vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff5b9002000000b005000001000200Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 13/4/2022 tarihinde, H. A. (B. No: 2021/2107) basvurusunda, Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlal edildigine karar vermistir. Olaylar Basvurucunun esi Fetullahçi Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapilanmasi (FETÖ/PDY) sorusturmalari kapsaminda gözaltina alinmis ve tutuklanmistir. Konutta arama yapilmasi ve ayni çati altindaki aile bireylerinin dijital materyallerine elkonulmasi karari üzerine basvurucunun da cep telefonuna ve SIM kartina elkonulmustur. Basvurucunun, esinin üzerine kayitli iki telefon hatti üzerinden ByLock programini indirdigi ve kullandigi iddia edilmistir. Basvurucunun da aralarinda yer aldigi süpheliler hakkinda FETÖ/PDY üyesi olduklari iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Bassavcilik süphelilerin kaçma ve delilleri yok etme ihtimalinin bulundugunu, yüklenen suçlarin niteligini gözönüne alarak süphelilerin suç delilleriyle birlikte saglikli bir sekilde sorgulanmasi, delillerin toplanmasi, korunmasi ve sorusturmanin adil, hizli, etkin bir sekilde sonuçlandirilmasi amaciyla 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 90. ve 91. maddeleri ile 667 sayili Olaganüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 6. maddesi uyarinca yakalanarak yedi gün süre ile gözaltina alinmalarina karar vermistir. Bu talimata istinaden basvurucu yakalanarak Adana'da gözaltina alinmistir. Istanbul'da yürütülen sorusturma kapsaminda, Istanbul'da görevli kolluk görevlileri basvurucuyu gözaltinda oldugu Adana Emniyet Müdürlügünden teslim almaya gelmis; kolluk görevlileri ile yaptigi görüsmede basvurucu, bakima muhtaç 14 aylik bir bebeginin oldugunu, çocugunu teslim edecegi kimsenin bulunmadigini beyan etmistir. Bunun üzerine kolluk görevlileri savci ile bir telefon görüsmesi yapmis, savci basvurucunun gözalti hâlinin devam etmesi yönünde talimat vermistir. Basvurucu, avukati araciligiyla gözalti kararina itiraz etmistir. Bassavcilik, terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanmasi istemiyle basvurucuyu sulh ceza hâkimligine sevk etmistir. Basvurucu yapilan sorgusunun ardindan terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmistir. Tutuklama kararinda basvurucunun kullanmis oldugu cep telefonunda ByLock programinin yüklü olduguna iliskin belge, tutanak ve raporlara dayanilmistir. Basvurucu, tutuklama kararina itiraz etmis; sulh ceza hâkimligi basvurucu hakkinda dava açildigini belirterek tutukluluga yapilan itirazin incelenmek üzere Agir ceza mahkemesine gönderilmesine karar vermistir. Agir ceza mahkemesi yapilan tensip incelemesinde kuvvetli suç süphesinin mevcut oldugu, suçun katalog suçlardan oldugu, adli kontrol hükümlerinin eylemin niteligine nazaran tutuklamadan beklenen faydayi saglamaya yeterli olmayacagi gerekçesiyle tutuklulugun devamina karar vermistir. Basvurucunun yargilandigi dava ile esinin yargilandigi dava 24/1/20118 tarihinde birlestirilmis, 10/4/2018 tarihinde basvurucu hakkindaki dava birlestirilen davadan ayrilmistir. Yapilan yargilama sonucunda basvurucunun beraatine karar verilmistir. Beraat kararinin kesinlesmesi üzerine basvurucu, haksiz gözalti ve tutuklama tedbirine maruz kalmasi, dijital materyallerine el konulmasi nedeniyle 20.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminatin ödenmesi talebiyle dava açmistir. Yargilama sonucunda 3.541,92 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminat ile 1.320 TL maktu vekâlet ücretinin basvurucuya ödenmesine karar verilmis, basvurucunun adli kontrol ve elkoyma tedbirine iliskin tazminat talepleri reddedilmistir. Basvurucu, hükmedilen tazminatlarin düsük oldugunu belirterek istinaf kanun yoluna basvurmustur. Bölge adliye mahkemesi maddi tazminatin 3.537,02 TL, vekâlet ücretinin ise 1.430,55 TL olacak sekilde düzeltilerek istinaf basvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermistir. Iddialar Basvurucu, haksiz gözalti ve tutuklama tedbiri dolayisiyla açilan tazminat davasinda ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir. Mahkemenin Degerlendirmesi Basvurucunun bir suç sorusturmasi kapsaminda yakalanip gözaltina alinmasi 5271 sayili Kanun'un 90. ve 91. maddelerindeki hükümler çerçevesinde gerçeklesmistir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda uygulanan gözalti tedbirinin kanuni dayanagi bulunmaktadir. Kanuni dayanagi bulundugu anlasilan gözalti tedbirinin ön kosulu olan basvurucunun suç isledigine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadiginin irdelenmesi gerekir. Somut olayda basvurucu, esi adina kayitli bir telefon hatti üzerinden ByLock kullandigi iddiasiyla gözaltina alinmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Basvurucu da ifadesinde söz konusu telefon hattini zaman zaman kullandigini kabul etmistir. Anayasa Mahkemesi, ByLock uygulamasinin özellikleri gözönüne alindiginda kisilerin bu uygulamayi kullanmalarinin veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarina yüklemelerinin sorusturma makamlarinca FETÖ/PDY ile olan ilgi bakimindan bir belirti olarak degerlendirilebilecegini belirtmektedir. Bu olgular isiginda basvurucunun anilan telefon hatti üzerinden ByLock programini kullanmis olabilecegine iliskin süphenin bulundugu görülmektedir. Bu itibarla gözalti tedbirinin uygulanmasi için gerekli olan suç süphesini dogrulayan olgularin bulundugu sonucuna varilmistir. Öte yandan basvurucunun hâkim karari olmadan gözaltina alindigi gözetildiginde somut olayda suçüstü hâlinin veya gecikmesinde sakinca bulunan hâlin bulunup bulunmadigina da bakilmalidir. Sorusturma makamlari basvurucunun durumunu gecikmesinde sakinca bulunan hâl kapsaminda degerlendirmistir. Basvurucunun yakalanmasina karar verilen silahli terör örgütüne üye olma suçlari Türk hukuk sistemi içinde agir cezai yaptirimlar öngörülen suç tipleri arasinda olup isnat edilen suça iliskin olarak kanunda öngörülen cezanin agirligi kaçma süphesine isaret eden durumlardan biridir. Ayrica terör suçlarinin sorusturulmasi kamu makamlarini ciddi zorluklarla karsi karsiya biraktigindan kisi hürriyeti ve güvenligi hakki, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir sekilde mücadelesini asiri derecede güçlestirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalidir. Dolayisiyla sorusturma konusu terör örgütünün özellikleri dikkate alindiginda bu sorusturmalarin diger ceza sorusturmalarina göre çok daha zor ve karmasik oldugu da ortadadir. Sorusturma makamlari gecikmesinde sakinca bulunan bir hâlin bulunup bulunmadiginin degerlendirilmesi konusunda Anayasa Mahkemesine göre daha iyi bir konumdadir. Hiç kuskusuz sorusturma makamlarinin bu degerlendirmeleri Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Somut olayda sorusturma makamlarinin gecikmesinde sakinca bulundugu yolunda ulastigi kanaate müdahale edilmesini gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinin son cümlesinde yer alan güvencenin saglandigi sonucuna ulasilmistir. Ayrica suç isledigi hakkinda somut belirtinin bulundugu tespit edilen basvurucunun yakalanmasinin amacinin bu suç süphesine iliskin sorusturma islemlerinin yürütülmesini ve maddi gerçegin ortaya çikarilmasini temin etmek oldugu hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Dolayisiyla basvurucunun gözaltina alinmasinin anayasal açidan mesru bir amaca dayanmadigi söylenemez. Son olarak basvurucu hakkindaki yakalama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin da belirlenmesi gerekir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Sorusturma makamlari kollukta verilen bu beyan üzerinden basvurucunun ByLock programini kullandigini iddia etmistir. Söz konusu beyan üzerinden yaklasik bir yillik bir süre geçtikten sonra basvurucunun gözaltina alinmasinin neden gerekli oldugu somut olayin özelliklerinden anlasilamamaktadir. Öte yandan basvurucu; gözalti kararina itiraz dilekçesinde ve 3/11/2017 tarihinde kolluk görevlileriyle yaptigi (savcinin haberdar edildigi) görüsmede emzirilme çaginda olan bakima muhtaç bir yasinda bebeginin oldugunu, kocasinin tutuklu oldugunu, bebegini teslim edecegi bir kisinin bulunmadigini söylemesine ragmen basvurucunun bu özel durumu gözaltinin ölçülülügü bakimindan dikkate alinmamistir. Bu yönüyle de gözalti isleminin ölçüsüz oldugu sonucuna varilmistir. Gözalti tedbirine konu suçlama olaganüstü hâlin ilanina neden olan olguyla baglantili olsa da yukarida belirtilen kosullarda uygulan bu tedbir olaganüstü hâlin gerektirdigi bir tedbir olarak görülmemistir. Gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi bir durumda tutuklama tedbirinin de evleviyetle ölçülü olmadigi sonucuna varilmistir. Gözalti ve tutuklama tedbiri hukuka aykiri olmasina ragmen derece mahkemesi basvurucuya Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu gerekçesiyle ve hukuka aykiri bu islemlerin karsiligi olarak uygun bir tazminat ödememistir. Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkiyla baglantili olarak tazminat hakkinin ihlal edildigine karar vermistir. --- TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI BIRINCI BÖLÜM KARAR H. A. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2021/2107) Karar Tarihi: 13/4/2022 R.G. Tarih ve Sayi: 1/6/2022-31853 BIRINCI BÖLÜM KARAR Baskan y. : Hicabi DURSUN Üyeler : Muammer TOPAL Recai AKYEL Selahaddin MENTES Irfan FIDAN Raportör : Yusuf Enes KAYA Basvurucu : H. A. Vekili : Av. Eyyup AKINCI I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, haksiz gözalti ve tutuklama tedbiri dolayisiyla açilan tazminat davasinda ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 6/1/2021 tarihinde yapilmistir. Komisyon, adli yardim talebinin kabulüne ve basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir. 3. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir. III. OLAY VE OLGULAR 4. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) araciligiyla erisilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle söyledir: 5. Basvurucunun esi Fetullahçi Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapilanmasi (FETÖ/PDY) sorusturmalari kapsaminda gözaltina alinmis ve tutuklanmistir. 22/8/2016 tarihinde basvurucunun konutunda arama yapilmasina ve ayni çati altindaki aile bireylerinin de dijital materyallerine el konulmasina karar verilmistir. Bu kapsamda arama islemi sonucunda basvurucunun da cep telefonuna ve SIM kartina el konulmustur. 6. Basvurucunun esinin üzerine kayitli iki telefon hatti üzerinden ByLock programini indirdigi ve kullandigi iddia edilmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde adina kayitli GSM hatlarindan ... 53 66 numarali hatti kendisinin, ... 46 47 numarali hatti ise esinin (basvurucunun) kullandigini beyan etmistir. 7. Basvurucunun esi hakkindaki 6/2/2017 tarihli iddianamede (Istanbul Cumhuriyet Bassavciliginca hazirlanan) adina kayitli ... 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde, ... 53 66 numarali hat üzerinden ise 7/10/2014 tarihinde ByLock programini indirip kullandigi ileri sürülmüstür. 8. Yargilandigi davada 2/5/2017 tarihli durusmada basvurucunun esine ... 46 47 numarali hatti esinin (basvurucunun) kullanip kullanmadigi sorulmustur. Basvurucunun esi bu hatti kendisinin kullandigini, daha önce sehven esi tarafindan kullanildigi yönünde beyanda bulundugunu belirtmistir. 9. Daha sonra basvurucunun da aralarinda bulundugu süpheliler hakkinda FETÖ/PDY üyesi olduklari iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Bu sorusturma kapsaminda Istanbul Cumhuriyet Bassavciligi (Bassavcilik) tarafindan Istanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliginden basvurucunun da aralarinda yer aldigi süphelilerin konutu için arama karari verilmesi talebinde bulunulmustur. Hâkimlik 30/10/2017 tarihli karariyla süphelilere ve suç delillerine ulasilabilecegine iliskin makul süphenin mevcut oldugu gerekçesiyle söz konusu talebi kabul etmistir. 10. Bassavcilik ayni gün arama kararinda ismi belirtilen süphelilerin kaçma ve delilleri yok etme ihtimalinin bulundugunu, yüklenen suçlarin niteligini gözönüne alarak süphelilerin suç delilleriyle birlikte saglikli bir sekilde sorgulanmasi, delillerin toplanmasi, korunmasi ve sorusturmanin adil, hizli, etkin bir sekilde sonuçlandirilmasi amaciyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 90. ve91. ve 22/7/2016 tarihli ve 667 sayili Olaganüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 6. maddesi uyarinca yakalanarak yedi gün süre ile gözaltina alinmalarina karar vermistir. 11. Basvurucu bu talimata istinaden 2/11/2017 tarihinde yakalanarak Adana'da gözaltina alinmistir. Basvurucunun Adana'daki ikamet adresinde yapilan arama sonucunda cep telefonuna ve SIM kartlarina, beraber yasadigi ablasi ve enistesine ait cep telefonlarina ve SIM kartlarina, bir iPad’e ve bir fotograf makinesine el konulmustur. 12. 3/11/2017 tarihinde Istanbul'da yürütülen sorusturma kapsaminda, Istanbul'da görevli kolluk görevlileri basvurucuyu gözaltinda oldugu Adana Emniyet Müdürlügünden teslim almaya gelmis; kolluk görevlileri ile yaptigi görüsmede basvurucu, bakima muhtaç 14 aylik bir bebeginin oldugunu, çocugunu teslim edecegi kimsenin bulunmadigini beyan etmistir. Bunun üzerine kolluk görevlileri savci ile bir telefon görüsmesi yapmis, savci basvurucunun gözalti hâlinin devam etmesi yönünde talimat vermistir. 13. Basvurucu, avukati araciligiyla gözalti kararina 3/11/2017 tarihinde itiraz etmistir. Avukati itiraz dilekçesinde; medyadan takip ettigi kadariyla sorusturmanin ByLock kullanildigi iddiasina dayandigini, basvurucunun esinin ByLock kullandigi gerekçesiyle tutuklandigini, ByLock kullanimi söz konusuysa bunun basvurucunun esinden kaynaklanmis olabilecegini belirtmistir. Dilekçede ayrica basvurucunun depresyon ve migren hastasi oldugunu, ilaç tedavisinin devam ettigini, emzirmesi gereken yasta bir bebeginin bulundugunu, gözalti sürecinde bebegin emzirilmesine izin verilmedigini, bebegin sürekli agladigini, bu sartlar altindaki bir kisinin kaçma ihtimalinin bulunmadigini ifade etmistir. 14. 6/11/2017 tarihinde basvurucunun Bassavcilikta ifadesi alinmistir. Basvurucu ifadesinde FETÖ/PDY'den haberdar olmadigini, esinin bu örgütle alakasi oldugunu esinin tutuklanmasiyla ögrendigini, evlenmeden önce baska bir hat kullandigini, evlendikten sonra ekonomik nedenlerle adina ayri hat almadiklarini ve esinin adina kayitli ... 46 47 numarali hatti esinin evde biraktigi zamanlarda sadece ailesi ile görüsmek amaciyla kullandigini, bu hatti eve geldikten sonra da esinin internete girmek için kullandigini, ByLock programindan da ilk kez esi tutuklandiginda haberdar oldugunu, bu programi kesinlikle indirmedigini, gelisim eksikligi olan bakima muhtaç, bir yasinda bebeginin oldugunu belirtmis ve serbest birakilma talebinde bulunmustur. 15. Basvurucunun avukati ifade sirasindaki savunmasinda basvurucunun esinin ByLock programini diger telefon hattina 7/10/2014 tarihinde, basvurucunun da kullandigi hatta ise 4/2/2015 tarihinde indirdigini, eger ByLock programi basvurucu tarafindan indirilmis olsaydi indirmenin ayni zamanda gerçeklesmis olmasi gerektigini, basvurucunun bakima ve emzirilmeye muhtaç bir bebeginin oldugunu belirterek basvurucunun serbest birakilmasini talep etmistir. 16. Bassavcilik, terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanmasi istemiyle basvurucuyu ayni gün Istanbul 11. Sulh Ceza Hâkimligine sevk etmistir. Tutuklamaya sevk yazisinda basvurucunun ByLock'u esi adina kayitli … 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde indirerek ve örgütün söz konusu program için kiraladigi dokuz adet IP'den biri olan 46.166.164.181 No.lu IP üzerinden 12/3/2015 tarihine kadar 79 kez giris yapmak suretiyle kullandigi ileri sürülmüstür. 17. Basvurucu sorgusunda ByLock programini kullanmadigini, esi bu uygulamayi yüklediyse de bundan haberinin olmadigini, esinin kullanmis oldugu diger telefonda da ByLock programinin yüklü oldugunun ortaya çiktigini ve esinin bu nedenle tutuklandigini ileri sürmüstür. Avukati ise esinin ByLock indirip kullanmasindan basvurucunun sorumlu tutulamayacagini, suç ve cezalarin sahsi oldugunu, evli kisilerin birbirinin telefonunu kullanmasinin normal oldugunu, amcasinin ogluyla evli, ilkokul mezunu bir ev hanimi olan basvurucunun durumunun FETÖ/PDY üyelerinin profiliyle bagdasmadigini ileri sürmüstür. 18. Basvurucu, yapilan sorgusunun ardindan terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmistir. Tutuklama kararinda basvurucunun kullandigi cep telefonunda ByLock programinin yüklü olduguna iliskin belge, tutanak ve raporlara dayanilmistir. 19. Bassavcilik 8/11/2017 tarihinde Istanbul Emniyet Müdürlügüne yazdigi yazida basvurucunun, esi adina kayitli olan ... 46 47 numarali hat üzerinden ByLock programi kullandiginin tereddüde meydan vermeyecek sekilde ortaya konulmasina ihtiyaç duyuldugunu belirtmis, bu kapsamda söz konusu hattin ByLock yazisma içeriklerinin, ID ve kullanici adi ile sifrelerinin belirlenip gönderilmesini, arkadas listesinden hatti basvurucunun kullanip kullanmadiginin tespit edilmesini istemistir. 20. Basvurucu 13/11/2017 tarihinde tutuklama kararina itiraz etmistir. Basvurucu tutukluluga itiraz dilekçesinde ... 53 66 numarali hatta 7/10/2014 ve 26/12/2014 tarihleri arasinda ... 46 47 numarali hatta da 4/2/2015 ve 12/3/2015 tarihleri arasinda ByLock kullanildiginin iddia edildigini, ... 53 66 numarali hattin baz verileri ile ... 46 47 numarali hattin 4/2/2015 ve 12/3/2015 tarihleri arasindaki baz verilerinin ayni adrese iliskin oldugunu, iki hat üzerinden ayni anda ByLock kullanilmasinin tespit edilmedigini, tarih araliklarinin basvurucunun esinin ByLock programini önce ... 53 66 numarali hatta, daha sonra bu telefondan silip ... 46 47 numarali hatta kullanmaya devam ettigini gösterdigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica depresyon ve migren hastasi oldugunu, ilaç tedavisinin devam ettigini, bir yasinda sütten kesilmemis bebegi oldugunu, bu nedenle tahliye edilmesi gerektigini belirtmistir. 21. Istanbul 11. Sulh Ceza Hâkimligi 26/12/2017 tarihinde basvurucu hakkinda dava açildigini belirterek tutukluluga yapilan itirazin incelenmek üzere Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermistir. Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesince bu itiraz dilekçesiyle ilgili bir karar verildigi tespit edilememistir. 22. Basvurucunun esi 10/11/2017 tarihinde yazdigi dilekçede; basvurucunun daha önce kullandigi hatti iptal ettirdigini ve ona yeni bir hat almadigini, ailesiyle görüsmek üzere ... 46 47 numarali hatti basvurucunun da kullandigini, bunun haricinde ... 46 47 numarali hatti kendisinin kullandigini, basvurucunun liseyi disaridan bitiren, akrabalarindan baska kimseyle görüsmeyen, kendi hâlinde bir ev hanimi oldugunu, yeterli internet bilgisinin bulunmadigini, ByLock programini indirmesinin ve kullanmasinin mümkün olmadigini, bu iki hattin internetini kendisinin kullandigini, ... 46 47 numarali hattin esi tarafindan kullaniliyormus gibi yansitilmasinin dogru olmadigini belirtmistir. 23. Bassavcilik tarafindan hazirlanan 22/11/2017 tarihli iddianameyle basvurucunun silahli terör örgütüne üye olma suçundan cezalandirilmasi istemiyle kamu davasi açilmistir. Iddianamede basvurucunun ByLock'u esi adina kayitli … 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde indirerek 12/3/2015 tarihine kadar 79 kez giris yapmak suretiyle kullandigi ileri sürülmüstür. 24. Iddianame Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesi tarafindan kabul edilerek kovusturma asamasi baslamistir. Mahkeme 20/12/2017 tarihinde yapilan tensip incelemesinde kuvvetli suç süphesinin mevcut oldugu, suçun katalog suçlardan oldugu, adli kontrol hükümlerinin eylemin niteligine nazaran tutuklamadan beklenen faydayi saglamaya yeterli olmayacagi gerekçesiyle tutuklulugun devamina karar vermistir. 25. Mahkeme tensip incelemesinde ayrica Istanbul Il Emniyet Müdürlügüne müzekkere yazilarak basvurucunun esi adina kayitli ... 46 47 numarali hattin 2/2/2015 ve 2/11/2017 tarihleri arasindaki HTS kayitlarinin ByLock programi için kiralanan IP adreslerine sahip sunuculara erisim saglanip saglanmadigini, saglanmissa hangi gün ve saatlerde erisim saglandigini gösterir HTS kayitlarinin, erisim saglanmissa baglanti sirasinda operatör tarafindan aboneye verilen IP adresinin, baglanti kurulan cihaza iliskin IMEI, marka, model gibi bilgilerin, baglanti kurulan döneme iliskin konum bilgilerinin, basvurucunun ByLock programi ve belirtilen IP adresleriyle ilgisini gösterebilecek diger bilgi ve kayitlarin temin edilerek gönderilmesinin istenmesine karar vermistir. 26. Basvurucu 29/12/2017 tarihinde benzer gerekçelerle 20/12/2017 tarihli tutuklulugun devami kararina itiraz etmistir. 27. Istanbul 1. Agir Ceza Mahkemesi 3/1/2018 tarihinde basvurucunun ByLock programi kullandigina dair tespitler dikkate alindiginda atili suçun islendigi hususunda kuvvetli suç süphesinin varligini gösteren somut delillerin bulundugu, öngörülen ceza miktarina göre tutuklama tedbirinin ölçülü oldugu, adli kontrol tedbirlerinin yeterli olmayacagi gerekçesiyle itirazi reddetmistir. 28. 16/1/2018 tarihli durusmada Mahkeme somut dava ile basvurucunun esinin yargilandigi davanin ... 46 47 numarali telefon hatti ile alakali olarak birlikte degerlendirilmesinin zorunlu oldugu gerekçesiyle birlestirme yönünde karar verilip gönderilmesi için Istanbul 25. Agir Ceza Mahkemesinden muvafakat istenmesine karar vermistir. Mahkeme bu durusmada ayrica basvurucunun tahliyesine karar vermistir. 29. 24/1/2018 tarihinde basvurucunun yargilandigi dava ile esinin yargilandigi dava birlestirilmistir. 30. 10/4/2018 tarihinde basvurucu hakkindaki dava birlestirilen davadan ayrilmis ve basvurucunun esinin 9 yil hapis cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir. Mahkûmiyet kararinda basvurucunun esinin ByLock tespitine konu olan ve üzerine kayitli bulunan ... 53 66 ve ... 46 47 numarali telefon hatlarini kullandigini kabul ettigi, ... 46 47 numarali hattin sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri bulunmadigi, her iki hatta iliskin ByLock HTS kayitlari ve görüsme HTS kayitlarinin basvurucunun esinin ikamet adresi, is adresleri ve baglantili bulundugu yerler ile uygunluk gösterdigi ifade edilmistir. 31. Ayirma kararinda; ByLock tespiti yapilan ve basvurucunun esinin adina kayitli olan hatlarin CGNAT kayitlarinin incelenmesi neticesinde ... 53 66 numarali hatta iliskin ByLock kullaniminin 4/2/2015 tarihi saat 19.03.08'de sona erdigi, ... 46 47 numarali hatta iliskin ByLock kullaniminin ise diger hattan ByLock kullaniminin bittigi tarih olan 4/2/2015'te saat 22.08.06'da basladigi, dolayisiyla her iki hattin ayni anda farkli yerlerde kullanimina iliskin CGNAT kaydinin bulunmadigi, ByLock tespiti yapilan bu iki hattin iki farkli kisi tarafindan, ... 46 47 numarali hattin ise sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri olmadigi ve somut verilerin basvurucunun savunmalarini destekler mahiyette oldugu, ByLock tespiti yapilan her iki hattin da basvurucunun esinin kullaniminda oldugunun kabul edilmesi gerektigi belirtilmistir. 32. Yapilan yargilama sonucunda 26/11/2019 tarihinde basvurucunun beraatine karar verilmistir. Beraat kararinda HTS ve CGNAT kayitlari birlikte degerlendirildiginde ByLock tespiti yapilan bu iki hattin iki farkli kisi tarafindan ve ... 46 47 numarali hattin sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri bulunmadigi, basvurucunun üzerine atili silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigine dair her türlü süpheden uzak, somut, kesin ve inandirici delil elde edilemedigi ifade edilmistir. 33. Beraat karari 4/12/2019 tarihinde kesinlesmistir. 34. Beraat kararinin kesinlesmesi üzerine basvurucu; haksiz gözalti ve tutuklama tedbirine maruz kalmasi, dijital materyallerine el konulmasi nedeniyle 20.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminatin ödenmesi talebiyle dava açmistir. 35. Dava dilekçesinde basvurucu, örgütle baglantisini ortaya koyacak deliller olmamasina ragmen Bassavciligin o dönemde FETÖ/PDY’ye üye olma suçundan yargilananlarin eslerine yönelik yaptigi operasyon neticesinde gözaltina alindigini iddia etmistir. Basvurucu, ilkokul mezunu bir ev hanimi olmasina ve 19 yasindayken amcasinin ogluyla evlenmesine karsin sirf esi nedeniyle tüm tanidiklarinin önünde azili bir teröristmis gibi gözaltina alindigini, esinin Mahkemede defalarca hatti kendisinin kullandigini belirtmesine ve söz konusu hat ile ilgili olarak tutuklu olmasina ragmen kendisi hakkinda gözalti karari verildigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica sütten kesilmemis 1,5 yasinda bir bebeginin oldugunu belirttigi hâlde bu durumun gözardi edilerek 5 gün boyunca oldukça kötü kosullardaki nezarethaneye atildigini, takipsizlikle sonuçlanmasi gereken bir dosyada koruma tedbirine basvurulmasinin haksiz sonuçlara yol açtigini öne sürmüstür. Basvurucu; tutuklama tedbiri yönünden ise sorusturma açilmasini gerektirecek düzeyde dahi bir delil bulunmamasina, ev hanimi oldugunu ve esinin ayni hat dolayisiyla yargilandigini sorgu sirasinda belirtmesine ragmen tutuklandigini, bebegiyle birlikte ceza infaz kurumuna gönderildigini, oldukça kalabalik koguslarda sürekli olarak bebeginin ezilmesinin korkusunu yasadigini, tutuklu yargilamanin basli basina bir damgalanma sebebi oldugunu, tutuklama nedeniyle sosyal çevresi nezdinde itibar kaybi yasadigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica ölçüsüz bir biçimde tüm dijital materyallerine el konuldugunu, söz konusu materyallerin dijital imajlari alinip teslim edilmesi gerekirken bunun yapilmadigini, iletisim hakkinin engellendigini, yeni bir cep telefonu, flash bellek ve SIM kart almak zorunda kaldigini, tüm bu hususlarin tazminat kapsaminda oldugunu ifade etmistir. Basvurucu son olarak esitlik ilkesi geregince tazminat miktarlarinin Balyoz davasi magdurlarina ödenen tazminat miktarlari gibi yüksek tutulmasi gerektigini belirtmistir. 36. Batman 1. Agir Ceza Mahkemesi 3.541,92 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminat ile 1.320 TL maktu vekâlet ücretinin basvurucuya ödenmesine karar vermistir. Mahkeme basvurucunun adli kontrol ve elkoyma tedbirine iliskin tazminat taleplerini reddetmistir. Kararin gerekçesinin ilgili kismi söyledir: "CMK. nin 141 maddesinde özetle hakkinda beraat karari verilen sanigin haksiz gözalti ve tutuklama sebebiyle tazminat talep edebilecegi düzenlenmistir. ... Davaciya iliskin sosyal ekonomik durum arastirmasinin yapildigi, evli 1 çocugu oldugu, ev hanimi oldugu mal varligi ve gelirinin olmadiginin belirtilmis oldugu, Davacinin talebinin CMK.nin 141. maddesi kapsaminda kaldigi, davacin gözalti ve tutukluluk öncesinde baska bir iste çalistigina dair yada bir gelir elde ettigine dair dava dosyasina herhangi bir belge sunulmadigi, davacinin gözaltinda ve tutuklulukta kaldigi sürelerde gelirine iliskin ispatlayici belge sunmamasi da dikkate alinarak yerlesik Yargitay kararlari da nazara alinarak sanigin gözaltinda ve tutuklulukta kaldigi sürede geçerli olan ve bir örnegi dosya içinde yer alan Asgari Ücret çizelgesinden anlasildigi üzere Çalisma Bakanligi tarafindan belirlenen aylik net asgari ücretlerde baz alinarak yapilan hesaplamada; ... toplam 3.541,92 TL maddi tazminat ile davacinin 2/11/2017 - 16/1/2018 tarihleri arasinda haksiz yere gözaltinda ve tutuklulukta kalmis olmasi, davacinin sosyal ekonomik durumu, yüklenen suçun niteligi, paranin satin alma gücü ve davacinin eline geçebilecek miktar, nüfus kaydina göre tutuklu kaldigi dönemlerde küçük yastaki çocugun bulunmasi nazara alinarak 6.000,00 TL manevi tazminatin davalidan alinarak davaciya verilmesine, fazlaya iliskin taleplerin ise reddine karar verilmistir. Her ne kadar dijital materyallere el konulmasi sebebiyle maddi tazminat talep edilmis ise de beraat kararinda dijital materyallerin davaciya (saniga) iadesine karar verildigi dolaysiyla bu yönde CMK 141 kapsaminda degerlendirilmesi gereken bir zarar olmadigi, Yine davacinin (sanigin) adli kontrol atinda kalmis olmasi sebebiyle maddi ve manevi tazminat talep edilmis ise de, davaci hakkindaki suçlama, suçun niteligi, adli kontrolün kapsami, süresi itibari ile ölçülü olmasi, davacinin adli kontrol devamindaki sürede ev hanimi oldugu, yurt disina çikmak istemesine ragmen çikamadigina dair bir hususun dile getirilmedigi, bu adli kontrol sebebiyle davacinin ugramis oldugu bir zararin olmadigi böyle bir zararin da ortaya konulmadigi anlasilmakla madde ve manevi zarar hesaplamasinda hesaplamaya dahil edilmemistir." 37. Basvurucu, hükmedilen tazminatlarin düsük oldugunu belirterek istinaf kanun yoluna basvurmustur. Istinaf dilekçesinde basvurucu, el konulan dijital materyallerin kesinlesen mahkeme kararina ve talebine ragmen kolluk tarafindan henüz mahkemeye ulastirilmadigini ve nerede tutuldugu bilinmediginden teslim edilmedigini, yeni telefon alacak gücünün olmadigini, söz konusu cihazlarin uzun süre kullanilmamasi durumunda güncelligini ve islevini yitirdigini, telefonun 3 yillik kullanim degeri ile 3 yil içinde düsen degerinin ve yeni cep telefonu almak zorunda kalmis olmasinin tazminat kapsaminda oldugunu öne sürmüstür. Basvurucu ayrica Anayasa Mahkemesinin sadece birkaç dakika karakolda tutulan kisiler hakkinda kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildiginden bahisle 5.000 TL manevi tazminata hükmettigini, bu basvurularla karsilastirildiginda 77 gün haksiz bir sekilde tutuklu kalmasi nedeniyle verilen tazminatin oldukça düsük oldugunu belirtmistir. Basvurucu; kuvvetli suç süphesi yokken gözaltina alinip hakkinda tutuklama karari verilmesi ile kisi özgürlügü ve güvenligi hakkinin açikça ihlal edildigini, ölçüsüz bir biçimde, yeterli gerekçe ve delil ortaya konulmaksizin tutuklanmasinin basli basina hükmedilen tazminattan daha fazla tazminat vermeyi gerektirdigini, tazminat için bir ölçüt olan fakirlesmenin Hazine için geçerli olamayacagini ileri sürmüstür. 38. Diyarbakir Bölge Adliye Mahkemesi 1/12/2020 tarihinde maddi tazminatin 3.537,02 TL, vekâlet ücretinin ise 1.430,55 TL olacak sekilde düzeltilerek istinaf basvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermistir. 39. Basvurucunun esi hakkindaki sorusturma kapsaminda el konulan dijital materyaller 2/6/2021 tarihinde, basvurucu hakkindaki sorusturma kapsaminda el konulan dijital materyaller ise 28/5/2021 tarihinde iade edilmistir. IV. ILGILI HUKUK 40. Ilgili hukuk için bkz. A.A. [GK], B.No:2017/34502, 21/10/2021, §§ 22-46. V. INCELEME VE GEREKÇE 41. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Kisi Hürriyeti ve Güvenligi Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia 1. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü 42. Basvurucu; tutuklanmasinin ve gözaltina alinmasinin hukuka aykiri oldugunu, dava dilekçesinde tazminat talebi kapsaminda degerlendirilmesi gereken hususlari ayrintili bir sekilde ortaya koymasina ragmen eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle 77 günlük gözalti ve tutuklama süreci yönünden çok düsük miktarda tazminata hükmedildigini, ödenen tazminatin hakkin özünü zedeleyecek düzeyde oldugunu, tazminatin 74 gün üzerinden verilmesinin de hukuka aykirilik teskil ettigini belirterek adil yargilanma, kisi hürriyeti ve güvenligi ile adil tazmin haklarinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. 2. Degerlendirme 43. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun sikâyetinin özü, uygulanan gözalti ve tutuklama tedbirinin hukuka aykiri oldugundan bahisle açilan tazminat davasinda hükmedilen tazminatin yetersiz olmasina iliskindir. Bu nedenle basvurunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu fikralari kapsamindaki kisi hürriyeti ve güvenligi hakki yönünden incelenmesi gerekir. a. Uygulanabilirlik Yönünden 44. 15 Temmuz darbe tesebbüsünden sonra ilan edilen olaganüstü hâl süresince Cumhurbaskani'nin baskanliginda toplanan Bakanlar Kurulu gözaltina alinan veya tutuklu yargilanan kisiler için kanunlarda taninan usule iliskin güvencelere önemli sinirlamalar getiren birçok kanun hükmünde kararname çikarmistir. Ancak mevcut davada, basvurucunun gözaltina alinmasi ve tutuklanmasi bu kanun hükmünde kararnameler çerçevesinde degil 5271 sayili Kanun'un 91. ve 100. maddeleri kapsaminda gerçeklestirilmistir. Gözaltina alinmanin ve tutuklanmanin sartlarini düzenleyen bu maddelerde olaganüstü hâl döneminde herhangi bir degisiklik yapilmamistir. Söz konusu tedbirler olaganüstü hâl ilanindan önce ve sonra geçerli olan mevzuata dayanilarak alinmistir. Sonuç olarak somut olayda herhangi bir olaganüstü tedbir uygulanmadigi için sikâyet edilen tedbirlerin Anayasa'nin 15. maddesi yönünden incelenmesine gerek görülmemistir. b. Kabul Edilebilirlik Yönünden 45. Anayasa Mahkemesi A.A. kararinda Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasi baglamindaki sikâyetler yönünden basvuru yollarinin tüketilmis sayilabilmesi için basvurucularin ilk derece mahkemelerinde yakalama, gözalti veya tutuklama tedbirlerinin hukukiligine iliskin iddialarini 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi kapsaminda açikça ileri sürerek dava açmalari gerektigini belirtmistir. Anayasa Mahkemesi anilan tedbirlerin hukuka uygun olmadigina dair iddialar dile getirilmeden -Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi kapsaminda olmadigi degerlendirilen- 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi uyarinca kovusturmaya yer olmadigi ya da beraat kararina dayali olarak dava açilmasinin basvuru yollarinin tüketilmesi anlamina gelmedigine karar vermistir (A.A., §§ 70-90). 46. Bu ilkeler isiginda somut olay incelendiginde, basvurucunun 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasi baglaminda açtigi tazminat davasinda hakkinda uygulanan gözalti ve tutuklama tedbirinin hukuka uygun olmadigini gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde ileri sürdügü görülmektedir. Basvurucu açtigi davada 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi kapsaminda bir dava açtigini açikça belirtmedigi gibi (e) bendi uyarinca bir dava açtigini da belirtmemistir. Basvurucu salt beraat etmesinden yola çikarak gözalti ve tutuklamanin hukuka aykiri oldugunu iddia etmemis, gözalti ve tutuklamanin neden hukuka aykiri olduguna iliskin açiklamalarda bulunmustur. Bu durumda basvurucunun tazminat talebinin içerigi itibariyla ilgili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendinde yer alan kanunlarda belirtilen kosullar disinda yakalanan kisilerin de tazminat istemelerine imkân taniyan hükme dayandigi görülmektedir. Sonuç olarak basvurucunun bu bölümdeki iddiasi yönünden basvuru yollarini tükettigi degerlendirilmistir. 47. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin bu iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. c. Esas Yönünden i. Genel Ilkeler (1) Inceleme Yöntemine Iliskin 48. Anayasa'nin 19. maddesinin birinci fikrasinda herkesin kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina sahip oldugu belirtilmis; ikinci ve üçüncü fikralarinda özgürlügün kisitlanabilecegi durumlar sayilmis, dördüncü, besinci, altinci, yedinci ve sekizinci fikralarinda ise hürriyetinden yoksun kalan kisilere taninan güvencelere yer verilmistir. 49. Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda ise bu esaslar disinda bir isleme tabi tutulan kisilerin ugradiklari zararlarin tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devlet tarafindan ödenecegi ifade edilmistir. Anilan fikrada yer alan "bu esaslar disinda bir isleme tâbi tutulan kisiler" tabiri ile maddenin diger tüm fikralarinda belirtilen kurallara aykiri bir isleme tabi kilinmanin kisiye tazminat hakki dogurdugu belirtilmistir. Buna göre maddenin ikinci veya üçüncü fikralarinda belirtilen durumlara aykiri sekilde kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahalede bulunulmasi ya da kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahale edilen kimsenin maddenin dördüncü, besinci, altinci, yedinci ve sekizinci fikralarindaki güvencelerden yararlandirilmamasi hâlinde ugranilan zararlar devlet tarafindan ödenecektir (Safkan Aydogdu, B. No: 2014/7498, 5/4/2017, § 44). 50. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlal edilip edilmedigini belirleyebilmesi için öncelikle basvurucunun anilan maddenin diger fikralarinda belirtilen esaslar disinda bir isleme tabi tutulup tutulmadigini incelemesi gerekmektedir. Yapilacak bu inceleme sonucunda basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu ve bu kapsamda ugradigi zararin devlet tarafindan tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmedigi tespit edilirse Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlali söz konusu olabilecektir (Safkan Aydogdu, § 45). 51. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinin uygulanabilmesi için basvurucunun anilan maddenin diger fikralarinda belirtilen esaslar disinda bir isleme tabi tutulup tutulmadiginin derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu baglamda kisinin Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu ve bu kapsamda ugradigi zararin devlet tarafindan tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmedigi veya bir tazminat imkâninin bulunmadigi tespit edilirse Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlali söz konusu olacaktir. Öte yandan kisinin Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu derece mahkemeleri tarafindan tespit edilmisse Anayasa Mahkemesinin yapacagi inceleme tazminat miktarinin yeterli olup olmadigini belirlemekle sinirli olacaktir (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, §§ 46, 47). (2) Gözaltinin Hukukiligine Iliskin 52. Genel ilkeler için bkz. Hasan Akboga [GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, §§ 43-56. (3) Tutuklamanin Hukukiligine Iliskin 53. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52. ii. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi (1) Gözalti Yönünden 54. Somut olayda bireysel basvuruya konu olan -ve 5271 sayili Kanun'un 141. maddesi uyarinca açilan tazminat davasinda da ileri sürülen- iddia, basvurucunun hukuka aykiri olarak gözaltina alinmasina ragmen açilan tazminat davasinin reddedilmesi dolayisiyla kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin güvence altina alindigi Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi baglamindaki tazminat hakkinin ihlal edildigine iliskindir. 55. Basvurucunun açtigi davada ilk derece mahkemesi, gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiri oldugu iddiasini incelememis; 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi uyarinca basvurucunun beraat etmis olmasi nedeniyle tazminata hükmetmistir. 56. 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi kapsamindaki tazminat davalarinda sorusturma veya kovusturma sonucunda verilen kararlardan hareketle yargi organlarinca yakalama, gözalti veya tutuklama tedbirlerinin haksiz oldugu ifade edilse de bu tedbirlerin -uygulandigi kosullarda- kanuna (hukuka) uygun olup olmadigi yönünde bir inceleme yapilmamaktadir. Bu bent kapsaminda kisilere tazminat ödenmesi tutmanin kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin kosullariyla uyumlu olmamasindan degil kisilerin beraat etmesinden veya haklarinda kovusturmaya yer olmadigi karari verilmesinden kaynaklanmaktadir. Bu bent kapsaminda ödenen tazminat; yakalama, gözalti veya tutuklamanin hukukiligine iliskin bir tespitin bulunmamasi hâlinde kisi hürriyeti ve güvenligi hakki baglaminda basvurucularin magdur statüsünü sona erdirmeyecektir. Sonuç olarak yakalama, gözalti ve tutuklama tedbirlerinin uygulandigi sorusturmada kovusturmaya yer olmadigina karar verilmesi ya da kovusturmada beraate hükmedilmesi dolayisiyla bu tedbirlerin haksiz oldugu seklinde bir tanimlama tedbirlerin hukuka aykiri oldugu anlamina gelmemektedir. 57. Nitekim 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendiyle getirilen tazminat talep hakki -kanun metninde de ifade edildigi üzere- kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan (fakat sonrasinda haklarinda kovusturmaya yer olmadigi veya beraat karari verilen) kisilere taninmistir. Dolayisiyla burada kanun koyucunun sorusturma sonucunda kovusturmaya yer olmadigina karar verilmesi ya da kovusturmanin beraat ile sonuçlanmasi durumunda -sorusturma veya kovusturma sonunda verilen karardan hareketle- bu süreçlerde uygulanan yakalama, gözalti ve tutuklama tedbirlerinin kanuna aykiri hâle geldigini kabul ettigini söylemek imkân dâhilinde degildir. Zira böyle bir yorum anilan Kanun hükmünün lafziyla açikça bir çeliski içerecektir. Bir baska ifadeyle sorusturma veya kovusturma sonucunda verilen karar dolayisiyla bu süreçlerde haklarinda yakalama, gözalti veya tutuklama tedbiri uygulanan kisilere otomatik olarak tazminat ödenmesi, bu tedbirlerin de otomatik olarak hukuka aykiri oldugu anlamina gelmemektedir. Dolayisiyla somut olayda derece mahkemelerince gözaltinin ve tutuklamanin hukuka uygun olup olmadigi yönünde bir belirlemede bulunulmadigi sonucuna varilmistir. 58. Bu durumda basvurucu hakkindaki gözalti tedbirinin Anayasa'nin 19. maddesindeki esaslara uygun olup olmadiginin Anayasa Mahkemesince degerlendirilmesi gerekmektedir. 59. Basvurucunun bir suç sorusturmasi kapsaminda yakalanip gözaltina alinmasi 5271 sayili Kanun'un 90. ve 91. maddelerindeki hükümler çerçevesinde gerçeklesmistir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda uygulanan gözalti tedbirinin kanuni dayanagi bulunmaktadir. 60. Kanuni dayanagi bulundugu anlasilan gözalti tedbirinin ön kosulu olan basvurucunun suç isledigine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadiginin irdelenmesi gerekir. Somut olayda basvurucu, esi adina kayitli bir telefon hatti üzerinden ByLock kullandigi iddiasiyla gözaltina alinmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Basvurucu da ifadesinde söz konusu telefon hattini zaman zaman kullandigini kabul etmistir. Anayasa Mahkemesi, ByLock uygulamasinin özellikleri gözönüne alindiginda kisilerin bu uygulamayi kullanmalarinin veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarina yüklemelerinin sorusturma makamlarinca FETÖ/PDY ile olan ilgi bakimindan bir belirti olarak degerlendirilebilecegini belirtmektedir (Aydin Yavuz ve digerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 112-116). Bu olgular isiginda basvurucunun anilan telefon hatti üzerinden ByLock programini kullanmis olabilecegine iliskin süphenin bulundugu görülmektedir. Bu itibarla gözalti tedbirinin uygulanmasi için gerekli olan suç süphesini dogrulayan olgularin bulundugu sonucuna varilmistir. 61. Öte yandan basvurucunun hâkim karari olmadan gözaltina alindigi gözetildiginde somut olayda suçüstü hâlinin veya gecikmesinde sakinca bulunan hâlin bulunup bulunmadigina da bakilmalidir. Sorusturma makamlari basvurucunun durumunu gecikmesinde sakinca bulunan hâl kapsaminda degerlendirmistir. 62. Basvurucunun yakalanmasina karar verilen silahli terör örgütüne üye olma suçlari Türk hukuk sistemi içinde agir cezai yaptirimlar öngörülen suç tipleri arasinda olup isnat edilen suça iliskin olarak kanunda öngörülen cezanin agirligi kaçma süphesine isaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki degerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrica terör suçlarinin sorusturulmasi kamu makamlarini ciddi zorluklarla karsi karsiya biraktigindan kisi hürriyeti ve güvenligi hakki, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir sekilde mücadelesini asiri derecede güçlestirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalidir (Devran Duran, § 64). Dolayisiyla sorusturma konusu terör örgütünün özellikleri dikkate alindiginda bu sorusturmalarin diger ceza sorusturmalarina göre çok daha zor ve karmasik oldugu da ortadadir. 63. Sorusturma makamlari gecikmesinde sakinca bulunan bir hâlin bulunup bulunmadiginin degerlendirilmesi konusunda Anayasa Mahkemesine göre daha iyi bir konumdadir. Hiç kuskusuz sorusturma makamlarinin bu degerlendirmeleri Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Somut olayda sorusturma makamlarinin gecikmesinde sakinca bulundugu yolunda ulastigi kanaate müdahale edilmesini gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinin son cümlesinde yer alan güvencenin saglandigi sonucuna ulasilmistir. 64. Ayrica suç isledigi hakkinda somut belirtinin bulundugu tespit edilen basvurucunun yakalanmasinin amacinin bu suç süphesine iliskin sorusturma islemlerinin yürütülmesini ve maddi gerçegin ortaya çikarilmasini temin etmek oldugu hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Dolayisiyla basvurucunun gözaltina alinmasinin anayasal açidan mesru bir amaca dayanmadigi söylenemez. 65. Son olarak basvurucu hakkindaki yakalama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin da belirlenmesi gerekir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Sorusturma makamlari kollukta verilen bu beyan üzerinden basvurucunun ByLock programini kullandigini iddia etmistir. Söz konusu beyan üzerinden yaklasik bir yillik bir süre geçtikten sonra basvurucunun gözaltina alinmasinin neden gerekli oldugu somut olayin özelliklerinden anlasilamamaktadir. Öte yandan basvurucu; gözalti kararina itiraz dilekçesinde ve 3/11/2017 tarihinde kolluk görevlileriyle yaptigi (savcinin haberdar edildigi) görüsmede emzirilme çaginda olan bakima muhtaç bir yasinda bebeginin oldugunu, kocasinin tutuklu oldugunu, bebegini teslim edecegi bir kisinin bulunmadigini söylemesine ragmen basvurucunun bu özel durumu gözaltinin ölçülülügü bakimindan dikkate alinmamistir. Bu yönüyle de gözalti isleminin ölçüsüz oldugu sonucuna varilmistir. Gözalti tedbirine konu suçlama olaganüstü hâlin ilanina neden olan olguyla baglantili olsa da yukarida belirtilen kosullarda uygulan bu tedbir olaganüstü halin gerektirdigi bir tedbir olarak görülmemistir. (2) Tutuklama Yönünden 66. Somut olayda gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi sonucuna varilmistir. Gözalti tedbiri kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahale olusturmasi bakimindan tutuklamaya göre daha hafif bir tedbirdir. Gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi bir durumda tutuklama tedbirinin de evleviyetle ölçülü olmadigi sonucuna varilmasi gerekir. (3) Sonuç 67. Açiklanan gerekçelerle gözalti ve tutuklama tedbiri yönünden basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasi kapsamindaki kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. 68. Somut olayda basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu sonucuna varildigindan Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi somut olayda uygulanabilir niteliktedir. 69. Ancak derece mahkemesi, basvurucuya Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu gerekçesiyle ve hukuka aykiri bu islemlerin karsiligi olarak uygun bir tazminat ödememistir. Derece mahkemesi tarafindan hükmedilen tazminatin Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettigi tazminat miktariyla karsilastirildiginda düsük oldugu anlasilmistir. 70. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. B. Diger Sikâyetler Yönünden 71. Basvurucu ayrica dijital materyallerine ölçüsüz bir sekilde el konuldugunu, suçlamalarla ilgileri olmadigi hâlde ablasinin ve enistesinin esyalarina da el konuldugunu, elkoyma isleminin ölçüsüz bir biçimde gerçeklestirildigini, dijital esyalarinin imajlari alinip iade edilmesi gerekirken ve bu esyalarla ilgili somut bir suçlama bulunmamasina ragmen bunlara el konulmasinin hukuka aykiri oldugunu, el konulan esyalarin defalarca talep etmesine ve elkoymaya konu davanin kesinlesmesine ragmen iade edilmedigini, esyalara bu kadar uzun süre el konulmasinin haksiz bir uygulama teskil ettigini, el konulan telefonunu kullanamamasindan ve yeni telefon almak zorunda kalmasindan kaynaklanan zararin tazmin edilmesi gerektigini, tüm bu hususlara iliskin tazminat taleplerinin gerekçesiz bir sekilde reddedildigini, deger kaybina iliskin bilirkisi incelemesi yapilmasi talebinin kabul edilmedigini belirterek haberlesme hürriyetinin ve gerekçeli karar hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. 72. Ne var ki somut olayda basvurucu sadece kendi dijital materyallerine el konulmasindan degil esinin, ablasinin ve enistesinin dijital materyallerine el konulmasindan da sikâyetçi olmustur. Basvurucunun kendisi disindaki kisiler yönünden dile getirdigi sikâyetlerin incelenmesi mümkün degildir. Öte yandan söz konusu dijital materyallerin basvurucuya iade edildigi görülmektedir. Ayrica basvurucu kendisi açisindan el konulan materyallerin maddi degerine iliskin herhangi bir açiklama yapmamistir. Basvurucu, söz konusu esyalarin elinden çikmasinin mali durumuna ciddi anlamda zarar verdigi hususunda herhangi bir bilgi ve belge de sunmamistir. Bu hususlarin yani sira basvurucunun kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigi tespit edilerek somut basvurudaki temel hukuki mesele incelendiginden bu sikâyetlere iliskin ayrica incelenme yapilmasina gerek olmadigi sonucuna varilmistir. C. Giderim Yönünden 73. Basvurucu yeniden yargilama yapilmasina hükmedilmesini talep etmistir. Basvurucu ayrica 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmustur. 74. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir. 75. Anayasa Mahkemesince yapilan inceleme sonucunda Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin ihlal edildigine karar verilmistir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi anlasilmaktadir. Ancak Anayasa Mahkemesince gözalti ve tutuklama isleminin hukuka aykiri oldugu yapilan degerlendirme sonucunda tespit edilmis ve tazminatin yetersiz olmasindan kaynakli olarak ihlal sonucuna ulasilmistir. Dolayisiyla kararin ihlalin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere mahkemeye gönderilmesi hâlinde derece mahkemesinin yapacagi tek sey Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettigi tazminat miktarini dikkate alarak daha yüksek bir tazminata hükmetmek olacaktir. Bu islem için kararin yeniden yargilama yapmak üzere derece mahkemesine gönderilmesinde hukuki yarar bulunmadigi sonucuna varilmistir. 76. Somut olayda derece mahkemesi gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiriligini tespit etmemis ise de hükmedilen tazminat gözalti ve tutuklama tedbirine karsilik olarak verildiginden bu husususun manevi tazminatin belirlenmesinde dikkate alinmasi gerekir. Bu nedenle basvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir. 77. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için basvurucunun ugradigini iddia ettigi maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasinda illiyet bagi bulunmalidir. Basvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamis olmasi nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, B. Gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiri olmasina ragmen ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin IHLAL EDILDIGINE, C. Diger sikâyetlerin ayrica incelenmesine GEREK OLMADIGINA, D. Basvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESINE, tazminata iliskin diger taleplerin REDDINE, E. 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, F. Ödemelerin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, G. Kararin bir örneginin bilgi için Batman 1. Agir Ceza Mahkemesine (E.2020/97, K.2020/235) GÖNDERILMESINE, H. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 13/4/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Olaylar
Basvurucunun esi Fetullahçi Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapilanmasi (FETÖ/PDY) sorusturmalari kapsaminda gözaltina alinmis ve tutuklanmistir. Konutta arama yapilmasi ve ayni çati altindaki aile bireylerinin dijital materyallerine elkonulmasi karari üzerine basvurucunun da cep telefonuna ve SIM kartina elkonulmustur. Basvurucunun, esinin üzerine kayitli iki telefon hatti üzerinden ByLock programini indirdigi ve kullandigi iddia edilmistir.
Basvurucunun da aralarinda yer aldigi süpheliler hakkinda FETÖ/PDY üyesi olduklari iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Bassavcilik süphelilerin kaçma ve delilleri yok etme ihtimalinin bulundugunu, yüklenen suçlarin niteligini gözönüne alarak süphelilerin suç delilleriyle birlikte saglikli bir sekilde sorgulanmasi, delillerin toplanmasi, korunmasi ve sorusturmanin adil, hizli, etkin bir sekilde sonuçlandirilmasi amaciyla 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 90. ve 91. maddeleri ile 667 sayili Olaganüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 6. maddesi uyarinca yakalanarak yedi gün süre ile gözaltina alinmalarina karar vermistir. Bu talimata istinaden basvurucu yakalanarak Adana'da gözaltina alinmistir. Istanbul'da yürütülen sorusturma kapsaminda, Istanbul'da görevli kolluk görevlileri basvurucuyu gözaltinda oldugu Adana Emniyet Müdürlügünden teslim almaya gelmis; kolluk görevlileri ile yaptigi görüsmede basvurucu, bakima muhtaç 14 aylik bir bebeginin oldugunu, çocugunu teslim edecegi kimsenin bulunmadigini beyan etmistir. Bunun üzerine kolluk görevlileri savci ile bir telefon görüsmesi yapmis, savci basvurucunun gözalti hâlinin devam etmesi yönünde talimat vermistir.
Basvurucu, avukati araciligiyla gözalti kararina itiraz etmistir. Bassavcilik, terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanmasi istemiyle basvurucuyu sulh ceza hâkimligine sevk etmistir. Basvurucu yapilan sorgusunun ardindan terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmistir. Tutuklama kararinda basvurucunun kullanmis oldugu cep telefonunda ByLock programinin yüklü olduguna iliskin belge, tutanak ve raporlara dayanilmistir.
Basvurucu, tutuklama kararina itiraz etmis; sulh ceza hâkimligi basvurucu hakkinda dava açildigini belirterek tutukluluga yapilan itirazin incelenmek üzere Agir ceza mahkemesine gönderilmesine karar vermistir. Agir ceza mahkemesi yapilan tensip incelemesinde kuvvetli suç süphesinin mevcut oldugu, suçun katalog suçlardan oldugu, adli kontrol hükümlerinin eylemin niteligine nazaran tutuklamadan beklenen faydayi saglamaya yeterli olmayacagi gerekçesiyle tutuklulugun devamina karar vermistir.
Basvurucunun yargilandigi dava ile esinin yargilandigi dava 24/1/20118 tarihinde birlestirilmis, 10/4/2018 tarihinde basvurucu hakkindaki dava birlestirilen davadan ayrilmistir. Yapilan yargilama sonucunda basvurucunun beraatine karar verilmistir. Beraat kararinin kesinlesmesi üzerine basvurucu, haksiz gözalti ve tutuklama tedbirine maruz kalmasi, dijital materyallerine el konulmasi nedeniyle 20.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminatin ödenmesi talebiyle dava açmistir. Yargilama sonucunda 3.541,92 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminat ile 1.320 TL maktu vekâlet ücretinin basvurucuya ödenmesine karar verilmis, basvurucunun adli kontrol ve elkoyma tedbirine iliskin tazminat talepleri reddedilmistir. Basvurucu, hükmedilen tazminatlarin düsük oldugunu belirterek istinaf kanun yoluna basvurmustur. Bölge adliye mahkemesi maddi tazminatin 3.537,02 TL, vekâlet ücretinin ise 1.430,55 TL olacak sekilde düzeltilerek istinaf basvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermistir.
Iddialar
Basvurucu, haksiz gözalti ve tutuklama tedbiri dolayisiyla açilan tazminat davasinda ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir.
Mahkemenin Degerlendirmesi
Basvurucunun bir suç sorusturmasi kapsaminda yakalanip gözaltina alinmasi 5271 sayili Kanun'un 90. ve 91. maddelerindeki hükümler çerçevesinde gerçeklesmistir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda uygulanan gözalti tedbirinin kanuni dayanagi bulunmaktadir.
Kanuni dayanagi bulundugu anlasilan gözalti tedbirinin ön kosulu olan basvurucunun suç isledigine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadiginin irdelenmesi gerekir. Somut olayda basvurucu, esi adina kayitli bir telefon hatti üzerinden ByLock kullandigi iddiasiyla gözaltina alinmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Basvurucu da ifadesinde söz konusu telefon hattini zaman zaman kullandigini kabul etmistir. Anayasa Mahkemesi, ByLock uygulamasinin özellikleri gözönüne alindiginda kisilerin bu uygulamayi kullanmalarinin veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarina yüklemelerinin sorusturma makamlarinca FETÖ/PDY ile olan ilgi bakimindan bir belirti olarak degerlendirilebilecegini belirtmektedir. Bu olgular isiginda basvurucunun anilan telefon hatti üzerinden ByLock programini kullanmis olabilecegine iliskin süphenin bulundugu görülmektedir. Bu itibarla gözalti tedbirinin uygulanmasi için gerekli olan suç süphesini dogrulayan olgularin bulundugu sonucuna varilmistir.
Öte yandan basvurucunun hâkim karari olmadan gözaltina alindigi gözetildiginde somut olayda suçüstü hâlinin veya gecikmesinde sakinca bulunan hâlin bulunup bulunmadigina da bakilmalidir. Sorusturma makamlari basvurucunun durumunu gecikmesinde sakinca bulunan hâl kapsaminda degerlendirmistir.
Basvurucunun yakalanmasina karar verilen silahli terör örgütüne üye olma suçlari Türk hukuk sistemi içinde agir cezai yaptirimlar öngörülen suç tipleri arasinda olup isnat edilen suça iliskin olarak kanunda öngörülen cezanin agirligi kaçma süphesine isaret eden durumlardan biridir. Ayrica terör suçlarinin sorusturulmasi kamu makamlarini ciddi zorluklarla karsi karsiya biraktigindan kisi hürriyeti ve güvenligi hakki, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir sekilde mücadelesini asiri derecede güçlestirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalidir. Dolayisiyla sorusturma konusu terör örgütünün özellikleri dikkate alindiginda bu sorusturmalarin diger ceza sorusturmalarina göre çok daha zor ve karmasik oldugu da ortadadir.
Sorusturma makamlari gecikmesinde sakinca bulunan bir hâlin bulunup bulunmadiginin degerlendirilmesi konusunda Anayasa Mahkemesine göre daha iyi bir konumdadir. Hiç kuskusuz sorusturma makamlarinin bu degerlendirmeleri Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Somut olayda sorusturma makamlarinin gecikmesinde sakinca bulundugu yolunda ulastigi kanaate müdahale edilmesini gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinin son cümlesinde yer alan güvencenin saglandigi sonucuna ulasilmistir.
Ayrica suç isledigi hakkinda somut belirtinin bulundugu tespit edilen basvurucunun yakalanmasinin amacinin bu suç süphesine iliskin sorusturma islemlerinin yürütülmesini ve maddi gerçegin ortaya çikarilmasini temin etmek oldugu hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Dolayisiyla basvurucunun gözaltina alinmasinin anayasal açidan mesru bir amaca dayanmadigi söylenemez.
Son olarak basvurucu hakkindaki yakalama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin da belirlenmesi gerekir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Sorusturma makamlari kollukta verilen bu beyan üzerinden basvurucunun ByLock programini kullandigini iddia etmistir. Söz konusu beyan üzerinden yaklasik bir yillik bir süre geçtikten sonra basvurucunun gözaltina alinmasinin neden gerekli oldugu somut olayin özelliklerinden anlasilamamaktadir. Öte yandan basvurucu; gözalti kararina itiraz dilekçesinde ve 3/11/2017 tarihinde kolluk görevlileriyle yaptigi (savcinin haberdar edildigi) görüsmede emzirilme çaginda olan bakima muhtaç bir yasinda bebeginin oldugunu, kocasinin tutuklu oldugunu, bebegini teslim edecegi bir kisinin bulunmadigini söylemesine ragmen basvurucunun bu özel durumu gözaltinin ölçülülügü bakimindan dikkate alinmamistir. Bu yönüyle de gözalti isleminin ölçüsüz oldugu sonucuna varilmistir. Gözalti tedbirine konu suçlama olaganüstü hâlin ilanina neden olan olguyla baglantili olsa da yukarida belirtilen kosullarda uygulan bu tedbir olaganüstü hâlin gerektirdigi bir tedbir olarak görülmemistir.
Gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi bir durumda tutuklama tedbirinin de evleviyetle ölçülü olmadigi sonucuna varilmistir. Gözalti ve tutuklama tedbiri hukuka aykiri olmasina ragmen derece mahkemesi basvurucuya Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu gerekçesiyle ve hukuka aykiri bu islemlerin karsiligi olarak uygun bir tazminat ödememistir.
Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkiyla baglantili olarak tazminat hakkinin ihlal edildigine karar vermistir.
---
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
BIRINCI BÖLÜM
KARAR
H. A. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2021/2107)
Karar Tarihi: 13/4/2022
R.G. Tarih ve Sayi: 1/6/2022-31853
Baskan y.
:
Hicabi DURSUN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTES
Irfan FIDAN
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Basvurucu
H. A.
Vekili
Av. Eyyup AKINCI
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, haksiz gözalti ve tutuklama tedbiri dolayisiyla açilan tazminat davasinda ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 6/1/2021 tarihinde yapilmistir. Komisyon, adli yardim talebinin kabulüne ve basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir.
3. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) araciligiyla erisilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle söyledir:
5. Basvurucunun esi Fetullahçi Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapilanmasi (FETÖ/PDY) sorusturmalari kapsaminda gözaltina alinmis ve tutuklanmistir. 22/8/2016 tarihinde basvurucunun konutunda arama yapilmasina ve ayni çati altindaki aile bireylerinin de dijital materyallerine el konulmasina karar verilmistir. Bu kapsamda arama islemi sonucunda basvurucunun da cep telefonuna ve SIM kartina el konulmustur.
6. Basvurucunun esinin üzerine kayitli iki telefon hatti üzerinden ByLock programini indirdigi ve kullandigi iddia edilmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde adina kayitli GSM hatlarindan ... 53 66 numarali hatti kendisinin, ... 46 47 numarali hatti ise esinin (basvurucunun) kullandigini beyan etmistir.
7. Basvurucunun esi hakkindaki 6/2/2017 tarihli iddianamede (Istanbul Cumhuriyet Bassavciliginca hazirlanan) adina kayitli ... 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde, ... 53 66 numarali hat üzerinden ise 7/10/2014 tarihinde ByLock programini indirip kullandigi ileri sürülmüstür.
8. Yargilandigi davada 2/5/2017 tarihli durusmada basvurucunun esine ... 46 47 numarali hatti esinin (basvurucunun) kullanip kullanmadigi sorulmustur. Basvurucunun esi bu hatti kendisinin kullandigini, daha önce sehven esi tarafindan kullanildigi yönünde beyanda bulundugunu belirtmistir.
9. Daha sonra basvurucunun da aralarinda bulundugu süpheliler hakkinda FETÖ/PDY üyesi olduklari iddiasiyla sorusturma baslatilmistir. Bu sorusturma kapsaminda Istanbul Cumhuriyet Bassavciligi (Bassavcilik) tarafindan Istanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliginden basvurucunun da aralarinda yer aldigi süphelilerin konutu için arama karari verilmesi talebinde bulunulmustur. Hâkimlik 30/10/2017 tarihli karariyla süphelilere ve suç delillerine ulasilabilecegine iliskin makul süphenin mevcut oldugu gerekçesiyle söz konusu talebi kabul etmistir.
10. Bassavcilik ayni gün arama kararinda ismi belirtilen süphelilerin kaçma ve delilleri yok etme ihtimalinin bulundugunu, yüklenen suçlarin niteligini gözönüne alarak süphelilerin suç delilleriyle birlikte saglikli bir sekilde sorgulanmasi, delillerin toplanmasi, korunmasi ve sorusturmanin adil, hizli, etkin bir sekilde sonuçlandirilmasi amaciyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 90. ve91. ve 22/7/2016 tarihli ve 667 sayili Olaganüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 6. maddesi uyarinca yakalanarak yedi gün süre ile gözaltina alinmalarina karar vermistir.
11. Basvurucu bu talimata istinaden 2/11/2017 tarihinde yakalanarak Adana'da gözaltina alinmistir. Basvurucunun Adana'daki ikamet adresinde yapilan arama sonucunda cep telefonuna ve SIM kartlarina, beraber yasadigi ablasi ve enistesine ait cep telefonlarina ve SIM kartlarina, bir iPad’e ve bir fotograf makinesine el konulmustur.
12. 3/11/2017 tarihinde Istanbul'da yürütülen sorusturma kapsaminda, Istanbul'da görevli kolluk görevlileri basvurucuyu gözaltinda oldugu Adana Emniyet Müdürlügünden teslim almaya gelmis; kolluk görevlileri ile yaptigi görüsmede basvurucu, bakima muhtaç 14 aylik bir bebeginin oldugunu, çocugunu teslim edecegi kimsenin bulunmadigini beyan etmistir. Bunun üzerine kolluk görevlileri savci ile bir telefon görüsmesi yapmis, savci basvurucunun gözalti hâlinin devam etmesi yönünde talimat vermistir.
13. Basvurucu, avukati araciligiyla gözalti kararina 3/11/2017 tarihinde itiraz etmistir. Avukati itiraz dilekçesinde; medyadan takip ettigi kadariyla sorusturmanin ByLock kullanildigi iddiasina dayandigini, basvurucunun esinin ByLock kullandigi gerekçesiyle tutuklandigini, ByLock kullanimi söz konusuysa bunun basvurucunun esinden kaynaklanmis olabilecegini belirtmistir. Dilekçede ayrica basvurucunun depresyon ve migren hastasi oldugunu, ilaç tedavisinin devam ettigini, emzirmesi gereken yasta bir bebeginin bulundugunu, gözalti sürecinde bebegin emzirilmesine izin verilmedigini, bebegin sürekli agladigini, bu sartlar altindaki bir kisinin kaçma ihtimalinin bulunmadigini ifade etmistir.
14. 6/11/2017 tarihinde basvurucunun Bassavcilikta ifadesi alinmistir. Basvurucu ifadesinde FETÖ/PDY'den haberdar olmadigini, esinin bu örgütle alakasi oldugunu esinin tutuklanmasiyla ögrendigini, evlenmeden önce baska bir hat kullandigini, evlendikten sonra ekonomik nedenlerle adina ayri hat almadiklarini ve esinin adina kayitli ... 46 47 numarali hatti esinin evde biraktigi zamanlarda sadece ailesi ile görüsmek amaciyla kullandigini, bu hatti eve geldikten sonra da esinin internete girmek için kullandigini, ByLock programindan da ilk kez esi tutuklandiginda haberdar oldugunu, bu programi kesinlikle indirmedigini, gelisim eksikligi olan bakima muhtaç, bir yasinda bebeginin oldugunu belirtmis ve serbest birakilma talebinde bulunmustur.
15. Basvurucunun avukati ifade sirasindaki savunmasinda basvurucunun esinin ByLock programini diger telefon hattina 7/10/2014 tarihinde, basvurucunun da kullandigi hatta ise 4/2/2015 tarihinde indirdigini, eger ByLock programi basvurucu tarafindan indirilmis olsaydi indirmenin ayni zamanda gerçeklesmis olmasi gerektigini, basvurucunun bakima ve emzirilmeye muhtaç bir bebeginin oldugunu belirterek basvurucunun serbest birakilmasini talep etmistir.
16. Bassavcilik, terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanmasi istemiyle basvurucuyu ayni gün Istanbul 11. Sulh Ceza Hâkimligine sevk etmistir. Tutuklamaya sevk yazisinda basvurucunun ByLock'u esi adina kayitli … 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde indirerek ve örgütün söz konusu program için kiraladigi dokuz adet IP'den biri olan 46.166.164.181 No.lu IP üzerinden 12/3/2015 tarihine kadar 79 kez giris yapmak suretiyle kullandigi ileri sürülmüstür.
17. Basvurucu sorgusunda ByLock programini kullanmadigini, esi bu uygulamayi yüklediyse de bundan haberinin olmadigini, esinin kullanmis oldugu diger telefonda da ByLock programinin yüklü oldugunun ortaya çiktigini ve esinin bu nedenle tutuklandigini ileri sürmüstür. Avukati ise esinin ByLock indirip kullanmasindan basvurucunun sorumlu tutulamayacagini, suç ve cezalarin sahsi oldugunu, evli kisilerin birbirinin telefonunu kullanmasinin normal oldugunu, amcasinin ogluyla evli, ilkokul mezunu bir ev hanimi olan basvurucunun durumunun FETÖ/PDY üyelerinin profiliyle bagdasmadigini ileri sürmüstür.
18. Basvurucu, yapilan sorgusunun ardindan terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmistir. Tutuklama kararinda basvurucunun kullandigi cep telefonunda ByLock programinin yüklü olduguna iliskin belge, tutanak ve raporlara dayanilmistir.
19. Bassavcilik 8/11/2017 tarihinde Istanbul Emniyet Müdürlügüne yazdigi yazida basvurucunun, esi adina kayitli olan ... 46 47 numarali hat üzerinden ByLock programi kullandiginin tereddüde meydan vermeyecek sekilde ortaya konulmasina ihtiyaç duyuldugunu belirtmis, bu kapsamda söz konusu hattin ByLock yazisma içeriklerinin, ID ve kullanici adi ile sifrelerinin belirlenip gönderilmesini, arkadas listesinden hatti basvurucunun kullanip kullanmadiginin tespit edilmesini istemistir.
20. Basvurucu 13/11/2017 tarihinde tutuklama kararina itiraz etmistir. Basvurucu tutukluluga itiraz dilekçesinde ... 53 66 numarali hatta 7/10/2014 ve 26/12/2014 tarihleri arasinda ... 46 47 numarali hatta da 4/2/2015 ve 12/3/2015 tarihleri arasinda ByLock kullanildiginin iddia edildigini, ... 53 66 numarali hattin baz verileri ile ... 46 47 numarali hattin 4/2/2015 ve 12/3/2015 tarihleri arasindaki baz verilerinin ayni adrese iliskin oldugunu, iki hat üzerinden ayni anda ByLock kullanilmasinin tespit edilmedigini, tarih araliklarinin basvurucunun esinin ByLock programini önce ... 53 66 numarali hatta, daha sonra bu telefondan silip ... 46 47 numarali hatta kullanmaya devam ettigini gösterdigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica depresyon ve migren hastasi oldugunu, ilaç tedavisinin devam ettigini, bir yasinda sütten kesilmemis bebegi oldugunu, bu nedenle tahliye edilmesi gerektigini belirtmistir.
21. Istanbul 11. Sulh Ceza Hâkimligi 26/12/2017 tarihinde basvurucu hakkinda dava açildigini belirterek tutukluluga yapilan itirazin incelenmek üzere Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermistir. Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesince bu itiraz dilekçesiyle ilgili bir karar verildigi tespit edilememistir.
22. Basvurucunun esi 10/11/2017 tarihinde yazdigi dilekçede; basvurucunun daha önce kullandigi hatti iptal ettirdigini ve ona yeni bir hat almadigini, ailesiyle görüsmek üzere ... 46 47 numarali hatti basvurucunun da kullandigini, bunun haricinde ... 46 47 numarali hatti kendisinin kullandigini, basvurucunun liseyi disaridan bitiren, akrabalarindan baska kimseyle görüsmeyen, kendi hâlinde bir ev hanimi oldugunu, yeterli internet bilgisinin bulunmadigini, ByLock programini indirmesinin ve kullanmasinin mümkün olmadigini, bu iki hattin internetini kendisinin kullandigini, ... 46 47 numarali hattin esi tarafindan kullaniliyormus gibi yansitilmasinin dogru olmadigini belirtmistir.
23. Bassavcilik tarafindan hazirlanan 22/11/2017 tarihli iddianameyle basvurucunun silahli terör örgütüne üye olma suçundan cezalandirilmasi istemiyle kamu davasi açilmistir. Iddianamede basvurucunun ByLock'u esi adina kayitli … 46 47 numarali hat üzerinden 4/2/2015 tarihinde indirerek 12/3/2015 tarihine kadar 79 kez giris yapmak suretiyle kullandigi ileri sürülmüstür.
24. Iddianame Istanbul 37. Agir Ceza Mahkemesi tarafindan kabul edilerek kovusturma asamasi baslamistir. Mahkeme 20/12/2017 tarihinde yapilan tensip incelemesinde kuvvetli suç süphesinin mevcut oldugu, suçun katalog suçlardan oldugu, adli kontrol hükümlerinin eylemin niteligine nazaran tutuklamadan beklenen faydayi saglamaya yeterli olmayacagi gerekçesiyle tutuklulugun devamina karar vermistir.
25. Mahkeme tensip incelemesinde ayrica Istanbul Il Emniyet Müdürlügüne müzekkere yazilarak basvurucunun esi adina kayitli ... 46 47 numarali hattin 2/2/2015 ve 2/11/2017 tarihleri arasindaki HTS kayitlarinin ByLock programi için kiralanan IP adreslerine sahip sunuculara erisim saglanip saglanmadigini, saglanmissa hangi gün ve saatlerde erisim saglandigini gösterir HTS kayitlarinin, erisim saglanmissa baglanti sirasinda operatör tarafindan aboneye verilen IP adresinin, baglanti kurulan cihaza iliskin IMEI, marka, model gibi bilgilerin, baglanti kurulan döneme iliskin konum bilgilerinin, basvurucunun ByLock programi ve belirtilen IP adresleriyle ilgisini gösterebilecek diger bilgi ve kayitlarin temin edilerek gönderilmesinin istenmesine karar vermistir.
26. Basvurucu 29/12/2017 tarihinde benzer gerekçelerle 20/12/2017 tarihli tutuklulugun devami kararina itiraz etmistir.
27. Istanbul 1. Agir Ceza Mahkemesi 3/1/2018 tarihinde basvurucunun ByLock programi kullandigina dair tespitler dikkate alindiginda atili suçun islendigi hususunda kuvvetli suç süphesinin varligini gösteren somut delillerin bulundugu, öngörülen ceza miktarina göre tutuklama tedbirinin ölçülü oldugu, adli kontrol tedbirlerinin yeterli olmayacagi gerekçesiyle itirazi reddetmistir.
28. 16/1/2018 tarihli durusmada Mahkeme somut dava ile basvurucunun esinin yargilandigi davanin ... 46 47 numarali telefon hatti ile alakali olarak birlikte degerlendirilmesinin zorunlu oldugu gerekçesiyle birlestirme yönünde karar verilip gönderilmesi için Istanbul 25. Agir Ceza Mahkemesinden muvafakat istenmesine karar vermistir. Mahkeme bu durusmada ayrica basvurucunun tahliyesine karar vermistir.
29. 24/1/2018 tarihinde basvurucunun yargilandigi dava ile esinin yargilandigi dava birlestirilmistir.
30. 10/4/2018 tarihinde basvurucu hakkindaki dava birlestirilen davadan ayrilmis ve basvurucunun esinin 9 yil hapis cezasi ile cezalandirilmasina karar verilmistir. Mahkûmiyet kararinda basvurucunun esinin ByLock tespitine konu olan ve üzerine kayitli bulunan ... 53 66 ve ... 46 47 numarali telefon hatlarini kullandigini kabul ettigi, ... 46 47 numarali hattin sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri bulunmadigi, her iki hatta iliskin ByLock HTS kayitlari ve görüsme HTS kayitlarinin basvurucunun esinin ikamet adresi, is adresleri ve baglantili bulundugu yerler ile uygunluk gösterdigi ifade edilmistir.
31. Ayirma kararinda; ByLock tespiti yapilan ve basvurucunun esinin adina kayitli olan hatlarin CGNAT kayitlarinin incelenmesi neticesinde ... 53 66 numarali hatta iliskin ByLock kullaniminin 4/2/2015 tarihi saat 19.03.08'de sona erdigi, ... 46 47 numarali hatta iliskin ByLock kullaniminin ise diger hattan ByLock kullaniminin bittigi tarih olan 4/2/2015'te saat 22.08.06'da basladigi, dolayisiyla her iki hattin ayni anda farkli yerlerde kullanimina iliskin CGNAT kaydinin bulunmadigi, ByLock tespiti yapilan bu iki hattin iki farkli kisi tarafindan, ... 46 47 numarali hattin ise sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri olmadigi ve somut verilerin basvurucunun savunmalarini destekler mahiyette oldugu, ByLock tespiti yapilan her iki hattin da basvurucunun esinin kullaniminda oldugunun kabul edilmesi gerektigi belirtilmistir.
32. Yapilan yargilama sonucunda 26/11/2019 tarihinde basvurucunun beraatine karar verilmistir. Beraat kararinda HTS ve CGNAT kayitlari birlikte degerlendirildiginde ByLock tespiti yapilan bu iki hattin iki farkli kisi tarafindan ve ... 46 47 numarali hattin sadece basvurucu tarafindan kullanildiginin kabulüne yetecek somut veri bulunmadigi, basvurucunun üzerine atili silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigine dair her türlü süpheden uzak, somut, kesin ve inandirici delil elde edilemedigi ifade edilmistir.
33. Beraat karari 4/12/2019 tarihinde kesinlesmistir.
34. Beraat kararinin kesinlesmesi üzerine basvurucu; haksiz gözalti ve tutuklama tedbirine maruz kalmasi, dijital materyallerine el konulmasi nedeniyle 20.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminatin ödenmesi talebiyle dava açmistir.
35. Dava dilekçesinde basvurucu, örgütle baglantisini ortaya koyacak deliller olmamasina ragmen Bassavciligin o dönemde FETÖ/PDY’ye üye olma suçundan yargilananlarin eslerine yönelik yaptigi operasyon neticesinde gözaltina alindigini iddia etmistir. Basvurucu, ilkokul mezunu bir ev hanimi olmasina ve 19 yasindayken amcasinin ogluyla evlenmesine karsin sirf esi nedeniyle tüm tanidiklarinin önünde azili bir teröristmis gibi gözaltina alindigini, esinin Mahkemede defalarca hatti kendisinin kullandigini belirtmesine ve söz konusu hat ile ilgili olarak tutuklu olmasina ragmen kendisi hakkinda gözalti karari verildigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica sütten kesilmemis 1,5 yasinda bir bebeginin oldugunu belirttigi hâlde bu durumun gözardi edilerek 5 gün boyunca oldukça kötü kosullardaki nezarethaneye atildigini, takipsizlikle sonuçlanmasi gereken bir dosyada koruma tedbirine basvurulmasinin haksiz sonuçlara yol açtigini öne sürmüstür. Basvurucu; tutuklama tedbiri yönünden ise sorusturma açilmasini gerektirecek düzeyde dahi bir delil bulunmamasina, ev hanimi oldugunu ve esinin ayni hat dolayisiyla yargilandigini sorgu sirasinda belirtmesine ragmen tutuklandigini, bebegiyle birlikte ceza infaz kurumuna gönderildigini, oldukça kalabalik koguslarda sürekli olarak bebeginin ezilmesinin korkusunu yasadigini, tutuklu yargilamanin basli basina bir damgalanma sebebi oldugunu, tutuklama nedeniyle sosyal çevresi nezdinde itibar kaybi yasadigini ileri sürmüstür. Basvurucu ayrica ölçüsüz bir biçimde tüm dijital materyallerine el konuldugunu, söz konusu materyallerin dijital imajlari alinip teslim edilmesi gerekirken bunun yapilmadigini, iletisim hakkinin engellendigini, yeni bir cep telefonu, flash bellek ve SIM kart almak zorunda kaldigini, tüm bu hususlarin tazminat kapsaminda oldugunu ifade etmistir. Basvurucu son olarak esitlik ilkesi geregince tazminat miktarlarinin Balyoz davasi magdurlarina ödenen tazminat miktarlari gibi yüksek tutulmasi gerektigini belirtmistir.
36. Batman 1. Agir Ceza Mahkemesi 3.541,92 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminat ile 1.320 TL maktu vekâlet ücretinin basvurucuya ödenmesine karar vermistir. Mahkeme basvurucunun adli kontrol ve elkoyma tedbirine iliskin tazminat taleplerini reddetmistir. Kararin gerekçesinin ilgili kismi söyledir:
"CMK. nin 141 maddesinde özetle hakkinda beraat karari verilen sanigin haksiz gözalti ve tutuklama sebebiyle tazminat talep edebilecegi düzenlenmistir.
...
Davaciya iliskin sosyal ekonomik durum arastirmasinin yapildigi, evli 1 çocugu oldugu, ev hanimi oldugu mal varligi ve gelirinin olmadiginin belirtilmis oldugu,
Davacinin talebinin CMK.nin 141. maddesi kapsaminda kaldigi, davacin gözalti ve tutukluluk öncesinde baska bir iste çalistigina dair yada bir gelir elde ettigine dair dava dosyasina herhangi bir belge sunulmadigi, davacinin gözaltinda ve tutuklulukta kaldigi sürelerde gelirine iliskin ispatlayici belge sunmamasi da dikkate alinarak yerlesik Yargitay kararlari da nazara alinarak sanigin gözaltinda ve tutuklulukta kaldigi sürede geçerli olan ve bir örnegi dosya içinde yer alan Asgari Ücret çizelgesinden anlasildigi üzere Çalisma Bakanligi tarafindan belirlenen aylik net asgari ücretlerde baz alinarak yapilan hesaplamada; ... toplam 3.541,92 TL maddi tazminat ile davacinin 2/11/2017 - 16/1/2018 tarihleri arasinda haksiz yere gözaltinda ve tutuklulukta kalmis olmasi, davacinin sosyal ekonomik durumu, yüklenen suçun niteligi, paranin satin alma gücü ve davacinin eline geçebilecek miktar, nüfus kaydina göre tutuklu kaldigi dönemlerde küçük yastaki çocugun bulunmasi nazara alinarak 6.000,00 TL manevi tazminatin davalidan alinarak davaciya verilmesine, fazlaya iliskin taleplerin ise reddine karar verilmistir.
Her ne kadar dijital materyallere el konulmasi sebebiyle maddi tazminat talep edilmis ise de beraat kararinda dijital materyallerin davaciya (saniga) iadesine karar verildigi dolaysiyla bu yönde CMK 141 kapsaminda degerlendirilmesi gereken bir zarar olmadigi,
Yine davacinin (sanigin) adli kontrol atinda kalmis olmasi sebebiyle maddi ve manevi tazminat talep edilmis ise de, davaci hakkindaki suçlama, suçun niteligi, adli kontrolün kapsami, süresi itibari ile ölçülü olmasi, davacinin adli kontrol devamindaki sürede ev hanimi oldugu, yurt disina çikmak istemesine ragmen çikamadigina dair bir hususun dile getirilmedigi, bu adli kontrol sebebiyle davacinin ugramis oldugu bir zararin olmadigi böyle bir zararin da ortaya konulmadigi anlasilmakla madde ve manevi zarar hesaplamasinda hesaplamaya dahil edilmemistir."
37. Basvurucu, hükmedilen tazminatlarin düsük oldugunu belirterek istinaf kanun yoluna basvurmustur. Istinaf dilekçesinde basvurucu, el konulan dijital materyallerin kesinlesen mahkeme kararina ve talebine ragmen kolluk tarafindan henüz mahkemeye ulastirilmadigini ve nerede tutuldugu bilinmediginden teslim edilmedigini, yeni telefon alacak gücünün olmadigini, söz konusu cihazlarin uzun süre kullanilmamasi durumunda güncelligini ve islevini yitirdigini, telefonun 3 yillik kullanim degeri ile 3 yil içinde düsen degerinin ve yeni cep telefonu almak zorunda kalmis olmasinin tazminat kapsaminda oldugunu öne sürmüstür. Basvurucu ayrica Anayasa Mahkemesinin sadece birkaç dakika karakolda tutulan kisiler hakkinda kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildiginden bahisle 5.000 TL manevi tazminata hükmettigini, bu basvurularla karsilastirildiginda 77 gün haksiz bir sekilde tutuklu kalmasi nedeniyle verilen tazminatin oldukça düsük oldugunu belirtmistir. Basvurucu; kuvvetli suç süphesi yokken gözaltina alinip hakkinda tutuklama karari verilmesi ile kisi özgürlügü ve güvenligi hakkinin açikça ihlal edildigini, ölçüsüz bir biçimde, yeterli gerekçe ve delil ortaya konulmaksizin tutuklanmasinin basli basina hükmedilen tazminattan daha fazla tazminat vermeyi gerektirdigini, tazminat için bir ölçüt olan fakirlesmenin Hazine için geçerli olamayacagini ileri sürmüstür.
38. Diyarbakir Bölge Adliye Mahkemesi 1/12/2020 tarihinde maddi tazminatin 3.537,02 TL, vekâlet ücretinin ise 1.430,55 TL olacak sekilde düzeltilerek istinaf basvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermistir.
39. Basvurucunun esi hakkindaki sorusturma kapsaminda el konulan dijital materyaller 2/6/2021 tarihinde, basvurucu hakkindaki sorusturma kapsaminda el konulan dijital materyaller ise 28/5/2021 tarihinde iade edilmistir.
IV. ILGILI HUKUK
40. Ilgili hukuk için bkz. A.A. [GK], B.No:2017/34502, 21/10/2021, §§ 22-46.
V. INCELEME VE GEREKÇE
41. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Kisi Hürriyeti ve Güvenligi Hakkinin Ihlal Edildigine Iliskin Iddia
1. Basvurucunun Iddialari ve Bakanlik Görüsü
42. Basvurucu; tutuklanmasinin ve gözaltina alinmasinin hukuka aykiri oldugunu, dava dilekçesinde tazminat talebi kapsaminda degerlendirilmesi gereken hususlari ayrintili bir sekilde ortaya koymasina ragmen eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle 77 günlük gözalti ve tutuklama süreci yönünden çok düsük miktarda tazminata hükmedildigini, ödenen tazminatin hakkin özünü zedeleyecek düzeyde oldugunu, tazminatin 74 gün üzerinden verilmesinin de hukuka aykirilik teskil ettigini belirterek adil yargilanma, kisi hürriyeti ve güvenligi ile adil tazmin haklarinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
2. Degerlendirme
43. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucunun sikâyetinin özü, uygulanan gözalti ve tutuklama tedbirinin hukuka aykiri oldugundan bahisle açilan tazminat davasinda hükmedilen tazminatin yetersiz olmasina iliskindir. Bu nedenle basvurunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu fikralari kapsamindaki kisi hürriyeti ve güvenligi hakki yönünden incelenmesi gerekir.
a. Uygulanabilirlik Yönünden
44. 15 Temmuz darbe tesebbüsünden sonra ilan edilen olaganüstü hâl süresince Cumhurbaskani'nin baskanliginda toplanan Bakanlar Kurulu gözaltina alinan veya tutuklu yargilanan kisiler için kanunlarda taninan usule iliskin güvencelere önemli sinirlamalar getiren birçok kanun hükmünde kararname çikarmistir. Ancak mevcut davada, basvurucunun gözaltina alinmasi ve tutuklanmasi bu kanun hükmünde kararnameler çerçevesinde degil 5271 sayili Kanun'un 91. ve 100. maddeleri kapsaminda gerçeklestirilmistir. Gözaltina alinmanin ve tutuklanmanin sartlarini düzenleyen bu maddelerde olaganüstü hâl döneminde herhangi bir degisiklik yapilmamistir. Söz konusu tedbirler olaganüstü hâl ilanindan önce ve sonra geçerli olan mevzuata dayanilarak alinmistir. Sonuç olarak somut olayda herhangi bir olaganüstü tedbir uygulanmadigi için sikâyet edilen tedbirlerin Anayasa'nin 15. maddesi yönünden incelenmesine gerek görülmemistir.
b. Kabul Edilebilirlik Yönünden
45. Anayasa Mahkemesi A.A. kararinda Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasi baglamindaki sikâyetler yönünden basvuru yollarinin tüketilmis sayilabilmesi için basvurucularin ilk derece mahkemelerinde yakalama, gözalti veya tutuklama tedbirlerinin hukukiligine iliskin iddialarini 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi kapsaminda açikça ileri sürerek dava açmalari gerektigini belirtmistir. Anayasa Mahkemesi anilan tedbirlerin hukuka uygun olmadigina dair iddialar dile getirilmeden -Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi kapsaminda olmadigi degerlendirilen- 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi uyarinca kovusturmaya yer olmadigi ya da beraat kararina dayali olarak dava açilmasinin basvuru yollarinin tüketilmesi anlamina gelmedigine karar vermistir (A.A., §§ 70-90).
46. Bu ilkeler isiginda somut olay incelendiginde, basvurucunun 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasi baglaminda açtigi tazminat davasinda hakkinda uygulanan gözalti ve tutuklama tedbirinin hukuka uygun olmadigini gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde ileri sürdügü görülmektedir. Basvurucu açtigi davada 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi kapsaminda bir dava açtigini açikça belirtmedigi gibi (e) bendi uyarinca bir dava açtigini da belirtmemistir. Basvurucu salt beraat etmesinden yola çikarak gözalti ve tutuklamanin hukuka aykiri oldugunu iddia etmemis, gözalti ve tutuklamanin neden hukuka aykiri olduguna iliskin açiklamalarda bulunmustur. Bu durumda basvurucunun tazminat talebinin içerigi itibariyla ilgili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendinde yer alan kanunlarda belirtilen kosullar disinda yakalanan kisilerin de tazminat istemelerine imkân taniyan hükme dayandigi görülmektedir. Sonuç olarak basvurucunun bu bölümdeki iddiasi yönünden basvuru yollarini tükettigi degerlendirilmistir.
47. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin bu iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
c. Esas Yönünden
i. Genel Ilkeler
(1) Inceleme Yöntemine Iliskin
48. Anayasa'nin 19. maddesinin birinci fikrasinda herkesin kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina sahip oldugu belirtilmis; ikinci ve üçüncü fikralarinda özgürlügün kisitlanabilecegi durumlar sayilmis, dördüncü, besinci, altinci, yedinci ve sekizinci fikralarinda ise hürriyetinden yoksun kalan kisilere taninan güvencelere yer verilmistir.
49. Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda ise bu esaslar disinda bir isleme tabi tutulan kisilerin ugradiklari zararlarin tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devlet tarafindan ödenecegi ifade edilmistir. Anilan fikrada yer alan "bu esaslar disinda bir isleme tâbi tutulan kisiler" tabiri ile maddenin diger tüm fikralarinda belirtilen kurallara aykiri bir isleme tabi kilinmanin kisiye tazminat hakki dogurdugu belirtilmistir. Buna göre maddenin ikinci veya üçüncü fikralarinda belirtilen durumlara aykiri sekilde kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahalede bulunulmasi ya da kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahale edilen kimsenin maddenin dördüncü, besinci, altinci, yedinci ve sekizinci fikralarindaki güvencelerden yararlandirilmamasi hâlinde ugranilan zararlar devlet tarafindan ödenecektir (Safkan Aydogdu, B. No: 2014/7498, 5/4/2017, § 44).
50. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlal edilip edilmedigini belirleyebilmesi için öncelikle basvurucunun anilan maddenin diger fikralarinda belirtilen esaslar disinda bir isleme tabi tutulup tutulmadigini incelemesi gerekmektedir. Yapilacak bu inceleme sonucunda basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu ve bu kapsamda ugradigi zararin devlet tarafindan tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmedigi tespit edilirse Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlali söz konusu olabilecektir (Safkan Aydogdu, § 45).
51. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinin uygulanabilmesi için basvurucunun anilan maddenin diger fikralarinda belirtilen esaslar disinda bir isleme tabi tutulup tutulmadiginin derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu baglamda kisinin Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu ve bu kapsamda ugradigi zararin devlet tarafindan tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmedigi veya bir tazminat imkâninin bulunmadigi tespit edilirse Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasinda güvence altina alinan tazminat hakkinin ihlali söz konusu olacaktir. Öte yandan kisinin Anayasa'nin 19. maddesinin ilk sekiz fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu derece mahkemeleri tarafindan tespit edilmisse Anayasa Mahkemesinin yapacagi inceleme tazminat miktarinin yeterli olup olmadigini belirlemekle sinirli olacaktir (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, §§ 46, 47).
(2) Gözaltinin Hukukiligine Iliskin
52. Genel ilkeler için bkz. Hasan Akboga [GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, §§ 43-56.
(3) Tutuklamanin Hukukiligine Iliskin
53. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52.
ii. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi
(1) Gözalti Yönünden
54. Somut olayda bireysel basvuruya konu olan -ve 5271 sayili Kanun'un 141. maddesi uyarinca açilan tazminat davasinda da ileri sürülen- iddia, basvurucunun hukuka aykiri olarak gözaltina alinmasina ragmen açilan tazminat davasinin reddedilmesi dolayisiyla kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin güvence altina alindigi Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi baglamindaki tazminat hakkinin ihlal edildigine iliskindir.
55. Basvurucunun açtigi davada ilk derece mahkemesi, gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiri oldugu iddiasini incelememis; 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi uyarinca basvurucunun beraat etmis olmasi nedeniyle tazminata hükmetmistir.
56. 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendi kapsamindaki tazminat davalarinda sorusturma veya kovusturma sonucunda verilen kararlardan hareketle yargi organlarinca yakalama, gözalti veya tutuklama tedbirlerinin haksiz oldugu ifade edilse de bu tedbirlerin -uygulandigi kosullarda- kanuna (hukuka) uygun olup olmadigi yönünde bir inceleme yapilmamaktadir. Bu bent kapsaminda kisilere tazminat ödenmesi tutmanin kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin kosullariyla uyumlu olmamasindan degil kisilerin beraat etmesinden veya haklarinda kovusturmaya yer olmadigi karari verilmesinden kaynaklanmaktadir. Bu bent kapsaminda ödenen tazminat; yakalama, gözalti veya tutuklamanin hukukiligine iliskin bir tespitin bulunmamasi hâlinde kisi hürriyeti ve güvenligi hakki baglaminda basvurucularin magdur statüsünü sona erdirmeyecektir. Sonuç olarak yakalama, gözalti ve tutuklama tedbirlerinin uygulandigi sorusturmada kovusturmaya yer olmadigina karar verilmesi ya da kovusturmada beraate hükmedilmesi dolayisiyla bu tedbirlerin haksiz oldugu seklinde bir tanimlama tedbirlerin hukuka aykiri oldugu anlamina gelmemektedir.
57. Nitekim 5271 sayili Kanun'un 141. maddesinin (1) numarali fikrasinin (e) bendiyle getirilen tazminat talep hakki -kanun metninde de ifade edildigi üzere- kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan (fakat sonrasinda haklarinda kovusturmaya yer olmadigi veya beraat karari verilen) kisilere taninmistir. Dolayisiyla burada kanun koyucunun sorusturma sonucunda kovusturmaya yer olmadigina karar verilmesi ya da kovusturmanin beraat ile sonuçlanmasi durumunda -sorusturma veya kovusturma sonunda verilen karardan hareketle- bu süreçlerde uygulanan yakalama, gözalti ve tutuklama tedbirlerinin kanuna aykiri hâle geldigini kabul ettigini söylemek imkân dâhilinde degildir. Zira böyle bir yorum anilan Kanun hükmünün lafziyla açikça bir çeliski içerecektir. Bir baska ifadeyle sorusturma veya kovusturma sonucunda verilen karar dolayisiyla bu süreçlerde haklarinda yakalama, gözalti veya tutuklama tedbiri uygulanan kisilere otomatik olarak tazminat ödenmesi, bu tedbirlerin de otomatik olarak hukuka aykiri oldugu anlamina gelmemektedir. Dolayisiyla somut olayda derece mahkemelerince gözaltinin ve tutuklamanin hukuka uygun olup olmadigi yönünde bir belirlemede bulunulmadigi sonucuna varilmistir.
58. Bu durumda basvurucu hakkindaki gözalti tedbirinin Anayasa'nin 19. maddesindeki esaslara uygun olup olmadiginin Anayasa Mahkemesince degerlendirilmesi gerekmektedir.
59. Basvurucunun bir suç sorusturmasi kapsaminda yakalanip gözaltina alinmasi 5271 sayili Kanun'un 90. ve 91. maddelerindeki hükümler çerçevesinde gerçeklesmistir. Dolayisiyla basvurucu hakkinda uygulanan gözalti tedbirinin kanuni dayanagi bulunmaktadir.
60. Kanuni dayanagi bulundugu anlasilan gözalti tedbirinin ön kosulu olan basvurucunun suç isledigine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadiginin irdelenmesi gerekir. Somut olayda basvurucu, esi adina kayitli bir telefon hatti üzerinden ByLock kullandigi iddiasiyla gözaltina alinmistir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Basvurucu da ifadesinde söz konusu telefon hattini zaman zaman kullandigini kabul etmistir. Anayasa Mahkemesi, ByLock uygulamasinin özellikleri gözönüne alindiginda kisilerin bu uygulamayi kullanmalarinin veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarina yüklemelerinin sorusturma makamlarinca FETÖ/PDY ile olan ilgi bakimindan bir belirti olarak degerlendirilebilecegini belirtmektedir (Aydin Yavuz ve digerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 112-116). Bu olgular isiginda basvurucunun anilan telefon hatti üzerinden ByLock programini kullanmis olabilecegine iliskin süphenin bulundugu görülmektedir. Bu itibarla gözalti tedbirinin uygulanmasi için gerekli olan suç süphesini dogrulayan olgularin bulundugu sonucuna varilmistir.
61. Öte yandan basvurucunun hâkim karari olmadan gözaltina alindigi gözetildiginde somut olayda suçüstü hâlinin veya gecikmesinde sakinca bulunan hâlin bulunup bulunmadigina da bakilmalidir. Sorusturma makamlari basvurucunun durumunu gecikmesinde sakinca bulunan hâl kapsaminda degerlendirmistir.
62. Basvurucunun yakalanmasina karar verilen silahli terör örgütüne üye olma suçlari Türk hukuk sistemi içinde agir cezai yaptirimlar öngörülen suç tipleri arasinda olup isnat edilen suça iliskin olarak kanunda öngörülen cezanin agirligi kaçma süphesine isaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki degerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrica terör suçlarinin sorusturulmasi kamu makamlarini ciddi zorluklarla karsi karsiya biraktigindan kisi hürriyeti ve güvenligi hakki, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir sekilde mücadelesini asiri derecede güçlestirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalidir (Devran Duran, § 64). Dolayisiyla sorusturma konusu terör örgütünün özellikleri dikkate alindiginda bu sorusturmalarin diger ceza sorusturmalarina göre çok daha zor ve karmasik oldugu da ortadadir.
63. Sorusturma makamlari gecikmesinde sakinca bulunan bir hâlin bulunup bulunmadiginin degerlendirilmesi konusunda Anayasa Mahkemesine göre daha iyi bir konumdadir. Hiç kuskusuz sorusturma makamlarinin bu degerlendirmeleri Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Somut olayda sorusturma makamlarinin gecikmesinde sakinca bulundugu yolunda ulastigi kanaate müdahale edilmesini gerektirecek bir durum bulunmamaktadir. Dolayisiyla Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinin son cümlesinde yer alan güvencenin saglandigi sonucuna ulasilmistir.
64. Ayrica suç isledigi hakkinda somut belirtinin bulundugu tespit edilen basvurucunun yakalanmasinin amacinin bu suç süphesine iliskin sorusturma islemlerinin yürütülmesini ve maddi gerçegin ortaya çikarilmasini temin etmek oldugu hususunda tereddüt bulunmamaktadir. Dolayisiyla basvurucunun gözaltina alinmasinin anayasal açidan mesru bir amaca dayanmadigi söylenemez.
65. Son olarak basvurucu hakkindaki yakalama tedbirinin ölçülü olup olmadiginin da belirlenmesi gerekir. Basvurucunun esi 4/11/2016 tarihli kolluk ifadesinde söz konusu hattin basvurucu tarafindan kullanildigini beyan etmistir. Sorusturma makamlari kollukta verilen bu beyan üzerinden basvurucunun ByLock programini kullandigini iddia etmistir. Söz konusu beyan üzerinden yaklasik bir yillik bir süre geçtikten sonra basvurucunun gözaltina alinmasinin neden gerekli oldugu somut olayin özelliklerinden anlasilamamaktadir. Öte yandan basvurucu; gözalti kararina itiraz dilekçesinde ve 3/11/2017 tarihinde kolluk görevlileriyle yaptigi (savcinin haberdar edildigi) görüsmede emzirilme çaginda olan bakima muhtaç bir yasinda bebeginin oldugunu, kocasinin tutuklu oldugunu, bebegini teslim edecegi bir kisinin bulunmadigini söylemesine ragmen basvurucunun bu özel durumu gözaltinin ölçülülügü bakimindan dikkate alinmamistir. Bu yönüyle de gözalti isleminin ölçüsüz oldugu sonucuna varilmistir. Gözalti tedbirine konu suçlama olaganüstü hâlin ilanina neden olan olguyla baglantili olsa da yukarida belirtilen kosullarda uygulan bu tedbir olaganüstü halin gerektirdigi bir tedbir olarak görülmemistir.
(2) Tutuklama Yönünden
66. Somut olayda gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi sonucuna varilmistir. Gözalti tedbiri kisi hürriyeti ve güvenligi hakkina müdahale olusturmasi bakimindan tutuklamaya göre daha hafif bir tedbirdir. Gözalti tedbirinin ölçülü olmadigi bir durumda tutuklama tedbirinin de evleviyetle ölçülü olmadigi sonucuna varilmasi gerekir.
(3) Sonuç
67. Açiklanan gerekçelerle gözalti ve tutuklama tedbiri yönünden basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasi kapsamindaki kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
68. Somut olayda basvurucunun Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu sonucuna varildigindan Anayasa'nin 19. maddesinin dokuzuncu fikrasi somut olayda uygulanabilir niteliktedir.
69. Ancak derece mahkemesi, basvurucuya Anayasa'nin 19. maddesinin üçüncü fikrasinda belirtilen esaslara aykiri bir isleme tabi tutuldugu gerekçesiyle ve hukuka aykiri bu islemlerin karsiligi olarak uygun bir tazminat ödememistir. Derece mahkemesi tarafindan hükmedilen tazminatin Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettigi tazminat miktariyla karsilastirildiginda düsük oldugu anlasilmistir.
70. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
B. Diger Sikâyetler Yönünden
71. Basvurucu ayrica dijital materyallerine ölçüsüz bir sekilde el konuldugunu, suçlamalarla ilgileri olmadigi hâlde ablasinin ve enistesinin esyalarina da el konuldugunu, elkoyma isleminin ölçüsüz bir biçimde gerçeklestirildigini, dijital esyalarinin imajlari alinip iade edilmesi gerekirken ve bu esyalarla ilgili somut bir suçlama bulunmamasina ragmen bunlara el konulmasinin hukuka aykiri oldugunu, el konulan esyalarin defalarca talep etmesine ve elkoymaya konu davanin kesinlesmesine ragmen iade edilmedigini, esyalara bu kadar uzun süre el konulmasinin haksiz bir uygulama teskil ettigini, el konulan telefonunu kullanamamasindan ve yeni telefon almak zorunda kalmasindan kaynaklanan zararin tazmin edilmesi gerektigini, tüm bu hususlara iliskin tazminat taleplerinin gerekçesiz bir sekilde reddedildigini, deger kaybina iliskin bilirkisi incelemesi yapilmasi talebinin kabul edilmedigini belirterek haberlesme hürriyetinin ve gerekçeli karar hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
72. Ne var ki somut olayda basvurucu sadece kendi dijital materyallerine el konulmasindan degil esinin, ablasinin ve enistesinin dijital materyallerine el konulmasindan da sikâyetçi olmustur. Basvurucunun kendisi disindaki kisiler yönünden dile getirdigi sikâyetlerin incelenmesi mümkün degildir. Öte yandan söz konusu dijital materyallerin basvurucuya iade edildigi görülmektedir. Ayrica basvurucu kendisi açisindan el konulan materyallerin maddi degerine iliskin herhangi bir açiklama yapmamistir. Basvurucu, söz konusu esyalarin elinden çikmasinin mali durumuna ciddi anlamda zarar verdigi hususunda herhangi bir bilgi ve belge de sunmamistir. Bu hususlarin yani sira basvurucunun kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigi tespit edilerek somut basvurudaki temel hukuki mesele incelendiginden bu sikâyetlere iliskin ayrica incelenme yapilmasina gerek olmadigi sonucuna varilmistir.
C. Giderim Yönünden
73. Basvurucu yeniden yargilama yapilmasina hükmedilmesini talep etmistir. Basvurucu ayrica 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmustur.
74. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir.
75. Anayasa Mahkemesince yapilan inceleme sonucunda Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin ihlal edildigine karar verilmistir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi anlasilmaktadir. Ancak Anayasa Mahkemesince gözalti ve tutuklama isleminin hukuka aykiri oldugu yapilan degerlendirme sonucunda tespit edilmis ve tazminatin yetersiz olmasindan kaynakli olarak ihlal sonucuna ulasilmistir. Dolayisiyla kararin ihlalin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere mahkemeye gönderilmesi hâlinde derece mahkemesinin yapacagi tek sey Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettigi tazminat miktarini dikkate alarak daha yüksek bir tazminata hükmetmek olacaktir. Bu islem için kararin yeniden yargilama yapmak üzere derece mahkemesine gönderilmesinde hukuki yarar bulunmadigi sonucuna varilmistir.
76. Somut olayda derece mahkemesi gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiriligini tespit etmemis ise de hükmedilen tazminat gözalti ve tutuklama tedbirine karsilik olarak verildiginden bu husususun manevi tazminatin belirlenmesinde dikkate alinmasi gerekir. Bu nedenle basvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektigi sonucuna ulasilmistir.
77. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için basvurucunun ugradigini iddia ettigi maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasinda illiyet bagi bulunmalidir. Basvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamis olmasi nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
B. Gözaltinin ve tutuklamanin hukuka aykiri olmasina ragmen ödenen tazminatin yetersiz olmasi nedeniyle Anayasa'nin 19. maddesinin -üçüncü fikrasiyla baglantili olarak- dokuzuncu fikrasinin IHLAL EDILDIGINE,
C. Diger sikâyetlerin ayrica incelenmesine GEREK OLMADIGINA,
D. Basvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESINE, tazminata iliskin diger taleplerin REDDINE,
E. 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
F. Ödemelerin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
G. Kararin bir örneginin bilgi için Batman 1. Agir Ceza Mahkemesine (E.2020/97, K.2020/235) GÖNDERILMESINE,
H. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 13/4/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.