vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffbc8002000000f004000001000300Olaylar Azerbaycan vatandasi olan basvurucu hakkinda Azerbaycan makamlarinca ülkeye iadesi amaciyla 21/3/2017 tarihinde kirmizi bülten çikarilmistir. Basvurucu, Emniyet Genel Müdürlügünün ilgili ekiplerince 27/12/2017 tarihinde yakalanmistir. Sulh ceza hâkimligi Azerbaycan’a iadesi amaciyla basvurucunun geçici süre ile 40 gün tutuklu kalmasina karar vermis, bu karara yapilan itiraz ise reddedilmistir. 6706 sayili Cezaî Konularda Uluslararasi Adlî Is Birligi Kanunu ile Suçlularin Iadesine Dair Avrupa Sözlesmesi'ne (SIDAS) göre 40 günlük azami tutukluluk süresinin doldugunu belirten basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina iliskin itirazlari Agir Ceza Mahkemesince reddedilmistir. 1/2/2018 tarihinde yapilan durusmada basvurucunun ülkesine iade edilebilir olduguna, ayrica iade islemi sonuçlanincaya kadar basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar verilmistir. Basvurucunun hükümle beraber tutuklulugun devamina iliskin verilen ara karara itirazi kararin usul ve yasaya uygun oldugu gerekçesiyle reddedilmistir. Basvurucu bunun üzerine ilk bireysel basvurusunu yapmistir. Geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna dair karara karsi yapilan temyiz talebini inceleyen Yargitayin karari onamasinin ardindan basvurucu ikinci bireysel basvurusunu yapmistir. Basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina itirazi da reddedilmistir. Ilgili kanun geregi görüslerine basvurulan Içisleri ve Disisleri Bakanliklarinin olumsuz bir kanaat bildirmemeleri üzerine Cumhurbaskanliginin 20/12/2018 tarihli karari ile basvurucunun Azerbaycan’a iadesi uygun bulunmustur. Basvurucu 16/2/2019 tarihinde Azerbaycan makamlarina teslim edilmistir. Iddialar Basvurucu, iade yargilamasindaki tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. Mahkemenin Degerlendirmesi Somut olayda basvurucu bir suç isledigi süphesiyle yürütülen ceza sorusturmasi veya yargilamasi kapsaminda tutuklanmamistir. Basvurucunun tutuklanmasi bir baska ülkede isledigi iddia olunan suç dolayisiyla ülkenin talebi üzerine iadesine karar verilip verilmeyecegine dair yürütülen yargilama sirasinda basvurulan bir tedbirdir. Burada suçlularin iadesine dair sürecin sihhatli bir biçimde yürütülmesinin saglanmasina yönelik bir gaye söz konusudur. Dolayisiyla suç isnadina bagli tutuklama ile iade yargilamasi sirasinda uygulanan tutuklama tedbiri arasinda amaç ve nitelik bakimindan önemli farkliliklar mevcuttur. Zira mahkemenin iade talebine iliskin yapacagi inceleme, delillerin degerlendirilmesi ve suçun sübutunun tespitini konu edinen bir yargilama niteligi tasimamaktadir. Öte yandan özellikle yabanci ülkede islenen bir suç bakimindan kuvvetli suç süphesinin varligiyla ilgili tespit ve degerlendirmenin yapilmasinin zorluklari ortadadir ve bu nedenle derece mahkemelerinin bu husustaki takdir araliklarinin suç isnadina bagli tutmaya göre oldukça genis oldugunun kabulü gerekir. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi tarafindan bireysel basvuru incelemesinde bu takdir alaninin denetimi ancak tutuklama sartlarina iliskin olarak yargi mercilerince yapilan degerlendirmelerden farkli bir degerlendirme yapilmasini gerekli kilan istisnai kosullarin varligi hâlinde söz konusu olabilir. Bu noktada kuvvetli suç süphesi sarti ve tutuklama sebepleri gönderilen iade evraki çerçevesinde de degerlendirilebilecektir. Somut olayda geçici tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin bulunduguna iliskin tespitlerden ayrilmayi gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Basvurucunun tutuklulugunun devamina karar verilirken suçun vasif ve mahiyetine, delil durumuna, suç için öngörülen yaptirimin agirligina dayanilarak tutuklulugun devamina hükmedilmistir. Bu itibarla basvurucunun kanunda öngörülen tutuklama sartlarina riayet edilerek tutuklandiginin kabul edilmesi gerekir. Bu yönüyle basvurucunun tutulmasinin kanuni dayanaginin oldugunun ve kanunda öngörülen usule uygun bir sekilde tutuldugunun söylenmesi mümkündür. Diger taraftan basvurucunun tutulmasinin mesru bir amacinin bulunup bulunmadiginin tespit edilmesi gerekir. Anayasa'nin 19. maddesinde, hakkinda geri verme karari verilen bir kisinin tutulmasi kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin sinirlanabilmesi bakimindan mesru bir sebep olarak öngörülmüstür. Basvurucu da iade sürecinin saglikli bir sekilde yürütülmesinin saglanmasi amaciyla tutulmustur. Dolayisiyla basvurucunun tutulmasinin mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir. Basvurucu hakkindaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin ve bu kapsamda iade sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediginin de belirlenmesi gerekir. Ayni zamanda prosedürün süresinden bagimsiz olarak tutukluluk süresinin takip edilen amaca ulasmak için gerekli olan makul süreyi geçip geçmedigi de degerlendirilecektir. Bu kapsamda tutmaya dayanak olusturan geri verme islemlerinin süresinin makul olup olmadiginin degerlendirilmesinde yetkililerin özen göstermeyerek hareketsiz kalip kalmadigina ve basvurucunun tutum ve davranislarinin sürecin uzamasina sebep olup olmadigina bakilacaktir. Gösterilmesi gereken özenin derecesini belirlemek için iade seklinin önemi de gözardi edilmemelidir. Bir cezanin infaz edilmesi için yapilacak iadeden farkli olarak somut olayda oldugu gibi iade talebinde bulunan devletin süpheli kisiyi yargilayabilmesi için yapilacak iadede ceza yargilamasi devam ederken tutuklu bulunan kisi masum sayilmaktadir. Daha dogrusu bu asamada, bu kisinin masumiyetini kanitlamak için ceza yargilamasi sirasinda savunma hakkini kullanabilme imkâni çok kisitlidir. Süpheli olan kisiyi iade etmesi istenen devletin davanin esasini incelemesi mümkün degildir. Bu sebeplerden dolayi, ilgili olan kisinin haklarinin korunmasi, iade prosedürünün düzgün bir sekilde islemesi ve kisinin uygun bir süre içinde yargilanmasi için iade talebinde bulunulan devletin ciddi bir özen göstermesi gerekmektedir. Somut olayda iade amaçli olarak gerçeklestirilen tutukluluk süresi (27/12/2017 tarihinden 16/2/2019 tarihine kadar) 1 yil 1 ay 20 gündür. Iade yargilamasi sürecinin ilk derece asamasinda 2 ay, Yargitay asamasinda 3 ay sürdügü görülmektedir. Ilk derece mahkemesince yürütülen yargilama sürecinde basvurucunun savunmasini yapmasi için durusma yapildigi görülmektedir. Yapilan tek durusma sonucunda basvurucunun geri verme talebinin kabulüne karar verilmistir. Yargitay da bu karara karsi yapilan temyiz basvurusunu kanuna uygun bir sekilde 3 aylik sürede sonuçlandirmistir. Bu yönüyle iade yargilamasi sürecinde bir gecikmenin ve özensizligin bulundugu tespit edilememistir. Ancak kararin kesinlestigi bilgisinin Bakanliga gönderildigi 3/7/2018 tarihinden basvurucunun teslim edildigi 16/2/2019 tarihine kadar geçen 7 aylik sürenin özenli yürütüldügü söylenemeyecektir. Agir Ceza Mahkemesince iadeye engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra bu kararin yerine getirilip getirilmeyecegi Cumhurbaskani'nin onayina baglidir. Ayrica 6706 sayili Kanun'un 19. maddesine göre bu süreçte Disisleri ve Içisleri Bakanliklarinin görüsünün alinmasi ve Adalet Bakani'nin teklifi gereklidir. Bu bürokratik islemlerin gerçeklestirilmesinin zaman alacagi kuskusuzdur. Ancak Agir Ceza Mahkemesince iadeye hukuken engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra basvurucunun talep eden devlete teslim edilip edilmeyecegine iliskin tercihin yapilacagi bu asamanin neden 5 ay sürdügü dosyadan anlasilamamaktadir. Adalet Bakanligi da bu hususa iliskin bir açiklamada bulunmamistir. Öte yandan bu süreçte de 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinin (2) numarali fikrasi geregince tutukluluk durumunun agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda bu hükme uyulmamis, basvurucunun tutukluluk hâline gerekli özenle yaklasilmamistir. Iadenin onaylanmasindan teslime kadar geçen süreçte ise teslim için uygun yer, tarih, teslim edecek ve teslim alacak görevlilerin belirlenmesi amaciyla birtakim formalitelerin oldugu kabul edilebilirse de basvurucunun bu süreçte tutuklulugunun devam ettigi gözönünde bulunduruldugunda onay asamasindan teslime kadar geçen 2 aylik sürenin makul olmadigi sonucuna varilmistir. Bu süreçte basvurucu, teslimin ertelenmesi talebinde bulunmus ise de bu talebin teslimin uzamasinda bir etkisinin olmadigi görülmektedir. Son olarak 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinde iade sürecinde basvurulabilecek koruma tedbirleri bakimindan 5271 sayili Kanun'a atif yapilmaktadir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda tutuklama yerine adli kontrol karari verilebilmesi de mümkündür. Nitekim bu maddenin gerekçesinde "Mahkemenin iade talebinin kabul edilebilir olduguna dair karar vermesine ragmen, iadesi talep edilen kisiyi adlî kontrol altinda serbest birakmasi, devam eden iade süreci içinde kisinin Türkiye disina kaçmasi ve bu nedenle iade talebinin konusuz kalmasi uygulamada rastlanabilen sorunlardan biridir. Ancak kisinin uzun süreden beri Türkiye’de ikamet etmesi ve belli bir is sahibi olmasi gibi güçlü sosyal ve ekonomik baglari dikkate alinarak, tutuklama disinda diger tedbirlere basvurulmasi da mahkemenin takdirinde olacaktir." seklinde bir açiklamaya yer verilmek suretiyle bu hususa açiklik kazandirilmistir. Iadesi talep edilen kisi hakkinda devam eden iade sürecinde ilgilinin kaçmasini önlemek amaciyla ilk asamada tutuklama tedbirine basvurulmasina ihtiyaç duyulabilirse de ilerleyen asamada ölçülülük ilkesi geregince basvurucunun kisisel durumu da dikkate alinarak adli kontrol tedbirlerinin gözönünde bulundurulmasi elzemdir. Somut olayda basvurucu; tahliye ve tutukluluga itiraz dilekçelerinde, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de okumakta olan 11 yasindaki kizi ile sabit bir ikamet adresinde yasalara bagli olarak yasadigini defaatle belirtmesine ragmen derece mahkemelerince adli kontrol tedbirlerinin yeterince dikkate alinmadigi ve bu tedbirlerin neden yetersiz kalacagi hususunun gerekçelendirilmedigi görülmektedir. Dolayisiyla basvurucunun üçüncü bir devlette kovusturulmasi amaciyla baslatilan iade islemlerinin mahiyeti ve Türk makamlarinca gecikmelerin gerekçelendirilmedigi gözönünde bulunduruldugunda basvurucunun yaklasik 1 yil 2 aylik tutuklulugunun hukuka uygun olmadigi sonucuna varilmistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edilmedigine ihlal edilmedigine karar vermistir. --- TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI BIRINCI BÖLÜM KARAR SAMIRA ALAKBAROVA BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2018/19302) Karar Tarihi: 22/2/2022 R.G. Tarih ve Sayi: 20/4/2022-31815 BIRINCI BÖLÜM KARAR Baskan : Hasan Tahsin GÖKCAN Üyeler : Hicabi DURSUN Muammer TOPAL Recai AKYEL Yusuf Sevki HAKYEMEZ Raportör : Yusuf Enes KAYA Basvurucu : Samira ALAKBAROVA Vekili : Av. Mehmet Mert DAGDEVIREN I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru; iade yargilamasindaki tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin, iade yargilamasindaki bazi uygulamalar nedeniyle de adil yargilanma hakkinin ihlal edildigi iddialarina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvurular 21/6/2018, 9/7/2018 tarihlerinde yapilmistir. 3. Basvurular, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. 2018/19302 numarali basvuru dosyasinin konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2018/19997 numarali basvuru dosyasi ile birlestirilmesine, incelemenin 2018/19302 numarali basvuru dosyasi üzerinden yürütülmesine karar verilmistir. 6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir. 7. Bakanligin görüsüne karsi basvurucu süresinde beyanda bulunmustur. III. OLAY VE OLGULAR 8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle söyledir: 9. Azerbaycan vatandasi olan basvurucu hakkinda Azerbaycan makamlarinca S.I. adli kisiye yönelik olarak 415.000 dolar tutarinda dolandiricilik suçunu isledigi iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Azerbaycan sorusturma makamlarinca 5/1/2017 tarihinde basvurucu hakkinda Azerbaycan disinda olmasindan dolayi arama karari çikarilmasina karar verilmistir. Azerbaycan Sabail Ilçe Mahkemesinin 12/1/2017 tarihli karariyla basvurucu hakkinda tutuklama karari çikarilmistir. Tutuklama kararinda, altin ve degerli taslarin alim satimini yapan S.I.nin yaninda çalisan basvurucunun 21/12/2014 tarihinde 6 kilo 410 gram net agirligi olan 250.000 ABD dolari degerindeki süs esyalarini, 2015 Mart ayinda Türkiye'de faaliyette bulunan bir is adamina olan borcunu ödeyecegini belirterek net agirligi 1 kilo 357 gram olan 56.000 dolar degerindeki altini ve süs esyalarini, 2015 Ekim ayinda 19.500 dolar degerindeki altin ve süs esyalarini, 19/4/2016 tarihinde magdura mahsus 55.000 dolar degerindeki -altin ticareti yapan bir sirkette çalisan G.L. isimli kisiden alinmis- altin ve süs esyalarini, ayri ayri zamanlarda 94.800 dolari, ayrica magdura mahsus veresiye verilmis altin ve süs esyalarinin yerine borçlu kalmis kisilerden degisik miktarlarda dolari alip, kardesi ile önceden is birligi yapan bir grup kisiyle S.I.yi ortak ticaret yapmak suretiyle kâr edeceklerine inandirarak dolandirdigi ileri sürülmüstür. Mahkeme kararinda basvurucunun sözü edilen altin ve nakit paralari yasa disi bir sekilde zimmetine geçirerek büyük çapta dolandiricilik yaptigi, S.I.yi 415.000 dolar degerinde zarara ugrattigi ve bu suretle suçun islenmesiyle iliskisinin kanitlandigi belirtilmistir. Azerbaycan Mahkemesi ayrica basvurucunun serbest kalmasi hâlinde kaçarak saklanmasi olasiliginin bulundugunu, taraflari yasa disi olarak etkileyip ön sorusturmanin normal sürecine engel olusturabilecegini, agir bir suç ile itham edildigini, isnat edilen suçun niteligini ve islenme ortamini, basvurucunun toplum için tehlikeli oldugunu dikkate alarak tutuklama karari verilmesi gerektigi sonucuna ulasmistir. 10. Azerbaycan makamlarinca dolandiricilik suçundan ülkeye iadesi amaciyla basvurucu hakkinda 21/3/2017 tarihinde kirmizi bülten çikarilmistir. Kirmizi bülten kararinda, basvurucunun kardesi ile is birligi yapip Belçika, Türkiye, Hong Kong ve diger ülkelerden altin ve degerli tas getirilmesi ve kâr elde edilmesi konusunda S.I.yi inandirarak ondan -güvenini kötüye kullanmak suretiyle- toplam 415.000 dolar aldigi ve magduru bu sekilde dolandirdigi ifade edilmistir. 11. Bakanligin 5/12/2017 tarihinde Içisleri Bakanligina yazdigi yazida Azerbaycan makamlarinca kirmizi bültenle uluslararasi seviyede aranan basvurucunun iadesi istemiyle yakalanmasinin talep edildigi belirtilmistir. Bakanlik; delillerin takdiri ve keyfiyetin degerlendirilmesi adli mercilerin yetkisinde olmak kaydiyla basvurucunun 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayili Cezaî Konularda Uluslararasi Adlî Is Birligi Kanunu'nun 14. maddesi ve Suçlularin Iadesine Dair Avrupa Sözlesmesi'nin (SIDAS) 16. maddesi uyarinca 18 günden az ve 40 günden fazla olmamak üzere geçici olarak tutuklanmasinin talep edilmesinin ve kirmizi bülten, mahkeme karari ile birlikte en yakin Cumhuriyet bassavciligina sevkinin uygun olacagini degerlendirmistir. 12. Basvurucu, Emniyet Genel Müdürlügü Interpol-Europol Sube Müdürlügü ekiplerince 27/12/2017 tarihinde yakalanmistir. 13. Bakirköy Cumhuriyet Bassavciligi 27/12/2017 tarihinde basvurucuyu geçici olarak tutuklanmasi talebiyle Bakirköy 3. Sulh Ceza Hâkimligine sevk etmistir. Bakirköy 3. Sulh Ceza Hâkimligi avukati huzurunda sorgusunu yaptiktan sonra SIDAS'in 16. maddesinin dördüncü fikrasi uyarinca Azerbaycan’a iadesi amaciyla basvurucunun geçici süre ile 40 gün tutuklu kalmasina karar vermistir. 14. Basvurucu bu karara 2/1/2018 tarihinde itiraz etmistir. Basvurucu; Sulh Ceza Hâkimligine sundugu dilekçede, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de sabit bir ikamet adresi bulundugunu ve Türkiye'de okuyan 11 yasindaki kizi ile birlikte yasalara bagli olarak yasadigini, oturum hakkina sahip oldugunu, tutuklanmasinin çocugunu da magdur ettigini belirterek iade karari verilinceye kadar adli kontrol sartiyla serbest birakilmasini talep etmistir. Basvurucu ayrica geçici tutuklanma kararinin dayanagi yapilan tek delilin dosyanin müstekisi ile müstekinin yakinlari tarafindan kaleme alinan ancak imzanin dahi olmadigi fotokopiden ibaret olan ve ayni zamanda ceza yargilamasi bakimindan delil hükmü bulunmayan bir kâgit parçasi oldugunu, iade talebinin geçerli hiçbir delile dayanmadigini, kardesi için de ayni ifadeleri içeren müstekinin iddialari hakkinda Azerbaycan'da yargilama yapildigini ve kardesinin nihayetinde beraat ettigini, kendisine isnat edilen suçun güveni kötüye kullanma suçu oldugunu, bu suçun cezasinin ise azami 2 yil oldugunu, iade talebinin tutuklama sartlarini ihtiva etmedigini ileri sürmüstür. 15. Basvurucunun itirazi, Bakirköy 4. Sulh Ceza Hâkimligince 3/1/2018 tarihinde reddedilmistir. 16. Basvurucu 5/2/2018 tarihinde Sulh Ceza Hâkimligine sundugu dilekçede, sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemis; 6706 sayili Kanun'daki 40 günlük azami tutukluluk süresinin doldugunu belirterek tahliye talebinde bulunmustur. 17. Bakirköy Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan 5/2/2018 tarihinde Azerbaycan adli makamlarinca düzenlenen iade belgeleri iade yargilamasini yapacak olan Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesine (Agir Ceza Mahkemesi) sunularak basvurucunun iade yargilamasinin yapilmasi talep edilmistir. 18. Agir Ceza Mahkemesi, talebe iliskin olarak 6/2/2018 tarihinde yaptigi tensip durusmasinda basvurucunun tutuklu bulundugunu, üzerine atili olan suçun niteligini, mevcut delil durumunu, isnat edilen suç için öngörülen müeyyideyi ve Azerbaycan yasalarini dikkate alarak 6706 sayili Kanun uyarinca basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir. 19. Basvurucu bu karara itiraz etmistir. Itiraz dilekçesinde, sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemis; 6706 sayili Kanun'da öngörülen azami tutukluluk süresinin asildigini, hiçbir delile ve belgeye dayanmayan ve soyut iddialar ile Azerbaycan tarafindan yürütülen bir sorusturma kapsaminda güveni kötüye kullanma suçunu isledigi gerekçesiyle haksiz yere tutuklandigini ileri sürmüstür. 20. Basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina iliskin karara yaptigi itiraz Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesince 13/2/2018 tarihinde reddedilmistir. 21. 21/2/2018 tarihinde yapilan durusmada basvurucunun avukati esliginde savunmasinin alinmasinin ardindan ülkesine iade edilebilir olduguna karar verilmistir. Ayrica Agir Ceza Mahkemesi, Azerbaycan adli makamlarinca isnat olunan suç vasfini ve mevcut delil durumunu dikkate alarak iade islemi sonuçlanincaya kadar basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir. Kararin ilgili kismi su sekildedir: "...Azerbaycan Yevlah dogumlu Samira Alakbarova (Samire Alekberova) hakkinda Azerbaycan Sabail Ilçe mahkemesinin 12/1/2017 tarihli dava no:4 (009)-15/2017 sayili dosyada; 21.12.2014-19.4.2016 tarihleri arasinda S.I.ya karsi 415.000 ABD dolari önemli miktarda dolandiricilik suçunu isledigi iddiasindan dolayi hakkinda 1/8/2016 tarihinde dava baslayip sorusturma yapildigi ve 21/6/2016 tarihinde tutuklama karari verildigi ve Azerbaycan ülkesi disinda olmasi nedeniyle uluslararasi alanda arama karari çikartildigi Adalet Bakanligi Uluslararasi Dis iliskiler Genel müdürlügü yazilari ve eklerinden anlasilmis olmakla tercüme evraklar incelendiginde yüklü miktarda dolandiricilik suçundan hakkinda tutuklama karari verilen sanigin Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olmayip Azerbaycan Devleti vatandasi oldugu, dolandiricilik suçunun Türk Ceza Kanununa göre de açikça suç teskil ettigi ve düsünce suçu ya da siyasi veya askeri suçlardan olmadigi, bu suçun Türkiye Devletinin güvenligine karsi Türk devleti veya Türk vatandasi ya da Türk kanununa göre kurulmus tüzel kisi zararina islenmis suçlardan olmadigi, suçun Türk vatandasi olmayan bir kisi tarafindan Azerbaycan'da islenmis olmasi nedeniyle Türkiye Cumhuriyetinin yargi yetkisine giren bir suç olmadigi, yine suç tarihi ve Azerbaycan ceza kanununa göre 10-14 yil arasi özgürlükten yoksun kilma cezasi nedeniyle dava veya ceza zaman asimina veya affa ugramadigi, yine sanigin Azerbaycan ülkesine geri verilmesi halinde irki, dini, vatandasligi, sosyal bir gruba aidiyeti ya da siyasi görüsü nedeniyle farkli bir kovusturma ya da sorusturma görecegine dair süphe ya da delil olmadigi gibi iskence ya da kötü muameleye maruz kalacagina dair herhangi bir süphe sebebi söz konusu olmadigindan Türkiye'nin taraf oldugu SIDAS 16/4 madde geregince Azerbaycan Sabail Ilçe Mahkemesinin 12/1/2017 tarihli dava no:4 (009)-15/2017 sayili dosyada çikarilan tutuklama karari geregi 6706 sayili yasanin 18. maddesi geregi sanik hakkindaki geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna, kararin Yargitay temyiz yolu açik kararlardan olmasi nedeniyle yargi yolu tükenip kesinlestiginde; 6706 sayili yasanin 18/1 ve 19/1. maddesi uyarinca kararin yerine getirilmesinin Dis Isleri ve Iç Isleri Bakanliklarinin görüsü alinarak Adalet Bakaninin teklifi ve Basbakanin onayina bagli olmak kaydiyla, Adalet Bakanliginca infazi için Cumhuriyet Bassavciligi araciligi ile Adalet Bakanligina gönderilmesine, saniga Azerbaycan adli makamlarinca isnat olunan suç vasfi mevcut delil durumu, yüklenen suçun CMK 100.maddede sayilan suçlardan olmasi dikkate alinarak iade islemi sonuçlanincaya kadar tutukluluk halinin devamina... [karar verildi.]" 22. Basvurucu, hükümle beraber tutuklulugun devamina iliskin verilen ara kararina 28/2/2018 tarihinde itiraz etmistir. Basvurucu dilekçesinde sahsi durumuna iliskin daha önceki açiklamalarini yinelemis; 40 günlük azami süre geçmesine ragmen tahliye edilmedigini, Azerbaycan ile yapilan iade anlasmasi geregince suçlama konusu delillerin ve belgelerin iade talebine eklenmesi sarti öngörülmesine karsin bu sarta uyulmadigini, Savciligin da bu yöndeki talebinin kabul edilmedigini, Savciligin iade edilmeme yönündeki mütalaasina ragmen Azerbaycan'a iade edilmesine karar verilmesinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. 23. Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesi 5/3/2018 tarihinde kararin usul ve yasaya uygun oldugu gerekçesiyle itirazin reddine karar vermistir. 24. Bu karar 30/5/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. Basvurucu 21/6/2018 tarihinde 2018/19302 sayili bireysel basvuruyu yapmistir. 25. Geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna dair karara karsi yapilan temyiz talebini inceleyen Yargitay 15. Ceza Dairesi 28/5/2018 tarihinde, Agir Ceza Mahkemesinin kararinin onanmasina karar vermistir. Bu karar 3/7/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. 26. Basvurucu 9/7/2018 tarihinde 2018/19997 sayili bireysel basvuruda bulunmustur. 27. Bakanlik 25/6/2018 tarihinde Agir Ceza Mahkemesine yazdigi yazida, basvurucu hakkindaki iade sürecine iliskin mahkeme kararinin kesinlesip kesinlesmedigini sormustur. 28. Agir Ceza Mahkemesi 3/7/2018 tarihinde Bakanliga yazdigi yazida, Yargitay 15. Ceza Dairesince onama karari verildigini belirtmis; basvurucu hakkindaki iade sürecine iliskin müteakip islemlerin yapilmasi amaciyla mahkeme dosyasini yazinin ekinde göndermistir. 29. Basvurucu 6/8/2018 tarihinde tutukluluk hâlinin devamina itiraz etmistir. Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesi 15/8/2018 tarihinde verdigi ek kararla basvurucunun itirazinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir. Basvurucunun bu karara yaptigi itiraz (Basvurucu, itiraz dilekçesinde sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemistir.) Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesince kuvvetli suç süphesini gösteren olgularin bulundugu, gerekçenin yerinde oldugu belirtilerek 13/9/2018 tarihinde reddedilmistir. 30. Basvurucu 25/6/2018 tarihinde Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina itiraz yoluna basvurulmasi için müracaatta bulunmus, Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi 13/9/2018 tarihinde itirazi gerektirecek maddi ve hukuki bir durum olmadigi gerekçesiyle talebin reddine karar vermistir. 31. 6706 sayili Kanun'un 19. maddesi uyarinca görüsleri alinan Içisleri ve Disisleri Bakanliklarinin olumsuz bir kanaat bildirmemeleri üzerine Cumhurbaskanliginin 20/12/2018 tarihli karari ile basvurucunun Azerbaycan’a iadesi uygun bulunmustur. 32. Bakanlik 7/2/2019 tarihinde Bakirköy Bassavciligina yazdigi yazida, basvurucuyu teslim almak üzere Azerbaycan'dan gelecek görevlilerin 7/2/2019 tarihinde Istanbul'da olacaklarinin ve 9/2/2019 tarihinde basvurucu ile birlikte Bakü'ye döneceklerinin bildirildigini belirtmistir. Bakanlik yazisinda ayrica basvurucunun Bakirköy Bassavciligindaki bir sorusturmada süpheli ve müsteki konumunda oldugu belirtilerek 6706 sayili Kanun'un 20. maddesinin üçüncü fikrasi uyarinca tesliminin ertelenmesini talep ettigi belirtilmis, Savciliktan bu sorusturma dosyasinin (E.2017/11439) safahati ve konusuna iliskin olarak bilgi verilmesi talep edilmistir. 33. Bassavciligin 8/2/2019 tarihli cevap yazisinda, yapilan sorgulama sonucunda basvurucu hakkinda Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesinde sadece E.2018/96 (basvuruya konu iade yargilama dosyasi) sayili dosyada dava açildiginin anlasildigi, gerekli belgelerin ilgili mahkemeden istenmesi gerektigi belirtilmistir. UYAP'tan yapilan incelemede de Bakirköy Cumhuriyet Bassavciliginin E.2017/11439 sayili sorusturma dosyasinin basvurucuyla bir ilgisinin olmadigi tespit edilmistir. 34. Basvurucu 16/2/2019 tarihinde Azerbaycan makamlarina teslim edilmistir. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 35. 6706 sayili Kanun'un "Geçici tutuklama" kenar baslikli 14. maddesi söyledir: "(1) Iade talebine konu olabilecek bir suçun islendiginin kabulü için kuvvetli süphe bulunmasi hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulasmasindan önce, Türkiye’nin taraf oldugu milletlerarasi andlasma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamin uygun bulmasi üzerine kisi geçici olarak tutuklanabilir. (2) Iade talebine konu olabilecek ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayili Türk Ceza Kanununun 12 nci maddesinin üçüncü fikrasinin (a) bendi kapsamina giren bir suç isledigi yönünde kuvvetli süphe bulunan kisi, ilgili devletin talebi aranmaksizin geçici olarak tutuklanabilir. (3) Ilgili devletin geçici tutuklama talebi, Merkezî Makam tarafindan iade amaciyla yakalanmasi ve Cumhuriyet bassavciligina sevki için Içisleri Bakanligina gönderilir. Yakalanan kisi, geçici tutuklama hususunda karar verilmek üzere en geç yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkimi önüne çikarilir. Sulh ceza hâkimi geçici tutuklanmasi talep edilen kisiye, rizaya dayali iade imkâni ile bunun hukukî sonuçlari hakkinda bilgi verdikten sonra talep hakkinda karar verir. (4) Geçici tutuklama süresi ilgili milletlerarasi andlasma hükümlerine göre belirlenir. Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde kisi, en fazla kirk gün geçici tutuklu kalabilir. (5) Geçici tutuklama yerine kisinin kaçmasina engel olacak sekilde Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesi uyarinca adlî kontrol karari verilebilir. (6) Ilgili devlet tarafindan dördüncü fikrada belirtilen süre içinde iade evrakinin gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama veya adlî kontrol karari kaldirilir. Bu durum, iade talebinin alinmasindan sonra iade amaciyla koruma tedbirleri uygulanmasina engel teskil etmez." 36. Ayni Kanun'un "Iade amaciyla koruma tedbirlerinin uygulanmasi" kenar baslikli 16. maddesi ise söyledir: "(1) Agir ceza mahkemesi iade sürecinin her asamasinda iadesi talep edilen kisi hakkinda Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarinca koruma tedbirlerine karar verebilir. (2) Iade sürecinde kisinin tutuklanmasi durumunda teslime kadar geçen süre içindeki tutukluluk durumu, agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenir. (3) Agir ceza mahkemesinin iade talebinin kabulüne iliskin kararinin kesinlesmesinden itibaren bir yil içinde 19 uncu maddeye göre iade karari verilmemesi hâlinde kisi hakkindaki koruma tedbirleri kaldirilir. (4) Toplam tutukluluk süresi, kisinin iade talebine konu suçtan dolayi alabilecegi veya mahkûm oldugu cezanin infaz süresini geçemez." 37. Ayni Kanun'un "Iade yargilamasi" kenar baslikli 18. maddesi söyledir: "(1) Kisinin rizaya dayali iade usulünü kabul etmemesi hâlinde mahkeme, iade sartlarini bu Kanun ve Türkiye’nin taraf oldugu milletlerarasi andlasma hükümlerine göre inceleyerek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadigina karar verir. (2) Talep eden devlet tarafindan gönderilen belgelerin yeterli görülmemesi hâlinde mahkeme, uygun bir süre içinde ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini isteyebilir. (3) Iade yargilamasinda katilma talebinde bulunulamaz. (4) Mahkemenin kararina karsi temyiz yoluna basvurulabilir. Yargitay bu basvurulari üç ay içinde sonuçlandirir. Kararin kesinlesmesi hâlinde iade evraki karar ile birlikte Merkezî Makama gönderilir." 38. Ayni Kanun'un "Iade karari" kenar baslikli 19. maddesi söyledir: "(1) Agir ceza mahkemesince iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi hâlinde, bu kararin yerine getirilmesi, Disisleri ve Içisleri bakanliklarinin görüsü alinarak Adalet Bakaninin teklifi ve Cumhurbaskaninin onayina baglidir. (2) Merkezî Makam iade talebinin kabul veya ret edildigini, talep eden devlete ve iadesi talep edilen kisiye bildirir." 39. Ayni Kanun'un "Teslim" kenar baslikli 20. maddesi söyledir: "(1) Iadesine karar verilen kisinin teslim islemleri, ilgili bakanliklarla is birligi hâlinde yürütülür. (2) Iadesine karar verilen kisinin, talep eden devlet makamlari ile kararlastirilan tarihte hakli bir neden olmaksizin teslim alinmamasi hâlinde, bu tarihten itibaren otuz gün sonra mahkemece kisi hakkinda verilen koruma tedbirleri kaldirilir. (3) Iadesine karar verilen kisi hakkinda, baska bir suç nedeniyle Türkiye’de ceza sorusturmasi veya kovusturmasi ya da infazi gerekli bir hapis cezasi bulunmasi veya kisinin seyahat edebilecek durumda olmamasi hâlinde, Merkezî Makam tarafindan teslimin ertelenmesine karar verilebilir. Bu karar, kisiye ve talep eden devlete bildirilir. (4) Iade talebine konu suç bakimindan ispat araci olarak yararli görülen veya suçun islenmesiyle elde edilen ve kisi yakalandiginda üzerinde ele geçen ya da daha sonra ortaya çikan esya, talep eden devlete teslim edilebilir. Iadesi talep edilen kisinin ölümü, kaçmasi veya benzer sebeplerle iade hakkinda bir karar verilememesi hâlinde de esyanin teslimi gerçeklestirilebilir. (5) Türkiye’de yürütülmekte olan bir sorusturma veya kovusturma bakimindan zorunlu oldugu takdirde esyanin teslimi ertelenebilir. (6) Iyiniyetli üçüncü kisilere ait esyanin teslim talepleri yerine getirilmez." B. Uluslararasi Hukuk 1. Uluslararasi Sözlesmeler 40. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin (Sözlesme) 5. maddesinin ilgili kismi söyledir: ''1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkina sahiptir. Asagida belirtilen haller disinda ve yasanin öngördügü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlügünden yoksun birakilamaz: … f) Kisinin, usulüne aykiri surette ülke topraklarina girmekten alikonmasi veya hakkinda derdest bir sinir disi ya da iade isleminin olmasi nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanmasi veya tutulmasi; ... ..." 41. SIDAS'in geçici tutuklamayi düzenleyen "Muvakkat tevkif" kenar baslikli 16. maddesi söyledir: "1) Müstacel hallerde, iadeyi talep eden tarafin salâhiyetli makamlari istenen sahsin muvakkat tevkifini talep edebilirler; kendisinden iade talep edilen tarafin salâhiyetli makamlari ise bu talep hakkinda isbu Tarafin kanunlarina tevfikan karar vereceklerdir. 2) Muvakkat tevkif talebinde 12 inci maddenin 2 inci fikrasinin (a) bendinde mezkûr belgelerden birinin mevcudiyeti zikredilecek ve bir iade talebi yapilmak hususundaki niyete isaret edilecektir. Bu talepte, yapilacak iade talebine esas teskil eden fiil, bu fiilin ika edildigi yer ve tarih ve istenen sahsin eskalî imkân nispetinde tarif edilecektir. 3) Muvakkat tevkif talebi, talep edilen tarafin salâhiyetli makamlarina diplomatik yoldan yapilabilecegi gibi dogrudan dogruya posta veya telgraf yoluyla veya Milletlerarasi Polis Teskilâti (Interpol) vasitasiyla yahut yaziya münkalip olacak veya istenen tarafça makbul görülecek herhangi bir vasita ile yapilabilir. 4) Muvakkat tevkif, tevkifi takip eden 18 günlük müddet zarfinda talep edilen tarafa iade talebinin ve 12 inci maddede mezkûr belgelerin tevdi edilmemesi halinde sona erer; muvakkat tevkif hiçbir suretle tevkiften sonra 40 günü tecavüz edemez. Bununla beraber, muvakkaten serbest birakma her vakit mümkündür; ancak talep edilen taraf, istenen sahsin kaçmasina mâni olmak için lüzumlu addettigi tedbirleri alacaktir. 5) Serbest birakma, iade talebinin ahiren vürudu halinde yeni bir tevkife veya iadeye mâni teskil etmez. " 42. SIDAS'in "Iade edilen sahsin teslimi" kenar baslikli 18. maddesi söyledir: "1) Kendisinden iade talep edilen Taraf, iade hakkindaki kararin 12 inci maddenin 1 inci paragrafinda derpis olunan yoldan talebeden Tarafa bildirir. 2) Tam veya kismi ret halinde mucip sebep gösterilecektir. 3) Talebin kabul edilmesi halinde talebeden Tarafa teslim mahal ve tarihi ile istenen sahsin iade edilmek üzere ne kadar müddet mevkuf tutuldugu hakkinda malûmat verilecektir. 4) Talep edilen sahis, tespit olunan tarihte teslim alinmadigi takdirde, isbu maddenin 5 inci paragrafinda derpis olunan mahfuz kalmak kaydiyla, bu tarihten itibaren 15 günlük bir müddetin hitaminda serbest birakilabilir; her halükârda 30 günlük bir müddetin geçmesinden sonra serbest birakilacaktir; kendisinden iade talep edilen Taraf bu sahsi ayni suçtan dolayi iade etmeyi reddedebilir. 5) Bir Taraf, iade edilecek sahsi mücbir sebepten dolayi teslim veya kabul edememesi halinde diger Tarafi haberdar edecektir. Iki Taraf yeni bir teslim tarihi üzerinde mutabik kalacaklar ve isbu maddenin 4 üncü paragrafi hükümleri tatbik olunacaktir." 43. SIDAS'in "Isbu Sözlesme ile Iki Tarafli Anlasmalar Arasindaki Münasebet" baslikli 28. maddesi söyledir: "1) Isbu Sözlesme, tatbik olundugu ülkeler bakimindan, iki Akid Taraf arasindaki iki tarafli muahede sözlesme veya anlasmalarin suçlularin iadesine mütedair hükümlerini ilga eder. 2) Âkid Taraflar aralarinda sadece isbu Sözlesmenin hükümlerini itmam veya bunun ihtiva eyledigi prensiplerin tatbikatini kolaylastirmak üzere iki veya çok tarafli anlasmalar akdedebilirler. 3) Suçlularin iadesinin iki veya daha fazla Âkid Taraf arasinda yeknesak bir mevzuat esnasina müsteniden cereyan etmekte olmasi halinde, Taraflar suçlularin iadesi mevzuundaki karsilikli münasebetlerini, isbu Sözlesme hükümlerine ragmen, münhasiran bu sisteme dayanarak tanzim etmekte serbest olacaklardir. Ayni prensip, diger bir veya daha fazla Âkid Taraf ülkesinde verilen tevkif kararlarini kendi ülkesinde infazini derpis eden kanuna sahip bulunan her iki veya daha fazla Âkid Taraf arasinda dahi tatbik olunacaktir. Bu Sözlesmenin tatbikinden, isbu paragraf hükümlerine uygun olarak, aralarindaki münasebetlerde sarfinazar eden veya edecek olan Âkid Taraflar bu hususta Avrupa Konseyi Genel Sekreterine bir tebligatta bulunacaklardir. Mumaileyh isbu paragraf geregince alacagi her tebligattan diger Âkid Taraflari haberdar edecektir." 2. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi Içtihadi 44. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) içtihadi için bkz. S.K. [GK], B. No: 2018/24280, 17/3/2021, §§ 31-42. V. INCELEME VE GEREKÇE 45. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Kisi Hürriyeti ve Güvenligi Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia 1. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 46. Basvurucu, Azerbaycan'da isledigi suçtan dolayi 6706 sayili Kanun'un 16., 24. maddelerine ve Azerbaycan ile Türkiye arasinda imzalanan iade anlasmasina aykiri olarak herhangi bir delil sunulmadan tutuklandigini ve geçici olmasi gereken bu tutuklulugun kanunda ve SIDAS’ta öngörülen 40 günlük süreyi ve makul süreyi astigini belirterek kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. 47. Bakanlik görüsünde, basvurucunun tutuklu kaldigi sürenin makul olmadigi sikâyeti bakimindan söz konusu süreçte Azerbaycan yetkili makamlari arasinda yapilan iade yazismalarinin yogunlugunun ve niteliginin gözönüne alinmasi gerektigi belirtilmistir. 48. Basvurucu; Bakanlik görüsüne karsi beyaninda Azerbaycan makamlarinca iddia konusu suçun islendigine yönelik delil olarak gösterilen ve sikâyetçi tarafindan tanzim edilen adi senedin altinda imzasinin bulunmadigini, üzerine atili suçu isledigine dair hiçbir delil sunulmadigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica iade edilmesinden sonra 6706 sayili Kanun'a aykiri olarak iade talebi disindaki suçlardan da yargilanmasinin istendigini, müsteki tarafin Azerbaycan’da etkili bir kisi olmasindan dolayi haksiz bir yargilamaya maruz kaldigini belirtmistir. 2. Degerlendirme 49. Anayasa'nin "Temel hak ve hürriyetlerin sinirlanmasi" kenar baslikli 13. maddesi söyledir: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz." 50. Anayasa'nin "Kisi hürriyeti ve güvenligi" kenar baslikli 19. maddesinin birinci ve ikinci fikrasinin ilgili kismi söyledir: "Herkes, kisi hürriyeti ve güvenligine sahiptir. Sekil ve sartlari kanunda gösterilen: ... usulüne aykiri sekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkinda sinir disi etme yahut geri verme karari verilen bir kisinin yakalanmasi veya tutuklanmasi; halleri disinda kimse hürriyetinden yoksun birakilamaz. ..." a. Kabul Edilebilirlik Yönünden 51. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan basvurunun kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. b. Esas Yönünden i. Genel Ilkeler 52. Genel ilkeler için bkz. S.K., §§ 55-66. ii. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 53. Somut olayda öncelikle basvurucunun tutuklanmasinin kanuni dayanaginin olup olmadiginin belirlenmesi gerekir. 54. Geri verme amaciyla alinacak tedbirlerin geri verme talepnamesinin gönderilmesi öncesi ve sonrasi olmak üzere iki asamali olarak düzenlendigi görülmektedir. Geri verme islemlerinde diplomatik prosedürlerin uzun sürmesi, bu süre içinde bazi önlemlerin alinmasini gerektirmektedir. Zira hakkinda iade talebinde bulunulan kisinin kaçmasi söz konusu olabilecektir. Geri verme amaciyla yakalanan kisi hakkinda geri verme evrakinin geri verme talebinde bulunan ülkenin yetkili makamina ulastirilmasina kadar geçen asamada ikili anlasmalarda, SIDAS’ta ve 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde geçici tutuklama kurumu düzenlenmistir. Geçici tutuklama tedbirinin sartlari 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde ortaya konulmustur. Bunun için iade evrakinin Bakanliga ulasmamis olmasi, iade talebine konu olabilecek bir suçun islendiginin kabulü için kuvvetli süphe bulunmasi, ilgili milletlerarasi anlasma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde ilgili devletin talebinin bulunmasi, ilgili devletin talebine iliskin merkezî makam olarak Bakanligin onayi, savcinin talebi ve sulh ceza hâkiminin karari gereklidir. 55. Basvurucu, bu hükme uygun olarak sulh ceza hâkimligine sevk edilmistir. Bakirköy Sulh Ceza Hâkimligi Azerbaycan adli makamlarinca dolandiricilik suçu dolayisiyla geri verilmesine iliskin talepte bulunuldugunu belirtilerek SIDAS'in 16. maddesi uyarinca basvurucunun 40 gün tutuklu kalmasina karar vermistir. Basvurucu hakkinda iade talebinde ve kirmizi bülten kararinda atif yapilan Azerbaycan Mahkemesince verilen tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin yeterince ortaya konuldugu görülmektedir. Bu nedenle geçici tutuklamanin 6706 sayili Kanun'da öngörülen kuvvetli suç süphesi sartini karsiladigi sonucuna varilmistir. 56. Basvurucu ayrica tutukluluk süresinin SIDAS'ta ve 6706 sayili Kanun'da öngörülen 40 günlük süreyi astigini ileri sürmüstür. 57. 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde, geçici tutuklama süresinin ilgili milletlerarasi anlasma hükümlerine göre belirlenecegi, mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde tutuklama talebi yapilmissa sürenin en fazla 40 gün olacagi öngörülmüstür. Somut olayda milletlerarasi anlasma hükümlerine göre iade talebi söz konusudur. Türkiye ve Azerbaycan SIDAS'a taraf oldugundan ve SIDAS'ta iki tarafli anlasmalarin suçlularin iadesine iliskin hükümlerinin ilga edilecegi belirtildiginden somut olayda SIDAS'in dikkate alinmasi gerekir. 58. SIDAS'in 16. maddesinin (4) numarali fikrasina göre geçici tutuklama süresi kural olarak 18 gün olup bu süre hiçbir sekilde 40 günü asamayacaktir. Dolayisiyla somut olayda azami geçici tutuklama süresi 40 gündür. Ancak bu süre iade talebi evrakinin gelmesine kadar geçerlidir. Nitekim 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinin (6) numarali fikrasinda ve SIDAS'in 16. maddesinin (5) numarali fikrasinda ilgili devlet tarafindan belirtilen süre içinde iade evrakinin gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama tedbirinin kaldirilacagi ancak bu durumun iade talebinin alinmasindan sonra iade amaciyla koruma tedbirleri uygulanmasina engel teskil etmeyecegi belirtilmistir. Somut olayda 5/2/2018 tarihinde, iade evrakinin gönderildigi tarih itibariyla 40 günlük süre dolmamistir. Basvurucunun iade talebi evrakinin gelmesinden sonraki tutulmasi geçici tutuklama niteliginde degildir. Bu yönüyle basvurucunun bu asamadaki tutuklulugunun kanuna uygun oldugu sonucuna varilmistir. 59. Iade evrakinin gelmesinden sonra basvurulabilecek koruma tedbirlerine iliskin düzenlemeler ise 6706 sayili Kanun’un "Iade amaciyla koruma tedbirlerinin uygulanmasi" kenar baslikli 16. maddesi ve 16. maddenin atfiyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun koruma tedbirlerine iliskin hükümlerinden olusmaktadir. Buna göre agir ceza mahkemesi iade sürecinin her asamasinda iadesi talep edilen kisi hakkinda 5271 sayili Kanun hükümleri uyarinca koruma tedbirlerine karar verebilir. Bu hükümden iade evrakinin ulasmasindan kisinin yabanci devlet makamlarina teslim edilmesine kadar koruma tedbirlerine karar verilebilecegi anlasilmaktadir. Kanun hükmüne göre iade evrakinin alinmasindan sonraki bu asamada uygulanacak koruma tedbirleri açisindan 5271 sayili Kanun hükümlerinin tatbik edilecegi görülmektedir. Basvurucunun tutulmasinin kanuni olup olmadiginin tespit edilebilmesi için tutmaya dayanak olusturan düzenlemenin (5271 sayili Kanun'un 100. maddesinin) esasa ve usule iliskin kurallarina riayet edilip edilmediginin degerlendirilmesi gerekir. 60. Somut olayda basvurucu, bir suç isledigi süphesiyle yürütülen ceza sorusturmasi veya yargilamasi kapsaminda tutuklanmamistir. Basvurucunun tutuklanmasi bir baska ülkede isledigi iddia olunan suç dolayisiyla ülkenin talebi üzerine iadesine karar verilip verilmeyecegine dair yürütülen yargilama sirasinda basvurulan bir tedbirdir. Burada suçlularin iadesine dair sürecin sihhatli bir biçimde yürütülmesinin saglanmasina yönelik bir gaye söz konusudur. Dolayisiyla suç isnadina bagli tutuklama ile iade yargilamasi sirasinda uygulanan tutuklama tedbiri arasinda amaç ve nitelik bakimindan önemli farkliliklar mevcuttur. Zira mahkemenin iade talebine iliskin yapacagi inceleme, delillerin degerlendirilmesi ve suçun sübutunun tespitini konu edinen bir yargilama niteligi tasimamaktadir. 61. Öte yandan özellikle yabanci ülkede islenen bir suç bakimindan kuvvetli suç süphesinin varligiyla ilgili tespit ve degerlendirmenin yapilmasinin zorluklari ortadadir ve bu nedenle derece mahkemelerinin bu husustaki takdir araliklarinin suç isnadina bagli tutmaya göre oldukça genis oldugunun kabulü gerekir. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi tarafindan bireysel basvuru incelemesinde bu takdir alaninin denetimi ancak tutuklama sartlarina iliskin olarak yargi mercilerince yapilan degerlendirmelerden farkli bir degerlendirme yapilmasini gerekli kilan istisnai kosullarin varligi hâlinde söz konusu olabilir. Bu noktada kuvvetli suç süphesi sarti ve tutuklama sebepleri gönderilen iade evraki çerçevesinde de degerlendirilebilecektir. 62. Somut olayda geçici tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin bulunduguna iliskin tespitlerden ayrilmayi gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Basvurucunun tutuklulugunun devamina karar verilirken suçun vasif ve mahiyetine, delil durumuna, suç için öngörülen yaptirimin agirligina dayanilarak tutuklulugun devamina hükmedilmistir. Bu itibarla basvurucunun kanunda öngörülen tutuklama sartlarina riayet edilerek tutuklandiginin kabul edilmesi gerekir. Bu yönüyle basvurucunun tutulmasinin kanuni dayanaginin oldugunun ve kanunda öngörülen usule uygun bir sekilde tutuldugunun söylenmesi mümkündür. 63. Diger taraftan basvurucunun tutulmasinin mesru bir amacinin bulunup bulunmadiginin tespit edilmesi gerekir. Anayasa'nin 19. maddesinde, hakkinda geri verme karari verilen bir kisinin tutulmasi kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin sinirlanabilmesi bakimindan mesru bir sebep olarak öngörülmüstür. Basvurucu da iade sürecinin saglikli bir sekilde yürütülmesinin saglanmasi amaciyla tutulmustur. Dolayisiyla basvurucunun tutulmasinin mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir. 64. Basvurucu hakkindaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin ve bu kapsamda iade sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediginin de belirlenmesi gerekir. Ayni zamanda prosedürün süresinden bagimsiz olarak tutukluluk süresinin takip edilen amaca ulasmak için gerekli olan makul süreyi geçip geçmedigi de degerlendirilecektir. Bu kapsamda tutmaya dayanak olusturan geri verme islemlerinin süresinin makul olup olmadiginin degerlendirilmesinde yetkililerin özen göstermeyerek hareketsiz kalip kalmadigina ve basvurucunun tutum ve davranislarinin sürecin uzamasina sebep olup olmadigina bakilacaktir. Gösterilmesi gereken özenin derecesini belirlemek için iade seklinin önemi de gözardi edilmemelidir. Bir cezanin infaz edilmesi için yapilacak iadeden farkli olarak somut olayda oldugu gibi iade talebinde bulunan devletin süpheli kisiyi yargilayabilmesi için yapilacak iadede ceza yargilamasi devam ederken tutuklu bulunan kisi masum sayilmaktadir. Daha dogrusu bu asamada, bu kisinin masumiyetini kanitlamak için ceza yargilamasi sirasinda savunma hakkini kullanabilme imkâni çok kisitlidir. Süpheli olan kisiyi iade etmesi istenen devletin davanin esasini incelemesi mümkün degildir. Bu sebeplerden dolayi, ilgili olan kisinin haklarinin korunmasi, iade prosedürünün düzgün bir sekilde islemesi ve kisinin uygun bir süre içinde yargilanmasi için iade talebinde bulunulan devletin ciddi bir özen göstermesi gerekmektedir. 65. Somut olayda iade amaçli olarak gerçeklestirilen tutukluluk süresi (27/12/2017 tarihinden 16/2/2019 tarihine kadar) 1 yil 1 ay 20 gündür. Iade yargilamasi sürecinin ilk derece asamasinda 2 ay, Yargitay asamasinda 3 ay sürdügü görülmüstür. Ilk derece mahkemesince yürütülen yargilama sürecinde basvurucunun savunmasini yapmasi için durusma yapildigi görülmektedir. Yapilan tek durusma sonucunda basvurucunun geri verme talebinin kabulüne karar verilmistir. Yargitay da bu karara karsi yapilan temyiz basvurusunu kanuna uygun bir sekilde 3 aylik sürede sonuçlandirmistir. Bu yönüyle iade yargilamasi sürecinde bir gecikmenin ve özensizligin bulundugu tespit edilememistir. 66. Ancak kararin kesinlestigi bilgisinin Bakanliga gönderildigi 3/7/2018 tarihinden basvurucunun teslim edildigi 16/2/2019 tarihine kadar geçen 7 aylik sürenin özenli yürütüldügü söylenemeyecektir. Agir Ceza Mahkemesince iadeye engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra bu kararin yerine getirilip getirilmeyecegi Cumhurbaskani'nin onayina baglidir. Ayrica 6706 sayili Kanun'un 19. maddesine göre bu süreçte Disisleri ve Içisleri Bakanliklarinin görüsünün alinmasi ve adalet bakaninin teklifi gereklidir. Sürecin özgürlük hakkinin gerektirdigi özene uygun yürütülmesi beklenmekle birlikte bu bürokratik islemlerin gerçeklestirilmesinin belirli bir zaman alacagi kuskusuzdur. Ancak Agir Ceza Mahkemesince iadeye hukuken engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra basvurucunun talep eden devlete teslim edilip edilmeyecegine iliskin tercihin yapilacagi bu asamanin neden 5 ay sürdügü dosyadan anlasilamamistir. Bakanlik da bu hususa iliskin bir açiklamada bulunmamistir. 67. Öte yandan bu süreçte de 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinin (2) numarali fikrasi geregince tutukluluk durumunun agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda bu hükme uyulmamis, basvurucunun tutukluluk hâline gerekli özenle yaklasilmamistir. Iadenin onaylanmasindan teslime kadar geçen süreçte ise teslim için uygun yer, tarih, teslim edecek ve teslim alacak görevlilerin belirlenmesi amaciyla birtakim formalitelerin oldugu kabul edilebilirse de basvurucunun bu süreçte tutuklulugunun devam ettigi gözönünde bulunduruldugunda onay asamasindan teslime kadar geçen 2 aylik sürenin makul olmadigi sonucuna varilmistir. Bu süreçte basvurucu, teslimin ertelenmesi talebinde bulunmus ise de bu talebin teslimin uzamasinda bir etkisinin olmadigi görülmektedir. 68. Son olarak 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinde iade sürecinde basvurulabilecek koruma tedbirleri bakimindan 5271 sayili Kanun'a atif yapilmaktadir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda tutuklama yerine adli kontrol karari verilebilmesi de mümkündür. Nitekim bu maddenin gerekçesinde "Mahkemenin iade talebinin kabul edilebilir olduguna dair karar vermesine ragmen, iadesi talep edilen kisiyi adlî kontrol altinda serbest birakmasi, devam eden iade süreci içinde kisinin Türkiye disina kaçmasi ve bu nedenle iade talebinin konusuz kalmasi uygulamada rastlanabilen sorunlardan biridir. Ancak kisinin uzun süreden beri Türkiye’de ikamet etmesi ve belli bir is sahibi olmasi gibi güçlü sosyal ve ekonomik baglari dikkate alinarak, tutuklama disinda diger tedbirlere basvurulmasi da mahkemenin takdirinde olacaktir." seklinde bir açiklamaya yer verilmek suretiyle bu hususa açiklik kazandirilmistir. Iadesi talep edilen kisi hakkinda devam eden iade sürecinde ilgilinin kaçmasini önlemek amaciyla ilk asamada tutuklama tedbirine basvurulmasina ihtiyaç duyulabilirse de ilerleyen asamada ölçülülük ilkesi geregince basvurucunun kisisel durumu da dikkate alinarak adli kontrol tedbirlerinin gözönünde bulundurulmasi elzemdir. Somut olayda basvurucu; tahliye ve tutukluluga itiraz dilekçelerinde, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, SGK'ya kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de okumakta olan 11 yasindaki kizi ile sabit bir ikamet adresinde yasalara bagli olarak yasadigini defaatle belirtmesine ragmen derece mahkemelerince adli kontrol tedbirlerinin yeterince dikkate alinmadigi ve bu tedbirlerin neden yetersiz kalacagi hususunun gerekçelendirilmedigi görülmüstür. 69. Dolayisiyla basvurucunun üçüncü bir devlette kovusturulmasi amaciyla baslatilan iade islemlerinin mahiyeti ve gecikmelerin Türk makamlarinca gerekçelendirilmedigi gözönünde bulunduruldugunda basvurucunun yaklasik 1 yil 2 aylik tutuklulugunun hukuka uygun olmadigi sonucuna varilmistir. 70. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 19. maddesinin ikinci fikrasinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. B. Adil Yargilanma Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia 1. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 71. Basvurucu 6706 sayili Kanun’da ve Azerbaycan ile Türkiye arasinda imzalanan anlasma geregince suçlama konusu delillerin gösterilmesi ve istenmesi öngörülmesine ve bu dogrultuda talepte bulunmasina ragmen suçlama ile ilgili deliller istenmeden iadesine karar verildigini, Savciligin da bu gerekçeyle kararin bozulmasini talep ettigini belirterek adil yargilanma hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. 72. Bakanlik, AIHM içtihatlarina atif yaparak iade yargilamasina iliskin sikâyetlerin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez oldugunu degerlendirmistir. 2. Degerlendirme 73. Anayasa’nin 148. maddesinin üçüncü fikrasi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 45. maddesinin (1) numarali fikrasina göre bireysel basvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafindan ihlal edildigi iddia edilen hakkin Anayasa’da güvence altina alinmis olmasinin yani sira Sözlesme ve Türkiye’nin taraf oldugu Sözlesme'ye ek protokoller kapsamina da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözlesme’nin ortak koruma alani disinda kalan hak ihlali iddiasini içeren basvurular bireysel basvurunun kapsaminda degildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18). 74. Anayasa'nin 36. maddesinin birinci fikrasinda, herkesin mesru vasita ve yollardan faydalanmak suretiyle yargi mercileri önünde davaci veya davali olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargilanma hakkina sahip oldugu belirtilmis ancak hakkin kapsami düzenlenmemistir. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayili Kanun'un Anayasa'nin 36. maddesinin birinci fikrasina "ile adil yargilanma" ibaresinin eklenmesine iliskin 14. maddesinin gerekçesine göre "degisiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf oldugu uluslararasi sözlesmelerce de güvence altina alinmis olan adil yargilama hakki metne dahil" edilmistir. Dolayisiyla Anayasa'nin 36. maddesinde herkesin adil yargilanma hakkina sahip oldugu ibaresinin eklenmesinin amacinin Sözlesme'de düzenlenen adil yargilanma hakkini anayasal güvence altina almak oldugu anlasilmaktadir (Yasar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 53). Bu itibarla Anayasa'da güvence altina alinan adil yargilanma hakkinin kapsam ve içerigi belirlenirken Sözlesme'nin "Adil yargilanma hakki" kenar baslikli 6. maddesinin ve buna iliskin AIHM içtihadinin da gözönünde bulundurulmasi gerekir (Onurhan Solmaz, § 22). 75. Sözlesme, bir kisinin sahip oldugunu ileri sürebilecegi tüm hak ve yükümlülükler bakimindan adil yargilanma hakkini güvenceye almamaktadir. Sözlesme'nin adil yargilanma hakkini düzenleyen 6. maddesinde adil yargilanmaya iliskin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyusmazliklarin ve bir suç isnadinin esasinin karara baglanmasi esnasinda geçerli oldugu belirtilerek hakkin kapsami bu konularla sinirlandirilmistir. Hak arama hürriyetinin ihlal edildigi gerekçesiyle bireysel basvuruda bulunabilmek için ya basvurucunun medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyusmazligin tarafi olmasi ya da basvurucuya yönelik bir suç isnadinin esasi hakkinda karar verilmis olmasi gerektigi anlasilmaktadir. Dolayisiyla bahsedilen hâller disinda kalan adil yargilanma hakkinin ihlali iddiasina dayanan basvurular Anayasa ve Sözlesme'nin ortak koruma alani kapsami disinda kalacagindan bireysel basvuruya konu olamaz (Onurhan Solmaz, § 23). 76. Anayasa'nin 36. maddesinde güvence altina alinan adil yargilanma hakki, suç isnadina bagli yargilamalarin yaninda bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara baglanmasiyla ilgili yargilamalarda da uygulanir. Anayasa'nin 36. maddesinin (1) numarali fikrasinin medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafindan kisiye taninmis veya en azindan savunulabilir temeli bulunan bir hakkin bulunmasi gerekir. Bu hakkin Anayasa'da dogrudan veya dolayli olarak tanimlanan ve güvence altina alinan bir hakka iliskin olmasi zorunlu degildir. Bu bakimdan kanunla kisilere taninan ve savunulabilir bir temeli bulunan hak ve ayricaliklar da -mahkemelerde ileri sürülebilmesi kosuluyla- Anayasa'nin 36. maddesi baglaminda hak kavramina dâhildir (bazi farklarla birlikte bkz. Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28; M.B., [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 67). 77. Anayasa Mahkemesi birçok kararinda, sinir disi edilme islemlerine iliskin uyusmazliklari konu alan yargilama süreçlerini adil yargilanma hakkinin koruma alani kapsaminda görmemistir (Z.M. ve I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, § 63). AIHM'e göre de suçlularin iadesi islemlerine iliskin uyusmazliklari konu alan yargilama süreçleri adil yargilanma hakkinin koruma alani disinda kalmaktadir. Anayasa Mahkemesi ve AIHM'in anilan kararlarinda; yabancilarin ülkeye girisleri, ülkede ikamet edisleri ve ülkeden sinir disi edilmeleri, iade edilmelerine iliskin islem ve yargilama süreçlerinin, adil yargilanma hakki kapsaminda bir medeni hak ve yükümlülük veya bir suç isnadinin esasinin karara baglanmasi ile ilgili olmadigi kabul edilerek adil yargilanma hakkinin belirtilen yargilama süreçleri bakimindan uygulanabilir olmadigina hükmedilmistir. 78. Tüm bu degerlendirmelere göre medeni hak ve yükümlülük veya suç isnadi kapsaminda yer almayan uyusmazligin Anayasa ve Sözlesme'nin ortak koruma alani disinda kaldigi sonucuna varilmaktadir. 79. Açiklanan gerekçelerle basvurunun bu kisminin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduguna karar verilmesi gerekir. C. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 80. 6216 sayili Kanun’un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir: "(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir. … (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir." 81. Basvurucu 150.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmustur. 82. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019). 83. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural mümkün oldugunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57). 84. Basvuruda, tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle Anayasa’nin 19. maddesinin ikinci fikrasinin ihlal edildigine karar verilmistir. Basvurucu hakkindaki iade süreci ve basvurucunun buna bagli olan tutuklulugu Azerbaycan makamlarina 16/2/2019 tarihinde teslim edilmesiyle birlikte sona erdiginden ihlalin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için tazminat ödenmesi disinda yapilmasi gereken bir hususun bulunmadigi anlasilmistir. 85. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin basvurucunun ugradigi zararlarin giderilmesi bakimindan yetersiz kalacagi açiktir. Basvurucunun kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina yönelik müdahale nedeniyle yalnizca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararlari karsiliginda basvurucuya net 40.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. 86. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 589,40 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 5.089,40 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. 1. Iade tutuklamasinin hukuka aykiri olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, 2. Adil yargilanma hakkinin ihlal edildigine iliskin iddialarin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle KABUL EDILEMEZ OLDUGUNA, B. Iade tutuklamasi nedeniyle Anayasa'nin 19. maddesinin ikinci fikrasinda güvence altina alinan kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin IHLAL EDILDIGINE, C. Basvurucuya net 40.000 TL manevi tazminat ÖDENMESINE, tazminata iliskin diger taleplerin REDDINE, D. 589,40 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 5.089,40 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, E. Ödemelerin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 22/2/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Olaylar
Azerbaycan vatandasi olan basvurucu hakkinda Azerbaycan makamlarinca ülkeye iadesi amaciyla 21/3/2017 tarihinde kirmizi bülten çikarilmistir. Basvurucu, Emniyet Genel Müdürlügünün ilgili ekiplerince 27/12/2017 tarihinde yakalanmistir. Sulh ceza hâkimligi Azerbaycan’a iadesi amaciyla basvurucunun geçici süre ile 40 gün tutuklu kalmasina karar vermis, bu karara yapilan itiraz ise reddedilmistir. 6706 sayili Cezaî Konularda Uluslararasi Adlî Is Birligi Kanunu ile Suçlularin Iadesine Dair Avrupa Sözlesmesi'ne (SIDAS) göre 40 günlük azami tutukluluk süresinin doldugunu belirten basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina iliskin itirazlari Agir Ceza Mahkemesince reddedilmistir.
1/2/2018 tarihinde yapilan durusmada basvurucunun ülkesine iade edilebilir olduguna, ayrica iade islemi sonuçlanincaya kadar basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar verilmistir. Basvurucunun hükümle beraber tutuklulugun devamina iliskin verilen ara karara itirazi kararin usul ve yasaya uygun oldugu gerekçesiyle reddedilmistir. Basvurucu bunun üzerine ilk bireysel basvurusunu yapmistir. Geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna dair karara karsi yapilan temyiz talebini inceleyen Yargitayin karari onamasinin ardindan basvurucu ikinci bireysel basvurusunu yapmistir. Basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina itirazi da reddedilmistir. Ilgili kanun geregi görüslerine basvurulan Içisleri ve Disisleri Bakanliklarinin olumsuz bir kanaat bildirmemeleri üzerine Cumhurbaskanliginin 20/12/2018 tarihli karari ile basvurucunun Azerbaycan’a iadesi uygun bulunmustur. Basvurucu 16/2/2019 tarihinde Azerbaycan makamlarina teslim edilmistir.
Iddialar
Basvurucu, iade yargilamasindaki tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
Mahkemenin Degerlendirmesi
Somut olayda basvurucu bir suç isledigi süphesiyle yürütülen ceza sorusturmasi veya yargilamasi kapsaminda tutuklanmamistir. Basvurucunun tutuklanmasi bir baska ülkede isledigi iddia olunan suç dolayisiyla ülkenin talebi üzerine iadesine karar verilip verilmeyecegine dair yürütülen yargilama sirasinda basvurulan bir tedbirdir. Burada suçlularin iadesine dair sürecin sihhatli bir biçimde yürütülmesinin saglanmasina yönelik bir gaye söz konusudur. Dolayisiyla suç isnadina bagli tutuklama ile iade yargilamasi sirasinda uygulanan tutuklama tedbiri arasinda amaç ve nitelik bakimindan önemli farkliliklar mevcuttur. Zira mahkemenin iade talebine iliskin yapacagi inceleme, delillerin degerlendirilmesi ve suçun sübutunun tespitini konu edinen bir yargilama niteligi tasimamaktadir.
Öte yandan özellikle yabanci ülkede islenen bir suç bakimindan kuvvetli suç süphesinin varligiyla ilgili tespit ve degerlendirmenin yapilmasinin zorluklari ortadadir ve bu nedenle derece mahkemelerinin bu husustaki takdir araliklarinin suç isnadina bagli tutmaya göre oldukça genis oldugunun kabulü gerekir. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi tarafindan bireysel basvuru incelemesinde bu takdir alaninin denetimi ancak tutuklama sartlarina iliskin olarak yargi mercilerince yapilan degerlendirmelerden farkli bir degerlendirme yapilmasini gerekli kilan istisnai kosullarin varligi hâlinde söz konusu olabilir. Bu noktada kuvvetli suç süphesi sarti ve tutuklama sebepleri gönderilen iade evraki çerçevesinde de degerlendirilebilecektir.
Somut olayda geçici tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin bulunduguna iliskin tespitlerden ayrilmayi gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Basvurucunun tutuklulugunun devamina karar verilirken suçun vasif ve mahiyetine, delil durumuna, suç için öngörülen yaptirimin agirligina dayanilarak tutuklulugun devamina hükmedilmistir. Bu itibarla basvurucunun kanunda öngörülen tutuklama sartlarina riayet edilerek tutuklandiginin kabul edilmesi gerekir. Bu yönüyle basvurucunun tutulmasinin kanuni dayanaginin oldugunun ve kanunda öngörülen usule uygun bir sekilde tutuldugunun söylenmesi mümkündür.
Diger taraftan basvurucunun tutulmasinin mesru bir amacinin bulunup bulunmadiginin tespit edilmesi gerekir. Anayasa'nin 19. maddesinde, hakkinda geri verme karari verilen bir kisinin tutulmasi kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin sinirlanabilmesi bakimindan mesru bir sebep olarak öngörülmüstür. Basvurucu da iade sürecinin saglikli bir sekilde yürütülmesinin saglanmasi amaciyla tutulmustur. Dolayisiyla basvurucunun tutulmasinin mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir.
Basvurucu hakkindaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin ve bu kapsamda iade sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediginin de belirlenmesi gerekir. Ayni zamanda prosedürün süresinden bagimsiz olarak tutukluluk süresinin takip edilen amaca ulasmak için gerekli olan makul süreyi geçip geçmedigi de degerlendirilecektir. Bu kapsamda tutmaya dayanak olusturan geri verme islemlerinin süresinin makul olup olmadiginin degerlendirilmesinde yetkililerin özen göstermeyerek hareketsiz kalip kalmadigina ve basvurucunun tutum ve davranislarinin sürecin uzamasina sebep olup olmadigina bakilacaktir. Gösterilmesi gereken özenin derecesini belirlemek için iade seklinin önemi de gözardi edilmemelidir. Bir cezanin infaz edilmesi için yapilacak iadeden farkli olarak somut olayda oldugu gibi iade talebinde bulunan devletin süpheli kisiyi yargilayabilmesi için yapilacak iadede ceza yargilamasi devam ederken tutuklu bulunan kisi masum sayilmaktadir. Daha dogrusu bu asamada, bu kisinin masumiyetini kanitlamak için ceza yargilamasi sirasinda savunma hakkini kullanabilme imkâni çok kisitlidir. Süpheli olan kisiyi iade etmesi istenen devletin davanin esasini incelemesi mümkün degildir. Bu sebeplerden dolayi, ilgili olan kisinin haklarinin korunmasi, iade prosedürünün düzgün bir sekilde islemesi ve kisinin uygun bir süre içinde yargilanmasi için iade talebinde bulunulan devletin ciddi bir özen göstermesi gerekmektedir.
Somut olayda iade amaçli olarak gerçeklestirilen tutukluluk süresi (27/12/2017 tarihinden 16/2/2019 tarihine kadar) 1 yil 1 ay 20 gündür. Iade yargilamasi sürecinin ilk derece asamasinda 2 ay, Yargitay asamasinda 3 ay sürdügü görülmektedir. Ilk derece mahkemesince yürütülen yargilama sürecinde basvurucunun savunmasini yapmasi için durusma yapildigi görülmektedir. Yapilan tek durusma sonucunda basvurucunun geri verme talebinin kabulüne karar verilmistir. Yargitay da bu karara karsi yapilan temyiz basvurusunu kanuna uygun bir sekilde 3 aylik sürede sonuçlandirmistir. Bu yönüyle iade yargilamasi sürecinde bir gecikmenin ve özensizligin bulundugu tespit edilememistir.
Ancak kararin kesinlestigi bilgisinin Bakanliga gönderildigi 3/7/2018 tarihinden basvurucunun teslim edildigi 16/2/2019 tarihine kadar geçen 7 aylik sürenin özenli yürütüldügü söylenemeyecektir. Agir Ceza Mahkemesince iadeye engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra bu kararin yerine getirilip getirilmeyecegi Cumhurbaskani'nin onayina baglidir. Ayrica 6706 sayili Kanun'un 19. maddesine göre bu süreçte Disisleri ve Içisleri Bakanliklarinin görüsünün alinmasi ve Adalet Bakani'nin teklifi gereklidir. Bu bürokratik islemlerin gerçeklestirilmesinin zaman alacagi kuskusuzdur. Ancak Agir Ceza Mahkemesince iadeye hukuken engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra basvurucunun talep eden devlete teslim edilip edilmeyecegine iliskin tercihin yapilacagi bu asamanin neden 5 ay sürdügü dosyadan anlasilamamaktadir. Adalet Bakanligi da bu hususa iliskin bir açiklamada bulunmamistir.
Öte yandan bu süreçte de 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinin (2) numarali fikrasi geregince tutukluluk durumunun agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda bu hükme uyulmamis, basvurucunun tutukluluk hâline gerekli özenle yaklasilmamistir. Iadenin onaylanmasindan teslime kadar geçen süreçte ise teslim için uygun yer, tarih, teslim edecek ve teslim alacak görevlilerin belirlenmesi amaciyla birtakim formalitelerin oldugu kabul edilebilirse de basvurucunun bu süreçte tutuklulugunun devam ettigi gözönünde bulunduruldugunda onay asamasindan teslime kadar geçen 2 aylik sürenin makul olmadigi sonucuna varilmistir. Bu süreçte basvurucu, teslimin ertelenmesi talebinde bulunmus ise de bu talebin teslimin uzamasinda bir etkisinin olmadigi görülmektedir.
Son olarak 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinde iade sürecinde basvurulabilecek koruma tedbirleri bakimindan 5271 sayili Kanun'a atif yapilmaktadir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda tutuklama yerine adli kontrol karari verilebilmesi de mümkündür. Nitekim bu maddenin gerekçesinde "Mahkemenin iade talebinin kabul edilebilir olduguna dair karar vermesine ragmen, iadesi talep edilen kisiyi adlî kontrol altinda serbest birakmasi, devam eden iade süreci içinde kisinin Türkiye disina kaçmasi ve bu nedenle iade talebinin konusuz kalmasi uygulamada rastlanabilen sorunlardan biridir. Ancak kisinin uzun süreden beri Türkiye’de ikamet etmesi ve belli bir is sahibi olmasi gibi güçlü sosyal ve ekonomik baglari dikkate alinarak, tutuklama disinda diger tedbirlere basvurulmasi da mahkemenin takdirinde olacaktir." seklinde bir açiklamaya yer verilmek suretiyle bu hususa açiklik kazandirilmistir. Iadesi talep edilen kisi hakkinda devam eden iade sürecinde ilgilinin kaçmasini önlemek amaciyla ilk asamada tutuklama tedbirine basvurulmasina ihtiyaç duyulabilirse de ilerleyen asamada ölçülülük ilkesi geregince basvurucunun kisisel durumu da dikkate alinarak adli kontrol tedbirlerinin gözönünde bulundurulmasi elzemdir. Somut olayda basvurucu; tahliye ve tutukluluga itiraz dilekçelerinde, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de okumakta olan 11 yasindaki kizi ile sabit bir ikamet adresinde yasalara bagli olarak yasadigini defaatle belirtmesine ragmen derece mahkemelerince adli kontrol tedbirlerinin yeterince dikkate alinmadigi ve bu tedbirlerin neden yetersiz kalacagi hususunun gerekçelendirilmedigi görülmektedir.
Dolayisiyla basvurucunun üçüncü bir devlette kovusturulmasi amaciyla baslatilan iade islemlerinin mahiyeti ve Türk makamlarinca gecikmelerin gerekçelendirilmedigi gözönünde bulunduruldugunda basvurucunun yaklasik 1 yil 2 aylik tutuklulugunun hukuka uygun olmadigi sonucuna varilmistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edilmedigine ihlal edilmedigine karar vermistir.
---
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
BIRINCI BÖLÜM
KARAR
SAMIRA ALAKBAROVA BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2018/19302)
Karar Tarihi: 22/2/2022
R.G. Tarih ve Sayi: 20/4/2022-31815
Baskan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Sevki HAKYEMEZ
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Basvurucu
Samira ALAKBAROVA
Vekili
Av. Mehmet Mert DAGDEVIREN
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru; iade yargilamasindaki tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin, iade yargilamasindaki bazi uygulamalar nedeniyle de adil yargilanma hakkinin ihlal edildigi iddialarina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvurular 21/6/2018, 9/7/2018 tarihlerinde yapilmistir.
3. Basvurular, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. 2018/19302 numarali basvuru dosyasinin konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2018/19997 numarali basvuru dosyasi ile birlestirilmesine, incelemenin 2018/19302 numarali basvuru dosyasi üzerinden yürütülmesine karar verilmistir.
6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir.
7. Bakanligin görüsüne karsi basvurucu süresinde beyanda bulunmustur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle söyledir:
9. Azerbaycan vatandasi olan basvurucu hakkinda Azerbaycan makamlarinca S.I. adli kisiye yönelik olarak 415.000 dolar tutarinda dolandiricilik suçunu isledigi iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Azerbaycan sorusturma makamlarinca 5/1/2017 tarihinde basvurucu hakkinda Azerbaycan disinda olmasindan dolayi arama karari çikarilmasina karar verilmistir. Azerbaycan Sabail Ilçe Mahkemesinin 12/1/2017 tarihli karariyla basvurucu hakkinda tutuklama karari çikarilmistir. Tutuklama kararinda, altin ve degerli taslarin alim satimini yapan S.I.nin yaninda çalisan basvurucunun 21/12/2014 tarihinde 6 kilo 410 gram net agirligi olan 250.000 ABD dolari degerindeki süs esyalarini, 2015 Mart ayinda Türkiye'de faaliyette bulunan bir is adamina olan borcunu ödeyecegini belirterek net agirligi 1 kilo 357 gram olan 56.000 dolar degerindeki altini ve süs esyalarini, 2015 Ekim ayinda 19.500 dolar degerindeki altin ve süs esyalarini, 19/4/2016 tarihinde magdura mahsus 55.000 dolar degerindeki -altin ticareti yapan bir sirkette çalisan G.L. isimli kisiden alinmis- altin ve süs esyalarini, ayri ayri zamanlarda 94.800 dolari, ayrica magdura mahsus veresiye verilmis altin ve süs esyalarinin yerine borçlu kalmis kisilerden degisik miktarlarda dolari alip, kardesi ile önceden is birligi yapan bir grup kisiyle S.I.yi ortak ticaret yapmak suretiyle kâr edeceklerine inandirarak dolandirdigi ileri sürülmüstür. Mahkeme kararinda basvurucunun sözü edilen altin ve nakit paralari yasa disi bir sekilde zimmetine geçirerek büyük çapta dolandiricilik yaptigi, S.I.yi 415.000 dolar degerinde zarara ugrattigi ve bu suretle suçun islenmesiyle iliskisinin kanitlandigi belirtilmistir. Azerbaycan Mahkemesi ayrica basvurucunun serbest kalmasi hâlinde kaçarak saklanmasi olasiliginin bulundugunu, taraflari yasa disi olarak etkileyip ön sorusturmanin normal sürecine engel olusturabilecegini, agir bir suç ile itham edildigini, isnat edilen suçun niteligini ve islenme ortamini, basvurucunun toplum için tehlikeli oldugunu dikkate alarak tutuklama karari verilmesi gerektigi sonucuna ulasmistir.
10. Azerbaycan makamlarinca dolandiricilik suçundan ülkeye iadesi amaciyla basvurucu hakkinda 21/3/2017 tarihinde kirmizi bülten çikarilmistir. Kirmizi bülten kararinda, basvurucunun kardesi ile is birligi yapip Belçika, Türkiye, Hong Kong ve diger ülkelerden altin ve degerli tas getirilmesi ve kâr elde edilmesi konusunda S.I.yi inandirarak ondan -güvenini kötüye kullanmak suretiyle- toplam 415.000 dolar aldigi ve magduru bu sekilde dolandirdigi ifade edilmistir.
11. Bakanligin 5/12/2017 tarihinde Içisleri Bakanligina yazdigi yazida Azerbaycan makamlarinca kirmizi bültenle uluslararasi seviyede aranan basvurucunun iadesi istemiyle yakalanmasinin talep edildigi belirtilmistir. Bakanlik; delillerin takdiri ve keyfiyetin degerlendirilmesi adli mercilerin yetkisinde olmak kaydiyla basvurucunun 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayili Cezaî Konularda Uluslararasi Adlî Is Birligi Kanunu'nun 14. maddesi ve Suçlularin Iadesine Dair Avrupa Sözlesmesi'nin (SIDAS) 16. maddesi uyarinca 18 günden az ve 40 günden fazla olmamak üzere geçici olarak tutuklanmasinin talep edilmesinin ve kirmizi bülten, mahkeme karari ile birlikte en yakin Cumhuriyet bassavciligina sevkinin uygun olacagini degerlendirmistir.
12. Basvurucu, Emniyet Genel Müdürlügü Interpol-Europol Sube Müdürlügü ekiplerince 27/12/2017 tarihinde yakalanmistir.
13. Bakirköy Cumhuriyet Bassavciligi 27/12/2017 tarihinde basvurucuyu geçici olarak tutuklanmasi talebiyle Bakirköy 3. Sulh Ceza Hâkimligine sevk etmistir. Bakirköy 3. Sulh Ceza Hâkimligi avukati huzurunda sorgusunu yaptiktan sonra SIDAS'in 16. maddesinin dördüncü fikrasi uyarinca Azerbaycan’a iadesi amaciyla basvurucunun geçici süre ile 40 gün tutuklu kalmasina karar vermistir.
14. Basvurucu bu karara 2/1/2018 tarihinde itiraz etmistir. Basvurucu; Sulh Ceza Hâkimligine sundugu dilekçede, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de sabit bir ikamet adresi bulundugunu ve Türkiye'de okuyan 11 yasindaki kizi ile birlikte yasalara bagli olarak yasadigini, oturum hakkina sahip oldugunu, tutuklanmasinin çocugunu da magdur ettigini belirterek iade karari verilinceye kadar adli kontrol sartiyla serbest birakilmasini talep etmistir. Basvurucu ayrica geçici tutuklanma kararinin dayanagi yapilan tek delilin dosyanin müstekisi ile müstekinin yakinlari tarafindan kaleme alinan ancak imzanin dahi olmadigi fotokopiden ibaret olan ve ayni zamanda ceza yargilamasi bakimindan delil hükmü bulunmayan bir kâgit parçasi oldugunu, iade talebinin geçerli hiçbir delile dayanmadigini, kardesi için de ayni ifadeleri içeren müstekinin iddialari hakkinda Azerbaycan'da yargilama yapildigini ve kardesinin nihayetinde beraat ettigini, kendisine isnat edilen suçun güveni kötüye kullanma suçu oldugunu, bu suçun cezasinin ise azami 2 yil oldugunu, iade talebinin tutuklama sartlarini ihtiva etmedigini ileri sürmüstür.
15. Basvurucunun itirazi, Bakirköy 4. Sulh Ceza Hâkimligince 3/1/2018 tarihinde reddedilmistir.
16. Basvurucu 5/2/2018 tarihinde Sulh Ceza Hâkimligine sundugu dilekçede, sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemis; 6706 sayili Kanun'daki 40 günlük azami tutukluluk süresinin doldugunu belirterek tahliye talebinde bulunmustur.
17. Bakirköy Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan 5/2/2018 tarihinde Azerbaycan adli makamlarinca düzenlenen iade belgeleri iade yargilamasini yapacak olan Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesine (Agir Ceza Mahkemesi) sunularak basvurucunun iade yargilamasinin yapilmasi talep edilmistir.
18. Agir Ceza Mahkemesi, talebe iliskin olarak 6/2/2018 tarihinde yaptigi tensip durusmasinda basvurucunun tutuklu bulundugunu, üzerine atili olan suçun niteligini, mevcut delil durumunu, isnat edilen suç için öngörülen müeyyideyi ve Azerbaycan yasalarini dikkate alarak 6706 sayili Kanun uyarinca basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir.
19. Basvurucu bu karara itiraz etmistir. Itiraz dilekçesinde, sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemis; 6706 sayili Kanun'da öngörülen azami tutukluluk süresinin asildigini, hiçbir delile ve belgeye dayanmayan ve soyut iddialar ile Azerbaycan tarafindan yürütülen bir sorusturma kapsaminda güveni kötüye kullanma suçunu isledigi gerekçesiyle haksiz yere tutuklandigini ileri sürmüstür.
20. Basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina iliskin karara yaptigi itiraz Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesince 13/2/2018 tarihinde reddedilmistir.
21. 21/2/2018 tarihinde yapilan durusmada basvurucunun avukati esliginde savunmasinin alinmasinin ardindan ülkesine iade edilebilir olduguna karar verilmistir. Ayrica Agir Ceza Mahkemesi, Azerbaycan adli makamlarinca isnat olunan suç vasfini ve mevcut delil durumunu dikkate alarak iade islemi sonuçlanincaya kadar basvurucunun tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir. Kararin ilgili kismi su sekildedir:
"...Azerbaycan Yevlah dogumlu Samira Alakbarova (Samire Alekberova) hakkinda Azerbaycan Sabail Ilçe mahkemesinin 12/1/2017 tarihli dava no:4 (009)-15/2017 sayili dosyada; 21.12.2014-19.4.2016 tarihleri arasinda S.I.ya karsi 415.000 ABD dolari önemli miktarda dolandiricilik suçunu isledigi iddiasindan dolayi hakkinda 1/8/2016 tarihinde dava baslayip sorusturma yapildigi ve 21/6/2016 tarihinde tutuklama karari verildigi ve Azerbaycan ülkesi disinda olmasi nedeniyle uluslararasi alanda arama karari çikartildigi Adalet Bakanligi Uluslararasi Dis iliskiler Genel müdürlügü yazilari ve eklerinden anlasilmis olmakla tercüme evraklar incelendiginde yüklü miktarda dolandiricilik suçundan hakkinda tutuklama karari verilen sanigin Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olmayip Azerbaycan Devleti vatandasi oldugu, dolandiricilik suçunun Türk Ceza Kanununa göre de açikça suç teskil ettigi ve düsünce suçu ya da siyasi veya askeri suçlardan olmadigi, bu suçun Türkiye Devletinin güvenligine karsi Türk devleti veya Türk vatandasi ya da Türk kanununa göre kurulmus tüzel kisi zararina islenmis suçlardan olmadigi, suçun Türk vatandasi olmayan bir kisi tarafindan Azerbaycan'da islenmis olmasi nedeniyle Türkiye Cumhuriyetinin yargi yetkisine giren bir suç olmadigi, yine suç tarihi ve Azerbaycan ceza kanununa göre 10-14 yil arasi özgürlükten yoksun kilma cezasi nedeniyle dava veya ceza zaman asimina veya affa ugramadigi, yine sanigin Azerbaycan ülkesine geri verilmesi halinde irki, dini, vatandasligi, sosyal bir gruba aidiyeti ya da siyasi görüsü nedeniyle farkli bir kovusturma ya da sorusturma görecegine dair süphe ya da delil olmadigi gibi iskence ya da kötü muameleye maruz kalacagina dair herhangi bir süphe sebebi söz konusu olmadigindan Türkiye'nin taraf oldugu SIDAS 16/4 madde geregince Azerbaycan Sabail Ilçe Mahkemesinin 12/1/2017 tarihli dava no:4 (009)-15/2017 sayili dosyada çikarilan tutuklama karari geregi 6706 sayili yasanin 18. maddesi geregi sanik hakkindaki geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna, kararin Yargitay temyiz yolu açik kararlardan olmasi nedeniyle yargi yolu tükenip kesinlestiginde; 6706 sayili yasanin 18/1 ve 19/1. maddesi uyarinca kararin yerine getirilmesinin Dis Isleri ve Iç Isleri Bakanliklarinin görüsü alinarak Adalet Bakaninin teklifi ve Basbakanin onayina bagli olmak kaydiyla, Adalet Bakanliginca infazi için Cumhuriyet Bassavciligi araciligi ile Adalet Bakanligina gönderilmesine, saniga Azerbaycan adli makamlarinca isnat olunan suç vasfi mevcut delil durumu, yüklenen suçun CMK 100.maddede sayilan suçlardan olmasi dikkate alinarak iade islemi sonuçlanincaya kadar tutukluluk halinin devamina... [karar verildi.]"
22. Basvurucu, hükümle beraber tutuklulugun devamina iliskin verilen ara kararina 28/2/2018 tarihinde itiraz etmistir. Basvurucu dilekçesinde sahsi durumuna iliskin daha önceki açiklamalarini yinelemis; 40 günlük azami süre geçmesine ragmen tahliye edilmedigini, Azerbaycan ile yapilan iade anlasmasi geregince suçlama konusu delillerin ve belgelerin iade talebine eklenmesi sarti öngörülmesine karsin bu sarta uyulmadigini, Savciligin da bu yöndeki talebinin kabul edilmedigini, Savciligin iade edilmeme yönündeki mütalaasina ragmen Azerbaycan'a iade edilmesine karar verilmesinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür.
23. Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesi 5/3/2018 tarihinde kararin usul ve yasaya uygun oldugu gerekçesiyle itirazin reddine karar vermistir.
24. Bu karar 30/5/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. Basvurucu 21/6/2018 tarihinde 2018/19302 sayili bireysel basvuruyu yapmistir.
25. Geri verme talebinin kabul edilebilir olduguna dair karara karsi yapilan temyiz talebini inceleyen Yargitay 15. Ceza Dairesi 28/5/2018 tarihinde, Agir Ceza Mahkemesinin kararinin onanmasina karar vermistir. Bu karar 3/7/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir.
26. Basvurucu 9/7/2018 tarihinde 2018/19997 sayili bireysel basvuruda bulunmustur.
27. Bakanlik 25/6/2018 tarihinde Agir Ceza Mahkemesine yazdigi yazida, basvurucu hakkindaki iade sürecine iliskin mahkeme kararinin kesinlesip kesinlesmedigini sormustur.
28. Agir Ceza Mahkemesi 3/7/2018 tarihinde Bakanliga yazdigi yazida, Yargitay 15. Ceza Dairesince onama karari verildigini belirtmis; basvurucu hakkindaki iade sürecine iliskin müteakip islemlerin yapilmasi amaciyla mahkeme dosyasini yazinin ekinde göndermistir.
29. Basvurucu 6/8/2018 tarihinde tutukluluk hâlinin devamina itiraz etmistir. Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesi 15/8/2018 tarihinde verdigi ek kararla basvurucunun itirazinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamina karar vermistir. Basvurucunun bu karara yaptigi itiraz (Basvurucu, itiraz dilekçesinde sahsi durumuna iliskin açiklamalarini yinelemistir.) Bakirköy 3. Agir Ceza Mahkemesince kuvvetli suç süphesini gösteren olgularin bulundugu, gerekçenin yerinde oldugu belirtilerek 13/9/2018 tarihinde reddedilmistir.
30. Basvurucu 25/6/2018 tarihinde Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina itiraz yoluna basvurulmasi için müracaatta bulunmus, Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi 13/9/2018 tarihinde itirazi gerektirecek maddi ve hukuki bir durum olmadigi gerekçesiyle talebin reddine karar vermistir.
31. 6706 sayili Kanun'un 19. maddesi uyarinca görüsleri alinan Içisleri ve Disisleri Bakanliklarinin olumsuz bir kanaat bildirmemeleri üzerine Cumhurbaskanliginin 20/12/2018 tarihli karari ile basvurucunun Azerbaycan’a iadesi uygun bulunmustur.
32. Bakanlik 7/2/2019 tarihinde Bakirköy Bassavciligina yazdigi yazida, basvurucuyu teslim almak üzere Azerbaycan'dan gelecek görevlilerin 7/2/2019 tarihinde Istanbul'da olacaklarinin ve 9/2/2019 tarihinde basvurucu ile birlikte Bakü'ye döneceklerinin bildirildigini belirtmistir. Bakanlik yazisinda ayrica basvurucunun Bakirköy Bassavciligindaki bir sorusturmada süpheli ve müsteki konumunda oldugu belirtilerek 6706 sayili Kanun'un 20. maddesinin üçüncü fikrasi uyarinca tesliminin ertelenmesini talep ettigi belirtilmis, Savciliktan bu sorusturma dosyasinin (E.2017/11439) safahati ve konusuna iliskin olarak bilgi verilmesi talep edilmistir.
33. Bassavciligin 8/2/2019 tarihli cevap yazisinda, yapilan sorgulama sonucunda basvurucu hakkinda Bakirköy 2. Agir Ceza Mahkemesinde sadece E.2018/96 (basvuruya konu iade yargilama dosyasi) sayili dosyada dava açildiginin anlasildigi, gerekli belgelerin ilgili mahkemeden istenmesi gerektigi belirtilmistir. UYAP'tan yapilan incelemede de Bakirköy Cumhuriyet Bassavciliginin E.2017/11439 sayili sorusturma dosyasinin basvurucuyla bir ilgisinin olmadigi tespit edilmistir.
34. Basvurucu 16/2/2019 tarihinde Azerbaycan makamlarina teslim edilmistir.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
35. 6706 sayili Kanun'un "Geçici tutuklama" kenar baslikli 14. maddesi söyledir:
"(1) Iade talebine konu olabilecek bir suçun islendiginin kabulü için kuvvetli süphe bulunmasi hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulasmasindan önce, Türkiye’nin taraf oldugu milletlerarasi andlasma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamin uygun bulmasi üzerine kisi geçici olarak tutuklanabilir.
(2) Iade talebine konu olabilecek ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayili Türk Ceza Kanununun 12 nci maddesinin üçüncü fikrasinin (a) bendi kapsamina giren bir suç isledigi yönünde kuvvetli süphe bulunan kisi, ilgili devletin talebi aranmaksizin geçici olarak tutuklanabilir.
(3) Ilgili devletin geçici tutuklama talebi, Merkezî Makam tarafindan iade amaciyla yakalanmasi ve Cumhuriyet bassavciligina sevki için Içisleri Bakanligina gönderilir. Yakalanan kisi, geçici tutuklama hususunda karar verilmek üzere en geç yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkimi önüne çikarilir. Sulh ceza hâkimi geçici tutuklanmasi talep edilen kisiye, rizaya dayali iade imkâni ile bunun hukukî sonuçlari hakkinda bilgi verdikten sonra talep hakkinda karar verir.
(4) Geçici tutuklama süresi ilgili milletlerarasi andlasma hükümlerine göre belirlenir. Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde kisi, en fazla kirk gün geçici tutuklu kalabilir.
(5) Geçici tutuklama yerine kisinin kaçmasina engel olacak sekilde Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesi uyarinca adlî kontrol karari verilebilir.
(6) Ilgili devlet tarafindan dördüncü fikrada belirtilen süre içinde iade evrakinin gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama veya adlî kontrol karari kaldirilir. Bu durum, iade talebinin alinmasindan sonra iade amaciyla koruma tedbirleri uygulanmasina engel teskil etmez."
36. Ayni Kanun'un "Iade amaciyla koruma tedbirlerinin uygulanmasi" kenar baslikli 16. maddesi ise söyledir:
"(1) Agir ceza mahkemesi iade sürecinin her asamasinda iadesi talep edilen kisi hakkinda Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarinca koruma tedbirlerine karar verebilir.
(2) Iade sürecinde kisinin tutuklanmasi durumunda teslime kadar geçen süre içindeki tutukluluk durumu, agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenir.
(3) Agir ceza mahkemesinin iade talebinin kabulüne iliskin kararinin kesinlesmesinden itibaren bir yil içinde 19 uncu maddeye göre iade karari verilmemesi hâlinde kisi hakkindaki koruma tedbirleri kaldirilir.
(4) Toplam tutukluluk süresi, kisinin iade talebine konu suçtan dolayi alabilecegi veya mahkûm oldugu cezanin infaz süresini geçemez."
37. Ayni Kanun'un "Iade yargilamasi" kenar baslikli 18. maddesi söyledir:
"(1) Kisinin rizaya dayali iade usulünü kabul etmemesi hâlinde mahkeme, iade sartlarini bu Kanun ve Türkiye’nin taraf oldugu milletlerarasi andlasma hükümlerine göre inceleyerek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadigina karar verir.
(2) Talep eden devlet tarafindan gönderilen belgelerin yeterli görülmemesi hâlinde mahkeme, uygun bir süre içinde ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini isteyebilir.
(3) Iade yargilamasinda katilma talebinde bulunulamaz.
(4) Mahkemenin kararina karsi temyiz yoluna basvurulabilir. Yargitay bu basvurulari üç ay içinde sonuçlandirir. Kararin kesinlesmesi hâlinde iade evraki karar ile birlikte Merkezî Makama gönderilir."
38. Ayni Kanun'un "Iade karari" kenar baslikli 19. maddesi söyledir:
"(1) Agir ceza mahkemesince iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi hâlinde, bu kararin yerine getirilmesi, Disisleri ve Içisleri bakanliklarinin görüsü alinarak Adalet Bakaninin teklifi ve Cumhurbaskaninin onayina baglidir.
(2) Merkezî Makam iade talebinin kabul veya ret edildigini, talep eden devlete ve iadesi talep edilen kisiye bildirir."
39. Ayni Kanun'un "Teslim" kenar baslikli 20. maddesi söyledir:
"(1) Iadesine karar verilen kisinin teslim islemleri, ilgili bakanliklarla is birligi hâlinde yürütülür.
(2) Iadesine karar verilen kisinin, talep eden devlet makamlari ile kararlastirilan tarihte hakli bir neden olmaksizin teslim alinmamasi hâlinde, bu tarihten itibaren otuz gün sonra mahkemece kisi hakkinda verilen koruma tedbirleri kaldirilir.
(3) Iadesine karar verilen kisi hakkinda, baska bir suç nedeniyle Türkiye’de ceza sorusturmasi veya kovusturmasi ya da infazi gerekli bir hapis cezasi bulunmasi veya kisinin seyahat edebilecek durumda olmamasi hâlinde, Merkezî Makam tarafindan teslimin ertelenmesine karar verilebilir. Bu karar, kisiye ve talep eden devlete bildirilir.
(4) Iade talebine konu suç bakimindan ispat araci olarak yararli görülen veya suçun islenmesiyle elde edilen ve kisi yakalandiginda üzerinde ele geçen ya da daha sonra ortaya çikan esya, talep eden devlete teslim edilebilir. Iadesi talep edilen kisinin ölümü, kaçmasi veya benzer sebeplerle iade hakkinda bir karar verilememesi hâlinde de esyanin teslimi gerçeklestirilebilir.
(5) Türkiye’de yürütülmekte olan bir sorusturma veya kovusturma bakimindan zorunlu oldugu takdirde esyanin teslimi ertelenebilir.
(6) Iyiniyetli üçüncü kisilere ait esyanin teslim talepleri yerine getirilmez."
B. Uluslararasi Hukuk
1. Uluslararasi Sözlesmeler
40. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin (Sözlesme) 5. maddesinin ilgili kismi söyledir:
''1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkina sahiptir. Asagida belirtilen haller disinda ve yasanin öngördügü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlügünden yoksun birakilamaz:
…
f) Kisinin, usulüne aykiri surette ülke topraklarina girmekten alikonmasi veya hakkinda derdest bir sinir disi ya da iade isleminin olmasi nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanmasi veya tutulmasi; ...
..."
41. SIDAS'in geçici tutuklamayi düzenleyen "Muvakkat tevkif" kenar baslikli 16. maddesi söyledir:
"1) Müstacel hallerde, iadeyi talep eden tarafin salâhiyetli makamlari istenen sahsin muvakkat tevkifini talep edebilirler; kendisinden iade talep edilen tarafin salâhiyetli makamlari ise bu talep hakkinda isbu Tarafin kanunlarina tevfikan karar vereceklerdir.
2) Muvakkat tevkif talebinde 12 inci maddenin 2 inci fikrasinin (a) bendinde mezkûr belgelerden birinin mevcudiyeti zikredilecek ve bir iade talebi yapilmak hususundaki niyete isaret edilecektir. Bu talepte, yapilacak iade talebine esas teskil eden fiil, bu fiilin ika edildigi yer ve tarih ve istenen sahsin eskalî imkân nispetinde tarif edilecektir.
3) Muvakkat tevkif talebi, talep edilen tarafin salâhiyetli makamlarina diplomatik yoldan yapilabilecegi gibi dogrudan dogruya posta veya telgraf yoluyla veya Milletlerarasi Polis Teskilâti (Interpol) vasitasiyla yahut yaziya münkalip olacak veya istenen tarafça makbul görülecek herhangi bir vasita ile yapilabilir.
4) Muvakkat tevkif, tevkifi takip eden 18 günlük müddet zarfinda talep edilen tarafa iade talebinin ve 12 inci maddede mezkûr belgelerin tevdi edilmemesi halinde sona erer; muvakkat tevkif hiçbir suretle tevkiften sonra 40 günü tecavüz edemez. Bununla beraber, muvakkaten serbest birakma her vakit mümkündür; ancak talep edilen taraf, istenen sahsin kaçmasina mâni olmak için lüzumlu addettigi tedbirleri alacaktir.
5) Serbest birakma, iade talebinin ahiren vürudu halinde yeni bir tevkife veya iadeye mâni teskil etmez. "
42. SIDAS'in "Iade edilen sahsin teslimi" kenar baslikli 18. maddesi söyledir:
"1) Kendisinden iade talep edilen Taraf, iade hakkindaki kararin 12 inci maddenin 1 inci paragrafinda derpis olunan yoldan talebeden Tarafa bildirir.
2) Tam veya kismi ret halinde mucip sebep gösterilecektir.
3) Talebin kabul edilmesi halinde talebeden Tarafa teslim mahal ve tarihi ile istenen sahsin iade edilmek üzere ne kadar müddet mevkuf tutuldugu hakkinda malûmat verilecektir.
4) Talep edilen sahis, tespit olunan tarihte teslim alinmadigi takdirde, isbu maddenin 5 inci paragrafinda derpis olunan mahfuz kalmak kaydiyla, bu tarihten itibaren 15 günlük bir müddetin hitaminda serbest birakilabilir; her halükârda 30 günlük bir müddetin geçmesinden sonra serbest birakilacaktir; kendisinden iade talep edilen Taraf bu sahsi ayni suçtan dolayi iade etmeyi reddedebilir.
5) Bir Taraf, iade edilecek sahsi mücbir sebepten dolayi teslim veya kabul edememesi halinde diger Tarafi haberdar edecektir. Iki Taraf yeni bir teslim tarihi üzerinde mutabik kalacaklar ve isbu maddenin 4 üncü paragrafi hükümleri tatbik olunacaktir."
43. SIDAS'in "Isbu Sözlesme ile Iki Tarafli Anlasmalar Arasindaki Münasebet" baslikli 28. maddesi söyledir:
"1) Isbu Sözlesme, tatbik olundugu ülkeler bakimindan, iki Akid Taraf arasindaki iki tarafli muahede sözlesme veya anlasmalarin suçlularin iadesine mütedair hükümlerini ilga eder.
2) Âkid Taraflar aralarinda sadece isbu Sözlesmenin hükümlerini itmam veya bunun ihtiva eyledigi prensiplerin tatbikatini kolaylastirmak üzere iki veya çok tarafli anlasmalar akdedebilirler.
3) Suçlularin iadesinin iki veya daha fazla Âkid Taraf arasinda yeknesak bir mevzuat esnasina müsteniden cereyan etmekte olmasi halinde, Taraflar suçlularin iadesi mevzuundaki karsilikli münasebetlerini, isbu Sözlesme hükümlerine ragmen, münhasiran bu sisteme dayanarak tanzim etmekte serbest olacaklardir. Ayni prensip, diger bir veya daha fazla Âkid Taraf ülkesinde verilen tevkif kararlarini kendi ülkesinde infazini derpis eden kanuna sahip bulunan her iki veya daha fazla Âkid Taraf arasinda dahi tatbik olunacaktir. Bu Sözlesmenin tatbikinden, isbu paragraf hükümlerine uygun olarak, aralarindaki münasebetlerde sarfinazar eden veya edecek olan Âkid Taraflar bu hususta Avrupa Konseyi Genel Sekreterine bir tebligatta bulunacaklardir. Mumaileyh isbu paragraf geregince alacagi her tebligattan diger Âkid Taraflari haberdar edecektir."
2. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi Içtihadi
44. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) içtihadi için bkz. S.K. [GK], B. No: 2018/24280, 17/3/2021, §§ 31-42.
V. INCELEME VE GEREKÇE
45. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Kisi Hürriyeti ve Güvenligi Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia
1. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü
46. Basvurucu, Azerbaycan'da isledigi suçtan dolayi 6706 sayili Kanun'un 16., 24. maddelerine ve Azerbaycan ile Türkiye arasinda imzalanan iade anlasmasina aykiri olarak herhangi bir delil sunulmadan tutuklandigini ve geçici olmasi gereken bu tutuklulugun kanunda ve SIDAS’ta öngörülen 40 günlük süreyi ve makul süreyi astigini belirterek kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
47. Bakanlik görüsünde, basvurucunun tutuklu kaldigi sürenin makul olmadigi sikâyeti bakimindan söz konusu süreçte Azerbaycan yetkili makamlari arasinda yapilan iade yazismalarinin yogunlugunun ve niteliginin gözönüne alinmasi gerektigi belirtilmistir.
48. Basvurucu; Bakanlik görüsüne karsi beyaninda Azerbaycan makamlarinca iddia konusu suçun islendigine yönelik delil olarak gösterilen ve sikâyetçi tarafindan tanzim edilen adi senedin altinda imzasinin bulunmadigini, üzerine atili suçu isledigine dair hiçbir delil sunulmadigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica iade edilmesinden sonra 6706 sayili Kanun'a aykiri olarak iade talebi disindaki suçlardan da yargilanmasinin istendigini, müsteki tarafin Azerbaycan’da etkili bir kisi olmasindan dolayi haksiz bir yargilamaya maruz kaldigini belirtmistir.
2. Degerlendirme
49. Anayasa'nin "Temel hak ve hürriyetlerin sinirlanmasi" kenar baslikli 13. maddesi söyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz."
50. Anayasa'nin "Kisi hürriyeti ve güvenligi" kenar baslikli 19. maddesinin birinci ve ikinci fikrasinin ilgili kismi söyledir:
"Herkes, kisi hürriyeti ve güvenligine sahiptir.
Sekil ve sartlari kanunda gösterilen:
... usulüne aykiri sekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkinda sinir disi etme yahut geri verme karari verilen bir kisinin yakalanmasi veya tutuklanmasi; halleri disinda kimse hürriyetinden yoksun birakilamaz.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
51. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan basvurunun kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel Ilkeler
52. Genel ilkeler için bkz. S.K., §§ 55-66.
ii. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
53. Somut olayda öncelikle basvurucunun tutuklanmasinin kanuni dayanaginin olup olmadiginin belirlenmesi gerekir.
54. Geri verme amaciyla alinacak tedbirlerin geri verme talepnamesinin gönderilmesi öncesi ve sonrasi olmak üzere iki asamali olarak düzenlendigi görülmektedir. Geri verme islemlerinde diplomatik prosedürlerin uzun sürmesi, bu süre içinde bazi önlemlerin alinmasini gerektirmektedir. Zira hakkinda iade talebinde bulunulan kisinin kaçmasi söz konusu olabilecektir. Geri verme amaciyla yakalanan kisi hakkinda geri verme evrakinin geri verme talebinde bulunan ülkenin yetkili makamina ulastirilmasina kadar geçen asamada ikili anlasmalarda, SIDAS’ta ve 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde geçici tutuklama kurumu düzenlenmistir. Geçici tutuklama tedbirinin sartlari 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde ortaya konulmustur. Bunun için iade evrakinin Bakanliga ulasmamis olmasi, iade talebine konu olabilecek bir suçun islendiginin kabulü için kuvvetli süphe bulunmasi, ilgili milletlerarasi anlasma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde ilgili devletin talebinin bulunmasi, ilgili devletin talebine iliskin merkezî makam olarak Bakanligin onayi, savcinin talebi ve sulh ceza hâkiminin karari gereklidir.
55. Basvurucu, bu hükme uygun olarak sulh ceza hâkimligine sevk edilmistir. Bakirköy Sulh Ceza Hâkimligi Azerbaycan adli makamlarinca dolandiricilik suçu dolayisiyla geri verilmesine iliskin talepte bulunuldugunu belirtilerek SIDAS'in 16. maddesi uyarinca basvurucunun 40 gün tutuklu kalmasina karar vermistir. Basvurucu hakkinda iade talebinde ve kirmizi bülten kararinda atif yapilan Azerbaycan Mahkemesince verilen tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin yeterince ortaya konuldugu görülmektedir. Bu nedenle geçici tutuklamanin 6706 sayili Kanun'da öngörülen kuvvetli suç süphesi sartini karsiladigi sonucuna varilmistir.
56. Basvurucu ayrica tutukluluk süresinin SIDAS'ta ve 6706 sayili Kanun'da öngörülen 40 günlük süreyi astigini ileri sürmüstür.
57. 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinde, geçici tutuklama süresinin ilgili milletlerarasi anlasma hükümlerine göre belirlenecegi, mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde tutuklama talebi yapilmissa sürenin en fazla 40 gün olacagi öngörülmüstür. Somut olayda milletlerarasi anlasma hükümlerine göre iade talebi söz konusudur. Türkiye ve Azerbaycan SIDAS'a taraf oldugundan ve SIDAS'ta iki tarafli anlasmalarin suçlularin iadesine iliskin hükümlerinin ilga edilecegi belirtildiginden somut olayda SIDAS'in dikkate alinmasi gerekir.
58. SIDAS'in 16. maddesinin (4) numarali fikrasina göre geçici tutuklama süresi kural olarak 18 gün olup bu süre hiçbir sekilde 40 günü asamayacaktir. Dolayisiyla somut olayda azami geçici tutuklama süresi 40 gündür. Ancak bu süre iade talebi evrakinin gelmesine kadar geçerlidir. Nitekim 6706 sayili Kanun'un 14. maddesinin (6) numarali fikrasinda ve SIDAS'in 16. maddesinin (5) numarali fikrasinda ilgili devlet tarafindan belirtilen süre içinde iade evrakinin gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama tedbirinin kaldirilacagi ancak bu durumun iade talebinin alinmasindan sonra iade amaciyla koruma tedbirleri uygulanmasina engel teskil etmeyecegi belirtilmistir. Somut olayda 5/2/2018 tarihinde, iade evrakinin gönderildigi tarih itibariyla 40 günlük süre dolmamistir. Basvurucunun iade talebi evrakinin gelmesinden sonraki tutulmasi geçici tutuklama niteliginde degildir. Bu yönüyle basvurucunun bu asamadaki tutuklulugunun kanuna uygun oldugu sonucuna varilmistir.
59. Iade evrakinin gelmesinden sonra basvurulabilecek koruma tedbirlerine iliskin düzenlemeler ise 6706 sayili Kanun’un "Iade amaciyla koruma tedbirlerinin uygulanmasi" kenar baslikli 16. maddesi ve 16. maddenin atfiyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun koruma tedbirlerine iliskin hükümlerinden olusmaktadir. Buna göre agir ceza mahkemesi iade sürecinin her asamasinda iadesi talep edilen kisi hakkinda 5271 sayili Kanun hükümleri uyarinca koruma tedbirlerine karar verebilir. Bu hükümden iade evrakinin ulasmasindan kisinin yabanci devlet makamlarina teslim edilmesine kadar koruma tedbirlerine karar verilebilecegi anlasilmaktadir. Kanun hükmüne göre iade evrakinin alinmasindan sonraki bu asamada uygulanacak koruma tedbirleri açisindan 5271 sayili Kanun hükümlerinin tatbik edilecegi görülmektedir. Basvurucunun tutulmasinin kanuni olup olmadiginin tespit edilebilmesi için tutmaya dayanak olusturan düzenlemenin (5271 sayili Kanun'un 100. maddesinin) esasa ve usule iliskin kurallarina riayet edilip edilmediginin degerlendirilmesi gerekir.
60. Somut olayda basvurucu, bir suç isledigi süphesiyle yürütülen ceza sorusturmasi veya yargilamasi kapsaminda tutuklanmamistir. Basvurucunun tutuklanmasi bir baska ülkede isledigi iddia olunan suç dolayisiyla ülkenin talebi üzerine iadesine karar verilip verilmeyecegine dair yürütülen yargilama sirasinda basvurulan bir tedbirdir. Burada suçlularin iadesine dair sürecin sihhatli bir biçimde yürütülmesinin saglanmasina yönelik bir gaye söz konusudur. Dolayisiyla suç isnadina bagli tutuklama ile iade yargilamasi sirasinda uygulanan tutuklama tedbiri arasinda amaç ve nitelik bakimindan önemli farkliliklar mevcuttur. Zira mahkemenin iade talebine iliskin yapacagi inceleme, delillerin degerlendirilmesi ve suçun sübutunun tespitini konu edinen bir yargilama niteligi tasimamaktadir.
61. Öte yandan özellikle yabanci ülkede islenen bir suç bakimindan kuvvetli suç süphesinin varligiyla ilgili tespit ve degerlendirmenin yapilmasinin zorluklari ortadadir ve bu nedenle derece mahkemelerinin bu husustaki takdir araliklarinin suç isnadina bagli tutmaya göre oldukça genis oldugunun kabulü gerekir. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi tarafindan bireysel basvuru incelemesinde bu takdir alaninin denetimi ancak tutuklama sartlarina iliskin olarak yargi mercilerince yapilan degerlendirmelerden farkli bir degerlendirme yapilmasini gerekli kilan istisnai kosullarin varligi hâlinde söz konusu olabilir. Bu noktada kuvvetli suç süphesi sarti ve tutuklama sebepleri gönderilen iade evraki çerçevesinde de degerlendirilebilecektir.
62. Somut olayda geçici tutuklama kararinda kuvvetli suç süphesinin bulunduguna iliskin tespitlerden ayrilmayi gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Basvurucunun tutuklulugunun devamina karar verilirken suçun vasif ve mahiyetine, delil durumuna, suç için öngörülen yaptirimin agirligina dayanilarak tutuklulugun devamina hükmedilmistir. Bu itibarla basvurucunun kanunda öngörülen tutuklama sartlarina riayet edilerek tutuklandiginin kabul edilmesi gerekir. Bu yönüyle basvurucunun tutulmasinin kanuni dayanaginin oldugunun ve kanunda öngörülen usule uygun bir sekilde tutuldugunun söylenmesi mümkündür.
63. Diger taraftan basvurucunun tutulmasinin mesru bir amacinin bulunup bulunmadiginin tespit edilmesi gerekir. Anayasa'nin 19. maddesinde, hakkinda geri verme karari verilen bir kisinin tutulmasi kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin sinirlanabilmesi bakimindan mesru bir sebep olarak öngörülmüstür. Basvurucu da iade sürecinin saglikli bir sekilde yürütülmesinin saglanmasi amaciyla tutulmustur. Dolayisiyla basvurucunun tutulmasinin mesru bir amaç tasidigi sonucuna varilmistir.
64. Basvurucu hakkindaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin ve bu kapsamda iade sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediginin de belirlenmesi gerekir. Ayni zamanda prosedürün süresinden bagimsiz olarak tutukluluk süresinin takip edilen amaca ulasmak için gerekli olan makul süreyi geçip geçmedigi de degerlendirilecektir. Bu kapsamda tutmaya dayanak olusturan geri verme islemlerinin süresinin makul olup olmadiginin degerlendirilmesinde yetkililerin özen göstermeyerek hareketsiz kalip kalmadigina ve basvurucunun tutum ve davranislarinin sürecin uzamasina sebep olup olmadigina bakilacaktir. Gösterilmesi gereken özenin derecesini belirlemek için iade seklinin önemi de gözardi edilmemelidir. Bir cezanin infaz edilmesi için yapilacak iadeden farkli olarak somut olayda oldugu gibi iade talebinde bulunan devletin süpheli kisiyi yargilayabilmesi için yapilacak iadede ceza yargilamasi devam ederken tutuklu bulunan kisi masum sayilmaktadir. Daha dogrusu bu asamada, bu kisinin masumiyetini kanitlamak için ceza yargilamasi sirasinda savunma hakkini kullanabilme imkâni çok kisitlidir. Süpheli olan kisiyi iade etmesi istenen devletin davanin esasini incelemesi mümkün degildir. Bu sebeplerden dolayi, ilgili olan kisinin haklarinin korunmasi, iade prosedürünün düzgün bir sekilde islemesi ve kisinin uygun bir süre içinde yargilanmasi için iade talebinde bulunulan devletin ciddi bir özen göstermesi gerekmektedir.
65. Somut olayda iade amaçli olarak gerçeklestirilen tutukluluk süresi (27/12/2017 tarihinden 16/2/2019 tarihine kadar) 1 yil 1 ay 20 gündür. Iade yargilamasi sürecinin ilk derece asamasinda 2 ay, Yargitay asamasinda 3 ay sürdügü görülmüstür. Ilk derece mahkemesince yürütülen yargilama sürecinde basvurucunun savunmasini yapmasi için durusma yapildigi görülmektedir. Yapilan tek durusma sonucunda basvurucunun geri verme talebinin kabulüne karar verilmistir. Yargitay da bu karara karsi yapilan temyiz basvurusunu kanuna uygun bir sekilde 3 aylik sürede sonuçlandirmistir. Bu yönüyle iade yargilamasi sürecinde bir gecikmenin ve özensizligin bulundugu tespit edilememistir.
66. Ancak kararin kesinlestigi bilgisinin Bakanliga gönderildigi 3/7/2018 tarihinden basvurucunun teslim edildigi 16/2/2019 tarihine kadar geçen 7 aylik sürenin özenli yürütüldügü söylenemeyecektir. Agir Ceza Mahkemesince iadeye engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra bu kararin yerine getirilip getirilmeyecegi Cumhurbaskani'nin onayina baglidir. Ayrica 6706 sayili Kanun'un 19. maddesine göre bu süreçte Disisleri ve Içisleri Bakanliklarinin görüsünün alinmasi ve adalet bakaninin teklifi gereklidir. Sürecin özgürlük hakkinin gerektirdigi özene uygun yürütülmesi beklenmekle birlikte bu bürokratik islemlerin gerçeklestirilmesinin belirli bir zaman alacagi kuskusuzdur. Ancak Agir Ceza Mahkemesince iadeye hukuken engel bir durumun olmadigi tespit edilerek iade talebinin kabul edilebilir olduguna karar verildikten sonra basvurucunun talep eden devlete teslim edilip edilmeyecegine iliskin tercihin yapilacagi bu asamanin neden 5 ay sürdügü dosyadan anlasilamamistir. Bakanlik da bu hususa iliskin bir açiklamada bulunmamistir.
67. Öte yandan bu süreçte de 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinin (2) numarali fikrasi geregince tutukluluk durumunun agir ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda bu hükme uyulmamis, basvurucunun tutukluluk hâline gerekli özenle yaklasilmamistir. Iadenin onaylanmasindan teslime kadar geçen süreçte ise teslim için uygun yer, tarih, teslim edecek ve teslim alacak görevlilerin belirlenmesi amaciyla birtakim formalitelerin oldugu kabul edilebilirse de basvurucunun bu süreçte tutuklulugunun devam ettigi gözönünde bulunduruldugunda onay asamasindan teslime kadar geçen 2 aylik sürenin makul olmadigi sonucuna varilmistir. Bu süreçte basvurucu, teslimin ertelenmesi talebinde bulunmus ise de bu talebin teslimin uzamasinda bir etkisinin olmadigi görülmektedir.
68. Son olarak 6706 sayili Kanun'un 16. maddesinde iade sürecinde basvurulabilecek koruma tedbirleri bakimindan 5271 sayili Kanun'a atif yapilmaktadir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda tutuklama yerine adli kontrol karari verilebilmesi de mümkündür. Nitekim bu maddenin gerekçesinde "Mahkemenin iade talebinin kabul edilebilir olduguna dair karar vermesine ragmen, iadesi talep edilen kisiyi adlî kontrol altinda serbest birakmasi, devam eden iade süreci içinde kisinin Türkiye disina kaçmasi ve bu nedenle iade talebinin konusuz kalmasi uygulamada rastlanabilen sorunlardan biridir. Ancak kisinin uzun süreden beri Türkiye’de ikamet etmesi ve belli bir is sahibi olmasi gibi güçlü sosyal ve ekonomik baglari dikkate alinarak, tutuklama disinda diger tedbirlere basvurulmasi da mahkemenin takdirinde olacaktir." seklinde bir açiklamaya yer verilmek suretiyle bu hususa açiklik kazandirilmistir. Iadesi talep edilen kisi hakkinda devam eden iade sürecinde ilgilinin kaçmasini önlemek amaciyla ilk asamada tutuklama tedbirine basvurulmasina ihtiyaç duyulabilirse de ilerleyen asamada ölçülülük ilkesi geregince basvurucunun kisisel durumu da dikkate alinarak adli kontrol tedbirlerinin gözönünde bulundurulmasi elzemdir. Somut olayda basvurucu; tahliye ve tutukluluga itiraz dilekçelerinde, 2001 yilindan beri Türkiye'de bulundugunu, SGK'ya kayitli olarak Türkiye'de çalistigini, bugüne kadar hiçbir suç kaydi olmadigini, Türkiye'de okumakta olan 11 yasindaki kizi ile sabit bir ikamet adresinde yasalara bagli olarak yasadigini defaatle belirtmesine ragmen derece mahkemelerince adli kontrol tedbirlerinin yeterince dikkate alinmadigi ve bu tedbirlerin neden yetersiz kalacagi hususunun gerekçelendirilmedigi görülmüstür.
69. Dolayisiyla basvurucunun üçüncü bir devlette kovusturulmasi amaciyla baslatilan iade islemlerinin mahiyeti ve gecikmelerin Türk makamlarinca gerekçelendirilmedigi gözönünde bulunduruldugunda basvurucunun yaklasik 1 yil 2 aylik tutuklulugunun hukuka uygun olmadigi sonucuna varilmistir.
70. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 19. maddesinin ikinci fikrasinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargilanma Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia
71. Basvurucu 6706 sayili Kanun’da ve Azerbaycan ile Türkiye arasinda imzalanan anlasma geregince suçlama konusu delillerin gösterilmesi ve istenmesi öngörülmesine ve bu dogrultuda talepte bulunmasina ragmen suçlama ile ilgili deliller istenmeden iadesine karar verildigini, Savciligin da bu gerekçeyle kararin bozulmasini talep ettigini belirterek adil yargilanma hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
72. Bakanlik, AIHM içtihatlarina atif yaparak iade yargilamasina iliskin sikâyetlerin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez oldugunu degerlendirmistir.
73. Anayasa’nin 148. maddesinin üçüncü fikrasi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 45. maddesinin (1) numarali fikrasina göre bireysel basvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafindan ihlal edildigi iddia edilen hakkin Anayasa’da güvence altina alinmis olmasinin yani sira Sözlesme ve Türkiye’nin taraf oldugu Sözlesme'ye ek protokoller kapsamina da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözlesme’nin ortak koruma alani disinda kalan hak ihlali iddiasini içeren basvurular bireysel basvurunun kapsaminda degildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
74. Anayasa'nin 36. maddesinin birinci fikrasinda, herkesin mesru vasita ve yollardan faydalanmak suretiyle yargi mercileri önünde davaci veya davali olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargilanma hakkina sahip oldugu belirtilmis ancak hakkin kapsami düzenlenmemistir. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayili Kanun'un Anayasa'nin 36. maddesinin birinci fikrasina "ile adil yargilanma" ibaresinin eklenmesine iliskin 14. maddesinin gerekçesine göre "degisiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf oldugu uluslararasi sözlesmelerce de güvence altina alinmis olan adil yargilama hakki metne dahil" edilmistir. Dolayisiyla Anayasa'nin 36. maddesinde herkesin adil yargilanma hakkina sahip oldugu ibaresinin eklenmesinin amacinin Sözlesme'de düzenlenen adil yargilanma hakkini anayasal güvence altina almak oldugu anlasilmaktadir (Yasar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 53). Bu itibarla Anayasa'da güvence altina alinan adil yargilanma hakkinin kapsam ve içerigi belirlenirken Sözlesme'nin "Adil yargilanma hakki" kenar baslikli 6. maddesinin ve buna iliskin AIHM içtihadinin da gözönünde bulundurulmasi gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).
75. Sözlesme, bir kisinin sahip oldugunu ileri sürebilecegi tüm hak ve yükümlülükler bakimindan adil yargilanma hakkini güvenceye almamaktadir. Sözlesme'nin adil yargilanma hakkini düzenleyen 6. maddesinde adil yargilanmaya iliskin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyusmazliklarin ve bir suç isnadinin esasinin karara baglanmasi esnasinda geçerli oldugu belirtilerek hakkin kapsami bu konularla sinirlandirilmistir. Hak arama hürriyetinin ihlal edildigi gerekçesiyle bireysel basvuruda bulunabilmek için ya basvurucunun medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyusmazligin tarafi olmasi ya da basvurucuya yönelik bir suç isnadinin esasi hakkinda karar verilmis olmasi gerektigi anlasilmaktadir. Dolayisiyla bahsedilen hâller disinda kalan adil yargilanma hakkinin ihlali iddiasina dayanan basvurular Anayasa ve Sözlesme'nin ortak koruma alani kapsami disinda kalacagindan bireysel basvuruya konu olamaz (Onurhan Solmaz, § 23).
76. Anayasa'nin 36. maddesinde güvence altina alinan adil yargilanma hakki, suç isnadina bagli yargilamalarin yaninda bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara baglanmasiyla ilgili yargilamalarda da uygulanir. Anayasa'nin 36. maddesinin (1) numarali fikrasinin medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafindan kisiye taninmis veya en azindan savunulabilir temeli bulunan bir hakkin bulunmasi gerekir. Bu hakkin Anayasa'da dogrudan veya dolayli olarak tanimlanan ve güvence altina alinan bir hakka iliskin olmasi zorunlu degildir. Bu bakimdan kanunla kisilere taninan ve savunulabilir bir temeli bulunan hak ve ayricaliklar da -mahkemelerde ileri sürülebilmesi kosuluyla- Anayasa'nin 36. maddesi baglaminda hak kavramina dâhildir (bazi farklarla birlikte bkz. Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28; M.B., [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 67).
77. Anayasa Mahkemesi birçok kararinda, sinir disi edilme islemlerine iliskin uyusmazliklari konu alan yargilama süreçlerini adil yargilanma hakkinin koruma alani kapsaminda görmemistir (Z.M. ve I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, § 63). AIHM'e göre de suçlularin iadesi islemlerine iliskin uyusmazliklari konu alan yargilama süreçleri adil yargilanma hakkinin koruma alani disinda kalmaktadir. Anayasa Mahkemesi ve AIHM'in anilan kararlarinda; yabancilarin ülkeye girisleri, ülkede ikamet edisleri ve ülkeden sinir disi edilmeleri, iade edilmelerine iliskin islem ve yargilama süreçlerinin, adil yargilanma hakki kapsaminda bir medeni hak ve yükümlülük veya bir suç isnadinin esasinin karara baglanmasi ile ilgili olmadigi kabul edilerek adil yargilanma hakkinin belirtilen yargilama süreçleri bakimindan uygulanabilir olmadigina hükmedilmistir.
78. Tüm bu degerlendirmelere göre medeni hak ve yükümlülük veya suç isnadi kapsaminda yer almayan uyusmazligin Anayasa ve Sözlesme'nin ortak koruma alani disinda kaldigi sonucuna varilmaktadir.
79. Açiklanan gerekçelerle basvurunun bu kisminin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduguna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
80. 6216 sayili Kanun’un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
81. Basvurucu 150.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmustur.
82. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
83. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural mümkün oldugunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57).
84. Basvuruda, tutuklamanin hukuki olmamasi nedeniyle Anayasa’nin 19. maddesinin ikinci fikrasinin ihlal edildigine karar verilmistir. Basvurucu hakkindaki iade süreci ve basvurucunun buna bagli olan tutuklulugu Azerbaycan makamlarina 16/2/2019 tarihinde teslim edilmesiyle birlikte sona erdiginden ihlalin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için tazminat ödenmesi disinda yapilmasi gereken bir hususun bulunmadigi anlasilmistir.
85. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin basvurucunun ugradigi zararlarin giderilmesi bakimindan yetersiz kalacagi açiktir. Basvurucunun kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina yönelik müdahale nedeniyle yalnizca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararlari karsiliginda basvurucuya net 40.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
86. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 589,40 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 5.089,40 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. 1. Iade tutuklamasinin hukuka aykiri olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
2. Adil yargilanma hakkinin ihlal edildigine iliskin iddialarin konu bakimindan yetkisizlik nedeniyle KABUL EDILEMEZ OLDUGUNA,
B. Iade tutuklamasi nedeniyle Anayasa'nin 19. maddesinin ikinci fikrasinda güvence altina alinan kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin IHLAL EDILDIGINE,
C. Basvurucuya net 40.000 TL manevi tazminat ÖDENMESINE, tazminata iliskin diger taleplerin REDDINE,
D. 589,40 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 5.089,40 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
E. Ödemelerin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 22/2/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.