vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff04f4010000007203000001000100Anayasa Mahkemesi (AYM), vergi dairesi müdürü iken açiga alinan bir kamu görevlisinin açiga alindigi dönemde kesilen ancak sonradan ödenen maaslari için faiz tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskin bireysel basvurusunu karara bagladi. AYM’nin karari, 15 Temmuz darbe girisimi sonrasinda kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile görevden uzaklastirilan kisilerden memuriyete dönecek kisiler için emsal karar niteligi tasiyor. HaberTürk'ten Ahmet Kivanç'in haberinde; Dosyaya göre, Bursa’da vergi dairesi müdürü olarak görev yapan bir kisi, yürütülen bir operasyon kapsaminda gözaltina alininca 25 Agustos 2000 tarihinde görevden uzaklastirildi. Görevden uzaklastirma islemiyle birlikte maasi 3’te 1 oraninda kesildi. Ceza mahkemesinde beraat etmesi üzerine 9 Temmuz 2002 tarihinde görevine iade edildi. Görevden uzaklastirildigi dönemde 3’te 1 oranindaki kesintiye karsilik gelen 4948 TL tutarindaki maasi 2015 yilinda faizsiz olarak iade edildi. Vergi dairesi müdürü faiz uygulanmasi talebinde bulunmasina ragmen çalistigi kurum talebi reddetti. Müdürün basvurusu üzerine dosyayi inceleyen idare mahkemesi, “yasal faiz uygulanmasini gerektiren bir kuralin bulunmadigi” gerekçesiyle talebi reddetti. Idare mahkemesinin karari bölge idare mahkemesince de onaninca karar kesinlesti. Vergi dairesi müdürü, yargi yolunun tükenmesi üzerine AYM’ye bireysel basvuruda bulundu. Görevden uzaklastirildigi dönemde kesilen maasi iade edilirken faiz uygulanmamasi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigini belirtti. AYM basvuruyu önce Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’nin (AIHM) kararlari kapsaminda degerlendirdi. AIHM’in kamu makamlarinca yapilacak ödemelerin gecikmesini faiz ödemeleriyle iliskilendirdigi tespiti yapildi. MÜLKIYET HAKKINA MÜDAHALE AYM’nin kararinda, müdürün 2000-2002 döneminde maasinda yapilan kesintinin 2015 yilinda iade edildigine dikkat çekilerek, basvurucunun, iade edilen 4948 TL’nin kullanimindan 12 yildan fazla bir süre mahkûm kalmasinin mülkiyet hakkina müdahale teskil ettigi belirtildi. Anayasa uyarinca mülkiyet hakkinin ancak kamu yarari amaciyla sinirlandirilabilecegi kaydedilen kararda, hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasinda ölçülülük, gereklilik, orantililik ilkelerine uyulmasi gerektigi vurgulandi. Mülkiyet hakki kapsaminda alacagin geç ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeniyle paranin degerinde olusan hissedilir asinma ile mülkiyetin gerçek degeri azaldigi gibi bu bedelin tasarruf veya yatirim araci olarak getirisinden yararlanma imkâninin da bulunmadigi belirtildi. Devlet Memurlari Kanunu’nda göreve iade edilen kisilerin ayliklarinda yapilan kesintilerin ödenmesinde kisinin kusurlu olup olmadigina dair bir kosul bulunmadigina dikkat çekilen kararda, Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarinda, kanun koyucunun bir hak olarak öngördügü veya kamu borcu haline gelmis ödemelerin geç yapilmasi nedeniyle ortaya çikan magduriyetlerde mülkiyet hakkinin ihlaline karar verdigi hatirlatildi. Paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerini telafi eden araçlardan birinin de faiz oldugu kaydedilen kararda, alacagin geç ödenmesi sebebiyle parada olusan deger kaybinin, faiz yoluyla kismen veya tamamen giderilebilecegi belirtildi. Parasini kullanmaktan 12 yil mahkum kalan basvurucunun parasinin deger yitirdigi ifade edilen kararda, bunun mülkiyet hakkinin ihlali anlamina geldigi dile getirildi. AYM, mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasina oybirligiyle karar verdi. Yeniden yargilama sonucunda basvurucuya 12 yillik gecikme dolayisiyla faiz ödenecek. KHK IHRAÇLARINA EMSAL TESKIL EDECEK AYM’nin bu karari, 15 Temmuz darbe girisiminden sonra çesitli KHK’ler ile görevden uzaklastirilanlardan beraat ederek mahkeme karariyla memuriyete dönenler açisindan da emsal teskil edecek TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI IKINCI BÖLÜM KARAR N.C. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2018/2994) Karar Tarihi: 8/9/2021 R.G. Tarih ve Sayi: 9/12/2021-31684 IKINCI BÖLÜM KARAR Baskan : Kadir ÖZKAYA Üyeler : Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI M. Emin KUZ Basri BAGCI Raportör : Ayhan KILIÇ Basvurucu : N.C. Vekili : Av. Mehmet Ali GENÇ I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, kamu görevlisinin açiga alindigi dönemde kesilen ancak sonradan ödenen ayliklari için faiz tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 25/1/2018 tarihinde yapilmistir. 3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir. 6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir. III. OLAY VE OLGULAR 7. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir: 8. Basvurucu 1951 dogumlu olup Mudanya'da ikamet etmektedir. 9. Basvurucu, Bursa Uludag Vergi Dairesi müdürü olarak görev yapmaktayken Bursa Il Emniyet Müdürlügünün yürüttügü bir operasyon kapsaminda 17/8/2000 tarihinde gözaltina alinmistir. Basvurucunun bir vergi mükellefinden haksiz menfaat temin ettigi iddia edilmistir. Basvurucu hakkinda ayni zamanda disiplin sorusturmasi baslatilmis ve bu kapsamda 25/8/2000 tarihinde görevinden uzaklastirilmistir. Görevden uzaklastirma islemiyle birlikte basvurucunun maasi 1/3'ü oraninda kesilmek suretiyle ödenmeye baslamistir. 10. Basvurucu, hakkinda yürütülen disiplin sorusturmasi sonucunda 21/6/2001 tarihli islemle devlet memurlugundan çikarma cezasiyla tecziye edilmistir. Ceza yargilamasinda 19/7/2001 tarihinde basvurucunun beraatine karar verilmistir. Basvurucu hakkinda tesis edilen memuriyetten çikarma cezasi da Bursa 2. Idare Mahkemesinin 16/5/2002 tarihli karariyla iptal edilmistir. Basvurucu 9/7/2002 tarihinde görevine iade edilmistir. 11. Basvurucu 2/8/2002 tarihinde idareye basvuruda bulunarak görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen ayliklarin ödenmesi talebinde bulunmustur. Idare tarafindan beraat kararinin henüz kesinlesmedigi gerekçesiyle bu talep reddedilmistir. Basvurucu bu islemin iptali istemiyle idari yargida dava açmistir. Bursa 2. Idare Mahkemesinin 30/4/2003 tarihli karariyla idari islemin iptaline ve ödenmeyen ayliklarin idareye basvuru tarihinden itibaren isletilecek yasal faiziyle birlikte basvurucuya ödenmesine hükmedilmistir. Bunun üzerine, ayligindan kesilen tutarlar yasal faiziyle birlikte toplam 7.144,15 TL olarak basvurucuya ödenmistir. Ancak Bursa 2. Idare Mahkemesi kararinin Danistay Besinci Dairesinin 22/11/2006 tarihli karariyla bozulmasi üzerine anilan Mahkemenin 25/10/2007 tarihli karariyla dava reddedilmistir. Idare, mahkeme karari sebebiyle ödemis oldugu 7.144,15 TL'nin yasal faiziyle birlikte iadesi için basvurucuya yazi göndermistir. Söz konusu tutar toplam 15.178,24 TL olarak 35 taksitte basvurudan tahsil edilmistir. 12. Bu arada basvurucu hakkindaki kamu davasi Bursa 4. Agir Ceza Mahkemesinin 28/12/2011 tarihli karariyla zamanasimi gerekçesiyle düsürülmüstür. Yargitay 5. Ceza Dairesinin 23/10/2014 tarihli kararindan sonra ceza yargilamasi süreci kesinlesmistir. 13. Ceza davasinin sonuçlanmasindan sonra basvurucu 24/12/2014 tarihinde idareye müracaat ederek açikta kaldigi dönemde eksik ödenen ayliklarinin ödenmesini talep etmistir. Idare, basvurucunun açikta kaldigi dönemde eksik ödenen ayliklarini 4.948,11 TL olarak hesaplamis ve bu tutari 26/1/2015 tarihinde basvurucuya ödemistir. Basvurucu ayni tarihte tekrar idareye basvurarak daha önce kendisinden tahsil edilen 15.178,24 TL'nin kalan kismi olan 10.315,23 TL'nin yasal faiziyle birlikte, ayrica 4.948,11 TL'ye isabet eden yasal faizin de ödenmesini istemistir. Ancak basvurucunun bu talebi 4/3/2015 tarihli yaziyla reddedilmistir. 14. Basvurucu 9/3/2015 tarihinde söz konusu idari islemin iptali ile 15.178,24 TL'nin kalan kisminin (10.315,23 TL'sinin) ödeme yapilacak tarihe kadar yasal faiziyle birlikte tazminine ve 4.948,11 TL için ise 26/1/2015 tarihine kadar yasal faize hükmedilmesi istemiyle Bursa 1. Idare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; hakkinda uygulanan görevden uzaklastirma tedbirinin keyfî oldugunun ceza yargilamasi süreciyle ortaya konuldugunu, bu nedenle ugradigi zararlarin karsilanmasi gerektigini belirtmistir. 15. Mahkeme 15/2/2016 tarihli karariyla davayi reddetmistir. Kararin gerekçesinde 15.178,24 TL'nin basvurucudan tahsil edilmesinin Bursa 2. Idare Mahkemesinin 25/10/2007 tarihli kararinin gereginin yerine getirilmesinden kaynaklandigi, bu nedenle idarenin tazmin sorumlulugunun bulunmadigi belirtilmistir. Kararda, basvurucunun açikta kaldigi sürelere iliskin olarak ödenen 4.948,11 TL'ye yasal faiz uygulanmasini gerektiren bir kuralin bulunmadigi ifade edilmistir. 16. Basvurucu bu karara karsi Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 2. Idari Dava Dairesinde (Bölge Idare Mahkemesi) itiraz yoluna basvurmustur. Itiraz dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddialari tekrarlamistir. Bölge Idare Mahkemesi 29/11/2016 tarihinde oyçokluguyla itiraz istemini esastan reddetmis ve mahkeme kararini onamistir. Karara muhalif kalan Üye S.E., mahkeme kararina istinaden basvurucuya ödenen 7.144,15 TL'nin iadesi istenirken basvurucudan yasal faiz de tahsil edilmesinin hukuka aykiri oldugunu belirtmistir. Muhalefet serhinde basvurucudan tahsil edilen 15.178,24 TL'nin 7.144,15 TL'yi asan bölümü yönünden davanin kabul edilmesi gerektigi ifade edilmistir. 17. Karar düzeltme istemi Bölge Idare Mahkemesinin 31/10/2017 tarihli karariyla oyçokluguyla reddedilmistir. Karara muhalif kalan üye T.S., Anayasa Mahkemesinin 10/2/2011 tarihli ve E.2008/58, K.2011/37 sayili karari ile Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin (AIHM) bazi kararlarindan söz ederek 4.948,11 TL için yasal faiz isletilmemesinin basvurucunun mülkiyet hakkini ihlal edecegi görüsünü açiklamistir. 18. Nihai karar 28/12/2017 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. 19. Basvurucu 25/1/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 20. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun "Görevden uzaklastirma" kenar baslikli 137. maddesinin birinci fikrasi söyledir: "Görevden uzaklastirma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdigi hallerde, görevi basinda kalmasinda sakinca görülecek Devlet memurlari hakkinda alinan ihtiyati bir tedbirdir." 21. 657 sayili Kanun'un "Ceza kovusturmasi sirasinda görevden uzaklastirma" kenar baslikli 140. maddesi söyledir: "Haklarinda mahkemelerce cezai kovusturma yapilan Devlet memurlari da 138 inci maddedeki yetkililer tarafindan görevden uzaklastirilabilirler." 22. 657 sayili Kanun'un "Görevden uzaklastirilan veya görevinden uzak kalan memurlarin hak ve yükümlülügü" kenar baslikli 141. maddesi söyledir: "Görevden uzaklastirilan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasin herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltina alinan memurlara bu süre içinde ayliklarinin üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördügü sosyal hak ve yardimlardan faydalanmaya devam ederler. 143 üncü maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi halinde, bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini asan kismi, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapilmak suretiyle degerlendirilir." 23. 657 sayili Kanun'un "Memurun göreve tekrar baslatilmasi zorunlu olan haller" kenar baslikli 143. maddesi söyledir: "Sorusturma veya yargilama sonunda yetkili mercilerce: a) Haklarinda memurluktan çikarmadan baska bir disiplin cezasi verilenler; b) Yargilamanin men'ine veya beraatine karar verilenler; c) Hükümden evvel haklarindaki kovusturma genel af ile kaldirilanlar; ç) Görevlerine ve memurluklarina iliskin olsun veya olmasin memurluga engel olmiyacak bir ceza ile hükümlü olup cezasi ertelenenler; Bu kararlarin kesinlesmesi üzerine haklarindaki görevden uzaklastirma tedbiri kaldirilir." B. Uluslararasi Hukuk 24. AIHM, istikrarli olarak kamu makamlarinca yapilacak ödemelerin gecikmesini faiz ödemeleriyle iliskilendirmektedir. AIHM'in çesitli kararlarinda, makul olmayan bir gecikme nedeniyle tazminatin deger kaybettigi durumlarda bu tazminatin yeterli olamayacagi belirtilmistir (Angelov/Bulgaristan, B. No: 44076/98, 22/4/2004, § 39). Nitekim böyle basvurularda AIHM, esas itibariyla kamu makamlarinin geçen süre nedeniyle ödenmesi gereken tutardaki deger kayiplarini telafi etmek için gecikme faizi ödeyip ödemedigini dikkate almaktadir. Kisacasi AIHM; mülkiyet hakki kapsaminda faiz ödemesini, esasen devletin borçlu oldugu tutar ile alacakli tarafindan nihai olarak alinan tutar arasindaki enflasyon nedeniyle olusan deger kayiplarini giderme yükümlülügüyle iliskilendirmektedir (Akkus/Türkiye, B. No: 19263/92, 9/7/1997, § 29). 25. Devlet tarafindan ödenecek bir bedelin enflasyon karsisindaki deger kayiplarinda AIHM, ikili bir ayrima gitmekte; mahkemelerce belirlenmis bir para alacaginin ödenmemesi hâlinde daha kati bir tutum sergileyerek %5'e kadar deger kayiplarini hesaplama faktörlerindeki degiskenlerle ilgili kabul etmektedir (Arabaci/Türkiye (k.k.), B. No: 65714/01, 7/3/2002). Çünkü ödemelerin geç yapilmasi, mahkeme kararlarinin icra edilmesi ile ilgili bir sorun olarak görülmektedir. Mahkemelerde geçen yargilama süresindeki enflasyon nedeniyle kamulastirma bedelinin deger kaybi yönünden ise meydana gelen farkin tazminatin belirlenmesi yönteminden kaynaklandigi ve bu konuda kamusal makamlarin belirli bir takdir yetkisinin oldugu da gözetilip bu farkin basvurucular açisindan asiri bir yük getirip getirmedigi incelenerek karar verilmektedir (Aka/Türkiye, B. No: 19639/92, 23/9/1998, §§ 41-51; Güleç ve Armut/Türkiye (k.k.), B. No: 25969/09, 16/11/2010). 26. AIHM'in Eko-Elda Avee/Yunanistan (B. No: 10162/02, 09/03/2006, §§ 23-31) kararinda; haksiz sekilde tahsil edilen verginin 5 yil 5 ay sonra faizsiz olarak iade edilmesi, belli bir meblagdan yararlanma hakki uzun süre engellenen basvurucunun mali durumunda önemli bir zarara yol açmasi nedeniyle ölçülü görülmemis ve mülkiyet hakkinin ihlaline karar verilmistir. 27. Yine benzer sekilde Sefine Bas/Türkiye (B. No: 49548/99, 24/06/2008, §§ 58-64) kararinda da tazminatin deger kaybina ugratilarak ödendigine iliskin sikâyet incelenmistir. Basvuruya konu olayda, idare mahkemesince basvurucunun 15/9/2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere dul ayligina hak kazandigi kabul edilmistir. AIHM öncelikle idare mahkemesinin kararinin talep edilebilir bir alacak olusturdugu ve bu nedenle basvurucunun Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'ne (Sözlesme) ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi anlaminda mülkiyet olusturan bir hakkinin mevcut oldugunu belirtmistir. AIHM ayrica Emekli Sandigina basvurdugu tarihten itibaren geçerli olacak sekilde geriye dönük olarak bu hakkin basvurucuya tanindigini vurgulamistir. Bununla birlikte AIHM, basvurucuya salt bu hakkin taninmis olmasinin basvurucunun magdur sifatini ortadan kaldirmadigini kabul etmistir. AIHM'e göre magdur sifatinin ortadan kalkmasi için ileri sürülen ihlalin hem zamani hem de magdurun bu hakki kullanamadigi süre gözönüne alinarak telafi yoluna gidilmesi gerekmektedir. AIHM bu çerçevede basvurucunun banka hesabina yatirilan paranin yargilamada geçen süre içinde ugradigi maddi kaybin sonuçlarini gidermeye yetmedigini belirtmistir. AIHM, geçen sürenin yalnizca devlete yarar sagladigini ve ilgili dönemde Türkiye'de paranin hizla deger kaybettigini gözönüne alarak basvurucunun mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar vermistir. 28. Ayrica AIHM; Kat Insaat Ticaret Kolektif Sirketi-Ismet Kamis ve Ortaklari/Türkiye ((k.k.), B. No: 74495/01, 31/1/2006) kararinda, ilke olarak alacagin geç ödenmesinden dogan bir zararin varliginin ileri sürüldügü durumlarda enflasyon orani esas alinarak faiz ödenmesi suretiyle zararin giderilebilecegini kabul etmistir. Ayni ilkeye, benzer sekilde ve bu karara atifla daha önce deginilen Naci Balkar (Baltutan) ve Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti./Türkiye (B. No: 9522/03, 7/10/2008) kararinda da yer verilmistir. V. INCELEME VE GEREKÇE 29. Mahkemenin 8/9/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari 30. Basvurucu, görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen maas farklarinin faizsiz olarak ödenmesinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. Basvurucu, parayi kullanamamasi sebebiyle olusan zararin faiz ödenmek suretiyle giderilmesinin mülkiyet hakkinin korunmasinin bir geregi oldugunu ifade etmistir. Basvurucu ayrica faiz ödemenin idarenin kusurunun bulunup bulunmadigindan bagimsiz bir yükümlülük oldugunu savunmustur. B. Degerlendirme 31. Anayasa'nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir. Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.” 32. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun sikâyetinin özü, görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen ayliklarinin faizsiz olarak ödenmesine yöneliktir. Bu sebeple basvurucunun sikâyetinin mülkiyet hakki kapsaminda incelenmesi uygun bulunmustur. 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 33. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Mülkün Varligi 34. Mülkiyet hakkinin ihlal edildiginden sikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkinin var oldugunu kanitlamak zorundadir. Bu nedenle öncelikle basvurucunun Anayasa'nin 35. maddesi uyarinca korunmayi gerektiren mülkiyete iliskin bir menfaate sahip olup olmadigi noktasindaki hukuki durumunun degerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; Ihsan Vurucuoglu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Basvurucunun 25/8/2000-9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilmis maaslarindan 1/3 oraninda yapilan kesintinin mülk teskil ettigi konusunda tereddüt bulunmadigina göre somut olayda mülkün var oldugu açiktir. b. Müdahalenin Varligi ve Türü 35. Anayasa’nin 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altina alinmis olan mülkiyet hakki kisiye -baskasinin hakkina zarar vermemek ve yasalarin koydugu sinirlamalara uymak kosuluyla- sahibi oldugu seyi diledigi gibi kullanma ve ondan tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma olanagi verir (Mehmet Akdogan ve digerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayisiyla malikin mülkünü kullanma, mülkün semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sinirlanmasi mülkiyet hakkina müdahale teskil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53). 36. Anayasa’nin 35. maddesi ile mülkiyet hakkina temas eden diger hükümleri birlikte degerlendirildiginde Anayasa'nin mülkiyet hakkina müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettigi görülmektedir. Buna göre Anayasa'nin 35. maddesinin birinci fikrasinda, herkesin mülkiyet hakkina sahip oldugu belirtilmek suretiyle mülkten barisçil yararlanma hakkina yer verilmis; ikinci fikrasinda da mülkten barisçil yararlanma hakkina müdahalenin çerçevesi belirlenmistir. Maddenin ikinci fikrasinda, genel olarak mülkiyet hakkinin hangi kosullarda sinirlanabilecegi belirlenerek ayni zamanda mülkten yoksun birakmanin sartlarinin genel çerçevesi de çizilmistir. Maddenin son fikrasinda ise mülkiyet hakkinin kullaniminin toplum yararina aykiri olamayacagi kurala baglanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanimini kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân saglanmistir. Anayasa'nin diger bazi maddelerinde de devlet tarafindan mülkiyetin kontrolüne imkân taniyan özel hükümlere yer verilmistir. Ayrica belirtmek gerekir ki mülkten yoksun birakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkina müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, §§ 55-58). 37. Basvurucunun görevden uzaklastirildigi 25/8/2000 tarihi ile görevine iade edildigi 9/7/2002 tarihi arasindaki maaslarindan 1/3 oraninda kesinti yapilmis; toplam 4.948,11 TL olan söz konusu kesinti, basvurucu hakkindaki ceza yargilamasinda verilen düsme kararinin kesinlesmesi üzerine 26/1/2015 tarihine basvurucuya ödenmistir. Bu durumda basvurucu 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilen ayliklarinin üçte birine 26/1/2015 tarihine kadar erisememis, bu süre zarfinda 4.948,11 TL üzerinde tasarrufta bulunma imkânindan mahrum kalmistir. Basvurucunun 4.948,11 TL'nin kullanimindan 12 yildan fazla bir süre mahrum kalmasi mülkiyet hakkina müdahale teskil etmektedir. Mülke erisimin engellenmesi biçimindeki müdahalenin mülkiyetten barisçil yararlanma hakkina iliskin genel kural çerçevesinde incelenmesi uygun görülmüstür. c. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi 38. Anayasa'nin 13. maddesi söyledir: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz." 39. Anayasa’nin 35. maddesinde mülkiyet hakki sinirsiz bir hak olarak düzenlenmemis, bu hakkin kamu yarari amaciyla ve kanunla sinirlandirilabilecegi öngörülmüstür. Mülkiyet hakkina müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasina iliskin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nin 13. maddesinin de gözönünde bulundurulmasi gerekmektedir. Dolayisiyla mülkiyet hakkina yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanmasi, kamu yarari amaci tasimasi ve ayrica ölçülülük ilkesi gözetilerek yapilmasi gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, § 62). i. Kanunilik 40. Mülkiyet hakkina yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayali olma ölçütüdür. Bu ölçütün saglanmadigi tespit edildiginde diger ölçütler bakimindan inceleme yapilmaksizin mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna varilacaktir. Müdahalenin kanuna dayali olmasi, müdahaleye iliskin yeterince ulasilabilir, belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasini gerektirmektedir (Türkiye Is Bankasi A.S. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve digerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). 41. 657 sayili Kanun'un 140. maddesinde haklarinda mahkemelerce cezai kovusturma yapilan devlet memurlarinin yetkililer tarafindan görevden uzaklastirilabilecegi hükme baglanmistir. Ayni Kanun'un 143. maddesinin birinci fikrasinda memurun tekrar göreve baslatilmasinin zorunlu oldugu hâller düzenlenmistir. Kanun'un 141. maddesinin ikinci fikrasinda ise 143. maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi hâlinde bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte birinin kendilerine ödenecegi belirtilmistir. 42. Somut olayda basvurucu hakkinda 17/8/2000 tarihinde baslatilan ceza sorusturmasi sonrasinda idarece 25/8/2000 tarihinde görevden uzaklastirma tedbiri uygulanmis, ceza yargilamasi sürecinde ilk derece mahkemesince basvurucu hakkinda 19/7/2001 tarihinde beraat karari verilmesi ve basvurucu hakkinda tesis edilen memuriyetten çikarma isleminin de 16/5/2002 tarihinde iptal edilmesi üzerine basvurucu 9/7/2002 tarihinde göreve iade edilmistir. Bu durumda basvurucunun görevden uzaklastirildigi dönemde ayligindan 1/3 oraninda kesinti yapilmasinin erisilebilirlik, belirlilik ve öngörülebilirlik kosullarini saglayan bir kanuni dayanaginin bulundugu sonucuna ulasilmaktadir. ii. Mesru Amaç 43. Anayasa'nin 13. ve 35. maddeleri uyarinca mülkiyet hakki ancak kamu yarari amaciyla sinirlandirilabilmektedir. Kamu yarari kavrami, mülkiyet hakkinin kamu yararinin gerektirdigi durumlarda sinirlandirilmasina imkân vererek bir sinirlandirma amaci olmasinin yani sira mülkiyet hakkinin kamu yarari amaci disinda sinirlanamayacagini öngörmek ve bu anlamda bir sinirlama siniri olusturmak suretiyle mülkiyet hakkini etkin bir sekilde korumaktadir. Kamu yarari kavrami, devlet organlarinin takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanima elverisli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrica degerlendirilmesi gerekir (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Aglar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29). 44. Kamu görevinden uzaklastirilan memurun açiga alindigi dönemde fiilî bir çalismasi söz konusu olmayacaktir. Kanun koyucu fiilen görev yapmayan memura ayliginin tamaminin ödenmemesini tercih etmistir. Amacin Hazinenin menfaatlerinin korunmasi oldugu anlasilmaktadir. Görevden uzaklastirilan memurlarin ayligindan Hazinenin menfaatlerinin korunmasi gayesiyle 1/3 oraninda kesinti yapilmasinin kamu yararina dayali mesru bir amacinin oldugu açiktir. iii. Ölçülülük (1) Genel Ilkeler 45. Anayasa'nin 13. maddesi uyarinca hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasinda dikkate alinacak ölçütlerden biri olan ölçülülük, hukuk devleti ilkesinden dogmaktadir. Hukuk devletinde hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasi istisnai bir yetki oldugundan bu yetki ancak durumun gerektirdigi ölçüde kullanilmasi kosuluyla hakli bir temele oturabilir. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin somut kosullarin gerektirdiginden daha fazla sinirlandirilmasi kamu otoritelerine taninan yetkinin asilmasi anlamina geleceginden hukuk devletiyle bagdasmaz (AYM, E.2013/95, K.2014/176, 13/11/2014). 46. Anayasa'nin 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi elverislilik, gereklilik ve orantililik olmak üzere üç alt ilkeden olusmaktadir. Elverislilik öngörülen müdahalenin amaci gerçeklestirmeye elverisli olmasini, gereklilik amaç bakimindan müdahalenin zorunlu olmasini yani ayni amaca daha hafif bir müdahale ile ulasilmasinin mümkün olmamasini, orantililik ise bireyin hakkina yapilan müdahale ile ulasilmak istenen amaç arasinda makul bir dengenin gözetilmesi gerekliligini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2016/16, K.2016/37, 5/5/2016; Mehmet Akdogan ve digerleri, § 38). 47. Buna göre mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için amaci gerçeklestirmeye elverisli olmasinin yaninda gerekli olmasi da gerekir. Gereklilik yukarida da belirtildigi üzere hakka müdahale teskil eden birden fazla araç arasindan hakki en az zedeleyen aracin seçilmesini ifade etmektedir. Hak ve özgürlügü sinirlayan tedbirlerden hangisi digerlerine nazaran hakkin norm alanina daha az müdahale edilmesi sonucunu doguruyorsa o tedbirin tercih edilmesi gerekir. Bununla birlikte hakka müdahale olusturacak aracin seçiminde kamu otoritelerinin belli ölçüde takdir payinin bulundugu da kabul edilmelidir. Zira yetkili kamu makamlari, öngörülen amaca ulasilmasi bakimindan hangi aracin etkili ve verimli sonuçlar doguracagina iliskin olarak isabetli karar verme noktasinda daha iyi bir konumdadir. Özellikle alternatif aracin bulunmadigi veya mevcut alternatiflerin öngörülen mesru amaca ulasilmasi bakimindan etkili olmadigi ya da daha az etkili oldugu durumlarda kamu makamlarinin araç seçimi hususundaki tercih yetkisinin gereklilik kriterini saglamadiginin söylenebilmesi için çok güçlü nedenlerin bulunmasi gerekir (D.C., B. No: 2018/13863, 16/6/2021, § 48). 48. Öte yandan mülkiyet hakkina yönelik müdahaleler orantili olmalidir. Orantililik sinirlamayla ulasilmak istenen amaç ile basvurulan sinirlama tedbiri arasinda asiri bir dengesizlik bulunmamasina isaret etmektedir. Diger bir ifadeyle orantililik, amaç ile araç arasinda adil bir denge kurulmasini gerektirmektedir. Buna göre mülkiyet hakkina getirilen sinirlamayla ulasilmak istenen mesru amaç ve basvurucunun mülkiyet hakkindan yararlanmasindaki bireysel yarar arasinda makul bir oranti kurulmalidir. Hedeflenen amaca ulasildiginda elde edilecek kamusal yararla kiyaslandiginda sinirlama ile kisiye yüklenen külfetin asiri ve orantisiz olmamasi gerekir (D.C., § 49). 49. Seçilen aracin ulasilmak istenen amaçla kiyaslandiginda bireye orantisiz bir külfet yüklemis oldugunun saptanmasi, ihlal sonucuna ulasilabilmesi için bazi hâllerde tek basina yeterli olmayabilir. Kisiye yüklenen külfeti dengeleyici mekanizmalarin var olup olmadigi da büyük önem tasimaktadir. Elverisli ve gerekli oldugu hükmüne varilan aracin seçilmis olmasi nedeniyle kisiye yüklenen asiri külfeti hafifleten hukuksal mekanizmalar mevcutsa bir ihlalin olmadigi sonucuna varilabilir (D.C., § 50). 50. Mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin orantili olup olmadigi degerlendirilirken basvurucunun ve idarenin kusurlarinin bulunup bulunmadigi da gözönünde bulundurulur. Bu baglamda taraflarin yasal yükümlülüklerinin neler oldugu, bunlarin yerine getirilmesinde ihmalkârlik gösterilip gösterilmedigi ve ihmalin varliginin tespiti hâlinde bunun hukuka aykiri sonucun dogmasinda bir etkisinin bulunup bulunmadigi da dikkate alinir (D.C., § 51). 51. Ayrica idarenin iyi yönetisim ilkesine uygun hareket etme yükümlülügü bulunmaktadir. Iyi yönetisim ilkesi, kamu yarari kapsaminda bir konu mevzubahis oldugunda kamu otoritelerinin uygun zamanda, uygun yöntemle ve her seyden önce tutarli olarak hareket etmelerini gerektirir (Kenan Yildirim ve Turan Yildirim, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 68; Ayten Yegenoglu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018, § 44). 52. Usule iliskin güvencelerin varligi orantililik degerlendirmesinde önemli bir rol oynayabilir. Bu baglamda müdahalenin hukuka aykiriliginin ileri sürülebilecegi veya müdahale nedeniyle olusan maddi ve manevi zararlarin tazmin edilmesinin istenebilecegi hukuk yollarinin olmamasi da bazi durumlarda kisiye yüklenen külfeti agirlastiran bir unsur olarak görülebilir. Bu bakimdan kisinin hukuka aykirilik iddialarinin bir mahkeme tarafindan etkili bir biçimde incelenmesi müdahalenin orantililigi bakimindan ehemmiyet arz etmektedir (D.C., § 52; basvurucuya diger unsurlar yaninda ayrica etkin bir savunma hakki tanindigindan müdahalenin ölçülü görüldügü kararlar için bkz. Eyyüp Baran, B. No: 2014/8060, 29/9/2016, §§ 75-95; Fatma Çavusoglu ve Bilal Çavusoglu, B. No: 2014/5167, 28/9/2016, §§ 74-89;buna karsilik ayni kosulun yargilama sürecinde saglanmamasi nedeniyle müdahalenin ölçüsüz görüldügü kararlar için bkz. Mahmut Üçüncü, B. No: 2014/1017, 13/7/2016, §§ 79-102; Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 57-72). 53. Kamu yarari amaci dogrultusunda mülkle ilgili olarak bu ve benzeri tedbirlerin uygulanmasinin zarara yol açmasi kaçinilmazdir. Ancak bu zararin kaçinilmaz olandan agir veya asiri sonuçlara da yol açmamasi ya da olusmasi durumunda böyle bir zararin kamu makamlarinca makul bir sürede, uygun bir yöntem ve vasitalarla gideriminin saglanmasi gerekmektedir. Buna göre kamu makamlarinin kanuna dayali olarak ve ilgili kamu yarari amaci dogrultusunda mülkiyet hakkina müdahale teskil eden tedbirler uygulamasi ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak bireyin haklarinin korunmasinin gerekliliklerine uyuldugu takdirde ölçülü görülebilir (D.C., § 54). (2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi 54. Vergi dairesi müdürü olarak görev yapan basvurucu hakkinda bir vergi mükellefinden haksiz menfaat temin ettigi suçlamasiyla sorusturma baslatilmasindan sonra basvurucu 25/8/2000 tarihinde görevinden uzaklastirilmistir. Görevden uzaklastirma karariyla birlikte basvurucunun ayliklarindan 1/3 oraninda kesinti yapilmaya baslanmistir. Kesinti, basvurucunun görevine iade edildigi 9/7/2002 tarihine kadar devam etmistir. 55. Basvurucunun görevden uzaklastirma kararinin veya ayligindan kesinti yapilmasinin hukuka aykiriligiyla ilgili olarak herhangi bir sikâyeti bulunmamaktadir. Esasen basvurucunun görevden uzaklastirma kararina karsi dava açtigina dair bir bilgi de bireysel basvuru dosyasinda mevcut degildir. Basvurucunun temel sikâyeti, görevinden uzaklastirildigi dönemde kesilen ayliklarinin faizsiz olarak ödenmesine yöneliktir. Kamu otoriteleri de basvurucunun alacaginin bulunmadigini iddia etmemis, aksine 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilen ayliklarindan yapilan kesintiler toplami olan 4.948,11 TL'yi basvurucuya ödemistir. Taraflar arasindaki ihtilaf noktasinin yapilan kesintilerin faizsiz olarak ödenmesinin Anayasa'nin 35. maddesini ihlal edip etmedigi oldugu anlasilmistir. Dolayisiyla ölçülülük baglaminda müdahalenin elverisliligi ve gerekliligi yönünden inceleme yapilmasinin bir anlami bulunmamaktadir. Bu durumda bireysel basvuru incelemesinin mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin orantili olup olmadigiyla sinirli olarak yapilmasi gerekmektedir. 56. Bu baglamda Bursa 2. Idare Mahkemesinin 30/4/2003 tarihli kararina istinaden basvurucuya ödenen 7.144,15 TL'nin Danistay Besinci Dairesinin 22/11/2006 tarihli bozma kararindan sonra yasal faiziyle birlikte basvurucudan iade alinmis olmasina yönelik bir inceleme yapilmayacaktir. Zira basvurucu her ne kadar derece mahkemelerinde bu hususa dair sikâyet öne sürmüs ise de bireysel basvuru formunda 7.144,15 TL'nin faiziyle tahsil edilmesine iliskin herhangi bir iddiaya yer vermemistir. Bu sebeple bireysel basvuru kapsamindaki inceleme 4.948,11 TL için faize hükmedilmemis olmasiyla sinirli tutulacaktir. 57. Müdahalenin orantililigi baglaminda öncelikle incelenmesi gereken mesele basvurucuya iddia ve savunmalarini etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanaginin taninip taninmadigidir. Basvurucu, faize hükmedilmesi gerektigiyle ilgili iddialarini gerek idare asamasinda gerekse yargilama sirasinda mahkemeler önünde dile getirme imkâni bulmus; bu süreçte kendisini avukatla temsil ettirebilmistir. 58. Müdahalenin orantili olup olmadigi degerlendirilirken dikkate alinacak unsurlardan biri de malikin davranislaridir. Bu noktada 657 sayili Kanun'un 141. maddesinin ikinci fikrasinda görevden uzaklastirma isleminin kaldirilmasina otomatik bir sonuç baglanarak bu gibi durumlarda eksik ödenen ayliklarin memurun kusurundan bagimsiz olarak memura ödenmesinin öngörüldügünün alti çizilmelidir. Diger bir ifadeyle kanun koyucu yapilan kesintinin görevden uzaklastirma isleminin hakli olup olmadigina bakilmaksizin iade edilmesi gerektigini kabul etmistir. Dolayisiyla somut olay itibariyla basvurucunun fiillerinin tartisilmasina gerek bulunmamaktadir. 59. Son olarak tedbirin basvurucunun kaçinilmaz olanin ötesinde zarara ugramasina yol açip açmadigi degerlendirilmelidir. 60. Ekonomilerde bir degisim vasitasi olan para; çesitli ticari, sinai, zirai vs. faaliyetlerde kullanilmakla sahibine kazanç, kira, nema gibi yararlar saglayan ekonomik bir degerdir. Paranin sahibi disindaki kisi ve kuruluslarca kullanilmasi, sahibinin bu ekonomik degerden mahrum birakilmasi sonucunu dogurmasi yaninda enflasyon etkisinde olan ekonomilerde degerini yani alim gücünü, enflasyon oranina bagli olarak yitirmesine neden olur (ANO Insaat ve Ticaret Ltd. Sti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, § 70). 61. Mülkiyet hakki kapsaminda alacagin geç ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeniyle paranin degerinde olusan hissedilir asinma ile mülkiyetin gerçek degeri azaldigi gibi bu bedelin tasarruf veya yatirim araci olarak getirisinden yararlanma imkâni da bulunmamaktadir. Bu sekilde kisiler mülkiyet haklarindan mahrum edilerek haksizliga ugratilmaktadir (AYM, E.2008/58, K.2011/37, 10/2/2011). Anayasa Mahkemesi kanun koyucunun bir hak olarak öngördügü veya kamu borcu hâline gelmis ödemelerin geç yapilmasi nedeniyle magdur olundugu iddiasiyla yapilan basvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde meydana gelen deger asinmalarinin basvurucular üzerinde orantisiz bir yük olusturmasi hâlinde mülkiyet hakkinin ihlaline karar vermistir (Mehmet Akdogan ve digerleri; Akel Gida San. ve Tic. A.S., B. No: 2013/28, 25/2/2015). 62. Paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerini telafi eden araçlardan biri de faizdir. Bu sebeple alacagin geç ödenmesi sebebiyle parada olusan deger kaybi, borçlu aleyhine faize hükmedilmek suretiyle kismen veya tamamen giderilebilir. Somut olayda 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde basvurucudan kesilen toplam 4.948,11 TL basvurucuya 26/1/2015 tarihinde ödenmistir. Ödemenin kesintinin yapildigi tarihlerden en az 12 yil sonra yapildigi görülmektedir. Basvurucunun faiz talebi, görevden uzaklastirma tedbirinin uygulandigi dönemde eksik ödenen tutarlar için faiz ödenmesini öngören bir hükmün bulunmadigi gerekçesiyle reddedilmistir. 63. Basvurucu 4.948,11 TL'nin kullanimindan en az 12 yil mahrum kalmistir. Bu süre boyunca basvurucu para üzerinde tasarrufta bulunma ve paranin deger yitirmesini önleyici tedbirler alma olanagi bulamamistir. Bu süreçte 4.948,11 TL tamamen idarenin kontrolü altinda kalmistir. Bu durumun basvurucuya külfet yükledigi hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Basvurucunun parasinin deger yitirmesi seklinde olusan zararin idarenin isleminden kaynaklandigi açiktir. Dolayisiyla idarenin islemi sebebiyle basvurucuya yüklenen külfetin telafi edilmesi Anayasa'nin 35. maddesinin bir geregidir. Ancak basvurucunun yüklendigi bu külfet, Mahkemenin idarenin kendi fiilinden dogan bu zarari karsilamasi için yasal bir dayanaga ihtiyaç bulundugunu kabul eden yorumu nedeniyle hafifletilememistir. 64. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakki, kamu otoritelerince mülke erisimin ve mülkün kullanilmasinin engellenmesi sebebiyle olusan zararlarin karsilanmasini gerektirmektedir. Mahkemenin bireylerin idari islemden kaynaklanan zararinin (paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerinin) karsilanmasini açik bir kanuni hükmün varligina baglayan görüsünün idare hukukunda bir temelinin bulunup bulunmadigi bir yana Anayasa'nin 35. maddesiyle açik bir çeliski içinde oldugu belirtilmelidir. 65. Sonuç olarak basvurucunun ayliklarindan kesilen 4.948,11 TL'nin faizsiz olarak basvurucuya ödenmesi basvurucuya sahsi olarak asiri bir külfet yüklemis olup basvurucunun mülkiyet hakkinin korunmasi ile müdahalenin kamu yarari amaci arasinda olmasi gereken adil dengeyi basvurucu aleyhine bozmustur. Basvurucunun mülkiyet hakkina yapilan müdahale bu sebeple ölçülü degildir. 66. Açiklanan gerekçelerle Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. 3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 67. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir: "(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir… (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir." 68. Basvurucu, ihlalin tespit edilmesini ve yeniden yargilamaya karar verilmesini talep etmistir. 69. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019). 70. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57). 71. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), §§ 57-59, 66, 67). 72. Incelenen basvuruda, basvurucunun ayliklarindan kesilen 4.948,11 TL'nin faizsiz olarak basvurucuya ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna ulasilmistir. Dolayisiyla ihlalin idarenin isleminden kaynaklandigi anlasilmistir. Ancak mahkemeler de ihlali giderememistir. 73. Bu durumda mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Yapilacak yeniden yargilama ise bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda yapilmasi gereken is, yeniden yargilama karari verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Bursa 1. Idare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir. 74. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, B. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin IHLAL EDILDIGINE, C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Bursa 1. Idare Mahkemesine (E.2015/266, K.2016/96) GÖNDERILMESINE, D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 8/9/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
AYM’nin karari, 15 Temmuz darbe girisimi sonrasinda kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile görevden uzaklastirilan kisilerden memuriyete dönecek kisiler için emsal karar niteligi tasiyor.
HaberTürk'ten Ahmet Kivanç'in haberinde; Dosyaya göre, Bursa’da vergi dairesi müdürü olarak görev yapan bir kisi, yürütülen bir operasyon kapsaminda gözaltina alininca 25 Agustos 2000 tarihinde görevden uzaklastirildi. Görevden uzaklastirma islemiyle birlikte maasi 3’te 1 oraninda kesildi. Ceza mahkemesinde beraat etmesi üzerine 9 Temmuz 2002 tarihinde görevine iade edildi. Görevden uzaklastirildigi dönemde 3’te 1 oranindaki kesintiye karsilik gelen 4948 TL tutarindaki maasi 2015 yilinda faizsiz olarak iade edildi.
Vergi dairesi müdürü faiz uygulanmasi talebinde bulunmasina ragmen çalistigi kurum talebi reddetti. Müdürün basvurusu üzerine dosyayi inceleyen idare mahkemesi, “yasal faiz uygulanmasini gerektiren bir kuralin bulunmadigi” gerekçesiyle talebi reddetti. Idare mahkemesinin karari bölge idare mahkemesince de onaninca karar kesinlesti.
Vergi dairesi müdürü, yargi yolunun tükenmesi üzerine AYM’ye bireysel basvuruda bulundu. Görevden uzaklastirildigi dönemde kesilen maasi iade edilirken faiz uygulanmamasi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigini belirtti.
AYM basvuruyu önce Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’nin (AIHM) kararlari kapsaminda degerlendirdi. AIHM’in kamu makamlarinca yapilacak ödemelerin gecikmesini faiz ödemeleriyle iliskilendirdigi tespiti yapildi.
MÜLKIYET HAKKINA MÜDAHALE
AYM’nin kararinda, müdürün 2000-2002 döneminde maasinda yapilan kesintinin 2015 yilinda iade edildigine dikkat çekilerek, basvurucunun, iade edilen 4948 TL’nin kullanimindan 12 yildan fazla bir süre mahkûm kalmasinin mülkiyet hakkina müdahale teskil ettigi belirtildi.
Anayasa uyarinca mülkiyet hakkinin ancak kamu yarari amaciyla sinirlandirilabilecegi kaydedilen kararda, hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasinda ölçülülük, gereklilik, orantililik ilkelerine uyulmasi gerektigi vurgulandi.
Mülkiyet hakki kapsaminda alacagin geç ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeniyle paranin degerinde olusan hissedilir asinma ile mülkiyetin gerçek degeri azaldigi gibi bu bedelin tasarruf veya yatirim araci olarak getirisinden yararlanma imkâninin da bulunmadigi belirtildi. Devlet Memurlari Kanunu’nda göreve iade edilen kisilerin ayliklarinda yapilan kesintilerin ödenmesinde kisinin kusurlu olup olmadigina dair bir kosul bulunmadigina dikkat çekilen kararda, Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarinda, kanun koyucunun bir hak olarak öngördügü veya kamu borcu haline gelmis ödemelerin geç yapilmasi nedeniyle ortaya çikan magduriyetlerde mülkiyet hakkinin ihlaline karar verdigi hatirlatildi.
Paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerini telafi eden araçlardan birinin de faiz oldugu kaydedilen kararda, alacagin geç ödenmesi sebebiyle parada olusan deger kaybinin, faiz yoluyla kismen veya tamamen giderilebilecegi belirtildi. Parasini kullanmaktan 12 yil mahkum kalan basvurucunun parasinin deger yitirdigi ifade edilen kararda, bunun mülkiyet hakkinin ihlali anlamina geldigi dile getirildi.
AYM, mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasina oybirligiyle karar verdi. Yeniden yargilama sonucunda basvurucuya 12 yillik gecikme dolayisiyla faiz ödenecek.
KHK IHRAÇLARINA EMSAL TESKIL EDECEK
AYM’nin bu karari, 15 Temmuz darbe girisiminden sonra çesitli KHK’ler ile görevden uzaklastirilanlardan beraat ederek mahkeme karariyla memuriyete dönenler açisindan da emsal teskil edecek
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
IKINCI BÖLÜM
KARAR
N.C. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2018/2994)
Karar Tarihi: 8/9/2021
R.G. Tarih ve Sayi: 9/12/2021-31684
Baskan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
M. Emin KUZ
Basri BAGCI
Raportör
Ayhan KILIÇ
Basvurucu
N.C.
Vekili
Av. Mehmet Ali GENÇ
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, kamu görevlisinin açiga alindigi dönemde kesilen ancak sonradan ödenen ayliklari için faiz tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 25/1/2018 tarihinde yapilmistir.
3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir.
6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:
8. Basvurucu 1951 dogumlu olup Mudanya'da ikamet etmektedir.
9. Basvurucu, Bursa Uludag Vergi Dairesi müdürü olarak görev yapmaktayken Bursa Il Emniyet Müdürlügünün yürüttügü bir operasyon kapsaminda 17/8/2000 tarihinde gözaltina alinmistir. Basvurucunun bir vergi mükellefinden haksiz menfaat temin ettigi iddia edilmistir. Basvurucu hakkinda ayni zamanda disiplin sorusturmasi baslatilmis ve bu kapsamda 25/8/2000 tarihinde görevinden uzaklastirilmistir. Görevden uzaklastirma islemiyle birlikte basvurucunun maasi 1/3'ü oraninda kesilmek suretiyle ödenmeye baslamistir.
10. Basvurucu, hakkinda yürütülen disiplin sorusturmasi sonucunda 21/6/2001 tarihli islemle devlet memurlugundan çikarma cezasiyla tecziye edilmistir. Ceza yargilamasinda 19/7/2001 tarihinde basvurucunun beraatine karar verilmistir. Basvurucu hakkinda tesis edilen memuriyetten çikarma cezasi da Bursa 2. Idare Mahkemesinin 16/5/2002 tarihli karariyla iptal edilmistir. Basvurucu 9/7/2002 tarihinde görevine iade edilmistir.
11. Basvurucu 2/8/2002 tarihinde idareye basvuruda bulunarak görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen ayliklarin ödenmesi talebinde bulunmustur. Idare tarafindan beraat kararinin henüz kesinlesmedigi gerekçesiyle bu talep reddedilmistir. Basvurucu bu islemin iptali istemiyle idari yargida dava açmistir. Bursa 2. Idare Mahkemesinin 30/4/2003 tarihli karariyla idari islemin iptaline ve ödenmeyen ayliklarin idareye basvuru tarihinden itibaren isletilecek yasal faiziyle birlikte basvurucuya ödenmesine hükmedilmistir. Bunun üzerine, ayligindan kesilen tutarlar yasal faiziyle birlikte toplam 7.144,15 TL olarak basvurucuya ödenmistir. Ancak Bursa 2. Idare Mahkemesi kararinin Danistay Besinci Dairesinin 22/11/2006 tarihli karariyla bozulmasi üzerine anilan Mahkemenin 25/10/2007 tarihli karariyla dava reddedilmistir. Idare, mahkeme karari sebebiyle ödemis oldugu 7.144,15 TL'nin yasal faiziyle birlikte iadesi için basvurucuya yazi göndermistir. Söz konusu tutar toplam 15.178,24 TL olarak 35 taksitte basvurudan tahsil edilmistir.
12. Bu arada basvurucu hakkindaki kamu davasi Bursa 4. Agir Ceza Mahkemesinin 28/12/2011 tarihli karariyla zamanasimi gerekçesiyle düsürülmüstür. Yargitay 5. Ceza Dairesinin 23/10/2014 tarihli kararindan sonra ceza yargilamasi süreci kesinlesmistir.
13. Ceza davasinin sonuçlanmasindan sonra basvurucu 24/12/2014 tarihinde idareye müracaat ederek açikta kaldigi dönemde eksik ödenen ayliklarinin ödenmesini talep etmistir. Idare, basvurucunun açikta kaldigi dönemde eksik ödenen ayliklarini 4.948,11 TL olarak hesaplamis ve bu tutari 26/1/2015 tarihinde basvurucuya ödemistir. Basvurucu ayni tarihte tekrar idareye basvurarak daha önce kendisinden tahsil edilen 15.178,24 TL'nin kalan kismi olan 10.315,23 TL'nin yasal faiziyle birlikte, ayrica 4.948,11 TL'ye isabet eden yasal faizin de ödenmesini istemistir. Ancak basvurucunun bu talebi 4/3/2015 tarihli yaziyla reddedilmistir.
14. Basvurucu 9/3/2015 tarihinde söz konusu idari islemin iptali ile 15.178,24 TL'nin kalan kisminin (10.315,23 TL'sinin) ödeme yapilacak tarihe kadar yasal faiziyle birlikte tazminine ve 4.948,11 TL için ise 26/1/2015 tarihine kadar yasal faize hükmedilmesi istemiyle Bursa 1. Idare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; hakkinda uygulanan görevden uzaklastirma tedbirinin keyfî oldugunun ceza yargilamasi süreciyle ortaya konuldugunu, bu nedenle ugradigi zararlarin karsilanmasi gerektigini belirtmistir.
15. Mahkeme 15/2/2016 tarihli karariyla davayi reddetmistir. Kararin gerekçesinde 15.178,24 TL'nin basvurucudan tahsil edilmesinin Bursa 2. Idare Mahkemesinin 25/10/2007 tarihli kararinin gereginin yerine getirilmesinden kaynaklandigi, bu nedenle idarenin tazmin sorumlulugunun bulunmadigi belirtilmistir. Kararda, basvurucunun açikta kaldigi sürelere iliskin olarak ödenen 4.948,11 TL'ye yasal faiz uygulanmasini gerektiren bir kuralin bulunmadigi ifade edilmistir.
16. Basvurucu bu karara karsi Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 2. Idari Dava Dairesinde (Bölge Idare Mahkemesi) itiraz yoluna basvurmustur. Itiraz dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddialari tekrarlamistir. Bölge Idare Mahkemesi 29/11/2016 tarihinde oyçokluguyla itiraz istemini esastan reddetmis ve mahkeme kararini onamistir. Karara muhalif kalan Üye S.E., mahkeme kararina istinaden basvurucuya ödenen 7.144,15 TL'nin iadesi istenirken basvurucudan yasal faiz de tahsil edilmesinin hukuka aykiri oldugunu belirtmistir. Muhalefet serhinde basvurucudan tahsil edilen 15.178,24 TL'nin 7.144,15 TL'yi asan bölümü yönünden davanin kabul edilmesi gerektigi ifade edilmistir.
17. Karar düzeltme istemi Bölge Idare Mahkemesinin 31/10/2017 tarihli karariyla oyçokluguyla reddedilmistir. Karara muhalif kalan üye T.S., Anayasa Mahkemesinin 10/2/2011 tarihli ve E.2008/58, K.2011/37 sayili karari ile Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin (AIHM) bazi kararlarindan söz ederek 4.948,11 TL için yasal faiz isletilmemesinin basvurucunun mülkiyet hakkini ihlal edecegi görüsünü açiklamistir.
18. Nihai karar 28/12/2017 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir.
19. Basvurucu 25/1/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
20. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun "Görevden uzaklastirma" kenar baslikli 137. maddesinin birinci fikrasi söyledir:
"Görevden uzaklastirma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdigi hallerde, görevi basinda kalmasinda sakinca görülecek Devlet memurlari hakkinda alinan ihtiyati bir tedbirdir."
21. 657 sayili Kanun'un "Ceza kovusturmasi sirasinda görevden uzaklastirma" kenar baslikli 140. maddesi söyledir:
"Haklarinda mahkemelerce cezai kovusturma yapilan Devlet memurlari da 138 inci maddedeki yetkililer tarafindan görevden uzaklastirilabilirler."
22. 657 sayili Kanun'un "Görevden uzaklastirilan veya görevinden uzak kalan memurlarin hak ve yükümlülügü" kenar baslikli 141. maddesi söyledir:
"Görevden uzaklastirilan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasin herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltina alinan memurlara bu süre içinde ayliklarinin üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördügü sosyal hak ve yardimlardan faydalanmaya devam ederler.
143 üncü maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi halinde, bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini asan kismi, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapilmak suretiyle degerlendirilir."
23. 657 sayili Kanun'un "Memurun göreve tekrar baslatilmasi zorunlu olan haller" kenar baslikli 143. maddesi söyledir:
"Sorusturma veya yargilama sonunda yetkili mercilerce:
a) Haklarinda memurluktan çikarmadan baska bir disiplin cezasi verilenler;
b) Yargilamanin men'ine veya beraatine karar verilenler;
c) Hükümden evvel haklarindaki kovusturma genel af ile kaldirilanlar;
ç) Görevlerine ve memurluklarina iliskin olsun veya olmasin memurluga engel olmiyacak bir ceza ile hükümlü olup cezasi ertelenenler;
Bu kararlarin kesinlesmesi üzerine haklarindaki görevden uzaklastirma tedbiri kaldirilir."
B. Uluslararasi Hukuk
24. AIHM, istikrarli olarak kamu makamlarinca yapilacak ödemelerin gecikmesini faiz ödemeleriyle iliskilendirmektedir. AIHM'in çesitli kararlarinda, makul olmayan bir gecikme nedeniyle tazminatin deger kaybettigi durumlarda bu tazminatin yeterli olamayacagi belirtilmistir (Angelov/Bulgaristan, B. No: 44076/98, 22/4/2004, § 39). Nitekim böyle basvurularda AIHM, esas itibariyla kamu makamlarinin geçen süre nedeniyle ödenmesi gereken tutardaki deger kayiplarini telafi etmek için gecikme faizi ödeyip ödemedigini dikkate almaktadir. Kisacasi AIHM; mülkiyet hakki kapsaminda faiz ödemesini, esasen devletin borçlu oldugu tutar ile alacakli tarafindan nihai olarak alinan tutar arasindaki enflasyon nedeniyle olusan deger kayiplarini giderme yükümlülügüyle iliskilendirmektedir (Akkus/Türkiye, B. No: 19263/92, 9/7/1997, § 29).
25. Devlet tarafindan ödenecek bir bedelin enflasyon karsisindaki deger kayiplarinda AIHM, ikili bir ayrima gitmekte; mahkemelerce belirlenmis bir para alacaginin ödenmemesi hâlinde daha kati bir tutum sergileyerek %5'e kadar deger kayiplarini hesaplama faktörlerindeki degiskenlerle ilgili kabul etmektedir (Arabaci/Türkiye (k.k.), B. No: 65714/01, 7/3/2002). Çünkü ödemelerin geç yapilmasi, mahkeme kararlarinin icra edilmesi ile ilgili bir sorun olarak görülmektedir. Mahkemelerde geçen yargilama süresindeki enflasyon nedeniyle kamulastirma bedelinin deger kaybi yönünden ise meydana gelen farkin tazminatin belirlenmesi yönteminden kaynaklandigi ve bu konuda kamusal makamlarin belirli bir takdir yetkisinin oldugu da gözetilip bu farkin basvurucular açisindan asiri bir yük getirip getirmedigi incelenerek karar verilmektedir (Aka/Türkiye, B. No: 19639/92, 23/9/1998, §§ 41-51; Güleç ve Armut/Türkiye (k.k.), B. No: 25969/09, 16/11/2010).
26. AIHM'in Eko-Elda Avee/Yunanistan (B. No: 10162/02, 09/03/2006, §§ 23-31) kararinda; haksiz sekilde tahsil edilen verginin 5 yil 5 ay sonra faizsiz olarak iade edilmesi, belli bir meblagdan yararlanma hakki uzun süre engellenen basvurucunun mali durumunda önemli bir zarara yol açmasi nedeniyle ölçülü görülmemis ve mülkiyet hakkinin ihlaline karar verilmistir.
27. Yine benzer sekilde Sefine Bas/Türkiye (B. No: 49548/99, 24/06/2008, §§ 58-64) kararinda da tazminatin deger kaybina ugratilarak ödendigine iliskin sikâyet incelenmistir. Basvuruya konu olayda, idare mahkemesince basvurucunun 15/9/2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere dul ayligina hak kazandigi kabul edilmistir. AIHM öncelikle idare mahkemesinin kararinin talep edilebilir bir alacak olusturdugu ve bu nedenle basvurucunun Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'ne (Sözlesme) ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi anlaminda mülkiyet olusturan bir hakkinin mevcut oldugunu belirtmistir. AIHM ayrica Emekli Sandigina basvurdugu tarihten itibaren geçerli olacak sekilde geriye dönük olarak bu hakkin basvurucuya tanindigini vurgulamistir. Bununla birlikte AIHM, basvurucuya salt bu hakkin taninmis olmasinin basvurucunun magdur sifatini ortadan kaldirmadigini kabul etmistir. AIHM'e göre magdur sifatinin ortadan kalkmasi için ileri sürülen ihlalin hem zamani hem de magdurun bu hakki kullanamadigi süre gözönüne alinarak telafi yoluna gidilmesi gerekmektedir. AIHM bu çerçevede basvurucunun banka hesabina yatirilan paranin yargilamada geçen süre içinde ugradigi maddi kaybin sonuçlarini gidermeye yetmedigini belirtmistir. AIHM, geçen sürenin yalnizca devlete yarar sagladigini ve ilgili dönemde Türkiye'de paranin hizla deger kaybettigini gözönüne alarak basvurucunun mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.
28. Ayrica AIHM; Kat Insaat Ticaret Kolektif Sirketi-Ismet Kamis ve Ortaklari/Türkiye ((k.k.), B. No: 74495/01, 31/1/2006) kararinda, ilke olarak alacagin geç ödenmesinden dogan bir zararin varliginin ileri sürüldügü durumlarda enflasyon orani esas alinarak faiz ödenmesi suretiyle zararin giderilebilecegini kabul etmistir. Ayni ilkeye, benzer sekilde ve bu karara atifla daha önce deginilen Naci Balkar (Baltutan) ve Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti./Türkiye (B. No: 9522/03, 7/10/2008) kararinda da yer verilmistir.
V. INCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 8/9/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari
30. Basvurucu, görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen maas farklarinin faizsiz olarak ödenmesinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. Basvurucu, parayi kullanamamasi sebebiyle olusan zararin faiz ödenmek suretiyle giderilmesinin mülkiyet hakkinin korunmasinin bir geregi oldugunu ifade etmistir. Basvurucu ayrica faiz ödemenin idarenin kusurunun bulunup bulunmadigindan bagimsiz bir yükümlülük oldugunu savunmustur.
B. Degerlendirme
31. Anayasa'nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir.
Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.”
32. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun sikâyetinin özü, görevden uzaklastirildigi dönemde eksik ödenen ayliklarinin faizsiz olarak ödenmesine yöneliktir. Bu sebeple basvurucunun sikâyetinin mülkiyet hakki kapsaminda incelenmesi uygun bulunmustur.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
33. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Mülkün Varligi
34. Mülkiyet hakkinin ihlal edildiginden sikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkinin var oldugunu kanitlamak zorundadir. Bu nedenle öncelikle basvurucunun Anayasa'nin 35. maddesi uyarinca korunmayi gerektiren mülkiyete iliskin bir menfaate sahip olup olmadigi noktasindaki hukuki durumunun degerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; Ihsan Vurucuoglu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Basvurucunun 25/8/2000-9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilmis maaslarindan 1/3 oraninda yapilan kesintinin mülk teskil ettigi konusunda tereddüt bulunmadigina göre somut olayda mülkün var oldugu açiktir.
b. Müdahalenin Varligi ve Türü
35. Anayasa’nin 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altina alinmis olan mülkiyet hakki kisiye -baskasinin hakkina zarar vermemek ve yasalarin koydugu sinirlamalara uymak kosuluyla- sahibi oldugu seyi diledigi gibi kullanma ve ondan tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma olanagi verir (Mehmet Akdogan ve digerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayisiyla malikin mülkünü kullanma, mülkün semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sinirlanmasi mülkiyet hakkina müdahale teskil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).
36. Anayasa’nin 35. maddesi ile mülkiyet hakkina temas eden diger hükümleri birlikte degerlendirildiginde Anayasa'nin mülkiyet hakkina müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettigi görülmektedir. Buna göre Anayasa'nin 35. maddesinin birinci fikrasinda, herkesin mülkiyet hakkina sahip oldugu belirtilmek suretiyle mülkten barisçil yararlanma hakkina yer verilmis; ikinci fikrasinda da mülkten barisçil yararlanma hakkina müdahalenin çerçevesi belirlenmistir. Maddenin ikinci fikrasinda, genel olarak mülkiyet hakkinin hangi kosullarda sinirlanabilecegi belirlenerek ayni zamanda mülkten yoksun birakmanin sartlarinin genel çerçevesi de çizilmistir. Maddenin son fikrasinda ise mülkiyet hakkinin kullaniminin toplum yararina aykiri olamayacagi kurala baglanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanimini kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân saglanmistir. Anayasa'nin diger bazi maddelerinde de devlet tarafindan mülkiyetin kontrolüne imkân taniyan özel hükümlere yer verilmistir. Ayrica belirtmek gerekir ki mülkten yoksun birakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkina müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, §§ 55-58).
37. Basvurucunun görevden uzaklastirildigi 25/8/2000 tarihi ile görevine iade edildigi 9/7/2002 tarihi arasindaki maaslarindan 1/3 oraninda kesinti yapilmis; toplam 4.948,11 TL olan söz konusu kesinti, basvurucu hakkindaki ceza yargilamasinda verilen düsme kararinin kesinlesmesi üzerine 26/1/2015 tarihine basvurucuya ödenmistir. Bu durumda basvurucu 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilen ayliklarinin üçte birine 26/1/2015 tarihine kadar erisememis, bu süre zarfinda 4.948,11 TL üzerinde tasarrufta bulunma imkânindan mahrum kalmistir. Basvurucunun 4.948,11 TL'nin kullanimindan 12 yildan fazla bir süre mahrum kalmasi mülkiyet hakkina müdahale teskil etmektedir. Mülke erisimin engellenmesi biçimindeki müdahalenin mülkiyetten barisçil yararlanma hakkina iliskin genel kural çerçevesinde incelenmesi uygun görülmüstür.
c. Müdahalenin Ihlal Olusturup Olusturmadigi
38. Anayasa'nin 13. maddesi söyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz."
39. Anayasa’nin 35. maddesinde mülkiyet hakki sinirsiz bir hak olarak düzenlenmemis, bu hakkin kamu yarari amaciyla ve kanunla sinirlandirilabilecegi öngörülmüstür. Mülkiyet hakkina müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasina iliskin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nin 13. maddesinin de gözönünde bulundurulmasi gerekmektedir. Dolayisiyla mülkiyet hakkina yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanmasi, kamu yarari amaci tasimasi ve ayrica ölçülülük ilkesi gözetilerek yapilmasi gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, § 62).
i. Kanunilik
40. Mülkiyet hakkina yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayali olma ölçütüdür. Bu ölçütün saglanmadigi tespit edildiginde diger ölçütler bakimindan inceleme yapilmaksizin mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna varilacaktir. Müdahalenin kanuna dayali olmasi, müdahaleye iliskin yeterince ulasilabilir, belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasini gerektirmektedir (Türkiye Is Bankasi A.S. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve digerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55).
41. 657 sayili Kanun'un 140. maddesinde haklarinda mahkemelerce cezai kovusturma yapilan devlet memurlarinin yetkililer tarafindan görevden uzaklastirilabilecegi hükme baglanmistir. Ayni Kanun'un 143. maddesinin birinci fikrasinda memurun tekrar göreve baslatilmasinin zorunlu oldugu hâller düzenlenmistir. Kanun'un 141. maddesinin ikinci fikrasinda ise 143. maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi hâlinde bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte birinin kendilerine ödenecegi belirtilmistir.
42. Somut olayda basvurucu hakkinda 17/8/2000 tarihinde baslatilan ceza sorusturmasi sonrasinda idarece 25/8/2000 tarihinde görevden uzaklastirma tedbiri uygulanmis, ceza yargilamasi sürecinde ilk derece mahkemesince basvurucu hakkinda 19/7/2001 tarihinde beraat karari verilmesi ve basvurucu hakkinda tesis edilen memuriyetten çikarma isleminin de 16/5/2002 tarihinde iptal edilmesi üzerine basvurucu 9/7/2002 tarihinde göreve iade edilmistir. Bu durumda basvurucunun görevden uzaklastirildigi dönemde ayligindan 1/3 oraninda kesinti yapilmasinin erisilebilirlik, belirlilik ve öngörülebilirlik kosullarini saglayan bir kanuni dayanaginin bulundugu sonucuna ulasilmaktadir.
ii. Mesru Amaç
43. Anayasa'nin 13. ve 35. maddeleri uyarinca mülkiyet hakki ancak kamu yarari amaciyla sinirlandirilabilmektedir. Kamu yarari kavrami, mülkiyet hakkinin kamu yararinin gerektirdigi durumlarda sinirlandirilmasina imkân vererek bir sinirlandirma amaci olmasinin yani sira mülkiyet hakkinin kamu yarari amaci disinda sinirlanamayacagini öngörmek ve bu anlamda bir sinirlama siniri olusturmak suretiyle mülkiyet hakkini etkin bir sekilde korumaktadir. Kamu yarari kavrami, devlet organlarinin takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanima elverisli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrica degerlendirilmesi gerekir (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Aglar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29).
44. Kamu görevinden uzaklastirilan memurun açiga alindigi dönemde fiilî bir çalismasi söz konusu olmayacaktir. Kanun koyucu fiilen görev yapmayan memura ayliginin tamaminin ödenmemesini tercih etmistir. Amacin Hazinenin menfaatlerinin korunmasi oldugu anlasilmaktadir. Görevden uzaklastirilan memurlarin ayligindan Hazinenin menfaatlerinin korunmasi gayesiyle 1/3 oraninda kesinti yapilmasinin kamu yararina dayali mesru bir amacinin oldugu açiktir.
iii. Ölçülülük
(1) Genel Ilkeler
45. Anayasa'nin 13. maddesi uyarinca hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasinda dikkate alinacak ölçütlerden biri olan ölçülülük, hukuk devleti ilkesinden dogmaktadir. Hukuk devletinde hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasi istisnai bir yetki oldugundan bu yetki ancak durumun gerektirdigi ölçüde kullanilmasi kosuluyla hakli bir temele oturabilir. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin somut kosullarin gerektirdiginden daha fazla sinirlandirilmasi kamu otoritelerine taninan yetkinin asilmasi anlamina geleceginden hukuk devletiyle bagdasmaz (AYM, E.2013/95, K.2014/176, 13/11/2014).
46. Anayasa'nin 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi elverislilik, gereklilik ve orantililik olmak üzere üç alt ilkeden olusmaktadir. Elverislilik öngörülen müdahalenin amaci gerçeklestirmeye elverisli olmasini, gereklilik amaç bakimindan müdahalenin zorunlu olmasini yani ayni amaca daha hafif bir müdahale ile ulasilmasinin mümkün olmamasini, orantililik ise bireyin hakkina yapilan müdahale ile ulasilmak istenen amaç arasinda makul bir dengenin gözetilmesi gerekliligini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2016/16, K.2016/37, 5/5/2016; Mehmet Akdogan ve digerleri, § 38).
47. Buna göre mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için amaci gerçeklestirmeye elverisli olmasinin yaninda gerekli olmasi da gerekir. Gereklilik yukarida da belirtildigi üzere hakka müdahale teskil eden birden fazla araç arasindan hakki en az zedeleyen aracin seçilmesini ifade etmektedir. Hak ve özgürlügü sinirlayan tedbirlerden hangisi digerlerine nazaran hakkin norm alanina daha az müdahale edilmesi sonucunu doguruyorsa o tedbirin tercih edilmesi gerekir. Bununla birlikte hakka müdahale olusturacak aracin seçiminde kamu otoritelerinin belli ölçüde takdir payinin bulundugu da kabul edilmelidir. Zira yetkili kamu makamlari, öngörülen amaca ulasilmasi bakimindan hangi aracin etkili ve verimli sonuçlar doguracagina iliskin olarak isabetli karar verme noktasinda daha iyi bir konumdadir. Özellikle alternatif aracin bulunmadigi veya mevcut alternatiflerin öngörülen mesru amaca ulasilmasi bakimindan etkili olmadigi ya da daha az etkili oldugu durumlarda kamu makamlarinin araç seçimi hususundaki tercih yetkisinin gereklilik kriterini saglamadiginin söylenebilmesi için çok güçlü nedenlerin bulunmasi gerekir (D.C., B. No: 2018/13863, 16/6/2021, § 48).
48. Öte yandan mülkiyet hakkina yönelik müdahaleler orantili olmalidir. Orantililik sinirlamayla ulasilmak istenen amaç ile basvurulan sinirlama tedbiri arasinda asiri bir dengesizlik bulunmamasina isaret etmektedir. Diger bir ifadeyle orantililik, amaç ile araç arasinda adil bir denge kurulmasini gerektirmektedir. Buna göre mülkiyet hakkina getirilen sinirlamayla ulasilmak istenen mesru amaç ve basvurucunun mülkiyet hakkindan yararlanmasindaki bireysel yarar arasinda makul bir oranti kurulmalidir. Hedeflenen amaca ulasildiginda elde edilecek kamusal yararla kiyaslandiginda sinirlama ile kisiye yüklenen külfetin asiri ve orantisiz olmamasi gerekir (D.C., § 49).
49. Seçilen aracin ulasilmak istenen amaçla kiyaslandiginda bireye orantisiz bir külfet yüklemis oldugunun saptanmasi, ihlal sonucuna ulasilabilmesi için bazi hâllerde tek basina yeterli olmayabilir. Kisiye yüklenen külfeti dengeleyici mekanizmalarin var olup olmadigi da büyük önem tasimaktadir. Elverisli ve gerekli oldugu hükmüne varilan aracin seçilmis olmasi nedeniyle kisiye yüklenen asiri külfeti hafifleten hukuksal mekanizmalar mevcutsa bir ihlalin olmadigi sonucuna varilabilir (D.C., § 50).
50. Mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin orantili olup olmadigi degerlendirilirken basvurucunun ve idarenin kusurlarinin bulunup bulunmadigi da gözönünde bulundurulur. Bu baglamda taraflarin yasal yükümlülüklerinin neler oldugu, bunlarin yerine getirilmesinde ihmalkârlik gösterilip gösterilmedigi ve ihmalin varliginin tespiti hâlinde bunun hukuka aykiri sonucun dogmasinda bir etkisinin bulunup bulunmadigi da dikkate alinir (D.C., § 51).
51. Ayrica idarenin iyi yönetisim ilkesine uygun hareket etme yükümlülügü bulunmaktadir. Iyi yönetisim ilkesi, kamu yarari kapsaminda bir konu mevzubahis oldugunda kamu otoritelerinin uygun zamanda, uygun yöntemle ve her seyden önce tutarli olarak hareket etmelerini gerektirir (Kenan Yildirim ve Turan Yildirim, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 68; Ayten Yegenoglu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018, § 44).
52. Usule iliskin güvencelerin varligi orantililik degerlendirmesinde önemli bir rol oynayabilir. Bu baglamda müdahalenin hukuka aykiriliginin ileri sürülebilecegi veya müdahale nedeniyle olusan maddi ve manevi zararlarin tazmin edilmesinin istenebilecegi hukuk yollarinin olmamasi da bazi durumlarda kisiye yüklenen külfeti agirlastiran bir unsur olarak görülebilir. Bu bakimdan kisinin hukuka aykirilik iddialarinin bir mahkeme tarafindan etkili bir biçimde incelenmesi müdahalenin orantililigi bakimindan ehemmiyet arz etmektedir (D.C., § 52; basvurucuya diger unsurlar yaninda ayrica etkin bir savunma hakki tanindigindan müdahalenin ölçülü görüldügü kararlar için bkz. Eyyüp Baran, B. No: 2014/8060, 29/9/2016, §§ 75-95; Fatma Çavusoglu ve Bilal Çavusoglu, B. No: 2014/5167, 28/9/2016, §§ 74-89;buna karsilik ayni kosulun yargilama sürecinde saglanmamasi nedeniyle müdahalenin ölçüsüz görüldügü kararlar için bkz. Mahmut Üçüncü, B. No: 2014/1017, 13/7/2016, §§ 79-102; Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 57-72).
53. Kamu yarari amaci dogrultusunda mülkle ilgili olarak bu ve benzeri tedbirlerin uygulanmasinin zarara yol açmasi kaçinilmazdir. Ancak bu zararin kaçinilmaz olandan agir veya asiri sonuçlara da yol açmamasi ya da olusmasi durumunda böyle bir zararin kamu makamlarinca makul bir sürede, uygun bir yöntem ve vasitalarla gideriminin saglanmasi gerekmektedir. Buna göre kamu makamlarinin kanuna dayali olarak ve ilgili kamu yarari amaci dogrultusunda mülkiyet hakkina müdahale teskil eden tedbirler uygulamasi ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak bireyin haklarinin korunmasinin gerekliliklerine uyuldugu takdirde ölçülü görülebilir (D.C., § 54).
(2) Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
54. Vergi dairesi müdürü olarak görev yapan basvurucu hakkinda bir vergi mükellefinden haksiz menfaat temin ettigi suçlamasiyla sorusturma baslatilmasindan sonra basvurucu 25/8/2000 tarihinde görevinden uzaklastirilmistir. Görevden uzaklastirma karariyla birlikte basvurucunun ayliklarindan 1/3 oraninda kesinti yapilmaya baslanmistir. Kesinti, basvurucunun görevine iade edildigi 9/7/2002 tarihine kadar devam etmistir.
55. Basvurucunun görevden uzaklastirma kararinin veya ayligindan kesinti yapilmasinin hukuka aykiriligiyla ilgili olarak herhangi bir sikâyeti bulunmamaktadir. Esasen basvurucunun görevden uzaklastirma kararina karsi dava açtigina dair bir bilgi de bireysel basvuru dosyasinda mevcut degildir. Basvurucunun temel sikâyeti, görevinden uzaklastirildigi dönemde kesilen ayliklarinin faizsiz olarak ödenmesine yöneliktir. Kamu otoriteleri de basvurucunun alacaginin bulunmadigini iddia etmemis, aksine 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde tahakkuk ettirilen ayliklarindan yapilan kesintiler toplami olan 4.948,11 TL'yi basvurucuya ödemistir. Taraflar arasindaki ihtilaf noktasinin yapilan kesintilerin faizsiz olarak ödenmesinin Anayasa'nin 35. maddesini ihlal edip etmedigi oldugu anlasilmistir. Dolayisiyla ölçülülük baglaminda müdahalenin elverisliligi ve gerekliligi yönünden inceleme yapilmasinin bir anlami bulunmamaktadir. Bu durumda bireysel basvuru incelemesinin mülkiyet hakkina yapilan müdahalenin orantili olup olmadigiyla sinirli olarak yapilmasi gerekmektedir.
56. Bu baglamda Bursa 2. Idare Mahkemesinin 30/4/2003 tarihli kararina istinaden basvurucuya ödenen 7.144,15 TL'nin Danistay Besinci Dairesinin 22/11/2006 tarihli bozma kararindan sonra yasal faiziyle birlikte basvurucudan iade alinmis olmasina yönelik bir inceleme yapilmayacaktir. Zira basvurucu her ne kadar derece mahkemelerinde bu hususa dair sikâyet öne sürmüs ise de bireysel basvuru formunda 7.144,15 TL'nin faiziyle tahsil edilmesine iliskin herhangi bir iddiaya yer vermemistir. Bu sebeple bireysel basvuru kapsamindaki inceleme 4.948,11 TL için faize hükmedilmemis olmasiyla sinirli tutulacaktir.
57. Müdahalenin orantililigi baglaminda öncelikle incelenmesi gereken mesele basvurucuya iddia ve savunmalarini etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanaginin taninip taninmadigidir. Basvurucu, faize hükmedilmesi gerektigiyle ilgili iddialarini gerek idare asamasinda gerekse yargilama sirasinda mahkemeler önünde dile getirme imkâni bulmus; bu süreçte kendisini avukatla temsil ettirebilmistir.
58. Müdahalenin orantili olup olmadigi degerlendirilirken dikkate alinacak unsurlardan biri de malikin davranislaridir. Bu noktada 657 sayili Kanun'un 141. maddesinin ikinci fikrasinda görevden uzaklastirma isleminin kaldirilmasina otomatik bir sonuç baglanarak bu gibi durumlarda eksik ödenen ayliklarin memurun kusurundan bagimsiz olarak memura ödenmesinin öngörüldügünün alti çizilmelidir. Diger bir ifadeyle kanun koyucu yapilan kesintinin görevden uzaklastirma isleminin hakli olup olmadigina bakilmaksizin iade edilmesi gerektigini kabul etmistir. Dolayisiyla somut olay itibariyla basvurucunun fiillerinin tartisilmasina gerek bulunmamaktadir.
59. Son olarak tedbirin basvurucunun kaçinilmaz olanin ötesinde zarara ugramasina yol açip açmadigi degerlendirilmelidir.
60. Ekonomilerde bir degisim vasitasi olan para; çesitli ticari, sinai, zirai vs. faaliyetlerde kullanilmakla sahibine kazanç, kira, nema gibi yararlar saglayan ekonomik bir degerdir. Paranin sahibi disindaki kisi ve kuruluslarca kullanilmasi, sahibinin bu ekonomik degerden mahrum birakilmasi sonucunu dogurmasi yaninda enflasyon etkisinde olan ekonomilerde degerini yani alim gücünü, enflasyon oranina bagli olarak yitirmesine neden olur (ANO Insaat ve Ticaret Ltd. Sti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, § 70).
61. Mülkiyet hakki kapsaminda alacagin geç ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeniyle paranin degerinde olusan hissedilir asinma ile mülkiyetin gerçek degeri azaldigi gibi bu bedelin tasarruf veya yatirim araci olarak getirisinden yararlanma imkâni da bulunmamaktadir. Bu sekilde kisiler mülkiyet haklarindan mahrum edilerek haksizliga ugratilmaktadir (AYM, E.2008/58, K.2011/37, 10/2/2011). Anayasa Mahkemesi kanun koyucunun bir hak olarak öngördügü veya kamu borcu hâline gelmis ödemelerin geç yapilmasi nedeniyle magdur olundugu iddiasiyla yapilan basvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde meydana gelen deger asinmalarinin basvurucular üzerinde orantisiz bir yük olusturmasi hâlinde mülkiyet hakkinin ihlaline karar vermistir (Mehmet Akdogan ve digerleri; Akel Gida San. ve Tic. A.S., B. No: 2013/28, 25/2/2015).
62. Paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerini telafi eden araçlardan biri de faizdir. Bu sebeple alacagin geç ödenmesi sebebiyle parada olusan deger kaybi, borçlu aleyhine faize hükmedilmek suretiyle kismen veya tamamen giderilebilir. Somut olayda 25/8/2000 ila 9/7/2002 döneminde basvurucudan kesilen toplam 4.948,11 TL basvurucuya 26/1/2015 tarihinde ödenmistir. Ödemenin kesintinin yapildigi tarihlerden en az 12 yil sonra yapildigi görülmektedir. Basvurucunun faiz talebi, görevden uzaklastirma tedbirinin uygulandigi dönemde eksik ödenen tutarlar için faiz ödenmesini öngören bir hükmün bulunmadigi gerekçesiyle reddedilmistir.
63. Basvurucu 4.948,11 TL'nin kullanimindan en az 12 yil mahrum kalmistir. Bu süre boyunca basvurucu para üzerinde tasarrufta bulunma ve paranin deger yitirmesini önleyici tedbirler alma olanagi bulamamistir. Bu süreçte 4.948,11 TL tamamen idarenin kontrolü altinda kalmistir. Bu durumun basvurucuya külfet yükledigi hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Basvurucunun parasinin deger yitirmesi seklinde olusan zararin idarenin isleminden kaynaklandigi açiktir. Dolayisiyla idarenin islemi sebebiyle basvurucuya yüklenen külfetin telafi edilmesi Anayasa'nin 35. maddesinin bir geregidir. Ancak basvurucunun yüklendigi bu külfet, Mahkemenin idarenin kendi fiilinden dogan bu zarari karsilamasi için yasal bir dayanaga ihtiyaç bulundugunu kabul eden yorumu nedeniyle hafifletilememistir.
64. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakki, kamu otoritelerince mülke erisimin ve mülkün kullanilmasinin engellenmesi sebebiyle olusan zararlarin karsilanmasini gerektirmektedir. Mahkemenin bireylerin idari islemden kaynaklanan zararinin (paranin enflasyon karsisinda yitirilen degerinin) karsilanmasini açik bir kanuni hükmün varligina baglayan görüsünün idare hukukunda bir temelinin bulunup bulunmadigi bir yana Anayasa'nin 35. maddesiyle açik bir çeliski içinde oldugu belirtilmelidir.
65. Sonuç olarak basvurucunun ayliklarindan kesilen 4.948,11 TL'nin faizsiz olarak basvurucuya ödenmesi basvurucuya sahsi olarak asiri bir külfet yüklemis olup basvurucunun mülkiyet hakkinin korunmasi ile müdahalenin kamu yarari amaci arasinda olmasi gereken adil dengeyi basvurucu aleyhine bozmustur. Basvurucunun mülkiyet hakkina yapilan müdahale bu sebeple ölçülü degildir.
66. Açiklanan gerekçelerle Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
67. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
68. Basvurucu, ihlalin tespit edilmesini ve yeniden yargilamaya karar verilmesini talep etmistir.
69. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
70. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, §§ 55, 57).
71. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
72. Incelenen basvuruda, basvurucunun ayliklarindan kesilen 4.948,11 TL'nin faizsiz olarak basvurucuya ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna ulasilmistir. Dolayisiyla ihlalin idarenin isleminden kaynaklandigi anlasilmistir. Ancak mahkemeler de ihlali giderememistir.
73. Bu durumda mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Yapilacak yeniden yargilama ise bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda yapilmasi gereken is, yeniden yargilama karari verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Bursa 1. Idare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
74. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
B. Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin IHLAL EDILDIGINE,
C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Bursa 1. Idare Mahkemesine (E.2015/266, K.2016/96) GÖNDERILMESINE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 8/9/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.