Erkeğin cezaevinde Tutuklu veya hükümlü bulunması onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff1771020000002904000001000300

T.C.

Yargitay

2. Hukuk Dairesi

2021/6633 E., 2021/8179 K.

"Içtihat Metni"

MAHKEMESI : Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Bosanma

Taraflar arasindaki davanin yapilan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarida tarihi ve numarasi gösterilen hüküm davaci kadin tarafindan tazminatlarin miktari ve yoksulluk nafakasinin reddi yönünden; davali erkek tarafindan ise kusur belirlemesi, kadin lehine hükmedilen tazminatlar ve velâyet hakkinda verilen karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup geregi görüsülüp düsünüldü:

1- Dosyadaki yazilara, kararin dayandigi delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlislik görülmemesine göre, taraflarin asagidaki bentlerin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari yersizdir.

2- Taraflarin tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlari, bosanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranin alim gücü, kisilik haklarina yapilan saldiri ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alindiginda davaci kadin yararina takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdir. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alinarak daha uygun miktarda maddî (TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi dogru bulunmamis, bozmayi gerektirmistir.

3- Bölge adliye mahkemesince; davali erkegin cezaevinde hükümlü bulundugu, yapilan arastirmada geliri ve mal varliginin bulunmadigi gerekçesiyle davaci kadinin yoksulluk nafakasi talebinin reddine karar verilmistir. Davali erkegin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmasi, yoksulluk nafakasi ile sorumlu tutulmasini engellemez. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün çalismasina bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadigi sürece, düzenli bir gelirinin bulunmamasi onu yoksulluk nafakasi yükümlülügünden kurtarmaz.

Aksi düsünce, yoksulluk nafakasi alacaklisinin haklarinin ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarinin belirlenmesinde dikkate alinir. Bosanmaya sebep olan olaylarda davaci kadinin kusursuz oldugu belirlenmistir. Yaptirilan sosyal ve ekonomik durum arastirmasindan davaci kadinin çalismadigi, düzenli ve yeterli gelirinin olmadigi anlasilmaktadir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi kosullari davaci kadin bakimindan olusmustur. Davaci kadin yararina yoksulluk nafakasina hükmedilmesi gerekirken, yazili sekilde talebin reddi dogru olmayip, bozmayi gerektirmistir.

4-Ortak çocugun velâyetine yönelik temyiz itirazlarinin incelenmesinde;

Ilk derece mahkemesince davali babanin cezaevinde bulunmasi sebebiyle ortak çocugun babaanne yaninda yasadigi, annenin velâyet talebi bulunmadigi ve uzman raporu geregince velâyetin babaya verilmesine karar verilmis bölge adliye mahkemesince, davali babanin hükümlülük sebebiyle cezaevinde ve vesayet altinda oldugu, bu durumda velayet görev ve sorumlulugunu yerine getiremeyecegi, mahkumiyetine iliskin ceza mahkemesi kararinda da Türk Ceza Kanununun 53. maddesi geregince alt soyu üzerindeki velâyet hakkini kullanmaktan yoksunluguna karar verilmis oldugu nazara alindiginda müsterek çocugun velâyetinin davali babaya verilmesinin dogru olmadigi gerekçesiyle uzman raporu alinarak, velâyetin anneye verilmesinin çocugun menfaatine olup olmayacagi konusunda tüm deliller birlikte degerlendirilip sonucu uyarinca velâyet ve kisisel iliski konusunda bir karar verilmek üzere dosyanin ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmistir. Velâyet düzenlemesi yapilirken; göz önünde tutulmasi gereken temel ilke, çocugun "üstün yarari” (Birlesmis Milletler Çocuk Haklarina Dair Sözlesme m.3; Çocuk Haklarinin Kullanilmasina iliskin Avrupa Sözlesmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dir. Çocugun üstün yararini belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelisiminin saglanmasi amacinin gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanin yararlari; ahlaki deger yargilari, sosyal konumlari gibi durumlari, çocugun üstün yararini etkilemedigi ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine iliskin olup, resen arastirma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargilama sirasinda meydana gelen gelismelerin bile göz önünde tutulmasi gerekir. Taraflarin davayi kabulü de tek basina hukuki sonuç dogurmaz. Birlesmis Milletler Çocuk Haklari Sözlesmesinin 12. ve Çocuk Haklarinin Kullanilmasina Iliskin Avrupa Sözlesmesinin 3. ve 6. maddeleri idrak çagindaki çocuklarin kendilerini ilgilendiren konularda görüsünün alinmasi ve görüslerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocugun üstün yarari gerektirdigi takdirde, görüslerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Bu sebeple bölge adliye mahkemesince, gerekirse inceleme tarihi itibariyle idrak çaginda bulunan çocugun talimat yolu ile velâyet konusundaki görüsü de alinmak suretiyle; 4787 sayili Aile Mahkemelerinin Kurulus, Görev ve Yargilama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi geregince, aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalismacidan olusan uzmanlardan yeniden inceleme ve rapor istenip, ebeveyn ve ortak çocuk ile görüsülmek suretiyle ortak çocugun egitim, kültür, yasam olanaklari bakimindan nerede yasamak istedigi konusunda bilgilendirilerek, velâyet hakkindaki görüsünün uzmanlar tarafindan alinmasi, davaci annenin barinma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocugun saglikli gelisimi ve bakimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumunun bulunup bulunmadiginin arastirilmasi ve toplanan diger delillerler birlikle degerlendirilmek suretiyle, velâyet ve kisisel iliski konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazili sekilde bu yönlerden yeniden karar verilmek üzere dosyanin ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykiri olup bozmayi gerektirmistir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarida 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsami disinda kalan temyize konu diger bölümlerinin ise yukarida 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz pesin harcinin istek halinde yatirana geri verilmesine, dosyanin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birligiyle karar verildi. 04.11.2021 (Per.)

T.C.

Yargitay

2. Hukuk Dairesi

2020/68 E., 2020/1493 K.

"Içtihat Metni"

MAHKEMESI : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Bosanma

Taraflar arasindaki davanin yapilan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarida tarihi ve numarasi gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup geregi görüsülüp düsünüldü:

1- Dosyadaki yazilara, kararin dayandigi delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlislik görülmemesine göre, davali erkegin tüm, davaci kadinin ise asagidaki bendin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari yersizdir.

2- Ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince; davali erkegin sürekli gelirinin bulunmamasi gerekçe gösterilerek davaci kadinin yoksulluk nafakasi talebinin reddine karar verilmistir. Erkegin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmasi, yoksulluk nafakasi ile sorumlu tutulmasini engellemez. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün çalismasina bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadigi sürece, düzenli bir gelirinin bulunmamasi onu yoksulluk nafakasi yükümlülügünden kurtarmaz. Aksi düsünce, yoksulluk nafakasi alacaklisinin haklarinin ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarinin belirlenmesinde dikkate alinir. Bosanmaya sebep olan olaylarda davaci kadinin az, davali erkegin agir kusurlu oldugu belirlenmistir. Yaptirilan sosyal ve ekonomik durum arastirmasinda, davaci kadinin çalismadigi ve gelirinin olmadigi bildirilmistir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi kosullari davaci kadin bakimindan olusmustur. Davaci kadin yararina az da olsa yoksulluk nafakasina hükmedilmesi gerekirken, yazili sekilde talebin reddi dogru olmayip, bozmayi gerektirmistir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarida 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararin bozma kapsami disinda kalan temyize konu bölümlerin yukarida 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, asagida yazili harcin davaliya yükletilmesine, pesin harcin mahsubuna 218.50 TL temyiz basvuru harci pesin yatirildigindan baskaca harç alinmasina yer olmadigina, temyiz pesin harcinin istek halinde yatiran davaciya geri verilmesine, dosyanin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirligiyle karar verildi. 24.02.2020 (Pzt.) 

T.C.

Yargitay

2. Hukuk Dairesi

2021/3189 E.  ,  2021/3969 K.

"Içtihat Metni"

MAHKEMESI : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Bosanma-Ziynet Alacagi

Taraflar arasindaki davanin yapilan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarida tarihi ve numarasi gösterilen hüküm davaci kadin tarafindan kusur belirlemesi, tazminatlarin miktari, yoksulluk nafakasi, ziynet alacagi talebinin reddedilen kismi yönünden; davali erkek tarafindan ise kadinin bosanma ve ziynet alacagi davasinin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup geregi görüsülüp düsünüldü:

1-Taraflarin ziynet alacagina yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;

6100 sayili HMK'nin 362. maddesinin 1. fikrasinin b bendi uyarinca "Miktar veya degeri kirk bin Türk Lirasini (bu tutar dahil) geçmeyen davalara iliskin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayili Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarinca temyiz parasal sinirlarinin (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298.maddesine göre her yil tespit ve ilan edilecek yeniden degerleme oraninda artirilmasi öngörülmüstür. Karar tarihi itibariyle bu miktar "78.630 TL" olarak belirlenmistir. Somut olayda davaci kadin 22.640 TL degerinde ziynet alacagi talep etmis, mahkemece kadinin 15.729 TL degerindeki ziynet alacagi talebinin kabulüne karar verilmis olup, mahkemece ziynet alacagi davasina yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle, taraflarin ziynet alacagina iliskin karara yönelik temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmistir.

2-Taraflarin bosanma davasi yönünden temyiz itirazlarina hasren yapilan incelenmesine gelince;

a) Dosyadaki yazilara, kararin dayandigi delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlislik görülmemesine göre davali erkegin tüm, davaci kadinin ise asagidaki bent disindaki sair temyiz itirazlari yersizdir.

b) Bölge adliye mahkemesince; davali erkegin yeterli gelirinin bulunmamasi gerekçe gösterilerek davaci kadinin yoksulluk nafakasi talebinin reddine karar verilmistir. Erkegin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmasi, yoksulluk nafakasi ile sorumlu tutulmasini engellemez. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün çalismasina bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadigi sürece, düzenli bir gelirinin bulunmamasi onu yoksulluk nafakasi yükümlülügünden kurtarmaz. Aksi düsünce, yoksulluk nafakasi alacaklisinin haklarinin ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakasi yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarinin belirlenmesinde dikkate alinir. Bosanmaya sebep olan olaylarda davaci kadinin kusursuz oldugu belirlenmistir. Yaptirilan sosyal ve ekonomik durum arastirmasindan, davaci kadinin düzenli ve yeterli gelirinin olmadigi anlasilmaktadir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi kosullari davaci kadin bakimindan olusmustur. Davaci kadin yararina yoksulluk nafakasina hükmedilmesi gerekirken, yazili sekilde talebin reddi dogru olmayip, bozmayi gerektirmistir.

SONUÇ: Yukarida açiklanan sebeple taraflarin ziynet alacagina yönelik temyiz dilekçesinin REDDINE, yukarida 2/b bendinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma ve temyiz dilekçesinin reddi kapsami disinda kalan temyize konu diger bölümlerin ise yukarida (2/a) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, asagida yazili harcin davaliya yükletilmesine, pesin harcin mahsubuna 292.10 TL temyiz basvuru harci pesin yatirildigindan baskaca harç alinmasina yer olmadigina, temyiz pesin harcinin istek halinde yatiran davaciya geri verilmesine, dosyanin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirligiyle karar verildi. 26.05.2021



Şimdi Ara
Hemen Sor