İşçinin Fazla Çalışma Ücretinin Ödenmemesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edilmesi

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffa380020000008104000001000200

Olaylar

Basvurucunun is sözlesmesi tek tarafli olarak isveren tarafindan feshedilmistir. Isveren kidem tazminatini, ihbar tazminatini ve ücrete dönüsen yillik izin alacagini basvurucuya ödemistir.

Basvurucu, is mahkemesinde isveren aleyhine tazminat davasi açmistir. Dava dilekçesinde, kidem ve ihbar tazminatlari ile ücrete dönüsen yillik izin alacaginin eksik ödendigini, fazla çalisma ücretinin ise hiç ödenmedigini belirtmistir.

Dinledigi taniklarin anlatimlarina ve bilirkisi raporuna dayanarak basvurucunun yilda 260 saat fazla mesai yaptigi kanaatine ulasan is mahkemesi fazla çalisma ücreti yönünden davayi kabul etmistir. Is mahkemesi 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasi ile  Is Kanununa Iliskin Fazla Çalisma ve Fazla Sürelerle Çalisma Yönetmeligi'nin (Yönetmelik) ikinci fikrasinin fazla mesainin gerçeklestigi tarihte yürürlükte bulunan hâlini gözeterek isverenin fazla mesaiye iliskin olarak her yilin basinda basvurucunun onayini almasi gerektigi sonucuna ulasmis ve isverenin her yilin basinda basvurucunun onayini aldigini ispatlayamamasi sebebiyle birinci yildan sonraki fazla çalismalar için ücret ödenmesinin zorunlu oldugunu kabul etmistir. Buna karsilik bölge adliye mahkemesi Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinin 25/8/2017 tarihinde degisen hâline dayanarak her yilin basinda onay alinmasi sartinin bulunmadigini, basvurucunun hizmet sözlesmesini imzalarken verdigi onayin -geri almadikça- geçerli oldugunu belirtmis ve is mahkemesi kararini kaldirarak davayi reddetmistir.

Iddialar

Basvurucu, fazla çalisma ücretinin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir.

Mahkemenin Degerlendirmesi

Derece mahkemelerinin kararlarinda 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinde fazla saatlerle çalismak için isçinin onayinin alinmasi gerektigi hükmüne yer verilmistir. 4758 sayili Kanun'un 41. maddesine dayanilarak çikarilan Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinda fazla çalismaya ihtiyaci olan isverence bu onayin her yilin basinda isçilerden yazili olarak alinmasi gerektigi düzenlenmis iken 25/8/2017 tarihinde yürürlüge giren degisiklikle her yilin basinda onay alma sarti kaldirilmis, is sözlesmesinin yapilmasi esnasinda onay verilmis olmasi yeterli hâle getirilmistir.

4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasinda ve Yönetmelik'in 9. maddesinin her iki versiyonunda yer alan onay sartinin fazla çalistirilmaya yönelik oldugu görülmektedir. Fazla çalismaya onay verilmesinin fazla çalisma ücretinden de feragat edilmis sayilacagi anlamina gelebilecek bir düzenleme, anilan kurallarda yer almamaktadir.

Bölge adliye mahkemesi kararinda açiklik bulunmasa da basvurucunun hizmet sözlesmesindeki onayinin fazla çalisma için asil ücreti disinda ayrica ücret talep edilmemesini de içerdigi kabulünden hareket edildigi görülmüstür. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakki malikin fazla çalisma ücretinden feragat etmesini kural olarak yasaklamamaktadir. Dolayisiyla isçinin fazla çalismasinin karsiliginin asil ücretine dâhil oldugunu is sözlesmesinde kabul etmis olmasina dayanilarak lehine fazla çalisma ücretine hükmedilmemesi kural olarak Anayasa'nin 35. maddesini ihlal etmez. Ancak isçinin fazladan çalistirilmasinin kanuna uygun olmadigi hâllerde önceden verilmis rizanin varligindan hareketle fazla çalisma ücretinden feragat edildigi çikarimi yapilamaz. Zira feragatin geçerli olabilmesi için feragat iradesinin açik olmasinin ve sonuçlarinin kisi yönünden makul olarak öngörülebilir bulunmasinin yaninda asgari usul güvencelerinin de saglanmis olmasi, ayrica haktan feragat edilmesini mesru olmaktan çikaran üstün bir kamu yararinin bulunmamasi gerekir.

Kanun koyucu ve -kanunun verdigi yetkiye dayanarak- idari organlar, isveren karsisinda nispeten zayif konumda bulunan isçinin menfaatlerinin korunmasi amaciyla birtakim emredici hükümler sevk etmistir. Bu baglamda 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasinda isçinin rizasi bulunmadan fazla çalistirilmasi kesin olarak yasaklanmistir. Ayrica çikarilan ikincil düzenlemelerle fazla çalisma onayinin her yilin basinda ve yazili olarak alinmasi zorunlulugu getirilmistir. Onayin her yilin basinda alinma zorunlulugu öngören mevzuat hükmü 25/8/2017 tarihine kadar yürürlükte kalmistir. Buna göre 25/8/2017 tarihinden önceki mevzuat dikkate alindiginda isçinin yilin basinda onayi alinmadan fazla çalistirilmasinin emredici kurallara aykirilik teskil edecegi anlasilmistir.

Somut olayda basvurucu, onayin her yilin basinda alinmasinin zorunlu oldugu dönemde -1/4/2008-29/5/2015 tarihleri arasinda- fazla çalistirilmistir. Dolayisiyla anilan dönemde yürürlükte bulunan mevzuata göre basvurucunun ilk yil disindaki fazla çalismalari emredici hükümlere aykirilik teskil etmistir. Basvurucunun ücret talep etmeksizin fazla çalismaya riza gösterdigi kabul edilse bile bu rizanin emredici hükümlere aykiri olarak gerçeklestirilen fazla çalismayi da kapsadigi söylenemez. Emredici hükümlere aykiri olarak fazladan çalistirilan kisinin fazla çalisma ücretinden feragat etmesi isçi menfaatlerinin korunmasindaki üstün kamusal yararla çelismektedir.

Bölge adliye mahkemesi kararindaki yaklasim basvurucunun fazla çalistirildigi dönemde yürürlükte olan mevzuata göre onay sartinin bulundugunu gözardi etmektedir. 25/8/2017 tarihinde yürürlüge giren mevzuat fazla çalisma için is sözlesmesi imzalanirken verilen onayi yeterli görmekte ise de geçmiste her yilin basinda onay alinmadan gerçeklestirilen fazla çalismalari hukuki hâle getirmemektedir. Bölge adliye mahkemesinin bu yorumu öngörülebilir olmadigi gibi is hukukunun emredici hükümlerine aykiri olarak çalistirilmaktan dogan haklardan feragat edildiginin kabul edilmesinin kamu yarariyla çelistigi gerçegini de hesaba katmamaktadir.

Sonuç olarak bölge adliye mahkemesinin basvurucunun is sözlesmesindeki feragatinin mevzuatin emredici hükümlerine aykiri olarak çalistirilmasi karsiliginda elde ettigi haklari da kapsadigi yorumunun öngörülebilir olmadigi kanaatine varilmistir. Bölge adliye mahkemesinin agir hata teskil eden bu degerlendirmesi basvurucunun ölçüsüz bir külfete maruz birakilmasina ve isveren ile isçinin menfaatleri arasinda ciddi bir dengesizligin olusmasina yol açmis, bu nedenle devletin Anayasa'nin 35. maddesinin öngördügü pozitif yükümlülüklerin ihlal edilmesi sonucunu dogurmustur.

Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.

---

TÜRKIYE CUMHURIYETI

ANAYASA MAHKEMESI

 

 

BIRINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

O. Ö. BASVURUSU

(Basvuru Numarasi: 2019/1450)

 

Karar Tarihi: 22/2/2022

R.G. Tarih ve Sayi: 5/4/2022 - 31800

 

BIRINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

Baskan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Sevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Basvurucu

:

O. Ö.

Vekili

:

Av. Mustafa Bilge ÖZEL

 

I. BASVURUNUN KONUSU

1. Basvuru, isçinin fazla çalisma ücretinin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.

II. BASVURU SÜRECI

2. Basvuru 9/1/2019 tarihinde yapilmistir.

3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.

4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.

5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir.

6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:

8. Basvurucu 1982 dogumludur. Basvurucu 1/4/2008 tarihinde ...Bank Anonim Sirketinin Mersin Subesinde (isveren) gise görevlisi olarak çalismaya baslamistir. Taraflar arasinda akdedilen hizmet sözlesmesinin "VI. FAZLA ÇALISMA VE TATIL GÜNLERINDE ÇALISMA" baslikli maddesinde su hüküm yer almaktadir:

"1. Çalisan, Isverence gerekli görüldügü takdirde yasal sinirlar içinde fazla çalisma yapmayi kabul ve taahhüt eder. Bu fazla çalismalara iliskin ücret Çalisanin asil ücretinin içerisindedir."

9. Isveren 29/5/2015 tarihinde basvurucunun is sözlesmesini tek tarafli olarak 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayili Is Kanunu'nun 18. maddesine dayanmak suretiyle feshetmistir. Isveren, basvurucunun isyerinde güven ve huzuru bozacak, maddi zarara yol açacak fiillerde bulundugunu gerekçe göstermistir. Isveren 18.977,13 TL kidem tazminatini, 4.020,56 TL ihbar tazminati ile 1.035,77 TL ücrete dönüsen yillik izin alacagini basvurucuya 1/6/2015 tarihinde ödemistir.

10. Basvurucu 4/6/2015 tarihinde Mersin 2. Is Mahkemesinde (Is Mahkemesi) isveren aleyhine tazminat davasi açmistir. Dava dilekçesinde, kidem ve ihbar tazminatlari ile ücrete dönüsen yillik izin alacaginin eksik ödendigini, fazla çalisma ücretinin ise hiç ödenmedigini belirtmistir. Ayrica eksik ödenen isçilik alacaklarinin yasal faiziyle birlikte isverenden tahsiline karar verilmesini talep etmistir.

11. Isveren, cevap dilekçesinde kidem ve ihbar tazminati ile yillik izin alacaklarinin eksik ödendigi iddiasini inkâr etmistir. Cevap dilekçesinde, fazla çalisma ücreti yönünden basvurucunun fazla çalismasinin bulunmadigini belirtmis; basvurucunun 09.00-18.00 saatleri arasi çalistigi, 12.30-13.30 saatleri arasinda öglen tatili yaptigini, saat 18.00'den sonra çalismasinin söz konusu olmadigini ifade etmistir.

12. Is Mahkemesinin dinledigi, isverenin eski çalisanlari olan iki tanik isyerinde aksamlari saat 20.00-20.30'a kadar çalistigini beyan etmistir.

13. Is Mahkemesince bilirkisi incelemesi yaptirilmistir. Bilirkisi tarafindan hazirlanan 31/10/2016 havale tarihli raporda basvurucuya 619,98 TL kidem tazminatinin, 319,06 TL ihbar tazminatinin ve 50,01 TL yillik izin ücretinin eksik ödendigi tespit edilmistir. Raporda ayrica basvurucunun haftada bes saat olmak üzere yilda 260 saat fazla mesai yaptigi saptamasi yapilmistir. Ayni bilirkisi tarafindan düzenlenen 5/10/2017 tarihli ek raporda, basvurucuya ödenmesi gereken fazla çalisma ücreti -yüzde otuz hakkaniyet indirimi yapildiktan sonra- 5.867,93 TL olarak hesaplanmistir.

14. Is Mahkemesi 22/2/2018 tarihinde davayi kabul ederek bilirkisi raporunda eksik ödendigi saptanan kidem ve ihbar tazminati ile kullanilmayan yillik iznin ücretinin ve 5.867,93 TL fazla çalisma ücretinin basvurucuya ödenmesine hükmetmistir. Kararin gerekçesinde isveren tarafindan is sözlesmesinin haksiz ve bildirimsiz olarak feshedilmesi sebebiyle basvurucunun kidem ve ihbar tazminatina hak kazandigi belirtilmistir. Kararda taraflar arasindaki sözlesmede fazla çalisma ücretinin asil ücrete dâhil oldugu belirtilmis ise de 4857 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasi ile 6/4/2004 tarihli ve 25425 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan Is Kanununa Iliskin Fazla Çalisma ve Fazla Sürelerle Çalisma Yönetmeligi'nin (Yönetmelik) 9. maddesi uyarinca fazla çalisma yaptirmak için isveren tarafindan isçiden her yil basinda onay alinmasi gerektigi ifade edilmistir. Basvurucunun sözlesmeyle riza gösterdigi fazla çalismanin sadece ilk yil geçerli olduguna isaret eden Is Mahkemesi, isverenin devam eden yillarda basvurucudan onay aldigini ispatlayamadigi sonucuna ulasmistir. Is Mahkemesi bilirkisi raporunda yüzde otuz hakkaniyet indirimi uygulanarak yapilan hesaplamanin isabetli oldugunu vurgulamak suretiyle basvurucuya 5.867,93 TL fazla çalisma ücreti ödenmesi gerektigini belirtmistir.

15. Isveren bu karara karsi istinaf yoluna basvurmustur. Istinaf dilekçesinde basvurucunun mesai saatleri disinda çalistirilmadigini Is Mahkemesinin bu kabulünün hukuka uygun olmadigini belirtmistir. Istinaf dilekçesinde ayrica mevzuatta her yil onay alinacagina iliskin bir hükmün bulunmadigini, basvurucunun hizmet sözlesmesinde verdigi muvafakatin tüm çalismasi boyunca geçerli oldugunu ifade etmistir.

16. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 2/11/2018 tarihinde istinaf istemini kabul ederek Is Mahkemesince hükmedilen kidem ve ihbar tazminatlarini azaltmis, fazla mesai ücreti yönünden ise davayi kesin olarak reddetmistir. Kararin gerekçesinde, tartismali olan hususun fazla çalisma onayinin isçiden her yil alinmasi gerekip gerekmedigi oldugunun altini çizmistir. Bölge Adliye Mahkemesi, Yargitay 9. Hukuk Dairesinin bir kararina da atifta bulunarak uygulamanin 25/8/2017 tarihine kadar her yil onay alinmasi yönünde oldugunu, bununla birlikte Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinda yapilan ve 25/8/2017 tarihinde yürürlüge giren degisiklikle her yilin basinda onay alma sartinin kaldirildigini vurgulamistir. Taraflar arasindaki hizmet sözlesmesinde fazla çalisma ücretinin asil ücrete dâhil oldugunu düzenleyen hükme dikkat çeken Bölge Adliye Mahkemesi, basvurucunun sözlesmedeki onayini geri almadigi sürece yillik 270 saati asmayan fazla çalisma ücretinin basvurucuya ödendiginin kabulü gerektigini, bu nedenle basvurucunun fazla mesai ücretine hak kazanamayacagini açiklamistir.

17. Nihai karar 11/12/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. Basvurucu 9/1/2019 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.

IV. ILGILI HUKUK

18. 4857 sayili Kanun'un 41. maddesinin ilgili kismi söyledir:

"Ülkenin genel yararlari yahut isin niteligi veya üretimin artirilmasi gibi nedenlerle fazla çalisma yapilabilir. Fazla çalisma, Kanunda yazili kosullar çerçevesinde, haftalik kirkbes saati asan çalismalardir. 63 üncü madde hükmüne göre denklestirme esasinin uygulandigi hallerde, isçinin haftalik ortalama çalisma süresi, normal haftalik is süresini asmamak kosulu ile, bazi haftalarda toplam kirkbes saati assa dahi bu çalismalar fazla çalisma sayilmaz.

Her bir saat fazla çalisma için verilecek ücret normal çalisma ücretinin saat basina düsen miktarinin yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir.

Haftalik çalisma süresinin sözlesmelerle kirkbes saatin altinda belirlendigi durumlarda yukarida belirtilen esaslar dahilinde uygulanan ortalama haftalik çalisma süresini asan ve kirkbes saate kadar yapilan çalismalar fazla sürelerle çalismalardir. Fazla sürelerle çalismalarda, her bir saat fazla çalisma için verilecek ücret normal çalisma ücretinin saat basina düsen miktarinin yüzde yirmibes yükseltilmesiyle ödenir.

Fazla saatlerle çalismak için isçinin onayinin alinmasi gerekir.

Fazla çalisma süresinin toplami bir yilda ikiyüzyetmis saatten fazla olamaz.

Fazla çalisma ve fazla sürelerle çalismalarin ne sekilde uygulanacagi çikarilacak yönetmelikte gösterilir."

19. Yönetmelik'in 9. maddesinin ilk hâli söyledir:

"Fazla çalisma ve fazla sürelerle çalisma yaptirmak için isçinin yazili onayinin alinmasi gerekir. Zorunlu nedenlerle veya olaganüstü durumlarda yapilan fazla çalisma ve fazla sürelerle çalisma için bu onay aranmaz.

Fazla çalisma ihtiyaci olan isverence bu onay her yil basinda isçilerden yazili olarak alinir ve isçi özlük dosyasinda saklanir."

20. Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinin 25/8/2017 tarihli ve 30165 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan Is Kanununa Iliskin Çalisma Süreleri Yönetmeliginde Degisiklik Yapilmasina Dair Yönetmelik'in 3. maddesiyle degisik hâli söyledir:

"Fazla çalisma ihtiyaci olan isverence bu onay is sözlesmesinin yapilmasi esnasinda ya da bu ihtiyaç ortaya çiktiginda alinir ve isçi özlük dosyasinda saklanir. Fazla çalisma veya fazla sürelerle çalisma yapmak istemeyen isçi verdigi onayi otuz gün önceden isverene yazili olarak bildirimde bulunmak kaydiyla geri alabilir."

V. INCELEME VE GEREKÇE

21. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:

A. Basvurucunun Iddialari

22. Basvurucu; Bölge Adliye Mahkemesinin fazla çalismanin gerçeklestigi tarihten sonra yürürlüge giren mevzuat hükmüne dayanarak her yilin basinda onay verilmesi sartinin bulunmadigini kabul etmesinin ve buna dayali olarak fazla çalisma ücretine iliskin davayi reddetmesinin cezalarin sahsiligi ilkesini, etkili basvuru hakkini, adil yargilanma hakkini, mülkiyet hakkini ve hak arama özgürlügünü ihlal ettigini ileri sürmüstür.

B. Degerlendirme

23. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir.

Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz."

24. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun sikâyetinin özü, fazla çalisma ücretinin ödenmesi istemiyle açtigi davanin olaydan sonra yürürlüge giren mevzuat hükmüne dayali olarak reddedilmesine yöneliktir. Basvurucunun sikâyetinin mülkiyet hakki kapsaminda incelenmesi uygun bulunmustur.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

26. Basvuru konusu olayda basvurucunun mülkiyet hakkina yönelik olarak kamu makamlarinca dogrudan yapilan bir müdahale mevcut olmayip özel kisiler arasi bir uyusmazlik söz konusudur. Dolayisiyla basvuruda, devletin mülkiyet hakkina iliskin pozitif yükümlülükleri yönünden inceleme yapilmasi gerekmektedir.

a. Mülkün Varligi

27. Mülkiyet hakkinin ihlal edildiginden sikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkinin var oldugunu kanitlamak zorundadir (Mustafa Atesoglu ve digerleri, B. No: 2013/1178, 5/11/2015, § 54). Bu nedenle öncelikle basvurucunun Anayasa'nin 35. maddesi uyarinca korunmayi gerektiren mülkiyete iliskin bir menfaate sahip olup olmadigi noktasindaki hukuki durumunun degerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; Ihsan Vurucuoglu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31).

28. Anayasa'nin 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakki mevcut mal, mülk ve varliklari koruyan bir güvencedir. Bir kisinin hâlihazirda sahibi olmadigi bir mülkün mülkiyetini kazanma hakki -kisinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun- Anayasa'yla korunan mülkiyet kavrami içinde degildir. Bu baglamda belirtmek gerekir ki Anayasa'nin 35. maddesi soyut bir temele dayali olarak mülkiyete erismeyi ve mülkiyeti edinmeyi degil mülkiyet hakkini güvence altina almaktadir. Bu hususun istisnasi olarak belli durumlarda bir ekonomik deger veya icrasi mümkün bir alacagi elde etmeye yönelik mesru bir beklenti Anayasa'da yer alan mülkiyet hakki güvencesinden yararlanabilir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37; Mustafa Atesoglu ve digerleri, §§ 52-54; Mehmet Sentürk [GK], B. No: 2014/13478, 25/7/2017, §§ 41, 53).

29. Mesru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayip belirli bir kanun hükmüne veya basarili olma ihtimalinin yüksek oldugunu gösteren yerlesik bir yargi içtihadina ya da ayni menfaatle ilgili hukuki bir isleme dayanan yeterli derecede somut nitelikteki bir beklentidir (Selçuk Emiroglu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 28; Mehmet Sentürk, § 42). Dolayisiyla Anayasa ve Sözlesme'nin ortak koruma kapsaminda olan mesru beklentiye dayali mülkiyet hakkinin tespiti mevcut hukuk sisteminde iddia edilen mülkiyet iddiasinin taninmasina bagli olup bu tespit, mevzuat hükümleri ve yargi kararlari ile yapilmaktadir (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Sti., B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37). Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece mülkiyet hakki kapsaminda ileri sürülebilir bir iddianin varligi mesru beklentinin kabulü için yeterli degildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 37).

30. 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin birinci fikrasinda ülkenin genel yararlari yahut isin niteligi veya üretimin artirilmasi gibi nedenlerle fazla çalisma yapilabilecegi ve fazla çalismanin Kanun'da yazili kosullar çerçevesinde haftalik kirk bes saati asan çalismalar oldugu hükme baglanmistir. Ayni maddenin ikinci fikrasinda her bir saat fazla çalisma için verilecek ücretin normal çalisma ücretinin saat basina düsen miktarinin yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenecegi belirtilmistir. Söz konusu hükümler dikkate alindiginda hizmet sözlesmesine bagli olarak çalisan isçinin fazla çalismasi karsiliginda ücrete müstahak oldugu anlasilmistir.

31. Somut olayda basvurucunun yilda 260 saat fazla mesai yaptigi derece mahkemelerince kabul edilmistir. Davali isverenin yargilama sirasinda sundugu dilekçelerde basvurucunun fazla çalismasinin bulunmadigi ileri sürülmüs ise de bu savunma derece mahkemelerince yerinde görülmemistir. Basvurucunun fazla çalismasinin bulundugu olgusu artik yargisal hükümle kesinlik kazanmistir. Bu durumda fazla çalismasinin bulundugu kesinlesmis yargi karariyla tespit edilen basvurucunun 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin ikinci fikrasindan kaynakli olarak fazla çalisma ücreti elde edecegi yolunda mesru beklentisinin bulundugunun kabulü gerekir.

b. Genel Ilkeler

32. Mülkiyet hakkinin korunmasinin devlete birtakim pozitif yükümlülükler yükledigi hususu Anayasa'nin 35. maddesinin lafzinda açik bir biçimde düzenlenmemis ise de bu güvencenin sadece devlete atfedilebilen müdahalelere yönelik sinirlamalar getirdigi, bireyi üçüncü kisilerin müdahalelerine karsi korumasiz biraktigi düsünülemez. Pozitif yükümlülüklerin ortaya çikmasinin nedeni gerçek anlamda koruma saglanmasidir. Buna göre anilan maddede bir temel hak olarak güvence altina alinmis olan mülkiyet hakkinin gerçekten ve etkili bir sekilde korunabilmesi yalnizca devletin müdahaleden kaçinmasina bagli degildir. Gerçek anlamda koruma saglanmasi için devletin negatif yükümlülükleri disinda pozitif yükümlülüklerinin de olmasi gerekir. Dolayisiyla Anayasa'nin 5. ve 35. maddeleri uyarinca devletin mülkiyet hakkinin korunmasina iliskin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadir. Bu baglamda söz konusu pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kisiler arasindaki uyusmazliklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkinin korunmasi için belirli tedbirlerin alinmasini gerektirmektedir (Türkiye Emekliler Dernegi, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoglu Insaat Egitim Gida Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limitet Sirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43).

33. Devletin pozitif yükümlülükleri, mülkiyet hakkina yapilan müdahalelere karsi usule iliskin güvenceler sunan yargisal yollari da içeren etkili hukuksal bir çerçeve olusturma, olusturulan bu hukuksal çerçeve kapsaminda yargisal ve idari makamlarin bireylerin özel kisilerle olan uyusmazliklarinda etkili ve adil bir karar vermesini temin etme sorumluluklarini da içermektedir (Selahattin Turan, B. No: 2014/11410, 22/6/2017, § 41).

34. Özel kisiler arasindaki uyusmazliklarda taraflarin birbirleriyle çatisan menfaatleri bulunmaktadir. Dolayisiyla taraflarin karsi karsiya gelen menfaatleri çerçevesinde mülkiyet hakkini korumakla yükümlü bulunan devletin maddi ve usule iliskin pozitif yükümlülüklerini yerine getirip getirmedigi dikkate alinarak sonuca varilmalidir. Bu baglamda ilk olarak belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir bir kanun hükmünün mevcut olup olmadigi irdelenmelidir (Hüseyin Ak, B. No: 2016/77854, 1/7/2020, § 53).

35. Ikinci olarak basvuruculara mülkiyet hakkina yapilan müdahaleye etkin bir biçimde itiraz edebilme, savunma ve iddialarini yetkili makamlar önünde ortaya koyabilme olanaginin taninip taninmadigi incelenmelidir. Anayasa'nin 35. maddesi usule iliskin açik bir güvenceden söz etmemektedir. Bununla birlikte mülkiyet hakkinin gerçek anlamda korunabilmesi bakimindan bu madde, Anayasa Mahkemesinin çesitli kararlarinda da ifade edildigi üzere mülk sahibine müdahalenin kanun disi veya keyfî ya da makul olmayan sekilde uygulandigina iliskin savunma ve itirazlarini sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanaginin taninmasi güvencesini kapsamaktadir. Bu degerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakilarak yapilmalidir (Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazici [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71).

36. Mülkiyet hakkinin usule iliskin güvenceleri hem özel kisiler arasindaki mülkiyet uyusmazliklarinda hem de taraflardan birinin kamu gücü oldugu durumlarda geçerlidir. Bu baglamda mülkiyet hakkinin korunmasinin söz konusu oldugu durumlarda usule iliskin güvencelerin somut olayda yerine getirildiginden söz edilebilmesi için derece mahkemelerinin kararlarinda konu ile ilgili ve yeterli gerekçe bulunmalidir. Ayrica belirtmek gerekir ki bu zorunluluk davacinin bütün iddialarina cevap verilmesi anlamina gelmemekle birlikte mülkiyet hakkini ilgilendiren davanin sonucuna etkili esasa iliskin temel iddia ve itirazlarin yargilama makamlarinca özenli bir sekilde degerlendirilerek karsilanmasi gerekmektedir (Kamil Darbaz ve GMO Yapi Grup End. San. Tic. Ltd. Sti., B. No: 2014/12563, 24/5/2018, § 52).

37. Son olarak ise basvurucularin mülkiyet haklarini koruyacak ve yeterli güvenceler saglayacak hukuksal mekanizmalarin olusturulup olusturulmadigi incelenmelidir. Özel kisilerin mülkiyet haklarinin çatistigi bu gibi durumlarda bunlardan hangisine üstünlük taninacaginin takdiri, kanun koyucuya ve somut olayin kosullari gözönünde bulundurularak derece mahkemelerine ait bir yetkidir. Bununla birlikte her iki tarafin menfaatlerinin mümkün oldugunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir sonuca da yol açmamasi gerekir. Menfaatler dengesinin kurulmasinda taraflardan biri aleyhine bireysel olarak asiri ve olagan disi bir külfetin yüklenmesi, pozitif yükümlülüklerin ihlali sonucunu dogurabilir. Olayin bütün kosullari ve taraflara taninan tüm imkânlar ile taraflarin tutum ve davranislari gözönünde bulundurularak menfaatlerin adil bir sekilde dengelenip dengelenmedigi degerlendirilmelidir (Faik Tari ve Sultan Tari, B. No: 2014/12321, 20/7/2017, § 52).

c. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi

38. Somut olayda basvurucunun yilda 260 saat fazla mesai yaptigi hususu yargisal kararla kesinlesmis bir vakiaya dönüsmüstür. Is Mahkemesi 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasi ile Yönetmelik'in ikinci fikrasinin fazla mesainin gerçeklestigi tarihte yürürlükte bulunan hâlini gözeterek isverenin fazla mesaiye iliskin olarak her yilin basinda basvurucunun onayini almasi gerektigi sonucuna ulasmis ve somut olayda isverenin her yilin basinda basvurucunun onayini aldigini ispatlayamamasi sebebiyle birinci yildan sonraki fazla çalismalar için ücret ödenmesinin zorunlu oldugunu kabul etmistir. Buna karsilik Bölge Adliye Mahkemesi Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinin 25/8/2017 tarihinde degisen hâline dayanarak her yilin basinda onay alinmasi sartinin bulunmadigini, basvurucunun hizmet sözlesmesini imzalarken verdigi onayin -geri almadikça- geçerli oldugunu belirtmis ve davayi reddetmistir.

39. Özel kisiler arasindaki mülkiyet uyusmazliklarinda devletin esas yükümlülügü kural olarak erisilebilirlik, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini temin eden hukuksal çerçeveyi belirlemek ve bu hukuku adil bir biçimde uygulamaktir. Basvurucunun fazla çalisma ücretine iliskin mevzuat altyapisinin yetersizligiyle ilgili bir iddiasi bulunmamaktadir. Basvurucunun sikâyeti Bölge Adliye Mahkemesinin yorumuna yöneliktir. Bu baglamda Anayasa Mahkemesinin öncelikli olarak inceleyecegi mesele derece mahkemelerinin mevzuatin yorumuna iliskin degerlendirmelerinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal edecek, dolayisiyla hukuk devleti ilkesini zedeleyecek ve taraflarin menfaatleri arasinda dengesizlik olusmasina yol açacak derecede agir hatalar içerip içermedigidir.

40. Derece mahkemelerinin kararlarinda dayanilan 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasinda fazla saatlerle çalismak için isçinin onayinin alinmasi gerektigi hükmüne yer verilmistir. 4758 sayili Kanun'un 41. maddesine dayanilarak çikarilan Yönetmelik'in 9. maddesinin ikinci fikrasinda fazla çalismaya ihtiyaci olan isverence bu onayin her yilin basinda isçilerden yazili olarak alinmasi gerektigi düzenlenmis iken 25/8/2017 tarihinde yürürlüge giren degisiklikle her yilin basinda onay alma sarti kaldirilmis, is sözlesmesinin yapilmasi esnasinda onay verilmis olmasi yeterli hâle getirilmistir.

41. 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasinda ve Yönetmelik'in 9. maddesinin her iki versiyonunda yer alan onay sartinin fazla çalistirilmaya yönelik oldugu görülmektedir. Diger bir ifadeyle söz konusu onay, isverenin isçiyi kanuni çalisma saatleri disinda da çalismaya zorlayip zorlayamayacagina iliskin olup fazla çalisma ücreti talep hakkindan vazgeçilmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadir. Fazla çalismaya onay verilmesinin fazla çalisma ücretinden de feragat edilmis sayilacagi anlamina gelebilecek bir düzenleme, anilan kurallarda yer almamaktadir.

42. Bölge Adliye Mahkemesi kararinda açiklik bulunmasa da basvurucunun hizmet sözlesmesindeki onayinin fazla çalisma için asil ücreti disinda ayrica ücret talep edilmemesini de içerdigi kabulünden hareket edildigi görülmektedir. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakki malikin fazla çalisma ücretinden feragat etmesini kural olarak yasaklamamaktadir. Dolayisiyla isçinin fazla çalismasinin karsiliginin asil ücretine dâhil oldugunu is sözlesmesinde kabul etmis olmasina dayanilarak lehine fazla çalisma ücretine hükmedilmemesi kural olarak Anayasa'nin 35. maddesini ihlal etmez.

43. Ne var ki isçinin fazladan çalistirilmasinin kanuna uygun olmadigi hâllerde önceden verilmis rizanin varligindan hareketle fazla çalisma ücretinden feragat edildigi çikarimi yapilamaz. Zira feragatin geçerli olabilmesi için feragat iradesinin açik olmasinin ve sonuçlarinin kisi yönünden makul olarak öngörülebilir bulunmasinin yaninda asgari usul güvencelerinin de saglanmis olmasi, ayrica haktan feragat edilmesini mesru olmaktan çikaran üstün bir kamu yararinin bulunmamasi gerekir.

44. Kanun koyucu ve -kanunun verdigi yetkiye dayanarak- idari organlar, isveren karsisinda nispeten zayif konumda bulunan isçinin menfaatlerinin korunmasi amaciyla birtakim emredici hükümler sevk etmistir. Bu baglamda 4758 sayili Kanun'un 41. maddesinin yedinci fikrasinda isçinin rizasi bulunmadan fazla çalistirilmasi kesin olarak yasaklanmistir. Ayrica çikarilan ikincil düzenlemelerle fazla çalisma onayinin her yilin basinda ve yazili olarak alinmasi zorunlulugu getirilmistir. Onayin her yilin basinda alinma zorunlulugu öngören mevzuat hükmü 25/8/2017 tarihine kadar yürürlükte kalmistir. Buna göre 25/8/2017 tarihinden önceki mevzuat dikkate alindiginda isçinin yilin basinda onayi alinmadan fazla çalistirilmasinin emredici kurallara aykirilik teskil edecegi anlasilmistir.

45. Somut olayda basvurucu, onayin her yilin basinda alinmasinin zorunlu oldugu dönemde -1/4/2008-29/5/2015 tarihleri arasinda- fazla çalistirilmistir. Dolayisiyla anilan dönemde yürürlükte bulunan mevzuata göre basvurucunun ilk yil disindaki fazla çalismalari emredici hükümlere aykirilik teskil etmistir. Basvurucunun ücret talep etmeksizin fazla çalismaya riza gösterdigi kabul edilse bile bu rizanin emredici hükümlere aykiri olarak gerçeklestirilen fazla çalismayi da kapsadigi söylenemez. Emredici hükümlere aykiri olarak fazladan çalistirilan kisinin fazla çalisma ücretinden feragat etmesi isçi menfaatlerinin korunmasindaki üstün kamusal yararla çelismektedir.

46. Bölge Adliye Mahkemesi kararindaki yaklasim basvurucunun fazla çalistirildigi dönemde yürürlükte olan mevzuata göre onay sartinin bulundugunu gözardi etmektedir. 25/8/2017 tarihinde yürürlüge giren mevzuat fazla çalisma için is sözlesmesi imzalanirken verilen onayi yeterli görmekte ise de geçmiste her yilin basinda onay alinmadan gerçeklestirilen fazla çalismalari hukuki hâle getirmemektedir. Bölge Adliye Mahkemesinin bu yorumu öngörülebilir olmadigi gibi is hukukunun emredici hükümlerine aykiri olarak çalistirilmaktan dogan haklardan feragat edilmesinin kamu yarariyla çelistigi gerçegini de hesaba katmamaktadir.

47. Sonuç olarak Bölge Adliye Mahkemesinin basvurucunun is sözlesmesindeki feragatinin mevzuatin emredici hükümlerine aykiri olarak çalistirilmasi karsiliginda elde ettigi haklari da kapsadigi yorumunun öngörülebilir olmadigi kanaatine varilmistir. Bölge Adliye Mahkemesinin agir hata teskil eden bu degerlendirmesi basvurucunun ölçüsüz bir külfete maruz birakilmasina ve isveren ile isçinin menfaatleri arasinda ciddi bir dengesizligin olusmasina yol açmis, bu nedenle devletin Anayasa'nin 35. maddesinin öngördügü pozitif yükümlülüklerin ihlal edilmesi sonucunu dogurmustur.

48. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

49. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin 50. maddesinin ilgili kismi söyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir. …

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

50. Basvurucu; ihlalin tespit edilmesini ve yeniden yargilamaya karar verilmesini, ayrica 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmistir.

51. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

52. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57).

53. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).

54. Incelenen basvuruda, Bölge Adliye Mahkemesinin hukuk kurallarini agir hata teskil edecek sekilde yorumlamasi sebebiyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmistir. Dolayisiyla ihlal mahkeme kararindan kaynaklanmistir.

55. Bu durumda mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Yapilacak yeniden yargilama ise bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda yapilmasi gereken is yeniden yargilama karari verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Mersin 2. Is Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

56. Ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilamanin yeterli bir giderim saglayacagi anlasildigindan tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir.

57. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.864,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açiklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,

B. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin IHLAL EDILDIGINE,

C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Mersin 2. Is Mahkemesine (E.2015/329, K.2018/102) GÖNDERILMESINE,

D. Basvurucunun tazminat talebinin REDDINE,

E. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 4.864,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,

F. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,

G. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 22/2/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.



Şimdi Ara
Hemen Sor