vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff87a9030000003101000001000800Anayasa Mahkemesi, sirketin verdigi cep telefonu ile ayni sirketteki is arkadasiyla cep telefonundan yaptigi yazismalar nedeniyle is akdi feshedilen F.G.’nin basvurusu üzerine özel hayata saygi ve haberlesme hürriyeti gerekçesi ile hak ihlali karari verdi. HAK IHLALI KARARI Anayasa Mahkemesi kararinda, özetle söyle denildi: Isverenin isçinin kullanimina sunulan iletisim araçlarini denetlemesine iliskin olarak 4857 sayili Kanun’da özel bir düzenleme olmadigi görülmüstür. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi kararinda ‘’Iletisim Araçlari Politikasi’’ baslikli, genel bir düzenleme içerdigi anlasilan belgede isverene ait olup da isçiye verilen iletisim araçlarinin is amaçli kullanilmasi gerektiginin belirlendigini vurgulamistir. Ancak anilan belgede iletisim araçlarinin inceleme ve denetleme yetkisini, kullanim sinirlarini ve bu sinirlarin asilmasi durumuna bagli yaptirimin açikça düzenlenip düzenlenmedigi ve anilan belgenin isçilere aydinlatma yükümlülügü kapsaminda bildirilip bildirilmedigi hususlarinin tartisilmadigi görülmüstür. TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASA MAHKEMESI BIRINCI BÖLÜM KARAR F. G. BASVURUSU (Basvuru Numarasi: 2019/25604) Karar Tarihi: 21/9/2022 R.G. Tarih ve Sayi: 15/11/2022-32014 BIRINCI BÖLÜM KARAR Baskan : Hasan Tahsin GÖKCAN Üyeler : Muammer TOPAL Recai AKYEL Yusuf Sevki HAKYEMEZ Irfan FIDAN Raportör : Ferhat YILDIZ Basvurucu : F. G. Vekili : Av. Nil Merve ÇELIKBAS SEKER I. BASVURUNUN KONUSU 1. Basvuru, özel bir sirkette çalisan basvurucunun bir is arkadasi ile yaptigi cep telefonu yazismalarinin isveren tarafindan incelenmesi ve bu yazismalar gerekçe gösterilerek is akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigi iddialarina iliskindir. II. BASVURU SÜRECI 2. Basvuru 19/7/2019 tarihinde yapilmistir. Komisyon basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir. 3. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir. III. OLAY VE OLGULAR 4. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) üzerinden tespit edilen sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir: 5. Özel bir sirket çalisani olan basvurucunun is sözlesmesi, isveren tarafindan 31/10/2017 tarihinde feshedilmistir. Ayni isyerinde çalisan Ö.Ç. isimli kisiye verilen cep telefonunun incelenmesi sonucunda elde edilen mesaj içerikleri feshin gerekçesi olarak bildirilmistir. 6. Basvurucu 22/11/2017 tarihinde Istanbul Anadolu 7. Is Mahkemesinde ise iade istemiyle dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; is akdinin haksiz olarak feshedildigini, feshe dayanak yapilan mesajlasma içeriklerinin bir suretinin fesih bildirimine eklenmedigini, yazismalarin hayal mahsulü oldugunu, sirketin verdigi telefon hatlarinin çalisanlarin özel hayatlarinda da kullanildigini, bu yazismalarin kisisel veri olarak korunmasi gerektigini ifade etmistir. 7. Davali sirket vekili davaya cevabinda; isten ayrilan sirket çalisani Ö.Ç.ye is amaciyla tahsis edilen cep telefonunun müsterilerin iletisim bilgilerine ulasmak için incelendigini, basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki mesajlasmalarin feshe dayanak yapilan içeriklerine ulasildigi vurgulanmistir. Anilan mesaj içeriklerinde sirket çalisanlari hakkinda rahatsiz edici, sirket çalisanlarinin görev ve sorumluluklarini yerine getirmekten imtina ettiklerine dair hakaret içeren ifadeler oldugu belirtilmistir. 8. Mahkeme 31/5/2018 tarihinde davanin reddine karar vermistir. Kararin gerekçesinde; basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki yazismalarin içeriklerine yer verilmis olup bunlarin hakli fesih sebebi teskil edebilecegi, cep telefonunun isveren tarafindan verilmesi nedeniyle anilan yazismalarin hukuka uygun olarak elde edildiginin kabulünün gerekecegi vurgulanmistir. 9. Basvurucu vekilinin anilan karara karsi yaptigi istinaf basvurusu, Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 28/5/2019 tarihli karariyla kabul edilmis, mahkeme kararinin kaldirilmasina ve davanin reddine kesin olarak karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; mesaj içeriklerinde kullanilan sözlerin isverenle çalisanlar arasinda çalisma barisini bozabilecek ve is iliskisini olumsuz etkileyecek nitelikte oldugu, bu açidan Mahkemece davanin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadigi ifade edilmistir. Basvurucunun mesajlastigi Ö.Ç.nin kullandigi cep telefonunun isverene ait oldugu, isverence düzenlenen ''Iletisim Araçlari Politikasi'' baslikli belgenin 5.2.4.1 maddesinde ''sirkete ait iletisim araçlari (bilgisayar, telefon, GSM hat ve diger) sadece görev nedeniyle ve is amaçli olarak kullanilmasi gerektigi, özel amaçli haberlesme ve isler için kullanilmamasi gerektigi" hususlarinin belirtildigi vurgulanmistir. Bu durumda isverene ait cep telefonunu isverenin incelemesinin özel hayatin gizliliginin ihlal edildigi ve bu delilin hukuka aykiri sekilde elde edildigi neticesi dogurmayacagi, personelin bu telefon ile özel amaçli haberlesmesinin yasaklandigi belirtilmistir. Ancak mahkeme kararinda, geçerli nedenle is akdinin feshedildigi kabul edilmesi gerekirken feshin hakli nedenle yapildigi yönündeki gerekçenin hatali oldugu ve bu hususun kamu düzenine aykirilik teskil edecegi ifade edilmistir. 10. Nihai karar 25/6/2019 tarihinde basvurucu vekiline teblig edilmistir. IV. ILGILI HUKUK 11. Ilgili hukuk için bkz. E.Ü. [GK], B. No: 2016/13010, 17/9/2020, ss 22-51. V. INCELEME VE GEREKÇE 12. Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü: A. Basvurucunun Iddialari 13. Basvurucu; is akdinin haksiz olarak feshedildigini, feshe dayanak olan yazismalarin fesih bildirimine eklenmedigini, Ö.Ç. ile mesajlasmadigini, aksinin kabulü hâlinde mesaj içeriklerinin hukuka aykiri olarak ele geçirildigini ve kisisel veri niteliginde oldugunu ileri sürerek özel hayata ve aile hayatina saygi hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir. B. Degerlendirme 14. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin birinci ve üçüncü fikrasi söyledir: "Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz. Herkes, kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahiptir. Bu hak; kisinin kendisiyle ilgili kisisel veriler hakkinda bilgilendirilme, bu verilere erisme, bunlarin düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçlari dogrultusunda kullanilip kullanilmadigini ögrenmeyi de kapsar. Kisisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilir. Kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usuller kanunla düzenlenir." 15. Anayasa'nin “Haberlesme hürriyeti” kenar baslikli 22. maddesi söyledir: "Herkes, haberlesme hürriyetine sahiptir. Haberlesmenin gizliligi esastir. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel saglik ve genel ahlâkin korunmasi veya baskalarinin hak ve özgürlüklerinin korunmasi sebeplerinden biri veya birkaçina bagli olarak usulüne göre verilmis hâkim karari olmadikça; yine bu sebeplere bagli olarak gecikmesinde sakinca bulunan hallerde de kanunla yetkili kilinmis merciin yazili emri bulunmadikça; haberlesme engellenemez ve gizliligine dokunulamaz. Yetkili merciin karari yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayina sunulur. Hâkim, kararini kirk sekiz saat içinde açiklar; aksi halde, karar kendiliginden kalkar. Istisnalarin uygulanacagi kamu kurum ve kuruluslari kanunda belirtilir." 16. Özel hayata saygi hakki Anayasa'nin 20. maddesinde koruma altina alinmistir. Bu anlamda devlet, kisilerin özel ve aile hayatina keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kisilerin haksiz saldirilarini önlemekle yükümlüdür (E.Ü., s 56). Ayrica Anayasa'nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyeti, haberlesmenin yaninda içerigi ve biçimi ne olursa olsun haberlesmenin içeriginin gizliligini de güvence altina almaktadir. Haberlesme baglaminda bireylerin karsilikli ve toplu olarak sözlü, yazili ve görsel iletisimlerine konu olan ifadelerinin gizliliginin saglanmasi ve haberlesmeye yönelik haksiz müdahalelerde bulunulmamasi gerekir (Yasemin Çongar ve digerleri, B. No: 2013/7054, 6/1/2015, s 49; E.Ü., s 60). 17. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, s 16). Somut olayda isverenin çalisanlara verdigi cep telefonundaki mesajlasmalari denetlemesi ve içerigini incelemesi sonucu elde ettigi bilgileri is akdinin feshine dayanak yapmasi söz konusudur. Dolayisiyla basvurucunun is arkadasi ile cep telefonu üzerinden gerçeklestirdigi yazismalarin incelendigi ve içeriklerine ulasildigi gözetildiginde basvurunun özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyeti yönünden incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir. 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 18. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Genel Ilkeler 19. Anayasa ve Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’nin ortak koruma alani kapsaminda kalan temel haklar, yalnizca kamusal gücün dogrudan uygulanmasiyla degil kimi zaman da özel hukuk kisileri arasindaki uyusmazliklara konu olacak sekilde üçüncü kisilerin müdahaleleriyle zedelenebilmektedir. Anayasa Mahkemesi özel hukuk kisileri arasindaki uyusmazliklarin devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda incelenebilecegini çesitli kararlarinda vurgulamistir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, s 46; Ali Çigir, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, ss 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, ss 32, 33; U.B., B. No: 2015/3175, 10/10/2019, ss 33, 34; E.Ü., s 65). 20. Pozitif yükümlülükler özel hukuk kisilerinin birbirleri ile olan uyusmazliklarinin çözümüne iliskin yasal altyapinin olusturulmasini, söz konusu uyusmazliklarin adil yargilama gereklerine uygun ve usul yönünden güvenceleri haiz bir yargilama kapsaminda incelenmesini, bu yargilamalarda temel haklara iliskin anayasal güvencelerin gözetilip gözetilmediginin denetlenmesini gerektirir. Bu dogrultuda derece mahkemelerince söz konusu güvenceler gözardi edilmemeli, isveren ve çalisanlar arasindaki çatisan çikarlar adil biçimde dengelenmeli, basvuranlarin temel haklarina yönelik müdahalenin mesru amaca dayali ve ölçülü olup olmadigi degerlendirilmeli, ulasilan sonuç hakkinda hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalidir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, ss 47-50; E.Ü., s 66). 21. Anayasa Mahkemesi daha önce iletisim araçlarinin isveren tarafindan denetlenmesi kapsamindaki uyusmazliklarda derece mahkemeleri tarafindan devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda çikarlarin dengelenmesi ve müdahalenin ölçülülügünün irdelenmesi kapsaminda gözetilmesi gereken hususlari genel olarak belirlemis; buna göre somut olayin kosullarina göre is sözlesmelerinde kisitlayici ve zorlayici düzenlemelerin ne sekilde belirlendigi, taraflarin bu düzenlemeler hakkinda bilgilendirilip bilgilendirilmedigi, çalisanlarin temel haklarina yönelik müdahalede bulunulmasina neden olan mesru amacin müdahale ile ölçülü olup olmadigi, sözlesmenin feshinin çalisanlarin eylem ya da eylemsizlikleri karsisinda makul ve orantili bir islem olup olmadigi hususlarinin uyusmazligin çözümünde gözetilmesi gerektigini tespit etmistir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, s 50; E.Ü., s 67). 22. Yukarida belirtilen hususlar gözetilerek isverenin isçinin iletisimini denetlemesi yetkisini özel hayata saygi hakki ve haberlesme hürriyeti baglaminda devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda irdelemek gerekmektedir. Öncelikle somut olayda oldugu gibi teknolojik gelismelerin imkânlarindan yararlanmak isteyen isverenlerin bilgisayar, internet, e-posta veya cep telefonu gibi iletisim araç ve gereçlerini çalisanin kullanima sunmasi nedeniyle olusan uyusmazliklarda isverenin menfaatleri ile isçinin temel hak ve özgürlükleri arasinda bir dengeleme yapma gerekliligi dogmaktadir. Bu baglamda isveren ile çalisan arasindaki iliskinin iki taraf açisindan da belirli hak ve yükümlülükler öngören ve esasen güven iliskisi üzerine kurulu is sözlesmesiyle sekillendigi unutulmamalidir. Somut uyusmazligin ilgili oldugu is hukukunun dinamik bir nitelik tasidigi, ayrica is iliskilerinin genel kurallardan farkli, kendine özgü bazi hukuki kurallar içerdigi de dikkate alinmalidir (E.Ü., s 68). 23. Bu baglamda islerin etkin bir sekilde yürütülmesi ile bilgi akisinin kontrolünü saglamak, isçinin eylemlerine bagli cezai ve hukuki sorumluluga karsi korunmak, verimliligi ölçmek veya güvenlik endiseleri gibi hakli ve mesru görülebilecek nedenlerle isverenin yönetim yetkisi kapsaminda kural olarak isçinin kullanimina sundugu iletisim araçlarini denetleyebilecegi ve kullanima iliskin sinirlamalar öngörebilecegi söylenebilir. Ancak isverenin yönetim yetkisinin isyerinde isin yürütülmesi, isyerinin düzeninin ve güvenliginin saglanmasiyla sinirli oldugu unutulmamalidir. Bu baglamda isverenin yetki ve haklarinin sinirsiz olmadigi, çalisana taninan temel hak ve özgürlüklerin somut olayda haberlesme hürriyeti ve özel hayata saygi hakkinin isyeri sinirlari dâhilinde de korundugu, ayni zamanda kisitlayici ve uyulmasi zorunlu isyeri kurallarinin çalisanlarin temel haklarinin özünü zedeleyecek nitelikte olmamasi gerektigi vurgulanmalidir. Bu çerçevede isyerinde kullanima sunulan iletisim araçlarinin isverene ait oldugu gözetilerek sirf bu nedenle bile isverenin iletisim araçlari üzerinde sinirsiz ve mutlak bir gözetleme ve denetleme yetkisinin oldugunu kabul etmek, isçinin demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklerine isyerinde de saygi gösterilmesi gerektigi yönündeki hakli beklentisiyle uyusmayacaktir (E.Ü., s 69). 24. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer bir olaya iliskin E.Ü. kararinda derece mahkemelerince asagida belirtilen güvenceleri olayda hakka müdahale eden üçüncü kisinin saglayip saglamadiginin geregi gibi denetlenip denetlenmedigini incelemek gerektigini vurgulamistir (E.Ü., § 70): i. Isverenin çalisanin kullanimina sundugu iletisim araçlarinin ve iletisim içeriklerini incelemesinin hakli oldugunu gösteren mesru gerekçeleri olup olmadigi denetlenmelidir. Bu durumda isverenin gerekçelerinin ifa edilen isin ve isyerinin özellikleri de gözetilerek mesru olup olmadigi irdelenmelidir. Bu denetlemede iletisim akisi ile iletisim içeriklerinin incelenmesi arasinda ayrim yapilarak içeriklerin incelenmesi yönünden daha ciddi gerekçeler aranmalidir. ii. Demokratik bir toplumda iletisimin denetlenmesi ve kisisel verilerin islenmesi süreci seffaf bir sekilde gerçeklestirilmeli ve bunun bir geregi olarak da süreçle ilgili olarak çalisanlar isveren tarafindan önceden bilgilendirilmelidir. Uluslararasi hukuk ve karsilastirmali hukuk dikkate alindiginda bu bilgilendirmenin -somut olayin özelliklerine uygun düstügü ölçüde- en azindan iletisimin denetlenmesi ile kisisel verilerin islenmesinin hukuki dayanagi ve amaçlari, denetlemenin ve veri islemenin kapsami, verilerin saklanacagi süre, veri sahibinin haklari, denetlemenin ve islemenin sonuçlari ile verilerin muhtemel yararlanicilari hususlarini kapsamasi gerekir. Ayrica bildirimde iletisim araçlarinin kullanimina iliskin olarak isveren tarafindan öngörülen sinirlamalara da yer verilmelidir. Bilgilendirmenin mutlaka belli sekilde yapilmasi sart olmayip seffafligi saglamak bakimindan bireylere kisisel verilerin islenmesine ve iletisimin denetlenmesine iliskin süreçten yukarida belirtilen kapsamda haberdar olma imkâni saglayan uygun bir yöntem tercih edilebilir. iii. Çalisanin temel hak ve hürriyetlerine isveren tarafindan yapilan müdahale, ulasilmak istenen amaç ile ilgili ve bu amaci gerçeklestirmeye elverisli olmalidir. Ayrica inceleme faaliyetiyle elde edilen verilerin isveren tarafindan hedeflenen amaç dogrultusunda kullanilmasi gerekir. iv. Isveren tarafindan yapilan müdahalenin gerekli kabul edilebilmesi için ayni amaca daha hafif bir müdahale ile ulasilmasi mümkün olmamali, müdahale ulasilmak istenen amaç bakimindan zorunlu olmalidir. Çalisanin iletisiminin içerigine girilmesi yerine daha az müdahale içeren yöntem ve tedbirlerin uygulanmasinin mümkün olup olmadigi denetlenmelidir. Bu kapsamda isverenin ulasmak istedigi amaca çalisanin iletisimi incelenmeden de erisme imkâni olup olmadigi her bir vakianin somut özellikleri isiginda degerlendirilmelidir. v. Müdahalenin orantili kabul edilebilmesi için iletisimin denetlenmesi ile islenecek veya herhangi bir sekilde yararlanilacak veriler, ulasilmak istenen amaçla sinirli olmali; bu amaci asacak sekilde sinirlama ya da müdahaleye izin verilmemelidir. vi. Ayrica iletisimin incelenmesinin muhatabi olan çalisan üzerindeki etkisi ve çalisan bakimindan sonuçlari gözönünde tutularak taraflarin çatisan menfaat ve haklarinin adil bir biçimde dengelenip dengelenmedigine bakilmasi gerekmektedir. Taraflardan birine sahsi olarak asiri bir külfet yüklendiginin tespiti hâlinde devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedigi sonucuna varilabilir. b. Ilkelerin Uygulanmasi 25. Basvurucu; cep telefonundaki yazismalarinin incelenmesinin özel hayat alanina ve haberlesme hürriyetine haksiz bir müdahale olusturmasina ragmen açtigi ise iade istemli davasinda bu yönde bir tespit yapilmadigini, yazismalarinin isveren tarafindan hukuka aykiri yöntemlerle elde edildigini iddia etmistir. Bu kapsamdaki iddialarin yukarida belirtilen esaslar gözetilerek devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda degerlendirilmesi gerekmektedir. 26. Öncelikle isverenin isçinin kullanimina sunulan iletisim araçlarini denetlemesine iliskin olarak 4857 sayili Kanun'da özel bir düzenleme olmadigi görülmüstür. Ancak Anayasa'nin 20. ve 22. maddelerinde yer bulan özel hayata saygi hakkina ve haberlesme hürriyetine iliskin güvenceler ile hukuk sistemimizde mevcut olan düzenlemelerin is hukuku uyusmazliklarinda uygulanmasi yönünde bir engel olmadigi gözetildiginde yasal altyapi olusturmak baglaminda pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmis oldugu söylenebilir (E.Ü., s 72). 27. Basvuru konusu olayda basvurucunun çalistigi sirketten ayrilan Ö.Ç. isimli isçi, sirket tarafindan kendisine verilen cep telefonunu isten ayrildiktan bir süre sonra sirkete iade etmistir. Anilan cep telefonunun Ö.Ç.nin isle ilgili iletisimlerinin tespiti amaciyla incelendigi ve basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki mesajlasmalara erisildigi anlasilmistir. Bununla birlikte davali sirket dilekçeleri ve yargi kararlarindan basvurucu ile is arkadasi Ö.Ç arasindaki mesajlasmalarin isveren ve çalisanlari hakkinda özel görüsler içerdigi, içeriginde bazi küçük düsürücü ifadelerin bulundugu hususunun tespit edildigi görülmüstür. 28. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi kararinda ''Iletisim Araçlari Politikasi'' baslikli, genel bir düzenleme içerdigi anlasilan belgede isverene ait olup da isçiye verilen iletisim araçlarinin is amaçli kullanilmasi gerektiginin belirlendigini vurgulamistir. Ancak anilan belgede iletisim araçlarinin inceleme ve denetleme yetkisini, kullanim sinirlarini ve bu sinirlarin asilmasi durumuna bagli yaptirimin açikça düzenlenip düzenlenmedigi ve anilan belgenin isçilere aydinlatma yükümlülügü kapsaminda bildirilip bildirilmedigi hususlarinin tartisilmadigi görülmüstür. 29. Istinaf merciinin gerekçelerinin basvurucuya özgü belge ve iletisim araçlari üzerinden degil Ö.Ç. isimli isçi baglaminda Ö.Ç.nin kullanimina sunulan telefon üzerinden ortaya konuldugu anlasilmistir. Bu durumda basvurucuya/isçilere, isveren tarafindan teslim edilen iletisim araçlarinin kullanim sinirlari, isverenin anilan araçlari inceleme/denetleme yetkisi ve amaca aykiri kullanilmasina baglanan yaptirim hususunu da içerecek sekilde aydinlatma yükümlülügünün yerine getirildigi, Mahkemenin de basvurucu özelinde bu yönde bir bilgilendirmenin yapilip yapilmadigina dair bir arastirma yaptigi söylenemez. Bunun yaninda isveren, Ö.Ç.nin kullaniminda olan telefonda amaçla uyumlu ve sinirli bir inceleme yaptigini ortaya koyamamistir. Zira isveren yargilama sürecinde müsteri iletisim bilgilerine ulasmak adina telefonda inceleme yapildigini savunsa da telefondan ele geçirilen ve feshe dayanak teskil eden mesaj içerikleri bu durumu dogrulamamistir. 30. Kaldi ki mesajlasma programlarinin kisisel olarak da kullanilabilecegi gözetildiginde bir baskasina ait olan cep telefonunun denetlenmesinin ve basvurucuya ait mesajlarin ele geçirilmesinin basvurucunun özel hayatinin ve haberlesmesinin gizliginin korunmasi konusundaki makul beklentisine aykiri oldugu açiktir. Mahkemece de bir baskasina ait cep telefonunda yer alan yazismalarin ne suretle denetlendigine, mesaj içeriklerinin feshe dayanak alinmasinin gerekli olup olmadigina ve basvurucunun özel hayati ile haberlesmesine olan etkisine yönelik herhangi bir degerlendirme yapilmamistir (benzer degerlendirmeler için bkz. Samet Ayyildiz, B. No: 2018/34548, 28/12/2021, ss 36-46). 31. Nitekim Anayasa Mahkemesi basvuruya benzer olaylari inceledigi E.Ü. ve Samet Ayyildiz kararlarinda, basvurucularin kurumsal e-posta ve kisisel Whatsapp hesabi içeriklerinin isveren tarafindan denetlenmesi ve bu yazismalar gerekçe gösterilerek is akdinin feshedilmesi seklindeki müdahalelerde ihlal kararlari vermistir. Somut olayda da yukarida belirtilen gerekçelerle anilan kararlardaki ilkelerden ayrilmayi gerektirir bir durum bulunmadigi sonucuna ulasilmistir. 32. Açiklanan gerekçelerle özel hukuk is iliskilerinden dogan uyusmazligi karara baglayan derece mahkemeleri tarafindan yukarida belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargilama yapilarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi anlasildigindan basvurucunun Anayasa’nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki ile Anayasa’nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir. 3. Giderim Yönünden 33. Basvurucu; ihlalin tespit edilmesini, yeniden yargilama yapilmasini ve 2.700,91 TL'lik yargilama masrafinin maddi tazminat olarak ödenmesini talep etmistir. Basvurucu manevi tazminat talebinde bulunmamistir. 34. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir. 35. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, ss 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, ss 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, ss 93-100). 36. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için basvurucunun ugradigini iddia ettigi maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasinda illiyet bagi bulunmalidir. Basvurucunun ödemek zorunda kaldigi yargilama giderlerini tazminat olarak talep etmesi nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. 37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 10.264,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açiklanan gerekçelerle; A. Özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA, B. Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki ve Anayasa'nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyetinin IHLAL EDILDIGINE, C. Kararin bir örneginin özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Istanbul Anadolu 7. Is Mahkemesine (E.2017/1006, K.2018/246) GÖNDERILMESINE, D. Basvurucunun maddi tazminat talebinin REDDINE, E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 10.264,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE, F. Ödemenin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA, G. Kararin bir örneginin bilgi için Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesine (E.2018/3120, K.2019/1263) GÖNDERILMESINE, H. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 21/9/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi. hukukihaber.net
Anayasa Mahkemesi kararinda, özetle söyle denildi: Isverenin isçinin kullanimina sunulan iletisim araçlarini denetlemesine iliskin olarak 4857 sayili Kanun’da özel bir düzenleme olmadigi görülmüstür. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi kararinda ‘’Iletisim Araçlari Politikasi’’ baslikli, genel bir düzenleme içerdigi anlasilan belgede isverene ait olup da isçiye verilen iletisim araçlarinin is amaçli kullanilmasi gerektiginin belirlendigini vurgulamistir. Ancak anilan belgede iletisim araçlarinin inceleme ve denetleme yetkisini, kullanim sinirlarini ve bu sinirlarin asilmasi durumuna bagli yaptirimin açikça düzenlenip düzenlenmedigi ve anilan belgenin isçilere aydinlatma yükümlülügü kapsaminda bildirilip bildirilmedigi hususlarinin tartisilmadigi görülmüstür.
TÜRKIYE CUMHURIYETI
ANAYASA MAHKEMESI
BIRINCI BÖLÜM
KARAR
F. G. BASVURUSU
(Basvuru Numarasi: 2019/25604)
Karar Tarihi: 21/9/2022
R.G. Tarih ve Sayi: 15/11/2022-32014
Baskan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Sevki HAKYEMEZ
Irfan FIDAN
Raportör
Ferhat YILDIZ
Basvurucu
F. G.
Vekili
Av. Nil Merve ÇELIKBAS SEKER
I. BASVURUNUN KONUSU
1. Basvuru, özel bir sirkette çalisan basvurucunun bir is arkadasi ile yaptigi cep telefonu yazismalarinin isveren tarafindan incelenmesi ve bu yazismalar gerekçe gösterilerek is akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigi iddialarina iliskindir.
II. BASVURU SÜRECI
2. Basvuru 19/7/2019 tarihinde yapilmistir. Komisyon basvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafindan yapilmasina karar vermistir.
3. Basvuru belgelerinin bir örnegi bilgi için Adalet Bakanligina gönderilmistir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Basvuru formu ve eklerinde ifade edildigi ve Ulusal Yargi Agi Bilisim Sistemi (UYAP) üzerinden tespit edilen sekliyle ilgili olaylar özetle söyledir:
5. Özel bir sirket çalisani olan basvurucunun is sözlesmesi, isveren tarafindan 31/10/2017 tarihinde feshedilmistir. Ayni isyerinde çalisan Ö.Ç. isimli kisiye verilen cep telefonunun incelenmesi sonucunda elde edilen mesaj içerikleri feshin gerekçesi olarak bildirilmistir.
6. Basvurucu 22/11/2017 tarihinde Istanbul Anadolu 7. Is Mahkemesinde ise iade istemiyle dava açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu; is akdinin haksiz olarak feshedildigini, feshe dayanak yapilan mesajlasma içeriklerinin bir suretinin fesih bildirimine eklenmedigini, yazismalarin hayal mahsulü oldugunu, sirketin verdigi telefon hatlarinin çalisanlarin özel hayatlarinda da kullanildigini, bu yazismalarin kisisel veri olarak korunmasi gerektigini ifade etmistir.
7. Davali sirket vekili davaya cevabinda; isten ayrilan sirket çalisani Ö.Ç.ye is amaciyla tahsis edilen cep telefonunun müsterilerin iletisim bilgilerine ulasmak için incelendigini, basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki mesajlasmalarin feshe dayanak yapilan içeriklerine ulasildigi vurgulanmistir. Anilan mesaj içeriklerinde sirket çalisanlari hakkinda rahatsiz edici, sirket çalisanlarinin görev ve sorumluluklarini yerine getirmekten imtina ettiklerine dair hakaret içeren ifadeler oldugu belirtilmistir.
8. Mahkeme 31/5/2018 tarihinde davanin reddine karar vermistir. Kararin gerekçesinde; basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki yazismalarin içeriklerine yer verilmis olup bunlarin hakli fesih sebebi teskil edebilecegi, cep telefonunun isveren tarafindan verilmesi nedeniyle anilan yazismalarin hukuka uygun olarak elde edildiginin kabulünün gerekecegi vurgulanmistir.
9. Basvurucu vekilinin anilan karara karsi yaptigi istinaf basvurusu, Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 28/5/2019 tarihli karariyla kabul edilmis, mahkeme kararinin kaldirilmasina ve davanin reddine kesin olarak karar verilmistir. Kararin gerekçesinde; mesaj içeriklerinde kullanilan sözlerin isverenle çalisanlar arasinda çalisma barisini bozabilecek ve is iliskisini olumsuz etkileyecek nitelikte oldugu, bu açidan Mahkemece davanin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadigi ifade edilmistir. Basvurucunun mesajlastigi Ö.Ç.nin kullandigi cep telefonunun isverene ait oldugu, isverence düzenlenen ''Iletisim Araçlari Politikasi'' baslikli belgenin 5.2.4.1 maddesinde ''sirkete ait iletisim araçlari (bilgisayar, telefon, GSM hat ve diger) sadece görev nedeniyle ve is amaçli olarak kullanilmasi gerektigi, özel amaçli haberlesme ve isler için kullanilmamasi gerektigi" hususlarinin belirtildigi vurgulanmistir. Bu durumda isverene ait cep telefonunu isverenin incelemesinin özel hayatin gizliliginin ihlal edildigi ve bu delilin hukuka aykiri sekilde elde edildigi neticesi dogurmayacagi, personelin bu telefon ile özel amaçli haberlesmesinin yasaklandigi belirtilmistir. Ancak mahkeme kararinda, geçerli nedenle is akdinin feshedildigi kabul edilmesi gerekirken feshin hakli nedenle yapildigi yönündeki gerekçenin hatali oldugu ve bu hususun kamu düzenine aykirilik teskil edecegi ifade edilmistir.
10. Nihai karar 25/6/2019 tarihinde basvurucu vekiline teblig edilmistir.
IV. ILGILI HUKUK
11. Ilgili hukuk için bkz. E.Ü. [GK], B. No: 2016/13010, 17/9/2020, ss 22-51.
V. INCELEME VE GEREKÇE
12. Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 tarihinde yapmis oldugu toplantida basvuru incelenip geregi düsünüldü:
A. Basvurucunun Iddialari
13. Basvurucu; is akdinin haksiz olarak feshedildigini, feshe dayanak olan yazismalarin fesih bildirimine eklenmedigini, Ö.Ç. ile mesajlasmadigini, aksinin kabulü hâlinde mesaj içeriklerinin hukuka aykiri olarak ele geçirildigini ve kisisel veri niteliginde oldugunu ileri sürerek özel hayata ve aile hayatina saygi hakkinin ihlal edildigini iddia etmistir.
B. Degerlendirme
14. Anayasa'nin iddianin degerlendirilmesinde dayanak alinacak "Özel hayatin gizliligi" kenar baslikli 20. maddesinin birinci ve üçüncü fikrasi söyledir:
"Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir. Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz.
Herkes, kendisiyle ilgili kisisel verilerin korunmasini isteme hakkina sahiptir. Bu hak; kisinin kendisiyle ilgili kisisel veriler hakkinda bilgilendirilme, bu verilere erisme, bunlarin düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçlari dogrultusunda kullanilip kullanilmadigini ögrenmeyi de kapsar. Kisisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kisinin açik rizasiyla islenebilir. Kisisel verilerin korunmasina iliskin esas ve usuller kanunla düzenlenir."
15. Anayasa'nin “Haberlesme hürriyeti” kenar baslikli 22. maddesi söyledir:
"Herkes, haberlesme hürriyetine sahiptir. Haberlesmenin gizliligi esastir.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel saglik ve genel ahlâkin korunmasi veya baskalarinin hak ve özgürlüklerinin korunmasi sebeplerinden biri veya birkaçina bagli olarak usulüne göre verilmis hâkim karari olmadikça; yine bu sebeplere bagli olarak gecikmesinde sakinca bulunan hallerde de kanunla yetkili kilinmis merciin yazili emri bulunmadikça; haberlesme engellenemez ve gizliligine dokunulamaz. Yetkili merciin karari yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayina sunulur. Hâkim, kararini kirk sekiz saat içinde açiklar; aksi halde, karar kendiliginden kalkar.
Istisnalarin uygulanacagi kamu kurum ve kuruluslari kanunda belirtilir."
16. Özel hayata saygi hakki Anayasa'nin 20. maddesinde koruma altina alinmistir. Bu anlamda devlet, kisilerin özel ve aile hayatina keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kisilerin haksiz saldirilarini önlemekle yükümlüdür (E.Ü., s 56). Ayrica Anayasa'nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyeti, haberlesmenin yaninda içerigi ve biçimi ne olursa olsun haberlesmenin içeriginin gizliligini de güvence altina almaktadir. Haberlesme baglaminda bireylerin karsilikli ve toplu olarak sözlü, yazili ve görsel iletisimlerine konu olan ifadelerinin gizliliginin saglanmasi ve haberlesmeye yönelik haksiz müdahalelerde bulunulmamasi gerekir (Yasemin Çongar ve digerleri, B. No: 2013/7054, 6/1/2015, s 49; E.Ü., s 60).
17. Anayasa Mahkemesi, olaylarin basvurucu tarafindan yapilan hukuki nitelendirmesi ile bagli olmayip olay ve olgularin hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, s 16). Somut olayda isverenin çalisanlara verdigi cep telefonundaki mesajlasmalari denetlemesi ve içerigini incelemesi sonucu elde ettigi bilgileri is akdinin feshine dayanak yapmasi söz konusudur. Dolayisiyla basvurucunun is arkadasi ile cep telefonu üzerinden gerçeklestirdigi yazismalarin incelendigi ve içeriklerine ulasildigi gözetildiginde basvurunun özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyeti yönünden incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açikça dayanaktan yoksun olmadigi ve kabul edilemezligine karar verilmesini gerektirecek baska bir neden de bulunmadigi anlasilan özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine iliskin iddianin kabul edilebilir olduguna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel Ilkeler
19. Anayasa ve Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’nin ortak koruma alani kapsaminda kalan temel haklar, yalnizca kamusal gücün dogrudan uygulanmasiyla degil kimi zaman da özel hukuk kisileri arasindaki uyusmazliklara konu olacak sekilde üçüncü kisilerin müdahaleleriyle zedelenebilmektedir. Anayasa Mahkemesi özel hukuk kisileri arasindaki uyusmazliklarin devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda incelenebilecegini çesitli kararlarinda vurgulamistir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, s 46; Ali Çigir, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, ss 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, ss 32, 33; U.B., B. No: 2015/3175, 10/10/2019, ss 33, 34; E.Ü., s 65).
20. Pozitif yükümlülükler özel hukuk kisilerinin birbirleri ile olan uyusmazliklarinin çözümüne iliskin yasal altyapinin olusturulmasini, söz konusu uyusmazliklarin adil yargilama gereklerine uygun ve usul yönünden güvenceleri haiz bir yargilama kapsaminda incelenmesini, bu yargilamalarda temel haklara iliskin anayasal güvencelerin gözetilip gözetilmediginin denetlenmesini gerektirir. Bu dogrultuda derece mahkemelerince söz konusu güvenceler gözardi edilmemeli, isveren ve çalisanlar arasindaki çatisan çikarlar adil biçimde dengelenmeli, basvuranlarin temel haklarina yönelik müdahalenin mesru amaca dayali ve ölçülü olup olmadigi degerlendirilmeli, ulasilan sonuç hakkinda hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalidir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, ss 47-50; E.Ü., s 66).
21. Anayasa Mahkemesi daha önce iletisim araçlarinin isveren tarafindan denetlenmesi kapsamindaki uyusmazliklarda derece mahkemeleri tarafindan devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda çikarlarin dengelenmesi ve müdahalenin ölçülülügünün irdelenmesi kapsaminda gözetilmesi gereken hususlari genel olarak belirlemis; buna göre somut olayin kosullarina göre is sözlesmelerinde kisitlayici ve zorlayici düzenlemelerin ne sekilde belirlendigi, taraflarin bu düzenlemeler hakkinda bilgilendirilip bilgilendirilmedigi, çalisanlarin temel haklarina yönelik müdahalede bulunulmasina neden olan mesru amacin müdahale ile ölçülü olup olmadigi, sözlesmenin feshinin çalisanlarin eylem ya da eylemsizlikleri karsisinda makul ve orantili bir islem olup olmadigi hususlarinin uyusmazligin çözümünde gözetilmesi gerektigini tespit etmistir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, s 50; E.Ü., s 67).
22. Yukarida belirtilen hususlar gözetilerek isverenin isçinin iletisimini denetlemesi yetkisini özel hayata saygi hakki ve haberlesme hürriyeti baglaminda devletin pozitif yükümlülükleri kapsaminda irdelemek gerekmektedir. Öncelikle somut olayda oldugu gibi teknolojik gelismelerin imkânlarindan yararlanmak isteyen isverenlerin bilgisayar, internet, e-posta veya cep telefonu gibi iletisim araç ve gereçlerini çalisanin kullanima sunmasi nedeniyle olusan uyusmazliklarda isverenin menfaatleri ile isçinin temel hak ve özgürlükleri arasinda bir dengeleme yapma gerekliligi dogmaktadir. Bu baglamda isveren ile çalisan arasindaki iliskinin iki taraf açisindan da belirli hak ve yükümlülükler öngören ve esasen güven iliskisi üzerine kurulu is sözlesmesiyle sekillendigi unutulmamalidir. Somut uyusmazligin ilgili oldugu is hukukunun dinamik bir nitelik tasidigi, ayrica is iliskilerinin genel kurallardan farkli, kendine özgü bazi hukuki kurallar içerdigi de dikkate alinmalidir (E.Ü., s 68).
23. Bu baglamda islerin etkin bir sekilde yürütülmesi ile bilgi akisinin kontrolünü saglamak, isçinin eylemlerine bagli cezai ve hukuki sorumluluga karsi korunmak, verimliligi ölçmek veya güvenlik endiseleri gibi hakli ve mesru görülebilecek nedenlerle isverenin yönetim yetkisi kapsaminda kural olarak isçinin kullanimina sundugu iletisim araçlarini denetleyebilecegi ve kullanima iliskin sinirlamalar öngörebilecegi söylenebilir. Ancak isverenin yönetim yetkisinin isyerinde isin yürütülmesi, isyerinin düzeninin ve güvenliginin saglanmasiyla sinirli oldugu unutulmamalidir. Bu baglamda isverenin yetki ve haklarinin sinirsiz olmadigi, çalisana taninan temel hak ve özgürlüklerin somut olayda haberlesme hürriyeti ve özel hayata saygi hakkinin isyeri sinirlari dâhilinde de korundugu, ayni zamanda kisitlayici ve uyulmasi zorunlu isyeri kurallarinin çalisanlarin temel haklarinin özünü zedeleyecek nitelikte olmamasi gerektigi vurgulanmalidir. Bu çerçevede isyerinde kullanima sunulan iletisim araçlarinin isverene ait oldugu gözetilerek sirf bu nedenle bile isverenin iletisim araçlari üzerinde sinirsiz ve mutlak bir gözetleme ve denetleme yetkisinin oldugunu kabul etmek, isçinin demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklerine isyerinde de saygi gösterilmesi gerektigi yönündeki hakli beklentisiyle uyusmayacaktir (E.Ü., s 69).
24. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer bir olaya iliskin E.Ü. kararinda derece mahkemelerince asagida belirtilen güvenceleri olayda hakka müdahale eden üçüncü kisinin saglayip saglamadiginin geregi gibi denetlenip denetlenmedigini incelemek gerektigini vurgulamistir (E.Ü., § 70):
i. Isverenin çalisanin kullanimina sundugu iletisim araçlarinin ve iletisim içeriklerini incelemesinin hakli oldugunu gösteren mesru gerekçeleri olup olmadigi denetlenmelidir. Bu durumda isverenin gerekçelerinin ifa edilen isin ve isyerinin özellikleri de gözetilerek mesru olup olmadigi irdelenmelidir. Bu denetlemede iletisim akisi ile iletisim içeriklerinin incelenmesi arasinda ayrim yapilarak içeriklerin incelenmesi yönünden daha ciddi gerekçeler aranmalidir.
ii. Demokratik bir toplumda iletisimin denetlenmesi ve kisisel verilerin islenmesi süreci seffaf bir sekilde gerçeklestirilmeli ve bunun bir geregi olarak da süreçle ilgili olarak çalisanlar isveren tarafindan önceden bilgilendirilmelidir. Uluslararasi hukuk ve karsilastirmali hukuk dikkate alindiginda bu bilgilendirmenin -somut olayin özelliklerine uygun düstügü ölçüde- en azindan iletisimin denetlenmesi ile kisisel verilerin islenmesinin hukuki dayanagi ve amaçlari, denetlemenin ve veri islemenin kapsami, verilerin saklanacagi süre, veri sahibinin haklari, denetlemenin ve islemenin sonuçlari ile verilerin muhtemel yararlanicilari hususlarini kapsamasi gerekir. Ayrica bildirimde iletisim araçlarinin kullanimina iliskin olarak isveren tarafindan öngörülen sinirlamalara da yer verilmelidir. Bilgilendirmenin mutlaka belli sekilde yapilmasi sart olmayip seffafligi saglamak bakimindan bireylere kisisel verilerin islenmesine ve iletisimin denetlenmesine iliskin süreçten yukarida belirtilen kapsamda haberdar olma imkâni saglayan uygun bir yöntem tercih edilebilir.
iii. Çalisanin temel hak ve hürriyetlerine isveren tarafindan yapilan müdahale, ulasilmak istenen amaç ile ilgili ve bu amaci gerçeklestirmeye elverisli olmalidir. Ayrica inceleme faaliyetiyle elde edilen verilerin isveren tarafindan hedeflenen amaç dogrultusunda kullanilmasi gerekir.
iv. Isveren tarafindan yapilan müdahalenin gerekli kabul edilebilmesi için ayni amaca daha hafif bir müdahale ile ulasilmasi mümkün olmamali, müdahale ulasilmak istenen amaç bakimindan zorunlu olmalidir. Çalisanin iletisiminin içerigine girilmesi yerine daha az müdahale içeren yöntem ve tedbirlerin uygulanmasinin mümkün olup olmadigi denetlenmelidir. Bu kapsamda isverenin ulasmak istedigi amaca çalisanin iletisimi incelenmeden de erisme imkâni olup olmadigi her bir vakianin somut özellikleri isiginda degerlendirilmelidir.
v. Müdahalenin orantili kabul edilebilmesi için iletisimin denetlenmesi ile islenecek veya herhangi bir sekilde yararlanilacak veriler, ulasilmak istenen amaçla sinirli olmali; bu amaci asacak sekilde sinirlama ya da müdahaleye izin verilmemelidir.
vi. Ayrica iletisimin incelenmesinin muhatabi olan çalisan üzerindeki etkisi ve çalisan bakimindan sonuçlari gözönünde tutularak taraflarin çatisan menfaat ve haklarinin adil bir biçimde dengelenip dengelenmedigine bakilmasi gerekmektedir. Taraflardan birine sahsi olarak asiri bir külfet yüklendiginin tespiti hâlinde devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedigi sonucuna varilabilir.
b. Ilkelerin Uygulanmasi
25. Basvurucu; cep telefonundaki yazismalarinin incelenmesinin özel hayat alanina ve haberlesme hürriyetine haksiz bir müdahale olusturmasina ragmen açtigi ise iade istemli davasinda bu yönde bir tespit yapilmadigini, yazismalarinin isveren tarafindan hukuka aykiri yöntemlerle elde edildigini iddia etmistir. Bu kapsamdaki iddialarin yukarida belirtilen esaslar gözetilerek devletin pozitif yükümlülükleri baglaminda degerlendirilmesi gerekmektedir.
26. Öncelikle isverenin isçinin kullanimina sunulan iletisim araçlarini denetlemesine iliskin olarak 4857 sayili Kanun'da özel bir düzenleme olmadigi görülmüstür. Ancak Anayasa'nin 20. ve 22. maddelerinde yer bulan özel hayata saygi hakkina ve haberlesme hürriyetine iliskin güvenceler ile hukuk sistemimizde mevcut olan düzenlemelerin is hukuku uyusmazliklarinda uygulanmasi yönünde bir engel olmadigi gözetildiginde yasal altyapi olusturmak baglaminda pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmis oldugu söylenebilir (E.Ü., s 72).
27. Basvuru konusu olayda basvurucunun çalistigi sirketten ayrilan Ö.Ç. isimli isçi, sirket tarafindan kendisine verilen cep telefonunu isten ayrildiktan bir süre sonra sirkete iade etmistir. Anilan cep telefonunun Ö.Ç.nin isle ilgili iletisimlerinin tespiti amaciyla incelendigi ve basvurucu ile Ö.Ç. arasindaki mesajlasmalara erisildigi anlasilmistir. Bununla birlikte davali sirket dilekçeleri ve yargi kararlarindan basvurucu ile is arkadasi Ö.Ç arasindaki mesajlasmalarin isveren ve çalisanlari hakkinda özel görüsler içerdigi, içeriginde bazi küçük düsürücü ifadelerin bulundugu hususunun tespit edildigi görülmüstür.
28. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi kararinda ''Iletisim Araçlari Politikasi'' baslikli, genel bir düzenleme içerdigi anlasilan belgede isverene ait olup da isçiye verilen iletisim araçlarinin is amaçli kullanilmasi gerektiginin belirlendigini vurgulamistir. Ancak anilan belgede iletisim araçlarinin inceleme ve denetleme yetkisini, kullanim sinirlarini ve bu sinirlarin asilmasi durumuna bagli yaptirimin açikça düzenlenip düzenlenmedigi ve anilan belgenin isçilere aydinlatma yükümlülügü kapsaminda bildirilip bildirilmedigi hususlarinin tartisilmadigi görülmüstür.
29. Istinaf merciinin gerekçelerinin basvurucuya özgü belge ve iletisim araçlari üzerinden degil Ö.Ç. isimli isçi baglaminda Ö.Ç.nin kullanimina sunulan telefon üzerinden ortaya konuldugu anlasilmistir. Bu durumda basvurucuya/isçilere, isveren tarafindan teslim edilen iletisim araçlarinin kullanim sinirlari, isverenin anilan araçlari inceleme/denetleme yetkisi ve amaca aykiri kullanilmasina baglanan yaptirim hususunu da içerecek sekilde aydinlatma yükümlülügünün yerine getirildigi, Mahkemenin de basvurucu özelinde bu yönde bir bilgilendirmenin yapilip yapilmadigina dair bir arastirma yaptigi söylenemez. Bunun yaninda isveren, Ö.Ç.nin kullaniminda olan telefonda amaçla uyumlu ve sinirli bir inceleme yaptigini ortaya koyamamistir. Zira isveren yargilama sürecinde müsteri iletisim bilgilerine ulasmak adina telefonda inceleme yapildigini savunsa da telefondan ele geçirilen ve feshe dayanak teskil eden mesaj içerikleri bu durumu dogrulamamistir.
30. Kaldi ki mesajlasma programlarinin kisisel olarak da kullanilabilecegi gözetildiginde bir baskasina ait olan cep telefonunun denetlenmesinin ve basvurucuya ait mesajlarin ele geçirilmesinin basvurucunun özel hayatinin ve haberlesmesinin gizliginin korunmasi konusundaki makul beklentisine aykiri oldugu açiktir. Mahkemece de bir baskasina ait cep telefonunda yer alan yazismalarin ne suretle denetlendigine, mesaj içeriklerinin feshe dayanak alinmasinin gerekli olup olmadigina ve basvurucunun özel hayati ile haberlesmesine olan etkisine yönelik herhangi bir degerlendirme yapilmamistir (benzer degerlendirmeler için bkz. Samet Ayyildiz, B. No: 2018/34548, 28/12/2021, ss 36-46).
31. Nitekim Anayasa Mahkemesi basvuruya benzer olaylari inceledigi E.Ü. ve Samet Ayyildiz kararlarinda, basvurucularin kurumsal e-posta ve kisisel Whatsapp hesabi içeriklerinin isveren tarafindan denetlenmesi ve bu yazismalar gerekçe gösterilerek is akdinin feshedilmesi seklindeki müdahalelerde ihlal kararlari vermistir. Somut olayda da yukarida belirtilen gerekçelerle anilan kararlardaki ilkelerden ayrilmayi gerektirir bir durum bulunmadigi sonucuna ulasilmistir.
32. Açiklanan gerekçelerle özel hukuk is iliskilerinden dogan uyusmazligi karara baglayan derece mahkemeleri tarafindan yukarida belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargilama yapilarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi anlasildigindan basvurucunun Anayasa’nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki ile Anayasa’nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.
3. Giderim Yönünden
33. Basvurucu; ihlalin tespit edilmesini, yeniden yargilama yapilmasini ve 2.700,91 TL'lik yargilama masrafinin maddi tazminat olarak ödenmesini talep etmistir. Basvurucu manevi tazminat talebinde bulunmamistir.
34. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina iliskin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayili Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargilama Usulleri Hakkinda Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadir.
35. Basvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmaktadir. Bu kapsamda kararin gönderildigi yargi mercilerince yapilmasi gereken is yeniden yargilama islemlerini baslatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasinda düzenlenen bireysel basvuruya özgü yeniden yargilama kurumunun özelliklerine iliskin kapsamli açiklamalar için bkz. Mehmet Dogan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, ss 54-60; Aligül Alkaya ve digerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, ss 53-60, 66; Kadri Enis Berberoglu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, ss 93-100).
36. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için basvurucunun ugradigini iddia ettigi maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasinda illiyet bagi bulunmalidir. Basvurucunun ödemek zorunda kaldigi yargilama giderlerini tazminat olarak talep etmesi nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 10.264,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açiklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine iliskin iddianin KABUL EDILEBILIR OLDUGUNA,
B. Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan özel hayata saygi hakki ve Anayasa'nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyetinin IHLAL EDILDIGINE,
C. Kararin bir örneginin özel hayata saygi hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmak üzere Istanbul Anadolu 7. Is Mahkemesine (E.2017/1006, K.2018/246) GÖNDERILMESINE,
D. Basvurucunun maddi tazminat talebinin REDDINE,
E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden olusan toplam 10.264,60 TL yargilama giderinin basvurucuya ÖDENMESINE,
F. Ödemenin kararin tebligini takiben basvurucunun Hazine ve Maliye Bakanligina basvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapilmasina, ödemede gecikme olmasi hâlinde bu sürenin sona erdigi tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAIZ UYGULANMASINA,
G. Kararin bir örneginin bilgi için Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesine (E.2018/3120, K.2019/1263) GÖNDERILMESINE,
H. Kararin bir örneginin Adalet Bakanligina GÖNDERILMESINE 21/9/2022 tarihinde OYBIRLIGIYLE karar verildi.
hukukihaber.net