vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff8c9400000000d401000001000200Yabanci mahkemece alinan nafaka ile ilgili kararin icrasina yönelik tanima ve tenfiz istemi. Yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin ilamlarin Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulunmaktadir. YARGITAY 3. HUKUK DAIRESI Esas Numarasi: 2016/20654 Karar Numarasi: 2018/10592 Karar Tarihi: 25.10.2018 NAFAKA YÜKÜMLÜLÜGÜ KONUSUNDAKI YABANCI MAHKEME KARARININ TANINMASI VE TENFIZI ISTEMI Nafaka Dayanagi Kararin Öncelikle Talep Edilen Ülkenin Kendi Iç Hukukuna Göre Taninip Tenfiz Edilecegi - Bu Sekilde Iç Hukukta Geçerli Bir Karar Haline Geldikten Sonra Yasal Yollarla Borçludan Tahsil Islemlerine Basvurulacagi – Yabanci Mahkemelerce Verilen Nafakaya Iliskin Ilamlarin Türkiye'de Icra Edilebilmesi Için Türk Mahkemelerince Verilecek Bir Kararla Taninmasi ve Tenfizinin Ulusal ve Uluslararasi Mevzuata Göre Zorunlu Bulundugu YABANCI MAHKEMELERCE VERILEN NAFAKAYA ILISKIN ILAMLARIN ICRA EDILEBILIRLIGI Nafaka Dayanagi Kararin Öncelikle Talep Edilen Ülkenin Kendi Iç Hukukuna Göre Taninip Tenfiz Edilecegi - Bu Sekilde Iç Hukukta Geçerli Bir Karar Haline Geldikten Sonra Yasal Yollarla Borçludan Tahsil Islemlerine Basvurulacagi -Yabanci Mahkemelerce Verilen Nafakaya Iliskin Ilamlarin Türkiye'de Icra Edilebilmesi Için Türk Mahkemelerince Verilecek Bir Kararla Taninmasi ve Tenfizinin Ulusal ve Uluslararasi Mevzuata Göre Zorunlu Bulundugu DAVA ÖZETI: Yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin ilamlarin Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulunmaktadir. Taraflar arasindaki tanima ve tenfîz davasinin mahkemece yapilan yargilamasi sonucunda, davanin reddine yönelik olarak verilen ve temyiz edilmeksizin kesinlesen hükme karsi Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan kanun yararina temyiz yoluna basvurulmakla, dosya incelendi geregi konusulup düsünüldü. YARGITAY KARARI Davaci vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalinin, 22.12.1997 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten bir çocuklarinin bulundugunu; taraflarin karsilikli anlasarak Reutlingen Sulh Hukuk Aile Mahkemesi'nin 13.02.2004 tarihinde kesinlesen karari ile bosandiklarini, söz konusu kararin bosanmaya iliskin kisminin tanima ve tenfizine mahkemece karar verildigi; Heilbronn Yerel (Aile) Mahkemesi'nin 3 F 1758/09 dosya numarali kesinlesmis karari ile de, müsterek çocuk için davali tarafindan ödenmesi gereken birikmis ve aylik nafaka alacaklarinin hüküm altina alindigini belirterek; Heilbronn Yerel (Aile) Mahkemesi'nin 3F 1758/09 dosya numarali kesinlesmis nafaka kararinin (Türkiye'de icrasi için) taninmasi ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmistir. Davali cevap dilekçesinde; taraflarin 2009 yilinda Almanya'da yasadiklari sirada tanima ve tenfize konu kararin alindigini, Türk yasalarina ve degisen maddi kosullara göre yeniden inceleme yapilmasi ve yeni bir nafaka miktarinin belirlenmesi gerektigini savunarak; davanin reddini istemistir. Mahkemece; "Her ne kadar, davacinin talebi dogrultusunda, kesinlesmis nafaka kararinin taninmasi ve tenfizi talep edilmis ise de; ... Nafakaya dair yabanci mahkeme ilaminin 20.06.1956 tarihli Nafaka Alacaklarinin Yabanci Memleketlerde Tahsili ile ilgili uluslararasi sözlesme hükümlerine göre (New York Sözlesmesi) tenfizine ya da taninmasina lüzum olmaksizin dogrudan Türkiye’de icra ettirilebilmesi mümkündür. Anilan sözlesme 26.01.1971 tarihli 1331 sayili kanunla onaylanarak uygun bulummus ve iç hukuk kurali haline gelmistir. Bu bakimdan sözlesme hükümlerine göre yabanci bir ilam için Türkiye'de dogrudan icra ettirebilme olanagi oldugundan, tanima ve tenfiz kararina gerek bulunmamaktadir. Davacinin dogrudan icra ettirebilme imkani oldugu halde tanima ve tenfiz karari talep etmesinde hukuki yarar görülmemis, bu nedenle davanin reddine karar vermek gerekmistir" gerekçesiyle davanin reddine karar verilmistir. Hüküm, temyiz edilmeksizin 22.01.2015 tarihinde kesinlesmistir. Yargitay Cumhuriyet Bassavciligimin 08.11.2016 tarihli yazilari ile; "...1956 tarihli Birlesmis Milletler Sözlesmesinin 5. maddesinin 3. bendinde nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilaminin, nasil icra edileceginin borçlunun devletinin kanununa göre belirlenecegini hüküm altina almistir. 1958 tarihli Lahey Sözlesmesinin 6.maddesinde tenfiz karari verilmesine iliskin usulün tenfiz merciinin mensup oldugu Devletin kanununa tabi oldugu belirtilmis, gerekli sartlar sözlesmenin 2. maddesinde siralanmistir. 1973 tarihli Lahey Sözlesmesinin 13.maddesinde kararin taninmasi veya tenfizi usulünün talep edilen Devletin hukukuna tabi oldugu belirtilmistir.... 5718 sayili Milletlerarasi Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin 1. fikrasinda sevk edilen " Yabanci mahkemelerden hukuk davalarina iliskin olarak verilmis ve o devlet kurumlarina göre kesinlesmis bulunan ilamlarin Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafindan tenfiz karari verilmesine baglidir". Hükmü ile de, yabanci mahkemelerce verilen hukuk davalarina iliskin hükümlerin ülkemizde hüküm ve sonuç dogurabilmesi için tanima ve tenfiz edilmesi zorunlulugu getirilmistir. Bu durumda, yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin hükümlerin ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulundugundan; mahkemece, bu tür kararlarin dogrudan icra edilebilecegi gerekçesi ile davanin reddinin usul ve yasaya aykiri bulundugu" belirtilerek, hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarinca kanun yararina bozulmasi talep edilmistir. Davada; nafaka yükümlülügü konusundaki yabanci mahkeme kararinin taninmasi ve tenfizi talep edilmistir. Mahkemece; nafaka alacaklarinin tahsili ile ilgili uluslararasi sözlesmeye göre (20/06/1956 tarihli New York sözlesmesi) tenfizi yada tanimaya lüzum olmaksizin dogrudan icra ettirebilme imkani oldugu halde tanima ve tenfiz karari talep etmesinde hukuki yarar görülmediginden bahisle, davanin reddine karar verilmis, hüküm temyiz edilmeksizin kesinlesmistir. 12/12/2007 tarihinde yürürlüge giren 5718 sayili Milletlerarasi özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkinda Kanunun 58. maddesinin 1. fikrasina göre; Yabanci mahkeme ilaminin kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabanci ilamin tenfiz sartlarini tasidiginin mahkemece tespitine baglidir. Tanimada 54'üncü maddenin birinci fikrasinin (a) bendi uygulanmaz. Türkiye Cumhuriyeti, borçlu ve alacakli yanlari farkli ülkelerde bulunan nafaka alacaklarina uluslararasi tahsil imkani taniyan; •1956 tarihli "Nafaka Alacaklarinin Yabanci Memleketlerde Tahsiline Iliskin Birlesmis Milletler New York Sözlesmesi" •1958 tarihli " Çocuklara Karsi Nafaka Yükümlülügü Konusundaki Kararlarin Taninmasi ve Tenfizine iliskin Lahey Sözlesmesi" •1973 tarihli "Nafaka Yükümlülügü Konusundaki Kararlarin Taninmasi ve Tenfizine iliskin Lahey Sözlesmesi" ne taraftir. 1956 tarihli Birlesmis Milletler New York Sözlesmesinin amaci; yabanci bir ülkede bulunan ve talep edilen devletin yargisina tabi olan borçludan nafaka alacaginin tahsilini kolaylastirmaktir. Sözlesmenin amaci bu olmakla beraber 5. maddesinin 3. bendinde nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilaminin nasil icra edilecegi açiklanmis bulunmaktadir. Maddeye göre " 6'nci maddede öngörülen muhakeme usulü, borçlunun Devletin kanununa göre ya bir tenfiz karari veya tescil usulü olabilir ya da 1 inci fikra hükümlerine göre intikal ettirilen karara müstenit yeni bir dava olabilir." düzenlemesini içermektedir. 1958 tarihli Lahey Sözlesmesinin 6.maddesinde ise; tenfiz karari verilmesine iliskin usulün tenfiz merciinin mensup oldugu Devletin kanuna tabi oldugu belirtilmis, gerekli sartlar Sözlesmesinin 2.maddesinde siralanmistir. Yine, 1973 tarihli Lahey Sözlesmesinin 13.maddesinde de; kararin taninmasi veya tenfizi usulünün talep edilen Devletin hukukuna tabi oldugu belirtilmistir. Anilan Sözlesme hükümlerinde görüldügü üzere, nafaka dayanagi kararin öncelikle talep edilen ülkenin kendi iç hukukuna göre taninip tenfiz edilecegi, bu sekilde iç hukukta geçerli bir karar haline geldikten sonra yasal yollarla borçludan tahsil islemlerine basvurulacagi açiktir. Sözlesmeler ile nafakaya iliskin yabanci mahkeme kararinin tanima ve tenfizi saglanmadan dogrudan ülkemizde icrasina yönelik hususlar düzenlenmemis, tanima ve tenfizin sartlari, red sebepleri, esasa girme yasagi gibi uluslararasi nafaka islemlerinde yeknesak uygulama tesis edecek hususlar düzenlenmistir. 5718 sayili Milletlerarasi Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkinda Kanun'un 50 nci maddesinin 1 inci fikrasinda; "Yabanci mahkemelerden hukuk davalarina iliskin olarak verilmis ve o devlet kanunlarina göre kesinlesmis bulunan ilamlarin Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafindan tenfiz karari verilmesine baglidir." denilmektedir. Bu durumda, yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin ilamlarin Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulundugundan; mahkemece, isin esasina girilerek olusacak sonuç dairesinde hüküm kurulmasi gerekirken; belirtilen uluslararasi sözlesme hükümlerine göre nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilamini Türkiye'de dogrudan icra ettirebilme imkani bulunan davacinin tanima ve lenfiz talep etmesinde hukuki yarari bulunmadigi gerekçesiyle, yazili sekilde davanin reddine iliskin hüküm kurulmus olmasi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir. SONUÇ: Yukarida açiklanan nedenlerle Yargitay Cumhuriyet Bassavciligimin kanun yararina temyiz talebinin kabulü ile; Mustafakemalpasa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/11/2014 tarihli ve 2013/694 Esas, 2014/865 Karar sayili kararinin sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, HMK'nin 363/3. maddesi uyarinca geregi yapilmak üzere kararin bir örneginin ve dosyanin Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina gönderilmesine, 25/10/2018 tarihinde oy birligiyle karar verildi. legalbank.net
Yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin ilamlarin Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulunmaktadir.
YARGITAY
3. HUKUK DAIRESI
Esas Numarasi: 2016/20654
Karar Numarasi: 2018/10592
Karar Tarihi: 25.10.2018
Nafaka Dayanagi Kararin Öncelikle Talep Edilen Ülkenin Kendi Iç Hukukuna Göre Taninip Tenfiz Edilecegi - Bu Sekilde Iç Hukukta Geçerli Bir Karar Haline Geldikten Sonra Yasal Yollarla Borçludan Tahsil Islemlerine Basvurulacagi – Yabanci Mahkemelerce Verilen Nafakaya Iliskin Ilamlarin Türkiye'de Icra Edilebilmesi Için Türk Mahkemelerince Verilecek Bir Kararla Taninmasi ve Tenfizinin Ulusal ve Uluslararasi Mevzuata Göre Zorunlu Bulundugu
Nafaka Dayanagi Kararin Öncelikle Talep Edilen Ülkenin Kendi Iç Hukukuna Göre Taninip Tenfiz Edilecegi - Bu Sekilde Iç Hukukta Geçerli Bir Karar Haline Geldikten Sonra Yasal Yollarla Borçludan Tahsil Islemlerine Basvurulacagi -Yabanci Mahkemelerce Verilen Nafakaya Iliskin Ilamlarin Türkiye'de Icra Edilebilmesi Için Türk Mahkemelerince Verilecek Bir Kararla Taninmasi ve Tenfizinin Ulusal ve Uluslararasi Mevzuata Göre Zorunlu Bulundugu
DAVA ÖZETI:
Taraflar arasindaki tanima ve tenfîz davasinin mahkemece yapilan yargilamasi sonucunda, davanin reddine yönelik olarak verilen ve temyiz edilmeksizin kesinlesen hükme karsi Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan kanun yararina temyiz yoluna basvurulmakla, dosya incelendi geregi konusulup düsünüldü.
Davaci vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalinin, 22.12.1997 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten bir çocuklarinin bulundugunu; taraflarin karsilikli anlasarak Reutlingen Sulh Hukuk Aile Mahkemesi'nin 13.02.2004 tarihinde kesinlesen karari ile bosandiklarini, söz konusu kararin bosanmaya iliskin kisminin tanima ve tenfizine mahkemece karar verildigi; Heilbronn Yerel (Aile) Mahkemesi'nin 3 F 1758/09 dosya numarali kesinlesmis karari ile de, müsterek çocuk için davali tarafindan ödenmesi gereken birikmis ve aylik nafaka alacaklarinin hüküm altina alindigini belirterek; Heilbronn Yerel (Aile) Mahkemesi'nin 3F 1758/09 dosya numarali kesinlesmis nafaka kararinin (Türkiye'de icrasi için) taninmasi ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmistir.
Davali cevap dilekçesinde; taraflarin 2009 yilinda Almanya'da yasadiklari sirada tanima ve tenfize konu kararin alindigini, Türk yasalarina ve degisen maddi kosullara göre yeniden inceleme yapilmasi ve yeni bir nafaka miktarinin belirlenmesi gerektigini savunarak; davanin reddini istemistir.
Mahkemece; "Her ne kadar, davacinin talebi dogrultusunda, kesinlesmis nafaka kararinin taninmasi ve tenfizi talep edilmis ise de; ... Nafakaya dair yabanci mahkeme ilaminin 20.06.1956 tarihli Nafaka Alacaklarinin Yabanci Memleketlerde Tahsili ile ilgili uluslararasi sözlesme hükümlerine göre (New York Sözlesmesi) tenfizine ya da taninmasina lüzum olmaksizin dogrudan Türkiye’de icra ettirilebilmesi mümkündür. Anilan sözlesme 26.01.1971 tarihli 1331 sayili kanunla onaylanarak uygun bulummus ve iç hukuk kurali haline gelmistir. Bu bakimdan sözlesme hükümlerine göre yabanci bir ilam için Türkiye'de dogrudan icra ettirebilme olanagi oldugundan, tanima ve tenfiz kararina gerek bulunmamaktadir. Davacinin dogrudan icra ettirebilme imkani oldugu halde tanima ve tenfiz karari talep etmesinde hukuki yarar görülmemis, bu nedenle davanin reddine karar vermek gerekmistir" gerekçesiyle davanin reddine karar verilmistir. Hüküm, temyiz edilmeksizin 22.01.2015 tarihinde kesinlesmistir.
Yargitay Cumhuriyet Bassavciligimin 08.11.2016 tarihli yazilari ile; "...1956 tarihli Birlesmis Milletler Sözlesmesinin 5. maddesinin 3. bendinde nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilaminin, nasil icra edileceginin borçlunun devletinin kanununa göre belirlenecegini hüküm altina almistir. 1958 tarihli Lahey Sözlesmesinin 6.maddesinde tenfiz karari verilmesine iliskin usulün tenfiz merciinin mensup oldugu Devletin kanununa tabi oldugu belirtilmis, gerekli sartlar sözlesmenin 2. maddesinde siralanmistir. 1973 tarihli Lahey Sözlesmesinin 13.maddesinde kararin taninmasi veya tenfizi usulünün talep edilen Devletin hukukuna tabi oldugu belirtilmistir.... 5718 sayili Milletlerarasi Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkinda Kanun'un 50. maddesinin 1. fikrasinda sevk edilen " Yabanci mahkemelerden hukuk davalarina iliskin olarak verilmis ve o devlet kurumlarina göre kesinlesmis bulunan ilamlarin Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafindan tenfiz karari verilmesine baglidir". Hükmü ile de, yabanci mahkemelerce verilen hukuk davalarina iliskin hükümlerin ülkemizde hüküm ve sonuç dogurabilmesi için tanima ve tenfiz edilmesi zorunlulugu getirilmistir.
Bu durumda, yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin hükümlerin ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulundugundan; mahkemece, bu tür kararlarin dogrudan icra edilebilecegi gerekçesi ile davanin reddinin usul ve yasaya aykiri bulundugu" belirtilerek, hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarinca kanun yararina bozulmasi talep edilmistir.
Davada; nafaka yükümlülügü konusundaki yabanci mahkeme kararinin taninmasi ve tenfizi talep edilmistir. Mahkemece; nafaka alacaklarinin tahsili ile ilgili uluslararasi sözlesmeye göre (20/06/1956 tarihli New York sözlesmesi) tenfizi yada tanimaya lüzum olmaksizin dogrudan icra ettirebilme imkani oldugu halde tanima ve tenfiz karari talep etmesinde hukuki yarar görülmediginden bahisle, davanin reddine karar verilmis, hüküm temyiz edilmeksizin kesinlesmistir.
12/12/2007 tarihinde yürürlüge giren 5718 sayili Milletlerarasi özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkinda Kanunun 58. maddesinin 1. fikrasina göre; Yabanci mahkeme ilaminin kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabanci ilamin tenfiz sartlarini tasidiginin mahkemece tespitine baglidir. Tanimada 54'üncü maddenin birinci fikrasinin (a) bendi uygulanmaz.
Türkiye Cumhuriyeti, borçlu ve alacakli yanlari farkli ülkelerde bulunan nafaka alacaklarina uluslararasi tahsil imkani taniyan;
•1956 tarihli "Nafaka Alacaklarinin Yabanci Memleketlerde Tahsiline Iliskin Birlesmis Milletler New York Sözlesmesi"
•1958 tarihli " Çocuklara Karsi Nafaka Yükümlülügü Konusundaki Kararlarin Taninmasi ve Tenfizine iliskin Lahey Sözlesmesi"
•1973 tarihli "Nafaka Yükümlülügü Konusundaki Kararlarin Taninmasi ve Tenfizine iliskin Lahey Sözlesmesi" ne taraftir.
1956 tarihli Birlesmis Milletler New York Sözlesmesinin amaci; yabanci bir ülkede bulunan ve talep edilen devletin yargisina tabi olan borçludan nafaka alacaginin tahsilini kolaylastirmaktir. Sözlesmenin amaci bu olmakla beraber 5. maddesinin 3. bendinde nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilaminin nasil icra edilecegi açiklanmis bulunmaktadir. Maddeye göre " 6'nci maddede öngörülen muhakeme usulü, borçlunun Devletin kanununa göre ya bir tenfiz karari veya tescil usulü olabilir ya da 1 inci fikra hükümlerine göre intikal ettirilen karara müstenit yeni bir dava olabilir." düzenlemesini içermektedir.
1958 tarihli Lahey Sözlesmesinin 6.maddesinde ise; tenfiz karari verilmesine iliskin usulün tenfiz merciinin mensup oldugu Devletin kanuna tabi oldugu belirtilmis, gerekli sartlar Sözlesmesinin 2.maddesinde siralanmistir.
Yine, 1973 tarihli Lahey Sözlesmesinin 13.maddesinde de; kararin taninmasi veya tenfizi usulünün talep edilen Devletin hukukuna tabi oldugu belirtilmistir.
Anilan Sözlesme hükümlerinde görüldügü üzere, nafaka dayanagi kararin öncelikle talep edilen ülkenin kendi iç hukukuna göre taninip tenfiz edilecegi, bu sekilde iç hukukta geçerli bir karar haline geldikten sonra yasal yollarla borçludan tahsil islemlerine basvurulacagi açiktir. Sözlesmeler ile nafakaya iliskin yabanci mahkeme kararinin tanima ve tenfizi saglanmadan dogrudan ülkemizde icrasina yönelik hususlar düzenlenmemis, tanima ve tenfizin sartlari, red sebepleri, esasa girme yasagi gibi uluslararasi nafaka islemlerinde yeknesak uygulama tesis edecek hususlar düzenlenmistir.
5718 sayili Milletlerarasi Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkinda Kanun'un 50 nci maddesinin 1 inci fikrasinda; "Yabanci mahkemelerden hukuk davalarina iliskin olarak verilmis ve o devlet kanunlarina göre kesinlesmis bulunan ilamlarin Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafindan tenfiz karari verilmesine baglidir." denilmektedir.
Bu durumda, yabanci mahkemelerce verilen nafakaya iliskin ilamlarin Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla taninmasi ve tenfizi ulusal ve uluslararasi mevzuata göre zorunlu bulundugundan; mahkemece, isin esasina girilerek olusacak sonuç dairesinde hüküm kurulmasi gerekirken; belirtilen uluslararasi sözlesme hükümlerine göre nafakaya iliskin yabanci mahkeme ilamini Türkiye'de dogrudan icra ettirebilme imkani bulunan davacinin tanima ve lenfiz talep etmesinde hukuki yarari bulunmadigi gerekçesiyle, yazili sekilde davanin reddine iliskin hüküm kurulmus olmasi usul ve yasaya aykiri olup bozmayi gerektirmistir.
SONUÇ: Yukarida açiklanan nedenlerle Yargitay Cumhuriyet Bassavciligimin kanun yararina temyiz talebinin kabulü ile; Mustafakemalpasa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/11/2014 tarihli ve 2013/694 Esas, 2014/865 Karar sayili kararinin sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, HMK'nin 363/3. maddesi uyarinca geregi yapilmak üzere kararin bir örneginin ve dosyanin Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina gönderilmesine, 25/10/2018 tarihinde oy birligiyle karar verildi.
legalbank.net