vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff049a030000005207000001000100Basvurucu Ü.Ö, Türk Silahli Kuvvetleri bünyesinde deniz üstegmen olarak görev yapmakta iken , kamuoyunda amirallere suikast sorusturmasi olarak da bilinen silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigi iddiasiyla tutuklanmistir. Basvurucu 2/10/2015 tarihinde atili suçu islemedigi gerekçesiyle beraat etmistir. Basvurucunun tutuklu kaldigi ... tarihler arasi dönem için maasindan kesilmis olan tutar basvurucuya ödenmistir. Basvurucu, tutuklu kaldigi dönem için maasindan yapilan kesintilerin yasal faiz isletilmeden ödendigini belirterek yasal faiz bedelinin ödenmesi talebi ile Anayasa mahkemesine basvurmustur. TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI IKINCI BÖLÜM KARAR (Basvuru Numarasi: 2018/34011) Karar Tarihi: 19/10/2021 IKINCI BÖLÜM KARAR I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, tutuklu kalinan dönemde maastan yapilan kesintilerin deger kaybina ugratilarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 30/10/2018 tarihinde yapilmistir. 3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur. 4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir. 5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir. 6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir. III. OLAY VE OLGULAR 7. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir: 8. Basvurucu 1985 dogumlu olup Ankara'da ikamet etmektedir. 9. Basvurucu, Türk Silahli Kuvvetleri bünyesinde deniz üstegmen olarak görev yapmakta iken -kamuoyunda amirallere suikast sorusturmasi olarak da bilinen- silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigi iddiasiyla 27/7/2009 tarihinde tutuklanmistir. Basvurucu 17/5/2010 tarihinde tahliye edilmistir. Basvurucu 2/10/2015 tarihinde atili suçu islemedigi gerekçesiyle beraat etmistir. 10. Basvurucunun tutuklu kaldigi 27/7/2009 ile 17/5/2010 tarihleri arasi dönem için maasinin 1/3'ü kesilmistir. Basvurucu hakkindaki beraat kararinin 19/11/2015 tarihinde kesinlesmesi üzerine, maastan yapilan kesinti tutari basvurucuya ödenmistir. 11. Basvurucu, tutuklu kaldigi dönem için maasindan yapilan kesintilerin yasal faiz isletilmeden ödendigini belirterek yasal faiz bedelinin ödenmesini talep etmistir. Deniz Kuvvetleri Komutanligi Amfibi Görev Komutanligi (Komutanlik) 25/1/2016 tarihinde basvurucunun talebini reddetmistir. Komutanlik, basvurucunun beraatine iliskin ceza mahkemesi karari ile Deniz Kuvvetleri Komutanligi emrinde eksik ödemelerin yapilmasinda faizin ödenmesine iliskin bir hüküm olmadigini, ayrica Maliye Bakanligi mütalaasi uyarinca faiz ödenmesine imkân bulunmadigini belirtmistir. 12. Basvurucu 19/2/2016 tarihinde tutuklu bulundugu dönemde maasindan yapilan kesintilere yasal faiz ödenmemesine iliskin idari islemin iptali için Askerî Yüksek Idare Mahkemesinde dava açmistir. Basvurucu, dava dilekçesinde; maasindan yapilan kesintiler ödenirken yasal faiz ödemesi yapilmadigini, aradan geçen süre yönünden para alacagindan faydalanamadigini ve maddi zararinin telafi edilmedigini iddia etmistir. 13. Askerî Yüksek Idare Mahkemelerinin kapatilmasi sonucu dava dosyasi Ankara 7. Idare Mahkemesine tevzi edilmistir. Ankara 7. Idare Mahkemesi 3/10/2017 tarihinde basvurucunun Istanbul'da görev yaptigini belirterek yetki yönünden davayi reddetmis ve dosyanin yetkili Istanbul Idare Mahkemesine gönderilmesine karar vermistir. 14. Istanbul 10. Idare Mahkemesi (Mahkeme) 22/11/2017 tarihinde davayi reddetmistir. Mahkeme kararin gerekçesinde, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayili Türk Silâhli Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesinin birinci fikrasinin (f) bendinin iade edilecek kesintilere yasal faiz isletilmesini gerektiren bir düzenlemeye yer vermedigini açiklamistir. Mahkeme, basvurucunun tutukluluk hâlinin sona ermesi ve göreve iade edilmesi nedeniyle yapilan ödemelere faiz isletilemeyeceginden dava konusu islemin hukuka uygun oldugunu belirtmistir. 15. Basvurucu 15/12/2017 tarihinde istinaf basvurusunda bulunmustur. Basvurucu, istinaf dilekçesinde; maasindan yapilan kesintilerin yasal faiz isletilmeden ödenmesinin magduriyete neden oldugunu ve maastan yapilan kesintilere faiz ödenmemesi islemlerinin iptal edildigine dair emsal mahkeme kararlari bulundugunu ileri sürmüstür. 16. Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 2. Idari Dava Dairesi 14/9/2018 tarihinde Mahkeme kararinin dayandigi hukuki ve kanuni gerekçeleri uygun buldugunu belirterek istinaf basvurusunu kesin olmak üzere reddetmistir. 17. Nihai karar 28/9/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir. 18. Basvurucu 30/10/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur. IV. ILGILI HUKUK A. Ulusal Hukuk 1. Ilgili Mevzuat 19. 926 sayili Kanun'un "Açiga çikarilan, tutuklanan veya firar ve izin tecavüzünde bulunan, cezasi infaz edilmekte olan subaylar hakkinda yapilacak islem" kenar baslikli 65. maddesinin ilgili kismi söyledir: "Açiga alinan veya tutuklanan subay ve askerî memurlar hakkinda asagidaki esaslara göre islem yapilir: f) (Degisik: 26/3/1982 - 2642/10 md.) Açiga alinan ya da tutuklananlar; 1) Hizmet eri tazminatindan ve bu Kanunda öngörülen aile yardim ödenegi, mahrumiyet yeri ödenegi, dogum yardim ödenegi, ölüm yardim ödenegi, tedavi ve cenaze masraflari, yakacak yardimi, giyecek ve yiyecek yardimi, tahsil burslari ve yurttan faydalanma, lojmandan faydalanma hükümlerinden yararlanmaya devam ederler. 2. (Degisik birinci cümle: 18/7/2011 – KHK-647/1 md.) Açiga alinanlara ve tutuklulara (hakim subaylar dahil), bu süreler içinde 657 sayili Devlet Memurlari Kanununun 141 inci maddesinin birinci fikrasinin birinci cümlesi hükmüne göre aylik ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarinda kovusturmaya yer olmadigina, muhakemenin menine, beraate, her ne sebeple olursa olsun kamu davasinin düsmesine veya ortadan kaldirilmasina karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük haklari ödenir. (Ek cümle: 18/7/2011 – KHK-647/1 md.) Türk Silâhli Kuvvetlerinin yurtdisi kadrolarinda görevliyken açiga alinan veya tutuklananlara da yurtiçinde bir kadroya atanincaya kadar, bu alt bent uyarinca yurtdisi ayligi ödenir .." 20. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun "Görevden uzaklastirilan veya görevinden uzak kalan memurlarin hak ve yükümlülügü" kenar baslikli 141. maddesi söyledir: "Görevden uzaklastirilan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasin herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltina alinan memurlara bu süre içinde ayliklarinin üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördügü sosyal hak ve yardimlardan faydalanmaya devam ederler. 143 üncü maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi halinde, bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini asan kismi, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapilmak suretiyle degerlendirilir." 2. Danistay Içtihadi 21. Danistay Idari Dava Daireleri Kurulunun 19/3/2014 tarihli ve E.2011/358, K.2014/906 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: “Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 18/06/2007 günlü, E:2006/2618, K:2007/1148 sayili karariyla; 399 sayili Kanun Hükmünde Kararnamenin 56. maddesinde, hakkinda takibata mahal olmadigina veya beraatina karar verilenlere, görevden uzaklastirildigi döneme iliskin olarak sözlesme ücretinden kesilmis bulunan 1/3 oranindaki tutarin ödeneceginin belirtildigi ancak, geriye yönelik olarak faiz ödenecegine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmedigi; bu durumda, davacinin görevden uzaklastirma dönemi olan 14/09/1998 ile 28/08/2001 tarihlerine iliskin faiz talebinin hukuki dayanaginin bulunmadigi; davacinin göreve iade edildigi 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi 24/08/2006 tarihine kadar ki döneme iliskin faiz talebine gelince, hakkinda açilan davada 4616 sayili Yasa hükümleri geregince, davanin kesin hükme baglanmasinin ertelenmesine dair verilen yargi karari üzerine göreve iade edilmesini izleyen sürede sözlesme ücretinden kesilen miktarin gecikmeksizin ödenmesi gerekirken, sözkonusu ödemenin ancak 24/08/2006 tarihinde yapildigi, makul süreyi asan bu gecikmenin davali idare açisindan bir hizmet kusuru olusturdugu; belirtilen hukuki duruma göre 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi, 24/08/2006 tarihi arasinda geçen sürede ödemenin gecikmis olmasi nedeniyle davacinin faiz tutari kadar zarara ugramis oldugunun kabulü gerektigi; davali idare her nekadar borcun, sartli tahliye süresinin doldugu tarih olan 08/02/2006 tarihinde muaccel oldugunu belirtmis ise de, sartli tahliye kararinin ceza hukuku açisindan ayni veya daha agir suçlarin islenmesi halinde dosyanin yeniden ele alinarak incelenmesi yönünden sonuç dogurdugu, bu kararin, idare hukuku kurallarina dayali olarak kamu hizmeti gören personelin özlük haklarinin iadesinde esas alinmasinin hakkaniyete uygun görülmedigi; bu durumda, 2001 tarihinde görevine iade edilmesinde herhangi bir sakinca görülmeyen davacinin sözlesme ücretinden yapilan kesintilerin bu tarihte ödenmeyip 2006 yilinda ödenmesi nedeniyle, göreve iade edildigi tarihten itibaren maasindan yapilan kesintilere faiz uygulanmamasinda hukuka uyarlik görülmedigi gerekçesiyle, davacinin faiz telebinin, görevden uzaklastirildigi 14/09/1998’den 28/08/2001 tarihine kadar olan dönem için reddine, göreve iade edildigi 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi 24/08/2006 tarihine kadar olan döneme iliskin faiz talebinin kabulüne karar verilmistir. Bu kararin davacinin faiz talebinin kabulüne iliskin kisminin temyizen incelemesi sonucu, Danistay Besinci Dairesi'nin 23/02/2010 günlü, E:2007/7242, K:2010/961 sayili karariyla; 399 sayili KHK'nin 56. maddesinde sayilan hallerin gerçeklesmesi durumunda ayliklarinin kesilmis olan 1/3 oranindaki kisminin ilgililere ödenecegi hüküm altina alinmis olup, bu düzenlemede söz konusu kesintilere faiz ödenecegine iliskin bir hükme yer verilmedigi; buna göre, davacinin açikta geçirdigi sürelere ait olmak üzere göreve iadesinden sonra ödenmis olan 1/3 oranindaki kesintilere faiz ödenmesine hukuken olanak bulunmadigi gerekçesiyle bozulmus ise de, Idare Mahkemesince, bozma kararina uyulmayarak, faizin, konusu para olan borçlarda, alacaklinin bu paradan mahrum kaldigi süre içinde ugrayacagi kayiplarin, baska bir anlatimla bu paranin kullanilamamasindan dolayi yoksun kalinan kazancin karsiligi oldugu; esasen bu kaybin veya yoksun kalinan kazancin idareden istenebilmesi için idarenin dogrudan veya dolayli bir kusurunun bulunmasinin kural olarak gerekmedigi; ekonomilerde bir degisim vasitasi olan paranin, çesitli ticari, sinai, zirai v.b. faaliyetlerde kullanilmakla, sahibine kazanç, kira, nema v.s. adlari altinda kimi ekonomik yararlar saglayan bir deger oldugu; paranin, sahibi disindaki kisi ve kuruluslarca kullanilmasinin, sahibinin bu ekonomik degerden mahrum birakilmasi sonucunu dogurmasinin yaninda, yüksek enflasyon etkisinde olan ekonomilerde, paranin degerini, yani alim gücünün enflasyon orani ölçüsünde yitirmesine neden oldugu; hukuk devletlerinde, açiklanan nitelikteki bir zararin faiz ya da baska bir ad altinda ödenecek tazminatla karsilanabilmesi için, açik yasa hükmü aranmasinin düsünülemeyecegi; aksine anlayisin, Devletin ve ona bagli idarenin eylem ve islemlerinden dogan her türlü zararin tazmini için de, açik yasa hükmü aranmasi sonucuna götürecegi ki, böyle bir anlayisin, Anayasa'nin 125. maddesinin son fikrasinda yer alan, "idare, kendi eylem ve islemlerinden dogan zarari ödemekle yükümlüdür" amir hükmü ile bagdasmayacagi gerekçesinin de eklenmesi suretiyle, ilk kararinin davacinin faiz talebinin kabulüne iliskin kisminda israr edilmistir. Davali idare, Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 28/09/2010 günlü, E:2010/1211, K:2010/844 sayili israr kararini temyiz etmekte ve bozulmasini istemektedir. Temyiz edilen kararla ilgili dosyanin incelenmesinden; Gaziantep Idare Mahkemesince verilen kararin usul ve hukuka uygun bulundugu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararin bozulmasini gerektirecek nitelikte olmadigi anlasildigindan, davali idarenin temyiz isteminin reddine, Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 28/09/2010 günlü, E:2010/1211, K:2010/844 sayili israr kararinin ONANMASINA…. 22. Danistay Onikinci Dairesinin 30/11/1998 tarihli ve E.1995/6978, K.1998/2918 sayili kararinin ilgili kismi söyledir: "Ankara 2. Idare Mahkemesinin 14.10.1993 günlü, E:1992/182, K:1993/1398 sayili karariyla; görevine son verilmesine dair islemin idare mahkemesince iptali, Danistayca da onanmasi üzerine 30.9.1991 tarihinde göreve iade edilen davacinin, görevine son verilmesine dair islemin hukuka aykiriliginin mahkeme karari ile sabit olmasi nedeniyle bu islemden dogan zararinin idarece tazmin edilmesinin Anayasanin 125. maddesi ve bu yoldaki idare hukuku ilkesi geregi oldugu, davacinin zararini, alamadigi ayliklari ile sinirli tutmaya olanak bulunmadigindan açikta kaldigi sürede aylik ve özlük haklarini zamaninda alamamasi nedeniyle ugradigi zararinin yasal faiz ödenerek tazmininin gerektigi, davaci tarafindan % 57 oraninda faiz talep edilmis ise de, 3095 sayili Yasa uyarinca yasal faizin % 30 olarak uygulanmasi gerektigi, davacinin görevine son verilmesine dair islemin iptaline dair idare mahkemesi karari davali idarece geciktirilmeksizin uygulanmis olmasi nedeniyle temerrüt faizi ödenemeyecegi gerekçesiyle davaciya idarece ödenmis olan aylik ve özlük haklarina ödenmesi gereken ilk ayin baslangiç alinmak suretiyle % 30 yasal faiz isletilerek saptanacak tutarin davaciya ödenmesine istemin fazlaya iliskin kisminin ise reddine hükmedilmistir. Hüküm veren Danistay Onikinci Dairesince isin geregi düsünüldü: Idare ve Vergi Mahkemeleri tarafindan verilen kararlarin temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayili Idari Yargilama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunmasi halinde mümkündür. Ankara 2. Idare Mahkemesince verilen 14.10.1993 günlü, E:1992/182, K:1993/1398 sayili kararin % 57 faiz talebine iliskin kismi ve dayandigi gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasini gerektirecek bir sebep de bulunmadigindan temyiz istemlerinin reddi ile anilan kararin onanmasina, temyiz giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde birakilmasina..." B. Uluslararasi Hukuk V. INCELEME VE GEREKÇE 26. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari 27. Basvurucu, maasindan yapilan kesintilerin alti yil sonra yasal faiz isletilmeden ödenmesi nedeniyle alacaginin enflasyon karsisinda deger kaybina ugratildigini, geç ödeme yapan idarenin bu durumdan fayda sagladigini ifade etmistir. Basvurucu, ödenmeyen faiz alacaginin mesru beklenti olarak kabul edilmesi gerektigini ve benzer taleplerin kabul edildigi emsal mahkeme kararlari bulundugunu belirtmistir. Basvurucu, haksizligi anlasilan tutuklama kararinin olumsuz sonuçlarinin tamamen giderilmedigini ifade etmistir. Basvurucu bu gerekçelerle mülkiyet hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. B. Degerlendirme 28. Anayasa’nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir. Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.” 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 29. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden 30. Somut olayda basvurucunun hakkinda yürütülen ceza sorusturmasi ve kovusturmasi sirasinda tutuklu bulundugu sürede alamadigi maas farklari, mahkûm edilmediginden 657 sayili Kanun'un 141. maddesi uyarinca kendisine ödenmistir. Basvurucuya ödenen bu maas farklarinin Anayasa'nin 35. maddesi anlaminda basvurucu yönünden mülk olusturdugu açiktir. Anayasa Mahkemesi daha önce deger kaybina yönelik sikâyetleri mülkiyetten barisçil yararlanmaya iliskin birinci kural çerçevesinde incelemistir (Ferda Yesiltepe [GK], B. No: 2014/7621, 25/7/2017 s 51; Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, s 57). Somut olayda da farkli bir durum söz konusu olmadigindan müdahale belirtilen genel ilke çerçevesinde incelenmistir. 31. Mülkiyet hakkina yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuna dayanmasi, kamu yarari amaci tasimasi ve ayrica ölçülülük ilkesi gözetilerek yapilmasi gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, s 62). Ölçülülük ilkesi geregi kisilerin mülkiyet hakkinin sinirlandirilmasi hâlinde elde edilmek istenen kamu yarari ile bireyin haklari arasinda adil bir dengenin kurulmasi gerekir. Bu adil denge, basvurucunun sahsi olarak asiri bir yüke katlandiginin tespit edilmesi durumunda bozulmus olacaktir (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, § 58). Müdahalenin ölçülülügünü degerlendirirken Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulasilmak istenen mesru amacin önemini ve diger taraftan müdahalenin niteligini, basvurucunun ve kamu otoritelerinin davranislarini da gözönünde tutarak basvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktir (Arif Güven, s 60). 32. Anayasa Mahkemesi kamu kurum ve kuruluslarindan olan çesitli para alacaklarinin deger kaybina ugratilarak ödenmesine iliskin sikâyetleri daha önce incelemistir. Buna göre kamu makamlarinin para borçlarini makul olmayan bir gecikme ile ödedikleri durumlarda para alacaginda meydana gelen deger asinmalarinin basvurucular üzerinde sahsi olarak asiri bir yük olusturmasi hâlinde müdahale ölçülü olmadigindan mülkiyet hakkinin ihlaline karar verilmistir (kamulastirma bedeli yönünden bkz. Mehmet Akdogan ve digerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Ali Simsek ve digerleri, B. No: 2014/2073, 6/7/2017; bir sosyal güvenlik ödemesi yönünden bkz. Ferda Yesiltepe; ihale alacagi yönünden bkz. Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti.; vergi iadesi alacagi yönünden bkz. Akel Gida San. ve Tic. A.S., B. No: 2013/28, 25/2/2015; deprem nedeniyle tazminat yönünden bkz. Abdulhalim Bozboga, B. No: 2013/6880, 23/3/2016). 33. Basvurucunun tutuklu kaldigi sürede alamadigi birikmis maas farklari idare tarafindan kendisine ödenmistir. Bu bakimdan basvurucunun magduriyeti giderilmis durumdadir. Bununla birlikte varligi derece mahkemelerince de kabul edilen basvurucunun bu alacagina yasal faiz isletilmemistir. Diger bir deyisle idare, ilgili Kanun hükmü geregi basvurucuya tutuklulukta geçirdigi sürelerde maasini 1/3 oraninda eksik ödemis, basvurucu hakkinda tesis edilen beraat kararinin kesinlesmesi sebebiyle 657 sayili Kanun'un 141. maddesi kapsaminda basvurucuya alacagi iade edilmis ancak bu maas kesintisi yönünden herhangi bir faiz ödemesi yapilmamistir. Idare hukuku çerçevesinde hangi alacaklara faiz isletilecegi, faiz oraninin ne olacagi, faizin isletilme tarihinin belirlenmesi gibi hususlar Anayasa Mahkemesinin görevine girmemektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin yukaridaki içtihadinda da deginildigi üzere mülkiyet hakki kapsaminda görülen bir alacagin kamu makamlarinca hakli olmayan bir gerekçeyle geç ödenmesi durumunda bu alacagin enflasyon karsisinda makul olmayacak bir oranda deger kaybina ugratilmasi mülk sahibine sahsi olarak asiri bir külfet yüklemektedir (Vildan Utku Atalay, B. No: 2015/4812, 7/2/2019, s 37). 34. Somut olayda basvurucuya 27/7/2009 ila 17/5/2010 tarihlerinde tutuklu kaldigi sürede alamadigi 1/3 oranindaki birikmis maas farklari iade edilmekle birlikte kendisine bir faiz ödemesi yapilmamistir. Hâlbuki Türkiye Istatistik Kurumu verilerine göre basvurucunun tutuklandigi 2009 yili Temmuz ayindaki 100 TL'nin ödemenin yapildigi 2015 yili Kasim ayindaki karsiligi 164,23 TL olup aradan geçen sürede gerçeklesen enflasyon orani yaklasik %64 civaridir. Bunun yaninda basvurucunun tutuklulugunun sona erdigi 2010 yili Mayis ayindaki 100 TL'nin ödemenin yapildigi 2015 yili Kasim ayindaki karsiligi da 151,08 TL olup aradan geçen sürede gerçeklesen enflasyon orani yaklasik %51 civaridir. 35. Bu durumda ilgili sorusturma ve kovusturma kapsaminda belirli bir süre tutuklu kalmakla birlikte hakkinda açilan ceza davasindan sonradan beraat eden basvurucuya söz konusu maas kesintisinin iade edilmesi gerektigi kamu makamlarinca saptanmis bir olgudur. Bu maas tutarlarinin basvurucunun statüsü geregi ödendigi ve onun mülkiyet hakki kapsaminda oldugu ise kuskusuzdur. Sonuç olarak söz konusu idari ve yargisal sürece bir bütün olarak bakildiginda ceza sorusturmasi ve kovusturmasi kapsaminda belirli bir süre tutuklu kalan kamu görevlisi basvurucunun mülkiyet hakki kapsamindaki maasindan yapilan kesintilerin yaklasik 5 ile 6 yil arasinda degisen sürelerde kendisine iade edilebildigi, hakli bir gerekçesi ortaya konulamayan bu gecikmenin de belirtilen sürelerin uzunlugu dikkate alindiginda makul görülemeyecegi anlasilmaktadir. 36. Diger taraftan Danistayin benzer konuya iliskin bazi kararlarinda da konusu para olan borçlarda, alacaklinin bu paradan mahrum kaldigi süre içinde ugrayacagi kayiplarin, baska bir anlatimla bu paranin kullanilamamasindan dolayi yoksun kalinan kazancin karsiligi olarak faiz ödenmesi gerektigi belirtilmistir. Danistay bu kararlarinda, sonuç olarak açiga alinan bir kamu görevlisinden yapilan maas kesintilerinin faiziyle birlikte iade edilmesi gerektigini belirtmistir (bkz. ss 21, 22). Dolayisiyla somut olay baglaminda derece mahkemelerinin basvurucuya faiz ödenmemesine iliskin olarak yukaridaki içtihattan farklilasan yorumu, basvurucunun alacaginin enflasyon karsisinda önemli ölçüde deger kaybina ugratilarak ödenmesine yol açmaktadir. 37. Sonuç olarak basvurucunun maasindan kesintilerin yapildigi tarihlerden ödemenin yapildigi tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranlari dikkate alindiginda mülkiyet hakki kapsaminda degerlendirilen söz konusu alacaklarin enflasyon oranlari karsisinda önemli ölçüde deger kaybina ugratilarak ödendigi anlasilmaktadir. Buna karsin basvurucuya herhangi bir faiz ödemesi ise yapilmamis, basvurucunun faiz ödenmesi yönündeki talebi de idari ve yargisal makamlarca reddedilmistir. Buna göre 657 sayili Kanun'da faiz ödenmesini engelleyen bir hüküm bulunmadigi ve bu kesintilerin faiziyle birlikte ödenmesi gerektigi yönünde bir kisim Danistay karari nazara alindiginda faiz ödenmeyecegi seklindeki yorumla bütün külfetin herhangi bir kusuru bulunmayan basvurucuya yüklendigi anlasilmaktadir. Söz konusu deger kaybinin orani gözetildiginde müdahaleyle basvurucuya sahsi olarak asiri ve olagan disi bir külfet yüklendigi, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yarari ile basvurucunun mülkiyet hakkinin korunmasi arasinda kurulmasi gereken adil dengeyi basvurucu aleyhine bozdugu kanaatine varilmistir. 38. Açiklanan gerekçelerle Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. 3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden 39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir: (1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir… (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.” 40. Basvurucu yeniden yargilama yapilmasi talebinde bulunmustur. 41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina da isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019). 42. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, ss 55, 57). 43. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanunun 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca, ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde, usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, ss 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), ss 57-59, 66, 67). 44. Anayasa Mahkemesi, basvurucunun tutuklu kaldigi süre zarfinda maasindan yapilan kesintilerin hakkinda tesis edilen beraat kararinin kesinlesmesinden sonra enflasyon oranlari karsisinda deger kaybina ugratilarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna varmistir. Somut basvuruda ihlalin bu sebeple idari bir islemden kaynaklandigi anlasilmaktadir. Bununla birlikte somut olayda söz konusu idari isleme basvurulabilecek bir kanun yolunun mevcut oldugu, bu yol tüketildikten sonra bireysel basvuruda bulunuldugu görülmektedir. Buna göre basvurucunun faiz ödenmesi için açtigi dava derece mahkemelerince reddedilmekle ihlalin sonuçlari giderilememistir. Hâlbuki basvurucuya talebi dogrultusunda faiz ödenmesi mülkiyet hakkinin ihlaline yol açan deger kaybini giderebilecek bir araç olarak görülmelidir. 45. Bu durumda mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Buna göre yapilacak yeniden yargilama ise 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapilmasi gereken is, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararinin ortadan kaldirilmasi ve nihayet ihlal sonucuna uygun ve basvurucunun faiz talebiyle sinirli olarak yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Istanbul 10. Idare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. 46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, B. Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin IHLAL EDILDIGINE, C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkinin ihlalinin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapmak üzere Istanbul 10. Idare Mahkemesine (E.2017/2082, K.2017/2452) GÖNDERILMESINE, D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 19/10/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
Basvurucu Ü.Ö, Türk Silahli Kuvvetleri bünyesinde deniz üstegmen olarak görev yapmakta iken , kamuoyunda amirallere suikast sorusturmasi olarak da bilinen silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigi iddiasiyla tutuklanmistir. Basvurucu 2/10/2015 tarihinde atili suçu islemedigi gerekçesiyle beraat etmistir. Basvurucunun tutuklu kaldigi ... tarihler arasi dönem için maasindan kesilmis olan tutar basvurucuya ödenmistir.
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
IKINCI BÖLÜM
KARAR
(Basvuru Numarasi: 2018/34011)
Karar Tarihi: 19/10/2021
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, tutuklu kalinan dönemde maastan yapilan kesintilerin deger kaybina ugratilarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi iddiasina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 30/10/2018 tarihinde yapilmistir.
3. Basvuru, basvuru formu ve eklerinin idari yönden yapilan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmustur.
4. Komisyonca basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar verilmistir.
5. Bölüm Baskani tarafindan basvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapilmasina karar verilmistir.
6. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:
8. Basvurucu 1985 dogumlu olup Ankara'da ikamet etmektedir.
9. Basvurucu, Türk Silahli Kuvvetleri bünyesinde deniz üstegmen olarak görev yapmakta iken -kamuoyunda amirallere suikast sorusturmasi olarak da bilinen- silahli terör örgütüne üye olma suçunu isledigi iddiasiyla 27/7/2009 tarihinde tutuklanmistir. Basvurucu 17/5/2010 tarihinde tahliye edilmistir. Basvurucu 2/10/2015 tarihinde atili suçu islemedigi gerekçesiyle beraat etmistir.
10. Basvurucunun tutuklu kaldigi 27/7/2009 ile 17/5/2010 tarihleri arasi dönem için maasinin 1/3'ü kesilmistir. Basvurucu hakkindaki beraat kararinin 19/11/2015 tarihinde kesinlesmesi üzerine, maastan yapilan kesinti tutari basvurucuya ödenmistir.
11. Basvurucu, tutuklu kaldigi dönem için maasindan yapilan kesintilerin yasal faiz isletilmeden ödendigini belirterek yasal faiz bedelinin ödenmesini talep etmistir. Deniz Kuvvetleri Komutanligi Amfibi Görev Komutanligi (Komutanlik) 25/1/2016 tarihinde basvurucunun talebini reddetmistir. Komutanlik, basvurucunun beraatine iliskin ceza mahkemesi karari ile Deniz Kuvvetleri Komutanligi emrinde eksik ödemelerin yapilmasinda faizin ödenmesine iliskin bir hüküm olmadigini, ayrica Maliye Bakanligi mütalaasi uyarinca faiz ödenmesine imkân bulunmadigini belirtmistir.
12. Basvurucu 19/2/2016 tarihinde tutuklu bulundugu dönemde maasindan yapilan kesintilere yasal faiz ödenmemesine iliskin idari islemin iptali için Askerî Yüksek Idare Mahkemesinde dava açmistir. Basvurucu, dava dilekçesinde; maasindan yapilan kesintiler ödenirken yasal faiz ödemesi yapilmadigini, aradan geçen süre yönünden para alacagindan faydalanamadigini ve maddi zararinin telafi edilmedigini iddia etmistir.
13. Askerî Yüksek Idare Mahkemelerinin kapatilmasi sonucu dava dosyasi Ankara 7. Idare Mahkemesine tevzi edilmistir. Ankara 7. Idare Mahkemesi 3/10/2017 tarihinde basvurucunun Istanbul'da görev yaptigini belirterek yetki yönünden davayi reddetmis ve dosyanin yetkili Istanbul Idare Mahkemesine gönderilmesine karar vermistir.
14. Istanbul 10. Idare Mahkemesi (Mahkeme) 22/11/2017 tarihinde davayi reddetmistir. Mahkeme kararin gerekçesinde, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayili Türk Silâhli Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesinin birinci fikrasinin (f) bendinin iade edilecek kesintilere yasal faiz isletilmesini gerektiren bir düzenlemeye yer vermedigini açiklamistir. Mahkeme, basvurucunun tutukluluk hâlinin sona ermesi ve göreve iade edilmesi nedeniyle yapilan ödemelere faiz isletilemeyeceginden dava konusu islemin hukuka uygun oldugunu belirtmistir.
15. Basvurucu 15/12/2017 tarihinde istinaf basvurusunda bulunmustur. Basvurucu, istinaf dilekçesinde; maasindan yapilan kesintilerin yasal faiz isletilmeden ödenmesinin magduriyete neden oldugunu ve maastan yapilan kesintilere faiz ödenmemesi islemlerinin iptal edildigine dair emsal mahkeme kararlari bulundugunu ileri sürmüstür.
16. Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 2. Idari Dava Dairesi 14/9/2018 tarihinde Mahkeme kararinin dayandigi hukuki ve kanuni gerekçeleri uygun buldugunu belirterek istinaf basvurusunu kesin olmak üzere reddetmistir.
17. Nihai karar 28/9/2018 tarihinde basvurucuya teblig edilmistir.
18. Basvurucu 30/10/2018 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.
IV. ILGILI HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Ilgili Mevzuat
19. 926 sayili Kanun'un "Açiga çikarilan, tutuklanan veya firar ve izin tecavüzünde bulunan, cezasi infaz edilmekte olan subaylar hakkinda yapilacak islem" kenar baslikli 65. maddesinin ilgili kismi söyledir:
"Açiga alinan veya tutuklanan subay ve askerî memurlar hakkinda asagidaki esaslara göre islem yapilir:
f) (Degisik: 26/3/1982 - 2642/10 md.) Açiga alinan ya da tutuklananlar;
1) Hizmet eri tazminatindan ve bu Kanunda öngörülen aile yardim ödenegi, mahrumiyet yeri ödenegi, dogum yardim ödenegi, ölüm yardim ödenegi, tedavi ve cenaze masraflari, yakacak yardimi, giyecek ve yiyecek yardimi, tahsil burslari ve yurttan faydalanma, lojmandan faydalanma hükümlerinden yararlanmaya devam ederler.
2. (Degisik birinci cümle: 18/7/2011 – KHK-647/1 md.) Açiga alinanlara ve tutuklulara (hakim subaylar dahil), bu süreler içinde 657 sayili Devlet Memurlari Kanununun 141 inci maddesinin birinci fikrasinin birinci cümlesi hükmüne göre aylik ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarinda kovusturmaya yer olmadigina, muhakemenin menine, beraate, her ne sebeple olursa olsun kamu davasinin düsmesine veya ortadan kaldirilmasina karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük haklari ödenir. (Ek cümle: 18/7/2011 – KHK-647/1 md.) Türk Silâhli Kuvvetlerinin yurtdisi kadrolarinda görevliyken açiga alinan veya tutuklananlara da yurtiçinde bir kadroya atanincaya kadar, bu alt bent uyarinca yurtdisi ayligi ödenir .."
20. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayili Devlet Memurlari Kanunu'nun "Görevden uzaklastirilan veya görevinden uzak kalan memurlarin hak ve yükümlülügü" kenar baslikli 141. maddesi söyledir:
"Görevden uzaklastirilan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasin herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltina alinan memurlara bu süre içinde ayliklarinin üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördügü sosyal hak ve yardimlardan faydalanmaya devam ederler.
143 üncü maddede sayilan durumlarin gerçeklesmesi halinde, bunlarin ayliklarinin kesilmis olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini asan kismi, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapilmak suretiyle degerlendirilir."
2. Danistay Içtihadi
21. Danistay Idari Dava Daireleri Kurulunun 19/3/2014 tarihli ve E.2011/358, K.2014/906 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
“Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 18/06/2007 günlü, E:2006/2618, K:2007/1148 sayili karariyla; 399 sayili Kanun Hükmünde Kararnamenin 56. maddesinde, hakkinda takibata mahal olmadigina veya beraatina karar verilenlere, görevden uzaklastirildigi döneme iliskin olarak sözlesme ücretinden kesilmis bulunan 1/3 oranindaki tutarin ödeneceginin belirtildigi ancak, geriye yönelik olarak faiz ödenecegine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmedigi; bu durumda, davacinin görevden uzaklastirma dönemi olan 14/09/1998 ile 28/08/2001 tarihlerine iliskin faiz talebinin hukuki dayanaginin bulunmadigi; davacinin göreve iade edildigi 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi 24/08/2006 tarihine kadar ki döneme iliskin faiz talebine gelince, hakkinda açilan davada 4616 sayili Yasa hükümleri geregince, davanin kesin hükme baglanmasinin ertelenmesine dair verilen yargi karari üzerine göreve iade edilmesini izleyen sürede sözlesme ücretinden kesilen miktarin gecikmeksizin ödenmesi gerekirken, sözkonusu ödemenin ancak 24/08/2006 tarihinde yapildigi, makul süreyi asan bu gecikmenin davali idare açisindan bir hizmet kusuru olusturdugu; belirtilen hukuki duruma göre 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi, 24/08/2006 tarihi arasinda geçen sürede ödemenin gecikmis olmasi nedeniyle davacinin faiz tutari kadar zarara ugramis oldugunun kabulü gerektigi; davali idare her nekadar borcun, sartli tahliye süresinin doldugu tarih olan 08/02/2006 tarihinde muaccel oldugunu belirtmis ise de, sartli tahliye kararinin ceza hukuku açisindan ayni veya daha agir suçlarin islenmesi halinde dosyanin yeniden ele alinarak incelenmesi yönünden sonuç dogurdugu, bu kararin, idare hukuku kurallarina dayali olarak kamu hizmeti gören personelin özlük haklarinin iadesinde esas alinmasinin hakkaniyete uygun görülmedigi; bu durumda, 2001 tarihinde görevine iade edilmesinde herhangi bir sakinca görülmeyen davacinin sözlesme ücretinden yapilan kesintilerin bu tarihte ödenmeyip 2006 yilinda ödenmesi nedeniyle, göreve iade edildigi tarihten itibaren maasindan yapilan kesintilere faiz uygulanmamasinda hukuka uyarlik görülmedigi gerekçesiyle, davacinin faiz telebinin, görevden uzaklastirildigi 14/09/1998’den 28/08/2001 tarihine kadar olan dönem için reddine, göreve iade edildigi 28/08/2001 tarihinden ödemenin yapildigi 24/08/2006 tarihine kadar olan döneme iliskin faiz talebinin kabulüne karar verilmistir.
Bu kararin davacinin faiz talebinin kabulüne iliskin kisminin temyizen incelemesi sonucu, Danistay Besinci Dairesi'nin 23/02/2010 günlü, E:2007/7242, K:2010/961 sayili karariyla; 399 sayili KHK'nin 56. maddesinde sayilan hallerin gerçeklesmesi durumunda ayliklarinin kesilmis olan 1/3 oranindaki kisminin ilgililere ödenecegi hüküm altina alinmis olup, bu düzenlemede söz konusu kesintilere faiz ödenecegine iliskin bir hükme yer verilmedigi; buna göre, davacinin açikta geçirdigi sürelere ait olmak üzere göreve iadesinden sonra ödenmis olan 1/3 oranindaki kesintilere faiz ödenmesine hukuken olanak bulunmadigi gerekçesiyle bozulmus ise de, Idare Mahkemesince, bozma kararina uyulmayarak, faizin, konusu para olan borçlarda, alacaklinin bu paradan mahrum kaldigi süre içinde ugrayacagi kayiplarin, baska bir anlatimla bu paranin kullanilamamasindan dolayi yoksun kalinan kazancin karsiligi oldugu; esasen bu kaybin veya yoksun kalinan kazancin idareden istenebilmesi için idarenin dogrudan veya dolayli bir kusurunun bulunmasinin kural olarak gerekmedigi; ekonomilerde bir degisim vasitasi olan paranin, çesitli ticari, sinai, zirai v.b. faaliyetlerde kullanilmakla, sahibine kazanç, kira, nema v.s. adlari altinda kimi ekonomik yararlar saglayan bir deger oldugu; paranin, sahibi disindaki kisi ve kuruluslarca kullanilmasinin, sahibinin bu ekonomik degerden mahrum birakilmasi sonucunu dogurmasinin yaninda, yüksek enflasyon etkisinde olan ekonomilerde, paranin degerini, yani alim gücünün enflasyon orani ölçüsünde yitirmesine neden oldugu; hukuk devletlerinde, açiklanan nitelikteki bir zararin faiz ya da baska bir ad altinda ödenecek tazminatla karsilanabilmesi için, açik yasa hükmü aranmasinin düsünülemeyecegi; aksine anlayisin, Devletin ve ona bagli idarenin eylem ve islemlerinden dogan her türlü zararin tazmini için de, açik yasa hükmü aranmasi sonucuna götürecegi ki, böyle bir anlayisin, Anayasa'nin 125. maddesinin son fikrasinda yer alan, "idare, kendi eylem ve islemlerinden dogan zarari ödemekle yükümlüdür" amir hükmü ile bagdasmayacagi gerekçesinin de eklenmesi suretiyle, ilk kararinin davacinin faiz talebinin kabulüne iliskin kisminda israr edilmistir.
Davali idare, Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 28/09/2010 günlü, E:2010/1211, K:2010/844 sayili israr kararini temyiz etmekte ve bozulmasini istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanin incelenmesinden; Gaziantep Idare Mahkemesince verilen kararin usul ve hukuka uygun bulundugu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararin bozulmasini gerektirecek nitelikte olmadigi anlasildigindan, davali idarenin temyiz isteminin reddine, Gaziantep 1. Idare Mahkemesi'nin 28/09/2010 günlü, E:2010/1211, K:2010/844 sayili israr kararinin ONANMASINA….
22. Danistay Onikinci Dairesinin 30/11/1998 tarihli ve E.1995/6978, K.1998/2918 sayili kararinin ilgili kismi söyledir:
"Ankara 2. Idare Mahkemesinin 14.10.1993 günlü, E:1992/182, K:1993/1398 sayili karariyla; görevine son verilmesine dair islemin idare mahkemesince iptali, Danistayca da onanmasi üzerine 30.9.1991 tarihinde göreve iade edilen davacinin, görevine son verilmesine dair islemin hukuka aykiriliginin mahkeme karari ile sabit olmasi nedeniyle bu islemden dogan zararinin idarece tazmin edilmesinin Anayasanin 125. maddesi ve bu yoldaki idare hukuku ilkesi geregi oldugu, davacinin zararini, alamadigi ayliklari ile sinirli tutmaya olanak bulunmadigindan açikta kaldigi sürede aylik ve özlük haklarini zamaninda alamamasi nedeniyle ugradigi zararinin yasal faiz ödenerek tazmininin gerektigi, davaci tarafindan % 57 oraninda faiz talep edilmis ise de, 3095 sayili Yasa uyarinca yasal faizin % 30 olarak uygulanmasi gerektigi, davacinin görevine son verilmesine dair islemin iptaline dair idare mahkemesi karari davali idarece geciktirilmeksizin uygulanmis olmasi nedeniyle temerrüt faizi ödenemeyecegi gerekçesiyle davaciya idarece ödenmis olan aylik ve özlük haklarina ödenmesi gereken ilk ayin baslangiç alinmak suretiyle % 30 yasal faiz isletilerek saptanacak tutarin davaciya ödenmesine istemin fazlaya iliskin kisminin ise reddine hükmedilmistir.
Hüküm veren Danistay Onikinci Dairesince isin geregi düsünüldü:
Idare ve Vergi Mahkemeleri tarafindan verilen kararlarin temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayili Idari Yargilama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunmasi halinde mümkündür. Ankara 2. Idare Mahkemesince verilen 14.10.1993 günlü, E:1992/182, K:1993/1398 sayili kararin % 57 faiz talebine iliskin kismi ve dayandigi gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasini gerektirecek bir sebep de bulunmadigindan temyiz istemlerinin reddi ile anilan kararin onanmasina, temyiz giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde birakilmasina..."
B. Uluslararasi Hukuk
V. INCELEME VE GEREKÇE
26. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2021 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari
27. Basvurucu, maasindan yapilan kesintilerin alti yil sonra yasal faiz isletilmeden ödenmesi nedeniyle alacaginin enflasyon karsisinda deger kaybina ugratildigini, geç ödeme yapan idarenin bu durumdan fayda sagladigini ifade etmistir. Basvurucu, ödenmeyen faiz alacaginin mesru beklenti olarak kabul edilmesi gerektigini ve benzer taleplerin kabul edildigi emsal mahkeme kararlari bulundugunu belirtmistir. Basvurucu, haksizligi anlasilan tutuklama kararinin olumsuz sonuçlarinin tamamen giderilmedigini ifade etmistir. Basvurucu bu gerekçelerle mülkiyet hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür.
B. Degerlendirme
28. Anayasa’nin "Mülkiyet hakki" kenar baslikli 35. maddesi söyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yarari amaciyla, kanunla sinirlanabilir.
Mülkiyet hakkinin kullanilmasi toplum yararina aykiri olamaz.”
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
29. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
30. Somut olayda basvurucunun hakkinda yürütülen ceza sorusturmasi ve kovusturmasi sirasinda tutuklu bulundugu sürede alamadigi maas farklari, mahkûm edilmediginden 657 sayili Kanun'un 141. maddesi uyarinca kendisine ödenmistir. Basvurucuya ödenen bu maas farklarinin Anayasa'nin 35. maddesi anlaminda basvurucu yönünden mülk olusturdugu açiktir. Anayasa Mahkemesi daha önce deger kaybina yönelik sikâyetleri mülkiyetten barisçil yararlanmaya iliskin birinci kural çerçevesinde incelemistir (Ferda Yesiltepe [GK], B. No: 2014/7621, 25/7/2017 s 51; Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, s 57). Somut olayda da farkli bir durum söz konusu olmadigindan müdahale belirtilen genel ilke çerçevesinde incelenmistir.
31. Mülkiyet hakkina yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuna dayanmasi, kamu yarari amaci tasimasi ve ayrica ölçülülük ilkesi gözetilerek yapilmasi gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, s 62). Ölçülülük ilkesi geregi kisilerin mülkiyet hakkinin sinirlandirilmasi hâlinde elde edilmek istenen kamu yarari ile bireyin haklari arasinda adil bir dengenin kurulmasi gerekir. Bu adil denge, basvurucunun sahsi olarak asiri bir yüke katlandiginin tespit edilmesi durumunda bozulmus olacaktir (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, § 58). Müdahalenin ölçülülügünü degerlendirirken Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulasilmak istenen mesru amacin önemini ve diger taraftan müdahalenin niteligini, basvurucunun ve kamu otoritelerinin davranislarini da gözönünde tutarak basvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktir (Arif Güven, s 60).
32. Anayasa Mahkemesi kamu kurum ve kuruluslarindan olan çesitli para alacaklarinin deger kaybina ugratilarak ödenmesine iliskin sikâyetleri daha önce incelemistir. Buna göre kamu makamlarinin para borçlarini makul olmayan bir gecikme ile ödedikleri durumlarda para alacaginda meydana gelen deger asinmalarinin basvurucular üzerinde sahsi olarak asiri bir yük olusturmasi hâlinde müdahale ölçülü olmadigindan mülkiyet hakkinin ihlaline karar verilmistir (kamulastirma bedeli yönünden bkz. Mehmet Akdogan ve digerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Ali Simsek ve digerleri, B. No: 2014/2073, 6/7/2017; bir sosyal güvenlik ödemesi yönünden bkz. Ferda Yesiltepe; ihale alacagi yönünden bkz. Ano Insaat ve Ticaret Ltd. Sti.; vergi iadesi alacagi yönünden bkz. Akel Gida San. ve Tic. A.S., B. No: 2013/28, 25/2/2015; deprem nedeniyle tazminat yönünden bkz. Abdulhalim Bozboga, B. No: 2013/6880, 23/3/2016).
33. Basvurucunun tutuklu kaldigi sürede alamadigi birikmis maas farklari idare tarafindan kendisine ödenmistir. Bu bakimdan basvurucunun magduriyeti giderilmis durumdadir. Bununla birlikte varligi derece mahkemelerince de kabul edilen basvurucunun bu alacagina yasal faiz isletilmemistir. Diger bir deyisle idare, ilgili Kanun hükmü geregi basvurucuya tutuklulukta geçirdigi sürelerde maasini 1/3 oraninda eksik ödemis, basvurucu hakkinda tesis edilen beraat kararinin kesinlesmesi sebebiyle 657 sayili Kanun'un 141. maddesi kapsaminda basvurucuya alacagi iade edilmis ancak bu maas kesintisi yönünden herhangi bir faiz ödemesi yapilmamistir. Idare hukuku çerçevesinde hangi alacaklara faiz isletilecegi, faiz oraninin ne olacagi, faizin isletilme tarihinin belirlenmesi gibi hususlar Anayasa Mahkemesinin görevine girmemektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin yukaridaki içtihadinda da deginildigi üzere mülkiyet hakki kapsaminda görülen bir alacagin kamu makamlarinca hakli olmayan bir gerekçeyle geç ödenmesi durumunda bu alacagin enflasyon karsisinda makul olmayacak bir oranda deger kaybina ugratilmasi mülk sahibine sahsi olarak asiri bir külfet yüklemektedir (Vildan Utku Atalay, B. No: 2015/4812, 7/2/2019, s 37).
34. Somut olayda basvurucuya 27/7/2009 ila 17/5/2010 tarihlerinde tutuklu kaldigi sürede alamadigi 1/3 oranindaki birikmis maas farklari iade edilmekle birlikte kendisine bir faiz ödemesi yapilmamistir. Hâlbuki Türkiye Istatistik Kurumu verilerine göre basvurucunun tutuklandigi 2009 yili Temmuz ayindaki 100 TL'nin ödemenin yapildigi 2015 yili Kasim ayindaki karsiligi 164,23 TL olup aradan geçen sürede gerçeklesen enflasyon orani yaklasik %64 civaridir. Bunun yaninda basvurucunun tutuklulugunun sona erdigi 2010 yili Mayis ayindaki 100 TL'nin ödemenin yapildigi 2015 yili Kasim ayindaki karsiligi da 151,08 TL olup aradan geçen sürede gerçeklesen enflasyon orani yaklasik %51 civaridir.
35. Bu durumda ilgili sorusturma ve kovusturma kapsaminda belirli bir süre tutuklu kalmakla birlikte hakkinda açilan ceza davasindan sonradan beraat eden basvurucuya söz konusu maas kesintisinin iade edilmesi gerektigi kamu makamlarinca saptanmis bir olgudur. Bu maas tutarlarinin basvurucunun statüsü geregi ödendigi ve onun mülkiyet hakki kapsaminda oldugu ise kuskusuzdur. Sonuç olarak söz konusu idari ve yargisal sürece bir bütün olarak bakildiginda ceza sorusturmasi ve kovusturmasi kapsaminda belirli bir süre tutuklu kalan kamu görevlisi basvurucunun mülkiyet hakki kapsamindaki maasindan yapilan kesintilerin yaklasik 5 ile 6 yil arasinda degisen sürelerde kendisine iade edilebildigi, hakli bir gerekçesi ortaya konulamayan bu gecikmenin de belirtilen sürelerin uzunlugu dikkate alindiginda makul görülemeyecegi anlasilmaktadir.
36. Diger taraftan Danistayin benzer konuya iliskin bazi kararlarinda da konusu para olan borçlarda, alacaklinin bu paradan mahrum kaldigi süre içinde ugrayacagi kayiplarin, baska bir anlatimla bu paranin kullanilamamasindan dolayi yoksun kalinan kazancin karsiligi olarak faiz ödenmesi gerektigi belirtilmistir. Danistay bu kararlarinda, sonuç olarak açiga alinan bir kamu görevlisinden yapilan maas kesintilerinin faiziyle birlikte iade edilmesi gerektigini belirtmistir (bkz. ss 21, 22). Dolayisiyla somut olay baglaminda derece mahkemelerinin basvurucuya faiz ödenmemesine iliskin olarak yukaridaki içtihattan farklilasan yorumu, basvurucunun alacaginin enflasyon karsisinda önemli ölçüde deger kaybina ugratilarak ödenmesine yol açmaktadir.
37. Sonuç olarak basvurucunun maasindan kesintilerin yapildigi tarihlerden ödemenin yapildigi tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranlari dikkate alindiginda mülkiyet hakki kapsaminda degerlendirilen söz konusu alacaklarin enflasyon oranlari karsisinda önemli ölçüde deger kaybina ugratilarak ödendigi anlasilmaktadir. Buna karsin basvurucuya herhangi bir faiz ödemesi ise yapilmamis, basvurucunun faiz ödenmesi yönündeki talebi de idari ve yargisal makamlarca reddedilmistir. Buna göre 657 sayili Kanun'da faiz ödenmesini engelleyen bir hüküm bulunmadigi ve bu kesintilerin faiziyle birlikte ödenmesi gerektigi yönünde bir kisim Danistay karari nazara alindiginda faiz ödenmeyecegi seklindeki yorumla bütün külfetin herhangi bir kusuru bulunmayan basvurucuya yüklendigi anlasilmaktadir. Söz konusu deger kaybinin orani gözetildiginde müdahaleyle basvurucuya sahsi olarak asiri ve olagan disi bir külfet yüklendigi, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yarari ile basvurucunun mülkiyet hakkinin korunmasi arasinda kurulmasi gereken adil dengeyi basvurucu aleyhine bozdugu kanaatine varilmistir.
38. Açiklanan gerekçelerle Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayili Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin ilgili kismi söyledir:
(1) Esas inceleme sonunda, basvurucunun hakkinin ihlal edildigine ya da edilmedigine karar verilir. Ihlal karari verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yapilmasi gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararindan kaynaklanmissa, ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldirmak için yeniden yargilama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmayan hâllerde basvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açilmasi yolu gösterilebilir. Yeniden yargilama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararinda açikladigi ihlali ve sonuçlarini ortadan kaldiracak sekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Basvurucu yeniden yargilama yapilmasi talebinde bulunmustur.
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Dogan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararinda ihlal sonucuna varildiginda ihlalin nasil ortadan kaldirilacagi hususunda genel ilkeler belirlenmistir. Anayasa Mahkemesi diger bir kararinda ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararinin yerine getirilmemesinin sonuçlarina da deginmis ve bu durumun ihlalin devami anlamina gelecegi gibi ilgili hakkin ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacagina da isaret etmistir (Aligül Alkaya ve digerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
42. Bireysel basvuru kapsaminda bir temel hakkin ihlal edildigine karar verildigi takdirde ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirildigindan söz edilebilmesi için temel kural, mümkün oldugunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin saglanmasidir. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynagi belirlenerek devam eden ihlalin durdurulmasi, ihlale neden olan karar veya islemin ve bunlarin yol açtigi sonuçlarin ortadan kaldirilmasi, varsa ihlalin sebep oldugu maddi ve manevi zararlarin giderilmesi, ayrica bu baglamda uygun görülen diger tedbirlerin alinmasi gerekmektedir (Mehmet Dogan, ss 55, 57).
43. Ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi veya mahkemenin ihlali gideremedigi durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayili Kanunun 50. maddesinin (2) numarali fikrasi ile Anayasa Mahkemesi Içtüzügü’nün 79. maddesinin (1) numarali fikrasinin (a) bendi uyarinca, ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere kararin bir örneginin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anilan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farkli olarak ihlali ortadan kaldirmak amaciyla yeniden yargilama sonucunu doguran ve bireysel basvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafindan ihlal kararina bagli olarak yeniden yargilama karari verildiginde, usul hukukundaki yargilamanin yenilenmesi kurumundan farkli olarak ilgili mahkemenin yeniden yargilama sebebinin varligini kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadir. Dolayisiyla böyle bir kararin kendisine ulastigi mahkemenin yasal yükümlülügü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal karari nedeniyle yeniden yargilama karari vererek devam eden ihlalin sonuçlarini gidermek üzere gereken islemleri yerine getirmektir (Mehmet Dogan, ss 58, 59; Aligül Alkaya ve digerleri (2), ss 57-59, 66, 67).
44. Anayasa Mahkemesi, basvurucunun tutuklu kaldigi süre zarfinda maasindan yapilan kesintilerin hakkinda tesis edilen beraat kararinin kesinlesmesinden sonra enflasyon oranlari karsisinda deger kaybina ugratilarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkinin ihlal edildigi sonucuna varmistir. Somut basvuruda ihlalin bu sebeple idari bir islemden kaynaklandigi anlasilmaktadir. Bununla birlikte somut olayda söz konusu idari isleme basvurulabilecek bir kanun yolunun mevcut oldugu, bu yol tüketildikten sonra bireysel basvuruda bulunuldugu görülmektedir. Buna göre basvurucunun faiz ödenmesi için açtigi dava derece mahkemelerince reddedilmekle ihlalin sonuçlari giderilememistir. Hâlbuki basvurucuya talebi dogrultusunda faiz ödenmesi mülkiyet hakkinin ihlaline yol açan deger kaybini giderebilecek bir araç olarak görülmelidir.
45. Bu durumda mülkiyet hakkinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Buna göre yapilacak yeniden yargilama ise 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapilmasi gereken is, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararinin ortadan kaldirilmasi ve nihayet ihlal sonucuna uygun ve basvurucunun faiz talebiyle sinirli olarak yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere Istanbul 10. Idare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
B. Anayasa’nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin IHLAL EDILDIGINE,
C. Kararin bir örneginin mülkiyet hakkinin ihlalinin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapmak üzere Istanbul 10. Idare Mahkemesine (E.2017/2082, K.2017/2452) GÖNDERILMESINE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 3.894,70 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
E. Ödemenin, kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
F. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 19/10/2021 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.