe: Esya Hukuku, ..., 2006, s. 111). Haksiz alikoyma nedeniyle hak sahibinin zarari sürekli ve belirlenebiliyor ise her günün zararina ait dava hakki o günden itibaren islemeye baslar. Buna karsilik TMK’nin 995/1 maddesi geregince iyi niyetli olmayan zilyedin “geri vermekle yükümlü oldugu seyi haksiz alikoymus olmasi yüzünden elde ettigi veya elde etmeyi ihmal eyledigi ürünler” için açilan tazminat davalarinda zamanasimi süresinin belirlenmesine iliskin Yargitay Içtihadi Birlestirme Kararlari esas alinacaktir. Buna göre haksiz zilyet mali kullanmis ise 818 sayili BK’nin 126. (6098 sayili TBK’nin 147.) maddesinde kira alacaklari için kabul edilen bes yillik zamanasimi süresi; haksiz zilyedin mali baskasina kiralamasi veya diger suretle maldan kazanç saglamasi durumunda ise davacinin davayi tavsifine göre ya 818 sayili BK’nin 414. maddesi kanaliyla 818 sayili BK’nin 125. maddesi geregince on yillik zamanasimi süresi ya da haksiz fiil hükümleri geregince haksiz fiil zamanasimi uygulanacaktir.

22. Yapilan açiklamalar isiginda somut olay degerlendirildiginde; davaci tarafindan davalinin islettigi limana 07.11.1999 tarihinde birakilan 117 adet konteynerin 02.08.2004 tarihinde bosaltildigi, ancak davali tarafindan ardiye ücreti alacagi oldugundan bahisle konteynerlerin davaciya teslim edilmedigi, bunun üzerine davaci tarafindan 26.10.2004 tarihinde ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde müdahalenin men’i ve tazminat davasi açildigi, daha sonra davali tarafindan davaci aleyhine ardiye ücreti alacagi istemiyle açilan davanin ise bu dava ile birlestirildigi, yapilan yargilama neticesinde ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.06.2010 tarihli ve 2008/146 E., 2010/284 K. sayili karari ile davacinin davasinin kabul edilerek müdahalenin men’i ile konteynerlerin davaciya iadesine karar verildigi ve 02.08.2004 tarihinden dava tarihi olan 26.10.2004 tarihine kadar olan tazminat talebinin kabul edildigi, davali tarafindan açilan birlesen davanin reddedildigi, anilan kararin Yargitay denetiminden geçerek 17.05.2013 tarihinde kesinlestigi anlasilmaktadir. Söz konusu mahkeme kararina istinaden davaci tarafindan yapilan icra takibi neticesinde dava konusu konteynerlerin 08.01.2013 tarihinde davaciya teslim edildigi dosya kapsami ile sabittir.

23. Davaci eldeki dava ile ilk dava tarihi olan 02.08.2004 tarihinden konteynerlerin teslim edildigi 08.01.2013 tarihine kadar olan sürede konteynerleri kullanamamasi nedeniyle yoksun kaldigi kazanci talep etmektedir. Davaci, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.06.2010 tarihli ve 2008/146 E., 2010/284 K. sayili karari ile konteynerlerin bir tanesinin günlük kira ücretinin 3,00 USD olarak belirlendiginden bahisle konteyner basi günlük zararinin 3,00 USD oldugunu ileri sürmüstür.

24. Öte yandan ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.06.2010 tarihli ve 2008/146 E., 2010/284 K. sayili karari ile davalinin dava konusu konteynerleri haksiz olarak alikoydugu hususu kesinlesmistir. Esasinda davaci tarafindan da haksiz fiil hükümlerine göre tazminat talep edilmektedir. Bu itibarla davalinin konteynerleri haksiz olarak alikoydugu süre zarfinda davacinin zararinin mütemadi oldugu kabul edilmelidir. Ancak davacinin da talebinde belirttigi üzere davacinin zarari mütemadi olsa dahi günlük olarak belirlenebilir nitelikte oldugundan her günün zararina ait haksiz fiil zamanasimi süresi, o günden itibaren islemeye baslayacaktir. Bununla birlikte geçen süre zarfinda davali tarafindan dava konusu konteynerlerin kullanilmadigi veya baskasina kullandirmadigi hususu da dosya kapsami ile sabittir. Ayrica davaci tarafindan bu yönde bir iddia veya talepte de bulunulmamis; sadece konteynerleri haksiz alikoymus olmasi yüzünden ugradigi zarari talep etmistir. Bu kapsamda somut olaya yukarida bahsedilen Yargitay Içtihadi Birlestirme Kararlarinda belirtilen fuzuli isgal veya gerçek olmayan vekaletsiz is görmeye iliskin zamanasimi sürelerinin uygulanmasi mümkün degildir. Mahkemece de haksiz fiile dayali tazminat alacagina iliskin zamanasimi süresinin uygulanacagi benimsenmis, ancak zamanasiminin konteynerler davali elinde kaldigi sürece islemeye baslamayacagi belirtilmistir.

25. Bu itibarla, mahkemece, davacinin açikça haksiz fiil hükümlerine dayandigi ve davalinin eylemi nedeniyle konteynerleri kullanamamasindan kaynaklanan yoksun kaldigi kazanci tazminat olarak talep ettigi, zararinin sürekli ve belirlenebilir nitelikte olmasi nedeniyle her günün zararina ait haksiz fiil zamanasimi süresinin o günden itibaren islemeye baslayacagi, davalinin süresinde zamanasimi def’inde bulundugu gözetilerek, ayrica 6101 sayili Türk Borçlar Kanununun Yürürlügü ve Uygulama Sekli Hakkinda Kanun’un 5. maddesi de dikkate alinmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

26. Hukuk Genel Kurulunda yapilan görüsmeler sirasinda; davacinin talebinin kötü niyetli zilyedin sorumlulugunun düzenlendigi TMK’nin 995. maddesi kapsaminda degerlendirilmesinin daha uygun oldugu, bu itibarla somut olayda 25.05.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Karari ile 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayili Içtihadi Birlestirme Karari birlikte degerlendirilerek ecrimisilde uygulanmasi gereken bes yillik zamanasimi süresinin uygulanmasi gerektigi, bu nedenle direnme kararinin bu degisik gerekçe ile bozulmasinin uygun oldugu görüsü ileri sürülmüs ise de; bu görüs yukarida açiklanan nedenlerle Kurul çogunlugunca benimsenmemistir.

27. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararina uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykiridir. Bu nedenle direnme karari bozulmalidir.

IV. SONUÇ:

Açiklanan nedenlerle;

Davali vekilinin temyiz itirazlarinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerden dolayi 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfiyla uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA,

Istek hâlinde temyiz pesin harcinin yatirana geri verilmesine,

Ayni Kanun’un 440. maddesi geregince kararin tebliginden itibaren on bes gün içerisinde karar düzeltme yolu açik olmak üzere, 15.04.2021 tarihinde oy çoklugu ile karar verildi.

KARSI OY

Dava haksiz alikonulan konteynerler nedeniyle ugranilan zararin tazmini istemine iliskindir. Dava konusu konteynerlerin davali elinde haksiz olarak tutuldugu ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.06.2010 tarihli ve 2008/146 E. 2010/284 K. sayili karari ile kesinlesmistir.

Eldeki davanin haksiz fiile dayali tazminat davasi mi, yoksa 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 995. maddesine dayali dava mi oldugu hususunun somut olay özelinde tartisilmasi gerekmektedir.

Uyusmazligin çözümü ve öne sürülen maddi olgularin dogru bir sekilde nitelendirilmesi amaciyla her iki dava hakkinda kisaca açiklama yapmakta fayda bulunmaktadir.

818 sayili Borçlar Kanunu’nun (BK) 41. maddesinde ifadesini bulan haksiz fiil, kusurlu ve hukuka aykiri bir eylemle baskasina zarar verilmesidir. Haksiz fiilden söz edilebilmesi için su dört unsurun birlikte bulunmasi zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykiri bir fiil bulunmalidir. Ikinci unsur, fiili isleyenin kusurudur. Üçüncü olarak, kusurlu sekilde islenen ve hukuka aykiri olan bu fiil nedeniyle bir zarar dogmalidir. Nihayet, dogan zarar ile hukuka aykiri fiil arasinda uygun nedensellik bagi bulunmalidir. Bu unsurlarin tümünün bir arada bulunmadigi, bir veya birkaç unsurun eksik oldugu durumlarda, haksiz fiilin varligindan söz edilemez. BK’nin 41. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykiri bir eylemle baskasina zarar veren kimse bu zarari tazmine mecburdur. Böylece haksiz fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynagini olusturmaktadir. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemis bütün hâllerde bir kimse için haksiz fiil sorumlulugunun söz konusu olmasi, BK'nin 41. maddesindeki sartlarin gerçeklesmesine baglidir. Bir baska deyisle, ayrik bir düzenleme bulunmayan kusur sorumlulugu hâllerinde, BK’nin 41. maddesi ve devaminda yer alan esaslar uygulanir.

Baskasina ait bir mali onun rizasi disinda elinde bulunduran haksiz zilyedin sorumlu olacagi tazminat ise TMK’nin 995. maddesinde; “Iyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü oldugu seyi haksiz alikoymus olmasi yüzünden hak sahibine verdigi zararlar ve elde ettigi veya elde etmeyi ihmal eyledigi ürünler karsiliginda tazminat ödemek zorundadir.

Iyiniyetli olmayan zilyet, yaptigi giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanlarin tazmin edilmesini isteyebilir.

Iyiniyetli olmayan zilyet, seyi kime geri verecegini bilmedigi sürece ancak kusuruyla verdigi zararlardan sorumlu olur.” seklinde düzenleme altina alinmistir.

Hükme göre iyi niyetli olmayan zilyet mali geri verdikten baska: mali alikoymus olmasi yüzünden hak sahibinin ugradigi zararlari tazmin edecektir. Kötü niyetli zilyet mala verdigi zararlari tazminle yükümlü oldugu gibi, malikin malini kullanmasini engellemis olmasindan dogan zararlari ve mal elinden çikmissa degerini de tazminle yükümlüdür. Kötü niyetli zilyedin malin degerini tazmine mahkum edilebilmesi için, ya malin hâlihazir zilyedinden hiçbir karsilik ödenmeden geri alinamayacak olmasi ya da mali alma hakkinin kendisine geçmesine de karar verilmesi gerekir. Bu hâlde mülkiyet ve istihkak davasi hakki, tazminati ödeyecek kisiye mahkeme karari ile nakledilmis olur. (Oguzman, K./Seliçi. Ö./Oktay-Özdemir. S.: Esya Hukuku, 17. Basi, ... 2014, s.121-122)

Kötü niyetli zilyet, zilyetliginin haksiz oldugunu bilen veya gerekli dikkat ve özeni göstermesi hâlinde bilebilecek durumda olan kisidir. Kötü niyetli zilyedin esyayi kendi fiili hâkimiyetinde tutma hakki olmadigi gibi zilyetliginde bulunan esyadan yararlanma yetkisi de bulunmamaktadir.

Davaci da eldeki davada konteynerlerin haksiz alikonulmasi nedeniyle konteynerleri kullanamamasi sonucunda yoksun kaldigi alacagin tazminini talep etmektedir. HUMK'nin 76. maddesince, olaylari anlatmak taraflara, hukuki vasiflandirmayi yapmak hâkime aittir.

09.12.1931 tarihli ve 23/44 sayili Içtihadi Birlestirme Kararinda TMK’nin 995. maddesi kapsaminda (eski MK 908) fuzuli isgal davalarinda haksiz fiil zamanasiminin uygulanmayacagi belirtilmis ancak hangi zamanasimi süresinin uygulanacagi belirtilmemistir. 25.06.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Kararinda ise baskasinin mali üzerindeki zilyetlikten dogan tazminat alacagi, kira akdinden dogan alacaga benzetilmis ve BK’nin 126. maddesinde kira alacaklari için kabul edilen 5 yillik zamanasimi süresinin ecrimisil davalarinda da uygulanacagi kabul edilmistir. Böylece “kullanma tazminati” davasinin, haksiz zilyedin mali kullanip kullanmadigina bakilmaksizin, haksiz fiil zamanasimina tabi olmadigi, 5 yillik zamanasimina tabi oldugu hâlâ devam eden uygulamalarla benimsenmis bulunmaktadir.

Öte yandan 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayili Içtihadi Birlestirme Kararinda haksiz zilyedin mali baskasina kiralamasi veya baska yollarla maldan kazanç saglamasi hâllerinde BK’nin gerçek olmayan vekâletsiz is görmeye iliskin 414. maddesinin uygulanmasi gerektigi ve bu maddeye göre malikin açacagi tazminat davasinin 10 yillik zamanasimina tabi olacagi kabul edilmistir.

Bu kapsamda alelâde kullanim veya sadece haksiz alikoyma söz konusu ise BK’nin 126. maddesi geregince 5 yillik zamanasimi; haksiz zilyet, maldan bir gelir veya kazanç elde etmis ise BK’nin 414. maddesi kapsaminda 10 yillik zamanasimi süresi uygulanacaktir. Dolayisiyla TMK’nin 995. maddesindeki özel düzenleme ve 25.06.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Karari karsisinda BK’nin 60. maddesinde yer alan 1 ve 10 yillik zamanasimi süresinin somut olaya uygulanmasi mümkün degildir.

Yapilan açiklamalar isiginda; somut olayda kötü niyetli zilyedin sorumlulugunun düzenlendigi TMK’nin 995. maddesi ile 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayili Içtihadi Birlestirme Karari uyarinca niteligi itibari ile bir haksiz bir eylem sayilan ve özel bir zarar giderim biçimi olan ecrimisilde uygulanmasi gereken zamanasimi süresinin ele alindigi 25.06.1938 tarihli ve 29/37 sayili Içtihadi Birlestirme Kararinin bir arada degerlendirilerek buna göre bir karar verilmesi gerektigi görüsü ile hükmün degisik gerekçe ve nedenlerle bozulmasi görüsünde oldugumuzdan sayin çogunlugun görüsüne katilmiyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

legalbank.net



Şimdi Ara
Hemen Sor