Boşanma davası, Eşin telefonlarına cevap vermeme, Evliliğe dışardan yapılan müdahaleye izin verme

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdfff099030000006c06000001000200

Davali kadin, müvekkilinin esini ve çocugunu çok sevdigini ve bosanmak istemedigini, bu sebeple davanin reddini savunmus. esinin ailesi ile görüsmek istemedigi, kendi annesinin evlilige olan müdahalesine ses çikarmadigi buna karsilik davaci erkegin de annesinin müdahalesine izin verdigi ve taraflarin ayrilmalarina sebep olan son olayda esini Konya iline riza ile gönderdikten esinin, telefonlara çikmamak ve aramamak suretiyle bosanma davasi açtigi, bu durumda eslerin esit kusurlu oldugu ve evlilik birliginin devaminin eslerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsildigi, davaci erkek tarafindan açilan bosanma davasinin kabul edilmesi gerektigi hakkinda

T.C.

Yargitay

Hukuk Genel Kurulu

2017/2719 E., 2019/341 K.

"Içtihat Metni"

MAHKEMESI : Aile Mahkemesi

Taraflar arasindaki bosanma davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda Konya 3. Aile Mahkemesince davanin kabulüne dair verilen 20.01.2015 tarih ve 2013/266 E., 2015/63 K. sayili karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargitay 2. Hukuk Dairesinin 05.11.2015 tarih ve 2015/5246 E., 2015/20367 K. sayili karari ile;

"Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarinca; bosanma karari verilebilmesi için evlilik birliginin, ortak hayati sürdürmeleri eslerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsildiginin sabit olmasi gerekir. Oysa dinlenen davaci taniklarinin sözlerinin bir kismi Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsilma durumunu kabule elverisli olmayan beyanlar olup, bir kismi ise, sebep ve saiki açiklanmayan ve inandirici olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanin reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düsülerek yetersiz gerekçe ile bosanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykiridir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapilan yargilama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmistir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildigi anlasildiktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra geregi görüsüldü:

Dava, evlilik birliginin sarsilmasi nedenine dayali olarak açilan (TMK m.166/1) bosanma istemine iliskindir.

Davaci vekili, davalinin esine ve esinin ailesine hakaret ettigini, onlarla görüsmeyi reddettigini, annesinin de evlilige sürekli müdahale ettigini, esinin hamileyken ve bebek dogduktan sonra kendisini odaya kilitledigini, kendisine ve bebege zarar verecegini söyledigini, degisik zamanlarda evi habersizce terk ettigini ileri sürerek taraflarin bosanmalarina karar verilmesini ve davalinin psikolojisinin ve ruh hâlinin çocuga bakabilecek düzeyde olmadigini, velayetin müvekkiline tevdiini talep ve dava etmistir.

Davali vekili, müvekkilinin herhangi bir psikolojik rahatsizligi olmadigini, 2013 yili Mart ayi basinda davacinin istegiyle müvekkilinin annesi ve enistesi ile birlikte Konya'ya gittigini, sonrasinda davacinin telefonlara çikmadigini, daha sonradan yapilan aramalara ise davacinin babasinin cevap vererek "bizi aramayin, her sey bitti Osman falan yok, oglum çok hasta" diyerek telefonu kapattigini, müvekkilinin esini ve çocugunu çok sevdigini ve bosanmak istemedigini, bu sebeple davanin reddini savunmus, aksi hâlde 1.000,00TL tedbir nafakasi ile yoksulluk nafakasinin, çocuk için 750,00TL istirak nafakasinin, 50.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminatin davalidan tahsiline karar verilmesini istemistir.

Mahkemece davali ve annesinin davaci üzerinde baski kurdugu, yine esinin ailesinin ziyaretine sicak davranmayarak ve kendi annesinin evlilige müdahalesine sessiz kalarak kusurlu oldugu, davacinin da davaliyi gezme amaçli Konya'ya gönderdikten sonra bosanmak isteyip haber vermeden dava açtigi, dava öncesi birlesme çabalarina siddetle karsi çiktigi ve annesinin az da olsa taraflara müdahalesi bulundugu, bu sekilde taraflarin esit kusurlu oldugu gerekçesiyle taraflarin bosanmalarina, müsterek çocugun velayetinin anneye tevdiine karar verilmis, davali kadinin yeterli geliri olmasi nedeniyle yoksulluk nafakasi talebinin, esit kusur belirlemesi nedeniyle de maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmistir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarida baslik kisminda açiklanan gerekçeyle bozulmustur.

Yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnme karari verilmistir.

Direnme karari taraf vekillerince temyiz edilmistir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik, taraflar arasinda evlilik birliginin sarsildigini kabule yeterli delil olup olmadigi, burada varilacak sonuca göre davaci erkek tarafindan açilan bosanma davasinin kabulünün gerekip gerekmedigi noktasinda toplanmaktadir.

4721 sayili Türk Medeni Kanununun (TMK) “Evlilik birliginin sarsilmasi” baslikli 166/I-II. maddesi;

Evlilik birligi, ortak hayati sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsilmis olursa, eslerden her biri bosanma davasi açabilir.

Yukaridaki fikrada belirtilen hâllerde, davacinin kusuru daha agir ise, davalinin açilan davaya itiraz hakki vardir. Bununla beraber bu itiraz, hakkin kötüye kullanilmasi niteliginde ise ve evlilik birliginin devaminda davali ve çocuklar bakimindan korunmaya deger bir yarar kalmamissa bosanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir.

Anilan maddenin birinci fikrasi geregince evlilik birliginin temelinden sarsilmasi nedeniyle bosanmaya karar verilebilmesi için baslica iki sartin gerçeklesmis olmasi gerekmektedir. Ilki, evlilik birliginin temelinden sarsilmis olmasi, digeri ise ortak hayatin çekilmez hâle gelmis bulunmasidir. Genel bosanma sebeplerini düzenleyen ve yukariya alinan madde hükmü somutlastirilmamis veya ayrintilari ile belirtilmemis bir çok konuda evlilik birliginin sarsilip sarsilmadigi noktasinda hâkime takdir hakki tanimistir. Dolayisiyla olayin özellikleri, olus biçimi, eslerin kültürel sosyal durumlari, egitim durumlari, mali durumlari, eslerin birbirleri ve çocuklari ile olan iliskileri, yasadiklari çevrenin özellikleri, toplumun deger yargilari gibi hususlar dikkate alinarak evlilik birliginin sarsilip sarsilmadigi tespit edilecektir.

Öte yandan, söz konusu hüküm uyarinca evlilik birligi, esler arasinda ortak hayati çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsilmis oldugu taktirde, eslerden her biri kural olarak bosanma davasi açabilir ise de, Yargitay bu hükmü tam kusurlu esin dava açamayacagi seklinde yorumlamaktadir. Nitekim benzer ilkeye HGK’nin 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayili kararinda da deginilmistir.
Evlilik birliginin ortak hayati sürdürmeleri eslerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsilmis olmasi durumunda, davacinin kusuru daha agir ise davalinin açilan davaya itiraz hakki bulunmaktadir (TMK m. l66/II). Bu düzenlemeyle davaliya bu yolla bir itiraz hakki taninmis olmakla birlikte, bu hakkin kötüye kullanilmasinin yaptirimi da ayni hükümde belirtilmistir.

Gerçekten, TMK. m. l66/II son cümleye göre itiraz, hakkin kötüye kullanilmasi niteliginde ise ve evlilik birliginin devaminda davali ve çocuklar bakimindan korunmaya deger bir yarar kalmamissa bosanmaya karar verilebilir.

Yukarida da belirtildigi üzere, TMK'nin 166. maddesinin birinci fikrasi uyarinca taraflar arasinda geçen her olay bosanma karari verilmesi için yeterli olmayip, bu olaylarin evlilik birliginin temelinden sarsilmasina sebebiyet vermesi gerekmektedir.

Bu açiklamalar isiginda somut olay incelendiginde; taraflarin 27.05.2011 tarihinde evlendikleri, eldeki davanin 07.03.2013 tarihinde açildigi, dinlenen tanik beyanlarina göre davali kadinin, esinin ailesi ile görüsmek istemedigi, kendi annesinin evlilige olan müdahalesine ses çikarmadigi buna karsilik davaci erkegin de annesinin müdahalesine izin verdigi ve taraflarin ayrilmalarina sebep olan son olayda esini Konya iline riza ile gönderdikten sonra telefonlara çikmamak ve aramamak suretiyle bosanma davasi açtigi, bu durumda eslerin esit kusurlu oldugu ve evlilik birliginin devaminin eslerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsildigi, davaci erkek tarafindan açilan bosanma davasinin kabul edilmesi gerektigi dosya kapsami ile sabittir.

Bu itibarla, taraflarin karsilikli iddia ve savunmalarina, mahkeme kararinda açiklanan gerektirici nedenlere göre taraflarin bosanmalarina dair mahkemece verilen direnme karari yerindedir.
Ne var ki, taraflarin sair temyiz itirazlari Özel Dairece incelenmediginden bu yönlere iliskin temyiz itirazlarinin incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç : Yukarida açiklanan nedenlerle direnme karari yerinde olup taraflarin sair temyiz itirazlarinin incelenmesi için dosyanin 2. HUKUK DAIRESINE GÖNDERILMESINE, 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarinca kararin tebliginden itibaren on bes gün içerisinde karar düzeltme yolu açik olmak üzere 21.03.2019 tarihinde oy birligiyle karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

hukukihaber.com



Şimdi Ara
Hemen Sor