Eşe ait iş yerinde İşverenin eşinin ücretsiz çalışması sigortalı olmasına engel olmadığı hakkında Anayasa mahkemesi kararı

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff6bde02000000b005000001000600

Itiraz konusu kurallarda, isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmayacagi öngörülmektedir.

Basvuru Gerekçesi

Basvuru kararinda özetle; bakilan davadaki talebin 1/10/2008 tarihinden önceki dönemi de kapsamasi nedeniyle  itiraz konusu her iki kuralin uygulanmasi gerektigi, sigortali sayilmak için ücretli çalismanin zorunlu olmadigi, bir kisinin esine ait isyerinde çalismasinin her durumda aile ekonomisine maddi katki sagladigi ve bu emegin gözardi edilmemesi gerektigi, evliligin sürekli olacagi ve isveren esin kendi sigortaliligi konusundaki yükümlülüklerini yerine getirecegi ön kabulünün sosyal güvenlik hakkinin özüyle bagdasmadigi, esine ait isyerinde çalisan kisinin bosandiktan sonra herhangi bir sosyal sigorta yardimina hak kazanamadigi, bu nedenle angarya yasagina aykiri bir çalismanin gerçeklesmis oldugu, ayrica isveren konumundaki esin kendi sigortaliligina iliskin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda da çalisan konumundaki esin sosyal güvenlik hakkindan yoksun kaldigi, isverenin esi olmayan kisinin ücretsiz çalismasinin sigortaliliga engel olusturmamasina karsin isverenin esinin ücretsiz çalismasi hâlinde sigortali sayilmadigi ve bu suretle esin herkes kavraminin disinda tutuldugu belirtilerek kurallarin Anayasa’ya aykiri oldugu ileri sürülmüstür.

Mahkemenin Degerlendirmesi

Isverenin ücretsiz çalisan esinin 506 sayili Kanun hükümlerinin uygulanmasi ile 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulamasinda 4. ve 5. maddelerine göre sigortali sayilmamasi, sigortali sifatiyla sosyal güvenceye sahip olmasini engellediginden kurallar sosyal güvenlik hakkini sinirlamaktadir.

Kanunilik ölçütü uyarinca Anayasa’nin 13. ve 60. maddeleri kapsaminda sosyal güvenlik hakkini sinirlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin seklen var olmasi yeterli olmayip yasal kurallarin keyfîlige izin vermeyecek sekilde belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir nitelikte olmasi gerekir.

506 sayili Kanun’un mülga 2. maddesinde kimlerin sigortali sayildigi belirtilmis ve mülga 4. maddesinde bu sigortalilari çalistiran gerçek ve tüzel kisilerin isveren olduklari ifade edilmistir. Bu itibarla 506 sayili Kanun’da isverenin ücretsiz çalisan esinin bahse konu Kanun’un uygulanmasinda sigortali sayilmayacagini öngören kural belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir niteliktedir. 5510 sayili Kanun’un 11. maddesinde isyerinin, 12. maddesinde isverenin; 3. maddesinde ise kisa vadeli sigorta kollarinin, uzun vadeli sigorta kollarinin ve ücretin tanimi açikça yapilmistir. Bahse konu hükümler dikkate alindiginda 5510 sayili Kanun’da yer alan ve isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esinin anilan Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda 4. ve 5. maddelere göre sigortali sayilmayacagini öngören kuralin da belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir nitelikte oldugu anlasilmaktadir. Bu itibarla itiraz konusu kurallarin kanunilik sartini tasidigi sonucuna ulasilmistir.

Anayasa’nin 60. maddesinde sosyal güvenlik hakki için herhangi bir sinirlama nedeni öngörülmemis olmakla birlikte özel sinirlama nedeni öngörülmemis haklarin da hakkin dogasindan kaynaklanan bazi sinirlarinin bulundugu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa’nin baska maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sinirlama sebebi gösterilmemis hak ve özgürlüklere sinir teskil edebilir.

Sosyal sigortalarin kisi ve güvence sagladigi sosyal riskler bakimindan kapsami Kurumun güçlü bir mali yapiya sahip olmasini gerektirmektedir. Kurum belirli oranda devlet katkisi alsa da esas itibariyla sosyal sigorta hukuku pirime dayali bir sistem öngörmektedir. Sosyal güvenlik hakkinin hayata geçirilmesi için gereken mali kaynagin tamaminin vergilerle yaratilmasi da mümkün olmakla birlikte pirime dayali bir sistem öngörmek kanun koyucunun sosyal güvenlik politikasini belirleme yetkisi kapsamindadir.

4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde; evlenmeyle esler arasinda evlilik birliginin kurulmus olacagi, eslerin bu birligin mutlulugunu el birligiyle saglamak ve çocuklarin bakimina, egitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü olduklari, birlikte yasamak, birbirine sadik kalmak ve yardimci olmak zorunda olduklari hükme baglanmistir.

Bu baglamda çalisarak gelir elde eden es, çalismayan ya da ücretsiz çalisan ese yardimci olmakla yükümlüdür. Kisi, esine yardim yükümlülügünü onun isyerinde ücretsiz çalisarak yerine getirmek zorunda degil ise de anilan yükümlülügünü bu yolla yerine getirmesi de mümkündür. Dolayisiyla kisinin esine ait isyerinde ücretsiz çalismasi kural olarak ese yardim yükümlülügünün bir görünümü olarak kabul edilebilir.

Kanun koyucunun itiraz konusu kurallarla ese yardim yükümlülügünün yerine getirilmesine bagli olarak sosyal sigorta iliskisinin dogmamasini ve prensip olarak çalisanlara güvence saglayan sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsami ile sundugu sosyal güvencenin temel mantigi ve öncelikli hedefi arasinda belirli bir uyumun bulunmasini amaçladigi anlasilmaktadir. Bu itibarla kurallarin sosyal devlet ilkesi baglaminda sosyal sigortalarin sagladigi güvenceye uygun bir kapsam olusturma seklinde mesru bir amacinin bulundugu sonucuna ulasilmistir. Ancak kurallarin mesru bir amacinin bulunmasi yeterli olmayip ölçülü de olmasi gerekir.

Ölçülülük ilkesi elverislilik, gereklilik ve orantililik olmak üzere üç alt ilkeden olusmaktadir.

Kurallar uyarinca esinin isyerinde ücretsiz çalisan kisi hakkinda sigortali sifatiyla 506 sayili Kanun hükümleri ile 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollarina iliskin hükümleri uygulanmayacak ve esi de ücretsiz çalismaya bagli olarak isveren için öngörülen yükümlülüklere tabi olmayacaktir. Bu itibarla ese yardim yükümlülügünün sosyal sigorta iliskisi dogurmasini engelleyen kurallarin elverislilik ilkesine uygun oldugu anlasilmaktadir.

Isverenin isyerinde esinin ona yardim amaci tasimadan çalismasi da mümkün olmakla birlikte kanun koyucu çalismanin ese yardim yükümlülügü kapsaminda olup olmamasina göre bir ayrim yapmamistir. Bununla birlikte esinin isyerinde ücret almadan çalisan kisinin hangi hâllerde esine yardim amacinin bulunmadigi ve sigortali sayilmasi gerektigine iliskin objektif ölçütler öngörebilmek neredeyse imkânsizdir. Dolayisiyla kanun koyucunun kategorik olarak isverenin ücretsiz çalisan esinin ese yardim yükümlülügünü yerine getirdigini kabul etmesinin makul bir nedeninin bulundugu söylenebilir. Bu itibarla sosyal sigortalarin sagladigi güvenceye uygun bir kapsam olusturma amacina daha hafif bir sinirlama ile ulasilamayacagi anlasildigindan kurallarin öngördügü sinirlamanin gereklilik alt ilkesine de uygun oldugu sonucuna ulasilmistir.           

Kurallar uyarinca sigortali sayilmayan esin istege bagli sigortali olarak uzun vadeli sigorta kollarina tabi olabilecegi, saglik yardimlarindan yararlanabilecegi, ayrica esinin isyerinde ücretli çalismasinin kurallarin kapsami disinda birakildigi dikkate alindiginda sosyal güvenlik hakkina getirilen sinirlama ile amaç arasinda makul bir dengenin bulunmadigi söylenemez. Bu itibarla orantililik ilkesiyle de çelismeyen kurallarin ölçülülük ilkesini ihlal etmedigi sonucuna ulasilmistir.

Isverenin isyerinde yürütülen faaliyetten elde edilen kazancin ücretsiz çalisan esi ile kurduklari ailenin bütçesine katki saglayacagi açiktir. Bu nedenle ücretsiz çalisan esi isverenin elde ettigi kazançtan yararlanmaktadir. Diger ücretsiz çalisanlarin isverenin elde ettigi kazançtan yararlanmalari ise kural olarak mümkün degildir. Isverenin sigortali olmasi hâlinde ücretsiz çalisan esinin isveren üzerinden sosyal sigorta yardimi almasi mümkün iken diger ücretsiz çalisanlarin kural olarak isverenin sigortali olmasina bagli olarak herhangi bir yardim almalari da söz konusu degildir. Ayrica isverenin esinin ücretsiz çalismasi ese yardim yükümlülügünün bir görünümü oldugundan bu es ile diger ücretsiz çalisanlar arasindaki farkli muamelenin makul bir nedeninin bulunmadigi söylenemez.

Kurallarla isverenin esinin tüm ücretsiz çalismalarinin degil yalnizca isverenin isyerindeki ücretsiz çalismasinin sigortali sayilmasina engel olacagi öngörülmüstür. Bu nedenle farkli muamelenin ölçüsüz oldugu da söylenemez. Bu itibarla kurallar uyarinca isverenin ücretsiz çalisan esinin 506 sayili Kanun hükümlerinin uygulanmasinda, ayrica 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda söz konusu Kanun’un 4. ve 5. maddelerine göre sigortali sayilmamasi sosyal güvenlik hakki baglaminda esitlik ilkesini ihlal etmemektedir.

Anayasa Mahkemesi açiklanan gerekçelerle kurallarin Anayasa’ya aykiri olmadiklarina ve itirazin reddine karar vermistir.

---

ANAYASA MAHKEMESI KARARI

Esas Sayisi:2022/15

Karar Sayisi:2022/73

Karar Tarihi:1/6/2022

R.G. Tarih - Sayi:8/7/2022 - 31890

ITIRAZ YOLUNA BASVURANIzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

ITIRAZIN KONUSU: 

A. 17/7/1964 tarihli ve 506 sayili Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin (B) bendinin,

B. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinin,

Anayasa’nin 10., 11., 12., 13. ve 60. maddelerine aykiriligi ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.

OLAY: Ese ait isyerinde çalisildigi ileri sürülen dönemdeki zorunlu sigortalilik süresinin tespiti talebiyle açilan davada itiraz konusu kurallarin Anayasa’ya aykiri oldugu kanisina varan Mahkeme, iptalleri için basvurmustur.

I. IPTALI ISTENEN KANUN HÜKÜMLERI

Itiraz konusu kurallarin da yer aldigi;

1.        506 sayili Kanun’un mülga 3. maddesinin ilgili kismi söyledir:

 “Sigortali sayilmiyanlar:

Madde 3- I- Asagida yazili kimseler bu kanunun uygulanmasinda sigortali sayilmazlar:

B) Isverenin ücretsiz çalisan esi,

2.        5510 sayili Kanun’un 6. maddesinin ilgili kismi söyledir:

 ‘‘Sigortali sayilmayanlar

MADDE 6- Bu Kanunun kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda;

a)        Isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esi,

4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortali sayilmaz

Bu maddenin uygulamasina iliskin usûl ve esaslar, Kurum tarafindan çikarilacak yönetmelikle düzenlenir.’’

II. ILK INCELEME

1. Anayasa Mahkemesi Içtüzügü hükümleri uyarinca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Ridvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Sevki HAKYEMEZ, Yildiz SEFERINOGLU, Basri BAGCI, Irfan FIDAN ve Kenan YASAR’in katilimlariyla 24/2/2022 tarihinde yapilan ilk inceleme toplantisinda dosyada eksiklik bulunmadigindan isin esasinin incelenmesine OYBIRLIGIYLE karar verilmistir.

III. ESASIN INCELENMESI

2. Basvuru karari ve ekleri, Raportör Onur MERCAN tarafindan hazirlanan isin esasina iliskin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanilan Anayasa kurallari ve bunlarin gerekçeleri ile diger yasama belgeleri okunup incelendikten sonra geregi görüsülüp düsünüldü:

A. Genel Açiklama

3. Sosyal devlet; çalisma gücünden ya da imkânindan yoksun olan kisileri koruyucu ekonomik tedbirler alan, sosyal risklerin yarattigi olumsuzluklari bertaraf edebilecek sistemler öngören, gelir dagiliminin dengesini gözeten, kamu yarari geregi sosyal ve ekonomik iliskilere müdahale edebilen, herkesin insan onuruna uygun asgari yasam kosullarina sahip olmasi için çalisan, kisilerin hayatlarini saglikli sekilde sürdürebilmeleri, sagliklarini kaybettiklerinde ise tedavileri için gerekli finansmani saglayacak yöntemleri gelistiren, topluma saglikli ve huzurlu bir gelecek vadeden devlettir.

4. Devletin sosyal niteliginin hayata geçirilmesinde etkili bir yöntem olan sosyal sigortalar, kisi ve güvence saglanan sosyal riskler bakimindan kapsami ile öngördügü yardimlarin miktari yönünden sosyal güvenligin saglanmasinda önemli bir rol oynamaktadir. Bununla birlikte hukuki açidan sosyal güvenlik kavrami, sosyal sigortalarin yaninda sosyal yardimlari ve sosyal hizmetleri de içine alan oldukça genis bir kapsama sahiptir.

5. Devletin sosyal alandaki görevlerini yerine getirebilmek için güçlü bir mali yapiya ihtiyaci oldugu gibi sosyal ve ekonomik iliskileri düzenlemesi de gerekebilir. Bu baglamda sosyal devlet, kisilerin karsilasacaklari riskler ile ilgili alinacak tedbirleri onlarin iradelerine birakmayarak özellikle sosyal sigortalar alaninda belirli yükümlülükler öngörmektedir.

6. Sosyal sigortalarda zorunluluk esasi ve prim yükümlülügü itiraz konusu kurallarin yer aldigi kanunlarda ayri ayri düzenlenmistir. 506 sayili Kanun’un mülga 6. maddesinin birinci fikrasinda çalistirilanlarin ise alinmalariyla kendiliginden sigortali olacaklari, üçüncü fikrasinda sigortali olmak hak ve yükümünden kaçinilamayacagi ve vazgeçilemeyecegi, dördüncü fikrasinda ise sözlesmelere sosyal sigorta yardim ve yükümlerini azaltmak veya baskasina devretmek yolunda hükümler konulamayacagi öngörülmüstür.

7. Anilan Kanun’un mülga 72. maddesinde is kazalariyla meslek hastaliklari, hastalik, analik, malullük, yaslilik ve ölüm sigortalarinin gerektirdigi her türlü yardim ve ödemelerle her çesit yönetim giderlerini karsilamak üzere Sosyal Sigortalar Kurumunca bu kanun hükümlerine göre prim alinacagi, mülga 80. maddesinin besinci fikrasinin birinci cümlesinde ise Sosyal Sigortalar Kurumunun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diger alacaklarinin tahsilinde 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun’un 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diger maddelerinin uygulanacagi hükme baglanmistir.

8. 5510 sayili Kanun’un 92. maddesinin birinci fikrasinda, kisa ve uzun vadeli sigorta kapsamindaki kisilerin sigortali ve genel saglik sigortalisi olmasinin, genel saglik sigortasi kapsamindaki kisilerin ise genel saglik sigortalisi olmasinin zorunlu oldugu, bu Kanun’da yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldirmak, azaltmak, vazgeçmek veya baskasina devretmek için sözlesmelere konulan hükümlerin geçersiz oldugu öngörülmüstür.

9. Anilan Kanun’un 79. maddesinde kisa ve uzun vadeli sigortalar ile genel saglik sigortasi için bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karsilamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun (Kurum) prim almak, ilgililerin de prim ödemek zorunda olduklari, 88. maddesinin on altinci fikrasinin birinci cümlesinde ise Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diger alacaklarinin tahsilinde 6183 sayili Kanun’un 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diger maddelerinin uygulanacagi hükme baglanmistir.

10. Sosyal sigortalar hukukuna egemen olan zorunluluk ilkesi toplumun genis bir kesiminin sosyal risklere karsi güvence altina alinmasina hizmet etmektedir.

11. Sosyal güvenlik alanindaki kamu hizmetleri nitelikleri itibariyla teknik ve ayrintili yasal düzenlemelere konu olmaktadir. Bu baglamda sosyal sigortalarin kapsami da kanunla ayrintili sekilde düzenlenmektedir. Sosyal sigortalar hukukunda kural olarak çalisma iliskisi ölçütü kullanilarak yapilan siniflandirmaya göre kisilerin sigortali sayilmalari öngörülmekte, hangi çalisma iliskileri ve kisilerin kisa ve uzun vadeli sigorta kollarinin bir kisminin veya tamaminin kapsami disinda kalacagi da kanunla belirlenmektedir.

B. Anlam ve Kapsam

12. 506 sayili Kanun’un mülga 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç isveren tarafindan çalistirilanlarin bu Kanun’a göre sigortali sayilacaklari öngörülmüstür. 5510 sayili Kanun’un 4. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinde de hizmet akdi ile bir veya birden fazla isveren tarafindan çalistirilanlarin bu Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari uygulamasi bakimindan sigortali sayilacaklari hükme baglanmistir.

13. Toplumun çalisan kesiminin büyük çogunlugunu bir isverene bagimli olarak çalisanlar olusturmaktadir. Sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsaminin belirlenmesinde kullanilan çalisma iliskisi ölçütüne göre hizmet sözlesmesi ile çalistirilan kisi olmak sigortali sayilmayi gerektirmektedir. Öte yandan hizmet sözlesmesi ile çalistiran konumundaki kisi isveren sifatiyla sosyal sigortalar hukukunun öngördügü yükümlülüklere tabi olmaktadir.

14. 506 sayili Kanun’un mülga 3.maddesinde bu Kanun’un uygulanmasinda sigortali sayilmayan kisiler ile haklarinda bazi sigorta kollari uygulanmayacak kisiler sayilmistir. 5510 sayili Kanun’un 5. maddesinde bazi sigorta kollarinin uygulanacagi sigortalilar, 6. maddesinde ise bu Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari uygulamasinda 4. ve 5. maddelere göre sigortali sayilmayanlar belirtilmistir.

15. 5510 sayili Kanun’un “Tanimlar” baslikli 3. maddesinin birinci fikrasinin (11) numarali bendinde hizmet akdinin, 22/4/1926 tarihli ve 818 sayili Borçlar Kanunu’nda tanimlanan hizmet akdini ve is mevzuatinda tanimlanan is sözlesmesini veya hizmet akdini ifade ettigi belirtilmistir.

16. Mülga 22/4/1926 tarihli ve 818 sayili Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinin birinci fikrasinda “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla isçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmegi ve is sahibi dahi ona bir ücret vermegi taahhüt eder.” denilmistir.

17. 12/1/2011 tarihli ve 6101 sayili Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlügü ve Uygulama Sekli Hakkinda Kanun’un 8. maddesinde, diger mevzuatta bu Kanun veya Türk Borçlar Kanunu’yla yürürlükten kaldirilmis ya da degistirilmis bulunan kanunlarin maddelerine yapilan yollamalarin, o maddeleri karsilayan yeni hükümlere yapilmis sayilacagi belirtilmistir. Mülga 818 sayili Kanun’un 313. maddesindeki anilan hükmü karsilayan 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayili Türk Borçlar Kanunu’nun 393. maddesinin birinci fikrasinda hizmet sözlesmesi, isçinin isverene bagimli olarak belirli veya belirli olmayan süreyle isgörmeyi ve isverenin de ona, zamana veya yapilan ise göre ücret ödemeyi üstlendigi sözlesme olarak tanimlanmistir. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayili Is Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fikrasinda ise is sözlesmesi, bir tarafin (isçi) bagimli olarak is görmeyi, diger tarafin (isveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden olusan sözlesme olarak tanimlanmistir. Anilan hükümlerle ücret, hizmet sözlesmesinin zorunlu bir unsuru olarak kabul edilmistir.

18. 506 sayili Kanun’un mülga 78. maddesinin ikinci fikrasinda, ücretsiz çalisan sigortalilarin günlük kazançlarinin alt sinir üzerinden hesapla­nacagi belirtilmistir. 5510 sayili Kanun’un 82. maddesinin ikinci fikrasinda da ücretsiz çalisan sigortalilarin günlük kazançlarinin alt sinir üzerinden hesaplanacagi belirtilmis, üçüncü fikrasinda ise ücretsiz çalisan sigortalilara ait sigorta primlerinin tümünü isverenin ödeyecegi hükme baglanmistir.

19. Ücret, hizmet sözlesmesinin zorunlu bir unsuru ise de ücretsiz çalisan sigortalilarin günlük kazançlarinin hesaplanmasina iliskin anilan hükümlerle itiraz konusu kurallarin yer aldigi kanunlarin uygulanmasinda ücretsiz çalisanlarin da sigortali sayildiklari anlasilmaktadir. Kaldi ki isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmayacagini öngören kurallar ücretsiz çalisanlarin da sigortali sayildigini göstermektedir. Bu itibarla ücretsiz çalisanlarin sigortali sayilmasina itiraz konusu kurallarla istisna getirildigi anlasilmaktadir.

20. Itiraz konusu kurallarda yer alan sigortali sayilmayan esin, kadin olmasi gibi erkek olmasi da mümkündür.

21. 506 sayili Kanun’un mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin itiraz konusu (B) bendinde eslerden birine ücretsiz çalisan es digerine isveren denilmesi ücretsiz çalisan esin sigortali sayilmamasinin çalismanin isveren esin isyerinde gerçeklesmesine bagli oldugunu ortaya koymaktadir. 5510 sayili Kanun’un 6. maddesinin birinci fikrasinin itiraz konusu (a) bendinde ise ücretsiz çalisan esin anilan Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda 4. ve 5. maddelere göre sigortali sayilmamasinin çalismanin isveren esin isyerinde gerçeklesmesine bagli oldugu açikça belirtilmistir. Dolayisiyla itiraz konusu her iki kural isverenin esinin isyerindeki ücretsiz çalismasini kapsamaktadir. Baska bir deyisle diger isyerlerindeki ücretsiz çalisma iliskisi itiraz konusu kurallarin kapsamina girmemektedir.

22. Isverenin isyerinde ücretli çalisan esi de itiraz konusu kurallarin kapsami disindadir. Ücretli çalisan es kural olarak 506 sayili Kanun’un mülga 2. maddesi ile 5510 sayili Kanun’un 4. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendi uyarinca sigortali sayilabilecektir.

23. 506 sayili Kanun’un mülga 3. maddesinde yer alan itiraz konusu kuralin kapsamina giren es hakkinda kuralda belirtilen ücretsiz çalismaya bagli olarak sigortali sifatiyla anilan Kanun’un hiçbir hükmü uygulanmayacaktir.

24. 5510 sayili Kanun’un 6. maddesinde yer alan itiraz konusu kural kapsamina giren es hakkinda da kuralda belirtilen ücretsiz çalismaya bagli olarak söz konusu Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin hiçbiri uygulanmayacaktir.

C. Itirazin Gerekçesi

25. Basvuru kararinda özetle; bakilan davadaki talebin 1/10/2008 tarihinden önceki dönemi de kapsamasi nedeniyle itiraz konusu her iki kuralin uygulanmasi gerektigi, sigortali sayilmak için ücretli çalismanin zorunlu olmadigi, bir kisinin esine ait isyerinde çalismasinin her durumda aile ekonomisine maddi katki sagladigi ve bu emegin göz ardi edilememesi gerektigi, evliligin sürekli olacagi ve isveren esin kendi sigortaliligi konusundaki yükümlülüklerini yerine getirecegi ön kabulünün sosyal güvenlik hakkinin özüyle bagdasmadigi, esine ait isyerinde çalisan kisinin bosandiktan sonra herhangi bir sosyal sigorta yardimina hak kazanamadigi, bu nedenle angarya yasagina aykiri bir çalismanin gerçeklesmis oldugu, ayrica isveren konumundaki esin kendi sigortaliligina iliskin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda da çalisan konumundaki esin sosyal güvenlik hakkindan yoksun kaldigi, isverenin esi olmayan kisinin ücretsiz çalismasinin sigortaliliga engel olusturmamasina karsin isverenin esinin ücretsiz çalismasi hâlinde sigortali sayilmadigi ve bu suretle esin herkes kavraminin disinda tutuldugu belirtilerek kurallarin Anayasa’nin 10., 11., 12., 13. ve 60. maddelerine aykiri oldugu ileri sürülmüstür.

Ç. Anayasa’ya Aykirilik Sorunu

26. Anayasa’nin 60. maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkina sahiptir./Devlet, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilati kurar.” denilmistir. Buna göre sosyal güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçeklestirmek devlet için bir görevdir. Anayasa’nin anilan maddesinde kullanilacak yöntem bakimindan bir hüküm bulunmadigindan sosyal güvenligin ne tür yöntemlerle saglanacagi hususunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadir.

27. Uygulanmakta olan sosyal sigorta teknigi, kisi ve sosyal riskler bakimindan kapsami ile kullanilan mali kaynak açisindan sosyal güvenligin saglanmasinda sosyal yardimlar ve hizmetlerle kiyaslanamayacak kadar önemli bir rol oynamaktadir. Bu itibarla toplumun sosyal güvenceye sahip olma orani ile sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsamini belirleyen kurallar arasinda siki bir iliski bulunmaktadir.

28. Isverenin ücretsiz çalisan esinin 506 sayili Kanun hükümlerinin uygulanmasi ile 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulamasinda anilan Kanun’un 4. ve 5. maddelerine göre sigortali sayilmamasi, sigortali sifatiyla sosyal güvenceye sahip olmasini engellediginden kurallar sosyal güvenlik hakkini sinirlamaktadir.

29. Anayasa’nin 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksizin yalnizca Anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilir. Bu sinirlamalar, Anayasanin sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamaz” denilmistir. Buna göre sosyal güvenlik hakkina sinirlama getiren düzenlemelerin kanunla yapilmasi, Anayasada öngörülen sinirlama sebebine uygun ve ölçülü olmasi gerekir.

30. Kanunilik ölçütü uyarinca Anayasa’nin 13. ve 60. maddeleri kapsaminda sosyal güvenlik hakkini sinirlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin seklen var olmasi yeterli olmayip yasal kurallarin keyfîlige izin vermeyecek sekilde belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir nitelikte olmasi gerekir (AYM, E.2019/62, K.2019/98, 25/12/2019, s 13).

31. Esasen temel haklari sinirlayan kanunun bu niteliklere sahip olmasi, Anayasa’nin 2. maddesinde güvenceye alinan hukuk devleti ilkesinin de bir geregidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kisiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuskuya yer vermeyecek sekilde açik, net, anlasilir, uygulanabilir ve nesnel olmasi, ayrica kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarina karsi koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunmasi icap eden bu nitelikler hukuki güvenligin saglanmasi bakimindan da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarinin öngörülebilir olmasini, bireylerin tüm eylem ve islemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçinmasini gerekli kilar (AYM E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, ss 153, 154). Dolayisiyla Anayasa’nin 13. maddesinde sinirlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nin 2. maddesinde güvenceye baglanan hukuk devleti ilkesi isiginda yorumlanmalidir.

32. 506 sayili Kanun’un mülga 2. maddesinde kimlerin sigortali sayildigi belirtilmis ve mülga 4. maddesinde bu sigortalilari çalistiran gerçek ve tüzel kisilerin isveren olduklari ifade edilmistir. Bu itibarla 506 sayili Kanun’da yer alan ve isverenin ücretsiz çalisan esinin bahse konu Kanun’un uygulanmasinda sigortali sayilmayacagini öngören kural belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir niteliktedir. 5510 sayili Kanun’un 11. maddesinde isyerinin sigortali sayilanlarin maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte islerini yaptiklari yerler oldugu, 12. maddesinde ise anilan Kanun’un 4. maddesinin birinci fikrasinin (a) ve (c) bentlerine göre sigortali sayilanlari çalistiran gerçek veya tüzel kisiler ile tüzel kisiligi olmayan kurum ve kuruluslarin isveren olduklari belirtilmistir. Söz konusu Kanun’un “Tanimlar” baslikli 3. maddesinin birinci fikrasinin (4) numarali bendinde kisa vadeli sigorta kollari, (5) numarali bendinde uzun vadeli sigorta kollari, (12) numarali bendinde ise ücretin tanimina yer verilmistir. Bahse konu hükümler dikkate alindiginda 5510 sayili Kanun’da yer alan ve isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esinin anilan Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda 4. ve 5. maddelere göre sigortali sayilmayacagini öngören kuralin da belirli, ulasilabilir ve öngörülebilir nitelikte oldugu anlasilmaktadir. Bu itibarla itiraz konusu kurallarin kanunilik sartini tasidigi sonucuna ulasilmistir.

33. Anayasa’nin 60. maddesinde sosyal güvenlik hakki için herhangi bir sinirlama nedeni öngörülmemis olmakla birlikte özel sinirlama nedeni öngörülmemis haklarin da hakkin dogasindan kaynaklanan bazi sinirlarinin bulundugu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa’nin baska maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sinirlama sebebi gösterilmemis hak ve özgürlüklere sinir teskil edebilir (AYM, E.2019/104, K.2021/3, 14/1/2021, s 11).

34. Sosyal sigortalarin kisi ve güvence sagladigi sosyal riskler bakimindan kapsami Kurumun güçlü bir mali yapiya sahip olmasini gerektirmektedir. Kurum belirli oranda devlet katkisi alsa da esas itibariyla sosyal sigorta hukuku prime dayali bir sistem öngörmektedir. Sosyal güvenlik hakkinin hayata geçirilmesi için gereken mali kaynagin tamaminin vergilerle yaratilmasi da mümkün olmakla birlikte prime dayali bir sistem öngörmek kanun koyucunun sosyal güvenlik politikasini belirleme yetkisi kapsamindadir.

35. Anayasa’nin 41. maddesinin birinci fikrasinda “Aile, Türk toplumunun temelidir ve esler arasinda esitlige dayanir” denilmistir. Anayasa koyucunun toplumun temeli olarak kabul ettigi aileyi kurduklari evlilik birligi ile meydana getiren eslerin birbirlerine yardim etme yükümlülükleri bulunmaktadir. Nitekim 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde, evlenmeyle esler arasinda evlilik birliginin kurulmus olacagi, eslerin bu birligin mutlulugunu el birligiyle saglamak ve çocuklarin bakimina, egitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü olduklari, birlikte yasamak, birbirine sadik kalmak ve yardimci olmak zorunda olduklari hükme baglanmistir.

36. Bu baglamda çalisarak gelir elde eden es, çalismayan ya da ücretsiz çalisan ese yardimci olmakla yükümlüdür. Kisi, esine yardim yükümlülügünü onun isyerinde ücretsiz çalisarak yerine getirmek zorunda degil ise de anilan yükümlülügünü bu yolla yerine getirmesi de mümkündür. Dolayisiyla kisinin esine ait isyerinde ücretsiz çalismasi kural olarak ese yardim yükümlülügünün bir görünümü olarak kabul edilebilir.

37. Anayasa’nin 2. maddesine iliskin Danisma Meclisinin kabul ettigi metnin gerekçesine göre sosyal hukuk devleti; “bizzat devletin koydugu hukuk kurallarina uyacagi ve çalisan, çalistigi hâlde elde ettigi ürün ile mutlu olabilmek için, tasarladigi maddî ve manevî degerlere sahip olamayan kisilerin yardimcisi olacagi ilkesini belirtmektedir.” Sosyal devlet ilkesi sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsaminin hedefledigi sosyal güvenceye uygun olmasini zorunlu kilmaktadir. Bu sigortalarin öncelikli hedefinin ise is hayati içindeki bireylere sosyal güvence saglamak oldugu açiktir.

38. Devlet sosyal güvenligi saglamak için sosyal iliskilere müdahale edebilir ve bu iliskilere sosyal sigortalar hukuku alaninda belirli sonuçlar baglayabilir ise de esinin isyerinde yardim amaciyla ücretsiz olarak çalisan kisi ve yardim ettigi esinin Kurum ile sosyal sigorta iliskisi içine girmesi bu sigortalarin öncelikli hedefi ile bagdasmayabilecektir.

39. Kanun koyucunun itiraz konusu kurallarla ese yardim yükümlülügünün yerine getirilmesine bagli olarak sosyal sigorta iliskisinin dogmamasini ve prensip olarak çalisanlara güvence saglayan sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsami ile sundugu sosyal güvencenin temel mantigi ve öncelikli hedefi arasinda belirli bir uyumun bulunmasini amaçladigi anlasilmaktadir.

40. Bu itibarla kurallarin sosyal devlet ilkesi baglaminda sosyal sigortalarin sagladigi güvenceye uygun bir kapsam olusturma seklinde mesru bir amacinin bulundugu sonucuna ulasilmistir. Ancak kurallarin mesru bir amacinin bulunmasi yeterli olmayip ölçülü de olmasi gerekir.

41. Anayasa’nin 13. maddesinde güvence altina alinan ölçülülük ilkesi elverislilik, gereklilik ve orantililik olmak üzere üç alt ilkeden olusmaktadir. Elverislilik öngörülen sinirlamanin amaca ulasmaya elverisli olmasini, gereklilik amaç bakimindan sinirlamanin zorunlu olmasini, diger bir ifadeyle ayni amaca daha hafif bir sinirlama ile ulasilmasinin mümkün olmamasini, orantililik ise hakka getirilen sinirlama ile amaç arasinda makul bir dengenin gözetilmesi gerekliligini ifade etmektedir.

42. Kurallar uyarinca esinin isyerinde ücretsiz çalisan kisi hakkinda sigortali sifatiyla 506 sayili Kanun hükümleri ile 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollarina iliskin hükümleri uygulanmayacak ve esi de anilan ücretsiz çalismaya bagli olarak isveren için öngörülen yükümlülüklere tabi olmayacaktir. Bu itibarla ese yardim yükümlülügünün sosyal sigorta iliskisi dogurmasini engelleyen kurallarin elverislilik ilkesine uygun oldugu anlasilmaktadir.

43. Isverenin isyerinde esinin ona yardim amaci tasimadan çalismasi da mümkün olmakla birlikte, kanun koyucu çalismanin ese yardim yükümlülügü kapsaminda olup olmamasina göre bir ayrim yapmamistir. Bununla birlikte esinin isyerinde ücret almadan çalisan kisinin hangi hâllerde esine yardim amacinin bulunmadigi ve sigortali sayilmasi gerektigine iliskin objektif ölçütler öngörebilmek neredeyse imkânsizdir. Dolayisiyla kanun koyucunun kategorik olarak isverenin ücretsiz çalisan esinin ese yardim yükümlülügünü yerine getirdigini kabul etmesinin makul bir nedeninin bulundugu söylenebilir. Bu itibarla sosyal sigortalarin sagladigi güvenceye uygun bir kapsam olusturma amacina daha hafif bir sinirlama ile ulasilamayacagi anlasildigindan kurallarin öngördügü sinirlamanin gereklilik alt ilkesine de uygun oldugu sonucuna ulasilmistir.

44. Orantililik ilkesi uyarinca isverenin ücretsiz çalisan esinin sosyal güvenlik hakkina getirilen sinirlama ile amaç arasinda makul bir dengenin bulunmasi gerekmektedir. Bu baglamda sigortali sayilmamasi öngörülen esin sosyal sigorta yardimlarindan belirli oranda faydalanmasini saglayan hükümler bulunup bulunmadigi, sigortali sayilmamasinin sosyal güvenceden tamamen yoksun kalmasina yol açip açmadigi ve kurallarin bu ese katlanamayacagi bir külfet yükleyip yüklemedigi degerlendirilmelidir.

45. Sosyal sigortalar hukukuna egemen olan zorunluluk ilkesinin olumlu bir sonucu olarak bu sigortalarin kapsamina girenler rizalari gözetilmeksizin sigortali sayilmakta ve bu sayede toplumun genis bir kesimi güvence altina alinmaktadir. Diger taraftan sigortalilik kisinin tercihi ya da sözlesme ile sekillenen bir durum degil bir statü oldugundan kanunun sigortalilar ve isverenleri için öngördügü yükümlülükler yerine getirilse dahi sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsami disinda kalanlar sosyal sigorta yardimlarindan yararlanamamaktadir.

46. Bununla birlikte sosyal sigortalar hukukunda sigortali statüsü disinda ayri bir istege bagli sigortali statüsü öngörülmüstür. Bu statü sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsamina girmeyenlerin sosyal risklere karsi belirli ölçüde güvenceye sahip olabilmelerini saglamaktadir. Istege bagli sigortali olan kisi malullük, yaslilik ile ölüm sigorta kollarina tabi olmakta ve priminin tamamini kendisi ödemektedir.

47. Isverenin ücretsiz çalisan esinin 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayili Esnaf ve Sanatkarlar ve Diger Bagimsiz Çalisanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun mülga 79. maddesi ile 5510 sayili Kanun’un 50. maddesine göre istege bagli sigortali olarak sosyal güvenceye kavusmasi mümkündür.

48. 1479 sayili Kanun’un mülga ek 11. maddesinde zorunlu sigortali olanlarin eslerinin de saglik sigortasi yardimindan yararlandirilmasi öngörülmüstür. 5510 sayili Kanun’un 62. maddesinin ikinci fikrasinda da saglik hizmetlerinden ve diger haklardan genel saglik sigortalisi ile bakmakla yükümlü oldugu kisilerin yararlandirilacagi hükme baglanmistir.

49. Anilan hükümler uyarinca isverenin sigortali olmasi hâlinde ücretsiz çalisan esinin yasal kosullar dâhilinde saglik yardimlarindan yararlanmasi mümkündür. Öte yandan 5510 sayili Kanun’un 50. maddesi uyarinca istege bagli sigortali olanlar genel saglik sigortasina tabi olduklari gibi, anilan Kanun’un ‘‘Genel saglik sigortalisi sayilanlar’’ baslikli 60. maddesinin birinci fikrasinin (g) bendinde anilan maddenin diger bentlerinin disinda kalan ve baska bir ülkede saglik sigortasindan yararlanma hakki bulunmayan vatandaslarin da genel saglik sigortalisi sayilacaklari öngörülmüstür. Bu itibarla isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmamasi nedeniyle saglik yardimlarindan tamamen yoksun birakildigi söylenemez.

50. Esinin de sigortali olmamasi hâlinde ücretsiz çalisan ve sigortali sayilmayan esin sosyal güvenceden yoksun kalma ihtimali bulunmakta ise de kendi adina dahi prim ödeme gücünden yoksun olan kisinin kendisine yardim etmekten ibaret bir çalisma yapan esi adina prim ödemek zorunda birakilmasinin aile bütçesine makul olmayan bir yük getirecegi ve bunun ücretsiz çalisan esin aleyhine de sonuçlar dogurmasinin mümkün oldugu söylenebilir.

51. Kurallar uyarinca sigortali sayilmayan esin istege bagli sigortali olarak uzun vadeli sigorta kollarina tabi olabilecegi, saglik yardimlarindan yararlanabilecegi, ayrica esinin isyerinde ücretli çalismasinin kurallarin kapsami disinda birakildigi dikkate alindiginda sosyal güvenlik hakkina getirilen sinirlama ile amaç arasinda makul bir dengenin bulunmadigi söylenemez.

52. Bu itibarla orantililik ilkesiyle de çelismeyen kurallarin ölçülülük ilkesini ihlal etmedigi sonucuna ulasilmistir.

53. Anayasa’nin 10. maddesinde “Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasî düsünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gözetilmeksizin kanun önünde esittir./ Kadinlar ve erkekler esit haklara sahiptir. Devlet, bu esitligin yasama geçmesini saglamakla yükümlüdür. Bu maksatla alinacak tedbirler esitlik ilkesine aykiri olarak yorumlanamaz./ Çocuklar, yaslilar, özürlüler, harp ve vazife sehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alinacak tedbirler esitlik ilkesine aykiri sayilmaz./ Hiçbir kisiye, aileye, zümreye veya sinifa imtiyaz taninamaz./ Devlet organlari ve idare makamlari bütün islemlerinde kanun önünde esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadirlar.” denilmistir.

54. Anayasa’nin anilan maddesinde belirtilen kanun önünde esitlik ilkesi hukuksal durumlari ayni olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli degil hukuksal esitlik öngörülmüstür. Esitlik ilkesini amaci; ayni durumda bulunan kisilerin kanunlar karsisinda ayni isleme bagli tutulmalarini saglamak, kisilere ayrim yapilmasini ve ayricalik taninmasini önlemektir. Bu ilkeyle, ayni durumda bulunan kimi kisi ve topluluklara ayri kurallar uygulanarak kanun karsisinda esitligin ihlali yasaklanmistir. Kanun önünde esitlik, herkesin her yönden ayni kurallara bagli tutulacagi anlamina gelmez. Durumlarindaki özellikler, kimi kisiler ya da topluluklar için degisik kurallari ve uygulamalari gerektirebilir. Ayni hukuksal durumlar ayni, ayri hukuksal durumlar farkli kurallara bagli tutulursa Anayasa’da öngörülen esitlik ilkesi zedelenmez.

55. Sosyal güvenlik hakki baglaminda esitlik ilkesi yönünden yapilacak anayasallik denetiminde öncelikle Anayasa'nin 10. maddesi çerçevesinde ayni ya da benzer durumda bulunan kisilere farkli muamelenin mevcut olup olmadigi tespit edilmeli, bu baglamda ayni ya da benzer durumdaki kisiler arasinda farklilik gözetilip gözetilmedigi belirlenmelidir. Bundan sonra farkli muamelenin objektif ve makul bir temele dayanip dayanmadigi ve nihayetinde objektif ve makul bir temele dayaniyorsa söz konusu farkli muamelenin ölçülü olup olmadigi hususlari irdelenmelidir.

56. Isverenin ücretsiz çalisan esi ile diger ücretsiz çalisanlarin sosyal güvenlik hakki baglaminda karsilastirma yapilmaya müsait olacak sekilde benzer durumda olduklari açiktir. Diger ücretsiz çalisanlar sigortali sayildiklari hâlde isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esi sigortali sayilmadigindan benzer durumda olanlara farkli muamele yapildigi anlasilmaktadir.

57. Isverenin isyerinde yürütülen faaliyetten elde edilen kazancin ücretsiz çalisan esi ile kurduklari ailenin bütçesine katki saglayacagi açiktir. Bu nedenle ücretsiz çalisan esi isverenin elde ettigi kazançtan yararlanmaktadir. Diger ücretsiz çalisanlarin isverenin elde ettigi kazançtan yararlanmalari ise kural olarak mümkün degildir. Isverenin sigortali olmasi hâlinde ücretsiz çalisan esinin isveren üzerinden sosyal sigorta yardimi almasi mümkün iken diger ücretsiz çalisanlarin kural olarak isverenin sigortali olmasina bagli olarak herhangi bir yardim almalari da söz konusu degildir. Ayrica isverenin esinin ücretsiz çalismasi ese yardim yükümlülügünün bir görünümü oldugundan bu es ile diger ücretsiz çalisanlar arasindaki farkli muamelenin makul bir nedeninin bulunmadigi söylenemez.

58. Kurallarla isverenin esinin tüm ücretsiz çalismalarinin degil yalnizca isverenin isyerindeki ücretsiz çalismasinin sigortali sayilmasina engel olacagi öngörülmüstür. Bu nedenle farkli muamelenin ölçüsüz oldugu da söylenemez.

59. Bu itibarla kurallar uyarinca isverenin ücretsiz çalisan esinin 506 sayili Kanun hükümlerinin uygulanmasinda ve 5510 sayili Kanun’un kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda anilan Kanun’un 4. ve 5. maddelerine göre sigortali sayilmamasi sosyal güvenlik hakki baglaminda esitlik ilkesini ihlal etmemektedir.

60. Açiklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nin 10., 13. ve 60. maddelerine aykiri degildir. Itirazin reddi gerekir.

Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Sevki HAKYEMEZ ve Selahaddin MENTES bu görüse katilmamislardir.

Kurallarin Anayasa’nin 11. ve 12. maddeleriyle ilgileri görülmemistir.

IV. HÜKÜM

A. 17/7/1964 tarihli ve 506 sayili Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin (B) bendinin,

B. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinin,

Anayasa’ya aykiri olmadiklarina ve itirazin REDDINE, Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Sevki HAKYEMEZ ile Selahaddin MENTES’in karsioylari ve OYÇOKLUGUYLA 1/6/2022 tarihinde karar verildi.

 

Baskan

Zühtü ARSLAN

Baskanvekili

Hasan Tahsin GÖKCAN

Baskanvekili

Kadir ÖZKAYA

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Hicabi DURSUN

Üye

Muammer TOPAL

Üye

M. Emin KUZ

Üye

Ridvan GÜLEÇ

Üye

Yusuf Sevki HAKYEMEZ

Üye

Yildiz SEFERINOGLU

Üye

Selahaddin MENTES

Üye

Basri BAGCI

Üye

Irfan FIDAN

Üye

Kenan YASAR

 

KARSIOY GEREKÇESI

1. 1506 sayili Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin “Isverenin ücretsiz çalisan esi” seklindeki (B) bendi ile 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin “Isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esi,“ seklindeki (a) bendinin iptali talepleri reddedilmistir.

2.  Itiraz konusu kurallar isverenin isyerinde ücretsiz çalisan eslerin sigortali sayilmayacagini, dolayisiyla anilan kanunlarin sigortalilara iliskin hükümlerinin bu kisilere uygulanmayacagini öngörmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, sosyal devlet ilkesi kisilerin kural olarak sigortali çalistirilmasini gerektirmektedir. Çogunluk kararinda da belirtildigi üzere ücret, hizmet akdinin vazgeçilmez unsuru olmakla birlikte ücretsiz çalisanlarin da sigortali sayilmasina engel bir durumun olmadigi, itiraz konusu kurallarin sigortali sayilmanin istisnalarindan oldugu bilinmektedir (§ 19).

3.        Dolayisiyla çözülmesi gereken mesele itiraz konusu kurallarla isverenin ücretsiz çalisan esi için öngörülen istisnanin Anayasa’ya uygun olup olmadigidir. Anayasa’nin 60. maddesi uyarinca herkes sosyal güvenlik hakkina sahiptir. Bu hakkin korunmasi için devletin gerekli tedbirleri almasi ve teskilati kurmasi zorunludur. Kuskusuz sosyal güvenlik hakki mutlak degildir. Ancak Anayasa’nin 13. maddesi uyarinca temel hak ve özgürlüklere yönelik sinirlamalarin mesru amacinin bulunmasi, ayrica sinirlamanin diger kriterler yaninda ölçülü olmasi gerekmektedir.

4.        Ücretli ya da ücretsiz çalisan herkesin sosyal güvenlik hakkinin anayasal güvence altinda oldugu, bu kapsamda kurallarla sigortali sayilmayan eslerin sosyal güvenlik hakkina yönelik bir müdahalede bulunuldugu izahtan varestedir. Çogunluk kararinda kurallarin mesru amaci “ese yardim yükümlülügü” kapsaminda degerlendirilmistir. Bu yükümlülügün Anayasa’nin 41. maddesinde yer alan “Aile, Türk toplumunun temelidir ve esler arasinda esitlige dayanir” hükmünden mülhem, 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun eslerin “birlikte yasamak, birbirine sadik kalmak ve yardimci olmak zorunda” olduguna dair 185. maddesine dayandirildigi anlasilmaktadir (§ 36).

5.        Öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasa’nin “esler arasindaki esitlik” hükmünden eslerin birbirine yardim etmek zorunda olduguna dair bir anayasal mesru amaç çikarmak zordur. Türk Medeni Kanunu’nun anilan maddesinde ifadesini bulan esler arasinda birliktelik, sadakat ve yardim gibi kavramlarin anayasal norm düzeyine yükseltilerek bir anayasal hakkin sinirlandirilmasinin mesru amaci olarak kullanilmasi da mümkün degildir.

6.        Bu baglamda, eslerin yardim yükümlülügünü isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmayacagina dair kurallarin mesru amaci olarak kabul etmek mümkün degildir. Kuralin getirdigi sinirlamayi mesrulastiran baskaca bir sebep de bulunmadigindan sosyal güvenlik hakkina yönelik sinirlamanin mesru amacinin bulundugu söylenemez.

7.        Bir an için ese yardim yükümlülügünün mesru amaç olabilecegi kabul edilse bile, bu yükümlülügün ese ait isyerinde ücretsiz veya sigortasiz çalismayi gerekli kildigi söylenemez. Kaldi ki, esin isverenin isyerinde ücretsiz çalismasi basli basina bir fedakârlik ve “ese yardim” olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz konusu kuralla yapilan düzenleme ese yardim mesru amaci için gerekli degildir.

8.        Diger yandan kuralla getirilen istisnanin ese yardim yükümlülügü amaciyla orantili oldugu da söylenemez. Zaten ücret almadan çalisan esin ayni zamanda sigortali sayilmamasi ona katlanilmasi zor bir külfet yüklenmesi anlamina gelmektedir. Bunun yaninda, kural her ne kadar sigortali sayilmayan eslerin kadin ya da erkek olmasi arasinda bir ayrim yapmamaktaysa da uygulamada bu kuraldan etkilenenlerin ezici bir çogunlukla kadinlar oldugu bilinmektedir.

9.        Nitekim eldeki itiraz basvurusuna konu dava, esinin isyerinde yaklasik dokuz yil ücretsiz çalisan ve bosanma asamasinda sigortali olmadigini anlayan bir kadinin zorunlu sigortaliligi gerektirir nitelikteki çalisma süresinin tespiti amaciyla açilmistir. Itiraz yoluna basvuran mahkemenin de vurguladigi üzere, iptali istenen kurallardan dolayi “bosanan esin isveren konumundaki es olmamasi halinde, sigortali olmayi gerektirir kosullarda geçmis olan çalisma süresi nedeniyle herhangi bir sigorta yardimina hak kazanmasi olanagi bulunmadigi” açiktir. Dolayisiyla ekonomik açidan kadinlara yüklenen külfeti artiran ve onlari daha da dezavantajli hale getiren kuralin orantili olmadigi açiktir. Ayni sekilde, basvuran mahkemenin dikkat çektigi gibi, “isveren konumundaki esin kendi sigortaliligina iliskin yükümlülükleri yerine getirmedigi durumda da çalisan konumundaki es yönünden de sosyal güvenlik hakkindan yoksunluk durumu” ortaya çikmaktadir.

10.    Kurallar nedeniyle ücretsiz çalisan es sigortali sayilmadigi için is güvenligine iliskin koruyucu hükümlerden de yararlanamamaktadir. Sözgelimi esinin isyerinde ücretsiz çalisan es, bir is kazasi sonucu yaralandiginda veya sakat kaldiginda sosyal güvenlik sisteminin sagladigi imkânlardan mahrum kalabilmektedir. Bu durumun ücretsiz çalisan esin sosyal güvenlik hakkini sosyal devlet ilkesiyle bagdasmayacak sekilde zedeleyecegi izahtan varestedir.

11.    Ücretsiz çalisan ese bu sekilde orantili olmayan bir külfet yükleyen kurallarin bunu dengeleyecek telafi yollari da öngörmedigi anlasilmaktadir. Bu nedenle kurallar sosyal güvenlik hakkina ölçülü olmayan bir sinirlama öngördügünden Anayasa’nin 13. ve 60. maddelerine aykiridir.

12.    Öte yandan iptali istenen kurallar Anayasa’nin 10. maddesinde güvence altina alinan esitlik ilkesine de aykirilik teskil etmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarinda vurgulandigi üzere ayni ya da benzer durumda olan kisilere yönelik farkli muamelenin esitlik ilkesine aykiri olmamasi için bu muamelenin (a) nesnel ve makul bir temele dayanmasi ve (b) ölçülü olmasi gerekmektedir (bkz. AYM, E.2021/57, K.2022/49, 21/04/2022, s 22).

13.    Çogunluk tarafindan da kabul edildigi üzere isverenin ücretsiz çalisan esi ile diger ücretsiz çalisanlar esitlik karsilastirmasi yapilmasini gerektirecek sekilde benzer durumdadir. Diger ücretsiz çalisanlar sigortali sayilirken, itiraz konusu kurallarla isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmamasi nedeniyle benzer durumda olanlara farkli muamelede bulundugu da açiktir (s 57).

14.    Bu farkli muamelenin hiçbir objektif ve makul gerekçesi yoktur. Özellikle isverenin ücretsiz çalisan anne, babasi, çocuklari ve kardesleri gibi aile fertleri sigortali sayilirken, esin sigortali sayilmamasi yönündeki düzenlemenin esitlik ilkesiyle bagdastirilmasi mümkün degildir. Yukarida açiklandigi üzere ücretsiz çalisan esin sosyal güvenlik hakkina yönelik sinirlandirma teskil eden kurallardan kaynaklanan esitsizligin ölçülü olmadigi da açiktir.

15.    Açiklanan gerekçelerle itiraz konusu kurallarin Anayasa’nin 10., 13. ve 60. maddelerine aykiri oldugunu ve iptal edilmesi gerektigini düsündügümden red yönündeki çogunluk kararina katilmiyorum.

 

Baskan

Zühtü ARSLAN 

KARSIOY GEREKÇESI

1. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinde isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmayacagi hükme baglanmistir. Bu düzenleme dava konusu kurali olusturmaktadir.

2. Yargitay içtihadina göre “5510 sayili Kanun'un 4. maddesinde öngörülen kosullarin olusmasiyla birlikte çalistirilanlar, kendiliginden sigortali sayilirlar. Ancak bu kisilerin ayni Kanunun 6. maddesinde sayilan istisnalar kapsaminda bulunmamasi gerekir. Çalistirilanlarin, baska hiçbir isleme gerek kalmaksizin sigortali niteligini kazanmalari 5510 sayili Kanun'un 92. maddesinde yer alan açik hüküm geregidir.” (Yargitay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/11/2019 tarihli ve 2016/10-374 E. 2019/1184 K.; 12/11/2019 tarihli ve 2015/10-1508 E., 2019/1170 K. sayili kararlari ile Yargitay 21. Hukuk Dairesi’nin 18/06/2020 tarihli ve 2020/1168 E. 2020/2450 K., karari).

3. Sigortaliliga hak etme bakimindan yasada sayilan istisnalardan birini olusturan itiraz konusu kural, sosyal güvenlik hakkiyla baglantili olarak ayrimcilik yasagi açisindan anayasal sorun içermektedir.

4. Anayasa’nin 60. maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkina sahip oldugu güvence altina alinirken, 10. maddesinde de herkesin “…dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gözetilmeksizin kanun önünde…” esit oldugu belirtilmistir. Esitlik hem basli basina bir hak hem de diger insan hak ve özgürlüklerinden yararlanilmasina imkân taniyan temel bir ilke olarak kabul edilmektedir.

5. Ayrimcilik, nesnel ve makul bir gerekçe olmaksizin konuyla ilgili olarak ayni veya benzer durumda olan kisilere farkli muamelede bulunulmasindan dogmaktadir. Bu farkli muamelenin, mesru bir amaç veya hakli bir neden tasimadigi ve kullanilan araç ile gerçeklestirilmek istenen amaç arasinda makul bir orantililik iliskisi kurulmadigi durumlarda ayrimcilik ortaya çikmaktadir (Tugba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/06/2014, ss 120, 121).

6. Anayasa’nin 10. maddesi çerçevesinde kurali degerlendirdigimizde isverenin ücretsiz çalisan esinin isyerindeki diger tüm ücretsiz çalisanlar ile karsilastirildiginda benzer durumda bulunduklari ama sigortalilik açisindan farkli bir muameleye tabi tutulduklari açiktir. Kaldi ki isverenin diger ücretsiz çalisan aile üyeleriyle karsilastirma yaptigimizda benzer durumda olan kisilere yönelik farkli muamele çok daha açik, çarpici ve yakici bir sekilde olarak karsimiza çikmaktadir. Söyle ki ücretsiz çalisanlar arasinda isverenin esi sigortali olamazken annesi, babasi, kardesleri, çocuklari ve diger aile üyelerinin sigortali sayilmasi önünde yasal bir engel bulunmamaktadir. Tüm aile üyelerinin kendilerine ait bir isyerinde ücretsiz çalistiklari bir durumu dikkate aldigimizda sadece isverenin esi sigorta güvencesinden mahrum birakilmaktadir. Dolayisiyla, isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esi ile diger aile üyeleri benzer bir konumda olmalarina ragmen es aleyhine ayrimcilik yaratan farkli bir muamele durumu ortaya çikmaktadir.

7. Dava konusu kuralla, benzer durumda olan kisiler arasinda farkli bir muamele yapildigini tespit ettikten sonra bunun hakli bir neden tasimadigini ve kullanilan araç ile gerçeklestirilmek istenen amaç arasinda makul bir orantililik iliskisi olup olmadigini da incelemek gerekmektedir.

8. Çogunluk görüsünde, aile bütçesi ile isyeri bütçesi ayni kapsamda görülerek isyerinin elde ettigi kazançtan yararlanma, prim ödeyerek aile bütçesine yük getirme, sigortali isveren es dolayisiyla sosyal sigorta yardimindan faydalanma ve esin yardim yükümlülügü sebepleriyle esin ücretsiz diger çalisanlardan farkli muameleye maruz kalmasinin makul nedeni bulundugu görüsü savunulmaktadir (s57). Esin sigortali isveren üzerinde sosyal sigorta yardimi alabilmesi ihtimalinin ise ücretsiz çalisan esin sosyal güvenlik hakkinin isverenin esin kendi sigortaliligina iliskin yükümlülüklerini yerine getirmesine baglanmasi bakimindan makul ve yeterli görülmesi mümkün degildir. Kaldi ki aile bütçesi ile is yeri bütçesinin ayni kabul eden bu yaklasim, birçok ortagi bulunan isyerlerindeki ortaklarin birinin ücretsiz çalisan esinin bulunmasi veya evlilik birligi içindeki eslerin ortak bütçesinin yani sira kisisel bütçelere de sahip olmalari halinde hakli sebebi açiklamada yetersiz kalmaktadir.

9. Kanun koyucu tarafindan ayni hanede bulunan ve ücretsiz çalisan aile üyeleri arasinda hakka sinirlama getirilmesinin esler arasinda daha sik görülen muvazaali islemlerinin engellenmesi amaci tasidigi söylenebilir. Aslinda isverenin çalismayan esini resmî belgelerde ücretsiz çalisan olarak göstererek sosyal sigorta yardimindan haksiz yararlanmalarin önüne geçilmesi amaciyla itiraz konusu kuralin getirildigi varsayilabilir. Ancak sinirlama bakimindan mümkün olabilecek bu amacin esler ile diger aile bireyleri arasinda farklilik olusturulmasinin hakli nedeni olarak kabul etmek zor görünmektedir. Zira muvazaa diger aile bireyleri bakimindan da söz konusu olabilir. Ayrica isveren çalismayan esini ücretli çalisani olarak göstererek de kanuna karsi hile yoluna her zaman basvurabilir.

10. Çogunluk, isverenin ücretsiz çalisan esi ile benzer durumda bulunan diger ücretsiz çalisanlar arasinda hakli bir nedene dayandigini kabul ettigi farkli muamelenin ölçülü oldugu kanaatini de tasimaktadir. Zira, çogunluga göre isverenin esinin tüm ücretsiz çalismalari degil sadece isverenin isyerindeki ücretsiz çalismasinin sigortali sayilmamasi söz konusu oldugundan kuralla sosyal güvenlik hakkina yapilan müdahale ölçüsüz degildir (§ 58). Öte yandan ölçülülük yönünden kurallarda isverenin ücretsiz çalisan esinin hiçbir kosulda sigortali sayilmayacaginin düzenlendigi dikkate alinmalidir. Kuralin, esler arasindaki iliski nedeniyle sosyal sigorta yardimindan yararlanma hakkina karsi hilelerin önüne geçilmesi amaciyla getirildigi kabul edilse bile kuralin aksi ispat edilemeyecek sekilde düzenlenmis olmasi ölçüsüzlügün bir göstergesidir. Bu müdahale, hakli bir nedene dayanmadan benzer konumda bulunan kisiler arasinda farkli bir muameleye neden olarak Anayasa’nin 10. maddesinde vücut bulan esitlik ilkesine aykirilik tasimaktadir.

11. Su ana kadar kuralda geçen “es” kavramini cinsiyet çagrisimi yapmadan, adeta cinsiyetsiz, nötr, deger hükmü ve anlami tasimayan ideal pozitif bir hukuk kavrami gibi degerlendirdik. Gerçekten de kural ilk bakista cinsiyete dayali herhangi bir ayrimciligi bünyesinde barindirmamaktadir. Dolayisiyla ortada benzer durumda bulunan kisiler arasinda hakli bir nedenden kaynaklanmayan farkli bir muamele bulunmakla beraber bu cinsiyetten kaynaklanmamaktadir. Dar ve teknik hukuk olarak da durum bu yöndedir ama kuraldaki “es” kavrami acaba, hukukun tarafsiz, nesnel olma iddiasiyla sanki gizlenmeye çalisilmis bazi örtük toplumsal cinsiyet rollerini ve anlayislarini mesrulastirma islevi mi tasimaktadir? Bu soruya cevap vermede Fransiz filozofu Jacques Derrida’nin yapibozum[1] (deconstruction) yaklasimi bize yardimci olacaktir.

12. Bir yöntemden ziyade bir okuma stratejisi olan yapibozuma göre bir metnin, bir ibarenin açik biçimde “anlatmak istedigi sey” ile onun her seye ragmen “anlatmak zorunda kaldigi sey” arasinda bir gerilim vardir ve bunun açiga çikmasi/çikarilmasi gerekir.[2] Burada görmezden gelinen, ihmal edilen, bastirilan, atlanan, gömülü olan, ötelenen, ötekilestirilen anlamlar, mesajlar, çagrilar ortaya konulmaya çalisilir. Tabi bu durum baskin anlam ile bastirilmaya çalisilan anlam arasinda bir çatisma ve gerilime yol açar.[3] Genel kabul görerek egemen hale gelen anlam adeta saf bilimsel, pozitif bir deger kazanarak baskilanan diger anlami veya anlamlari metnin veya ibarenin disina çikarir. Egemen anlam düsmanini yenilgiye ugratan bir komutan misali zaferini ilan eder ama yapibozum devreye sokuldugunda bu zaferin kalici olmadigi, her an baska bir anlamin muzaffer anlami sorgulayacagi, belki de tahtindan edecegi yeni bir durum ortaya çikar. Çikmasi da gerekir.

13. Dava konusu kurala dönersek, kuraldaki “es” kavrami toplumsal cinsiyet-nötr bir özellik tasimaktadir. Kabul görmüs, zafer kazanmis anlami budur. Ancak “es”i ülke gerçekligi baglaminda yapibozum stratejiyle okursak kavramin erkek-kadin ikiciliginde (dualism) kadinin zayif konumunu mesrulastirdigini, perdeledigini, bastirdigini, gizledigini söyleyebiliriz.

14. Türkiye Istatistik Kurumu (TÜIK) isgücü istatistiklerine göre, 2021 itibariyla Türkiye’de erkek isveren orani % 83.4’dür.[4] Dolayisiyla isverenlerin ezici çogunlugunu erkekler olusturdugundan isverenin ücretsiz çalisan esi olarak sosyal güvenceden mahrum birakilanlarin önemli bir çogunlugu kadinlardan ibarettir. Kural, “es” kavraminin egemen nötr anlami içinde kadinlara yönelik toplumsal cinsiyet ayrimciligina göz yumarak bunu adeta mesrulastirilmaktadir.  

15. Buna ek olarak, kuralin örtük olarak isveren esin emegiyle aile birligine katkida bulunmasinin herhangi bir maddi deger yaratmadigi varsayimindan hareket ettigi de söylenebilir. Genelde isveren esin yaninda çalisanin kadin oldugu gerçegini de dikkate alirsak, yasa koyucunun gözünde deger yaratmadigi varsayilan esin emeginin kadin emegi oldugu açiktir. Elbette, her çalisma ücretli olmak zorunda degildir ama bu durum o çalismanin bir deger üretmedigi anlamina gelmez. Tarihsel olarak da kadin emeginin ücretsiz aile isçisi kapsaminda degerlendirildigini ve aile bütçesine esas katki saglayanin erkek emegi oldugu düsüncesinin de yakin zamanlara kadar genel kabul gördügünü akildan çikarmamak gerekir.  

16. Açiklanan gerekçelerle itiraz konusu kurallarin Anayasa’nin 10. ve 60. maddelerine aykiri düstügü gerekçesiyle çogunluk kararina katilmadim.

Üye
Engin YILDIRIM

 

KARSIOY GEREKÇESI

1. Mahkememiz çogunlugunun 17/7/1964 tarihli ve 506 sayili Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin (B) bendi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinin Anayasa’ya aykiri olmadigi seklindeki kanaatine katilmamaktayim.

2. Dava konusu her iki kuralda da isveren olan esin isyerinde ücretsiz olarak çalisan diger esin sigortali sayilmayacagi öngörülmektedir. Burada kuraldaki düzenleme sekline bakildiginda ücretsiz olarak çalistigi için sigortali olamayacagi öngörülen es kari veya koca da olabilir.

3. Mahkememiz çogunlugu dava konusu kurallarin Anayasa'nin 10., 13. ve 60. maddelerine aykiri olmadigi kanaatine ulasmistir. Kanaatimizce dava konusu kurallar Anayasa'nin 10., 13. ve 60. maddeleri ile çelistigi için Anayasa’ya aykiridir.

4. Anayasa’nin 60. maddesinde yer verilen sosyal güvenlik hakki herkesin bu hakka sahip olduguna vurgu yapmakta ve ayrica devlete sosyal güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alma ve teskilati kurma yükümlülügü yüklemektedir. Maddede sosyal güvenlik hakkina sahip olma noktasinda hiçbir istisnaya yer verilmedigi göze çarpmaktadir.

5. Konumuz baglaminda sosyal güvenlik hakki özellikle çalisan kisiler açisindan önem arz etmektedir. Dava konusu kurallarda da sigortasiz çalistirilan es diger esin isyerinde çalisan bir kisi konumundadir. Is ve sosyal güvenlik hukuku baglaminda bir isyerinde çalisanlarin sosyal risklere karsi güvencelere kavusturulmasi esasinda hem Anayasa’nin 2. maddesindeki sosyal devlet ilkesinden ve bununla baglantili biçimde Anayasa’nin 5. maddesinin devlete yükledigi yükümlülüklerden hem de Anayasa’nin 60. maddesinde özel olarak düzenlenen sosyal güvenlik hakkindan dolayi bir zorunluluk arz etmektedir.

6. Nitekim bu baglamda uygulamada kamu görevlileri, hizmet akdi ile çalisanlar ve bagimsiz biçimde kendi islerinde çalisanlarin tümü için sigortali çalisma zorunlulugu Anayasa’nin 60. maddesindeki sosyal güvenlik hakkinin bir geregi olarak görülmektedir.

7. Dava konusu kural sigortasiz çalisan esin Anayasa’nin 60. maddesinde güvence altina alinan sosyal güvenlik hakkina bir sinirlama getirmektedir. Gerçeklestirilen Anayasa’ya uygunluk denetiminde bu sinirlamanin mesru amacinin ne oldugunun ortaya konulmasi önem arz etmektedir.

8. Bu baglamda aralarindaki evlilik birligi nedeniyle esinin isyerinde diger esin ücretsiz çalistirilmasi pekala mümkündür. Bu biçimdeki ücretsiz çalisma esasinda esler arasinda evlilik birliginden kaynaklanan farkli amaçlari gerçeklestirme baglaminda anlasilabilir bir durum olarak da görülebilir. Bununla birlikte ücretsiz biçimde esinin isyerinde çalisiyor olsa bile bu biçimde çalistirilan esin sigortali sayilmayacagini öngören bir kanun hükmü esasinda ücretsiz çalisan esin sosyal güvenlik hakki baglaminda sigortali çalistirilma güvencesinden mahrum birakilmasina bir gerekçe teskil etmemelidir. Dolayisiyla buradaki sinirlamanin mesru amacinin ailenin korunmasi veya evlilik birliginden kaynaklanan amaçlar ile açiklanmasi mümkün degildir.

9. Aksine, çalisma hayati baglaminda sosyal güvenlik hakki gerek çalisma süreci boyunca karsilasilacak risklere ve gerekse gelecekte ortaya çikmasi muhtemel risklere karsi çalisana bir sosyal güvence saglamak durumundadir. Bu baglamda bu sürece dogrudan müdahale etme ve bu isleri yürütme Anayasa’nin 60. maddesinde devlete bir ödev olarak verilmistir. Sosyal güvenlik hakkinin düzenlendigi bu maddedeki “Devlet, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilati kurar” hükmü bu anlama gelmektedir. Sosyal devletle ilgili anayasal ilke ve kurallarin geregi olarak tüm çalisanlari sigortali biçimde çalistirma yükümlülügü getiren bir sistem kurulmustur. Bunun içindir ki sosyal güvenlik hakki kapsaminda bir güvencenin saglanmasi kisilerin rizasina bile birakilmamistir.

10. Nitekim Mahkememizin yerlesik içtihadi baglaminda bu husus su sekilde ifade edilmektedir:

 “Sosyal güvenlik, kisilerin istek ve iradeleri disinda olusan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü olduklari kisilerin üzerlerindeki gelir azaltici ve harcama artirici etkilerinin en aza indirilmesi, ayrica saglikli ve asgari hayat standardinin güvence altina alinmasidir. Bu güvencenin gerçeklestirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluslari olusturularak kisilerin yaslilik, hastalik, malullük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karsi asgari yasam düzeylerinin korunmasi amaçlanmaktadir. Kisilere saglanan bu anayasal güvencelerin yasama geçirilebilmesi için devlet tüm çalisanlara sosyal güvenlik hakkini saglamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür”. (Bkz.: E.2021/1, K.2021/32, 29/04/2021, s 23; E.2019/104, K.2021/3, 14/01/2021, s 7).

11. Dolayisiyla özellikle dava konusu kuralda oldugu sekilde isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esin gelecekte karsilasabilecegi sosyal risklere karsi korunmasi ve bu muhtemel risklere karsi güvencelerle donatilmasi bu biçimde çalisan es için de bir zorunluluktur. Nitekim sigortasiz çalistirilan es isyerinde bir is kazasi geçirebilir ya da ileride emeklilik arayisina girebilir. Öte yandan evliligin herhangi bir sekilde sona ermesi durumunda yine ücretsiz çalisan esin sosyal güvence arayisi daha yogun biçimde gündeme gelebilir.

12. Iste bu gibi gelecekte karsilasilabilecek muhtemel risklerin karsilanmasi da çalisanlar açisindan sosyal güvenlik hakkinin bir geregi olarak görülmelidir. Zira bu muhtemel riskler kisinin insan onuruna yarasir asgari yasam seviyesine sahip olmasi yönü ile mutlaka karsilanmalidir. Nitekim doktrinde sosyal güvenlik hakki ile ilgili bu hususa da açikça vurgu yapacak sekilde sosyal güvenlik hakki su sekilde tanimlanmaktadir: “Çagdas devlet anlayisinin bir sonucu olan sosyal hukuk devletinde geçerli sosyal güvenlik ve sosyal adalet ilkeleri geregince, toplumdaki yoksul ve muhtaç insanlara, insan onuruna yarasir asgari yasam düzeyi saglamak ve onlari korumakla görevli devletten bu yönde gerekli tedbirleri almasini ve teskilatlari kurmasini talep hakkidir.” (Bkz.: Mehmet Akad, Teori ve Uygulamada Sosyal Güvenlik Hakki, Kazanci Yay., Istanbul 1992, s. 10.)

13. Bun içindir ki dava konusu kuralda esasinda esinin isyerinde ücretsiz olarak çalistirilan diger esin sigortali sayilmamasini öngören kuralla esin sosyal güvenlik hakkina yapilan müdahalenin mesru bir amacinin ortaya konulabildigi söylenemez.

14. Öte yandan sosyal güvenlik hukuku uygulamasinda aile bireyleri arasinda yer alan çocuklarin ebeveynlerinin isyerlerinde ücretsiz çalismasi durumunda sigortasiz çalistirilacagina dair bir kural da bulunmadigi dikkate alindiginda sigortasiz çalisma durumu sadece dava konusu kuralda oldugu sekilde isverenin ücretsiz çalisan esine özgülenmis durumdadir. Bu durum ücretsiz çalisan esi, ailenin diger bireylerine karsi da sosyal güvenlik hakki baglaminda daha güvencesiz bir durumda birakmaktadir.

15. Aile bireyleri arasinda bu biçimdeki farkli bir muamelenin bir hakli nedenini de görmek mümkün degildir. Dolayisiyla bir hakli nedene dayali olmaksizin isverenin isyerinde ücretsiz çalisan aile bireyleri arasinda sadece esin sigortasiz çalistirilmasi ayni zamanda Anayasa’nin 10. maddesi ile de çelismektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararinda da ifade edildigi üzere devletin tüm çalisanlara sosyal güvenlik hakkini saglamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlü oldugu açiktir (E.2021/1, K.2021/32, 29/04/2021, s 23; E.2019/104, K.2021/3, 14/01/2021, s 7).

16. Yukarida siralanan nedenlerle, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayili Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesinin (I) numarali fikrasinin (B) bendi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayili Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendinin Anayasa’nin 10. maddesi ile baglantili biçimde Anayasa’nin 13., ve 60. maddelerine aykiri oldugu için iptali gerektigi kanaatinde oldugumdan çogunlugun aksi yöndeki kararina katilmamaktayim.

 

Üye

Yusuf Sevki HAKYEMEZ

 

KARSIOY GEREKÇESI

1. Es adina kayitli isyerinde çalisildigi ileri sürülen dönemdeki zorunlu sigortalilik süresinin tespiti talebiyle açilan davada itiraz konusu kurallarin Anayasa’ya aykiri olduklari ileri sürülmüs, Sayin çogunluk kurallarin Anayasa’ya aykiri olmadiklari sonucuna ulasmistir.

2. 506 sayili Kanun’da yer alan itiraz konusu kuralla isverenin ücretsiz çalisan esinin anilan Kanun’un hükümlerinin uygulanmasinda sigortali sayilmayacagini öngörülmüstür. 5510 sayili Kanun’da yer alan itiraz konusu kuralla da isverenin isyerinde ücretsiz çalisan esinin kisa ve uzun vadeli sigorta kollari hükümlerinin uygulanmasinda söz konusu Kanun’un 4. ve 5. maddelerine göre sigortali sayilmayacagi hükme baglanmistir.

3. Anayasa’nin 60. maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkina sahiptir./Devlet, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilati kurar.” denilmektedir. Sosyal güvenlik hakki kapsaminda bireylere belirli bir sosyal güvence saglanmasi anayasal zorunluluktur. Bu güvenceyi saglayacak yöntemleri gelistirmek ve gerekli tedbirleri almak ise devletin mali kaynaklarinin yeterliligi ölçüsünde yerine getirecegi bir görevdir.

4. Sosyal sigortalar devletin sosyal güvenligi saglayabilmek için kullandigi etkili bir sistem olarak öngörülmüstür. Baska bir deyisle kanun koyucu takdir yetkisini sosyal güvenligin büyük ölçüde, prime dayali olan bu sistem araciligiyla saglanmasi yönünde kullanmaktadir. Bu itibarla sosyal sigortalarin kapsami disinda kalan bireyler sosyal güvenceden ciddi oranda yoksun kalmaktadirlar.

5. Sosyal sigortalarin kisi bakimindan kapsaminin belirlenmesinde kanun koyucunun belirli bir takdir yetkisi bulunmaktadir. Bununla birlikte sosyal sigortalarin kapsami disinda kalan kisiler ile çalisma iliskilerini belirleyen ve sosyal güvenlik hakkini sinirlandiran kurallarin mesru bir amaca yönelik olmalari gerekir.

6. Hizmet sözlesmesi ile bir veya birden fazla isveren tarafindan çalistirilan kisiler sosyal sigortalar baglaminda sigortali sayilmaktadirlar. Hizmet sözlesmesi bakimindan ücret zorunlu bir unsur ise de 506 sayili Kanun’un mülga 78. maddesi ile 5510 sayili Kanun’un 82. maddesinde yer alan düzenlemelerden sosyal sigortalar baglaminda ücretsiz çalisanlarin da sigortali sayildiklari anlasilmaktadir. Ücretsiz çalisanlar sigortali sayildiklari hâlde isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmayacagini öngören kurallarin mesru bir amaci tespit edilememektedir.

7. Isverenin ücretsiz çalisan esinin evlilik birliginden dogan yükümlülükler kapsaminda çalistigi varsayilarak sigortali sayilmayacaginin öngörüldügü düsünülse dahi kurallarin Anayasa’ya aykiri olmadiklari sonucuna ulasilamamaktadir. Zira kisinin esine ait isyerinde evlilik birliginden dogan yükümlülükler nedeniyle çalismasi gibi herhangi bir yükümlülükten kaynaklanmayan bir sekilde çalismasi da ihtimal dahilindedir. Isverenin esinin evlilik birliginden dogan yükümlülüklerden kaynaklanmayan bir sekilde ücretsiz çalisabilecegi ihtimalinin dislanmasinin ise yöneldigi mesru bir amaç bulunmamaktadir. Bu itibarla ücretsiz çalisan esin sigortali sayilip sayilmayacagi ile ilgili idare ve yargi mercilerinin çalismanin niteligi konusunda bir degerlendirme yapmalarina dahi imkân tanimayarak ücretsiz çalisan esin hiçbir durumda sigortali sayilamayacagini öngören kurallar Anayasa’nin 13. ve 60. maddelerine aykiridir.

8. Diger ücretsiz çalisanlar sigortali sayildigi hâlde isverenin ücretsiz çalisan esinin sigortali sayilmamasinin sosyal güvenlik hakki baglaminda esitlik ilkesi ile de bagdasmadigi açiktir.

9. Açiklanan nedenlerle kurallarin Anayasa’nin 10., 13. ve 60. maddelerine aykiri olduklarindan iptal edilmeleri gerektigini düsündügümden sayin çogunlugun aksi yöndeki görüsüne istirak etmemekteyim.

Üye

Selahaddin MENTES



Şimdi Ara
Hemen Sor