Ölümlü Trafik kazası, Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası, Ceza zaman aşımı süresi, Eylemin suç Teşkil etmesi

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff0581020000009105000001000100

Haksiz fiilden kaynaklanan tazminat davalarinda; “eylemin” suç teskil etmesi; cezai nitelik tasimasindan hareketle mahkûmiyet veya takipsizlik karari aranmaksizin ceza zamanasimi uygulanir.

T.C.

Yargitay

Hukuk Genel Kurulu

2018/157 E., 2020/981 K.

"Içtihat Metni"

MAHKEMESI :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasindaki “tazminat” davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, Istanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanin reddine iliskin karar davaci vekili tarafindan temyiz edilmesi üzerine Yargitay 17. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir.

2. Direnme karari davaci vekili tarafindan temyiz edilmistir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü.

I. YARGILAMA SÜRECI

Davaci Istemi:
4. Davaci vekili 07.12.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin destegi Mehmet Soyarslan’in sürücüsü oldugu araç ile 30.07.2008 tarihinde yaptigi tek tarafli kazada vefat ettigini, aracin davali tarafindan trafik sigorta poliçesi ile sigortalandigini, müvekkilinin destekten yoksun kalan üçüncü kisi oldugunu ileri sürerek fazlaya iliskin haklari sakli kalmak kaydiyla 5.000,00TL maddi tazminatin davalidan tahsiline karar verilmesini talep etmistir.

Davali Cevabi:
5. Davali vekili 07.01.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; davaya konu trafik kazasinin tek tarafli oldugunu ve ortada cezayi gerektirecek bir durum olmadigindan ceza zamanasimina konu olamayacagi, kazanin üzerinden iki yil geçmekle davanin zamanasimi nedeniyle reddine karar verilmesi gerektigini savunarak davanin reddine karar verilmesini istemistir.

Mahkeme Karari:
6. Istanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2014 tarihli ve 2012/315 E., 2014/156 K. sayili karari ile; dava tarihi itibariyle öngörülen iki yillik zamanasimi süresinin doldugu, davaci murisinin tek tarafli trafik kazasinda eylemin suç olusturmadigi, bu sebeple uzamis ceza zamanasimi uygulamasinin söz konusu olmayacagi gerekçesiyle davanin zamanasimindan reddine karar verilmistir.

Özel Daire Bozma Karari:
7. Istanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarida belirtilen kararina karsi süresi içinde davaci vekili temyiz isteminde bulunmustur.

8. Yargitay 17. Hukuk Dairesince 23.03.2015 tarihli ve 2014/25257 E., 2015/4621 K. sayili karari ile;

“…Dava trafik kazasi nedeni ile Borçlar Kanunu'nun 45. maddesi (6098 sayili BK m. 53) geregince destekten yoksun kalma tazminati istemine iliskindir.
Çekismelerin bir an önce sonuçlandirilmayip uzun süre askida birakilmasinin toplumun baris ve huzurunu bozacagi düsünülerek yargi yoluyla hak aramaya konulan zaman siniri olarak öngörülen zamanasimi kurumu bir maddi hukuk kurumu degildir. Bir borcu doguran, degistiren, ortadan kaldiran bir olgu olmayip, dogmus ve var olan bir hakkin istenmesini ortadan kaldiran bir savunma aracidir.

Davaci ölenin salt mirasçisi sifatiyla degil, destekten yoksun kalan üçüncü kisi sifatiyla dava açmistir. Ölüm nedeniyle dogrudan davaci üzerinde dogan destekten yoksunluk zararinin olusumundaki kusur davaciya yansitilamaz, dolayisiyla araç sürücüsünün tam kusurlu olmasi, desteginden yoksun kalan davaciyi etkilemez. 2918 sayili Karayollari Trafik Kanunu ve Karayollari Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasi Genel Sartlari’na göre, aracin zorunlu mali sorumluluk sigortacisi davali ... sirketi, isletenin üçüncü kisilere verdigi zararlari teminat altina aldigina ve olayda sürücü tam kusurlu olsa bile, destekten yoksun kalan davaci da zarar gören üçüncü kisi konumunda bulundugundan, davali ... sirketi sorumludur. (HGK'nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK'nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayili, HGK nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 esas,2013/74 karar sayili ilamlari)
Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksiz fiil tanimlanmis, 60. maddesinde de haksiz fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararin tazmini istemi ile açacagi davalarin bagli oldugu zamanasimi süreleri özel olarak düzenlenmistir. BK'nun 60. maddesinde üç türlü zamanasimi süresi öngörülmüs olup bunlar, zararin ve failin ögrenildigi tarihten itibaren 1 yillik sübjektif ve nispi nitelikteki kisa zamanasimi süresi, herhalde haksiz fiil tarihinden itibaren 10 yillik objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanasimi süresi ile olagan üstü nitelikteki ceza zamanasimi süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, Istanbul 2006, s. 794).

Buna karsilik, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanasimi süresi öngördügü tehlike sorumluluklarinda BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayili KTK'nun 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarindan dogan maddi zararlarin tazminine iliskin talepler, zarar görenin zarari ve tazminat yükümlüsünü ögrendigi tarihten baslayarak 2 yil ve her halde, kaza gününden baslayarak 10 yil içinde zamanasimina ugrar" hükmüne, yine ayni kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayi gerektiren bir fiilden dogar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanasimi süresi öngörmüs ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmistir.

Ayni fiil bazen, hem sorumlulugu gerektiren hem de ceza kanunlarina göre cezayi gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanasimi süresi öngörüldügü hallerde, tazminat davasinin daha önce zamanasimina ugramasi tutarli bir çözüm olusturmaz. Zira cezalandirma, müeyyide olarak tazminattan daha agirdir. Bu sebeple, kanun koyucu uyum saglamak amaciyla ceza davasi için öngörülen zamanasimi süresince tazminat davasinin da devamini temin bakimindan genel olarak BK 60/II (6098 sayili TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmistir.

Burada üzerinde durulmasi gereken, 2918 sayili KTK'nun 109. maddesinin 2. fikrasinda belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanasimi süresinin, tazminat talebi ile açilacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayi gerektiren bir fiil olmasinin yeterli olmasi kosuluna baglanmis bulunmasidir. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanasiminin uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayi gerektiren bir eylem olmasini yeterli görmekte; bunun disinda, eylemi gerçeklestiren fail hakkinda sorusturma yapilmasini, ceza davasi açilmis olmasi veya mahkumiyet karariyla sonuçlanmis bir ceza davasinin varligi kosulu aranmamaktadir. Dahasi, söz konusu hükümde, ceza zamanasiminin uygulanmasi bakimindan sürücü ve diger sorumlular (örnegin isleten veya Güvence Hesabi) arasinda bir ayrim da yapilmamis, böylece kuralin bunlarin tümü için geçerli oldugu, hepsi için ayni zamanasimi süresinin uygulanacagi öngörülmüstür (HGK'nun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK'nun 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayili kararlari ile uzamis ceza zamanasimi benimsenmistir).

Ayrica ceza zamanasiminin uygulanmasi yönünden hukuk hakiminin tazminat davasini görürken, ceza hukuku kurallariyla ve özellikle ceza mahkemesinin fail hakkinda vermis oldugu beraat veya mahkumiyet karariyla bagli olup olmadigi BK 53. maddesinde düzenlenmistir. Söz konusu maddede hukuk hakiminin ceza hukuku kurallariyla bagli olmadigi hükme baglandigi gibi ceza mahkemesi kararlariyla da bagli olmadigi düzenlenmistir. Bununla birlikte suçun islendigine veya islenmedigine iliskin ceza mahkemesinin kesin karari varsa, hukuk hakimi bu kararla baglidir. Görüldügü gibi ceza mahkemesince haksiz eylemin suç niteligi saptanmamis ise hukuk hakimine bunu kendiliginden ve özgürce arastirma ve sonucuna göre karar verme yetkisi taninmistir.

Açiklanan ilkeler isiginda somut olay incelenecek olursa; kaza 30.07.2008 tarihinde gerçeklesmis, davaya konu trafik kazasi sonucunda davacinin destegi Mehmet Soyarslan’in vefat ettigi dosya kapsamindan anlasilmaktadir. Yukarida açiklandigi üzere KTK'nun 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanasimi süresinin uygulanmasi için kamu davasinin açilmis olmasi veya mahkumiyet karari verilmis bulunmasi aranmamakta olup cezayi gerektiren fiilin varligi yeterlidir. Bir kisinin ölümü ile sonuçlanan söz konusu trafik kazasi da bu anlamda cezayi gerektiren bir fiil niteligindedir ve davacinin sürücü desteginin vefat etmis olmasi sonuca etkili degildir. Yasa koyucunun amaci Karayollari Trafik Kanunu uyarinca tehlike sorumlulugunu doguran olaylarda sorumlulara karsi daha uzun zamanasimi süresi içerisinde yönelmeyi saglamaktir. KTK'nun 109. maddesinin 2. fikrasindaki “cezayi gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanasimi yönünden yukarida da açiklandigi gibi sorusturma veya kovusturma yapilmasi kosullarinin aranmadigi sonucunu dogurmaktadir. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayili TCK’nda öngörülen ceza zamanasimi süresi dikkate alindiginda dava tarihinde zamanasimi süresinin dolmadigi anlasilmaktadir. Bu hale göre zamanasimi süresinin dolmadigi dikkate alinmak suretiyle isin esasina girilip, taraflarin delilleri toplanip, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazili sekilde eksik inceleme ile karar verilmesi dogru görülmemistir…” gerekçesiyle karar bozulmustur.

Direnme Karari:
9. Istanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.10.2015 tarihli ve 2015/775 E., 2015/804 K. sayili karari ile; Borçlar Kanunu’na paralel olarak düzenlenen 2918 sayili Karayollari Trafik Kanunu’nun (KTK) 109. maddesinin 2. fikrasinda öngörülen durumun söz konusu olabilmesi için haksiz fiil kabul edilen fiilin, ayni zamaninda Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 2. Kitabinda yer alan özel hükümlere göre suç olarak düzenlenen ya da TCK'nin 45. maddesinde belirtilen hapis veya adli para cezasi yaptirimini gerektiren fiilin söz konusu olmasi gerektigi, Yargitay ilaminda da belirttigi üzere, ceza kanunlari geregince herhangi bir adli sorusturma ya da ceza kovusturmasi yapilmasinin zorunlu olmadigi, hukuk hakiminin fiilin cezayi gerektiren bir fiil olup olmadigini takdir yetki ve sorumlulugunun bulundugu, somut olayda davacinin murisi Mehmet Soyarslan'in sevk ve idaresindeki 01 RN 985 plakali kamyon ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek kazaya sebep oldugu kaza sonucunda vefat ettigi, TCK'nin 85. maddesinin "Taksirle bir insanin ölümüne neden olan kisi iki yildan alti yila kadar hapis cezasiyla cezalandirilir." hükmünü içerdigi, bu hükme göre suçun olusabilmesi için bir failin ve bir de ölenin bulunmasi gerektigi, suçun magdurun ayni zamanda faili olamayacagi, bu nedenle taksirle öldürme suçu TCK 'da suç olarak düzenlenmis ise de, ölenin ayni zamanda faili olmasi nedeniyle TCK'nin 85. maddesinde düzenlenen bir taksirle öldürme suçunun vücut bulmadigi, zira ölüm olayinin nasil gerçeklestigi konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadigi, baskasina atfedilecek kusur söz konusu olmadigindan fiilin haksiz fiilden ibaret oldugu, "cezayi gerektiren bir fiil" söz konusu olmadigindan 2918 KTK'nin 109/2 maddesinin olaya uygulanmasinin mümkün olmadigi dolayisiyla ayni maddenin 1 fikrasinda öngörülen 2-10 yil zamanasiminin uygulanmasi gerektigi gerekçesiyle direnme karari verilmistir.

Direnme Kararinin Temyizi:
10. Direnme karari süresi içinde davaci vekili tarafindan temyiz edilmistir.

II. UYUSMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik; somut olay bakimindan 2918 sayili Karayollari Trafik Kanunu’nun (KTK) 109/2. maddesindeki ceza davasi zamanasimi süresinin uygulanip uygulanmayacagi ve talep edilen tazminatin zamanasimina ugrayip ugramadigi noktalarinda toplanmaktadir.

III. GEREKÇE

12. Dava, trafik kazasindan kaynaklanan destekten yosun kalma tazminati istemine iliskindir.

13. Bilindigi üzere trafik kazalari bir haksiz fiildir. Haksiz fiil mülga 818 sayili Borçlar Kanunu'nun (BK) 41. maddesinde tanimlanmis, Kanun'un 60. maddesinde ise haksiz fiilden zarar görenin zararinin tazmini istemiyle açacagi davalarin zamanasimi süreleri düzenlenmistir.

14. Belirtilmelidir ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüge giren 6098 sayili Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) konuya iliskin 49 ve 72. maddeleri de ayni yönde düzenleme içermektedir. Anilan maddeler ile haksiz fiillere uygulanacak üç zamanasimi süresi belirlenmistir. Bunlar, zarar görenin zarari ve faili ögrendigi tarihten itibaren baslayacak bir yillik zamanasimi; fiilin vukuundan itibaren isleyecek on yillik zamanasimi ve fiilin ayni zamanda ceza kanunlarinda düzenlenmis olmasi hâlinde uygulanacak olan ceza zamanasimi süreleridir.

15. Haksiz fiillerin bir kismi, sadece hukuk açisindan degil, ceza yasalari bakimindan da sorumlulugu gerektirir; haksiz fiilin faili, yani sorumlusu genellikle daha agir sonuçlari olan ceza kovusturmasina konu olabilecegi sürece, zarar görenin haklarini yitirmesinin kabul edilmesi mümkün degildir. Bu bakimdan haksiz eylem ayni zamanda ceza kanunlari geregince bir suç teskil ediyorsa ve ceza kanunlari ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar bu eylem için daha uzun bir zamanasimi süresi tayin etmisse, tazminat davasi da ceza davasina iliskin zamanasimi süresine tabi olur. Nitekim bu husus 07.12.1955 tarihli ve 17/26 sayili Içtihadi Birlestirme Kararinda da vurgulanmistir. Buna göre, anilan mevzuat uyarinca ceza zamanasimi süresinin uygulanabilmesi için öncelikle zarar veren eylemin ceza kanunu veya ceza hükmü tasiyan özel kanunlarda suç olarak düzenlenmesi gerekli olup özel kanunlarda haksiz eylem için baska bir zamanasimi süresi tayin edilmis olmadikça, haksiz eylemden dogan maddi ve manevi zararlarin tazmini için açilacak davalarda 818 sayili BK'nun 60. (6098 sayili TBK'nin 72.) maddesinde öngörülen zamanasiminin uygulanmasi gerekir (Yargitay Hukuk Genel Kurulunun 09.10.2013 tarihli ve 2013/4-36 E. 2013/1457 K.).

16. Özel kanun niteliginde olan 2918 sayili KTK’nin 109. maddesinin ilk fikrasinda, yine bir haksiz fiil niteligindeki trafik kazalarindan dogan tazminat taleplerinin tabi bulunacagi zamanasimi süresi yönünden 818 sayili BK'nin 60. maddesindeki düzenlemeden farkli, özel bir hüküm getirilmistir.

17. 2918 sayili KTK'nin “Zamanasimi” baslikli 109. maddesi;

“...Motorlu araç kazalarindan dogan maddi zararlarin tazminine iliskin talepler, zarar görenin, zarari ve tazminat yükümlüsünü ögrendigi tarihten baslayarak iki yil ve herhalde, kaza gününden baslayarak on yil içinde zamanasimina ugrar.

Dava, cezayi gerektiren bir fiilden dogar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman asimi süresi öngörmüs bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanasimi, tazminat yükümlüsüne karsi kesilirse, sigortaciya karsi da kesilmis olur. Sigortaci bakimindan kesilen zamanasimi, tazminat yükümlüsü bakimindan da kesilmis sayilir.
Motorlu araç kazalarinda tazminat yükümlülerinin birbirlerine karsi rücu haklari, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi ögrendikleri günden baslayarak iki yilda zamanasimina ugrar.

Diger hususlarda, genel hükümler uygulanir.” hükmünü içermektedir.

18. Buna göre madde ile 818 sayili Borçlar Kanunu’nun 60 (TBK'nin 72). maddesindeki bir yillik zamanasimi süresi, trafik kazasindan kaynaklanan tazminat davalari yönünden iki yil olarak düzenlenmis olup 818 sayili Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi ile 2918 sayili KTK’nin 109. maddesinin ikinci fikrasi zamanasimi süresinin baslangici yönünden birbiriyle uyumlu olmakla birlikte, zamanasimi süresi yönünden birbirlerinden ayrilmaktadir.

19. Vurgulamakta yarar vardir ki 2918 sayili KTK’nin 109. maddesinin 2. fikrasina göre, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanasimi süresinin tazminat talebiyle açilacak davalarda uygulanabilmesi için, sadece eylemin “cezayi gerektiren fiilden” dogmus olmasi gerekli ve yeterlidir. Diger bir ifade ile tazminat davalarina daha uzun süreli ceza davasina iliskin zamanasiminin uygulanmasi için fail hakkinda bir ceza davasi açilmasi; mahkûmiyet karariyla sonuçlanmis bir ceza davasinin varligi veya zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmus olmasi aranmamaktadir. Sadece cezalandirilmasi kabil bir eylemin islenmis olmasi, bir diger söyleyisle, haksiz fiilin suç niteligini tasimasi yeterlidir.

20. Anilan madde uyarinca “eylemin” suç teskil etmesi; cezai nitelik tasimasindan hareketle mahkûmiyet veya takipsizlik karari aranmaksizin ceza zamanasimi uygulanacaktir.

21. Bundan baska, islenen eylemin, kovusturulmasi sikâyete bagli bir suç teskil edip etmemesi de önemli degildir. Zira bu yön, ceza davasinin açilabilmesinin bir sartidir. Bu bakimdan sikâyet süresinin (mülga TCK m. 108) geçirilmesinden ötürü, ceza davasinin açilamamis olmasi, bu davaya iliskin zamanasimi süresinin, tazminat davasina uygulanmasina engel degildir.

22. Belirtilmelidir ki 2918 sayili KTK'nin 109. maddesinin 2. fikrasindaki düzenleme ile ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanasimi süresinin tazminat talebiyle açilacak davalar için de geçerli olabilmesi, sadece eylemin ceza kanunlarina göre suç sayilmasi kosuluna baglanmistir. Zira sonuçta haksiz eylemin cezayi gerektiren bir fiil teskil etmesi durumunda o fiil için öngörülen ceza zamanasimi süresi hukuk yargilamasinda da uygulanacaktir.

23. Kaldi ki TCK’da suç tanimi faile degil fiile göre yapildigindan, ceza kanunlarindaki zamanasimi sürelerine atif yapan 2918 sayili Kanunun 109. maddesinin 2. fikrasindaki tarifin fiili tanimlamasi ve maddenin bu yoruma göre degerlendirilmesi kanun sistematigi açisindan da zorunludur. Yeri gelmisken belirtilmelidir ki eylemin cezayi gerektiren bir fiil teskil edip etmedigi, kural olarak hukuk hâkimince belirlenecektir. Bununla beraber hukuk hâkimi, ceza tertibine iliskin olarak ceza hâkimince verilen ve suçun islendigini ya da islenmedigini kesinlikle tespit eden bir hüküm varsa, bununla bagli olacaktir (BK m. 53).

24. Ayrica ceza zamanasiminin uygulanmasi bakimindan sürücü ve isleten gibi diger sorumlular arasinda bir ayrim da yapilmamis; zamanasimi süresinin hepsi için uygulanmasi öngörülmüstür.

25. Bu itibarla sayet zarar doguran eylem ayni zamanda cezayi gerektirir nitelikte ise; eger ceza kanunundaki ya da ceza hükümlerini tasiyan özel kanunlardaki bu eylem için kabul edilen zamanasimi süresi, BK’daki bir yillik süreden daha kisa ise, o zaman yine BK’nin 60. maddesinin birinci paragrafindaki süre (TBK m. 72) olaya uygulanacak; ceza kanunundaki zamanasimi süresi BK’nin 60. maddesinin birinci paragrafindaki süreden daha uzun ise, o zaman bu uzun süre tazminat davalari için de uygulama yeri bulacaktir. Böyle bir durumda uygulanmasi söz konusu olan ceza davasi zamanasimi süresi ise fiilin gerçeklestigi tarihe göre uygulama alani bulacak olan ve hâlen yürürlükteki 5237 sayili TCK’nin 66. (mülga 765 sayili TCK’nin 102. maddesine) göre belirlenecektir.

26. Yukaridaki bilgiler isiginda somut olay degerlendirildiginde; 30.07.2008 tarihinde Mehmet Soyarslan’in sevk ve idaresindeki araç ile yasanan tek tarafli trafik kazasinda sürücü Mehmet Soyarslan’in vefat etmis, araç içinde yolcu olarak bulunan iki kisi de yaralanmistir. Olayin meydana gelis sekli itibariyle ölen sürücünün eylemi bir bütün olarak ele alindiginda, eylem 5237 sayili TCK’nin 85. maddesi degil, 5237 sayili TCK’nin 89/4. maddesinde yer alan taksirle yaralama suçunu olusturmaktadir. 2918 sayili KTK’nin 109. maddesinin 2. fikrasi uyarinca ceza zamanasiminin uygulanmasi gerekmektedir. 5237 sayili TCK'nin 89/4. maddesinde düzenlenen ve taksirle yaralama olarak tanimlanan cezayi gerektiren eylem niteliginde bulunmasi; bu eylemle ilgili ceza davasinin TCK'nin 66/1-e maddesi uyarinca sekiz yillik zamanasimi süresine tabi olmasi; 2918 sayili KTK'nin 109/2 maddesi uyarinca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davasi için de geçerli olmasi; davanin olay tarihi üzerinden sekiz yil geçmeden açilmis olmasi karsisinda, somut olayda zamanasiminin gerçeklesmedigi açiktir.

27. Hukuk Genel Kurulunda yapilan görüsmeler sirasinda, olayda cezayi gerektiren bir eylem bulunmamasi nedeniyle davanin zamanasimi süresinden sonra açildigi gerekçesiyle davanin reddine dair direnme kararinin onanmasi gerektigi görüsü dile getirilmis ise de bu görüs yukarida açiklanan gerekçelerle Kurul çogunlugu tarafindan benimsenmemistir.

28. Hâl böyle olunca direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen ve yukarida açiklanan ilave nedenlerle bozulmasi gerekir.

IV. SONUÇ

Açiklanan nedenlerle;

Davaci vekilinin temyiz itirazlarinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen ve yukarida açiklanan ilave nedenlerden dolayi 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA,

Istek hâlinde temyiz pesin harcinin yatirana geri verilmesine,

Ayni Kanun'un 440. maddesi uyarinca kararin tebliginden itibaren on bes gün içerisinde karar düzeltme yolu açik olmak üzere 01.12.2020 tarihinde oy çoklugu ile karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hukukihaber.net



Şimdi Ara
Hemen Sor