vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff6e6102000000b803000001000100T.C. Yargitay Hukuk Genel Kurulu 2017/1422 E., 2021/321 K. "Içtihat Metni" MAHKEMESI :Asliye Hukuk Mahkemesi 1. Taraflar arasindaki “araç mülkiyetinin tespiti ve tescili” davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanin kabulüne iliskin karar davali vekili tarafindan temyiz edilmesi üzerine Yargitay 4. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir. 2. Direnme karari davali vekili tarafindan temyiz edilmistir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü: I. YARGILAMA SÜRECI Davaci Istemi: 4. Davaci vekili; araç kiralama isiyle ugrasan müvekkilinin sahibi oldugu ve dava disi M. Ö. isimli kisiye kiraladigi 35 ... 693 plakali aracin süresinde geri getirilmemesi üzerine yapilan arastirmada müvekkilinin kimlik bilgilerinin kullanilmasi suretiyle sahte vekâletname ile davaliya satildiginin ögrenildigini ileri sürerek davaya konu aracin davaliya yapilan satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile islemin iptaline, aracin trafik kaydinin müvekkili adina tesciline karar verilmesini istemistir. Davali cevabi: 5. Davali vekili; yetki ilk itirazinda bulunarak yetkili mahkemenin Fethiye mahkemeleri oldugunu ileri sürmüs; durusmalardaki beyanlarinda özetle; müvekkilinin iyi niyetli oldugunu, noterde gerçeklesen satis ve belgelerin sahteligini bilme imkâninin bulunmadigini, Kocaeli Agir Ceza Mahkemesinin 2012/22 esas sayili dosyasinda müvekkilinin müsteki konumunda oldugunu savunarak davanin reddine karar verilmesini istemistir. Mahkeme Karari: 6. Izmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2012 tarihli ve 2011/396 E., 2012/510 K. sayili karari ile davanin kismen kabulüne karar verilmis; davali vekilinin temyizi üzerine Yargitay 4. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 tarihli ve 2013/4434 E., 2014/698 K. sayili bozma karari ile yetkili mahkemenin Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi oldugunun belirtilmesi üzerine Mahkemenin 08.05.2014 tarihli ve 2014/169 E., 2014/255 K. sayili karari ile yetkisizlik karari verilmistir 7. Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2015 tarihli ve 2014/238 E., 2015/31 K. sayili karari ile; davalinin araci sahte vekâletname ile devralan ilk malik oldugu, ancak sahte vekâletnameyi kullanarak satisi gerçeklestiren dava disi M. Ö. ile herhangi bir yakinliginin ve arkadasliginin bulunmadigi, bu nedenle vekâletnamenin sahteligini bilebilecek durumda olmadigi, dolayisiyla davalinin iyiniyetli üçüncü kisi konumunda oldugu ve aksinin davaci tarafindan da kanitlanamadigi ancak sahte vekâletname ile satisin mülkiyeti geçirmedigi gerekçesiyle davanin kabulü ile aracin satisina iliskin islemin iptaline, aracin davaci adina kayit ve tesciline, davalinin iyiniyetli olmasi nedeniyle yargilama masraflarindan sorumlu tutulmamasina karar verilmistir. Özel Daire Bozma Karari: 8. Mahkemenin yukarida belirtilen kararina karsi süresi içinde davali vekili tarafindan temyiz isteminde bulunulmustur. 9. Yargitay 4. Hukuk Dairesinin 16.09.2015 tarihli ve 2015/9610 E., 2015/9907 K. sayili karari ile; “…1- Dosyadaki yazilara, kararin dayandigi kanitlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin degerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre asagidaki bendin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari reddedilmelidir. 2- Diger temyiz itirazlarina gelince; a) Dava, sahte vekaletname ile yapilan araç satisindan dolayi, satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile trafik kaydinin iptali ve tescili istemlerine iliskindir. Mahkemece davanin kabulüne karar verilmis, hüküm, davali tarafindan temyiz edilmistir. Davaci, 35 HS 693 plakali aracin sahibi oldugunu ve ayni zamanda araç kiralama isiyle ugrastigini, M. Ö. isimli kisinin bu araci kiraladigini ancak süresinde geri getirmedigini, yaptigi arastirma sonucu aracin kendisine ait kimlik bilgilerinin kullanilarak sahte bir vekaletname ile davaliya satildigini ögrendigini belirterek, davaya konu aracin satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile trafik kaydinin iptali ve tescilini istemistir. Davali, araci trafik kaydinda malik olarak görünen kisinin vermis oldugu satisa iliskin vekaletname ile aldigini, iyi niyetli olmasi nedeniyle davanin reddi gerektigini savunmustur. Mahkemece, davali iyi niyetli oldugunu savunmus ise de; sahte vekaletname ile yapilan ilk satisin geçerli oldugu kabul edilemeyeceginden davanin kabulüne karar verilmistir. Türk Medeni Kanunu'nun 988. maddesi; bir tasinirin emin sifatiyla zilyedinden o sey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sinirli ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Bir malin zilyedi onu baskasina emanet etmis olmayip çaldirma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çikarmis bulunuyorsa, üçüncü sahis böyle bir mali iyi niyetle iktisap etmis olsa dahi onun iktisabi geçerli degildir. Gerçekten Medeni Kanunun 989. maddesi bu konuda açik düzenleme içermektedir. Tasiniri çalinan, kaybolan ya da iradesi disinda baska herhangi bir sekilde elinden çikan zilyed, o seyi elinde bulunduran herkese karsi bes yil içinde tasinir davasi açabilir. Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunmasi hususunda emanet birakilan mallarla sahibinin elinden rizasi olmaksizin çikan mallar arasinda bir ayrim yapmistir. Bu ayrim su düsünceye dayanmaktadir; mali baskasina emaneten birakan kimse az çok risk altina girmis ve emaneten verdigi seyin alan tarafindan baskasina geçirilmesi tehlikesini göze almis sayilabilir. Oysa bir mali rizasi olmadan elinden çikaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandigi söylenemez. Böyle olunca bir mali iyi niyetle iktisap eden üçüncü kisinin menfaati, mali emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rizasi olmadan malini elinden çikaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rizasi olmadan çikan bir seyi iyi niyetli üçüncü kisi bir açik artirmadan, pazardan veya bu gibi esyayi satan bir kimseden iktisap ederse asil mal sahibinin gerek bu sahis gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacagi iade davasini kazanabilmesi söyle bir sarta baglanmistir: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kisinin bu mali iktisap etmesi için verdigi bedel, iadeyi isteyen davaci yani asil mal sahibi tarafindan ona iade edilmelidir. Eger bu sart yerine getirilmezse mahkeme asil mal sahibinin açacagi iade davasini kabul edemez. Hukuk Genel Kurulu'nun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayili ilami da bu yöndedir. Dosya kapsamindan; oto kiralama isi yapan davacinin kendisine ait olan araci kendisini M. Ö. olarak tanitan kisiye kiraladigi ve aracin bu sahisla birlikte hareket eden kisi tarafindan davaciya ait bilgileri içeren sahte vekaletname ile davaliya satildigi anlasilmaktadir. Davaci kendisine ait araci dava disi kisiye kiralamis oldugundan araç malikinin rizasi ile elinden çikmistir. Bu noktada davalinin iyi niyetli olup olmadiginin irdelenmesi gerekir. Olayla ilgili ceza sorusturmasi ve dosyaya sunulan deliller birlikte degerlendirildiginde davalinin kendisini M. Ö. olarak tanitan kisi ile birlikte hareket ederek davaciyi zarara ugratmak istedigi yönünde bir delil bulunmadigindan davali iyi niyetli kabul edilmelidir. Kaldi ki mahkemece de davalinin iyiniyetli oldugu kabul edilmistir. O halde; davacinin araç mülkiyetinin tespiti davasini kazanabilmesi için davalinin satis bedeli olarak ödemis oldugu bedeli kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece bedelin ödenmemesi halinde davanin reddine karar verilmesi gerekirken ödeme gerçeklesmeden yazili gerekçe ile davanin kabulü dogru degildir. Kararin bu nedenle bozulmasi gerekmistir. b) Mahkemece davaya konu olan aracin davali adina olan kaydinin iptaline ve davaci adina tesciline karar verilmistir. 2918 sayili Kanun'un 19. vd maddeleri uyarinca araçlarin trafik tescil islemleri idari bir nitelik tasimaktadir. Bu bakimdan idari makamlari belirli bir biçimde islem tesisine zorlayici nitelikte tescil karari verilmesi de dogru degildir. Kararin bu nedenle de bozulmasi gerekmistir.” gerekçesiyle karar bozulmustur. Direnme Karari: 10. Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ve 2015/379 E., 2016/19 K. sayili karari ile; önceki karar gerekçelerinin yaninda, davaya konu aracin zilyetligi dava disi M. Ö.'ya devredilmis ise de zilyetligin süreli olarak devri ve sürenin sonunda davaciya iade edilmemesi nedeniyle artik bu kisinin emin sifatiyla zilyet olmadigi, ceza mahkemesinde güveni kötüye kullanma suçundan cezalandirildigi ve kararin kesinlestigi, davaya konu aracin bu kisi tarafindan davaliya devredilmedigi, dava disi Kasim Orak tarafindan düzenlenen sahte vekâletname ile davaliya satildigi, Özel Dairece yapilan temyiz incelemesinde bozmaya esas alinan Hukuk Genel Kurulunun 25.09.2002 tarihli ve 2002/4-608 E. ve 2002/643 K. sayili kararinda kisinin iyi niyetli olarak devralmasinin tek basina yeterli olmadigi, devraldigi malin mutat sayilan yerlerden yani açik arttirma, pazar veya bu esyayi satan bir saticidan almis olmasinin da gerekli oldugunun açikça belirtildigi, bu durumda somut olaya bakildiginda söz konusu aracin davali tarafindan araç satiminin mutat oldugu oto pazari, galeri veya açik arttirma yoluyla satin alinmadigi, dogrudan dogruya dava disi Kasim Orak'dan sahte vekâletname yoluyla satin alindigi açikça belli oldugundan Hukuk Genel Kurulunun anilan kararindaki ilkelerden faydalanma olanaginin olmadigi, bu nedenle davacinin satis bedelini iade etmesinin gerekmedigi ancak davalinin iyi niyetli üçüncü kisi olmasi nedeni ile yargilama masraflarindan sorumlu tutulmadigi; araçlarla ilgili tescil karari verilip verilemeyecegi ile ilgili olarak ise tapu müdürlügünün de idari bir kurum oldugu, mahkemelerde açilan tapu iptal ve tescil davalarinda dogrudan tescil karari verilerek hükmün infazinin saglanabildigi, ayni sekilde araçlar yönünden de trafik tescil denetleme sube müdürlügü kayitlarinin tapu sicili gibi mülkiyeti açiklayici bir niteliginin bulundugu, aksi düsünülecek olursa mahkemelerce araçlar hakkinda açilmis olan tespit ve tescile yönelik davalarda sadece tespit karari verilmesi durumunda kararin eda hükmü içermemesi nedeniyle dogrudan dogruya infaz edilemeyecegi, bu konuda Yargitay daireleri arasinda farkli içtihatlar bulundugu ve uygulamada bu hususun çeliski yaratacagi, içtihatlarin birlestirilmesi gerektigi gerekçesiyle direnme karari verilmistir. Direnme Kararinin Temyizi: 11. Direnme karari süresi içinde davali vekili tarafindan temyiz edilmistir. II. UYUSMAZLIK 12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik; a) Somut olayda, davaya konu aracin davacinin elinden rizasi ile çikip çikmadigi, dava disi M.Ö.’nin 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 988. maddesindeki anlamda emin sifatiyla zilyet olup olmadigi, buradan varilacak sonuca göre iyi niyetli üçüncü kisi konumunda olan davaliya, ödemis oldugu araç bedelinin iadesinin gerekip gerekmedigi, b) Hükümle birlikte aracin tesciline karar verilmesinin mümkün olup olmadigi noktalarinda toplanmaktadir. III. GEREKÇE 13. Yukarida tespit edilen uyusmazliklar yönünden ayri ayri degerlendirme yapilmasi gerekmektedir. (a) bendindeki uyusmazlik yönünden; 14. Uyusmazligin çözümüne geçilmeden önce, konuya iliskin yasal düzenleme ve ilkelerin ortaya konulmasinda yarar vardir. 15. Tasinir mülkiyeti TMK’nin 762. ve 778. maddeleri arasinda düzenlenmistir. Tasinirlar (menkuller) TMK’nin 762. maddesinde “Nitelikleri itibariyla tasinabilen maddi seyler ile edinmeye elverisli olan ve tasinmaz mülkiyetinin kapsamina girmeyen dogal güçler” olarak tanimlanmistir. Bu bakimdan bir yerden diger bir yere bagimsiz olarak, özünde bir degisiklik olmadan tasinabilen her türlü maddi esya (örnegin otomobil, çanta, koltuk, sandalye, bugday, arpa vs.) satimi tasinir satimi niteliginde oldugu gibi, tasinmaz mülkiyetine dâhil olmayan ve temellüke (mülk edinmeye) elverisli bulunan elektrik, su, havagazi, dogalgaz gibi tabii kuvvetlerin satimi da tasinir satimi niteligindedir. 16. Bu bakimdan tasinir (menkul) satimini “tasinmaz (gayrimenkul) olmayan her seyin satimidir” seklinde tanimlamak daha isabetli olur. TMK’nin 763/1 maddesine göre, tasinir mülkiyetinin nakli için zilyetligin devri gereklidir. 17. Tasinir satiminin geçerliligi kural olarak biçim kosuluna baglanmis degildir. TMK’nin 988. maddesinde; “Bir tasinirin emin sifatiyla zilyedinden o sey üzerinde iyi niyetle mülkiyet veya sinirli aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur” hükmü yer almaktadir. Bu maddenin uygulanabilmesi için gerekli sartlar sunlardir: i- Ayni hakkin emin sifatiyla zilyetten kazanilmis olmasi, ii- Ayni hakkin kazananinin üçüncü kisi olmasi, iii- Üçüncü kisinin bir ayni hak kazanmis olmasi, iiii- Üçüncü kisinin ayni hakki iyi niyetle kazanmis olmasi, iiiii- Üçüncü kisinin ediniminde tasarruf yetkisi disinda diger geçerlilik unsurlarinin mevcut olmasi (Sirmen, L.: Esya Hukuku, 5. Basi, Ankara 2017, s. 91 vd). 18. Bu kosullarin gerçeklesmesi durumu, mülkiyet hakki sona eren önceki zilyedin üçüncü kisiye karsi tasinir davasi veya istihkak davasi açamamasi hukuki sonucunu dogurur. 19. Ancak bir malin zilyedi, onu baskasina emanet etmis olmayip çaldirma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çikarmis bulunuyorsa, üçüncü sahis böyle bir mali iyi niyetle iktisap etmis olsa dahi onun iktisabi geçerli degildir. Gerçekten TMK’nin 989. maddesi bu hususta gayet açiktir: “Tasiniri çalinan, kaybolan ya da iradesi disinda baska herhangi bir sekilde elinden çikan zilyet, o seyi elinde bulunduran herkese karsi bes yil içinde tasinir davasi açabilir. Bu tasinir, açik artirmadan veya pazardan ya da benzeri esya satanlardan iyi niyetle edinilmis ise; iyi niyetli birinci ve sonraki edinenlere karsi tasinir davasi, ancak ödenen bedelin geri verilmesi kosuluyla açilabilir. Diger konularda iyi niyetli zilyedin haklarina iliskin hükümler uygulanir.” 20. Görülüyor ki Kanun iyi niyetin korunmasi hususunda emaneten birakilan mallarla sahibinin elinden rizasi olmadan çikan mallar hususunda bir ayrim yapmistir. Bu ayrim su düsünceye dayanmaktadir; mali baskasina emaneten birakan kimse az çok risk altina girmis ve emaneten verdigi seyin alan tarafindan baskasina geçirilmesi tehlikesini göze almis sayilabilir. Oysa bir mali rizasi olmadan elinden çikaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandigi söylenemez. Böyle olunca, bir mali iyi niyetle iktisap eden üçüncü sahsin menfaati, mali emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rizasi olmadan mali elinden çikan kimsenin menfaatine ise feda edilmektedir. 21. Sahibinin elinden rizasi olmadan çikan bir seyi, iyi niyetli üçüncü sahis bir açik artirmadan, pazardan veya bu gibi esyayi satan bir kimseden iktisap ederse, asil mal sahibinin gerek bu sahis, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacagi iade davasini kazanabilmesi söyle bir sarta baglanmistir: Böyle hâllerde, iyi niyetli üçüncü sahsin bu mali iktisap etmesi için verdigi bedel, iadeyi isteyen davaci, yani asil mal sahibi tarafindan ona iade edilmelidir. Eger bu sart yerine getirilmezse hâkim, asil mal sahibinin açacagi iade davasini kabul edemez (TMK m. 989/2.). 22. TMK’da düzenlenen zilyetlik karineleri degerlendirildiginde, iyi niyetli birinci veya sonraki edinenlere yöneltilen tasinir davasinin kabulü için TMK’nin 989/2. maddesinde düzenlenen ödenen bedelin geri verilmesi kosulu, tasinir malin açik artirmadan veya pazardan ya da benzeri esya satanlardan iyi niyetle edinilmis olmasi hâline münhasir olup, iyi niyetli kisiye ödeme yapilmasina iliskin baskaca yasal düzenleme bulunmamaktadir. 23. Bedel karsiliginda iade kosulu, ancak sahibinin elinden iradesi disinda çikan esyalar hakkinda bahse konu olur. Böyle bir tasiniri TMK’nin 989/2. maddesindeki sartlarla iktisap etmis bulunan dava olunan, ancak bunun iktisabi için ödedigi bedel kendisine verilmek sartiyla iadeye mecbur tutulabilir (Akipek, J.: Türk Esya Hukuku, 2. Basi, Ankara 1972, s. 256). 24. Nitekim, Yargitay Hukuk Genel Kurulunun 21.02.2018 tarihli ve 2017/4-1367 E., 2018/249 K. sayili kararinda da ayni ilkeler kabul edilmistir. 25. Yukarida da deginildigi üzere, tasinir satiminin geçerligi kural olarak biçim kosuluna baglanmis degil ise de, bazi özel Kanunlar ile tasinir satimi için geçerlilik kosulu öngörülmüstür. 26. 2918 sayili Karayollari Trafik Kanunu’nun (KTK) 20. maddesinin (d) bendi : “Tescil edilmis araçlarin her çesit satis ve devirleri, satis ve devri yapilacak araçtan dolayi motorlu tasitlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammi, vergi cezasi ve trafik idari para cezasi borcu bulunmadiginin tespit edilmesi ve tasit üzerinde satis ve/veya devri kisitlayici herhangi bir tedbir veya kayit bulunmamasi halinde, araç sahibi adina düzenlenmis tescil belgesi veya trafik tescil kayitlari esas alinarak noterler tarafindan yapilir. Noterler tarafindan yapilmayan her çesit satis ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir. 27. Tescil edilmis araçlarin her çesit satis ve devirlerinin noterler tarafindan yapilacagi belirtilen maddeden de anlasilacagi üzere trafik siciline tescil edilmis motorlu aracin mülkiyetini devir borcu doguran sözlesmelerin geçerliligi için resmi sekilde yapilmasi gerekmektedir. 28. Diger bir anlatimla trafikte kayitli araçlar, yapilari itibariyle tasinir mal olsalar da mülkiyetlerinin geçisi tasinir ve tasinmazlardan farkli olarak, özel ve kendine özgü bir düzenlenme kosuluna baglanmistir. Trafik siciline kayitli bir motorlu aracin mülkiyetinin devredilebilmesi için araç malikiyle resmî sekilde yapilacak sözlesmeye dayali olarak aracin zilyetliginin devredilmesi gerekmektedir. 29. Bu sözlesmelerin “araç sahibi adina düzenlenmis tescil belgesi veya trafik tescil kayitlari esas alinarak” yapilacaginin belirtilmis olmasi ise, diger mülkiyeti devir borcu doguran sözlesmelerden farkli olarak, motorlu aracin maliki disinda bir kimsenin söz konusu sözlesmeyi yapamayacagi anlamina gelmektedir. Bu durum, genel olarak tasinirlar için söz konusu olan, emin sifatiyla zilyetten hak edinimini, motorlu araçlar bakimindan imkânsiz kilmaktadir. 30. Tasarruf yetkisine sahip olmayan kimsenin, her nasilsa trafik siciline malik olarak kaydedilmis olmasi da bu kimseden hak edinen iyiniyetli üçüncü kisilerin edinimlerinin korunmasina yetmemektedir. Çünkü hukukumuzda, trafik siciline, motorlu araç üzerindeki aynî haklari dis dünyaya açiklama islevi taninmadigi gibi, trafik sicilinin yansittigi görünüse güvenin korunacagina dair herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadir. (Özçelik, B.: Motorlu Araç Mülkiyetinin Yetkisiz Kimseden Devralinmasi ve Sonuçlari, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 68, Sayi 4, s. 841) 31. Hemen belirtmek gerekir ki; motorlu araç mülkiyeti TMK’nin 988. maddesi uyarinca iyiniyetle kazanilamaz. Çünkü, motorlu aracin malik disinda bir kimseden devralindigi her durumda, devredenin tasarruf yetkisinin yoklugu disinda, ayrica bir geçersizlik sebebi bulunur. Söyle ki; KTK 20/d hükmü uyarinca motorlu araç mülkiyetinin edinilebilmesi için, mülkiyeti devir borcu doguran, aracin malikiyle resmî sekilde yapilmis bir sözlesmeye ve aracin zilyetliginin mülkiyetin nakli amaciyla devredilmesine ihtiyaç bulunmaktadir. Motorlu aracin zilyetligini herhangi bir surette malikin rizasiyla elinde bulunduran kimse (emin sifatiyla zilyet), KTK 20/d hükmünde, mülkiyeti devir borcu doguran sözlesmenin noterce düzenlenebilmesi için aranan, “tescil belgesine (ruhsata) sahip olma” veya “trafik sicilinde malik olarak kayitli bulunma” sartlarini saglayamayacagindan, geçerli bir devir sözlesmesi yapamaz. Açiklandigi gibi, geçerli bir sözlesme bulunmadan gerçeklestirilen zilyetlik devri de motorlu araç mülkiyetini geçirmeyeceginden, zilyetligi devralan üçüncü kisi, iyiniyetli olsa dahi, aracin mülkiyetini kazanamaz (Özçelik, B., s. 847). 32. Kanun’un açik hükmü karsisinda, trafik sicilinde kayitli araçlarin satimina iliskin bir sözlesmenin hukuki sonuç dogurabilmesi için o sözlesmenin KTK’nin 20/d maddesi geregince resmî biçimde yapilmasi bir geçerlilik kosuludur. Anilan hüküm ile kanun koyucu bir aracin mülkiyetinin geçisi için noterde resmî bir sözlesme yapilmasini zorunlu kilmakla, taraflarin iradelerinin ancak yasada öngörüldügü biçimde birlesmeleri durumunda bir deger ifade edebilecegini, aksi hâlde sonuç dogurmayacagini ve geçersiz oldugunu düzenleme altina almak istemektedir. 33. Somut olayda davaci, adina tescilli aracini kiralama maksadiyla dava disi M. Ö.’ya teslim etmis, akabinde sahte oldugu sabit olan vekâletname ile yine dava disi Kasim Orak tarafindan iyiniyetli davaliya noterde satisi gerçeklestirilerek araç teslim edilmis olup bu hususlar Özel Daire ve Mahkeme arasinda uyusmazlik disidir. 34. Davali her ne kadar iyiniyetli ise de KTK 20/d maddesine göre araçlarin mülkiyetinin devri için ortada geçerli bir sözlesmenin bulunmasi gerekir. Oysa, eldeki davada taraflar arasindaki sözlesme sahte vekâletnameye dayandigindan yetkisiz temsil söz konusu olup geçerli bir sözlesmeden bahsetmek mümkün olmayacaktir. Sahte vekâletname ile temlik alan ilk el konumundaki davali yönünden tescil yolsuz oldugundan, iyiniyetli oldugu düsüncesiyle, aracin mülkiyetinin davaliya geçtigi söylenemeyecegi gibi davaci tarafindan açilan davanin kabulünün davalinin ödemis oldugu araç bedelinin kendisine iadesi kosuluna bagli oldugu da kabul edilemez. (b) bendindeki uyusmazlik yönünden; 35. Motorlu araçlarin tescil islemi idari bir islem niteligindedir. Mahkemece trafik kaydina tescile karar verilmesi, idareyi islem yapmaya zorlayici bir karardir. Oysa adli yargi yerinde, idareyi islem yapmaya zorlayici türden bir karar verilemez. 36. Her ne kadar tasinmazlara iliskin davalarda tescile iliskin hüküm kurulabildigi akla gelmekte ise de, bu husus TMK’da yerini bulan düzenlemelerden kaynaklanmakta olup KTK’da motorlu araçlarin tesciline iliskin mahkemelere bu sekilde bir yetki ve görev verilmemistir. 37. Uyusmazligin mahiyeti itibariyle bu noktada tartisilmasi gereken asil husus, araç satislari için KTK’nin 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonu olup, bu konuda öncelikle sicile güven ilkesine deginilmesi gerekir. 38. Tasinirlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi yukarida açiklandigi üzere zilyetlik yoluyla saglanirken tasinmazlar açisindan bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun TMK’nin 1023. maddesinde tasinmaz mallar için açik bir sekilde öngördügü sicile güven ilkesinin KTK’da yer almamasi, baska bir anlatimla trafik kaydinda yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kisinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanilmasi noktasinda korunmasi hususunda TMK’nin tasinir mülkiyetine iliskin kurallarina istisna teskil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmamasi karsisinda trafik sicil kayitlarinin, tapu sicilinin sagladigi korumaya esdeger güce sahip oldugu söylenemeyecektir. 39. Nitekim ayni husus Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2019 tarihli ve 2017/13-505 E., 2019/1289 K. sayili kararinda da vurgulanmistir. 40. Bu durumda, davaci tarafindan davaya konu araca iliskin tescil karari istenilmis olmakla çogun içinde azin da oldugu ilkesinden hareketle mahkemece, asil dava ile ilgili olarak davaya konu aracin mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekmektedir. Yargitayin köklesmis uygulamalari da bu yönde olup aksi degerlendirme yanilgiya matuftur. 41. Sonuç itibariyle; (a) bendindeki uyusmazlik yönünden usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararinin kararda belirtilen nedenler yaninda yukarida açiklanan genisletilmis gerekçe ve nedenlerle birlikte onanmasina karar vermek gerekmis, (b) bendindeki uyusmazlik yönünden ise Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararina uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykiri bulunmustur. IV. SONUÇ : Açiklanan nedenlerle; (a) bendindeki uyusmazlik yönünden davali vekilinin temyiz itirazlarinin reddi ile direnme kararinin yukarida açiklanan genisletilmis gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA, (b) bendindeki uyusmazlik yönünden davali vekilinin temyiz itirazlarinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerden dolayi, 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA, Ayni Kanun’un 440/III-1. maddesi geregince karar düzeltme yolu kapali olmak üzere 23.03.2021 tarihinde oy birligi ile kesin olarak karar verildi. hukukihaber.net
T.C.
Yargitay
Hukuk Genel Kurulu
2017/1422 E., 2021/321 K.
"Içtihat Metni"
MAHKEMESI :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasindaki “araç mülkiyetinin tespiti ve tescili” davasindan dolayi yapilan yargilama sonunda, Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanin kabulüne iliskin karar davali vekili tarafindan temyiz edilmesi üzerine Yargitay 4. Hukuk Dairesince yapilan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararina karsi direnilmistir.
2. Direnme karari davali vekili tarafindan temyiz edilmistir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü:
I. YARGILAMA SÜRECI
Davaci Istemi:
4. Davaci vekili; araç kiralama isiyle ugrasan müvekkilinin sahibi oldugu ve dava disi M. Ö. isimli kisiye kiraladigi 35 ... 693 plakali aracin süresinde geri getirilmemesi üzerine yapilan arastirmada müvekkilinin kimlik bilgilerinin kullanilmasi suretiyle sahte vekâletname ile davaliya satildiginin ögrenildigini ileri sürerek davaya konu aracin davaliya yapilan satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile islemin iptaline, aracin trafik kaydinin müvekkili adina tesciline karar verilmesini istemistir.
Davali cevabi:
5. Davali vekili; yetki ilk itirazinda bulunarak yetkili mahkemenin Fethiye mahkemeleri oldugunu ileri sürmüs; durusmalardaki beyanlarinda özetle; müvekkilinin iyi niyetli oldugunu, noterde gerçeklesen satis ve belgelerin sahteligini bilme imkâninin bulunmadigini, Kocaeli Agir Ceza Mahkemesinin 2012/22 esas sayili dosyasinda müvekkilinin müsteki konumunda oldugunu savunarak davanin reddine karar verilmesini istemistir. Mahkeme Karari:
6. Izmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2012 tarihli ve 2011/396 E., 2012/510 K. sayili karari ile davanin kismen kabulüne karar verilmis; davali vekilinin temyizi üzerine Yargitay 4. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 tarihli ve 2013/4434 E., 2014/698 K. sayili bozma karari ile yetkili mahkemenin Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi oldugunun belirtilmesi üzerine Mahkemenin 08.05.2014 tarihli ve 2014/169 E., 2014/255 K. sayili karari ile yetkisizlik karari verilmistir
7. Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2015 tarihli ve 2014/238 E., 2015/31 K. sayili karari ile; davalinin araci sahte vekâletname ile devralan ilk malik oldugu, ancak sahte vekâletnameyi kullanarak satisi gerçeklestiren dava disi M. Ö. ile herhangi bir yakinliginin ve arkadasliginin bulunmadigi, bu nedenle vekâletnamenin sahteligini bilebilecek durumda olmadigi, dolayisiyla davalinin iyiniyetli üçüncü kisi konumunda oldugu ve aksinin davaci tarafindan da kanitlanamadigi ancak sahte vekâletname ile satisin mülkiyeti geçirmedigi gerekçesiyle davanin kabulü ile aracin satisina iliskin islemin iptaline, aracin davaci adina kayit ve tesciline, davalinin iyiniyetli olmasi nedeniyle yargilama masraflarindan sorumlu tutulmamasina karar verilmistir.
Özel Daire Bozma Karari:
8. Mahkemenin yukarida belirtilen kararina karsi süresi içinde davali vekili tarafindan temyiz isteminde bulunulmustur.
9. Yargitay 4. Hukuk Dairesinin 16.09.2015 tarihli ve 2015/9610 E., 2015/9907 K. sayili karari ile;
“…1- Dosyadaki yazilara, kararin dayandigi kanitlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin degerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre asagidaki bendin kapsami disinda kalan temyiz itirazlari reddedilmelidir.
2- Diger temyiz itirazlarina gelince;
a) Dava, sahte vekaletname ile yapilan araç satisindan dolayi, satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile trafik kaydinin iptali ve tescili istemlerine iliskindir. Mahkemece davanin kabulüne karar verilmis, hüküm, davali tarafindan temyiz edilmistir.
Davaci, 35 HS 693 plakali aracin sahibi oldugunu ve ayni zamanda araç kiralama isiyle ugrastigini, M. Ö. isimli kisinin bu araci kiraladigini ancak süresinde geri getirmedigini, yaptigi arastirma sonucu aracin kendisine ait kimlik bilgilerinin kullanilarak sahte bir vekaletname ile davaliya satildigini ögrendigini belirterek, davaya konu aracin satis isleminin geçersiz oldugunun tespiti ile trafik kaydinin iptali ve tescilini istemistir.
Davali, araci trafik kaydinda malik olarak görünen kisinin vermis oldugu satisa iliskin vekaletname ile aldigini, iyi niyetli olmasi nedeniyle davanin reddi gerektigini savunmustur.
Mahkemece, davali iyi niyetli oldugunu savunmus ise de; sahte vekaletname ile yapilan ilk satisin geçerli oldugu kabul edilemeyeceginden davanin kabulüne karar verilmistir.
Türk Medeni Kanunu'nun 988. maddesi; bir tasinirin emin sifatiyla zilyedinden o sey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sinirli ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.
Bir malin zilyedi onu baskasina emanet etmis olmayip çaldirma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çikarmis bulunuyorsa, üçüncü sahis böyle bir mali iyi niyetle iktisap etmis olsa dahi onun iktisabi geçerli degildir. Gerçekten Medeni Kanunun 989. maddesi bu konuda açik düzenleme içermektedir. Tasiniri çalinan, kaybolan ya da iradesi disinda baska herhangi bir sekilde elinden çikan zilyed, o seyi elinde bulunduran herkese karsi bes yil içinde tasinir davasi açabilir.
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunmasi hususunda emanet birakilan mallarla sahibinin elinden rizasi olmaksizin çikan mallar arasinda bir ayrim yapmistir. Bu ayrim su düsünceye dayanmaktadir; mali baskasina emaneten birakan kimse az çok risk altina girmis ve emaneten verdigi seyin alan tarafindan baskasina geçirilmesi tehlikesini göze almis sayilabilir. Oysa bir mali rizasi olmadan elinden çikaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandigi söylenemez. Böyle olunca bir mali iyi niyetle iktisap eden üçüncü kisinin menfaati, mali emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rizasi olmadan malini elinden çikaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rizasi olmadan çikan bir seyi iyi niyetli üçüncü kisi bir açik artirmadan, pazardan veya bu gibi esyayi satan bir kimseden iktisap ederse asil mal sahibinin gerek bu sahis gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacagi iade davasini kazanabilmesi söyle bir sarta baglanmistir: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kisinin bu mali iktisap etmesi için verdigi bedel, iadeyi isteyen davaci yani asil mal sahibi tarafindan ona iade edilmelidir. Eger bu sart yerine getirilmezse mahkeme asil mal sahibinin açacagi iade davasini kabul edemez. Hukuk Genel Kurulu'nun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayili ilami da bu yöndedir.
Dosya kapsamindan; oto kiralama isi yapan davacinin kendisine ait olan araci kendisini M. Ö. olarak tanitan kisiye kiraladigi ve aracin bu sahisla birlikte hareket eden kisi tarafindan davaciya ait bilgileri içeren sahte vekaletname ile davaliya satildigi anlasilmaktadir.
Davaci kendisine ait araci dava disi kisiye kiralamis oldugundan araç malikinin rizasi ile elinden çikmistir. Bu noktada davalinin iyi niyetli olup olmadiginin irdelenmesi gerekir. Olayla ilgili ceza sorusturmasi ve dosyaya sunulan deliller birlikte degerlendirildiginde davalinin kendisini M. Ö. olarak tanitan kisi ile birlikte hareket ederek davaciyi zarara ugratmak istedigi yönünde bir delil bulunmadigindan davali iyi niyetli kabul edilmelidir. Kaldi ki mahkemece de davalinin iyiniyetli oldugu kabul edilmistir.
O halde; davacinin araç mülkiyetinin tespiti davasini kazanabilmesi için davalinin satis bedeli olarak ödemis oldugu bedeli kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece bedelin ödenmemesi halinde davanin reddine karar verilmesi gerekirken ödeme gerçeklesmeden yazili gerekçe ile davanin kabulü dogru degildir. Kararin bu nedenle bozulmasi gerekmistir.
b) Mahkemece davaya konu olan aracin davali adina olan kaydinin iptaline ve davaci adina tesciline karar verilmistir. 2918 sayili Kanun'un 19. vd maddeleri uyarinca araçlarin trafik tescil islemleri idari bir nitelik tasimaktadir. Bu bakimdan idari makamlari belirli bir biçimde islem tesisine zorlayici nitelikte tescil karari verilmesi de dogru degildir. Kararin bu nedenle de bozulmasi gerekmistir.” gerekçesiyle karar bozulmustur.
Direnme Karari:
10. Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ve 2015/379 E., 2016/19 K. sayili karari ile; önceki karar gerekçelerinin yaninda, davaya konu aracin zilyetligi dava disi M. Ö.'ya devredilmis ise de zilyetligin süreli olarak devri ve sürenin sonunda davaciya iade edilmemesi nedeniyle artik bu kisinin emin sifatiyla zilyet olmadigi, ceza mahkemesinde güveni kötüye kullanma suçundan cezalandirildigi ve kararin kesinlestigi, davaya konu aracin bu kisi tarafindan davaliya devredilmedigi, dava disi Kasim Orak tarafindan düzenlenen sahte vekâletname ile davaliya satildigi, Özel Dairece yapilan temyiz incelemesinde bozmaya esas alinan Hukuk Genel Kurulunun 25.09.2002 tarihli ve 2002/4-608 E. ve 2002/643 K. sayili kararinda kisinin iyi niyetli olarak devralmasinin tek basina yeterli olmadigi, devraldigi malin mutat sayilan yerlerden yani açik arttirma, pazar veya bu esyayi satan bir saticidan almis olmasinin da gerekli oldugunun açikça belirtildigi, bu durumda somut olaya bakildiginda söz konusu aracin davali tarafindan araç satiminin mutat oldugu oto pazari, galeri veya açik arttirma yoluyla satin alinmadigi, dogrudan dogruya dava disi Kasim Orak'dan sahte vekâletname yoluyla satin alindigi açikça belli oldugundan Hukuk Genel Kurulunun anilan kararindaki ilkelerden faydalanma olanaginin olmadigi, bu nedenle davacinin satis bedelini iade etmesinin gerekmedigi ancak davalinin iyi niyetli üçüncü kisi olmasi nedeni ile yargilama masraflarindan sorumlu tutulmadigi; araçlarla ilgili tescil karari verilip verilemeyecegi ile ilgili olarak ise tapu müdürlügünün de idari bir kurum oldugu, mahkemelerde açilan tapu iptal ve tescil davalarinda dogrudan tescil karari verilerek hükmün infazinin saglanabildigi, ayni sekilde araçlar yönünden de trafik tescil denetleme sube müdürlügü kayitlarinin tapu sicili gibi mülkiyeti açiklayici bir niteliginin bulundugu, aksi düsünülecek olursa mahkemelerce araçlar hakkinda açilmis olan tespit ve tescile yönelik davalarda sadece tespit karari verilmesi durumunda kararin eda hükmü içermemesi nedeniyle dogrudan dogruya infaz edilemeyecegi, bu konuda Yargitay daireleri arasinda farkli içtihatlar bulundugu ve uygulamada bu hususun çeliski yaratacagi, içtihatlarin birlestirilmesi gerektigi gerekçesiyle direnme karari verilmistir.
Direnme Kararinin Temyizi:
11. Direnme karari süresi içinde davali vekili tarafindan temyiz edilmistir.
II. UYUSMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlik;
a) Somut olayda, davaya konu aracin davacinin elinden rizasi ile çikip çikmadigi, dava disi M.Ö.’nin 4721 sayili Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 988. maddesindeki anlamda emin sifatiyla zilyet olup olmadigi, buradan varilacak sonuca göre iyi niyetli üçüncü kisi konumunda olan davaliya, ödemis oldugu araç bedelinin iadesinin gerekip gerekmedigi,
b) Hükümle birlikte aracin tesciline karar verilmesinin mümkün olup olmadigi noktalarinda toplanmaktadir.
III. GEREKÇE
13. Yukarida tespit edilen uyusmazliklar yönünden ayri ayri degerlendirme yapilmasi gerekmektedir.
(a) bendindeki uyusmazlik yönünden;
14. Uyusmazligin çözümüne geçilmeden önce, konuya iliskin yasal düzenleme ve ilkelerin ortaya konulmasinda yarar vardir.
15. Tasinir mülkiyeti TMK’nin 762. ve 778. maddeleri arasinda düzenlenmistir. Tasinirlar (menkuller) TMK’nin 762. maddesinde “Nitelikleri itibariyla tasinabilen maddi seyler ile edinmeye elverisli olan ve tasinmaz mülkiyetinin kapsamina girmeyen dogal güçler” olarak tanimlanmistir. Bu bakimdan bir yerden diger bir yere bagimsiz olarak, özünde bir degisiklik olmadan tasinabilen her türlü maddi esya (örnegin otomobil, çanta, koltuk, sandalye, bugday, arpa vs.) satimi tasinir satimi niteliginde oldugu gibi, tasinmaz mülkiyetine dâhil olmayan ve temellüke (mülk edinmeye) elverisli bulunan elektrik, su, havagazi, dogalgaz gibi tabii kuvvetlerin satimi da tasinir satimi niteligindedir.
16. Bu bakimdan tasinir (menkul) satimini “tasinmaz (gayrimenkul) olmayan her seyin satimidir” seklinde tanimlamak daha isabetli olur. TMK’nin 763/1 maddesine göre, tasinir mülkiyetinin nakli için zilyetligin devri gereklidir.
17. Tasinir satiminin geçerliligi kural olarak biçim kosuluna baglanmis degildir. TMK’nin 988. maddesinde;
“Bir tasinirin emin sifatiyla zilyedinden o sey üzerinde iyi niyetle mülkiyet veya sinirli aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur” hükmü yer almaktadir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için gerekli sartlar sunlardir:
i- Ayni hakkin emin sifatiyla zilyetten kazanilmis olmasi,
ii- Ayni hakkin kazananinin üçüncü kisi olmasi,
iii- Üçüncü kisinin bir ayni hak kazanmis olmasi,
iiii- Üçüncü kisinin ayni hakki iyi niyetle kazanmis olmasi,
iiiii- Üçüncü kisinin ediniminde tasarruf yetkisi disinda diger geçerlilik unsurlarinin mevcut olmasi (Sirmen, L.: Esya Hukuku, 5. Basi, Ankara 2017, s. 91 vd).
18. Bu kosullarin gerçeklesmesi durumu, mülkiyet hakki sona eren önceki zilyedin üçüncü kisiye karsi tasinir davasi veya istihkak davasi açamamasi hukuki sonucunu dogurur.
19. Ancak bir malin zilyedi, onu baskasina emanet etmis olmayip çaldirma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çikarmis bulunuyorsa, üçüncü sahis böyle bir mali iyi niyetle iktisap etmis olsa dahi onun iktisabi geçerli degildir.
Gerçekten TMK’nin 989. maddesi bu hususta gayet açiktir:
“Tasiniri çalinan, kaybolan ya da iradesi disinda baska herhangi bir sekilde elinden çikan zilyet, o seyi elinde bulunduran herkese karsi bes yil içinde tasinir davasi açabilir.
Bu tasinir, açik artirmadan veya pazardan ya da benzeri esya satanlardan iyi niyetle edinilmis ise; iyi niyetli birinci ve sonraki edinenlere karsi tasinir davasi, ancak ödenen bedelin geri verilmesi kosuluyla açilabilir. Diger konularda iyi niyetli zilyedin haklarina iliskin hükümler uygulanir.”
20. Görülüyor ki Kanun iyi niyetin korunmasi hususunda emaneten birakilan mallarla sahibinin elinden rizasi olmadan çikan mallar hususunda bir ayrim yapmistir. Bu ayrim su düsünceye dayanmaktadir; mali baskasina emaneten birakan kimse az çok risk altina girmis ve emaneten verdigi seyin alan tarafindan baskasina geçirilmesi tehlikesini göze almis sayilabilir. Oysa bir mali rizasi olmadan elinden çikaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandigi söylenemez. Böyle olunca, bir mali iyi niyetle iktisap eden üçüncü sahsin menfaati, mali emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rizasi olmadan mali elinden çikan kimsenin menfaatine ise feda edilmektedir.
21. Sahibinin elinden rizasi olmadan çikan bir seyi, iyi niyetli üçüncü sahis bir açik artirmadan, pazardan veya bu gibi esyayi satan bir kimseden iktisap ederse, asil mal sahibinin gerek bu sahis, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacagi iade davasini kazanabilmesi söyle bir sarta baglanmistir: Böyle hâllerde, iyi niyetli üçüncü sahsin bu mali iktisap etmesi için verdigi bedel, iadeyi isteyen davaci, yani asil mal sahibi tarafindan ona iade edilmelidir. Eger bu sart yerine getirilmezse hâkim, asil mal sahibinin açacagi iade davasini kabul edemez (TMK m. 989/2.).
22. TMK’da düzenlenen zilyetlik karineleri degerlendirildiginde, iyi niyetli birinci veya sonraki edinenlere yöneltilen tasinir davasinin kabulü için TMK’nin 989/2. maddesinde düzenlenen ödenen bedelin geri verilmesi kosulu, tasinir malin açik artirmadan veya pazardan ya da benzeri esya satanlardan iyi niyetle edinilmis olmasi hâline münhasir olup, iyi niyetli kisiye ödeme yapilmasina iliskin baskaca yasal düzenleme bulunmamaktadir.
23. Bedel karsiliginda iade kosulu, ancak sahibinin elinden iradesi disinda çikan esyalar hakkinda bahse konu olur. Böyle bir tasiniri TMK’nin 989/2. maddesindeki sartlarla iktisap etmis bulunan dava olunan, ancak bunun iktisabi için ödedigi bedel kendisine verilmek sartiyla iadeye mecbur tutulabilir (Akipek, J.: Türk Esya Hukuku, 2. Basi, Ankara 1972, s. 256).
24. Nitekim, Yargitay Hukuk Genel Kurulunun 21.02.2018 tarihli ve 2017/4-1367 E., 2018/249 K. sayili kararinda da ayni ilkeler kabul edilmistir.
25. Yukarida da deginildigi üzere, tasinir satiminin geçerligi kural olarak biçim kosuluna baglanmis degil ise de, bazi özel Kanunlar ile tasinir satimi için geçerlilik kosulu öngörülmüstür.
26. 2918 sayili Karayollari Trafik Kanunu’nun (KTK) 20. maddesinin (d) bendi :
“Tescil edilmis araçlarin her çesit satis ve devirleri, satis ve devri yapilacak araçtan dolayi motorlu tasitlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammi, vergi cezasi ve trafik idari para cezasi borcu bulunmadiginin tespit edilmesi ve tasit üzerinde satis ve/veya devri kisitlayici herhangi bir tedbir veya kayit bulunmamasi halinde, araç sahibi adina düzenlenmis tescil belgesi veya trafik tescil kayitlari esas alinarak noterler tarafindan yapilir. Noterler tarafindan yapilmayan her çesit satis ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir.
27. Tescil edilmis araçlarin her çesit satis ve devirlerinin noterler tarafindan yapilacagi belirtilen maddeden de anlasilacagi üzere trafik siciline tescil edilmis motorlu aracin mülkiyetini devir borcu doguran sözlesmelerin geçerliligi için resmi sekilde yapilmasi gerekmektedir.
28. Diger bir anlatimla trafikte kayitli araçlar, yapilari itibariyle tasinir mal olsalar da mülkiyetlerinin geçisi tasinir ve tasinmazlardan farkli olarak, özel ve kendine özgü bir düzenlenme kosuluna baglanmistir. Trafik siciline kayitli bir motorlu aracin mülkiyetinin devredilebilmesi için araç malikiyle resmî sekilde yapilacak sözlesmeye dayali olarak aracin zilyetliginin devredilmesi gerekmektedir.
29. Bu sözlesmelerin “araç sahibi adina düzenlenmis tescil belgesi veya trafik tescil kayitlari esas alinarak” yapilacaginin belirtilmis olmasi ise, diger mülkiyeti devir borcu doguran sözlesmelerden farkli olarak, motorlu aracin maliki disinda bir kimsenin söz konusu sözlesmeyi yapamayacagi anlamina gelmektedir. Bu durum, genel olarak tasinirlar için söz konusu olan, emin sifatiyla zilyetten hak edinimini, motorlu araçlar bakimindan imkânsiz kilmaktadir.
30. Tasarruf yetkisine sahip olmayan kimsenin, her nasilsa trafik siciline malik olarak kaydedilmis olmasi da bu kimseden hak edinen iyiniyetli üçüncü kisilerin edinimlerinin korunmasina yetmemektedir. Çünkü hukukumuzda, trafik siciline, motorlu araç üzerindeki aynî haklari dis dünyaya açiklama islevi taninmadigi gibi, trafik sicilinin yansittigi görünüse güvenin korunacagina dair herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadir. (Özçelik, B.: Motorlu Araç Mülkiyetinin Yetkisiz Kimseden Devralinmasi ve Sonuçlari, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 68, Sayi 4, s. 841)
31. Hemen belirtmek gerekir ki; motorlu araç mülkiyeti TMK’nin 988. maddesi uyarinca iyiniyetle kazanilamaz. Çünkü, motorlu aracin malik disinda bir kimseden devralindigi her durumda, devredenin tasarruf yetkisinin yoklugu disinda, ayrica bir geçersizlik sebebi bulunur. Söyle ki; KTK 20/d hükmü uyarinca motorlu araç mülkiyetinin edinilebilmesi için, mülkiyeti devir borcu doguran, aracin malikiyle resmî sekilde yapilmis bir sözlesmeye ve aracin zilyetliginin mülkiyetin nakli amaciyla devredilmesine ihtiyaç bulunmaktadir. Motorlu aracin zilyetligini herhangi bir surette malikin rizasiyla elinde bulunduran kimse (emin sifatiyla zilyet), KTK 20/d hükmünde, mülkiyeti devir borcu doguran sözlesmenin noterce düzenlenebilmesi için aranan, “tescil belgesine (ruhsata) sahip olma” veya “trafik sicilinde malik olarak kayitli bulunma” sartlarini saglayamayacagindan, geçerli bir devir sözlesmesi yapamaz. Açiklandigi gibi, geçerli bir sözlesme bulunmadan gerçeklestirilen zilyetlik devri de motorlu araç mülkiyetini geçirmeyeceginden, zilyetligi devralan üçüncü kisi, iyiniyetli olsa dahi, aracin mülkiyetini kazanamaz (Özçelik, B., s. 847).
32. Kanun’un açik hükmü karsisinda, trafik sicilinde kayitli araçlarin satimina iliskin bir sözlesmenin hukuki sonuç dogurabilmesi için o sözlesmenin KTK’nin 20/d maddesi geregince resmî biçimde yapilmasi bir geçerlilik kosuludur. Anilan hüküm ile kanun koyucu bir aracin mülkiyetinin geçisi için noterde resmî bir sözlesme yapilmasini zorunlu kilmakla, taraflarin iradelerinin ancak yasada öngörüldügü biçimde birlesmeleri durumunda bir deger ifade edebilecegini, aksi hâlde sonuç dogurmayacagini ve geçersiz oldugunu düzenleme altina almak istemektedir.
33. Somut olayda davaci, adina tescilli aracini kiralama maksadiyla dava disi M. Ö.’ya teslim etmis, akabinde sahte oldugu sabit olan vekâletname ile yine dava disi Kasim Orak tarafindan iyiniyetli davaliya noterde satisi gerçeklestirilerek araç teslim edilmis olup bu hususlar Özel Daire ve Mahkeme arasinda uyusmazlik disidir.
34. Davali her ne kadar iyiniyetli ise de KTK 20/d maddesine göre araçlarin mülkiyetinin devri için ortada geçerli bir sözlesmenin bulunmasi gerekir. Oysa, eldeki davada taraflar arasindaki sözlesme sahte vekâletnameye dayandigindan yetkisiz temsil söz konusu olup geçerli bir sözlesmeden bahsetmek mümkün olmayacaktir. Sahte vekâletname ile temlik alan ilk el konumundaki davali yönünden tescil yolsuz oldugundan, iyiniyetli oldugu düsüncesiyle, aracin mülkiyetinin davaliya geçtigi söylenemeyecegi gibi davaci tarafindan açilan davanin kabulünün davalinin ödemis oldugu araç bedelinin kendisine iadesi kosuluna bagli oldugu da kabul edilemez.
(b) bendindeki uyusmazlik yönünden;
35. Motorlu araçlarin tescil islemi idari bir islem niteligindedir. Mahkemece trafik kaydina tescile karar verilmesi, idareyi islem yapmaya zorlayici bir karardir. Oysa adli yargi yerinde, idareyi islem yapmaya zorlayici türden bir karar verilemez.
36. Her ne kadar tasinmazlara iliskin davalarda tescile iliskin hüküm kurulabildigi akla gelmekte ise de, bu husus TMK’da yerini bulan düzenlemelerden kaynaklanmakta olup KTK’da motorlu araçlarin tesciline iliskin mahkemelere bu sekilde bir yetki ve görev verilmemistir.
37. Uyusmazligin mahiyeti itibariyle bu noktada tartisilmasi gereken asil husus, araç satislari için KTK’nin 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonu olup, bu konuda öncelikle sicile güven ilkesine deginilmesi gerekir.
38. Tasinirlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi yukarida açiklandigi üzere zilyetlik yoluyla saglanirken tasinmazlar açisindan bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun TMK’nin 1023. maddesinde tasinmaz mallar için açik bir sekilde öngördügü sicile güven ilkesinin KTK’da yer almamasi, baska bir anlatimla trafik kaydinda yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kisinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanilmasi noktasinda korunmasi hususunda TMK’nin tasinir mülkiyetine iliskin kurallarina istisna teskil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmamasi karsisinda trafik sicil kayitlarinin, tapu sicilinin sagladigi korumaya esdeger güce sahip oldugu söylenemeyecektir.
39. Nitekim ayni husus Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2019 tarihli ve 2017/13-505 E., 2019/1289 K. sayili kararinda da vurgulanmistir.
40. Bu durumda, davaci tarafindan davaya konu araca iliskin tescil karari istenilmis olmakla çogun içinde azin da oldugu ilkesinden hareketle mahkemece, asil dava ile ilgili olarak davaya konu aracin mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekmektedir. Yargitayin köklesmis uygulamalari da bu yönde olup aksi degerlendirme yanilgiya matuftur.
41. Sonuç itibariyle; (a) bendindeki uyusmazlik yönünden usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararinin kararda belirtilen nedenler yaninda yukarida açiklanan genisletilmis gerekçe ve nedenlerle birlikte onanmasina karar vermek gerekmis, (b) bendindeki uyusmazlik yönünden ise Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararina uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykiri bulunmustur.
IV. SONUÇ :
Açiklanan nedenlerle;
(a) bendindeki uyusmazlik yönünden davali vekilinin temyiz itirazlarinin reddi ile direnme kararinin yukarida açiklanan genisletilmis gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,
(b) bendindeki uyusmazlik yönünden davali vekilinin temyiz itirazlarinin kabulü ile direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerden dolayi, 6100 sayili Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA,
Ayni Kanun’un 440/III-1. maddesi geregince karar düzeltme yolu kapali olmak üzere 23.03.2021 tarihinde oy birligi ile kesin olarak karar verildi.
hukukihaber.net