Yabancı uyruklu öğretim üyesine iş sonu tazminatının ödenmemesi, Ayrımcılık yasağının ihlal edilmesi

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff24bf02000000d705000001000200

Azerbaycan Cumhuriyeti vatandasi olan basvurucular sirasiyla 1996 ve 1992 yillarinda yabanci uyruklu sözlesmeli ögretim elemani olarak üniversitede çalismaya baslamistir. Basvurucularin sözlesmesi 2016 yili da dâhil olmak üzere her yil yenilenmis ancak hizmetlerine ihtiyaç bulunmadigi gerekçesiyle 2017 yilinin basinda yenilenmemistir.

Basvurucular üniversiteye ayri ayri basvuruda bulunarak is sonu tazminatinin ödenmesini talep etmis ancak üniversite tarafindan herhangi bir ödeme yapilmamistir. Is sonu tazminati alacaginin ödenmesi isteminin reddine iliskin islemin iptali ile is sonu alacaginin tazminine karar verilmesi istemiyle birinci basvurucu 1. Idare Mahkemesinde, ikinci basvurucu ise 2. Idare Mahkemesinde dava açmistir. Idare Mahkemeleri ret islemlerini iptal ederek basvuruculara is sonu tazminati ödenmesine hükmetmistir.

Üniversitenin istinaf basvurularini inceleyen Bölge Idare Mahkemesi istinaf istemlerini kabul ederek davalari reddetmistir. Kararlarin gerekçesinde, 2914 sayili Yüksekögretim Personel Kanunu'nda 2547 sayili Yüksekögretim Kanunu uyarinca sözlesmeli olarak çalistirilacak yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ödenecek olan ücretin Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar dâhilinde Yüksekögretim Kurulunca tespit edileceginin hükme baglandigi vurgulanmis; yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ödenecek ücreti belirleyen 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu kararinda kidem tazminati ödenebilecegi yönünde bir düzenlemenin yer almadigi belirtilmistir.

Iddialar

Basvurucular, is sonu tazminati ödenmeyerek uyruk temelinde farkli muamelede bulunulmasi nedeniyle mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildigini ileri sürmüstür.

Mahkemenin Degerlendirmesi

Basvurucular Türk vatandasi olmalari hâlinde elde edilecegi açik olan is sonu tazminatindan Türk vatandasi olmamalari sebebiyle mahrum kalmistir. Bu durumda sözlesmeli ögretim görevlilerinin is sonu tazminatina hak kazanmasi konusunda Türk vatandasi olup olmama temelinde farkli muamele yapildigi açiktir.

Somut olaydaki farkli muamele sebebi konusunda idarenin isleminde ve Bölge Idare Mahkemesinin kararinda bir bilgiye yer verilmedigi gözlemlenmektedir. Bakanlik görüsünde, sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin sözlesme ücretlerinin yüksek olmasi sebebiyle bu kisilere is sonu tazminati ödenmemesinin hakkaniyete uygun oldugu belirtilmistir. Bununla birlikte Bakanlik görüsünde yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin Türk vatandasi ögretim görevlilerine nazaran ne tür avantajlara sahip oldugu açiklanmamis, bu hususun Yüksekögretim Kurumundan sorulmasi önerilmistir.

Bireysel basvuruda hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmedigi denetlenirken kural olarak derece mahkemelerinin gerekçeleri üzerinden inceleme yapilir. Somut olayda derece mahkemelerinin kararlari incelendiginde yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin ücret yönünden bazi avantajlara sahip olduklarindan söz edilmedigi gibi farkli muamelenin belirtilen temelde haklilastirildigi da görülememektedir. Bölge Idare Mahkemesi mevzuatta sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmesini öngören bir hüküm bulunmadigini belirtmekle yetinmis, ayrimcilik yasagi yönünden bir inceleme yapmamistir. Bu durumda sözlesmeli yabanci uyruklu kamu görevlilerine is sonu tazminati ödenmemesinin gerekçesinin bunlara ödenen yüksek ücretler oldugunun kabul edilmesinin spekülasyon olacagi degerlendirilmistir.

Kamu makamlarinin is sonu tazminatinin hak edilme kosullarinin düzenlenmesi ve bu anlamda kisiler arasinda farkliliklar olusturulmasi konusunda belli ölçüde takdir yetkisi bulunsa da farkli muamelenin nesnel ve hakli nedenlere dayandirildiginin gösterilmesi zorunludur. Gelgelelim somut olayda basvurucularin yabanci uyruklu oldugu için maruz kaldigi farkli muamelenin nesnel ve hakli bir temelinin bulundugu ortaya konulamamistir.

Bölge Idare Mahkemesinin gerekçesi gözetildiginde basvuruculara is sonu tazminati ödenmemesinin hukuka uygun bulunmasinin, ödemeyi yasaklayan açik bir kanun hükmüne degil, ikinci mevzuattaki düzenleme eksikligine dayandirildigi anlasilmaktadir. Dolayisiyla farkli muamelenin temel sebebinin yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin ücretlerine iliskin ikincil mevzuatin anayasal hükümler gözetilmeden düzenlenmesi ve yorumlanmasi oldugu anlasilmaktadir. Basvuruculara is sonu tazminatini ödenmesini yasaklayan açik bir kanun hükmü bulunmadigina göre ikincil mevzuat hükümlerinin anayasal ilkeler gözetilerek yorumlanmasi derece mahkemelerinin anayasal görevidir. Bu itibarla ödeme yapilmasini öngören açik bir hüküm bulunmadigi gerekçesiyle basvuruculara is sonu tazminati ödenmemesinin haklilastirilmasi yargi mercilerinin mevzuat hükümlerini anayasal güvenceler isiginda yorumlama yükümlülügüne aykiri olmustur.

Bu durumda sözlesmeli ögretim görevlileri arasinda is sonu tazminatina hak kazanma bakimindan Türk vatandasi olup olmama temelinde yapilan farkli muamelenin nesnel ve hakli bir sebebinin bulunmadigi sonucuna ulasilmaktadir. Farkli muamelenin hakli bir sebebinin bulunmadigi sonucuna ulasildigindan orantililik yönünden ayrica bir inceleme yapilmasina gerek görülmemistir.

Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildigine karar vermistir.

TÜRKIYE CUMHURIYETI

ANAYASA MAHKEMESI

 

 

IKINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

NAZILA ADIGOZALZADE VE FERID ADIGOZALZADE BASVURUSU

(Basvuru Numarasi: 2019/8334)

 

Karar Tarihi: 16/3/2022

R.G. Tarih ve Sayi: 10/6/2022-31862

 

IKINCI BÖLÜM

 

KARAR

 

Baskan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAGCI

 

 

Kenan YASAR

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Basvurucular

:

1. Nazila ADIGOZALZADE

 

 

2. Ferid ADIGOZALZADE

Basvurucular Vekili

:

Av. Zeynep Betül GEÇIM AY

 

I. BASVURUNUN KONUSU

1. Basvuru, is akdi sona eren yabanci uyruklu ögretim görevlisine is sonu tazminati ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.

II. BASVURU SÜRECI

2. Basvurular 12/3/2019 ve 19/6/2019 tarihlerinde yapilmistir. Komisyonca basvurularin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.

3. Basvuru belgelerinin birer örnegi bilgi için Adalet Bakanligina (Bakanlik) gönderilmistir. Bakanlik, görüsünü bildirmistir.

4. Basvurucular, Bakanligin görüsüne karsi süresinde beyanda bulunmustur.

5. 2019/21121 numarali basvuru, incelenen basvuruyla birlestirilmistir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:

7. Azerbaycan Cumhuriyeti vatandasi olan basvurucular sirasiyla 1968 ve 1964 dogumlu olup Eskisehir'de ikamet etmektedir.

8. Basvurucular Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarinda (Üniversite) sirasiyla 1996 ve 1992 yillarinda yabanci uyruklu sözlesmeli ögretim elemani olarak çalismaya baslamistir. Basvurucularin sözlesmesi 2016 yili da dâhil olmak üzere her yil yenilenmis ve basvurucular 31/12/2016 tarihine kadar Üniversitede kesintisiz olarak çalismistir. Ancak hizmetlerine ihtiyaç bulunmadigi gerekçesiyle basvurucularin sözlesmesi 2017 yilinin basinda yenilenmemistir.

9. Basvurucular 6/1/2017 tarihinde Üniversiteye ayri ayri basvuruda bulunarak kidem tazminati, ihbar tazminati ve yillik izin alacaklarinin ödenmesini talep etmistir. Ancak Üniversite tarafindan herhangi bir ödeme yapilmamistir.

10. Basvurucular isçilik alacaklarinin ödenmesi için 17/1/2017 tarihinde sirasiyla Eskisehir 1. Is Mahkemesi ve Eskisehir 2. Is Mahkemesinde Üniversiteye karsi dava açmistir. Anilan Mahkemeler 23/3/2017 ve 20/7/2017 tarihlerinde idari yarginin görevli oldugu gerekçesiyle davalarin görev yönünden reddine karar vermistir.

11. Is sonu tazminati alacaginin ödenmesi isteminin reddine iliskin islemin iptali ile is sonu alacaginin tazminine karar verilmesi istemiyle birinci basvurucu 17/5/2017 tarihinde Eskisehir 1. Idare Mahkemesinde (1. Idare Mahkemesi), ikinci basvurucu ise 13/9/2017 tarihinde Eskisehir 2. Idare Mahkemesinde (2. Idare Mahkemesi) dava açmistir. Dava dilekçelerinde basvurucular, sözlesmenin sebep gösterilmeksizin feshedilmesi nedeniyle is sonu tazminatina hak kazandiklarini savunmustur. Dilekçede ayrica yirmi yil boyunca kesintisiz bir biçimde çalistiklarini ve is sonu tazminatinin ödenmemesinin hukuka aykiri oldugunu belirtmistir. Basvurucular, Danistay Onbirinci Dairesinin 27/2/2003 tarihli ve E.2000/11381, K.2003/959 sayili; 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararlari ile Yargitay 9. Hukuk Dairesinin 10/2/2004 tarihli ve E.2003/10722, K.2004/1793 sayili; 7/6/2005 tarihli ve E.2004/24583, K.2005/20488 sayili kararlarindan alinti yaparak yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin kidem/is sonu tazminatina müstahak olduklarini ileri sürmüstür.

12. Üniversite tarafindan sunulan cevap dilekçelerinde 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayili Yüksekögretim Kanunu'nun 34. ile Bakanlar Kurulunun yabanci uyruklularin üniversitelerde çalisma esaslarini belirleyen ve 31/10/1983 tarihli ve 18207 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan 14/10/1983 tarihli ve 83/7148 sayili kararinda üniversitelerde çalistirilan yabanci uyruklulara is sonu tazminati ödenecegine dair bir hükmün bulunmadigi, bu sebeple basvurucularin is sonu tazminati talep edemeyecegi belirtilmistir.

13. 1. Idare Mahkemesi is sonu tazminatinin hesaplanmasi için bilirkisi incelemesi yaptirmistir. Bilirkisi tarafindan düzenlenen 22/5/2018 havale tarihli raporda birinci basvurucunun hak kazandigi is sonu tazminati brüt 51.666,35 TL olarak hesaplanmistir.

14. 1. Idare Mahkemesi 17/7/2018 tarihinde is sonu tazminati yönünden davayi kabul etmis, bilirkisi tarafindan hesaplanan tutardan damga vergisi düsüldükten sonra kalan 51.275,72 TL is sonu tazminatinin yasal faiziyle birlikte birinci basvurucuya ödenmesine hükmetmis, yillik izin alacagi yönünden ise davayi reddetmistir.

15. 2. Idare Mahkemesi ise ara karariyla ikinci basvurucuya is sonu tazminati ödenmesi hâlinde bunun miktarinin ne kadar olacagini idareye sorarak idarenin cevabini aldiktan sonra 21/6/2018 tarihinde davayi kabul etmis, is sonu tazminati için 81.667 TL, yillik izin alacagi için 9.938 TL olmak üzere toplam 91.605 TL tazminatin yasal faiziyle birlikte ikinci basvurucuya ödenmesine hükmetmistir.

16. Kararlarin gerekçesinde, 2547 sayili Kanun'un 34. maddesi uyarinca istihdam edilen sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin çalistirilma esaslarini belirleyen 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu kararinda, sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ikramiye ve ihbar/kidem/is sonu tazminati niteliginde bir ödeme yapilip yapilmayacagina iliskin bir düzenleme getirilmedigi ve bunun eksik düzenleme mahiyetinde oldugu belirtilmistir. Kararlarda, sözlesmeli personel arasinda kidem tazminati niteligindeki is sonu tazminati yönünden farkliliklarin giderilmesi ve kamuda çalisan diger personelle sözlesmeli çalisanlar arasindaki esitsizligin kaldirilmasi bakimindan 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu kararinda bu konuda bir düzenleme yapilmamis olmasinin esitlik ilkesine aykiri sonuç dogurdugu, bu nedenle basvuruculara is sonu tazminatinin ödenmesi gerektigi ifade edilmistir. Kararda ayrica Danistay Onbirinci Dairesinin 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararinin da bu yönde oldugu vurgulanmistir.

17. Üniversitenin istinaf basvurularini inceleyen Ankara Bölge Idare Mahkemesi 4. Idare Dava Dairesi (Bölge Idare Mahkemesi) 8/11/2018 ve 21/3/2019 tarihlerinde istinaf istemlerini kabul ederek Idare Mahkemeleri kararlarinin basvurucular lehine olan hüküm fikralarini kaldirmistir. Kararlarin gerekçesinde, 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayili Yüksekögretim Personel Kanunu'nda 2547 sayili Kanun uyarinca sözlesmeli olarak çalistirilacak yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ödenecek olan ücretin Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar dâhilinde Yüksekögretim Kurulunca tespit edileceginin hükme baglandigi vurgulanmistir. Yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ödenecek ücreti belirleyen 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu kararinda kidem tazminati ödenebilecegi yönünde bir düzenlemenin yer almadigi belirtilmistir.

18. Nihai kararlar 14/2/2019 ve 24/5/2019 tarihlerinde basvuruculara teblig edilmistir.

IV. ILGILI HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. Ilgili Mevzuat

19. 2914 sayili Kanun'un "Yabanci ögretim elemanlarina ödenecek ücretler" kenar baslikli 16. maddesi söyledir:

"2547 sayili Yüksekögretim Kanununun 34 üncü maddesine göre sözlesmeli olarak çalistirilacak yabanci uyruklu ögretim elemanlarina ödenecek ücret, Cumhurbaskaninca belirlenecek esaslar dahilinde Yüksekögretim Kurulunca tespit edilir."

20. 2547 sayili Kanun'un "Yabanci uyruklu ögretim elemanlari" kenar baslikli 34. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan hâli söyledir:

"Yüksekögretim kurumlarinda, sözlesme ile görevlendirilecek yabanci uyruklu ögretim elemanlari, ilgili fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunun önerisi ve üniversite yönetim kurulunun uygun görüsü üzerine rektör tarafindan atanirlar. Bunlar, ögretim görevleri bakimindan, bu kanunda aylikli ögretim elemanlari için konulmus olan hükümlere tabidirler.

Yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin bu sekilde atanmalari veya görevlendirilmeleri, 657 sayili Devlet Memurlari Kanununun Cumhurbaskani kararini gerektiren hükümlerine tabi olmadan, Yüksekögretim Kurulunca verilecek ön izni müteakip Çalisma ve Sosyal Güvenlik Bakanligindan alinacak çalisma izni neticesinde ilgili üniversitesi ile sözlesmesi yapilir."

21. Bakanlar Kurulunun 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayili karariyla kabul edilen ve 28/6/1978 tarihli ve 16330 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan Sözlesmeli Personel Çalistirilmasina Iliskin Esaslarin ilgili kismi söyledir:

"Madde 1- (Degisik:22/11/2010-2010/1169) Bu Esaslar, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fikrasi hükmü uyarinca kamu idare, kurum ve kuruluslarinda mali yilla sinirli olarak sözlesme ile çalistirilan ve isçi sayilmayan kamu hizmeti görevlileri hakkinda uygulanir.

...

Madde 7- (Degisik: 3/8/2005-2005/9245)

Kamu kurum ve kuruluslarinin yurt disi teskilatlarinda sözlesmeli olarak çalistirilan yabanci uyruklu personel ile haftalik çalisma saati süresi 40 (kirk) saatin altinda bulunan personel (Milli Egitim Bakanliginda norm kadro sonucu ortaya çikan ögretmen ihtiyacinin kadrolu ögretmen istihdamiyla kapatilamamasi hallerinde sözlesme ile çalistirilacak ögretmenlerde 40 saat sarti aranmaz)(1) hariç olmak üzere, kurumunda(2)(3) fiilen, askerlik ve dogum disinda kesintisiz en az 2 hizmet yilini tamamlayanlardan;

a) (Degisik:22/11/2010-2010/1169) 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu geregince sürekli tam is göremezlik geliri, malûllük veya yaslilik ayligi baglanmasi veya toptan ödeme yapilmasi,

b) Hizmetlerine gerek kalmadigi için sözlesmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi,

c) Ilgilinin ek 6 nci maddenin ikinci fikrasi uyarinca sözlesmeyi feshetmesi,

ç) Ilgilinin ise alinma açisindan gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,

d) Ilgilinin ölümü,

hallerinden birinin vuku bulmasindan dolayi hizmet sözlesmesi sona erenlere, görev yapmakta oldugu pozisyon unvani itibariyle, Devlet Memurlari Kanununa göre girebilecekleri hizmet sinifindaki ayni veya benzeri kadro unvani esas alinarak hizmet yili ve ögrenim durumu ayni olan emsali personele 5434 sayili Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandigi Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yili için ödenecek azami emeklilik ikramiyesi tutarini geçmemek üzere, kurumunda(2)(3) çalisilan her tam hizmet yili için ayrilis tarihindeki hizmet sözlesmesinde yazili aylik brüt ücret tutarinda is sonu tazminati ödenir. Bir yildan artan süreler için de, tam yil için hesaplanan miktardan o süreye isabet eden tutar kadar ödeme yapilir.

Bu tazminatin ödenmesinde; daha önce is sonu tazminati, ikramiye ve kidem tazminati ile benzeri ödemelerde degerlendirilmis süreler dikkate alinmaz. Is sonu tazminati ödemesinde dikkate alinmis süreler kidem tazminati ile 5434 sayili Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandigi Kanunu hükümleri uyarinca ödenecek ikramiye hesabinda degerlendirilmez. Ölüm halinde, yukaridaki fikra uyarinca hesaplanacak tutar, ölenin kanuni mirasçilarina ödenir.

Kamu kurum ve kuruluslarinin yurt disi teskilatlarinda sözlesmeli olarak çalistirilan yabanci uyruklu personelden; hizmetlerine gerek kalmamasi veya yas haddi nedenleriyle sözlesmesi fesh edilen veya yenilenmeyenler, yerel sosyal güvenlik mevzuatina göre emeklilik, malûllük veya ölüm nedeniyle ayrilanlarin is sonu tazminati konusunda, yerel mevzuata uyulmasinin zorunlu olmadigi durumlarda, Disisleri ve Maliye Bakanliklarinin uygun görüsleri alinmak kosulu ile sözlesmelere hüküm konulabilir. Ancak bu yolla ödenecek is sonu tazminati tutari araliksiz olarak çalisilan her tam yil için son aylik sözlesme ücretinin %50'sini geçemez. Bir yildan artan süreler için de, tam yil için hesaplanan miktardan o süreye isabet eden tutar kadar ödeme yapilir.

Bu statüde çalisanlarin sözlesme kosullarina uymamasi nedeniyle kurum tarafindan, sözlesme esaslari disinda herhangi bir nedenle çalisanlar tarafindan, sözlesmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi hallerinde, is sonu tazminati ödenmez.

Is sonu tazminati ödemelerinde emsal belirleme hususlari ile uygulamada ortaya çikabilecek tereddütleri gidermeye Maliye Bakanligi yetkilidir."

22. Bakanlar Kurulunun 14/10/1983 tarihli ve 83/7148 sayili kararinda sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarina ödenecek sözlesme ücretleri düzenlenmistir. Söz konusu kararda sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarina kidem/is sonu tazminati ödenecegine dair bir düzenleme yer almamaktadir.

2. Yargi Kararlari

23. Danistay Onbirinci Dairesinin 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:

"Dava, Mersin Üniversitesi bünyesindeki Devlet Konservatuvarinda 1.11.1996 - 31.12.2005 tarihleri arasinda müzik teorisi-armoni ve kompozisyon ögretim görevlisi olarak istihdam edilen davaci tarafindan, hizmet sözlesmesinin tazminatsiz, bildirimsiz feshedildiginden bahisle ikramiye ile ihbar-kidem-is sonu tazminati karsiligi olan 17.483,00-TL'nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açilmistir.

Mersin 2. Idare Mahkemesince; 2914 sayili Yüksek Ögretim Personel Kanunu'nda 2547 sayili Yüksek Ögretim Kanunu uyarinca sözlesmeli olarak çalistirilacak yabanci uyruklu ögrenim elemanlarina ödenecek olan ve bir is ya da menfaate karsilik ödenen bedel anlamina gelen 'ücretin' Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde Yüksek Ögretim Kurulunca tespit edileceginin öngörüldügü, anilan esaslari belirleyen 1983/7148 sayili Bakanlar Kurulu Kararinda, yüksek ögretim kurumlarinda çalistirilacak yabanci uyruklu ögretim elemanlarindan sosyal güvenlik yönünden 506 sayili Yasa uyarinca hastalik primi kesilecegi ve hastalandiklarinda kendilerine Türk uyruklu ve 506 sayili Kanuna tabi olanlar esiti islem yapilacagi hususuna yer verildigi, söz konusu Bakanlar Kurulu Karari ile bu kapsamda Yüksek Ögretim Kurulunun olumlu görüsü ve Maliye Bakanliginin onayi ile yenilenen ve en son 1.1.2005 - 31.12.2005 dönemine iliskin olarak idare ile davaci arasinda akdedilen tip sözlesmede aylik sözlesme ücreti ile parasal haklar disinda ikramiye, ihbar-kidem-is sonu tazminati ödenebilecegi yönünde bir düzenlemenin yer almadigi, Mahkemenin ara kararina idarece verilen yanitta, davacinin ögretim görevlisi olarak görev yaptigi 1996 - 2003 tarihleri arasinda kendisinden hastalik primi kesildigi, bunun disinda bir kesinti yapilmadiginin belirtildigi, bu durumda is mevzuati hükümlerine tabi olmayan davacinin hizmet akdinin yenilenmemesi nedeniyle ikramiye, ihbar-kidem-is sonu tazminati alamayacagi sonucuna varildigi gerekçesiyle davanin reddine karar verilmistir.

...

2547 sayili Yüksek Ögretim Kanunu'nun 34. maddesi uyarinca istihdam edilen yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin çalistirilma esaslarini belirleyen 14.10.1983 gün ve 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu Kararinin 1. maddesinde, bu Kararin amacinin, bu Karar kapsamina giren sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin sözlesme esaslarini, ödenebilecek sözlesme ücretlerinin üst sinirlarini ve benzeri diger hususlari düzenlemek oldugu belirtildigi halde, sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarina ihbar-kidem-issonu tazminati ve ikramiyenin ödenip ödenmeyecegi hususunda bir düzenlemeye yer verilmemistir.

Dava dosyasinin incelenmesinden; Azeri uyruklu olan davacinin Mersin Üniversitesi bünyesindeki Devlet Konservatuarinda 1.11.1996 - 31.12.2005 tarihleri arasinda müzik teorisi-armoni ve kompozisyon ögretim görevlisi olarak birer yillik idari sözlesmelerle ögretim elemani olarak görev yaptigi, yeni dönemde hizmetine ihtiyaç bulunmamasi nedeniyle davaci ile yeniden sözlesme yapilmadigi, davacinin, sözlesmenin bildirimsiz ve tazminatsiz feshedildiginden bahisle 9.1.2006 tarihli dilekçe ile ihbar ve kidem tazminati karsiligi olarak toplam 17.483,00 TL'nin ödenmesi istemiyle Mersin Is Mahkemesinde dava açtigi, anilan Mahkemece davanin görev yönünden reddi üzerine bakilan davanin açildigi, davacinin ögretim görevlisi olarak görev yaptigi 1996 - 2003 tarihleri arasinda kendisinden hastalik primi kesildigi, bunun disinda bir kesinti yapilmadigi anlasilmaktadir.

2547 sayili Yasanin 34. maddesinde düzenlenen sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemani statüsü, belirli bir is için uzmanlasmis bir elemani yüksek ücretle çalistirarak isin en verimli sekilde yürütülmesini saglamak ve is bittikten sonra çalisan kisinin ilisigini keserek Devlet bütçesine gereksiz yere yük olmasini önlemek için düzenlenmistir. Ancak uygulamada sözlesmeli personel statüsünün bu amaçla kullanilmadigi da bilinen bir gerçektir. Zira Devletin yürütmekle görevli oldugu asli ve sürekli kamu hizmetlerinin tümünde sözlesmeli personel istihdam edilmekte, emekli olana kadar bu statüde çalistirilmakta ve bir kismi Sosyal Sigortalar Kurumu ile bir kismi Emekli Sandigi ile ilgilendirilmekte, hizmet sürelerini tamamladiktan sonra emekliye ayrilmalarinda ise Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgilendirilenlere herhangi bir toptan ödeme yapilmamaktadir. Halbuki bu kisiler memur statüsünde çalistirilmis olsalardi bunlara emekliye ayrildiklarinda bir toptan ödeme yapilacagi kuskusuzdur.

Bunun yaninda kamu veya özel sektörde çalisan isçiler, memurlar, kamu iktisadi tesebbüslerinde sözlesmeli personel statüsünde çalisanlar ve kamu kurumlarinda kapsam disi personel statüsünde çalisanlarin tümü isten ayrildiklarinda kesenek ve prim karsiligi olmaksizin yalnizca çalisilan süreye bagli olarak bir toptan ödeme almaktadirlar.

Yarginin islevi hukuk düzeninin korunmasi amaciyla hukukun ne oldugunu belirleyip gösterirken toplum içinde barisin saglanmasina katkida bulunmak oldugundan, uyusmazligin çözümü esnasinda yukarida belirlenen saptamalarin göz önüne alinmasi zorunlu gerekmektedir.

2547 sayili Yasanin 34. maddesi uyarinca istihdam edilen sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin çalistirilma esaslarini belirleyen 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu Kararinda, sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarina ikramiye ve ihbar-kidem-is sonu tazminati niteliginde bir ödeme yapilip yapilmayacagina iliskin bir düzenleme getirilmedigi ve uyusmazligin da bu eksik düzenleme nedeniyle ortaya çiktigi anlasilmaktadir.

Çalisanlarin Anayasa ile güvence altina alinan sosyal güvenlik hakkinin, bu konudaki diger hukuksal düzenlemelerde de yer almasi gerekmektedir. Dolayisiyla, diger çalisanlara oldugu gibi, sözlesmeli yabanci uyruklu personele de ihbar-kidem-issonu tazminati veya ikramiye ödenmesine iliskin usul ve esaslara konuyu düzenleyen Bakanlar Kurulu Kararinda yer verilmesi gerektigi açiktir.

Bu itibarla; gerek sözlesmeli personel arasinda kidem tazminati niteligindeki is sonu ödencesi ve ikramiye yönünden olusan farkliligin giderilmesi, gerekse kamuda çalisan diger personelle sözlesmeli çalisanlar arasindaki esitsizligin kaldirilmasi bakimindan, 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu Kararinda bu konuda bir düzenleme yapilmamis olmasinda, esitlik ilkesine aykirilik oldugu gibi, Bakanlar Kurulu Kararinda ve mevzuatta bu yönde bir düzenleme bulunmadigi gerekçesiyle davacinin ihbar-kidem veya issonu tazminati isteminin reddi nedeniyle ugradigi zararin ödenmesi istemiyle açtigi davayi reddeden Idare Mahkemesi kararinda hukuka uyarlik görülmemistir."

B. Uluslararasi Hukuk

24. Ilgili uluslararasi hukuka iliskin olarak bkz. Nuriye Arpa, B. No: 2018/18505, 16/6/2021, §§ 25-33.

V. INCELEME VE GEREKÇE

25. Anayasa Mahkemesinin 16/3/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:

A. Basvurucularin Iddialari ve Bakanlik Görüsü

26. Basvurucular, is sonu tazminati ödenmemesi sebebiyle uyruk temelinde farkli muamelede bulunuldugunu ve bunun esitlik ilkesini ihlal ettigini ileri sürmüstür. Basvurucular Danistay Onbirinci Dairesinin 27/2/2003 tarihli ve E.2000/11381, K.2003/959 sayili; 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararlari ile Yargitay 9. Hukuk Dairesinin 10/2/2004 tarihli ve E.2003/10722, K.2004/1793 sayili; 7/6/2005 tarihli ve E.2004/24583, K.2005/20488 sayili kararlarina atifta bulunarak yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmesi gerektigini savunmustur. Basvurucular, Bölge Idare Mahkemesinin söz konusu içtihatlardan gerekçesiz bir biçimde ayrilmasinin adil yargilanma hakkini ihlal ettigini belirtmistir. Basvurucular son olarak mesru beklenti olusturan bir alacaktan mahrum birakilmalarinin mülkiyet hakkini ihlal ettigini iddia etmistir.

27. Bakanlik görüsünde, yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmesini öngören bir kanun hükmü ya da yerlesik içtihat bulunmadigindan basvurucularin mülkünün ya da mesru beklentisinin olmadigi savunulmustur. Bakanlik, basvurucularin yabanci uyruklu olmasi yönüyle diger ögretim görevlilerinden farkli bir statüde bulundugunu ve durumlarinin ayni olmadigini ileri sürmüstür. Bakanlik, yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin yüksek sözlesme ücreti almalari sebebiyle bu kisilere ayrica is sonu tazminati ödenmemesinin hakkaniyete aykiri olmadigini belirtmis; bu konunun gerekirse Yüksekögretim Kurumundan sorulabilecegini ifade etmistir.

28. Basvurucular, Bakanlik görüsüne karsi beyanlarinda diger ögretim görevlilerinden yabanci olmalari disinda bir farklarinin bulunmadigini ve yapilan muamelenin ayrimcilik teskil ettigini vurgulamistir. Basvurucular, diger ögretim görevlilerine nazaran farkli bir imkâna da sahip olmadiklarini ifade etmistir.

B. Degerlendirme

29. Anayasa'nin 35. maddesi söyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir.

Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz."

30. Anayasa'nin 10. maddesinin ilgili kismi söyledir:

"Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gözetilmeksizin kanun önünde esittir.

...

Devlet organlari ve idare makamlari bütün islemlerinde kanun önünde esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadirlar."

31. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Basvurucularin tüm sikâyetlerinin mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasagi kapsaminda incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

32. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.

2. Uygulanabilirlik

a. Genel Ilkeler

33. Esitlik ilkesi hem basli basina bir hak hem de diger hak ve özgürlüklerden yararlanilmasina hâkim temel bir ilke olarak kabul edilmektedir. Anayasa'nin 10. maddesi esitlik ilkesinden faydalanacak kisi ve ilkenin kapsami konusunda bir sinirlama getirmemistir. Anayasa'nin 11. maddesinde yer alan "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargi organlarini, idare makamlarini ve diger kurulus ve kisileri baglayan temel hukuk kurallaridir." hükmü uyarinca Anayasa'nin "Genel Esaslar" bölümünde düzenlenen esitlik ilkesinin sayilan organlar, kuruluslar ve kisiler açisindan da geçerli oldugu açiktir. Bunun yani sira Anayasa'nin 10. maddesinin son fikrasinda yer alan "Devlet organlari ve idare makamlari bütün islemlerinde kanun önünde esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadirlar." hükmü geregince yasama, yürütme ve yargi organlari ile idari makamlar esitlik ilkesi ve ayrimcilik yasagina uygun davranmakla yükümlüdürler (Nurcan Yolcu [GK], B. No: 2013/9880, 11/11/2015, § 35; Gülbu Özgüler [GK], B. No: 2013/7979, 11/11/2015, § 42). Nitekim Anayasa'nin 10. maddesine iliskin Danisma Meclisi gerekçesinde, devletin organlari ve idari makamlarin bütün islemlerinde insanlar arasinda ayrim yapmadan devlet faaliyetini yürütmek zorunda oldugu belirtilmektedir.

34. Anayasa'nin 10. maddesi ayrimcilik yasagi biçiminde düzenlenmemis olsa bile esitlik ilkesinin anayasal baglamda her durumda dayanilacak normatif bir deger tasimasi nedeniyle ayrimcilik yasaginin da etkili bir sekilde hayata geçirilmesi gerekir (AYM, E.1996/15, K.1996/34, 23/9/1996). Baska bir deyisle esitlik ilkesi somut bir ölçü norm olarak ayrimcilik yasagini da içerir (Tugba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 108; Nurcan Yolcu, § 30; Gülbu Özgüler, § 37).

35. Ayrimcilik yasagi Anayasa'da güvenceye baglanan hak ve özgürlüklerden yararlanilmasi baglaminda bir etkiye sahip oldugundan maddi haklardan bagimsiz olarak bir varliga sahip olmayip diger haklarin tamamlayicisi mahiyetindedir. Ayrimcilik yasaginin tatbik edilmesi diger hükümlerin ihlal edilmesini zorunlu kilmasa da ihtilaf konusu mesele Anayasa'daki diger haklardan biri veya birkaçinin kapsamina girmedikçe ayrimcilik yasaginin uygulanmasi mümkün degildir (Nuriye Arpa, § 43).

36. Öte yandan mülkiyet hakkinin ihlal edildiginden sikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkinin var oldugunu kanitlamak zorundadir. Bu nedenle öncelikle basvurucunun Anayasa'nin 35. maddesi uyarinca korunmayi gerektiren mülkiyete iliskin bir menfaate sahip olup olmadigi noktasindaki hukuki durumunun degerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; Ihsan Vurucuoglu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31).

37. Mülkiyet hakki, özel hukukta veya idari yargida kabul edilen mülkiyet hakki kavramlarindan farkli bir anlam ve kapsama sahip olup bu alanlarda kabul edilen mülkiyet hakki, yasal düzenlemeler ile yargi içtihatlarindan bagimsiz olarak özerk bir yorum ile ele alinmalidir (Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 25/6/2015, § 31). Anayasa'nin 35. maddesiyle güvenceye baglanan mülkiyet hakki, ekonomik deger ifade eden ve parayla degerlendirilebilen her türlü mal varligi hakkini kapsamaktadir (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu baglamda mülk olarak degerlendirilmesi gerektiginde kusku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunlarin üzerinde tesis edilen sinirli ayni haklar ve fikrî haklarin yani sira icrasi kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkinin kapsamina dâhildir (Mahmut Duran ve digerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

38. Anayasa'nin 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakki; mevcut mal, mülk ve varliklari koruyan bir güvencedir. Bir kisinin hâlihazirda sahibi olmadigi bir mülkün mülkiyetini kazanma hakki, kisinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun Anayasa'yla korunan mülkiyet kavrami içinde degildir. Bu hususun istisnasi olarak belli durumlarda bir ekonomik deger veya icrasi mümkün bir alacagi elde etmeye yönelik mesru bir beklenti Anayasa'da yer alan mülkiyet hakki güvencesinden yararlanabilir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37).

39. Son olarak bir kanun hükmünün ya da içtihadin ayrimciliga yol açtigi iddiasiyla mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildiginden sikâyet edildigi hâllerde mülkün var olup olmadigi degerlendirilirken söz konusu kanun hükmü veya içtihadin mevcut olmamasi hâlinde kisinin ihtilaf konusu mülkle ilgili olarak icra edilebilir bir hakka sahip olup olmayacagina bakilir (Nuriye Arpa, § 47).

b. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi

40. Azerbaycan Cumhuriyeti vatandasi olan basvurucularin is sonu tazminati ödenmesi talebi, yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmesini öngören bir hükmün bulunmadigi gerekçesiyle reddedilmistir. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin öncelikle karara baglamasi gereken husus, basvurucularin is sonu tazminati alma hakkina sahip olup olmadigi, dolayisiyla mülkünün bulunup bulunmadigidir.

41. Is sonu tazminati, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fikrasi hükmü uyarinca kamu idare, kurum ve kuruluslarinda mali yilla sinirli olarak sözlesme ile çalistirilan ve isçi sayilmayan kamu hizmeti görevlilerine ödenen ve kidem tazminatinin benzeri olan bir parasal haktir. Is sonu tazminatinin ödenme kosullari Sözlesmeli Personel Çalistirilmasina Iliskin Esaslarin 7. maddesinde düzenlenmistir. Buna göre kurumunda fiilen askerlik ve dogum disinda kesintisiz en az 2 hizmet yilini tamamlayanlardan hizmetlerine gerek kalmadigi için sözlesmesi feshedilenlere veya yenilenmeyenlere söz konusu Bakanlar Kurulu kararinda belirlenen esaslar çerçevesinde is sonu tazminati ödenmektedir.

42. Sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin alacagi ücretler 2914 sayili Kanun'un 16. maddesinde verilen yetkiye dayanilarak Bakanlar Kurulu karariyla belirlenmistir. Sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerine ödenecek sözlesme ücretlerini düzenleyen Bakanlar Kurulunun 14/10/1983 tarihli ve 83/7148 sayili kararinda is sonu tazminati ödenecegine dair bir hüküm bulunmamaktadir.

43. Ancak Danistay Onbirinci Dairesinin 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararinda kanunda hüküm bulunmadigi gerekçesiyle sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmemesinin esitlik ilkesine aykiri oldugu vurgulanmis ve aksi yöndeki mahkeme karari bozulmustur. Danistay Onbirinci Dairesinin anilan kararindan hareketle sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin is sonu tazminati alma haklarinin bulundugu sonucuna ulasilabilmesi için bu içtihadin yerlesik hâle geldiginin, mülkün varligini ispatlama yükümlülügü altinda bulunan basvurucu tarafindan gösterilmesi gerekir. Basvurucu tarafindan baskaca bir karar ibraz edilmediginden Danistay Onbirinci Dairesinin bu içtihadinin yerlesik hâle gelip gelmedigi bilinmemektedir.

44. Bununla birlikte içtihadin yerlesik hâle gelmedigi kabul edilse bile basvuruculara is sonu tazminati ödenmemesinin sebebinin Türk vatandasliginin bulunmamasi oldugu anlasilmaktadir. Diger bir ifadeyle basvurucularin bu haktan yararlandirilmamasinin yegâne nedeni Türk vatandasi olmamalaridir. Sözlesmeli olarak çalisan basvurucularin Türk vatandasi olma disindaki sartlari sagladigi gözetildiginde Anayasa'nin 35. maddesi kapsaminda korunmasi gereken bir ekonomik menfaatinin var oldugu sonucuna ulasilmistir.

45. Bu durumda basvurucularin Anayasa'nin 35. maddesi kapsaminda bir ekonomik menfaatinin bulundugunun tespit edilmis olmasi, Anayasa'nin 10. maddesinde güvence altina alinan ayrimcilik yasagi kapsaminda inceleme yapilmasi için yeterli görülmüstür.

3. Esas Yönünden

a. Genel Ilkeler

46. Anayasa'nin 10. maddesinde yer verilen esitlik ilkesi hukuksal durumlari ayni olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli degil hukuksal esitlik öngörülmüstür. Esitlik ilkesinin amaci, ayni durumda bulunan kisilerin yasalar karsisinda ayni isleme bagli tutulmalarini saglamak, kisilere ayrim yapilmasini ve ayricalik taninmasini önlemektir. Bu ilkeyle, ayni durumda bulunan kimi kisi ve topluluklara ayri kurallar uygulanarak kanun karsisinda esitligin ihlali yasaklanmistir. Kanun önünde esitlik, herkesin her yönden ayni kurallara bagli tutulacagi anlamina gelmez. Durumlarindaki özellikler, kimi kisiler ya da topluluklar için degisik kurallari ve uygulamalari gerektirebilir. Ayni hukuksal durumlar ayni, ayri hukuksal durumlar farkli kurallara bagli tutulursa Anayasa'da öngörülen esitlik ilkesi zedelenmez (AYM, E.2009/47, K.2011/51, 17/3/2011).

47. Anayasa'nin 10. maddesinde yer alan esitlik ilkesi Sözlesme'nin 14. maddesinde güvence altina alinan ayrimcilik yasagini da kapsayan daha genis bir anlam ifade etmektedir. Bu sebeple bireysel basvuru bakimindan bütün esitlik ilkesine aykirilik iddialarinin incelenmesi mümkün olmayip yalnizca ortak koruma alaninda yer alan ayrimcilik yasagi ile sinirli olarak degerlendirme yapilabilir (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.S. [GK], B. No: 2015/6728, 1/2/2018, § 78).

48. Bireysel basvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nin 10. maddesi kapsaminda inceleyebilecegi bir meselenin varligindan söz edilebilmesi için ayni veya göreceli olarak benzer durumda olan kisilere yönelik olarak farkli muamelenin varligi sarttir. Benzer durumun varliginin gösterilmesi sarti kiyaslanan gruplarin tipatip ayni olmasini gerektirmez (Nuriye Arpa, § 55).

49. Her farkli muamele otomatik olarak ayrimcilik yasaginin ihlali sonucunu dogurmaz. Sadece Anayasa'nin 10. maddesinde sayilan belirlenebilir özellikler temelinde yapilan farkli muamele ve durumlar bu anlamda farkli muamele teskil edebilir. Anayasa'nin 10. maddesinde yer alan "Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gözetilmeksizin kanun önünde esittir." düzenlemesinde geçen "dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep" seklindeki ayrimcilik temellerine -söz konusu unsurlarin birçok uluslararasi düzenlemede de karsilik bulan önemli ayrimcilik temelleri olmasi nedeniyle- açikça yer verilmistir. Bununla birlikte madde metninde yer alan "herkes" ve "benzeri sebepler" ifadeleri ayrimciliga karsi korunan kisi ve ayrimcilik temelleri açisindan sinirli bir yaklasimin benimsenmedigini ortaya koymakta olup madde metninde yer alan temeller örnek niteligindedir (Hüseyin Kesici, B. No: 2013/3440, 20/4/2016, § 56; Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.S., § 79).

50. Anayasa Mahkemesi "benzeri nedenler" ifadesinin yorumu baglaminda "...Özgürlüklerle ilgili olarak Anayasada yer alan en önemli kavramlardan birini de yasa önünde esitlik ilkesi olusturmaktadir.... esitlik açisindan ayirim yapilmayacak hususlar madde metninde sayilanlarla sinirli degildir. ‘Benzeri sebeplerle’ de ayirim yapilamayacagi esasi getirilmek suretiyle ayirim yapilamayacak konular genisletilmis ve böylece kurala uygulama açisindan da açiklik kazandirilmistir..." diyerek ayrimcilik temellerinin maddede sayilanlarla sinirli olmadigini açikça ifade etmistir (AYM, E.1986/11, K.1986/26, 4/11/1986).

51. Anayasa'nin 10. maddesinde düzenlenen esitlik ilkesi Anayasa'da güvence altina alinan hak ve özgürlüklerden yararlanilirken nesnel ve hakli bir neden olmaksizin ayni veya benzer durumda bulunan kisilere farkli muamelede bulunulmasini yasaklamaktadir. Nesnel ve makul bir sekilde haklilastirilamayan, diger bir ifadeyle mesru bir amaca dayanmayan ya da seçilen araç ile hedeflenen amaç arasinda makul bir orantililik iliskisi bulunmayan farkli muameleler Anayasa'nin 10. maddesinin amaçlari baglaminda ayrimci karakterli olarak kabul edilir (Nuriye Arpa, § 58).

52. Kuskusuz benzer durumlara farkli muamelenin hakli bir temelinin bulunup bulunmadiginin veya farkliligin ne dereceye kadar müstahak olacaginin degerlendirilmesinde kamu otoritelerinin belli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadir. Bununla birlikte bu takdir yetkisinin kapsami somut olayin özelliklerine ve hususiyetle farkli bir sekilde yararlandirilan hakkin niteligine göre degisebilecektir (Nuriye Arpa, § 59).

53. Ayrimcilik yasagi kapsaminda farkli muamelenin bulundugunu ispatlama mükellefiyeti basvurucudadir. Ne var ki basvurucunun farkli muamelenin bulundugunu göstermesi hâlinde bu farkli muamelenin nesnel ve hakli bir temelinin bulundugunu ve seçilen araç ile hedeflenen amaç arasinda makul bir orantililik iliskisinin mevcut oldugunu ispatlama yükümlülügü kamu otoritelerine ait olur (Nuriye Arpa, § 60).

b. Ilkelerin Olaya Uygulanmasi

54. Ayrimcilik iddiasinin incelenmesinde öncelikle Anayasa'nin 10. maddesi çerçevesinde farkli muamelenin mevcut olup olmadigi tespit edilecek, bu baglamda ayni ya da benzer durumdaki kisiler arasinda mülkiyet hakkina müdahale bakimindan farklilik gözetilip gözetilmedigi belirlenecektir. Bundan sonra farkli muamelenin objektif ve makul bir temele dayanip dayanmadigi ve farkli muamelenin orantili olup olmadigi sorgulanarak sonuca varilacaktir (Nuriye Arpa, § 61).

i. Benzer Durumun ve Farkli Muamelenin Tespiti

55. Yukarida da deginildigi üzere Anayasa Mahkemesi daha önce Anayasa'nin 10. maddesinde sayilan ayrimcilik sebeplerinin cinsiyet, irk veya din gibi bireylerin dogustan tasidiklari ya da sonradan edindikleri kisisel olarak nitelendirilebilecek sebeplerle sinirli olmadigini kabul etmistir. Dolayisiyla bu maddede yer alan benzer sebepler kavrami genis bir anlami içermekte olup maddede yer alan "herkes" ve "benzeri sebepler" ifadeleriyle ayrimciliga karsi korunan kisi ve ayrimcilik temelleri açisindan sinirli bir yaklasimin benimsenmedigi gözetilmelidir (bkz. § 56).

56. Sözlesmeli Personel Çalistirilmasina Iliskin Esaslarin 7. maddesinde kurumunda fiilen askerlik ve dogum disinda kesintisiz en az iki hizmet yilini tamamlayan sözlesmeli personelin hizmetine gerek kalmadigi için sözlesmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi hâlinde söz konusu sözlesmeli personele is sonu tazminati ödenmesi öngörülmektedir. Basvurucular, Üniversitede sözlesmeli statüde kesintisiz olarak sirasiyla yaklasik yirmi yil ve yirmi bes yil çalismistir. Ancak Bölge Idare Mahkemesinin yorumuna göre yabanci uyruklu olan basvurucular 2547 sayili Kanun'a tabi olarak çalistigi için basvurucularin özlük haklarina iliskin olarak 14/10/1983 tarihli ve 83/7148 sayili Bakanlar Kurulu kararinin uygulanmasi gerekir. Söz konusu kararda da is sonu tazminati ödenecegine dair bir hüküm bulunmadigindan basvuruculara is sonu tazminati ödenmesi mümkün degildir.

57. Buna göre basvurucular Türk vatandasi olmalari hâlinde elde edecekleri açik olan is sonu tazminatindan Türk vatandasi olmamalari sebebiyle mahrum kalmistir. Bu durumda sözlesmeli ögretim görevlilerinin is sonu tazminatina hak kazanmasi konusunda Türk vatandasi olup olmama temelinde farkli muamele yapildigi açiktir.

ii. Nesnel ve Hakli Bir Sebebin Varligi

58. Somut olaydaki farkli muamele sebebi konusunda idarenin isleminde ve Bölge Idare Mahkemesinin kararinda bir bilgiye yer verilmedigi gözlemlenmektedir. Bakanlik görüsünde, sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin sözlesme ücretlerinin yüksek olmasi sebebiyle bu kisilere is sonu tazminati ödenmemesinin hakkaniyete uygun oldugu belirtilmistir. Bununla birlikte Bakanlik görüsünde yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin Türk vatandasi ögretim görevlilerine nazaran ne tür avantajlara sahip oldugu açiklanmamis, bu hususun Yüksekögretim Kurumundan sorulmasi önerilmistir.

59. Bireysel basvuruda hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmedigi denetlenirken kural olarak derece mahkemelerinin gerekçeleri üzerinden inceleme yapilir. Somut olayda derece mahkemelerinin kararlari incelendiginde yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin ücret yönünden bazi avantajlara sahip olduklarindan söz edilmedigi gibi farkli muamelenin belirtilen temelde haklilastirildigi da görülememektedir. Bölge Idare Mahkemesi mevzuatta sözlesmeli yabanci uyruklu ögretim görevlilerine is sonu tazminati ödenmesini öngören bir hüküm bulunmadigini belirtmekle yetinmis, ayrimcilik yasagi yönünden bir inceleme yapmamistir. Bu durumda sözlesmeli yabanci uyruklu kamu görevlilerine is sonu tazminati ödenmemesinin gerekçesinin bunlara ödenen yüksek ücretler oldugunun kabul edilmesinin spekülasyon olacagi degerlendirilmistir. Kaldi ki benzer bir olayi inceleyen Danistay Onbirinci Dairesinin 27/12/2010 tarihli ve E.2010/4718, K.2010/11636 sayili kararinda da yabanci uyruklu ögretim elemanlarinin ücret yönünden daha avantajli bir pozisyonda olduklarindan hiç bahsedilmemistir. Dolayisiyla Yüksekögretim Kurumundan açiklama istenmesi gerekli bulunmadigi gibi -basvurunun kosullari gözetildiginde- bireysel basvurunun amaciyla da bagdasmaz.

60. Kamu makamlarinin is sonu tazminatinin hak edilme kosullarinin düzenlenmesi ve bu anlamda kisiler arasinda farkliliklar olusturulmasi konusunda belli ölçüde takdir yetkisi bulunsa da farkli muamelenin nesnel ve hakli nedenlere dayandirildiginin gösterilmesi zorunludur. Gelgelelim somut olayda basvurucularin yabanci uyruklu oldugu için maruz kaldigi farkli muamelenin nesnel ve hakli bir temelinin bulundugu ortaya konulamamistir.

61. Bölge Idare Mahkemesinin gerekçesi gözetildiginde basvuruculara is sonu tazminati ödenmemesinin hukuka uygun bulunmasinin, ödemeyi yasaklayan açik bir kanun hükmüne degil, ikincil mevzuattaki düzenleme eksikligine dayandirildigi anlasilmaktadir. Dolayisiyla farkli muamelenin temel sebebinin yabanci uyruklu ögretim görevlilerinin ücretlerine iliskin ikincil mevzuatin anayasal hükümler gözetilmeden düzenlenmesi ve yorumlanmasi oldugu anlasilmaktadir. Basvuruculara is sonu tazminatini ödenmesini yasaklayan açik bir kanun hükmü bulunmadigina göre ikincil mevzuat hükümlerinin anayasal ilkeler gözetilerek yorumlanmasi derece mahkemelerinin anayasal görevidir. Bu itibarla ödeme yapilmasini öngören açik bir hüküm bulunmadigi gerekçesiyle basvuruculara is sonu tazminati ödenmemesinin haklilastirilmasi yargi mercilerinin mevzuat hükümlerini anayasal güvenceler isiginda yorumla yükümlülügüne aykiri olmustur.

iii. Sonuç

62. Bu durumda sözlesmeli ögretim görevlileri arasinda is sonu tazminatina hak kazanma bakimindan Türk vatandasi olup olmama temelinde yapilan farkli muamelenin nesnel ve hakli bir sebebinin bulunmadigi sonucuna ulasilmaktadir. Farkli muamelenin hakli bir sebebinin bulunmadigi sonucuna ulasildigindan orantililik yönünden ayrica bir inceleme yapilmasina gerek görülmemistir.

63. Açiklanan gerekçelerle Anayasa'nin 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkiyla baglantili olarak Anayasa'nin 10. maddesinde güvence altina alinan ayrimcilik yasaginin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.

4. Giderim Yönünden

64. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is, yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

65. Öte yandan ihlalin niteligine göre yeniden yargilamanin yeterli bir giderim saglayacagi anlasildigindan basvurucularin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açiklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,

B. Anayasa'nin 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkiyla baglantili olarak Anayasa'nin 10. maddesinde güvence alinan ayrimcilik yasaginin IHLAL EDILDIGINE,

C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasaginin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Eskisehir 1. Idare Mahkemesine (E.2017/433, K.2018/542) ve Eskisehir 2. Idare Mahkemesine (E.2017/746, K.2018/410) GÖNDERILMESINE,

D. Basvurucularin tazminat talebinin REDDINE,

E. 729,20 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 5.229,20 TL yargilama giderinin basvuruculara MÜSTEREKEN ÖDENMESINE,

F. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucularin Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,

G. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 16/3/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.



Şimdi Ara
Hemen Sor